17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmthaz Sahibi: Berin Nadi Gene! Yayuı Yonetmenı tbrahim Vıldız # Yazuşien Mudûru Satim Alpaslan • Sorumlu Mudur Fikret İlkiz • Haber Merkezı Müdüru Hakan Kara Istıhbarat Cengiz ^ ıldırım # Ekonomı Özlem Vüzak 0 Kultur Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir V üceltnan # Makaleler Sami Karaören • Duzeltme Abdullah Y'azıcı • Bılgı- Belge Edibe Buğra # Yurt Haberlerı Mehmet Faraç • -\vrupa TemMİcısi Güra> Öz Yayın Kurulu İlban Selçuk (Ba^kan). Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şûkran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balba>. Hakan Kara. AnXara Temsılcısı Mustafa Balbay Ataturk Buhan \ o 125.Kat 4.Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat). Faks 4195027 • Izmır Tem.MJcısı Serdar Kızık. H Zı>a Bh 1352S 23Tel 4411220. Faks 44191 l"0AdanaTemsılcısı Çetin Yiğenoğlu. Inonu Cd 119 S No 1 Kat 1. Tel 363 12 11. Faks 363 12 15 Muessese Mudurû Erol Erkut 9 Koordınator Ahmet Korulsan # Mu- hasebe Bülent YenerO Idare Husevin Gıirer • Satı* Fazilet Kuza MEDV A C: • Yonetım Ku Ba>kanı - Genel Mudur Cu Erduran # Koordınator R Işılman • Genel MudurV ardım Vvdıı < »ban Tel 514 07 : ^ H ÇK 80-M'8460-61 Faks 5118 \ <ı\ımla\an >e Basan* "ı enı Gun Haber AjartM BaMn \e Vavırtulık \ S TurkıxajıCjJ '9 4ICagaloğlu 34334 Ktanbul PK 246 - Sırkecı'4415 Utarcbul Tel (0 212ı ^12 0; 05 OOhaıı ww\» cumhunyet.com tr 21 TEMMUZ2001 lmsak:3.49 Güneş: 5.43 Öğle: 13.18 Ikındı: 17.13 Akşam: 20.40 Yatsı: 22.2 Kopyalanan yüzük için dava • LOSANGELES(AA) - Ünlü Amerıkalı aktör Brad Pıtt ve eşı Jennıfer Aniston, evlilik yüzüklenni yapan Italyan şırketıne 50 rrulyon dolarlık dava açtı. 'Damıanı Intematıonal' adlı şırketın. yenı evlı çıftın yüzüklennın hıçbır zaman kopya edılmeyeceği yolundakı anlaşmaya uymadığı belirtıldi. Pitt, yüzüklenn tasanmını kendı yapmıştı. Güvenli seks masal • VVASHINGTON(AA) - Amenkan Ulusal Sağlık Enstıtüsü. prezervatıfın hamılelık ve AIDS nskini önledığını, ancak cınsel yollarla bulaşan çoğu hastalığın yayılmasını engelleyemeyeceğını bıldirdı. Washıngton Post gazetesının habennde, enstitü raporunda, prezervatiflerın cınsel yolla bulaşan hastahklann yayılmasını önleyebıldığıne daır kesın kanıtlar bulunmadığı behrtıldı. MOPPİS toprağa verildi • BRÜKSEL(AA)- Ünlü çızgı roman kahramanı Red Kıt'ın yaratıcısı Belçıkalı Maunce De Bevere (78), dün Brüksel 'de toprağa venldı. Geçen gün kaza sonucu düşerek ölen ve Morris takma adını kullanan De Bevere'nin eseri olan Red Kit'in çızgı romanları, 30 dıle çevnlmış ve 150 milyon satış yapmıştı. Red Kıt'ın maceralan, beyaz perdeye de yansımış ve 40'a yakın film çevnlmıştı Trieste'denyolaçıkttlar, Kapıkule'debürokmsiyetakddüar, E-5 'teteröryaşadüar, bir daha macera istemi Istanbul'dabisikletliüç seyyah P aolo Rumiz, Francesco Altan, Emilio Rigatti... Üç kafadar bisikletlerine atlayıp Trieste'den yola çıkmışlar. Günde 6-8 saat pedal çevirerek 2100 km. yol kat etmişler. 30 Haziran günü saat 15'te Trieste'den başlayan yolculuk 17 Temmuz günü saat 15.00'te îstanbul'da noktalanmış. Istanbul maceralannı söyle anlatıyorlar: "Bisikletle Istanbul'a ginnek macerasına kimseler bizi bir daha sokama2." NtLGÜN CERRAHOĞLU "Dehşet anlan deyimi hafîf kalır. İstan- bul'a girerken kat ettiğimiz son 40 km. baştan sona birkorku filmiydi. Her an bir araba. kaımon alünda kalmak tehdidi ya- şadık. Kendimizi Roma arenalanndaki glaoNatörler, azgın boğalaria dö\ üşen bo- ğa güreşçüeri gibi hissettik. Bisikletle İstan- buTagirnıek macerasına künseler bizi bir daha sokamaz~." "Repubüca" gazetesının "Balkan uz- manr Paolo Rumiz. aynı gazetede çızen ünlü karikatünst Francesco Altan ve ar- kadaşlan Emilio Rigatti, Tneste'de bisik- let üstüne başlayan ve îstanbul'da nokta- lanan seyahatlerinin "son dilimini" böy- le anlatıyor. Anlatırken atlattıklan şoku tek- rar tekrar yaşıyor, heyecandan yüzlen bir kez daha kıpkırmızı kesiliyor. E-5 terörünü, bu seyahatın "en ibreti âlem" anısı olarak gensın gen ülkelerine götüreceklen kesın. Bunun dışında kat ettıklen 1800 km. sa- kin geçmiş. 1800 km. diyoriar ama geç- tıklen yerlerin büyüsüne kapılıp bu 2100 km.'yeÇ 1 ^™ 15 - 30 Haziran günü saat 15'te Trieste'den yola koyulmuşlar. Günde or- talama 6-8 saat pedal çevınp 17 Temmuz saat 13.00'dalstanburavarmışlar. Amaç- lan "görmek ve seyahat etmek"mış. "Anonim bir havaalamndan uçağa bi- nip bir başka anonim havaalanına inmek "Istanbul'a girerken kat ettiğimiz son 40 km. baştan sona bir korku filmivdi. Kendimizi Roma arenalanndaki gladyatörler, azgın boğalaria dövüşen boğa güreşçileri gibi 1800 km. olan mesafe gezilerle birlikte 2100 km.'ye çıkü. Triestoi •"*»** Novısad *•. Sofya artıksej^hatdeğil...'' diyor Paolo Rumiz: "Tüm havaalanlan birbirine benzhor. Ül- ke, iklim. kültür. din, cografŞ a değiştirdi- ğini farketmhor insan. SeyyabM farklı birşey. Se\yah için önemh' olanvanlan yer değk, kat edilen >olun kendisidir..." Türk dünyası Niş te başlar "Sizin için gerçek se>ahat nerede başla- dı" diye soruyoruz bunun üzenne. "Bir evren değiştirdiğmizi nerede farkettiniz?" Hıç düşünmeden "Niş" dıyerek yanıt- lıyor bu soruyu Paolu Rumiz ve eklıyor: "Sırplar kabuüenmeve gönüllü değil ama._ N'iş'te bir Türk dunyası na adun attığını hissedhor insan. Türkçe sözcükler dilegi- riyor. Çarşdar, sokaklar 'farklılaşan' ye- ni, başka bir dünyayı ele veriyon»" "Asnna bakarsanız" diye biraz düşü- nüyorRumiz \esonrade\amedıyor: "Tri- este'de başlayan bir dünva bu. Bizün evde örneğin "dolma",Türktadılan, kurabiye- ler' yapdırdı. Anneannem Bosna mutfa- ğından öğrenmişti bu >emekleri. Habs- burg (nıparatoriuğu \akti\leOsmanlı nıut- fağı motiflerini Trieste'ye kadar taşımıştı. Benim doğduğum eve bir şekilde daha ço- cukken sızmış olan bir dünya bu... Göriin- meven sınırlann iç içe geçtiği bir evren as- lında Balkanlar..." Rumiz'ın yol arkadaş- lan da onaylıyor bu tespıtı. Balkanlarda- kı "görünmeyen sınırlann" Tneste'yı ge- çer geçmez Slovenya'da "espresso"dan "Türkkahvesine" geçişle değişmeye baş- ladığını anlatıyorlar. Sırpça dahıl 4-5 dıl konuşan edebıyat hocası Emilio Rigatti, "sevahatin önce ka- fasuun içinde başladığmı" anlatıyor Serü- veni üç yıl boyunca kafasında kurmuş o. "Öncekendim depek inannıı\ordum" dı- \or "Sağa sola bisikletle Balkanlan geç- mek istediğimi söylemeye başladun gide- rek. Sonra hayal ettiğim seyahati kâğıda döktüm. 2000"in vübaşı gecesi en son,' Ta- mam' dedim: "Bu yaz mutlaka yola ko- yuluyorum'™" Üç kafadann anlattığına göre en zor olanı zaten bir sabah bu kararla kalkmak- mış. Güneş altında pedal çevırmeyı büyüt- müyor hıçbırı. "Bunu spor müsabakası ya da bir boy ölçüşme olarak >aşamadık" diyoriar: tt Akşam 11'deyanpsabah 5'te kal- kıyorduk. 6'da yola kovulup güneşin en kızgm olduğu saatlerde paydos edip din- leniyorduk. Sportmen yapılı>ız. Ama bu iş içinöncedenözel haarük, bir antrenman da yapmadık. Günde 6 litre su-likit içtik sadece. Doktor vüksek tansivon sonınu olan arkadaşımıza bile, Hıç düşünme, gıt' dedi." Aşın yorulmadığınız sürece tansıyonu düşürürmüş bisıklet. Işin en önemlı püf noktası "hafif olmakmış. Bu nedenle 11-12 kıloyu geçmeyen, son teknolojiyle donanmış "mountain bike"lar v e ufak bi- rer sırt çantasiyla yola koyulmuş Italyan "seyyahlar". "Yol boyu bize herkes çok yardımcı ol- du" diye anlatıyorlar "Bir bisikJetçiyiteb- dit olarak algılamıyor kimse. Bilakis, mer- hamet duygusuyla kanşık bir ilgi ve şef- katgösteriyoıiar. Voüara düşmiiş gariban birer derviş muamelesi yapülar bize_." Çorlu'ya dek kendılennden başka tek bısıkletçıye rastlamamışlar.. nıtekım Çor- lu cnannda karşılanna Leonid Viadimi- ro\ic adında bir Ukraynalı çıkmış Bun- dan önceki seyahatınde bisikletle VTadi- vostok'a kadar giden Ukraynalı, bu kez Efes,AntaKa ve Kapadokya turu yapacak- mış. "Sınırlar dahil en ufak zoriuk >aşama- dık genelde" diye özetlıyor yaşadıklan tecrübeyı Italyan gazetecıler: "Geçilmesi en zor suur Türk smın oldu. Kapıkule'de tam yedi ayn kontrol noktasından geçtik. Polisler nazik. bürokrasi müthişti»." Bısıkletlennı kaldıklan otelın garajına park eder etmez ilk ısteklen birer soğuk bıra ısmarlamak oluyor. Bir koltuğa çö- ker çökmez soluk almadan bir sonraki Türkıye serüveninin düşlerinı kurgulama- ya başlıyorlar. Birasından uzun bir yu- dum alan Emılıo'nun beyninde tuhaf bir şımşek çakıyor: "Bir dahaki sefere" diye başlıyor söze ve dönüp arkadaşlarına so- ruyor: "Tekirdağ civan bir yerlerden Is- tanbul'a giriş için bir arabali vapur ayar- iayamaz mım?" e-posta: nil.gun(n superonline.com INDIRI ADVANTAGE CARD'A MESELA DEDİKERDALATABEK Soğukluğun tam zamanı./nsanlar nedense soğukluktan hiç hoş- x lanmaz. Soğuk adam, soğuk kadın, soğuk şaka hep olumsuz anlamlartaşır. "Soğuk savaş" deyimi bile sinsi, el al- tından yapılan savaş demektir. Ama iş- teöyledurumlarolurki, "Aman,soğuk ne varsa getir" dersiniz. Şimdi öyle za- manlar. Sıcaklık tavana vurmuş, nem yüzde bilmem kaç, herkesin kafası ısın- mış, sinirler gerilmiş, geceleri uyunmu- yor, gündüzleri gezilmiyor. Sen misin soğuklardan yanıp yakılan, al sana sı- cak. Sıcaklar çekilmez duruma gelmiş ama. Yapacak bir şey de yok. Şimdi biz size sıcaklarla başa çıkmanın yolunu yordarmnı anlatacağız ki ücretsiz tara- fından klima gibi bir şey olacak, tamam mı? Soğuk arkadaşlarınızı arayın... T Tani "aman bırak şu soğuk nevayı" ±~L dediğinizarkadaşlannızvardırda uzun zaman aramamışsınızdır, işte onu aramanın tam zamanı. Onu hemen ara- yın, çok özlediğinizı, epeydır düşündü- ğünüzü. ama arayamadığınızı söyleyin, buluşmaya çağınn. Evinize çağırırsa- nız eviniz de soğur, daha iyi. Arkadaşı- nız gelir ki, buzzz. Genellikle pek ko- nuşmaz, konuşunca da canınızı sıkar da şimdi iyi gelir. Soğuk neva öyle soğuk soğuk otururken siz de soğumaya baş- larsınız. İçiniz buz keser, kendinizi ku- tuplarda hissedersiniz, çok iyi. Siz ge- ne dayanamazsınız, sıcakbirkonuşma- ya başlarsınız, ama dinleyen kim? Bir de fark edersiniz ki soğuk neva oralı değil. dinlemiyor bile. Anında soğur, buz kesersinız. Böyle hiçbir şeyle ilgi- lenmeyen. hiçbir şeye şaşmayan, hiçbir şeye kızmayan, hıçbır şeye aldırmayan tipler vardır. Onlar bu havalarda çok iyi gelir. Bir de tepeden bakan soğuk eli- tistler vardır ki herkesi küçümser, hiç- bir şeyi beğenmezler.. aman onlardan uzak durun. Bu "cool" tipler tepenizi attırır, adrenalin fışkırtır da bu havalar- da başınıza iş açar. Bir de y üreğinizi so- ğuk tutun. Kutup belgeselleri izleyin, bi- rine "ayı" derseniz onun "kutup ayısı" olduğunu düşünün. İçinizi soğutun ki sı- cak ha\alardan etkilenmeyesiniz. So- ğuyun, soğutun, ilişkilerinizi dondurun. Çevrenizdekilere soğuk davranın. Sı- cakla mücadele etmeyi öğrenmek çok yararlıdır. ücretsiz klima kullanmak gi- bidir. Bu yazıyı da soğuk soğuk okuyun. Soğuk esprilerden kaçmayın... T Tep kaçardınız değil mi? Onu uzak- JLJİ tan görünce "Şimdi gene soğuk esprilerini yapıp gülmemizi bekler" de- yip uzak dururdunuz. O da ille birileri- ni bulup soğuk esprilerini yapmak için dolanır dururdu, ama herkes deplasma- na çıktığı için bir türlü emeline ulaşa- mazdı. Işte şimdi "onun zamanları" geldi. Artık kaçmak bir yana, o buz gi- bi esprilerin sahibini siz arayıp bula- caksınız. bütün bunlara teşne olduğunu- zu belirten bir tutumla onu dinlemeye hazır olduğunuzu anlatacaksınız, böy- lece soğukluk da başlayacak. Merak et- meyin, insanlar böyle şeylerden etki- lenmez, tersine hem anlatır hem de si- ze zekâ notu verir. Eğer böyle tanıdık- lannız yoksa televizyonlann magazin- eğlence programlarını izleyin. soğuk esprileri bol bol bulabilirsiniz. Genel- likle tele\ izyon programlannın buluş- tan yana fakir, soğuk espriden yana zen- gin, konuşma yönünden tutuk. Türkçe- sinden bozuk olması izlenme oranını arttırdığından böyle programlar kanal- larda sık yer almaktadır. Açın magazin- eğlence programlarından birini, doya doya soğuyun. Programlara sizın gülme- niz de gerekmiyor, gülme efekti koyup sizi o zahmetten de kurtarıyorlar. Nice soğuk programlara... Sulu şakalara sevinin... T Tiç sevmez, şakayı yapana kızar, ±~L "Buyaptiğuıaeşekşakasıderler" diye azarlardıruz. Artık bundan vazge- çin. Bırakın da size bol bol sulu şaka- lar yapsınlar. Siz de böyle şakalara kız- maktan vazgeçip buz gibi bakın, böy- lece şaka "buz gibi sulu şaka" olur, se- rinlersiniz. Kendinizi rahat bırakm, bol pamuklu giysiler giyin, öğle sıcağında serin bir yer bulup yatın, içmek için ay- ranla sudan vazgeçmeyin. Nasılsa işi- niz gücünüz yok. Hükümetimiz sayesin- de işlerimizden kurtulduk, dünya var- mış. Para pul derdi de yok, dolann ana- sını satalım, marka nanik yapalım. Gam yok, kasavet yok, elde yok avuçta yok. serin bir yer bulup yatalım, sağ olasın hökümat. Meğer sulu şakanın âlâsı da böyle olurmuş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle