23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 AGUSTOS 2001 CUMA DEPREMIN 2. YILDONUMU Depremden hemen sonra Depreminyetie bir ettiği caddede, kaldırılan her enkada biHiktegeçmiş deyeniden inşa ediliyor YıkıınlararağmenayaktaGÜLŞAHDURAK ADAPAZARI - Hiçbir yıkım durduramadı... Yaşamın çarkı hep döndü orada... Adını Çark Deresi'nden kente su pompalayan Çarkçı Tevfik Batur'dan aldı. Yapılaşmanın yoğunlaşmasıyla Adapazan'nın en hareketli bölgesine dönüşen Çark Caddesi, 1943 ve 1967 depremlenyle bü- yûk hasar gördü. Adapazan'na öylesine simge olmuştu ki, yeni bır yapılaşmadan kaçınılamadı. 35 yıl sonra ikinci depremi karşıladığında büyük bölümü yerle bir oldu. Şimdı tüm > ıkınılara ınat yeniden diriliyor. Istanbul için Bağdat Caddesi ne ise Adapaza- n için de Çark Caddesi aynı şeyı ıfade etti. Cad- denin tarihi. kısmen bir Adapazan tarıhi... Planlar tozlu raflarda Afet hekimliği yetersiz İZMİR (Cumhuriyet Ege Büroşu) - Acil Tıp Derneği Genel Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu, tüm illerde afete hazırhk çalışma- lan yapılmasına karşın. afetın yol açabile- ceği zararlan azaltıcı ve koruyucu çalışma- lann ciddi bir şekilde planlanmadığını söy- ledi. Rodoplu, hastanelerin de Marmara depreminden yeterli dersi almadığına dik- kat çekti. Afet hekimhğinin bir bilim dah olduğunu, bu konuda ülkemizde Marmara depremınin ardından geçen iki yıl boyun- ca birçok kurs ve toplantı düzenlendiğini kaydeden Dr. Rodoplu. "Ancak afctler ne- deni Ue oiuşan maddi ve manevi kay ıplar ne Türkiye'de ne de dünyada azaltüamamak- tadır" dedi. Dr. Rodoplu sözlenru şöyle sürdürdü: "Çünkü hergün yeni kimyasal maddekr icat edümekte, üretilmekte \e raşınmakta- dffi Nfikleer santrailar kurulmaya ve kulla- nümayadevametmektedir.Türkiye'de uçak yakrtıbüerrafiğin en yoğun oiduğu karayol- lannda taşınmaktadır; yolcu uçaklan şe- < hirterin en kalabalık semtlerinde alçaüp yüksebnekte ve havaalanları şehir merkez- ierineyakm böigelerdeinşaedilmeyedevam etmektedir. Deprem kuşağı üzerinde bulu- nan alanlar üzerine yapılanma engellene- memekte. sel tehdidi altında bulunan y erle- şim birimlerinde nehiry ataklanna ev yapd- mas önlenememektedir."' j Marmara depreminin ardından iki yıl | • geçmesine karşın Acil tıp hızmetleri ve afet f hekimliği uygulamalan sözkonusu oldu- ğunda, birçok konuda eksiklik bulundüğu- nu vurgulayan Dr. Rodoplu, başta Istanbul olmak üzere tüm illerde afete hazırhk ko- nusunda planlama yapıldığını. ancak sade- ce hazırhk değil, afetin yol açabileceği za- rarlan azaltıcı ve koruyucu çahşmalann da ciddi bir şekilde planlanması gerektiğini ! söyledi. Halkın deprem veya benzeri bir afetten sonra yapılması gerekli ilkyardım uygulamalan konusunda yeteri kadar bıl- gili olmadığını da kaydeden Rodoplu. "Deprem sonrası kimin ne yapacağı, nere- ye ağınacağı. nereye saklanacağı \e nereye nasıl kaçacağı belB depdir. Bu konuda fark- h ve birbiriyle çelişen görûşler nedeniyle kavram kargaşası yaşanmaktadır" dedi. Acil Tıp Derneği olarak. 'herkesin kendi depremeytemplanı olması gerekir' görüşü- nü savunduklannı belirten Rodoplu, bu ko- nuda tek ve net bir doğrunun olmadığmı sa- vundu. Öte yandan hastanelerin Marmara depreminden yeterli dersi aldıklannın söy- lenemeyeceğini vurgulayan Rodoplu, "Hastanelerin afet planlan var. Ancak bu planlar tüm hastane personeü tarafından biünmiyor \e tatbikat yapılmadığından bu planlar sadece yazdı kalıyor ve tozlu raflar- da eskjyor" dıye konuştu. 1930'lu yıllarda Adapazan daha bir "ada^yken Çark Caddesi'nde "pazar" kurulurdu. Kentın adı da burada kurulan pazar nedeniyle "Adapa- zan" oldu. 194O'lı yıllarda yapılaşmanın başlamasıyla kentın su gereksınımi Çark Deresi'nden karşılan- dı. Suvu Çarkçı Tevfîk Batur pompalardı... Sa- bah saatlennde "Çarkçı Tevfik bas suyu~" ses- len yankılanırdı. Zamanla Çark Caddesi'nde tek katlı bahçeli e\ ler inşa edilmeye başlandı. 1943 yılı geldiğin- de ıse Adapazarı. ilk kez depremle karşılaştı. Çark Deresı'nin suyu yükseldi. yeni kurulan bü- tün e\ler yerle bır oldu. Ancak Adapazarlılar, Çark Caddesi sevdasından vazgeçmedı. Artık köylülükten kurtulmuş, şehırlı olmuşlardı, takım elbısesiz, saçlarını özenle taramadan çıkmıvorlardı caddeye.. Akşam saatle- rinde şık kadınlar \e er- kekler. ka\ lan ağaçlan ara- sında \ ürü\ üşe çıkarlardı. "AdapazarTnı soyadına taşı\an tek kişi Cevdet Adapazaru da özel fayto- - ı nu> la caddede tur atardı. Vali konağu liseler, tü- men, cezaev i de Çark Cad- desi'ne kuruldu \e yapı- laşma hızla arttı. 1950'lerden sonra da Kafkaslardan. Balkanlar- dan. Kırım'dan göçenlerin ilgisı de Çark Cadde- sı'ne odaklandı. Kentın en eskı yapılanndan Şe- refiye Camiı'nın önünde geçmiş günlere hasret- le caddev ı se\ reden 60 yaşındaki Vılmaz Bostan- cıoğlu o günlerı şu sözlerle anlattı: "Çark Caddesi kültür seviyesi yüksek kişilerin orurduğu bir semtti. Kenar mahalle insanı yok- tu. Sonra göçle birtikte kozmopolitoldu. Verli halk çekildi. Vali Konağı, Tümen de bu cadde de olun- ca insanlar "\alı burada oturuvorsa hıkmet var- dır bu caddede' dediler. Buradaki bankalarda ça- bşan kadınlar saçlannı yaptırnıadan caddeyeçık- mazdı. Ama şündi her şey bozuldu." 1960'lardan itıbaren yurt genelındeki çarpık yapılaşma salgını Adapazan'nı da sardı. 5-6 kat- lı binalar Çark Caddesi'nde de yükselmeye baş- ladı, ahşveriş merkezleri kuruldu. 1967 yılı gel- diğinde ise kent bir kez daha yerle bır oldu. Yüz- lerce kışınin yaşamını yitirdıği depremde. yine en çok hasar Çark Caddesi'nde meydana geldi. Anıa y öre ııısanı inatçıydı. Kent merkezınin baş- ka bır bölgeye taşınması gündeme geldiğinde hiç umursamadılar. Biliyorlardı ki, heryertaşınsa da Çark Caddesi taşınmazdı. Cadde yerinde durdu- ğu sürece Adapazan'nın kalbı de burada atardı. 1970'lerle birlikte Adapazan'nda Atatürk Bul- v an'nda yapılan mitıngler Çark Caddesi'nde yü- rüyüşle devam etti. Çark Deresi'nin yanındakı stadyumdan çıkan seyırciler burada sevındı. E\ - lenenler ya da çocuğunu sünnet ettırenler de kon- epremin üzerinden 2 yıl geçti... Bit- meyen çalışmalar, dev bir şantiyeye dönen Çark Caddesi'nin hareketlili- ğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Toz toprağa, bozuk yollara karşm gençler yine caddede... Yıkılan yalnızca binalar değildi... Sevgiler, dostluklar, arkadaşlıklar, dahası anılar da kalmıştı enkazın altında... Adapa- zarlılar, depremin yerle bir ettiği caddede, kaldınlan her enkazla birlikte geçmişi de ye- niden inşa ediyorlar. \oylannı her zaman bu caddeden geçirdı. Tüm mutluluklara her zaman Çark Caddesi mekân ol- du. Cadde 1980'lerden sonra da özellıkle gençle- nn buluşma yeri oldu. Okuldan çıkan veya ders- lerı asan öğrenciler, köyden ara sıra merkeze ge- len gençler her zaman caddedekı kafetaryalarda toplandı, el ele tutuşamayan sevgıliler Inci Pas- tanesi'nde buluştu. lşsiz gençler ise caddenın ke- nanndakı ağaçlann altında "piyasa yapn." Lüks mağazalar bu caddede açıldı. Kadmlar ayakkabılannı sadece Altın Han'dakı Altın Kun- dura'danaldı. Tüm bu ilgi karşısmda caddedekı dairelerin kıralan da çok yükseldi. Yerel yönetıcıler de ken- te daha "modern" bir görüntü vermek ıçın kol- lan sıvadı. Beledıye binası tarihi Demircıoğlu Pasajf ndan. caddenin girişinde inşa edılen yük- sek katlı yeni binaya taşındı. lnci Pastanesı de bu- radaki yıkımlar sırasmda mazıye kanştı. Tahta perdeler ardında, lnci Pastanesf nin ye- rinde yükselen Kayın lş Merkezı'nin yapımı hep merak edildi. Camlarla kaplı kentin bu ılk "iş merkezi''', Istanbul'daki Galeria'yı andırmasına karşın ınsanlara soğuk geldi. Adapazarlılar. Ce- vat Bey, Demircioğlu. Şevket Bey Pasajı'nı. Al- tın Han'ıtercih etti. 1967 depreminin üzennden geçen 35 yıllık sü- rede Çark Caddesi altın çağını yaşadı. Ta kı, 17 Ağustos 1999 saat 03.02'ye kadar... Cadde bir kez daha aynı kaderle karşılaştı \e büyük bölü- mü yerle bir oldu. Artık Altın Han yok orada... Demırcioğlu'nun da büyük bölümü yıkıldı. lnci Pasta- nesi, Kayın lş Merkezı'nden öcünü depremle aldı. Yeni belediye binası ıse büyük ha- sar gördü... Her şeye karşın 7.4 büyüklüğündekı deprem de Çark Caddesi'nı yok ede- medi. Caddede oturan kımı kent zenginleri Istanbul'daki Bağdat Caddesi'ne taşındı. Adapazan'nda kalanlar ıse tüm yıkıntılara karşın cadde- den vazgeçmedı. Bölge in- sanı. depremlerin ilk günle- ri. gırişm yasaklandığı caddeden geçmeden ede- medi. Yıkılan dükkânlar derme çatma da olsa başka yerlerde oluşturuldu. Yurttaşlar. Demircı- oğlu'nun yerine yapılan prefabnke dükkânları eskı bir anı defterine sahip çıkarcasına bağırla- nna bastı. Şevket Bey Pasajı'nın girişındekı o\ııncakçı dükkânı ise eskı günlerdekı gıbı ren- gârenk olmasa da varhğıyla anılan canlı ruttu. Depremin üzennden 2 yıl geçti... Bitmeyen çalışmalar, dev bır şanri>eye dönen Çark Cadde- si'nin hareketliliğinden hiçbir şey kaybettirme- di. Toz toprağa. bozuk yollara karşın gençler \ ı- ne caddede... Yıkılan yalnızca binalar değıldı... Sevgiler, dostluklar, arkadaşlıklar. dahası anılar da kalmıştı enkazın altında... Adapazarlılar. dep- remin yerle bir ettiği caddede. kaldınlan her en- kazla birlikte geçmişi de yeniden inşa edıyorlar. _J SlKOLOJİKSORUNLAR, TOPLUMUN YÜZDE 15 'İNDE GÖRÜLMEYEDEVAMEDİYOR Aglatnaktan korkmaym SAADET USLU On binlerce insanın ölümüne y- ol açan 17 Ağustos Mannara Depremi sonrası yaşanan psiko- lojik sorunlarhâlâ toplumun yüz- de 15'ini etkilemeye de\am edı- yor. İnsanlann çoğunun deprem sonrası psikiyatrik sorunlannın farkında olmadığına dikkat çeken Doç. Oğuz Karamustafalıoğlu. çoğu kişinin uzmana danışmadı- ğını söyledi. Karamustafalıoğlu. "Hâlâ gece yalnız yatmaktan kor- kuyorsamz, uykunuz düzensizse, çabuk tedirgin oluyorsanız bir so- run var demektir ve mutlaka uz- mana girmelisiniz" diye konuştu. Deprem sonrasında 11 Sağlık Müdürlüğü ile birlikte Avcılar bölgesinde psikiyatri merkezinde hizmet \ermeye başlayan Doç. Oğuz Karamustafalıoğlu, bu den- li büyük bir afette herkese yardım etmenin mümkün olmadığını söyledi. Afetin ilk dönemlerinde. "Tedirginlik, irkilme, donuklaş- ma, içine kapanma, depresyon, kavıplara bağh şiddetli yas. alkol ya da uyuşturucu kullanımmın artması ya da gereksiz hap kulla- mmı" gibi durumlann görüldü- ğünü belirten Karamustafalıoğlu. toplumun yüzde 15'inde sorun- lann devam ettiğini söyledi. Psikiyatrik hizmetı insanlann ayaklarına kadar götürdükleri halde talebin az olduğuna dikkat çeken Doç. Karamustafalıoğlu şöyle konuştu: "Hâlâ banyoda kısa süre kal- mak, aynı odada toplu yarnıak. ge- ce u\Ti> amamak gibi sorunlar gö- rülüyor. Kişiler bunlann bir so- run olduğunun farkında değilkr. Uzmana gelmemek için mazeret- ler buluyorlar. Travma sonrası insanlarda ge- nelde inisiyatif kay bı oluyor. Ça- ğırdığımız halde gelmiyorlar. So- Arif Verimli. geç dönem başvu- rularında, sorunlann şiddetmın daha fazla olduğuna dikkat çekti. Deprem bölgesinde kurulan po- lıklinıklere 3 bin 319 başvurunun yapıldığını belirten Verimli, ka- dınlann sayısının daha fazla oldu- ğunu kaydetti. Depremin altıncı ayından itıba- ren başvurularda ciddi bir düşüş yaşandığını da ifade eden Doç. Verimli. "Kişilerde eş, aile ve iş ya- eprem bölgesinde kurulan polikliniklere 3 bin 319 başvurunun yapıldığını belirten Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi Başhekimi Doç. Arif Verimli, kadınlann sayısının daha fazla olduğunu kaydetti. run burada. Bu insanlann mutla- ka yardım almalan gerekiyor. Değilse 15-20 yü boyıınca sorun- lar sürebilir ya da bir süre sonra sorunlar ortaya çıkar. Aileler de yakınlannda bir sorun görüyor- larsa teda\i olmalannı sağlamau- lar." Bakırköy Ruh ve Sınir Hasta- lıklan Hastanesi Başhekimi Doç. şanu gibi yakın ilişki ortamlann- da ciddi sorunlar ortaya çıktığı. performans kaybına neden olan iletişim \e kendini ifade sorunlan yaşadıklan, problem çözme kapa- sitelerinin azaldığı ve öfke kontrol güçlüklerinin ön planda oiduğu belirlenmiştir" dıye konuştu. Türk Psikologlar Derneği, dep- remzedelere. psıkolojik rahatsız- lıklannı azaltmak için acılarını paylaşması. ağlayarak rahatlama- sı ve geleceğe umutla bakmasını önerdi. Özellıkle alkol ve ilaç kullanı- mma dikkat edilmesi gerektiğini belirten psikologlar. depremden etkilenenlere şu önenlerdebulun- du: - Aeılannızın daha katlanabilir hale gelmesi zaman alacaktır, bu yüzden kendinize ve aynı kaybı ya- şayan yakmlannıza karşı sabırlı olun. - Kaybetriğiniz kişivi ammsatan olay, eşya, resinı. yer gibi habrlatı- cılaıia zaman içinde, yavaş yavaş yüzleşmeye çahşın. - Yaşadığınızı yakınlannızla ya da benzer kayıplan olanlarla pay- laşmaya çalışın, ağlamaktan sakın kaçınmayın. - Bayramlarda, yıldönümlerin- de ve özel günlerde acuuzın aym yoğunlukta yeniden yaşanabilece- ğini bilin ve hazırlıklı olun. - Kendinizi umutsuzluk, karam- saıiık içinde hissettiğinizde, müm- künse bir yûrüyüş yaparak ya da burnunuzdan derin nefesler ahp, ağzını/dan vererek, bedeninize oksijen girmesini sağlayın. Oksi- jen gerginliği ve iç sıkıntısını hafif- letecektir. - Neden, diye sormak yerine bundan sonra ne yapabilirim. de- menin size i>i geldiğini görecek- siniz. BİRBAKIMA SERVER TANİLLİ Sosyal Hareket , Olmadan... Son birkaç hafta da, ülkemizin içine düşürüldüğü duruma bakıp "sosyalpatlama olurmu, olmazmı?" tartışmalanyla geçti. Dilencilerin bile kendi aralann- databakalaraaynldığı birtoplumda, ufuktafırtınavar mı yok mu yolunda, "sosyal meteoroloji" tahminleri yapıldı. Sankı fırtına patlamazsa, her şey düzelecek, yoluna koyulacakmış gibi... Oysa asıl dıkkatler şuna çevnlmeliydi: Ülkenin baş- ta ekonomısı, sonra da politikasının, dışarda, kapi- talizmin en kaşarlanmış kurumlannın kararlanna bağ- landığı bır dönemde, çığnndan çıkmış sosyal polrti- kayı ayaklan üzerine dikecek; daha doğrusu bu yol- da ağıriığını ortaya koyup yeni yönler çizecek olan ku- rumlar yok mudur? Varsa hangileridır? Şu gerçek hatırlanmalıydı: Siyasal iktıdarda sapmalar olmuş ve sosyal polıtika da çığnndan çıkmışsa, onu rayına so- kacak olan, hava tahminleri değil sosyal hareketin pek bilinen dinamikleridir, başta da sendikalardır. Onların durumu ne ülkemizde? • iki yıl kadar oluyor, Fransa'nın önde gelen sosyo- loglarındanPierre Bourdieu'nün, Le Monde Diplo- matique'de, Avrupa'nın sosyal hareketi konusunda pek çarpıcı bir yazısını okumuştum. Ünlü sosyolog, yazısında, özellıkle Fransa'yı örnek alarak, siyasal partilerıyle, medyasıyla, "küreselleşme" idi, uluslara- rası rekabetti, şuydu buydu derken, 70'li yıllann or- talarından beri uygulanan sosyal konudaki gericı po- litikanın sürdürülmesine bakıp; siyasal iktidarlann, başta da sosyal demokrat yonetımlerin, programla- rında ilan ettiklerı, gerçekleştırmek ıçın de bütün ko- şullar bır araya geldığı halde, bir sosyal politikayı is- temedıklerini söylüyordu. Ancak bu saptama ile yetinmıyor, şu gerçeğın de altını çizıyordu: "Sosyal tarihin bize öğrettiğine gö- re, sosyal bir hareket olmadan sosyal bir polıtika mümkün değildır, onu böylesi bir hareket dayatır; ve bugün insanlann kafalarına kazılmak ıstenenin tersi- ne, piyasa ekonomısini 'uygariaştıran' da, piyasa de- ğil sosyal hareket olmuştur. Böylece, sırtını polise, cezaevlerine ve askeri Avrupa'ya dayamış bankalar ve para Avrupa'sının karşısına geçerek bir sosyal Avrupa'yı çıkarmak isteyenler için sorun, bu amaca ulaştırabilecek güçlerin nasıl seferber edileceği, ne- rede ve ne zaman seferber edileceğini bilmektir." Ve sözü sendikal harekete getiriyordu. Uluslararası olanın yanı sıra, mılitan bir sendikacı- lığa daha kolaylıkla soyunabilecek ulusal sendikala- ra da... Ne var kı, "militan bir sendikacılık" da tehdit altın- dadır. Gerçek şudur ki, bir sosyal Avrupa'nın moto- ru olabilecek Avrupa sendikacılığı, "yeniden inşa edil- meyi" beklemektedır ve Bourdıeu'ye göre, az çok ra- dikal şu bır dızı kopukluk pahasına olacaktır bu: "Ulu- sal, hatta mıllıyetçı özellıklerden kopuş; devletlenn sınırları içine hapsolmuş sendikal geleneklerden ko- puş; 'küreselleşme'n/n aşıladığı ekonomikyazgıcılık- tan kopuş; yeni liberalızmden, dahası 'sosyal libera- lizmden' kopuş..." Sosyoloğumuz umudunu, işte bu "yenileşmişsen- dikacılık"a bağlamış haldeydi. Onun ete-kemığe burunmesıdır önemli olan. Dire- nişın stratejısını saptamada, değişimi yönlendirme- de onun rolü büyüktür. Sosyal yapı ve sanayide de işçilerin yerı bakımından pek köklü değişiklikleroldu; yeni bir örgütlenişin ve dayanışmanın biçimieri ve ye- ni mücadele silahlan üzerinde de düşünmenin zama- nıdır. Pierre Bourdieu'nün söyledikleri özetle bunlardı. Ülkemizdekı sendikacılıkta neler olup bitiyor? Mevcut siyasal partılerın uğradıkları itibar kaybına bakıp siyasal yaşamda yeni aranışlar görüyoruz; faz- la uzak olmayan bır gelecekte politikanın bahçesi yeni açmış çiçeklerle de donanacağa benzer. Onla- rın neler getireceklerini hep birlikte göreceğiz. Ama, Bourdieu'nün hatırlattığı tarihsel gerçeği de göz önünde tutmalıyız; yani "sosyal bir hareket ol- madan sosyal bır polıtika mümkün değildır, onu da böyle bırhareket dayatır". Buradan kalkarak ülkemiz- de sendikacılık vadisinde olup bıtenler ve daha da olacak olanlar, yalnız bu kurumlan ve sosyal yaşamı değil, siyasal yaşamın bürüneceği yeni yönlenişi de yakından ılgilendirıyor, ilgılendirecek. Ülkemizde sendikacılığın yolunu ve yöntemini, da- ha çok siyasal iktidarfar çizdi. Bunu tersine çevirme- nin zamanı gelmedı mı? En azından, "uzlaşma sen- dikacılığı"run hiçbir şey getırmediğıne bakıp "pro- testocu sendikacılık" yolunda somut adımlar atma- nın gayri vaktidir. O adımlann sesi, yalnız emekçi yı- ğınlar arasındayankılanmayacak, halk kitlelerinin de gözünü açacaktır... Avcılar Uzntanlardan tedaviçağnsı Istanbul Haber Servi- si- Istanbul'da depremi en ağır yaşayan semt Avcılar halkının yüzde 15.6 sı hâlâ olayın etki- sinden kurtulamadı. Is- tanbul Sağlık Müdürlü- ğü ile Ruhsal Danışma Merkezi (RUDAM) ta- rafından iki yıldır sür- dürülen 3 taramada, depremin olumsuz etkı- lennın azalmasına kar- şın yüzde 33'ünün öfke patlaması yaşadığı, yüz- de 24.9'unun tetıkte bekledıği tespıt edildi. 11 Sağlık Müdürü Os- man Karaaslan. depre- min hemen ardından başlayan çalışmanın bir yıl daha devam edece- ğini belirtti. Bugüne ka- dar üç tarama yapan RUDAM Genel Koor- dinatörü Doç. OğuzKa- ramustafahoğlu ıse hız- meti ayaklarına kadar götürdükleri halde teda- vi alanlann oranının yüzde 2.9 olduğunu kaydedeıek "Herkesite- da\i olmaya çağınyo- ruz" dedi. Doç. Kara- mustafalıoğlu anketle- nn sonuçlannı ıse şöyle aktardı: • Deprem olayını yo- ğun korku, dehşetve en- dişe içerisinde yaşav-an- lann oranı yüzde 85'ten yüzde 69.5'e düştû. • Tekrarlanan huzur- suzluk veren anılar veya rüyalar \iizde 64.5'ten yüzde 22^'e düştü. • Sanki olay yeniden yaşanıyormuş gibi his- setme yüzde 69^'ten yüzde 23'e düştü. • Olayi haürlatan dü- şünce, duygu ve konuş- malardan kaçmma yüz- de 41 'den 23'e düştü, • Geleceğin eskisi gibi ounayacağını hissetme yüzde 49.4'ten yüzde 19.4'e düştü, • Çabuk kızma, öfke nöbetleri yüzde 62.4'ten yüzde 33.9'a düştü. • Uyku sorunu yüzde 57.9'dan yüzde 19.7'ye düştü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle