Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
I TEMMUZ 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J V L J L J J . LJJ\ kultur(« cumhuriyet.com.tr 15
Pink Martini, cesur arayışlarla müzikte yeni bileşimler elde etmeyi hedefliyor
muthüıık lriiziiıı içerir
*/LJ A M Z E AKDEMtR
8. Uluslararası Istanbul Caz Festi-
/ali kapsamında ülkemize gelen
Portland-Oregon kaynaklı miizik
grubu Pink Martini, 18 ve 19 Tem-
muz'da Esma Sultan Yalısf nda iki
konser verdi.
Japonya. Yunanistan. Fransa gibi
çeşitli kültürlerden özgün müzıkleri
Latin ritimleriyle bırleştiren Pink
Martini. ilk albümleri 'Sympathi-
que'de şarkılannı hüznün yanı sıra
umudu da içeren bir miizik felsefe-
siyle sunuyor dinleyiciye. Uluslara-
rası alanda da bır araya geldikleri
1994 yılından bu yana havranı ol-
duklan soul müziğin efsane isımlen
Al Green. Eartha Kitt ve Squirrel
Nut Zippers'a kadar birçok isimle
aynı sahneyı paylaşan grup, 1998'de
Cannes Film Festivali'nde AIDS ile
savaşımadestekamacıyla Elton John
ve Ringo Starr ile birlikte Beatles' ın
'Twist and Shout'unu seslendirdi.
Grubun ısim babası ve lideri. çe-
şitli içkileri kanştırarak çok sarhoş
olduğu bir gece elde ettiğı kanşım-
lardan esinlenerek ismini 'Pink Mar-
tini' koyan Asy a kökenli Thomas M.
Lauderdale. 6 yaşından bu yana pi-
yano çalan Lauderdale, şarkı sözü
yazan ve besteci olmasının yanı sıra
iddialı bir piyanist. Grubun \ okalist-
liğini. tiyatro oyunculuğu \e orkest-
ra müzısyenliği de yapmış olan Chi-
na Forbes üstleniyor.
Toplulukta a>Tica vurmalı çalgılar
ve davulda Brian Davis, viyolonsel-
de OaudeCiron. basta JonasTauber.
vurmalı çalgılarda Dereck Smith.
vibrafonda Douglas Smith. trombon-
.endimizi
dünyadaki
birçok müziği
toparlayan,
bu müzikleri
kaynaştırarak
farklı kıvamda
yeni bir
sound ortaya
çıkarmayı
hedefleyen
modern DJ'ler
gibi hissediyor
ve hareket
ediyoruz. Ayn
dillerdeki
müziklerin,
özgün
titreşimleri
müziğimizi
besliyor.'
da Jeffrey Budin ve trompette Justin
Emerick yer alıyor.
VVarner Bross yapımı 'George of
the Jungk ın müziğini de yapan Pink
Martini. yeni film müzığı projesi için
çahşmasını sürdürüyor. Grubun son-
raki duraklan Fransa. Yunanistan ve
Italya.
'Değişmedik sadece yenilendik''
-PinkMartini kunılduğu 1994'ten
bu yana mûzikal anlamda nasıl bir
yoikatetti?
THOMAS M. LAUDERDALE -
Öncelikle değişen zaman ve kon-
septler çerçevesinde yenilendik, ge-
liştik. Giyimimizden şarkı sözleri-
mize kadar daha rahat bir müzik ya-
pıyorduk. Yavaşça atılmış adımlarla
ulaşılan bır süreçte derinleştiğimizin
farkına da tam anlamıyla albümü
kaydetme aşamasında vardık.
Ama değişmedik sadece yenilen-
dik. hâlâ da yenileniyoruz. Caz, kla-
sik müzık. rock'n roll, pop'u düşü-
nelim. Tüm bu müzik türlerinin, gü-
ne uygun \ ersiyonlannda da ilk çık-
tığı zamanlarda yarattığı o özel soun-
du. kanıksattığı melodi bütünlüğünü
asla kaybetmediği. zamana yenilme-
diği görülür. Bu, öyle birdenbire ol-
maz. Bunların istenilen kalitede.
tarzda oturması oldukça yavaş bir sü-
reç gerektirir. Bu nedenle nerede ol-
duğumuzu tayın etmek için erken.
- Günümüzde farklı tarzlardan
müziklerin birlikteliği bir akım halin-
de. Müziğini/de sizin de bunu tercih
etmenizin nedeni nedir?
LAUDERDALE -Kendimizi dün-
yadaki birçok müziği toparlayan, bu
müzikleri kaynaştırarak farklı kı-
vamda yeni bir sound ortaya çıkar-
mayı hedefleyen modern DJ'ler gibi
hissediyor ve hareket ediyoruz. Ay-
rı dillerdeki müziklerin, özgün titre-
şimleri müziğimizi besliyor. Yaratı-
cılığın anlamı kısıtlı bir alanda hep
aynıyı sunmak değıl, daha yeniye ce-
sur davranarak ve çok çahşarak u-
laşmayı hedeflemektir. Bu zihniyet-
le müzikte yeni bileşimler elde et-
mek çok zevkli. Bizim tercihimiz bu.
Grubun bu karma uluslararası müzik
politikasının oluşmasında farklı
farklı orijinlerden gelmemizin yanı
sıra günün müzik gelişmelerini izle-
memiz de yatıyor elbette.
k
2. albüm çahşmalanna başladık'
- Şarkı sözlerinizde hangi konular,
duygular ağırükta?
LAUDERDALE - Şarkılanmızda
bir duygunun hüznü içerdıği gibi
umudu ve mutluluğu da içermesine
dikkat ediyoruz. Çok mutlusunuz-
dur. her şey yolunda gitmektedir a-
ma her mutluluk sanki bir hüznü de
içermektedir. Bu iki duyguyu birbi-
rinden ayn düşünmenin çok zor ol-
duğuna inanıyoruz ve bunu kimi şar-
kı sözlerimizin öznesınde yer alan,
kendilerini kayıp. yitik hisseden in-
sanlar çerçevesinde dile getiriyoruz.
Mutluluk, öfke, neşe. kızgınlık, düş-
kırıklığı tüm bu duygular müziğin
vazgeçilmez elementleri.
- Bir sonraki albüm de >ine
'Sympathique'den esintiler mi taşı-
yacak?
LAUDERDALE - Daha çok bu al-
büm tadında olacak olan ikinci albü-
mün çahşmalanna başladık. Bu al-
bümde de benim yazdığım ve beste-
lediğim yeni şarkılar yer alacak.
-Elton John, Eartha Kitt Ringo S-
tarr, vb. aynı sahneyi paylaşnnız. Mû-
zikal anlamda etkilendiğiniz isimler?
LAUDERDALE -Hepsı de dev sa-
natçılar olmakla birlikte kahraman-
larım olarak nitelendirebileceğim
isimler daha klasik bir çizgide. Du-
ke EUington. George Gershwin, De-
bussy. Ravel, Bethooven gibi her ça-
ğın kahramanlan.
Geleneksel Küba müzikleriyle cazı harmanlayan Cubanismo, konserdeyeni projesini tanıttı
Havana'dan New Orleans'a müzikal köprüBURCL GÜNÜŞEN
8. Uluslararası Istanbul Caz Festivali'nin
Kübalı konuklanndan Cubanismo. New Orle-
ans'm hip hop, ritm and blues. rap ve caz so-
undlanyla Küba'nm geleneksel son. mambo ve
ça-ça müziklerinden bir kanşım sunuyor din-
leyiciye. Vokalist Terry De Gnıy projeyi "İld
tarann birbirine borçluluklannı müzikJe ifade
etmeleri'' diye tanımlıyor. Trompetçı Jesus Ale-
many'nin önderliğinde kurulan Cubanismo,
Türkiye'den sonra da Almanya'ya gidecek.
- 50'lî yıllarda Havana'da dans edecek ve ge-
leneksel müzik yapacak daha çok mekân oldu-
ğunu söylüyorsunuz. Küba halkı şündi ne tür
müzik dinliyor?
JESUS ALEMANY - Yeni Küba müziğinde
hip hop. R&B. salsa gibi müziklerin etkilerini
bulabilirsiniz. Ama kökler hâlâ Küba müziği-
nin ortaya çıktığı bu adadadır. Buradan gelışi-
yoruz. müziğimizi dünya müziği haline getır-
mek için başka kültürlerden ilham alıyoruz.
- Küba müziğinin felsefesi nedir?
ALEMANY - Küba müziği. köken olarak
Ispanyol ve Afrika kültürlennin etkisindedir.
Çok fazla ritim Afrika etkisinden. şarkılann
romantik olması da Ispanyol kültüründen ge-
liyor. Kültürümüzde Afrika kültürü çok önem-
li yer rutar. Öte yandan İspanyollara özgü me-
lankolik melodileri. armonileri var. Bu müzik
yıllardır gelişmekte. Küba müziğinin tarihine
baktığınızda. her dönemde nasıl değiştiğini.
geliştiğinı. yeni dans stillerine bağlı olarak ye-
niden yaratıldığını görürsünüz.
- Müziğinizin yüzde >üz dans müziği olduğu-
nu sövlüvorsunuz...
Küba kültürünün
ve müziğinin ne
kadar zengin
olduğunun
bilinmesi
açısından bir fırsat
oluşturuyor.
îstanbul'daki caz
festivalinde de
yaptığımız
müzikle
yüreğimizin bir
parçasını burada
bırakıyoruz.'
ALEMANY - Dans müziği. ama aynı za-
manda solo enstrümanlardan da anlayabilece-
ğiniz gibi caz müziğinden güçlü etkıler taşıyor.
Geçen yüzyılın başından ıtibaren caz. Küba
müziğinde çok etkılı oldu. Dolayısıyla Küba
müziğinde piyano. gitar, trompet sololarını
sıklıkla duyabilir, dans da edebilirsiniz.
- New Orieans'tan Havana"ya bir müzikal
köprü inşaediyorsunuz. Bu size neifadeediyor?
ALEMANY - Ne\v Orleans'ı temsil eden
müzik olan cazla adanın müziğini birleştirdik.
Nev\ Orleans'ın popüler müziğiyle. 'Mother-
in-LaV, *You Do Me Good*, 'Mardi Gras
Mambo' gibi çok popüler olan şarküarla Kü-
ba müziğini harmanlıyoruz. Bu şarkılan Kü-
ba ve Latin tarzına uyarlarken böyle bir ileti-
şim kuruyoruz.
- Rap müziğini de kullanıvorsunuz...
ALEMANY - Evet tabii kı hip hop. R&B \ e
rapten etkilenen yeni bir kuşak var Küba'da.
Açıkçası Küba'da genç müzisyenler rap yapı-
yorlar. Biz de bu müziği kullanıyoruz. çünkü
hem Küba'da hem de New Orleans'ta çok po-
püler ve önemli bir müzik. Rap hepimiz için
gerçeklik ve toplum hakkında konuşarak ken-
dıni ifade etmenın bir volu.
- Yurtdışında müzik yapan Kübalı gruplar
arasında Castro'yu savunanlar arasındasınız...
ALEMANY - Biz Küba'nın müziğini dışar-
da temsil etme fırsatını yakaladık. Ulkemizin
gerçeğini temsil ediyoruz. Politik bir angaj-
manımız yok. Bu proje aynı zamanda. insan-
lan kendi ülkemize çekmek, kültür ve müzi-
ğimizin zenginliğini tanımalan için bir şans-
tır. En önemlisi ise Küba hakkında daha çok
bilgi sahibi olunmasını sağlamak.
İstanbul'daki caz festivalinde de yaptığımız
müzikle yüreğimizin bir parçasını burada bı-
rakıyoruz.
76 yaşındaki
B.B. King,
tahtında sağlam
oturmayı
sürdürüvor.
Stockholm'un onur konuğu B.B. King
v -
GURHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Stock-
holm'ün tam merkezinde kü-
çücük bir adacık var:
Skeppsholmen. Yıllar ön-
ce tersanelerin bulundu-
ğu bu ada. halen Modern
Sanatlar Müzesi'yle ta-
nmır. Ne var ki yazlan
sırtını karşı kıyıdaki Ku-
zey Müzesi'ne veren sahil sah-
nesi ve akın akın adaya gelen mü-
zikseverlerle bu ada. birkaç günlü-
ğüne bir caz adası kimliğine girer.
Bu yaz Stockholm Caz Festiva-
li 18. kez yıne bu adada gerçekleşiyor. 17
Temmuz'da başlayan festi\ale ilgi büyük. İs-
veç müzik dünyasının tanınmış bateristi
GunnarVVenneborg, festivalin sorumlusu ve
baş yöneticisi. \Venneborg. Kuzey Avrupa
ülkelennin caz festıvallennm düzenleyicile-
rinin işbirliği yapmasının herkes için yarar-
lı olduğunu söylüyor. Bu caz işbirliği, halen
şu festıval kentleri tarafından sürdürülü>or.
Kopenhag. Molde (Norveç), Pori Björne-
borg (Finlandiya). Stuttgart. Hamburg ve
Stockholm.
Yann sona erecek olan Stockholm Caz Fes-
tivalı bu yaz da gızemli bir müzik kanşımın-
dan oluşuyor: Dixicland sw ing. mainstream,
bebop. blues. funk ve fusion. Biz bunlara.
"deneme türü serbest caz" ve Küba türü "'sal-
sa caz"ı da ekleyelim.
Bu yılın onur konuğu. daha önce de bu fes-
tivale defalarca katılmış olan efsane B. B. K-
ing. Festivali tanıtan afişler ve kitapçıklarda
kralın şu sözüne yer veriliyor: "Bhıes mu?
Amerikan müziğinin anasıdır o, hepsi o; ya-
ni bir kaynak."
B.B. King Band'in önde gelen diğer üye-
leri şu sanatçılar: Stanley Abernathy (trom-
bon), Mehin Jackson ve \Valter King (sak-
sofon), James Tonej' (keyboards). Leon War-
ren (gitar), Michael Doster (bas) ve Kalebp
Emphrey (bateri).
Blues dalında iki yıldız daha var: Robert
Cray ve John Mayall. Bununla birlikte bate-
ride Terence Blanchard, saksofonda VVayne
Shorter ve Marco Parker ile "süper basist",
Niels-HenningÖrnstedPedersen, kendi alan-
lannda birer fenomen olarak tanımlanıyor.
Isveç, yanm yüzyıldır ülkeyi caz dünyasm-
da temsil eden iki ad ile kendini gösterecek.
Altosax Arne Domnerus ile klarnetçi Putte
VVIckman. Aynca Stockhohn Jazz Orchest-
ra. Big Bad \oodoo Daddv ve Impacto Cu-
bano programda göze çarpan isimlerden.
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
'Öteki'ni Tanımak...
Ülkemde çocuklann, genç kızlann, öğrencilerin
beyinleri, bilinçleri, yürekleri, kişilikleriyle değil de,
bedenleri ve bekâretteriyle uğraştık geçen hafta.
Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un özrü kabahatin-
den büyük açıklamalan, sağlık meslek liselerine iliş-
kin yönetmelik derken, Türkiye Cumhuriyeti'nde
değil, Taliban'ın Afganistanı'nda yaşadığımızı sa-
nabilirdiniz... Neyse ki bu gibi çağdışı ve "parsa
toplamak" için atılan adımlar artık tepkisiz geçişti-
rilmiyor... Neyse ki, ülkemin başka, farklı çehreleri
de var...
Geçen hafta içinde 30 liseli öğrencinin kocaman
bir halka oluşturarak oturdukları birsınıfagirdim. Bir
haftalık seminerin son günüydü. Yaşlan 14 ile 20
arasındaydı. İki farklı ülkenin çocuklanydılar. Ortak
dilleri ingilizceydi. Şöyle sözlere tanık oldum:
- Ben, bu bir hafta içinde, hiç tanımadıklarımla,
farklı kişilerle iletişim kurabilmeyi ve iletişim kur-
manın önemini öğrendim.
- Ben, başkalarının düşüncelerini, yorumlarını
dinlemeyi öğrendim...
- Farklıyız ama yine de bir bütünüz, farklıyız ama
bundan kazançlı çıkacak olan yine biziz, farklıyız a-
ma bu farklılık bizi zenginleştirebilir... Işte ben bu-
nu öğrendim.
- Ben, bugüne dek asla kabul etmeyeceğim, ak-
lımdan geçmeyen, düşünemediğim.. bırakın dü-
şünmeyi, düşleyemediğim düşünceleri kabul et-
meyi öğrendim.
- Ben, başkalannı tanımanın onlardan korkma-
mak için biryol olabileceğini öğrendim...
- Ben her aklıma geleni söylemeden önce, ken-
dimi dinlemeyi, düşünmeyi öğrendim...
- Ben, bu hafta içinde uzlaşmayı öğrendim...
- Ben, bu hafta çok eğlendim, hayat boyu süre-
cek dostluklar edindim...
Belki anladınız: Bu 30 genç kızın yansı Türkiye,
yansı Yunanistan'dan gelmişti. Içlerinde "öteki" ül-
kenin insanıyla ilk kez karşılaşanlar vardı. Seminer,
Robert Kolej'de gerçekleştirilen Winpeace Genç-
lik Semineri'ydi.
Belki içinizden kimileri biliyor Bundan dörtyıl ön-
ce, tam da Kardak krizinin en ateşli, en alevli gün-
lerinde, tam da hani bırakın ordulan.. gazetecilerin,
parti başkanlannın bile silah kuşanıp "düşman"a
hamle edip kayalara bayrak dikme yanşında oldu-
ğu günlerde, Türkiye ve Yunanistan'dan çeşitli si-
vil toplum kuruluşlanndan kadınlar, bir araya gelip
VVINPEACE (Banş İçin Kadın Girişimi) hareketini
kurmuştuk. O gün bugün banş kültürüne yönelik
çeşitli projeler üretip bunlan yaşama geçirmeye ça-
lışıyoruz.
Işte bu projelerin biri de her yaz tekrariadığımız,
iki ülkenin gençlerini bir araya getirecek, birbirleri-
ni tanımalanna olanak sağlayacak yaz kamplan....
Bu yılki seminerin ana teması "Çatışma Çözüm
Yöntemleri" olarak saptanmıştı. Yani şiddete baş-
vurmadan da sorunlan, çatışmalan çözümleme
yöntemleri, yollan üzerine bir çalışma... Bu alanda
uzman Ingiliz eğitimci Joe Harding gençlere yol
gösteriyordu. Amaç, birbiıierini tanımalan, kaynaş-
malan, "öteki" ülkeyi tanımalan.. ama aynı zaman-
da farklı bakış açılan kazanmalan, ileride birlikte
çalışmayı, sorun çözücü rol üstlenmeyi öğrenme-
leri, bu yolda beceri kazanmalan...
Seminerin son gününde tanık olduğum konuş-
malar, bu amaç doğrultusunda gençlerin önemli
kazanımlar elde ettiğini gösteriyordu.
Başta olayın sponsorluğunu üstlenen ve ev sa-
hipliğini yapan Robert Lisesi olmak üzere Türkiye-
Yunanistan Işadamlan Derneği, Adalar Belediyesi,
ENKA, Ebert Vakfı gibi kuruluşlar olmasaydı, Jen-
nifer Sertel ve Nur Mardin gibi iki öğretim üyesi
ve aynı zamanda W1NPEACE üyesi ve daha nice
"adsız kahramanın" katkısı ve çabası olmasaydı,
bu olayı gerçekleştiremezdik. Hepsine sonsuz te-
şekkür.
Siz bu yazıyı okuduğunuzda, bu kez Türkiye'den
20 öğrenci (bu kez, hem kız hem erkek üniversite
öğrencisi) Selanik'e gitmiş olacak. Selanik'teki yaz
kampında Yunanistanlı 20 üniversite öğrencisiyte
buluşup Balkan tarihi ve çatışma analizleri çerçe-
vesindeki seminere katılacaklar...
iki ülkenin nüfusunu toplasanız 80 milyona ula-
şır. Her yaz yüz öğrenciyle nereye vanlır ki diyebi-
lirsiniz elbet... Ama gençlerin etki alanını küçümse-
meyin... Üstelik, gelecek onlann.
Katherine Hepbupn, hastanede
• HARTFORD
(REUTERS)-
Sinema tarihinin 4
Oscarlı tek aktrisi,
94 yaşındaki
Amerikalı
Katherine Hepburn,
19 Temmuz
Perşembe günü
Connecticut'daki
Hartford
Hastanesi'nde
sağlığı hakkındaki
endişeler nedeniyle
gözetim altına
ahndı. Hastane
sözcüsü James
Battaglio,
Hepburn'ün sağhğının iyiye gittiğini,
rahatsızlığının aynntılan hakkında bilgi
venlmesini istemediğini ve muhtemelen birkaç
gün içinde taburcu edileceğmi açıkladı.
Hastaneye ambulansla getirilen Hepbum'ün
parkinsonun yam sıra romatoit artrit ve zatürree
gibi rahatsızlıklan da bulunduğu biliniyor. 12
Mayıs 1907'de Hartford'da dünyaya gelen
aktrisin erkek kardeşi ve babası da Hartford
hastanesinde çalışmış iki doktor. Amerikan
sinemasının first lady'si olarak nitelendirilen
Hepburn, 60 yıllık kariyerinde 12 kez aday
gösterildiği Oscar'ı 1933'te 'MorningGlory',
1967'de 'Beklenmeyen Misafir". 1968'de 'Kış
Aslanı' ve 1981 'de 'Altın Göl' olmak üzere tam
dört kez kazandı. Aktrisin çevirdiği son filmi ise
90'lann başında çekilen 'Aşk Hikâyesi' oldu.
ISTANBUL CAZFESTIVALINOEBÜGÜR
• BABYLON'da saat 23.00 te Peter Kruder ve
Reiner Trüby'nin konseri yer alacak.
(0216 454 15 55)