18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriye! İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Ibrahim Yüdız • Yazuşlen Müdürii: Safim Alpasian • Sorumlu Müdur Fikret Ilkiz • Haber Merkezı Müdürü. Hakan Kara tstıhbarat Cengiz Yıldırım 0 Ekonomr Özlem Yüzak # Kultur Uandan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Vücclman # Makaleler Sami Karanren 0 Duzeltme Abdullah Yazıcı • Bılgı- Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlerı Mehmet Faraç 0 Avnıpa Temsılcısr Ciiray Öz Yayın Kurulu İlhan Selçuk (Başkan). Orban Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Y'ildız, Orhan Bursalı, Mustafa Balba\. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbav Ataturk Bulvan No 125,Kat-4,BakanlıkJar-AnkaraTel 4195020 < 7 hat). Faks 4195027 0 Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Blv 1352S 23Tel 4411220. Faks 44191170AdanaTemsılcısı Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd 119 S No 1 Kafl. Tel- 363 12 II. Faks 363 12 15 Müessese Müdüru Erol Erkut 0 Koordınator Ahmet Korulsan 0 Mu- hasebe Bülent Yener0 Idare Hüsevin Giirer 0 Satış Fazilet Kuza \IED> A C: • Yonetım Kurulu Baskanı - Genel Mudur Cülbin Erduran # Koordınalör Reha Işıtman #(jenel MudurYardımcısr St\da(, oban Tel 514 07 5} - 5n9sw.5pWO-6i.Fak!. 5 \ a*ımla\an \t* Basan: *i enı Gun Hatvr AıariM. Bd?>ın \e Yavıncılık ^S ] urluvjiı ( a<] îu 41 l agalogln l-P'4 Ntanbul PK 246 • Sı'rkea 34435 Istanbu! Icl (0 212ı 512 05 05(20 hall Faks <02l2l5n 85 9* www.cumhurıyet com.tr 17AĞUSTOS2001 Imsak: 4.29 Güneş: 6.09 Öğle: 13.15 İkindi: 17.02 Akşam: 20.09 Yatsı: 21.40 Tarkan Çeşme'de • ÇEŞME(AA)-Ünlü popçu Tarkan. "Tarkan Güneyden Esiyor" isimli turnesinin ilk ayağı için geldiği (,'eşme'de hayranlarının yoğun ilgisiyle karşılaştı. Tarkan. Ontur Otel'den konserin \erileceği Çeşme Açıkhava Tiyatrosu'na korumalannın eşliğinde gırebildi. Fossett, And Dağları üzerinde • STLOUIS(AA)- Anıerikalı milyarder Steve Fossett. tek başına balonla çıktığı düııya turunda dün Giiney Amerika'ya ulaşarak And Dağlan'nı tırınanmaya başladı. Şili'deki ha\a kontrolörleri, Fossett'e Iıoşgeldin' mesajı gönderdiler ve bir şişe kırmızı Şili şarabını şerefine içeceklerini söylediler. Fossett, Kevin Uliassi tarafından 13 Mart 2000de elde edilen 243 saat 28 dakikalık balonla yalnız uçuş rekorunu, TSl ()5.34'te geçti. Cengiz Han'a ait mezar! • CHİCAGO(AA)- Moğolistan'ın başkenti Ulan Batur'un kuzeydoğusunda, Moğol hükiinıdarı Cengiz Han'a ait olduğu sanılan bir nıezar bulunduğu bildirildi. Kazı heyetinin, Batshireet kenti yakmlarında bir tepede keşfedilen mezar bölgesinde açılmamış ve v üksek statii sahibi kişilere ait olduğu sanılan en az 20 mezar bulunduğu kaydedıldi. ' Anne ve çocuğu filler ezdi • JOHAINNESBURG (AA) -Giiney Afrika'ya ülkesiyle arada sınır oluşturan Kruger Parkı'ndan girmeye çalışan Mozanıbikli kaçak kadın \e 3 yaşındaki çocuğunu filler ezdi. Kruger Parkı'nm sözcüsü, pazar günü ıkı ülke arasındaki sınır boyu uzanan doğal parktan Güney Afrika'ya kaçak olarak girmeye çalışan 14 kişilik Mozanıbikli grubun fillerin saldınsına uğradığını belirtti. Grup tekrar bir araya geldığinde genç kadın ile çocuğunun bulunamadığı anlaşılınca, park ğörevlilerinm yaptıkları araştırmada talihsiz kaçak kadın ile 3 yaşındaki çocuğunun cesedi bulundu. Robotla çikolata ikramı • İstanbul Haber Servisi - Çikolata finnası "Lindt"ın Isviçre'den getirdiğı uzaktan kumandalı robot, Atatürk Havalımanı Dış Hatlar Terminalf nde yolculara çikolata dağıttı. Yabancı dil konuşabılen robotu karşılarında gören turistler şaşkınlıklannın ardından çikolata alarak havalimanından ayrıldı. Bazıları ıse alanda robotla hatıra fotoğrafı çektirdi. Bu arada, havalimanında uyuşturcu madde arayan polis köpeklerinin robot karşısındaki tepkisi de oldukça ilgınçtı. Robota önce havlayarak karşılık \ eren köpekler. robotun koııuşmasıyla kaçmaya başladılar. Antiktiyatroların konserlereaçılmasıtartışmalara ^ neden oldu.Yalnızca bir trampetin çıkardığı ses 150 ^ dB. Kültür Bakanlığı 'nın öngördüğü sınır ise 90 dB. kornabileçalınamazÖZGENACAR ANKARA- Dünyada çoğunluğu ile günümüze değin ayakta kalabilen, Sel- çuklularca onanlmış tek Roma tiyat- rosu Aspendos ile dünyanın en büyük antik tiyatrolanndan Efes "devlet van- dalizmi" tehlikesi ile karşı karşıya! Önce Aspendos'ta başlayan, ardın- dan Efes'te yoğunlaşan ve gerekli ön- lemler alınmadan antik kentlerdeki tı- yatrolann kullanıma açılması tartış- ması kamuoyunda samimiyetle, ancak sağlam verilere dayanmadan sürüyor. Bu arada Kültür Bakanlığı'nın "so- nımsuzdavranışr da gün geçtikçe be- lirginleşiyor. Anımsanacağı üzere, Kültür Bakan- lığı'nın, her iki antik tiyatronun "Sul- tans of the Dance (Dansın Sultanlan)" müzikal-folklorik gösteri ile Tarkan'ın konserlerine açılması karan çeşitli çev- relerde büyük tepki yarattı. Kültürel mi- rasm korunmasından sorumlu Kültür Bakanlığf nın kararlan tartışmalann odak noktasını oluşrurdu. Kültür Bakanlığı'nın. her iki tiyat- ronun gösteri ve konserlerde kullanıl- ması için öngördüğü koşulun yalnız- ca ses düzeyinin 90 "desibeli (kısaca dB) w geçmemesi olduğu bildinliyor. Dansın Sultanlan gösterisinin ya- pımcılan ise tepkilerden sonra önlem- lerini şöyle sıralıyorlar: 1. "Banş DavuDarT adlı bölümde da- \oıllar sahneye çıkanlmayacak, bu bö- lüm "playback" (geri planda çahnıp) gösterilecek. 2. Bu tiyatrolardaki gösterilerde oyuncu sayısı azaltılacak. t Mikrofonsuz söyleyecek' Tarkan'ın konserini düzenleyenler ise "sanatçının bazı şarkılan mikro- fonsuzsöyleyebileceğini'' 1 öne sürdüler. Oysa Kültür Bakanlığı'nınbelgele- ri ve gerçekler, kamuoyuna yansıyan bu koşullann birer aldatmaca olduğu- nu ortaya koyuyor. Aldatmaca, desibel (dB) kavramı ile başlıyor. Bilindiği üzere desibel kav- ramı logantma cetvelıne dayalı bir öl- çü birimi olup ses güçlerinin yoğun- luğunun karşılaştınlması için kullanı- lıyor. Ekteki çizelge ıncelendiğinde görüleceği gibi kesin sessizlik "0" dB iken bir trampetin çıkardığı sesin yo- ğunluğu u 150" dB'dir. Bu durumda; 1. Söz konusu çizelgeye göre Kül- tür Bakanlığı'nın bu gösteri ve konser- ler için öngördüğü üst sınır olan 90dB ölçümüne ancak "mutfakmikseri*' ile "çim biçme makinesinin" ses yoğun- luğu giriyor. Bu durumda Aspendos ve Efes'te mutfak mikserinden daha faz- la bir ses yoğunluğunun yasaklanma- sı gerekiyor. 2. Aynı çizelgede, bu ölçüye küçük bir orkestranın herhangi bir sorun ol- madan girebildiği görülüyor. Küçük orkestranın ses yoğunluğu ancak 60dB'dir. 3. Mikrofonsuz yüksek sesle şarkı söylendiğinde, şarkıcıya 1 metre uzak- lıktaki ses yoğunluğu 75 dB oluyor. Bu durumda Tarkan, bu tiyatrolarda mik- rofonsuz şarkı söyleyebilir. 4. Akustik gitarın parmakla çalınma- sı durumunda 35 cm uzaklıktaki ses yo- I Tiyaöioda yaşamsalteaHkL>yi j göstcren taşıyıcı çatlak de\ taş > bk)klar ahşap direkkrte destekJeniyor. DEStBEL (dB) ÇİZELGESİ Kesın sessizlik Fısıltı Düşen vapragın hışırtısı Sakin orurma odası Sakın bıiro Sakın konuşma Kutüphane Sakın bir nehir şınltısı Bir voğun cadde gurültusu Küçük orkestra Otomobil îçi Yüksek sesle şarkı (1 m'den) E\ de do£al stereo müzık Akustik gıtar (35 cm'den) Çım bıçme makinesi Mutfak mıkseri Metro Araba koraası Matkap Bir rock konseri Bir |et uçagı motoru Borulu ore Tüfek sesı, havai fişek Top atışı Bağıran rock şarkıcısı Trampet (15cm"den) OdB 15 dB 20 dB 20 dB 30 dB 40 dB 40 dB 60 dB 60 dB 60 dB 70 dB 75 dB 80 dB 80 dB 90 dB 90 dB lOOdB HOdB HOdB 120 dB 120 dB 130 dB 140 dB 140 dB 140 dB 150dB Jiltür Bakanlığı 'nın, Aspendos ve Efes antik thatrolarının gösteri ve konserlerde kullamlması için öngördüğü koşulun, yalmzca ses düzeyinin 90 "desibeli (kısaca dB)" geçmemesi olduğu bildiriliyor. Bir otomobil kornasınm çıkardığı sesin yoğunluğunun 110 dB olduğunu düşünürsek Bakanhğın öngördüğü 90 dB lik sınıra göre bu tivatrolarda araba kornası dafıi çalınamaz. Öte vandan sanatçı mikrofonsuz şarkı sövlediğinde dahi oran 75 dB oluvor. ğunluğu 80 dB'dir. Tarkan, ancak tek parmakla çalınan bir akustik gitar eşi- ğinde ve yine mikrofonsuz şarkı söy- leme olanağına sahip. (Kuşkusuz din- leyicilerin tepinmemeleri \ e bağırma- malan gerekiyor.) 5. Bir otomobil kornasının çıkardı- ğı sesin yoğunluğu ise 110 dB olduğu için, Bakanhğın öngördüğü 90dB'lik sınıra göre bu tiyatrolarda araba kor- nası dahi çalınamaz. 6. Bir rock konserinin ses yoğunlu- ğu ise 120 dB'dir. Bu durumda iki an- tik tiyatroda Tarkan'ın orkestrası ile rock konseri vermesi kesinlikle söz konusu olamaz. 7. Bir borulu orgıın çıkardığı ses 130 dB'dir. Dolayısıyla bu tür müzik araç- larının değil bu tiyatrolarda kullaml- ması, yakından bile geçmesinin düşü- nülmemesi gerekir. Oysa her iki gös- ten ve konserde borulu orga eşdeğer pek çok tekno müzik yapan araç ya da "playback" müzik aracı bulunuyor. 8. Dudaklannı mikrofona dayamış bağıran bir rock şarkıcısının ses yoğun- luğu ise 140dB ofarak öngörülüyor. Tarkan'ın bu ses biriminin altında ka- lacağı düşünülebilir mi? 9. Aynı çizelgede. bir trampetin (da- vul değil) ses yoğunluğu araca 15 cm uzakhkta 150 dB'dir. Kuşkusuz davu- lun desibeli trampetten çok daha faz- ladır. Kaldı ki. gerçekten Dansın Sul- tanlan'nın en görkemli bölümü olan "Banşın Davullan"nda sahnede 49 adet davul aynı anda gümbürdemek- tedir. Ister hepsi sahnede olsun, ister kadro azaltılsın, ister playback yapıl- sın. böyle bir gösterinin bu iki binyıl- lık yapılarda yaratacağı olumsuzluk- tan başka. deprem etkisi yaratan titre- Dansın Sultanlan içia kullanılan sahnc düzeni. şimlerinin vereceği zararlan Kültür Bakanlığı acaba inkâr edebilir mi? Bu noktada dıkkat edilecek bir nok- ta \ ar Söz konusu tiyatronun sahne- sınde yalmzca bir davulun 150dB'nin üstünde bir ses yoğunluğu ile 1 daki- ka çalması bu yapılara fazlaca zarar ver- meyebilir. Ancak sekiz gün boyunca. günde iki saat süre ve aynca provalar- la birlıkte geometrik dizi ile artacak olan olumsuz etki akıllardan çıkanlmama- lıdır. Kısa bir süre önce gördüğüm Dansın Sultanlan oyununun en gör- kemli iki bölümünden birinin. u Ban- şın davullan" olduğu su götürmez bir gerçek. Bu bölümün "playback" ola- rak görüntülenmesi, dansçı sayısının azaltılması bütiin görkemini öldüre- cektir. Eğeryapımcılarbu görüşlerin- de samimi iseler Aspendos ve Efes se- yircileri gösterinin özgün güzelliğini değil "kötübirfotokopisinigörecekler'" demektir. Bu durumda şu ya da bu bi- çimde bir aldatmacanın sergileneceği anlaşılıyor. Aspendos koşullan Güncel tartışmalan böylece değer- lendirdıkten sonra Kültür Bakanlı- ğı'nın resmi belgelerini değerlendire- lim. Aspendos belgesi: 'TC Kültür Bakanlığı Antaha KüK tûr Tabiat \ arlıklannı Konıma Kunı- lu'nun 6.6.1995 tarih ve 2541 sayılı kararıyla Aspendos Tiyatrosu'nun kul- lanımı ile ilgili olarak Kültür Bakan- lığı 'nın da benimseyip uyguladığı ko- şullar şöyle: • Arkası Sa. 19, Sü. 3 'te Demir Çağı'na ait eserin 5 yıl içinde kendiliğinden yıkılacak durumda olduğu bildirildi Gontton9 un kapısıABD desteğiyleonardacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dünyada yalnızca Türkiye'de Demir Çağı'nda yaşamış olan Fryglerin baş- kenti Gordion'da bulunan anıtsal ka- pınm, bir depremde olmasa bile, beş yıl içinde kendiliğinden yıkılabilece- ği açıklandı. ABD Dışişleri Bakanlı- ğı son yıllarda ilk kez tarihsel bir mi- rasın kurtanlması konusunda yaptığı 15 bin dolarlık (yaklaşık 22.5 rmlyar TL) bir bağışı bu anıtsal kapının ona- nmına ayırdı. Pennsylvania Üniv ersitesi, 1950'den bu yana Ankara'nın Polatlı ilçesi ya- kınındaki Gordion antik kentinde ar- keolojik kazılar yapıyor. Arkeologlar, her dokunduğu altın olduğu söylenen IÖ 8. yy'da Fryg Kralı Midas'a ait ah- şap mezar odalı tümülüs ile Gordion antik kentinin en önemli anıtsal yapı- sı olan bu kapıyı da bulmuşlardı. Yak- laşık üç katlı bir evden (10 m) daha yük- sek olan ve Orta Anadolu'da Demir Ça- ğı'ndan günümüze kalabilen bu eşsiz kapı hakkında kazılan yöneten Ame- rikalı Arkeolog Prof. G. Kenneth Sams. Cumhuriyet'e şu açıklamayı yaptı: "Kenti ç.evreleyen suıiann bu anıtsal ana giriş kapısındaki değişmeleri çıp- lak gözle olduğu kadar, bazı teknokV jik araçlarla da izlijoruz. 1999 Ağus- tosundaki deprem. \apıda 1.5 cm'lik bir ek ka> nıa>a neden oldu. Eğer yeni bir depremde yıkümazsa beş yıl için- de kendiliğinden \ ıkılnıası kaçınılmaz olacak. Bu nedenle 2001 > üından itiba- ren bu kapıyı sağlamlaştırmak için bir onanm projesi hazırladık." ABD Dışişleri Bakanlığı, son yıllar- da ilk kez kültürel alanda koruma amaçlı bir projenın simgesel de olsa desteklenmesı, bu amaçla ayrılan 15 bin dolarlık ödeneğin Gordion'un anıt- sal kapısının onanmında kullanılma- sını kararlaştırdı. Ankara'da ABD Büyükelçisi Ro- bert Pearson, 15 bin dolarlık çeki Gor- Kapuun onanmmın iki yü, / sürmesi planlanryor. ,«* • dion'un bağlı olduğu .'\nkara'daki Ana- dolu Medeniyetleri Müzesi Müdürü İlhan Temizsoy, Türk-Amerikan Ilmi .\raştırmalar Derneği (ARİT) Müdü- rü Dr. Toni M. Cross \ e onanm proje- sini >p ürütecek olan MarkGoodman'in önünde Prof. Sams'a verdi. Goodman'in verdıği bilgiye göre kapının onanmı iki yıl sürecek. Gen dönüşümü bulunan özel yapılmış bir harç, duvann altından başlayıp yuka- n doğru çıkacak biçimde ve yerçeki- minden yararlanarak enjekte edilecek. Bu yöntemin ilk kez Israil'de başany- la uygulandığı ve ikincisinin ise Gor- dion'da gerçeldeştirileceği bildiriliyor. Kapının. gelecek yıl koruma amaçlı çe- lik kafes altına alındıktan sonra ona- rımına ve suyun zamanla boşalrtığı harçlarının yeniden güçlendirilmesi çalışmalanna başlanacak. Projeye aynca Savunma Sanayii Müsteşarlığı. Lockheed Martin uçak yapım şirketi, Kress Vakfı. Pennsylva- nia Üni\ersitesi ile adları açıklanma- yan bazı özel kişilerin de katkıda bu- lunacağı bildirildi. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN Asıl Sorun: 'Kafa' Bağımsız mı? Yanılmıyorsam, 'Koca' Reşit Paşa 'ekolünden' Sadrazam Âli Paşa'dır, o; 'Zât-ı Şahâne'ye 'vasiyetinde', 'Devlet-i Aliyye'nin, dünyanın masrafını ederek, donanma 'besleme- sini' yararsız görüp; 'ulusal savunma "nın, Vha/e'yle 'ecnebi- lere devredilmesini' tavsiye eder. Siz hiç böyle bir şey duy- dunuz mu? Yaşınız uygunsa, duyabilirdiniz: Demokrat Parti'nin iktida- rının ilk yıllannda, Celâl Bayar'ın, kendisinden Donanma'nın takviyesini isteyen, 'askeri zevata', buna gerek plmadığını söylediği meşhurdur: Amerika'nın o çok unlü VI. Filosu, esa- sen, Doğu Akdeniz sularında değil mıymiş, pekiştirmeye ne gerek var? Bu 'kafa', Falih Rrfkı Bey'ın altını adeta hırslaçiz- diği, 'ileri Tanzimatçı'kafasıdır ki. ülkenin savunmasını ancak, 'ecnebi hımâyesiyle' 'mümkün' ve 'kâim' sanır; üstelik bunun, Müdafaa-i Hukuk Doktrini yle uzaktan yakından bir alaka- sı olmadığını kestıremez: Oysa, karşırtııiar! Türkiye Cumhuriyeti,'aslan gibi' NATO, 'kaplan gibi' Av- rupa Konseyi üyesi; Doğu Bloku'na karşı 'Batı Uygarlı- ği'nın kalesi. falan filandı ama; Ege Denizi'ndekı ve Doğu Ak- deniz'deki 'ulusal çıkariarını' savunabilmek için, ancak ken- di teknolojısiyle, kendi tersanelennde inşa edılmiş çıkarma ge- milerine ihtiyacı olacağını; ancak Kıbns sorunu, bütün diken- leriyle ortaya çıkınca anlayabilmiştı: Başkan Johnson'ın un- lü mektubundan sonra! 'Ulusal çıkariar'ın. bir ülkenin 'Ulusal Güvenlik Strateji- si'ni tayin ettiği kesin! Peki. 'ulusal çıkariar' nasıl tayin edi- lecek? Soruya, 'ileri Tanzimatçı' kafasıyla baktınız mı, 'ulu- sal çıkar', 'himayesi altına sığındığınız, devlet-i fehime'nin, tabii kendi ulusal çıkanna göre 'buyuracağını', tereddütsüz ye- rine getirmektir: Ege Denizi'nden çekil, der; çekilirsin! Kıb- ns, neyirte lâzım; Kıbrıs'tan çık, der Çıkarsın! Sana, elekt- ronik teknolojisi gerekmez, görev bilgisayarı üretmek de neymiş, der; vazgeçersin! Harıl hanl, bunu önerenleryok mu? lyi de, Sevres koşullanna baş eğmemizi buyurmuş- lardı, niye dinlemedik acaba; üstelik, milletçe ayağa kalk- tk? Bu bakımdan. sorun; 'ulusal güvenlik stratejisi'ni huku- ken Meclis'le hükümetin mi, yoksa Genelkurmay'la Ci- het-i Askeriye'nin mi oluşturacağından çok; oluşturacak 'kafalann' yapısı, çapı ve mahiyetiyle ilgili bir sorundur 1910da, Babıâli de (yanı hükümet), Erkân-ı Harbiye-i Umu- miye de. Sevres Muahedesi'nin kabulünde 'mutabık'; Ingil- tere Devlet-i fehimesi'nin teşebbüsüyle, 'Müttefikler'ın ta- leplerine, 'müsa/f'idi; 'kafalan'bunu, 'ulusalçıkarlarımıza'ay- kırı görmüyordu; aykınlığına karar veren, Anadolu halkıdır, yoksa Müdafaa-i Hukuk ve Kuva-yı Milliye, hepsini orta- dan silip süpürebilir miydi? Önemli olan. halkın temayülünü sezebılmek! Şımdi siz, hem Atak (Cobra) Projesi'nin, neden daha müzakere safhasında çıkmaza gireceğini, aslında çok önceden haber veren; hem de, bu metne 'mülayim kafalar'ın asla 'ulusal sayılamayaca- ğını' kanıtlayan şu 'ilginç makaleye' tekrar göz atar mısınız? VVashington çıkarını' gözetebilir, ama... ABD Hava Harp Akademisi Türkiye Masası Şefı Albay Michael Robert Hickok'ın, 'Strateji Dergisi'nde Turk- çesi de yayımlanmış olan o şaşırtıcı çalışmasından bahsedi- yorum: Hani, 'Ulusal Türk Savunma Stratejisi'nin, 'Sis- tem'in değil, ısrarla ve -sanki bu bir kabahatmış gibi, eleş- tirerek- Türkiye'nin çıkarlannı gözettiğini iddia etmişti: "... Ankara'daki karar vericiler, günumüzde, yeni fırsatlar- dan yarahanmak ve belırsiz gelecek karşısında Türk çıkarla- nnı konımak için daha aktifgüvenlikpolitikalanyla ilgilenmek- tedir." "... Türkiye'nin güvenlik politikasının, giderek, daha fazla tahmin edilemez olması; bunun yanı sıra Ankara 'nın komşu- larına oranla artan askeri gücü, bölgesel istikrarsızlığı arttır- maktadır. Türkiye'nin ihtiraslı güvenlik stratejileri ve kanıtlan- mış askeri yetenekleri, tüm bölgede, yeniden bir jeo/politik yapılanmayı zoriamaktadır..." "... Türkiye 'nin bölgesel hâkim (hegemon) güç olarak or- taya çıkma olasılığı, Batı için müspet ve menfi tarafları olan, karmaşık bir durumdur. (...) Amenkalı karar alıcılar, Türki- ye 'nin dış politikada ve güvenlik konularında, giderek daha aktifolmasına hazıriıksızdır. (Buraya dikkat!..) Türkiye 'nin müt- tefik olarak gerçek değeri artarken, Ankara, daha az güve- nilir bir güvenlik ortağı olmuştur..." "... silah transferleri, Kürtlerle ilgilipolitikalar ve demokra- tikleşspe konusundaki anlaşmazlıklardan dolayı, ortak bölge- sel güvenlik çıkaıiannın ortadan kalkmasıyla, (Türklerce de) VVashington 'ın da, daha karmaşık bir ortak olduğu anlaşıl- mıştır. Bu paradoks, her tur siyasi gönjşten sıvil ve askeri li- deri, yenipolitikalar denemeye teşviketmiş ve bu durum, An- kara 'nın uluslararası ilişkilerde, tek taraflı daha büyük riskler alma yolundaki isteğinı ortaya koymuştur..." (Cumhuriyet. 16 Nisan 2001. ... Ankara, asla gözetemez! Uslubu çetrefil, ifadesı dolaylı bu metni, konuştuğumuz gündelik ve somut Türkçeyle nasıl özetledığimı, hatırla- tırsam; Atak (Cobra) Helikopterieri Projesi'nde, -bazılan- mızın can-ü gönulden arzu ettiği- 'Amerikan himayesi'rim ne- den işlemediği, galiba daha açık olarak anlaşılır: "... a/Türkrye alıştıklan, eski 'uysal' Türkiye değildir. bl 'Böl- gedeki' ulusal çıkarları korumak bakımından, 'daha büyük riskleri göze alabilecek' gibi görünüyor. cl VVashington, Tür- kiye 'nin giderek aktif olma yolundaki heveslerine karşı hazır- iıksızdır dl... sonuçta Türkiye'nin, 'stratejik değeri' artmış- tır ama; bu durum, onu 'güvenilir' bir müttefik olmaktan uzak- laştırmıştır'. e/ Bütün bunlar, bölgede, yeni birjeo-politik ya- pılanmayı zorluyor... " lyi de, acaba neden VVashington 'silah transferleri, Kürt- lerle ilgili politikalar ve demokratikleşme konusundaki' ken- di görüşlerini gözden geçirmeyi hiç düşünmüyor? Meraklısı için NOT: Her sene olduğu gıbt, uç hafta için ta- tıle ayrılıyorum, Eylül 'iptidası'nda görüşmek üzere; herkese selâm. sevgı ve teşekkür: gün ola, harman ola! http://wvwv.prizma.net.tr/AILHAN http://www.bilgiyayınevi.com.tr./ailhan Faks/0-212/26019 88 m N o. « oa
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle