Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 .AĞUSTOS 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kulturfa cumhuriyet.com.tr 15
Muri Kurtcebe, Nâzım Hikmet'in 'Kuvayi Milliye Destanı'nı yıllar sonra çizgi romana taşıdı
Bir iflv gençEklıayaüMELTEMKERRAR
Ç"ocukluğun renkli kahramanlan-
nın sihirli adasıdır çizgi romanlar.
Ten Ten, Mobydick, Red Kid, Aste-
rix, Zogor... Renkli sayfalan heye-
canla çevirirken maceradan macera-
ya koşan kahramanlar, nefes kesen
öyküler, azılı düşmanlar, yastığın al-
tına sığabilecek bir küçük sinema-
dan başka bir şey değildir aslında.
Usta çizerlerimizden Nuri Kurtce-
be şu günlerde Nâzım Hikmet'in
'Kuvayi MÜByeDestanı'nı taşıdı çiz-
gi romanın sihirli dünyasına. Geçen
hafta Leman Yayınlan tarafından ya-
yıralanan çizgi romanla Kurtcebe en
büyük hayalini gerçekleştirmiş. " Bir
gençlik havaJi Ku\ ayi Millive Destanı
benim için, yapmatn gereken bir şey-
Kurtcebe, destanı çizgi romana ta-
şırken çok fazla zorlanmamış, çünkü
Nâzım'ın dizelerinin. insanı çizme-
ye yönelten sinematografık unsurlar
içeriyor. Ondaki bu çizme isteği öğ-
rencilik yıllanna kadar uzanıyor,
özellikJe de sıkıcı tarih derslerinde
defterine korkarak da olsa çizdikle-
rini hiç unutmamış. Kuvayi Milliye
Destanı, sıkıcı ve pragmatik tarih öğ-
retimine de bu anlamda bir yanıt gi-
bı: ''Çünkü tarih bize hep yanhş ek-
sik ve asık yûzlü öğretildi, hiç tarih
yazmaması gereken insanlar tarafın-
dan, sanatçılann, şaiıierin görüşü
alınmadanyaalüdığından tarihders-
lerinden hep korktuk."
Nâzım bir dünya vatandaşı
Nâzım Hikmet'in şiirinde anlattı-
ğınm doğru ve bizim için önemli bir
tarih olduğunu söylüyor. Kurtuluş
Savaşı bir milat onun için: "Bizim
için bir dönemin bittiği, bir dönemin
başladığı tarih. Her ulusun, her insa-
nuı bir miladı var. Herkes başlangıcı-
nı, çıkışuu arar çünkü. Bizim çüaşt-
nuz bu. V'edi düvele karşı bir savaş ve-
riliyor ki dünyada eşi benzeri yok, bı-
rak böbürlenelim kendimizle. Tarih
içersindeo kadar da aşağılanacakbir
ulus, değUiz."
Kurtcebe, destanın bugünkü Tür-
kiye'nin yapısına uyan bazı unsurlar
taşıdığını düşünüyor. Bu açıdan des-
tan. biraz da geri dönüp bakılacak bir
kaynak gibi duruyor.
Nâzım'ın her şeyden önce çok ba-
sit, yahn bir anlatımı var ona göre.
Şairi 'dünya vatandaşT olarak nite-
lerken onun kaleminde bütün insan-
lığın var olduğunu söylüyor. Insanla-
n etkileyen en büyük neden de bu,
Nâzım'ın dilinde. "Ve onlar' diye
başhyor Kuvayi Milliye Destanı: 'On-
iar ki toprakta kannca, suda balık.
havada kuş kadar çokturlar." Onlar
sadece Türk halkına ithafen yaalma-
mış, bütün dünyadaki ezilen insanlar
için yazılmış. EyAsya'dald işçi karde-
şim derken bütün dünyaya sesleniyor
Nâzım."
Çizgi roman şiirie buluşunca
Kuvayi Milliye Destanı'nın çizgi
romanıyla Nâzım'ın çok daha iyi an-
laşılacağı fikrinde. Tarih kitaplann-
da yazmayan bir tarihi ve Nâzım gi-
bi bir şairin şiirini resimlemenin
yüklü bir sorumluluk getirdiğini ka-
bul ediyor, ama Türkiye'nin yaşadı-
ğı dönem, onu çizmeye yönelten et-
kin bir neden: "Fıilen 1997'deotunıp
çizmeye başladım. Deseler ki ikinci
büyük neden nedir? Hacı-bacı ikri-
dan. Belki de hacıyla bacıya teşek-
kür etmek gerek! Kurtuluş Savaşı
çok önemli bizim için, bugün aynı
şeyler devam ediyor. Hilafetçiler, şe-
riatçılar bugün halen var, neredeyse
yüz yıl tamamlanıyor. Hilafetin üstü-
ne Cumhuriyet ilan edildi. Kurtuluş
Savaşı'ndan sonra oldu bütün bun-
lar, Nâzım Hiknıet anlatıyor bunla-
n. Emin Oktay anlatamjyor. Sanat-
ÇL, şair ama aynı zamanda tarihçiola-
rak da bakmak iazım Nâam'a." 0-
nun için en çok rahatsız edici şey
mılliyetçi çevrelerin, yaptığı işe sa-
hip çıkmalan: "Çünkü Kuvayi Mil-
liye'dekUerAtatürkmilh'yetçileri, bu-
günkü milliyetçilergibideğil." Bu ne-
denle hamasiyet yapmadığını, çizer-
ken körüköriine kan, revan görüntü-
lerden kaçındığını söylüyor: "Onla-
nn anladığı anlamda bir millyetçiiik
değil bu, tarihe mal olmuş bir şey. Bü-
tün dünvanın karşısında saygıyla
durduğu bir savaş bu, şu andaki mil-
liyetçi arkadaşlannuzuı böyle bir say-
gınlığı yok."
Lirik bir yapıyı çizgiye taşırken yi-
ne Nâzım'ın kendisinde bulmuş çı-
kış noktasını. Yoksa şiirle. çizgi ro-
manın buluşması o kadar da kolay
bir şey değil. Noktasına, virgülüne.
Nâzım'ın özel yazı karakterlerine sa-
dık kalmış. Asıl yaptığı. oradaki sı-
nemayıyakalamak: "Şürasbndaçok
eski bir sanat. çizgi roman çokyeni bir
sanat, bunlan iç içe gecirmek, bera-
ber anlatmak. nasıl bir şey derseniz
bunun yanıtını çok net bir şekilde ve-
remem. Sevgiden kaynaklanan bir
şey, oradaki görüntüleri, anlarılanla-
n görsel hale getirmek telaşı \ ar işin
içinde."
Türkiye'de çizgi roman üvey evlat
muamelesi görüyor \ e hâlâ hak etti-
ği değer verilmiş değıl ona göre. "Bir
kitap yazryorsunuz, yüz bin, iki yüz
bin sarıyor, ödül veriliyor, siz hatıru-
yor nıusunuz bir çizgi romancıya ödül
verildiğuıi?" Bundan sonraki proje-
leri arasında başka bir şiiri resimle-
mek gibi bir düşüncesı yok. çünkü
'şairlerin çizgi romancısı' olarak anıl-
mak ıstemıyor. Kuvayi Milliye onun
için çok özel bir durum. Bir özel du-
rumun da olduğunu söylüyor lafın
arasında: 'Şeyh Bedrettin Destanı'.
Belki günün birinde onu da küçük
bir sinemaya dönüştürebilir, ama
şimdilik böyle bir düşüncesi yok:
"Hamamdan yeni çıktım. birazsoğu-
mak gerek."
Nuri Kurtcebe. 'Kuvayi Milliye'yi çizgiye taşırken çok fazla zorlanmadığını, Nazun'm
dizelerinin insanı çizmeye yönelten sinematografık unsurlar içerdiğini söylüyor.
97yaşında ölen sanatçı, sonyılkmnda aktijsanatla uğraşmasa daParisEkolü'nün simgeisimlerinden biriydi
Maurice Esteve ile silinen izler
Esteve, Fransız soyuüamacılığuun önemli isimlerinden Fernand Leger'in yakın dostuydu. Miibin Orhon, Nejad üevrim gibi isimler Esteveln yansıttığı Paris ekolü içinde yer alan Türk sanatçılardan.
ERHANICVRAESMEN
Maurice Esteve geçen günlerde 97
yaşındayken öldü. Son yıllannı aktif
sanatla uğraşmaksızın, doğduğu ve
çok sevdiği Culan köyünde geçirmiş-
ti. Ölüm haberi, köyden Paris'e iki
günde ancak ulaşabildi.
Esteve'i, sanat tarihi, büyük ölçüde
1950'ler 2. Paris Ekolü ve o çerçeve-
dekı olağanüstü absrre sanat canlıhğı
içinde betimler. Ustanın en üretken ve
parlak döneminin 1950 ve 1960'lara
rastladığı doğrudur. Ancak, çocuk
yaşlannda girdiği Paris-Montparnas-
se dünyası. Barcelona'ya gidiş geliş-
ler başta olmak üzere tüm Avrupa'yı
arşınlamasıyla, Esteve, yüzyılın ilk üç
çeyreğinin sanatsal gelişmelerine yo-
ğun, eksiksiz tanıklık edişiyle de ben-
zeniz bir adamdı. Derin kültürü ve
kapsamiı zekâsı onu mükemmel bir
çağdaş sanat sentezcisi yapıyordu.
Batı basınında ölümünden sonra bu
yönleri ön plana çıkanlarak anıldı.
Klasık figürü (izlenimcilik öncesi fi-
gürünü) çok iyi bilen 'Cubisme' ve
'Abstraction' dünyasının içinde yoğ-
rulmuş, yakın dostu Fernand Le-
ger'ninkine benzer bir dünyada genç
yaşlarda dolaşmış, Kıta Avrupası'na
gelen ilk Amerikah ve lngiliz soyut-
çulannm arayışlanna aşina, 1970*le-
re geçişi özümsemiş çok değişik bir
adamdı. Renkli ve dolu bir yaşam yö-
rüngesinde ilerlerken her şeyi bilen
ve sentezleyen bir ayaklı kütüphane
gibiydi. Bu tür bir derin-yaygın uzun
soluklu bireşimcilik'in. yerini günü-
müzde, sadece fiziksel-kuramsal ye-
nilikçilik endişesinin alışı ve bitmiş
ürüne iki metelik değer verilmez olu-
şu aslında garip bir talihsizliktir. Es-
teve'lere yer olmayan bir sanat dün-
yasını sineye bir süre daha çekmeye
mecburuz, galiba.
Esfeve'in ardındaki Paris
Esteve deyince, kendisinin de ba-
şaktörlerinden biri olduğu 1950 ve
60'lann Paris sanat ortamından bi-
raz söz etmek gerekır. Paris denen o
benzersiz şehir tılsımlı çekiciliğini
belli oranda klasik kentsel güzellik
unsurlanna borçludur: Bol ağaçlı ge
niş bulvarlar, nazlı Seine Irmağı'nı
kesen taş kemerli zarif köprüler, ba-
kımlı ferah parklar ve meydanlar, an-
lamlı cephelerle süslü tarihi binala-
nn çevreledıği dar sokakh eski ma-
halleler ve hele havada uçuşan in güz
yapraklannm şiirselliği Paris'i dün-
yanın tüm diğer yerleşme merkezle-
rinden ayn kılar. öte yandan. bu kent
yaşamına damgasını basan sosyokül-
türel uyanıklık. her türlü yaratıcılığı
özendirici atmosfer. değişik ırklar-
dan farkh düşünce, gelenek ve dav-
ranış kaynaklanndan gelen bireyleri
ve gruplan yan yana banndırabilişi
Paris'i ezeli bir uygarlık merkezi
yapmıştır. Biri yüzyılın ilk çeyreğin-
de, öbürü üçüncü çeyreğinde iki et-
kileyici Paris Ekolü macerasına ta-
nıklık edilmesı rastlantısal değildir.
Batı dünyasının ateşte yandığı 2. Ci-
han Savaşı belası sona erdiğinde, ye-
ni umutlann yeni kültürel akımlann
filizlenme merkezi olarak Paris genç
dünya aydınlannın ve sanatçılarının
doluştuğu bir yer olmuştu. 2. Paris
Ekolü soyutlamacıhk arayışı ve bu-
luşmanın ürünlerinden biriydi. Pa-
ris'e özgü geleneksel serbest ifadeci-
lik daha da özgür anlatımlara dönü-
şecekti. Isviçreli Schneider, Alman
Hartung, Portekizli bayan \leira de
Silva. başka yerlerde doğmuş Fransız
kökenlı Atlan \e Soulages. Rus PoK-
akof, İranlı Rez> ani, Türk Seh'm (Tu-
ran) ve Nejad (Devrim) bu umut do-
lu coşkularla oradaydılar. Bu sevım-
li \e dinamık karmaşanm orta yenn-
de heybetlı bir Esteve oturuyordu.
Biraz polemikçi ama saygın bir giz-
lı lider. Yaptıklanyla, yazdıklanyla
etkileyicı ve yol gösterici.
Esteve'in bu belirleyiciğinde. o ola-
ğanüstü tarihsel buluşmanın aktörle-
ri arasında yaşça biraz büyük olanlar
grubunda bulunmasının payı da bel-
ki biraz vardı. Ama, daha belirgin un-
sur kıdemce büyüklüğü idi. Uyanık
ve dikkatli bir sanatsal akım, kültürel
devinme izleyicisi olarak Esteve, Pa-
ris sanat çevrelerine çok genç yaşlar-
da kapağı atmış olmanın da verdiği ra-
hatlıkla, klasikle yeninin sentezinde
suda balık kadar rahat bir adamdı. He-
nüz2. Paris Ekolü Abstreciliği'nin la-
fı bile yokken. daha 1941 'de çok seç-
kin diğer iki sanatçı-sanat düşünürü
Bazaine ve Lapicque ile oluşturduk-
lan muhteşem üçlü soyutlama sözcü-
ğü yerine "fazlahklan ayıklama, ge-
reksizlerden temizleme (epuration)"
kavramına sanlarak 1950 Paris (ve
hatta dünya akımlannın) yönlendiri-
ciliğini yapmaya başlamıştı. Bu üçlü,
Kandinsky-Klee-Mondrian-Arp-Mi-
ro çizgisinı kastederek "Biz klasik
abstre yörüngesinde degiliz"; dekla-
rasyonunu yapsalar ve sadece figürü
temizleyip aydınlattıklannı savlasalar
da, 1950/60 döneminin soyutlamacı
oluşumlannm ilk habercileri olmuş-
lardı.
Bu satırların yazan 1960 başlann-
da içten coşkulu gencecik bir izleyici
aktör olarak katıldığı bu Pans orta-
mında, yukanda sözü geçen ve geç-
meyen Paris Ekolü sanatçılannın bir
bölümünü etten kemikten tanıma
mutluluğuna ermişti. O ortamda, Es-
teve'ın sahip olduğu saygınlığı bıre-
bir kendi izlenimleriyle hatırlamak-
tadır. O dönemdeki devinmelerin ön-
de gelen vak'a nuvis'i Michel Ragon
da Esteve'den yazılannda ve konfe-
ranslannda saygıyia söz ederdi. Er-
ken ölmüş efsanevi bir Atlan'ın. bir
Nicolas de Stael'in; gizli kraliçe Da
Silva'nın; Alman çıkışlı ama Hitler
rejimine karşı dövüşmüş savaş kahra-
manı Hartung'un ve çok genç yaşta
yıldızlığa kavuşmuş Soulages ile kla-
sik ve çağdaş türlerin hiçbirine gir-
meyen çok değişik bir adam Dubuf-
fet'nin hemen yanlanna koyardı, Es-
teve'i.
Esteve'in ölümünün bizi götürdüğü
nostaljik çağnşımlar içinde o dönem
Paris sanat yaşamının henüz çok genç,
tutkulu sanatçı adayı aktörlerinin de
belli bir yeri olduğunu dile getirmeli-
yiz. Otuz küsuru geçen ve gıptayla iz-
lenen. aralannda bizimkilerden Hak-
kıAnh ve Mübin Orhon' un da bulun-
duğu kendini kabul ettirmiş abstre sa-
natçının çevresinde yüzlerce de tutku-
lu sanatçı adayı vardı. Bu birbirinden
sevimli \e yetenekli insanlar arasın-
dan dostluğu hâlâ sürdürebildiğim
birkaç tanesini de, kendi ülkesi tsviç-
re'de sonradan güçlü doğa soyutlama-
lanyla saygın bir kariyer sürdürmüş
olan azız dost Hugo Renggli başta ol-
mak üzere sevgiyle anıyomm.
Güle güle büyük usta Esteve ve
6O'lı yılların silinen son izleri...
Derviş'e özel mansiyon ödulü
Leoparlar
sahiplerini buldu
LOCARNO (AA) -
Isviçre'de bu yıl 54.sü
gerçekleştirilen Locar-
no Film Festivali sona
erdi. Altın Leopar Ödü-
lü MaurizioSciarra'nın
yönettiğı 'Alla Rivolu-
zione Sulla Due Cavalli'
filmine verildi.Festiva-
lin yanşma bölümün-
deki 19 filmden biri
olan ve başrollerini
Yüksel Ancı, Soner
Ağın, Haldun Boysan
ve Antonio Buil Pu-
ejo'nun oynadığı, Al-
man-Italyan-Fransız
ortak yapımı 'Derviş'
de GençJüriÖzel Man-
siyonu'na layık görül-
dü. Yönetmen Alberto
Rondalli'nın. Yugoslav
yazar Mesa Selinoviç" in
'Derviş ve Ölüm1
adlı
romanından uyarladığı
senaryoylaçektiği film,
19. yüzyılın sonuna
doğru bir Osmanlı ka-
sabasındaki Mevlevi
tekkesinin şeyhi Ahmet
Nureddin'in yaşamını
konu alıyor. Manevi
dünyasmda yaşayan
Derviş'in, baskıcı Os-
manlı yönetimiyle ça-
tışmasını ve dervişi is-
yana götüren olaylar
zincirini işleyen Türk-
çe filmin müzikJeri de
Kemal Karaöz'e
ait.'Geleceğin Leopar-
lan' özel ödüllerinden
'video ve alrvazj ödülü'
de Isvıçre'ye iltica et-
mek için Türkiye'den
kaçan militan kız Emi-
ne'nin yaşamından ke-
sitler sunan. Esen
Işık ın yönettiği, 40 da-
kıkalık 'Dönüşü Olma-
yan Yolculuk' adlı fıl-
me verildi. Başrollerin-
de Sevine Yıldız, Stefan
A. KoUmuss, Füsun De-
mirel, Hakan Yümaz,
VValter Kung. Catriona
Guggenbühl ve Cemil
Yıldmm'ın oynadığı
film, Alman-Türk or-
tak yapımı ve müzikle-
ri de Cihat Aşkm'a ait.
Birinci seçilen filme
toplam 50 bin Isviçre
Frangı para ödülünün
verildiği yanşmada,
Jüri Ozel Ödülü ise
Iran-Japon ortak yapı-
mı Ebülfazıl Celali'nın
'Delbaran' adlı filmine
verilirken Gümüş Le-
opar ıse Fransız yapımı
Alain Gomis'in 'L'Af-
rance' ve ABD-Alman
ortak yapımı, Prter
Sehr'in yönettiği 'Love
the Hard VVaj' filmleri
arasında paylaştınldı.
Bronz Leoparlar da en
iyi kadın oyuncu Güney
Koreli Kim HcKlung ve
en iyi erkek oyuncu ya-
nşma birincisi 'AHaRi*
voluzioneSuUaDneCa-
valü' filmindekı rolüy-
le Andonu Gracia'ya
verildi.
Boy George'tan mürikal
• Kültür Servisi -
Pop şarkıcısı ve DJ
Boy George bir
müzikal yazdı.
George müzikalde.
kendi
deneyımlerinden yola
çıkarak 1980'lerin
Yeni Romantikler
döneminde ünlü olan
bir adamı konu aldı.
Yapım şirketi The
Culture Club. 'Taboo'
isimie yapıt için
Visege'tan Steve
Srrange, müzik yapımcısı Phılıp Sallon ve çift .
cinsiyetli Marilyn gibi karakterleri ı
canlandırabilecek oyuncular anyor. Ayrıca Boyı
George, 1994'te ölen Avusrralyah tasanmcı ;
Leigh Bovvery'yi sahneye taşıyacak bir aktör '
anyor. George'nin yeni şarkılannın da olacağı <
müzikalin prömiyeri Mayıs 2002'de
Londra'daki West End sahnesinde yapılacak.
Okuyanus sanal âlemde
• Kültür Servisi - Şubat ayından bu yana 14
kıtap çıkartan Okuyanus Yayınlan artık sanal
âlemdeki yerini alacak. On farklı alan, altı
alternatif başlığın yer alacağı sitede kitaplar,
sanatçılar hakkında bilgiler ve haberler yer
alacak. Her konu ile ilgili geniş bilgilerin yer
aldığı sitenin haftada iki kere makaleleri i
güncelleniyor. ı
Ayasofya ve Kariye Paris'te
• Kültür Servisi-20. Uluslararası Bizans
Araştırmalan Kongresi çerçevesinde
19 Ağustos - 4 Eylül tarihleri arasında
Paris'te, mimar Ahmet Ertuğ'un Ayasofya ve
Kariye müzelerini konu alan fotoğraflan
sergilenecek. Serginin açılışı.
21 Ağustos'ta Kültür Bakanı Istemihan
Talay'ın himayesinde gerçekleşecek. 13.
yüzyıla ait Couvents des Cordelier'de
sergilenecek olan 90 fotoğraf özel
tekniklerle el yapımı kâğıtlarda 90-110 cm.
boyutlannda basıldı. Paris sergisine
konu olan fotoğraflar. Ertuğ & Kocabıyık
Yayınlan tarafından 'Hagia Sophia - A Vision
for Empires' ve 'Chora. the Scroll Of Heaven'
başhğı altında Italya'da yayımlandı. ,
Her iki kitabın da metinlerini, dünyanm j
en saygın Bizans tarihçilerinden biri olan '
Prof. Dr. Cyril Mango hazırladı. Fotoğraf tarihi
ve sanat fotoğraflan konusunda önemli
kitaplann yazan olan Engin Özendes,
her iki kitabı da insanlığın ortak kültürel ve
sanatsal mirasına Türkiye'nin katkısı olarak
gördüğünü belirtiyor ve Ahmet Ertuğ'un
fotoğraflanna ilişkin değerlendirmesini,
"Işığın böylesine bilinçli ve başanyla
kuîlanıldığı mekân fotoğraflan görmedim"
sözleriyle özetliyor.
BUGUN
• BEYOGLU SLNEMASI'nda Roman
Polanski'nin '9. Kapı' adlı filmi 11.30. 14.00,
16.30, 19.00 ve 21.30 saatlerinde gösterilecek.
(251 32 40)
• CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA j
TtYATROSU'nda saat 21.00'de Haluk ı
Levent'in konseri var. (216 454 15 55) !
• ENKA AÇIKHAVA TtYATROSU'nda saat
21.30'da Guy Ritchie'nın 'Kaptşma' adlı filmi
izlenebüir. (276 22 14) ı