Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 AGUSTOS 2001 CUMA
DEPREMIN 2. YILDONUMU
Depremden hemen sonra
Depreminyetie bir ettiği caddede, kaldırılan her enkada biHiktegeçmiş deyeniden inşa ediliyor
YıkıınlararağmenayaktaGÜLŞAHDURAK
ADAPAZARI - Hiçbir yıkım durduramadı...
Yaşamın çarkı hep döndü orada... Adını Çark
Deresi'nden kente su pompalayan Çarkçı Tevfik
Batur'dan aldı. Yapılaşmanın yoğunlaşmasıyla
Adapazan'nın en hareketli bölgesine dönüşen
Çark Caddesi, 1943 ve 1967 depremlenyle bü-
yûk hasar gördü. Adapazan'na öylesine simge
olmuştu ki, yeni bır yapılaşmadan kaçınılamadı.
35 yıl sonra ikinci depremi karşıladığında büyük
bölümü yerle bir oldu. Şimdı tüm > ıkınılara ınat
yeniden diriliyor.
Istanbul için Bağdat Caddesi ne ise Adapaza-
n için de Çark Caddesi aynı şeyı ıfade etti. Cad-
denin tarihi. kısmen bir Adapazan tarıhi...
Planlar tozlu raflarda
Afet
hekimliği
yetersiz
İZMİR (Cumhuriyet Ege Büroşu) - Acil
Tıp Derneği Genel Başkanı Dr. Ülkümen
Rodoplu, tüm illerde afete hazırhk çalışma-
lan yapılmasına karşın. afetın yol açabile-
ceği zararlan azaltıcı ve koruyucu çalışma-
lann ciddi bir şekilde planlanmadığını söy-
ledi. Rodoplu, hastanelerin de Marmara
depreminden yeterli dersi almadığına dik-
kat çekti. Afet hekimhğinin bir bilim dah
olduğunu, bu konuda ülkemizde Marmara
depremınin ardından geçen iki yıl boyun-
ca birçok kurs ve toplantı düzenlendiğini
kaydeden Dr. Rodoplu. "Ancak afctler ne-
deni Ue oiuşan maddi ve manevi kay ıplar ne
Türkiye'de ne de dünyada azaltüamamak-
tadır" dedi. Dr. Rodoplu sözlenru şöyle
sürdürdü:
"Çünkü hergün yeni kimyasal maddekr
icat edümekte, üretilmekte \e raşınmakta-
dffi Nfikleer santrailar kurulmaya ve kulla-
nümayadevametmektedir.Türkiye'de uçak
yakrtıbüerrafiğin en yoğun oiduğu karayol-
lannda taşınmaktadır; yolcu uçaklan şe-
< hirterin en kalabalık semtlerinde alçaüp
yüksebnekte ve havaalanları şehir merkez-
ierineyakm böigelerdeinşaedilmeyedevam
etmektedir. Deprem kuşağı üzerinde bulu-
nan alanlar üzerine yapılanma engellene-
memekte. sel tehdidi altında bulunan y erle-
şim birimlerinde nehiry ataklanna ev yapd-
mas önlenememektedir."'
j Marmara depreminin ardından iki yıl
| • geçmesine karşın Acil tıp hızmetleri ve afet
f hekimliği uygulamalan sözkonusu oldu-
ğunda, birçok konuda eksiklik bulundüğu-
nu vurgulayan Dr. Rodoplu, başta Istanbul
olmak üzere tüm illerde afete hazırhk ko-
nusunda planlama yapıldığını. ancak sade-
ce hazırhk değil, afetin yol açabileceği za-
rarlan azaltıcı ve koruyucu çahşmalann da
ciddi bir şekilde planlanması gerektiğini
! söyledi. Halkın deprem veya benzeri bir
afetten sonra yapılması gerekli ilkyardım
uygulamalan konusunda yeteri kadar bıl-
gili olmadığını da kaydeden Rodoplu.
"Deprem sonrası kimin ne yapacağı, nere-
ye ağınacağı. nereye saklanacağı \e nereye
nasıl kaçacağı belB depdir. Bu konuda fark-
h ve birbiriyle çelişen görûşler nedeniyle
kavram kargaşası yaşanmaktadır" dedi.
Acil Tıp Derneği olarak. 'herkesin kendi
depremeytemplanı olması gerekir' görüşü-
nü savunduklannı belirten Rodoplu, bu ko-
nuda tek ve net bir doğrunun olmadığmı sa-
vundu. Öte yandan hastanelerin Marmara
depreminden yeterli dersi aldıklannın söy-
lenemeyeceğini vurgulayan Rodoplu,
"Hastanelerin afet planlan var. Ancak bu
planlar tüm hastane personeü tarafından
biünmiyor \e tatbikat yapılmadığından bu
planlar sadece yazdı kalıyor ve tozlu raflar-
da eskjyor" dıye konuştu.
1930'lu yıllarda Adapazan daha bir "ada^yken
Çark Caddesi'nde "pazar" kurulurdu. Kentın
adı da burada kurulan pazar nedeniyle "Adapa-
zan" oldu.
194O'lı yıllarda yapılaşmanın başlamasıyla
kentın su gereksınımi Çark Deresi'nden karşılan-
dı. Suvu Çarkçı Tevfîk Batur pompalardı... Sa-
bah saatlennde "Çarkçı Tevfik bas suyu~" ses-
len yankılanırdı.
Zamanla Çark Caddesi'nde tek katlı bahçeli
e\ ler inşa edilmeye başlandı. 1943 yılı geldiğin-
de ıse Adapazarı. ilk kez depremle karşılaştı.
Çark Deresı'nin suyu yükseldi. yeni kurulan bü-
tün e\ler yerle bır oldu. Ancak Adapazarlılar,
Çark Caddesi sevdasından vazgeçmedı. Artık
köylülükten kurtulmuş,
şehırlı olmuşlardı, takım
elbısesiz, saçlarını özenle
taramadan çıkmıvorlardı
caddeye.. Akşam saatle-
rinde şık kadınlar \e er-
kekler. ka\ lan ağaçlan ara-
sında \ ürü\ üşe çıkarlardı.
"AdapazarTnı soyadına
taşı\an tek kişi Cevdet
Adapazaru da özel fayto-
- ı nu> la caddede tur atardı.
Vali konağu liseler, tü-
men, cezaev i de Çark Cad-
desi'ne kuruldu \e yapı-
laşma hızla arttı.
1950'lerden sonra da Kafkaslardan. Balkanlar-
dan. Kırım'dan göçenlerin ilgisı de Çark Cadde-
sı'ne odaklandı. Kentın en eskı yapılanndan Şe-
refiye Camiı'nın önünde geçmiş günlere hasret-
le caddev ı se\ reden 60 yaşındaki Vılmaz Bostan-
cıoğlu o günlerı şu sözlerle anlattı:
"Çark Caddesi kültür seviyesi yüksek kişilerin
orurduğu bir semtti. Kenar mahalle insanı yok-
tu. Sonra göçle birtikte kozmopolitoldu. Verli halk
çekildi. Vali Konağı, Tümen de bu cadde de olun-
ca insanlar "\alı burada oturuvorsa hıkmet var-
dır bu caddede' dediler. Buradaki bankalarda ça-
bşan kadınlar saçlannı yaptırnıadan caddeyeçık-
mazdı. Ama şündi her şey bozuldu."
1960'lardan itıbaren yurt genelındeki çarpık
yapılaşma salgını Adapazan'nı da sardı. 5-6 kat-
lı binalar Çark Caddesi'nde de yükselmeye baş-
ladı, ahşveriş merkezleri kuruldu. 1967 yılı gel-
diğinde ise kent bir kez daha yerle bır oldu. Yüz-
lerce kışınin yaşamını yitirdıği depremde. yine
en çok hasar Çark Caddesi'nde meydana geldi.
Anıa y öre ııısanı inatçıydı. Kent merkezınin baş-
ka bır bölgeye taşınması gündeme geldiğinde hiç
umursamadılar. Biliyorlardı ki, heryertaşınsa da
Çark Caddesi taşınmazdı. Cadde yerinde durdu-
ğu sürece Adapazan'nın kalbı de burada atardı.
1970'lerle birlikte Adapazan'nda Atatürk Bul-
v an'nda yapılan mitıngler Çark Caddesi'nde yü-
rüyüşle devam etti. Çark Deresi'nin yanındakı
stadyumdan çıkan seyırciler burada sevındı. E\ -
lenenler ya da çocuğunu sünnet ettırenler de kon-
epremin üzerinden 2 yıl geçti... Bit-
meyen çalışmalar, dev bir şantiyeye
dönen Çark Caddesi'nin hareketlili-
ğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Toz
toprağa, bozuk yollara karşm gençler yine
caddede... Yıkılan yalnızca binalar değildi...
Sevgiler, dostluklar, arkadaşlıklar, dahası
anılar da kalmıştı enkazın altında... Adapa-
zarlılar, depremin yerle bir ettiği caddede,
kaldınlan her enkazla birlikte geçmişi de ye-
niden inşa ediyorlar.
\oylannı her zaman bu caddeden geçirdı. Tüm
mutluluklara her zaman Çark Caddesi mekân ol-
du.
Cadde 1980'lerden sonra da özellıkle gençle-
nn buluşma yeri oldu. Okuldan çıkan veya ders-
lerı asan öğrenciler, köyden ara sıra merkeze ge-
len gençler her zaman caddedekı kafetaryalarda
toplandı, el ele tutuşamayan sevgıliler Inci Pas-
tanesi'nde buluştu. lşsiz gençler ise caddenın ke-
nanndakı ağaçlann altında "piyasa yapn."
Lüks mağazalar bu caddede açıldı. Kadmlar
ayakkabılannı sadece Altın Han'dakı Altın Kun-
dura'danaldı.
Tüm bu ilgi karşısmda caddedekı dairelerin
kıralan da çok yükseldi. Yerel yönetıcıler de ken-
te daha "modern" bir görüntü vermek ıçın kol-
lan sıvadı. Beledıye binası tarihi Demircıoğlu
Pasajf ndan. caddenin girişinde inşa edılen yük-
sek katlı yeni binaya taşındı. lnci Pastanesı de bu-
radaki yıkımlar sırasmda mazıye kanştı.
Tahta perdeler ardında, lnci Pastanesf nin ye-
rinde yükselen Kayın lş Merkezı'nin yapımı hep
merak edildi. Camlarla kaplı kentin bu ılk "iş
merkezi''', Istanbul'daki Galeria'yı andırmasına
karşın ınsanlara soğuk geldi. Adapazarlılar. Ce-
vat Bey, Demircioğlu. Şevket Bey Pasajı'nı. Al-
tın Han'ıtercih etti.
1967 depreminin üzennden geçen 35 yıllık sü-
rede Çark Caddesi altın çağını yaşadı. Ta kı, 17
Ağustos 1999 saat 03.02'ye kadar... Cadde bir
kez daha aynı kaderle karşılaştı \e büyük bölü-
mü yerle bir oldu. Artık Altın Han yok orada...
Demırcioğlu'nun da büyük
bölümü yıkıldı. lnci Pasta-
nesi, Kayın lş Merkezı'nden
öcünü depremle aldı. Yeni
belediye binası ıse büyük ha-
sar gördü... Her şeye karşın
7.4 büyüklüğündekı deprem
de Çark Caddesi'nı yok ede-
medi. Caddede oturan kımı
kent zenginleri Istanbul'daki
Bağdat Caddesi'ne taşındı.
Adapazan'nda kalanlar ıse
tüm yıkıntılara karşın cadde-
den vazgeçmedı. Bölge in-
sanı. depremlerin ilk günle-
ri. gırişm yasaklandığı caddeden geçmeden ede-
medi. Yıkılan dükkânlar derme çatma da olsa
başka yerlerde oluşturuldu. Yurttaşlar. Demircı-
oğlu'nun yerine yapılan prefabnke dükkânları
eskı bir anı defterine sahip çıkarcasına bağırla-
nna bastı. Şevket Bey Pasajı'nın girişındekı
o\ııncakçı dükkânı ise eskı günlerdekı gıbı ren-
gârenk olmasa da varhğıyla anılan canlı ruttu.
Depremin üzennden 2 yıl geçti... Bitmeyen
çalışmalar, dev bır şanri>eye dönen Çark Cadde-
si'nin hareketliliğinden hiçbir şey kaybettirme-
di. Toz toprağa. bozuk yollara karşın gençler \ ı-
ne caddede... Yıkılan yalnızca binalar değıldı...
Sevgiler, dostluklar, arkadaşlıklar. dahası anılar
da kalmıştı enkazın altında... Adapazarlılar. dep-
remin yerle bir ettiği caddede. kaldınlan her en-
kazla birlikte geçmişi de yeniden inşa edıyorlar.
_J
SlKOLOJİKSORUNLAR, TOPLUMUN YÜZDE 15 'İNDE GÖRÜLMEYEDEVAMEDİYOR
Aglatnaktan korkmaym
SAADET USLU
On binlerce insanın ölümüne y-
ol açan 17 Ağustos Mannara
Depremi sonrası yaşanan psiko-
lojik sorunlarhâlâ toplumun yüz-
de 15'ini etkilemeye de\am edı-
yor. İnsanlann çoğunun deprem
sonrası psikiyatrik sorunlannın
farkında olmadığına dikkat çeken
Doç. Oğuz Karamustafalıoğlu.
çoğu kişinin uzmana danışmadı-
ğını söyledi. Karamustafalıoğlu.
"Hâlâ gece yalnız yatmaktan kor-
kuyorsamz, uykunuz düzensizse,
çabuk tedirgin oluyorsanız bir so-
run var demektir ve mutlaka uz-
mana girmelisiniz" diye konuştu.
Deprem sonrasında 11 Sağlık
Müdürlüğü ile birlikte Avcılar
bölgesinde psikiyatri merkezinde
hizmet \ermeye başlayan Doç.
Oğuz Karamustafalıoğlu, bu den-
li büyük bir afette herkese yardım
etmenin mümkün olmadığını
söyledi. Afetin ilk dönemlerinde.
"Tedirginlik, irkilme, donuklaş-
ma, içine kapanma, depresyon,
kavıplara bağh şiddetli yas. alkol
ya da uyuşturucu kullanımmın
artması ya da gereksiz hap kulla-
mmı" gibi durumlann görüldü-
ğünü belirten Karamustafalıoğlu.
toplumun yüzde 15'inde sorun-
lann devam ettiğini söyledi.
Psikiyatrik hizmetı insanlann
ayaklarına kadar götürdükleri
halde talebin az olduğuna dikkat
çeken Doç. Karamustafalıoğlu
şöyle konuştu:
"Hâlâ banyoda kısa süre kal-
mak, aynı odada toplu yarnıak. ge-
ce u\Ti> amamak gibi sorunlar gö-
rülüyor. Kişiler bunlann bir so-
run olduğunun farkında değilkr.
Uzmana gelmemek için mazeret-
ler buluyorlar.
Travma sonrası insanlarda ge-
nelde inisiyatif kay bı oluyor. Ça-
ğırdığımız halde gelmiyorlar. So-
Arif Verimli. geç dönem başvu-
rularında, sorunlann şiddetmın
daha fazla olduğuna dikkat çekti.
Deprem bölgesinde kurulan po-
lıklinıklere 3 bin 319 başvurunun
yapıldığını belirten Verimli, ka-
dınlann sayısının daha fazla oldu-
ğunu kaydetti.
Depremin altıncı ayından itıba-
ren başvurularda ciddi bir düşüş
yaşandığını da ifade eden Doç.
Verimli. "Kişilerde eş, aile ve iş ya-
eprem bölgesinde
kurulan polikliniklere 3 bin
319 başvurunun yapıldığını
belirten Bakırköy Ruh ve
Sinir Hastalıklan Hastanesi
Başhekimi Doç. Arif
Verimli, kadınlann
sayısının daha fazla
olduğunu kaydetti.
run burada. Bu insanlann mutla-
ka yardım almalan gerekiyor.
Değilse 15-20 yü boyıınca sorun-
lar sürebilir ya da bir süre sonra
sorunlar ortaya çıkar. Aileler de
yakınlannda bir sorun görüyor-
larsa teda\i olmalannı sağlamau-
lar."
Bakırköy Ruh ve Sınir Hasta-
lıklan Hastanesi Başhekimi Doç.
şanu gibi yakın ilişki ortamlann-
da ciddi sorunlar ortaya çıktığı.
performans kaybına neden olan
iletişim \e kendini ifade sorunlan
yaşadıklan, problem çözme kapa-
sitelerinin azaldığı ve öfke kontrol
güçlüklerinin ön planda oiduğu
belirlenmiştir" dıye konuştu.
Türk Psikologlar Derneği, dep-
remzedelere. psıkolojik rahatsız-
lıklannı azaltmak için acılarını
paylaşması. ağlayarak rahatlama-
sı ve geleceğe umutla bakmasını
önerdi.
Özellıkle alkol ve ilaç kullanı-
mma dikkat edilmesi gerektiğini
belirten psikologlar. depremden
etkilenenlere şu önenlerdebulun-
du:
- Aeılannızın daha katlanabilir
hale gelmesi zaman alacaktır, bu
yüzden kendinize ve aynı kaybı ya-
şayan yakmlannıza karşı sabırlı
olun.
- Kaybetriğiniz kişivi ammsatan
olay, eşya, resinı. yer gibi habrlatı-
cılaıia zaman içinde, yavaş yavaş
yüzleşmeye çahşın.
- Yaşadığınızı yakınlannızla ya
da benzer kayıplan olanlarla pay-
laşmaya çalışın, ağlamaktan sakın
kaçınmayın.
- Bayramlarda, yıldönümlerin-
de ve özel günlerde acuuzın aym
yoğunlukta yeniden yaşanabilece-
ğini bilin ve hazırlıklı olun.
- Kendinizi umutsuzluk, karam-
saıiık içinde hissettiğinizde, müm-
künse bir yûrüyüş yaparak ya da
burnunuzdan derin nefesler ahp,
ağzını/dan vererek, bedeninize
oksijen girmesini sağlayın. Oksi-
jen gerginliği ve iç sıkıntısını hafif-
letecektir.
- Neden, diye sormak yerine
bundan sonra ne yapabilirim. de-
menin size i>i geldiğini görecek-
siniz.
BİRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Sosyal Hareket ,
Olmadan...
Son birkaç hafta da, ülkemizin içine düşürüldüğü
duruma bakıp "sosyalpatlama olurmu, olmazmı?"
tartışmalanyla geçti. Dilencilerin bile kendi aralann-
databakalaraaynldığı birtoplumda, ufuktafırtınavar
mı yok mu yolunda, "sosyal meteoroloji" tahminleri
yapıldı. Sankı fırtına patlamazsa, her şey düzelecek,
yoluna koyulacakmış gibi...
Oysa asıl dıkkatler şuna çevnlmeliydi: Ülkenin baş-
ta ekonomısı, sonra da politikasının, dışarda, kapi-
talizmin en kaşarlanmış kurumlannın kararlanna bağ-
landığı bır dönemde, çığnndan çıkmış sosyal polrti-
kayı ayaklan üzerine dikecek; daha doğrusu bu yol-
da ağıriığını ortaya koyup yeni yönler çizecek olan ku-
rumlar yok mudur? Varsa hangileridır? Şu gerçek
hatırlanmalıydı: Siyasal iktıdarda sapmalar olmuş ve
sosyal polıtika da çığnndan çıkmışsa, onu rayına so-
kacak olan, hava tahminleri değil sosyal hareketin
pek bilinen dinamikleridir, başta da sendikalardır.
Onların durumu ne ülkemizde?
•
iki yıl kadar oluyor, Fransa'nın önde gelen sosyo-
loglarındanPierre Bourdieu'nün, Le Monde Diplo-
matique'de, Avrupa'nın sosyal hareketi konusunda
pek çarpıcı bir yazısını okumuştum. Ünlü sosyolog,
yazısında, özellıkle Fransa'yı örnek alarak, siyasal
partilerıyle, medyasıyla, "küreselleşme" idi, uluslara-
rası rekabetti, şuydu buydu derken, 70'li yıllann or-
talarından beri uygulanan sosyal konudaki gericı po-
litikanın sürdürülmesine bakıp; siyasal iktidarlann,
başta da sosyal demokrat yonetımlerin, programla-
rında ilan ettiklerı, gerçekleştırmek ıçın de bütün ko-
şullar bır araya geldığı halde, bir sosyal politikayı is-
temedıklerini söylüyordu.
Ancak bu saptama ile yetinmıyor, şu gerçeğın de
altını çizıyordu: "Sosyal tarihin bize öğrettiğine gö-
re, sosyal bir hareket olmadan sosyal bir polıtika
mümkün değildır, onu böylesi bir hareket dayatır; ve
bugün insanlann kafalarına kazılmak ıstenenin tersi-
ne, piyasa ekonomısini 'uygariaştıran' da, piyasa de-
ğil sosyal hareket olmuştur. Böylece, sırtını polise,
cezaevlerine ve askeri Avrupa'ya dayamış bankalar
ve para Avrupa'sının karşısına geçerek bir sosyal
Avrupa'yı çıkarmak isteyenler için sorun, bu amaca
ulaştırabilecek güçlerin nasıl seferber edileceği, ne-
rede ve ne zaman seferber edileceğini bilmektir."
Ve sözü sendikal harekete getiriyordu.
Uluslararası olanın yanı sıra, mılitan bir sendikacı-
lığa daha kolaylıkla soyunabilecek ulusal sendikala-
ra da...
Ne var kı, "militan bir sendikacılık" da tehdit altın-
dadır. Gerçek şudur ki, bir sosyal Avrupa'nın moto-
ru olabilecek Avrupa sendikacılığı, "yeniden inşa edil-
meyi" beklemektedır ve Bourdıeu'ye göre, az çok ra-
dikal şu bır dızı kopukluk pahasına olacaktır bu: "Ulu-
sal, hatta mıllıyetçı özellıklerden kopuş; devletlenn
sınırları içine hapsolmuş sendikal geleneklerden ko-
puş; 'küreselleşme'n/n aşıladığı ekonomikyazgıcılık-
tan kopuş; yeni liberalızmden, dahası 'sosyal libera-
lizmden' kopuş..."
Sosyoloğumuz umudunu, işte bu "yenileşmişsen-
dikacılık"a bağlamış haldeydi.
Onun ete-kemığe burunmesıdır önemli olan. Dire-
nişın stratejısını saptamada, değişimi yönlendirme-
de onun rolü büyüktür. Sosyal yapı ve sanayide de
işçilerin yerı bakımından pek köklü değişiklikleroldu;
yeni bir örgütlenişin ve dayanışmanın biçimieri ve ye-
ni mücadele silahlan üzerinde de düşünmenin zama-
nıdır.
Pierre Bourdieu'nün söyledikleri özetle bunlardı.
Ülkemizdekı sendikacılıkta neler olup bitiyor?
Mevcut siyasal partılerın uğradıkları itibar kaybına
bakıp siyasal yaşamda yeni aranışlar görüyoruz; faz-
la uzak olmayan bır gelecekte politikanın bahçesi
yeni açmış çiçeklerle de donanacağa benzer. Onla-
rın neler getireceklerini hep birlikte göreceğiz.
Ama, Bourdieu'nün hatırlattığı tarihsel gerçeği de
göz önünde tutmalıyız; yani "sosyal bir hareket ol-
madan sosyal bır polıtika mümkün değildır, onu da
böyle bırhareket dayatır". Buradan kalkarak ülkemiz-
de sendikacılık vadisinde olup bıtenler ve daha da
olacak olanlar, yalnız bu kurumlan ve sosyal yaşamı
değil, siyasal yaşamın bürüneceği yeni yönlenişi de
yakından ılgilendirıyor, ilgılendirecek.
Ülkemizde sendikacılığın yolunu ve yöntemini, da-
ha çok siyasal iktidarfar çizdi. Bunu tersine çevirme-
nin zamanı gelmedı mı? En azından, "uzlaşma sen-
dikacılığı"run hiçbir şey getırmediğıne bakıp "pro-
testocu sendikacılık" yolunda somut adımlar atma-
nın gayri vaktidir. O adımlann sesi, yalnız emekçi yı-
ğınlar arasındayankılanmayacak, halk kitlelerinin de
gözünü açacaktır...
Avcılar
Uzntanlardan
tedaviçağnsı
Istanbul Haber Servi-
si- Istanbul'da depremi
en ağır yaşayan semt
Avcılar halkının yüzde
15.6 sı hâlâ olayın etki-
sinden kurtulamadı. Is-
tanbul Sağlık Müdürlü-
ğü ile Ruhsal Danışma
Merkezi (RUDAM) ta-
rafından iki yıldır sür-
dürülen 3 taramada,
depremin olumsuz etkı-
lennın azalmasına kar-
şın yüzde 33'ünün öfke
patlaması yaşadığı, yüz-
de 24.9'unun tetıkte
bekledıği tespıt edildi.
11 Sağlık Müdürü Os-
man Karaaslan. depre-
min hemen ardından
başlayan çalışmanın bir
yıl daha devam edece-
ğini belirtti. Bugüne ka-
dar üç tarama yapan
RUDAM Genel Koor-
dinatörü Doç. OğuzKa-
ramustafahoğlu ıse hız-
meti ayaklarına kadar
götürdükleri halde teda-
vi alanlann oranının
yüzde 2.9 olduğunu
kaydedeıek "Herkesite-
da\i olmaya çağınyo-
ruz" dedi. Doç. Kara-
mustafalıoğlu anketle-
nn sonuçlannı ıse şöyle
aktardı:
• Deprem olayını yo-
ğun korku, dehşetve en-
dişe içerisinde yaşav-an-
lann oranı yüzde 85'ten
yüzde 69.5'e düştû.
• Tekrarlanan huzur-
suzluk veren anılar veya
rüyalar \iizde 64.5'ten
yüzde 22^'e düştü.
• Sanki olay yeniden
yaşanıyormuş gibi his-
setme yüzde 69^'ten
yüzde 23'e düştü.
• Olayi haürlatan dü-
şünce, duygu ve konuş-
malardan kaçmma yüz-
de 41 'den 23'e düştü,
• Geleceğin eskisi gibi
ounayacağını hissetme
yüzde 49.4'ten yüzde
19.4'e düştü,
• Çabuk kızma, öfke
nöbetleri yüzde 62.4'ten
yüzde 33.9'a düştü.
• Uyku sorunu yüzde
57.9'dan yüzde 19.7'ye
düştü.