Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 2001 CUMA
14 KULTUR kultur@ cumhuriyetcom.tr
Büyük ozan doğumunun 75. yılında Datça'da dört gün sürecek etkinliklerle anılacak
ŞenBğTnden Can Evfne. •*VECDİ SAYAR
Bu yıl, 17-20 Ağustos 2001 tarih-
leri arasında, büyük ozanımız Can
Yücel'in anısına ikinci 'Can Şenliği'ni
düzenliyoruz. Şiir sanatınm gelişimi-
ne katkıda bulunmak ve Datça halkı-
nı nitelikli sanat etkinlikleri ile buluş-
turmak amacı ile başlattığımız etkin-
lik, sayılan ülkemizde pek az olan
'uzmanlaşmış' şenliklerden biri olma
iddiasını taşıyör.
tlk yılında, 'Can Gravürkri' ve 'Can
Karikatürleri' sergilerinin, Genco Er-
kal'ın 'Can' oyununun, •DostianCan'ı
Anlaüyor' başlıkh bir panelin, 'Se-
ma'dan CanV adlı müzikal gösteri-
nin yanı sıra Edip Akbayram konse-
rinin, Ataol Behramoğlu-Haluk Çe-
, üa. dinletisinin, Nevzat Çelik, Cezmi
Ersözgibi genç kuşağın önemli ozan-
lannın da aralannda olduğu pek çok
şairimizin katıldığı şiir matinelerinin
yer aldığı 'Can Şenliği' Datça halkı-
nın büyük bir ilgisi ile karşılaştı.
Badem Şenüği'de dûzenlenecek
Can Yücel, yaşamını sanatı ile bü-
tünleştirmiş bir ozandı. Yaşamı bo-
yunca politikadan hiç uzak durmadı.
Tıpkı babası gibi, sanatla politikanın
buluştuğu noktadan baktı dünyaya.
Bu nedenje 'Can Şenliği2001'in ilk gü-
nü, 'Sanat, Bilim ve Politika' konulu
birpanel düzenledik. Prof. Erdalİnö-
nü. Dr. Ufiık Uras, Prof. Talat Sait
Halman ve Doğan Hızlan katılacak
bupanele. 17Ağustos'takiaçılışkon-
serini Bilkent Senfoni Orkestrası ve-
riyor. Ertesi akşam ise ünlü bir popü-
ler müzik sanatçısının. Haluk Le-
venf in konseri var. Şenlik kapsamın-
da, Belediye Sanat Galerisi'nde değer-
li sanatçı fsa Çelik, 'Bilim, Kültür, Sa-
nat İnsanlan' başlıkh bir sergi açacak.
Tiyatro oyuncusu Hikmet Karagöz de
bir resim sergisi ile katılacak şenliğe.
Aralannda AhmetTetti, ÜhanBerk,Or-
han Alkaya, Sina Akyol, Ünal Ersöz-
h%TuğndKeskin, HasanOztoprak, Na-
mık Kuyumcu, Sezai Sanoğlu, Sunay
Akın, Küçük tskender gibi ısimlenn
yer aldığı çok sayıda şairimiz, şiir din-
letüeri.ve üıuagünlerinde Datçahlar-
la buluşacak.
Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi, Dat-
ça'nın geleneksel Badem Şenliği ile
birlikte düzenleniyor 'Can Şenliği'.
Şenliğin üçüncü günü, Palamutbü-
kü'nde, Can'ın çok sevdiği bu me-
kânda, badem üreticilerinin düzenle-
diği" Badem Yanşması'na konuk ola-
cağız. Ege Üniversitesi öğretim üye-
lerinden Ali Ünal ve Hikmet Saygı-
lı'nın katılacağı 'Badem Üreticüeri-
DEĞİŞİK
Başka türlü birşey benim istediğim,
Ne ağaca benzer, ne buluta benzer;
Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava;
Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız,
Rengi başka, tadı başka.
'Yazma'dan
Bu yıl ikincisi düzenlenen
şenlik kapsamında sergi,
panel ve konserlerin yanı sıra
eserleriyle etkinliğin onur
konuğu olan Orhan Veli
anısına 'Bir Garip Orhan
Veli' adlı oyun sahnelenecek.
Can Yücel, 20 Ağustos'ta
mezan başında anıldıktan
sonra Can Evi'nin temelleri
atılacak. Aynı gece Açıkhava
Tiyatrosu'nda usta ozanın
şiirleri okunacak.
nin Sorunlan' konulu bir de panel dû-
zenlenecek aynı gün. Panelin açılış
konuşmasmı Can Yücel'in kızı Güzel
Yücel Gier yapacak. Sanırım, sevgili
Can Yücel de böyle olsun isterdi. Dat-
ça halkı ile iç içe yaşamak isterdi bu
şenliği...
'CanŞenliği2001'den başlayarak. her
yıl artık aramızda olmayan bir şairi-
mızi, eserleriyle şenliğin onur konu-
ğu yapacağız. Bu yıl Orhan Veli'yi
anıyonız. Değerli sanatçı MüşfikKen-
ter,MuramanMungan'ın yazdığı 'Bir
Garip Orhan Veli' oyunu ile katılacak
şenliğimize. Orhan Veli Şiir Evi'nin
kurucusu M. Şeref Ozsoy ve Prof. Ta-
lat Sait Halman'ın katılacağı birde söy-
leşi düzenleyeceğiz. Ve, elbette bol
bol şiirler okuyacağız Orhan Veli'den.
Can Yücel'in doğumunun 75. yıl-
dönümüne rastlayan 20 Ağustos gü-
nü. geçen yıl Mehmet Aksoy tarafın-
dan yapılan anıt-mezann başında anıl-
dıktan sonra, şairin ailesinin, Datça Be-
lediyesi'nin katkılanyla yapımını ger-
çekleştireceği 'Can Evi'nin temel at-
ma törenini gerçekleştireceğiz. 'Can
Evi'nin temellerinde onun sevgili eşi
GûlerYücel '30 M2' adlı bir resim-şı-
ir sergisi açacak. Aynı gün, Zeynep
Oral'ın yöneteceği, Sina Akyol,Orhan
Alkaya, Dhan Berk, Mehmet H. Doğan,
Küçük İskender \ e AhmetTelli'nin ka-
tılacağı "Şiir \e Muhalefet' konulu bir
panel düzenliyoruz. Akşam, Açıkha-
va Tiyatrosu'nda sanatçı dostlar Rut-
kay Aziz, Derya Alabora, Genco Er-
kal, Jülkte KuraL, Ülkü Duru. Can Yü-
ceFin şiirlerini okuyacaklar. Ve şen-
liğin kapanış konserini Grup Gündo-
ğarken verecek.
'Can ŞenHği'nin benim için çok özel
bir anlamı var. Gençlik yıllanmda
onunla dost sofralannda ve çeşitli et-
kinliklerde birlikte olma şansına ka-
vuştum. Can Yücel şiirinin içerdiği
zekâ ve duyarlık sentezine hayranlık
duydum. Politik temalan şiirinde bu
denli işlevsel kullanan, hicivden bu
denli ustaca yararlanan kaç şair var-
dır dünya yüzünde? Kısacası, adma bir
şenlik düzenlenmesini hak eden bir şa-
irdir Can Yücel.
2002'deki konuk Nâam Hikmet
'Can Şenliği' için tüm olanaklannı
seferber eden Datça Belediyesi'ne.
Başkan Erol Karakullukçu'nun şah-
smda teşekkürü borç biliyorum. Can
Yücel'e en güzel armağanlan verdik-
leri için. Bir 'şür şenliği' yaratmak için
bizimle ve Can Yücel ailesi ile işbir-
liği yapmakla kalmadılar. Can Yücel
ailesinin tasarladığı o güzel projeye,
'Can Evi'ne destek verdiler. Güler,
Güzel ve Su ile birlikte daha nice 'Can
Şenliği'nde birlikte olmayı ve 'Can
Evi'nin nice değerli araştırmaya me-
kân olmasını diliyorum.
Önümüzdeki yılın "Can ŞenHği'nin
konuğu. 100. Doğum Yılı nedeniyle
Nâzım Hikmet olacak. Aynca, şenlik
çerçevesinde şairlerimizin yapıtlann-
dan gerçekleştirilmiş bestelerin katı-
lacağı bir yanşma ile yabancı şairle-
rin davet edileceği uluslararası bir 'şi-
ir sempozyumu' düzenlemeyi planlı-
yoruz. Umanm, bu hayallerimiz de
gerçekleşir. Can Baba'nın Türkçesiy-
le Dylan Thomas'ın dediği gibi:
"Didiniyorsam ben türkükrin
ışığuıda
Bu ne ikbaL ne ekmek parası için
Nefildişisahnelerde keramet
tellalhğı
Ne işin cakası için filan
Didindiğim hep gönüllerin en
kapah kapısından
Verilesi havrata."
Kahkaha çiçekleri, kahkaha dirençleri
ZEYNEP ORAL
Can Yücel, şiirimizin hiç yaşlanmayan çocu-
ğu... Şiirleriyle kahkaha çiçekleri üreten, söz-
cüklere habire takla attırtan, dizeleri rengârenk
çemberlerde fır döndüren yaramaz bir çocuk...
Kahkahayı dirence dönüştüren... Aynı zamanda
eleştiriyi hiç mi hiç ıskalamayan, hedefı hep on
ikiden vuran... Ironiyi mızrak, humoru miğfer kı-
lan... Yaşadığı gibi yazan, yazdığı gibi yaşayan...
Bütün bunlan engin kültür birikimiyle taçlandı-
ran keyifli mi keyifli bir "çocuk"...
Iki yıl önce 12 Ağustos'ta aramızdan aynldı
Can Yücel. Artık hiç yaşlanmayacak. Doğum
yıldönümünde Datça'da gerçekleştirilen "Can
ŞenliğTyle (17-20 Ağustos) anılırken, onunla
dünden bugüne çıktığım yolculuğu sizlerle pay-
laşmak istedim.
Onunla yaptığım sayısız röportajda az güçlük
çekmedim değil. Soruya yanıt vermek yerine ne
isterse anlatması, davudi sesiyle gürül gürüL, nok-
tasız virgülsüz anlatması, daldan dala sıçrama-
sı... Bir kez sözünü kesip araya girecek oldum.
"Vazgeç" diye uyardıktan sonra şöyle demişti:
"Gözaltındayken. hayatını anlat dediler, bir
başladım. nasıl susturacaldannı bilemediler. so-
nunda ...tir ol git deyip kovdular." Içerde. herke-
se. konuşturmak için baskı yapılır, Can Yücel'e,
susturmak için...
Çocukluk
"Böyle bir babanın çocuğu obnak kolay değü"
derdi hep. Babası, Hasan AK Yücel yazar, felse-
fe ve edebiyat öğretmeni, Maarif müfettişi, mil-
letvekili. Milh Eğitim Bakanı; Konservatuvar, Köy
Enstitüleri. Tercüme Bürosu kurucusu...
"Annem Romanyah, mahzun kadın. Çok gü-
zel. Boy: 1.80. Babamın zamparalığı malum...
Annem hepsine göğüs gerer. Annem âşık baba-
ma_. Babam. tatlı herif, hep seferber, herkesi ça-
' uştınr. kendi de çok çabşır, öyle insan canhsı kL.
Asluıda ben de âşıküm ona."
Can Yücel ilk "bozgunu", aynı şehirde otur-
duklan halde okula leyli yollandı diye yaşadı. tl-
kokul üçteydi. Neyse ki futbol vardı. Habire fut-
bol o>Tiuyordu. lyi bir futbolcu olmaya karar ver-
di... 9O'lı yıllarda bile bana rüyalannda nasıl gol
attığını anlatacaktı... Zaten şiirde de hep nasıl "gol
atacağuun" peşindeydi ya!.
Tam okula alışacaktı ki, baba vekil oldu, hay-
di Ankara'ya. Ankara Taşmektep, ardmdan Ata-
K,
türk Lisesı... Hele baba da vekil. Hiç sevmedi...
Derken Dil Tarih Fakültesi. Babanın önayak ol-
duğu Klasık Şube:
"Harikajdı Nurullah Ataç,Cevdet Kudret ders
veriyor, Nâzım okuyoruz, dünya edebivatını ta-
nryoruz. Latince öğreni\oruz_ Ama ben babama
hep posta koyııyorum. Tek parti numarası vardı
ya. Utamvorum senden derdim. Arabasına bin-
mezdim. Öyle bir gerginlik işte. Sonunda beni
Cambridge'e postaladılar." (Yıl 1946).
Gençlik ~
Londra, Linkfıeld... Ingüiz edebiyatı, dünya ede-
biyatı, modern tarih. Latince. "BertrandRussell
derse geür"... "Instituteof Art". sanat tanhi, re-
sim tarihi... Arkadaşlar: Bülent Rahşan. Feyyaz
Kavacan.ABNeyzi'ler. Bizim ressamlar: A\TÜ, Bed-
ri Rahmi, Selim. Şadi Çalık. İlhan Koman Çok
eğlendikleri, çok öğrendikleri. çok parasız yaşa-
dıklan bir dönem. "Babam ziyarete geldiğinde.
bahçelerden ebegümeci toplayıp ikram ediyo-
ruz."
Ama Ingiltere aynı zamanda yalnızlık döne-
midir. İçe kapanma, şiir çevirileriyle uğraşma
dönemi...
ilk şiirini on yaşında yazmıştı.
"Şiire erverişli bir dünya yaratnuştı babam
bana. TemeUmde şiirgüdüsü yatıyordu. Dili ivi
biliyorsan, şiirin ne olduğunu bilhorsan yazma-
aşamında
ya da şiirinde
hep ironi
vardı. Direnç
kahkahalannı
yaşamı
savunma,
inançlarını,
düşüncelerini,
dünya
görüşünü
savunmada
kullandı.
dan duramazsm."
"Şiir, gürülrüden müziğe geçmekrir. Şiir, evre-
nin içinde bü>ükseslerin molekül ve atomlardan
başlayan bütünlüğü. bu bütünlüğün müziğidir. Şa-
irin görevi bu musildyi kurmaktır. Kosmostan
aşağı şür yazümaz. Üst tarafi minördür... Bütün-
selliğin dışuıda şiir yoktur. Havat ve ölüm de bir
bütündür. Şür bu bütünden çıkan çılguıhknr."
Derken Güler'i tanıdı. "Âşıkoldum!"
Güler, şairin eşi, (1956'da evlendiler), Hasan,
Güzel ve Su'nun annesı, o gün bugün sevgilisi..
Bir şiirinde demişti ya: "Yaşamak düğünse, sen
orda gelindin / Seni so> dum. Güler, dünyajı 0-
yindim."
"Kendi içimden gelen bir güdüyle bir kaduu,
tek kadıru sevmenin, büyük bir dikkat ve yoğun-
luk iste>en ve mutluluğu çağıran bir yaşam tarzı
olduğuna inanıyorum. Yani ben Muhammedi de-
ğüim, bu açıdan İslamrvetten aynhyorum. Dört
değil, tek kadınun %ar."
Can Yücel'e sorduğumda aşkı şöyle tanımla-
mıştı:
"Benim gördüğüm aşk, sevmekten başlayan
azgınhktır. O kadar çok sevmekve azmak lazım-
dır ki aşk için, hiçbir boğa seni tutamasın, hiçbir
toreador sana kırnuzı şal gösteremesüı... Evet,
aşk kendine mahsus bir boğa güreşidir."
Ginp çıkmadığı işkalmadı. Hindistan Sefare-
ti, BBC, Marmaris'te turizm müdürlüğü... Mar-
maris'te palmiyelerin kesilmesine engel oldu,
bina yapılacak yere Atatürkbüstü koydurttu di-
ye onu bezdirip kaçrrdılar... Ve gazetelere, der-
gilere çeviriler, şiirler... Çeviri deyince: Yaşamı
boyunca, çevirdiği tüm oyunlarda, şiirlerde "özü
çevirmek"ten yanaydı.
1965'te Işçi Partisi'ne girdi. Parti içinçahşmak-
tan, koşturmaktan şiirden uzaklaştı. Taa ki hapis
yıllannda hem kendi hem şiiri bileninceye kadar...
OAkaağı
Şiirden değil, çeviriden yattı iki buçuk yıl.
1972'deydi.
CheGuevara'nın "İnsanveSosyaBzm" ile Gu-
evara, Mao ve Amerikalı bir generalin günlüğün-
den oluşan "Gerilla Harbi" kitaplannı Tiirkçe-
ye çevirmişti. Sen mısm çeviren! Hele Ameri-
kalı generalin yazdığı bölümlerden mahkûm ol-
ması, CIA'nın Can Yücel'e attığı en muhteşem
kazıktı!
Içeride onun yazdığı şiirler, dışanda, bizim di-
limizdengönlümüzden düşmez olmuştu. "Elbet
bir kızühğj var1
" dediği sardunyanuı zincire vu-
rulup tutuklanmasıru kim unutabilir!
Yaşammda ya da şiirinde hep ironi vardı:
"Humor. bir sığuıma, sa\ unma mekanizması-
dır. Savunma ama, bir başkaldınya, bir saldınya
dönüşür... Çok ağır geçen havatunızuı içinde, iro-
ni, bütünseUiği bozmayacak ana çaredir. Bir di-
renç kahkahasıdır." (Bu yazıda geçen Can Yü-
cel'in tüm sözleri "Sözden Söze" kitabımdan -
Cem Yayınevi- alınmıştır.)
Direnç kahkahalannı yaşamı savunma, inanç-
larını, düşüncelerini, dünya görüşünü savunma-
da kullandı.
"Dönü^lmezFaşizminufkundayız/Vâkitçokgeç''
ya da "Kurtancüar kurtara kurtara / Kurtanü-
lar MemleketimemJeketolmaktan" derken. "Sha-
kespeareÜzre" şiirinde "Türkiye'ninManimar-
kası'nda bir şe> ler kokuyor / Kimine göre tuz, ki-
minegöreet, /Hamtet! Hamfceet!" derken 12 Ey-
lül darbesini yaşıyorduk.
Martılan ve çocuklan ürkütmemek için emir
komuta zincirinden uzaklaşıp "Oztanrtun" şi-
iriyle bitsin bu yazı:
"Ben bü- aşk değirmeniyim / Şürler öğütürüm
Ayça Parkında / Çocuklan havada fir döndürü-
rüm kollanmla / Paydostan sonra da Donkişot'u
görürüm rüyalanmda"
YÂZIODASI
SELtM İLERİ
Demokrat Parti Yılları
Yaz Yağmuru'nu ve Huzur'u okuduktan sonra
Ahmet Hamdi Tanpınar'a derin bir gönül yakınlı-
ğı duymuştum.
Yaz Yağmuru'nu okuyuşumun öyküsünü daha
önce yazdım. Huzur'u ikinci kez okurken, Tanpınar'ın
dile getirdiği istanbul semtlerini romanla birlikte ya-
şamaya karar vermiştim. Kentin büsbütün değişme-
diği, tarihî çehresinin büsbütün yok edilmediği yıl-
lardı.
Yıne de bir 'dekor'la baş başa kaldım. Tanpı-
nar'da ve artık 'roman'da yaşayan kent, benim ge-
zintilerimde ruhunu çoktan yitirmişti. Aynı havayı
yakalamak için düş gücünüzü iyice bir sınamanız
gerekiyordu.
Sonra Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü okudum.
Hayata trajik açıdan bakan bir yazann birdenbire ka-
ra mizaha açılması beni çok şaşırtmıştı.
Bununla birlikte Saatleri Ayarlama Enstitüsü mut-
suz günlerimin yoldaşı oldu. Sayfalan arasında ken-
dimden, sıkıntılanmdan kurtuldum. Basbayağı bir
tedavi kitabıydı.
Aydaki Kadın'm varlığını Edebiyat Üzerine Maka-
leler yayımlandığında öğrendim. Tanpınar yeni bir
roman yazdığını söylüyordu, Saatleri Ayarlama Ens-
titüsü'nden "çokayn, çok başka" bir roman...
Ölümün yanm bıraktırdığı bu romanı yıllarca me-
rak ettim. Aydaki Kadın'dan geriye kalanlar, Güler
Güven'in çabasıyla nihayet 1987'de yayımlandı.
İlk düşündüğüm, Tanpınar'daki yeni üslup arayı-
şı oldu. Durmuş oturmuş bir yazar, ileri yaşında ye-
ni bir üslubun ardına düşmüştü. Gerçi hem Yaz Yağ-
muru'ndaki öykülerde hem Huzur'da bu üslubun be-
lirtilerini yakalayabiliriz. Nevarki, belirtilerhenüzçok
siliktir.
Aydaki Kadın'ı şimdi yeniden okuyorum. Bu kez
romanın bambaşka bir özelliğine çarpılıp kaldım: De-
mokrat Parti yillan. Selim'in rüya deneyimlerinden
geçerek uyandığı sabahla başlayan roman, 1920'le-
re geri dönse bile, hep 1950'lerin atmosferini yan-
sıtıyor.
Dayımın görevi dolayısıyla o atmosferi uzaktan uza-
ğa sezinlerdik. Dış görünümde hayli şaşaalı birdö-
nemdi. Memlekette büyük kalkınma hamleleri olup
bitiyor izlenimi yaratılmıştı. İç görünümdeyse, siya-
set hayatındaki, hele Demokrat Parti'ye yakın kişi-
lerin tuhaf tedirginliklerini yakalardınız.
Aydaki Kadın'da Selim'le Demokrat Parti mebu-
su Atıf'ın yemek yedikleri olağanüstü sahne, anlat-
maya çalıştığım dış ve iç görünümleri birdenbire
karşımıza çıkanyor, evet, olağanüstü bir ustalıkla.
Bu romanın yanm kalmış olmasına üzülmemek
elde değil.
Siyasetin ve iktidar olmanın nası! bir çıkar kolla-
yış, kişisel hesaplar sorununa dönüştüğünü Tanpı-
nar hepi topu birkaç sayfada saptamış.
Sonra 'viski' hayranlığının başladığı o yıllarda, ül-
kenin ekonomik durumu da saptanıyor. Aydaki Ka-
dın'ın yan kişilerinden Sabih Bey bakın ne söylü-
yor, "Işler nasıl beyefendi?.." diye sorulduğunda:
"Kötü, hatta korkunç... Büyükbir krize girmek üze-
reyiz. Paramız düşüyor ve daha da düşecek. Para
yerine itibaribirdeğeıiersilsilesindeyaşıyoruz. Bu-
nun neticesini elbette göreceğiz... Hem enflasyon,
hem para darlığı... En korkuncu ikisinin beraber ol-
ması. Dolar karaborsada yükseliyor. Dün on üçle
onyediarasında idi. Nasıl, hoşunuza gidiyormu?"
On üçle on yedinin rakamlannı değiştirin, 2000'ler
Türkiye'sinde bulursunuz kendinizi.
Handiyse yanm yüzyıl öncesinin bu saptayımı
tüyler ürpertici.
Takvimde îz Bırakan:
"Ben şimdi sana viski getiririm. Hem hakikî Is-
koç. Tuhaf değil mi, Amerikalılar hediye etti. Ikişi-
şesini sana ayırdık. Leyla görür görmez ikisi Selim 'in,
kimse dokunmayacak, dedi." Ahmet Hamdi Tan-
pınar, Aydaki Kadın, Adam Yayınlan, 1987.
Sinema yaz okulu başlıyor
• Kültür Servisi - Ankara Kısa Fılm ve Video
Derneği, 8-15 Eylül tarihlerinde Side'de toplam
8 günlük bir sinema yaz okulu açtı. Pratiğe
yönelik ve temel eğitim derslerinin verildiği
okulda. senaryo yazımı. yazım teknikleri. film
yapım süreci, projelendirme, ışık, ses, renk,
objektif, filtre bilgisi ve atmosfer yaratma,
kameralar ve kamera kullanımı, kurgu
teknikleri. sinemada yönetmenlik. oyunculuk ve
dramaturji, dekor, kostüm, aksesuvar, makyaj,
film hileleri ve work-shop kapsamında kısa film
çekimi yapılacak. 200 milyon lira olan kurs için
aynntılı bilgi http://www.asinema.8m.com adlı
web siteden edinilebilir. j , •
K Ü L T Ü R İ Ç İ Z t K
K Â M İ L M A S A R A C I