Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
!1 TEIMMUZ2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
ASSK'de somut
gelişme yok'
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Milli Savunma Bakanı
Sabahattin Çakmakoğlu,
Avrupa Güvenlik ve
Savunma Kımliği
(AGSJC) konusunda
henüz somut bir gelişme
olmadığını söyledi.
Çakmakoğlu, "AGSK
konusunda AB'nin
bizimle yaptığı
görüşmeler var. Bizim de
karşı cevaplanmız var.
Bunlar. aynı esaslar
etrafında devam ediyor"
dedi.
Sözleşmeler
yenileniyor
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Telekomünikasyon
Kurumu ile
telekomünikasyon
hizmeti veren işletmeciler
arasında görev, GSM ve
imtiyaz sözleşmeleri 23
Temmuz'da yenilenecek.
Telekomünikasyon
Kurumu'ndan yapılan
yazılı açıklamaya göre
GSM. görev veya imtiyaz
sözleşmeleri,
Telekomünikasyon
Kurulu ile Turkcell.
Telsim, Aria. Aycell ve
Türk Telekom arasında
23 Temmuz Pazartesi
günü saat 16.30'da
Telekomünikasyon
Kurumu'nda
imzalanacak.
destek
• İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu)-14
ünıversiteden bilim
adamlannın yanı sıra
TMMOB'ye bağlı çevre,
jeoloji. kimya ile
metalurji mühendisleri
odalannın üyeleri ortak
bir açıklama yaparak
bölgelerinde siyanürle
altın çıkanlmasına karşı
mücadele eden
Bergamalılara destek
verdiler. Açıklamada,
Normandy şirketi
yetkililerinin, atık
havuzunda yüzmeleri ve
buradan su içmelerinin
tamamen.bir kandırmaca
olduğunu belirten bilim
adamlan ve
akademisyenler,
kamuoyunun yanıltılmaya
çahşıldığını vurguladılar.
AfetRıarı'nda
buluşacaklar
• İsünbul Haber Servisi
- Büyük Marmara
Depremi'nin2.
yıldönümünde
düzerienecek
'Ulusararası Afet Öncesi
Hazınk Fuan - SOS
2001". 81 ılınvalisi, 140
ilçe kıymakamı ile 3 bin
beledye başkanını bir
arayagetirecek. Media
ForceUluslararası
Fuarclık tarafından.
"Afee Karşı Hepimiz
Aynı Takımdayız"
slogaııyla ve '"Dün
Bilmyorduk ve
Öğreımek Için Çabamız
YoktT temasıyla
düzeılenen fuar 17
Ağusûs'ta anma
töreneriyle açılacak.
CtL VE GOR
İ1Z.0H.15-16.30-18.45-21.15
- • - — * . -
Başbakan Ecevit, Kıbns'ta çözüm için yine Çekoslovakya modelini örnek gösterdi | POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
BM kanşmasa iyi olıırANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Bülent
Ecevit, Türkiye'nin ekonomık
zorluklar içinde bulunmasın-
dan yararlanılarak Kıbns'tan
ödün istenmesi konusunda
şimdiye kadar 'bir ima dahi'
olmadığını söyledi. Ecevit.
uygulanan ekonomik progra-
ma ilişkin küçük sözlerin bile
bazen yanlış anlaşıldığını sa-
vunarak "Çokdikkatü konuş-
mamız lazını. Piyasalarda bir-
kaç gün öncesine kadar süren
belirsizlik ve olumsuzluk çok
anlamsızdı" diye konuştu.
Başbakan Ecevit, Yunanis-
tan'ın Güney Kıbns'ı askeri
üs haline getirdiğinı belirte-
rek "BM dahil hiçbir devlet
Kıbns konusuna eğilmese.
atilaŞlliyorUZ Ecevit, uygulanan ekonomik programa ilişkin küçük
sözlerin bile bazen yanhş anlaşıldığını belirtti. Her şeyi yerine getirdiklerini
söyleyen Ecevit, "Revizyon değil, bir düzen değişikliği ile ilgileniyoruz" dedi. Kısa
sürede ülkenin düzlüğe çıkacağını belirten Ecevit sabır istedi.
Kıbns konusumı ele abnasa
Kıbns'ta sonın diye bir şey
kalmaz" dedi.
Ecevit. dün TRT'de Kıbns
belgeselinin çekimlerine ka-
tıldıktan sonra gazetecilerin
sorularını yanıtladı. Ecevit,
Kıbns sorununda gelinen
noktanın sorulması üzerine.
dolaylı göriişmelere katılıp
katilmamaya KKTC Cumhur-
başkanı Rauf Denktaş'ın ka-
rarvereceğini söyledi. Ecevit,
gerçekçi yollannı bularak di-
yaloğu her şeye karşın sürdür-
mek gerektiğıni söyledi. Ya-
şanılan ekonomik bunalımdan
yararlanarak Türkiye'den
Kıbns konusunda şimdiye ka-
dar bir ödün istenip istenme-
diğinin sorulması üzerine
Ecevit şunlan kaydetti:
"Şu ana kadar öyle bir bas-
kı teşebbüsü bile olmadı. Bu-
nun nedeninin de şu olduğunu
düşünüyorum: Türkiye'nin
bu konuda çok kararlı oldu-
ğunu biüyorlar ve açıktan iri-
raz etmeseler de haklı olduğu-
tnuzu biliyorlar. Bizim Kıbns
konusunda çok haklı olduğu-
muzu itiraf etmeseler bile bili-
yorlar. İki ayn devletbulundu-
ğunu resmen kabul etmeseler
bile Kuzey Kıbns'ta yönetime
Rum tarafinın etkisi olmadı-
ğını artık idrak ediyoıiar. Ka-
rarlı olmak bizim kaygılı ol-
mamızı önlüyor."
FP'nin ardından iki partinin
söz konusu olacağının belli ol-
duğunu anımsatan Ecevit, her
iki oluşumun düşüncelerini
henüz açıkça belirtmediğini
kaydetti. Şu sırada bir belir-
sizlik ortamının bulunduğunu
kaydeden Ecevit, gelecek dö-
nemde durumun açıklığa çı-
kacağını kaydetti. Ecevit, ge-
çen birkaç gün içerisindeki
ekonomik gelişmelerin anım-
satılması üzerine. bu gelişme-
leri anlamsız bulduğunu bil-
dirdi. Ecevit. "'Çünkü güven
verme bakımından Türki-
ye'nin attığı adımlar belliydi.
Ancak zaman zaman bir kü-
çük söz, küçük bir yanhş anla-
şılabüir ifade, sanki Türkiye
bu ekonomik programdan
vazgeçiyormuş veya vazgeçe-
bilirmiş gibi son derece yersiz,
haksız bazı tahminlere yol aç>
yor" dedi. Herşeyi yerine ge-
tirdiklerin söyleyen Ecevit,
"kabinede birrevizyonsöz ko-
nusumu" sorusuna, "Revizyon
değil, bir düzen değişikliği ile U-
güeniyonız" dedi.
Toprağma, Suyuna, Yannma Sahip Çık
ÖDP'nin düzenlediği Toprağma, Suyuna, Yannma Sahip
Çık" yürüyüşü, Tekirdağ'ın Saray ilçesinde başladı. Yürüyüş,
bugün Edirne'nin Çiftlikköy beldesinde ÖDP Genel Başkanı
Ufuk Uras'm açıklamasıyla sona erecek. ÖDP'nin
Trakya'daki il ve ilçe Örgütlerinden gelen partiüler, Saray
Atatürk Anıtı önünde toplanarak uygulanan tannı
potitikalanıu ve Ergene Nehri'ndeki kirliliği protesto ettiler.
ÖDP Saray tlçe GençUk Komisyonu Üyesi Ahmet Sungur,
yürüyüş öncesi, Ergene Ovası'nın kâr hırsı ve esld teknolojiyie
çaitşan sanayileşmeye kurban edildiğini söyledi.
Ülkücü tohum' tartışması
Yeni kabak türüne 'Asena' ismi verildiANKARA (AA) - Türkiye
Tohumculuk Endüstrisi Der-
neği (TÜRK-TED) Başkanı
Yavuz Batur, tarımda çok
önemli sorunlar yaşanırken.
15 yıldır kullanılan tohumluk
tescil isimlerinin çarpık bir ba-
kış açısı ile gündeme getinl-
mesinin doğru olmadığını
söyledi.
Batur. Anadolu Tohum-
Genta firması olarak. geçen
hafta yeni bir kabak çeşidinin
tohumunu "Asena" adı ile tes-
cil ettirdiklerini belirtti. Fir-
manın yüzde 48'inin Fransız
firmasma ait olduğuna dikka-
ti çeken Batur. "Fransız firma-
sının ya da bizim MHP ile hiç-
bir ilişkimiz yok. Tohum tama-
men Türk çtftçisine yöneük ol-
duğu için kullanıcı kesimin ko-
layca akünda kalabilecek, te-
laffıız edebileceği isimler tercih
ediliyor. Biz de "Asena' ismini
seçerken buna dikkat ettik"
dedi.
Fransa'da tescil ettirilen ve
bu ülkenin çiftçisine yönelik
tohumlukta da o ülkenin çift-
çisinin kolayca aklında kala-
bilecek, telaffuz edebileceği.
sözgelimi "Kyndia'* gibi isim-
lerin tercih edildiğini anlatan
Batur. "Bu ismi Türk çiftçisi
aklında rutanıaz. kolavca söv-
leyemez. Türk tohumlanna
Türkçe isim veribnesinden da-
ha nonmal bir şey olamaz" di-
ye konuştu.
Yeni tohumluk cinslerinin
10-15 yıllık araştırmalar so-
nucunda ortaya çıkarıldığını
kaydeden Batur. bu nedenle
tohumluk isimleri belirlenir-
ken "bir çocuğa isim koyar gi-
bi" hassas davranıldığını be-
lirtti.
ATAMA KARARNAMESİNtN HAZIR OLDUĞU BELİRTİLDt
Yener yeııiden TRT Genel Müdürü
Yücel Yener
Jfcfi
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) -Hükümet. Radyo ve Telev iz-
yon Üst Kurulu'nun (RTÜK) bil-
dirdiği 3 aday arasından TRT Ge-
nel Müdürlüğü'ne Yücel Ye-
ner'in yeniden atanmasını karar-
laştırdı. Yener'in kararnamesinin
Bakanlar Kurulu üyelerinin inı-
zasına açıldığı öğrenildi.
Başkent kulislerinde hareketli-
lik yaratan TRT Genel Müdürlü-
ğü yanşının galibi Yücel Yener
oldu. Hükümet, RTÜK'ün genel
müdürlük adayı olarak bıldirdiği
Yücel Yener, Adem Gürses ve
Sacettin Gürbüz arasından Ye-
ner'i seçti.
Hükümet ortaklarının üzerin-
de anlaştığı Yücel Yener'in, ata-
ma kararnamesinin hazırlandığı
belirtildi.
Kararnameyi şu ana kadar ba-
zı ANAP'lı bakanlann imzaladı-
ğı kaydedildi.
Başbakan Bülent Ecevit dün
gazetecilerin TRT Genel Müdü-
rü'nün atanmasına ilişkin karar-
namenin Çankaya Köşkü'ne
gönderilip gönderilmediğini sor-
malan üzerine. "Hayır, imzalar
tamamlanmadı. Ama tamamla-
nu* tamamlanmaz gönderilecek"
dedi.
Ayşen Erdoğan:
İffft
yönetmehğı
anayasaya
aykm
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Türkiye
Barolar Birliği Kadın
Hukuku Komisyonu
(TÜBAKOM) Yürütme
Kurulu Başkanı Avukat
Ayşen Erdoğan. Sağlık
Bakanlığı Sağlık Meslek
Liseleri Ödül ve Disıplin
Yönermeliğı ile getınlen
* Fuhuş yapanlarve ya da
dnsei ikşkiye girdiği tes-
pit edilenler örgün eğitim
dışuıa çıkarılacaktır"
şeklindeki düzenlemenin
anayasanın ilgili madde-
leri ile Türkiye'nin imza-
ladığı uluslararası sözleş-
melere aykın olduğunu
söyledi.
Avukat Erdoğan, ço-
cuklan sağlık meslek li-
selerinde okuyan yurttaş-
lann yönetmelığin ilgili
maddesinin iptali için
Danıştay'a baş\uru hak-
kının doğduğunu belirtti.
Avukat Erdoğan. "Bu
yönetmelikle öğrencilerin
özeüikk de kız çocuklan-
nın vücut bürünlüğü,
onuru ve insan olarak ta-
şıdığı saygınhk yok edil-
mektedir" dedi.
Avukat Erdoğan, yö-
netmeliğin anayasanın
17. maddesinin. "Herkes
yaşama, maddi ve mane-
vi vanığuıı koruma ve ge-
liştirme hakkma sahiptir.
Tıbbi zonınluluklar ve
kanunda yazüı haller dı-
şında kişinin vücut bü-
tünlüğüne dokunulamaz,
kimse insan onuruna
bağdaşmayan bir cezaya
veişlemc tabi turulamaz";
42. maddesinin. "Kimse
eğitim veöğretim hakkın-
dan yoksun bırakılamaz"
ve 20. maddesinin "Her-
kes özel hayatuıa ve aile
hay atına sav gı gösterflme-
sini istemehakkınasahip-
tir" hükümlerine aykın
olduğunu vurguladı.
IRMIKI AYDIN ENGİN aengin« doruk.net.tr
Şükürlerolsun, G-8'lerCeno-
va'da bir araya geldi de, yeryü-
zünde küreselleşmeden şu ya
da bu ölçüde olumsuz etkile-
nenler kollan sıvadı da, bız de
Türkiye'de gözlerimizi bırazcık
da olsa dışarıya çevirebıldik.
Hiç olmazsa bir-ıkı gun Ece-
vit'in ne dediğı, Derviş'in ne de-
mediği, doların kaç lira olduğu,
40 centlik dandik borsanın kaç
puan indıği ya da çıktığı gibi
abur cuburla oyalanmayacağız.
Hiç olmazsa bir-iki günlüğüne
gözlerimizi filmin oynadığı sıne-
maya (bizim için Türkiye'ye) de-
ğil de filmin çevrildiği stüdyoya
(bu kez Cenova) çevıreceğiz.
Cenova'da 7 zengin ülkenin
devlet başkanları, başına buy-
ruk kalırsa bir yaramazlık yapar
endişesiyle Rusya'yı da yedek-
lenne alıp yerkürenin bugünü ve
yarını üstüne konuşup görüşe-
cekler.
Yerkürenin bugünü ve yarını-
nın, bizim bugünümuz ve yarı-
nımız anlamına geldiğinı kavra-
yanlarda kollan sıvadılar. Onlar-
dan da gücü yeten, parası çıkı-
şan, bileğıne güvenenlerCeno-
va'nın yolunu tuttular. Bu satır-
lar yazılırken Cenova'yı OHAL
Küreselleşme mi, KüreselleşME mi?
bölgesine çevırmiş Italyan as-
ker ve polislerı ile medyada "kü-
reselleşme karşıtlan" diye anılan
güçler. mevzilennde son hazır-
lıklarını yapıyorlardı.
Yıllardır nerede hır gür varsa
o bölgeye gönderılmeye alışmış
gazeteci ise bu kez "bayramye-
ri"nden bir-ıkı bın kılometre
uzakta, istanbul'da. masa başı-
na mıhlanmışhğın sıkıntısıyla
"Şu küreselleşme karşıtlığı ne
demek ola" sorusu üstüne kafa
patlatmakla yetınıyor.
Bu boğucu sıcakta gözünüzyi-
yorsa buyurun birlikte patlatalım.
• • •
"Kürese/teşme karşıtlığı" de-
yimini medya mı yakıştırdı, yok-
sa dun Seartle'da, Prag'da, Ni-
ce'te, bugun Cenova'da kollan
sıvayanlar kendılennı böyle mi
nitelıyorlar, bilemiyorum.
Ama "küreselleşmeye karşı"
olmak "küreselleşmeyelim" ola-
rak kavranıyor. öne konan he-
def bu oluyorsa durup bıraz dü-
şünmek gerekmıyor mu?
17 ve 18. yüzyıilarda burjuva-
lar, "feodal düzen" dedığimız
beyler, prensler, krallar, ımpara-
torlar egemenlığiyle savaşırlar,
yanı feodaliteye başkaldınrlar-
ken "özgüriük, eşitllk, kardeş-
lik" sloganıyla barikatlara çık-
mışlardı. Tutup "Bu feodal dü-
zen pek kötü. Biz köleci toplum
dönemine dönelim" filan deme-
mışlerdı.
Kapitalizmin başlangıç yılla-
rında Ingıltere'de buhar gücü
sanayıe uygulanmaya başladı-
ğında ayaklanıp dokuma tez-
gâhlannı, ıplik bükme makıne-
lerini kıran manifaktur (=atölye)
emekçileri, Marksizmde bir ile-
rici güç olarak selamlanmaz; bı-
lınç yoksunluğundan gerici ko-
numa düşmüş, çaresiz ve yok-
sul kitleler olarak anılır.
Küreselleşme ınsanoğlunun
tarihinde yeni bir dönemin adı-
dır. Emperyalist-kapıtalist aşa-
madan daha ilerı, kendınden
sonraki dönemden daha geri bir
aşamanın.
Nitekim küreselleşme, biz
yerküre sakinlerine kapttalızmin
emperyalızm aşamasından da-
ha büyük acılar ve daha büyük
umutlar sunuyor.
Kapitalizmin ılk dönemde tü-
müyle ulusal olan sermaye, em-
peryalizm döneminde vatansız-
laşmayabaşlamıştı. Küreselleş-
me çağında ıse her türlü ulusal
bağdan arındı ve kimilerınin
uluslarötesi, kimilerinin kozmo-
polit sermaye dediğı bir aşama-
ya sıçradı.
Ya emek güçleri?
20. yüzyıl boyunca emekçile-
rin vatanı olmadığı söylendı, a-
ma emekçıler ulusal bağlardan
sıyrılamadılar. Neteknolojikola-
naklar, ne insanlığın gelışmesi-
nın o gün için ulaştığı aşama bu-
na elveriyordu.
20. yüzyıl boyunca kapıtalıst
ülkelerın emekçileri. Asya step-
lerınde, Çin'de ırmak boylarında
sosyalızm kuruculuğu deneyen
"sınıfkardeşlerini" çoğu kez boş
gözlerle seyrettiler. Uluslararası
dayanışma çağnları, parlak ama
içerikstz çağnlar olarak kaldı.
20. yüzyıl boyunca "Bütün
dünya halklan birleşın" çağnla-
rı art arda ve aralıksız yınelendı.
Ama bütün bir 20. yüzyıl boyun-
ca birleşmesi gereken halklann
birbirlerinı boğazladığı irili ufak-
lı savaşlara tanık olundu.
Şimdı yeni bir yüzyılda ve in-
sanlığın, adına küreselleşme de-
nen bir aşamasındayız.
Bilimsel teknolojik devrimin
getirdikleri, özellikleyan iletken-
ler teknolojisinde ulaşılan ola-
naklar, küreselleşme koşullann-
da, küresel ölçekte bir direnışi
mümkün kılacak düzeyde. Tek
bir köye dönüşmüş yerkürede
ışık hızıyla haberleşenler salt
sermayedarlar değil. Bir çağrı-
nın New York'tan Hong Kong'a,
Istanbul'dan Stockholm'e, Ber-
lin'den Adisababa'ya ulaşması
için artık aylar, haftalar gerekmi-
yor ve bu çağrılann önünü tıka-
mak isteyecek güçler çaresiz.
•••
At izinin it izine karıştığı günler
yaşıyoruz. Milliyetçı önyargılaıia
ya da bağlarla "Küreselleşme, a-
man sakın küreselleşme" çağn-
lan yapanlarla "Direnışi küresel-
leştir" çağnsını yankılandıranlar
şu günlerde omuz omuza gibi.
Ama annacak. Saflar dağılıp
yeniden düzülecek.
Insanhk ırmağı akıyor. Ağır
akıyor, ama akıyor...
HİKMET ÇETİNKAYA
Kopku Tapınağı...
Bir gerçek öykü bu...
199O'lı yılların başında başlanmıştı 'dev tapı-
nakların' yapımına. Korkuya tapanlar da vardı,
korkunun yasalarına boyun eğenler de...
Ama korkuya tapınmayan insanlar çoğunluk-
taydı...
Celal Başlangıç ın 'Korku Tapınağı'n\ (lleti-
şim Yayınları) okurken on yıllık bir süreci anım-
sadım...
Kitapta, yaşanmış gerçek öyküler anlatılıyor-
du...
Köy boşaltmalar, gıda ambargosu, faili meç-
hul cinayetler, katliamlar...
işte bir Tunceli öyküsü:
"Kent genelinde 314 ilkokuldan 284 'ünde eği-
tim yapılamamış geçen yıl. Yalnızca 30 okulda
eğitim yapılabiliyor. 1980 yılında kapatılan Yük-
sek Öğretmen Okulu'nun binaları askeri kışlaya
dönüştürülmüş. 1995 yılında Imam Hatip LJse-
si personeli ve öğrencileriyle birlikte Konya'ya
taşınmış. Geri kalan bina ve lojmanlara da aske-
riye el koymuş.
Kentte, kâğıt üzerinde de olsa üniversite dü-
zeyinde eğitim veren tek kurum Meslek Yüksek
Okulu'nun bir kısmı kışla olarak kullanılıyor.
öğrenciler okul yurdunu askerle paylaşmakta
ve okul yurduna askeri kimlik göstererek girebil-
mekteler.
Eski süt fabrikası ile kapatılan Ziraat Okulu da
askeri kışla olarak kullanılıyor.
Tunceli'de yaşayan yurttaşlann neredeyse tü-
mü; baskılan, gıda ambargosunu, köyboşaltma-
ları, kenti insansızlaştırmaya dönük politika-
ları, bölge genelinden farkiı olarak 'kendilerine
özel' biruygulama olarak kabul ediyortar. Bu ger-
çekte böyle olsa da olmasa da insanlar devletin
yaptıklannın, kendilerinden yıllar öncesindeki bir
başkaldırının ve bugüne dek boyun eğmemenin
bir intikamı olduğuna ınanıyorlar.
Tunceli, çatışmaların en az yaşandığı bölgey-
di 1987'ye dek. Bu yüzden de sıkıyönetim kal-
dırılırken Olağanüstü Hal sınırları içerisine alın-
madı. Daha sonra 'olmayan bir çatışma' nede-
niyle bir gecede OHAL'in içinde buluverdi ken-
dini."
• • •
Celal Başlangıç'ın Tunceli, Elazığ, Cizre, Şır-
nak vb. üzerine yazdığı gerçek öyküler 'karanlık
sokakları', 'Korku Tapınağı'nın sakinlerini anlatı-
yor...
Güçlükonak katliamının 2001 'li yıllara taşınan
kanlı ve acı öyküsü şu soruyu akla getiriyor:
"Sorumlular hakkında bugüne dek ne gibi ya-
sal işlem yapıldı?"
Bir de Naim'in öyküsü var...
Lüleburgazlı Naim'i şöyle anlatıyor Başlangıç:
"Acemı eğitimini izmir Narlıdere'cfe yapmış.
Sivilken konfeksiyon atölyelerınde işçıymiş. Ar-
kadaşlan demiş ki 'Sakın konfeksiyon işçisi ol-
duğunu, makine kullanmayı bildiğini söyleme.
Verirter seni askeri dikim evine, akşama kadar ba-
şından komutan eksik olmaz, hiç rahat edemez-
sin.'
Bunun üzerine o da 'serbest meslek' yazdır-
mış.
Kura çekilınce... Daha doğrusu askerlikte ku-
ra eskiden çekiliyordu. Şimdi bilgisayar seçimiy-
le askerlerin gidecekleri yerler belirleniyor. Bil-
gisayar kurayı kendi kendine çekince Naim,
Van 'a düşmüş. Yani askeri dikim evinden kaçar-
ken operasyon bölgesı Van'a tutulmuş.
Ama ne kızgın, ne üzgün, ne de pişman Na-
im. Elbette sevınçli de değil. Başına geleni bir
tevekkülle kabullenmiş gibi. Ne düşündüğünü
yüzüne bakarak anlamak olanaksız. Belki de
hiçbır şey düşünmüyor. Sadece korkuyor. O da
uçaktan."
Öykü sürüyor...
Acaba Naim şimdi yaşıyor mu?
Bilmiyorum...
• • •
Celal Başlangıç, Yeşilyurt köylülerinin öyküsü-
nü yıllar önce yazmıştı...
O yıllarda başlamıştı acı ve gözyaşı, 1989 ye-
rel seçimleri öncesiydi...
Güneydoğu'da bir gözaltı süreci başlamıştı...
SHP'liler tek tek gözaltına alınıyordu...
Çünkü bölgede bazı kişiler potansiyel suçluy-
du...
Iş çığınndan çıkmıştı artık...
Faili meçhul cinayetler Cizre'de ivme kazan-
mıştı...
"Kaldırım cinayetleri..."
199O'lı yıllarda Güneydoğu kan gölüydü...
Şırnak 1992 yılında yakılıp yıkıldı...
14 Eylül 1992'de Çağdaş Gazeteciler Derneği
Genel Başkanı Mustafa Ekmekçi, onur kurulu
üyesi Aziz Nesin ve Veli Özdemir Şırnak'taydı...
Aziz Nesin, Şırnak'ın yakılıp yıkıldığını görün-
ce, Tuğgeneral Mete Sayar'a şöyle demişti:
"Siz kentın ginşine Ne Mutlu Türküm' diye
yazmışsınız. Ben katıksız Türküm ama mutlu de-
ğilim. Bir Kürt olarak nasıl mutlu olsunlar..."
Ve Mete Sayar ayağa fırlamıştı:
"Ilk görüştüğüm siviller sizsiniz, buyrun bey-
ler!"
Gösterdiği yer kapıydı...
'Korku Tapınağı'nı şimdi okuma zamanı!..
hikmet.cetinkaya«; cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
PEŞİN FİYATINA
10TAKSİT!
ISITMA ve KLİMA SİSTEMLERİ
Istanbul (0216)573 38 41
Ankara (0312)384 56 44
Izmır (02321449 71 84