Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2001 PAZAR
KITAP
Baba'sının kızıCüneytArcayürek, Büyüklere MasallarKüçüklere Gerçekler dizisinin 6. kitabı
'Baba sının Kızı 'nda DemireVin Çankaya Köşkü 'ndeki ilkyılına ışık tutuyor
r '
'BABA'SININ KIZI
BABASINJN KIZI
'BABA'SININ KIZI
KIZI
A.NKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-Gazetemızyazan CüneytAr-
cayürekın "Büyüklere Masallar,
Küçüklere GerçeUer" dızısının
6. kitabı ""Baba'sının Kızı" Bilgı
Yayıne\ı tarafından yayımlandı.
Kıtaptan satırbaşı eelışmeler şöy-
le-
Demirel den itiraf
- Belleğimde o gün. Demirerın
sövledıklerı bütün çızgileriyle
canlı. O pazartesi günü (3 Ocak
1994) laf nası! açıldı. şimdi anım-
şamıyorum ama Cumhurbaşkanı
Demirel -odada sadece ikimiz
vardık- bırdenbire"1965'te mey-
danacıkhk. J W e kadar fîilisiya-
sette kaldık. Buraya(Çankaya'ya)
gelmeseydim üçbeşyıldahagötü-
riirdüm siyaseti. Hoş, şimdi sha-
setten kopmuş, siyaseti bırakmış
değilim. Vmafiili siyaseti sağljğım
engelleyecektT dedi
Asker değerlendlrmesi
- ÇiHer'ın PKK teroru uzenne
durmadan "Ya bitecek, ya bite-
cek" \ e\ a "Ya biter, ya biter" gi-
bı artık klışeleşen ıfade bıçımiy-
le konuşmasına değindim. Oysa
PKK'ye destek \eren dış kaynak-
lardan anndırma ısteklenne değı-
nirkcn "Ne bitecek ki~ Suriye işi
de fîyasko" dcdım. Birden palla-
dı: "Budala bu, budala" dedı.
- Kınıı çe\relerın "askerlerin
Güneydoğu'dan çekilmesini iste-
diklerini" söyledım ve Demirel
yınepatladı.
u
E>et,askerlerçekil-
sin" dedı "Bir yıl sonra "Sız bu
ıs.ı beceremiyorsunuz' dij'e reji-
nıin başında patiasınlar."
'Özer Çiller
karısından daha akıllı'
- OzerÇiIJcr. eşı Tansu Çıller'le
ilgılı şöyle bır görüş öne sürüyor:
"Benim hayatım karunın kınp
döktüklerini toplamakla geçiyor,
geçti" dı>or Demirel bır kez da-
ha bana (1 W3"te) Özer Çiller'ı
övüyor "Buadamkansındanda-
ha akılh" dıvor. Bir zaman sonra.
Demirel değışecek. Özer Çıller'i
de hemen hemen her açıdan eleş-
tiriye tabı tutacak
'Bu hüfcümetin işi bfttl'
Cumhurbaşkanı Demirel o gün
Cüneyt Arcayürek kitabında, Demirerin Doğan Güreş'ten ıNecmettin Erbakan'a, Tansu ve Özer Çiller'e kadar düşüncelerini açıklıyor.
(21 Ocak 1994) "aksaklıklan
Tansu Çiller'in yüzüne söyieyece-
ğüıi" belirttıkten sonra, biran dur-
du. Yüzüme bir süre baktı:
"Sana bir şey söyleyeceğim a-
ma bu, tamanuyla ararmzda kala-
cak" dedı. Sonra konuştu- "Bu
hükümetin işi bitmistir" dedi. O
(Demekkidemeçlerindesöyledik-
lerini Demirel'e yineleyip yuttur-
maya çalışıyor.) Ve şimdi sıra se-
çımlerde' dedi. Fakat ben Çil-
ler'e;'Seninle bu konulan tartış-
maya vaktim yok' dedim. 'Söy-
lediklerinın hiçbın ile mutabık de-
ğilım' dedim. Bu kadın ucuyorha-
deyım". (Gülüyor) Her şeyde ba-
şanlı olduğunu söylüyor."
'Tansu yayar korfcusu'
Cumartesı (5 Şubat 1994) gü-
nü Demırel'le çeşitlı konulan ıçe-
ren söyleşimizde aramızda şöyle
• Cüneyt Arcayürek'in kitabında, PKK terörünün çok
şiddetlendiği dönemde devletin zirvesinden yansıyanlara ilişkin
gözlemler ve dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in
Başbakan Tansu Çiller'le yaşadığı gerilimler, askeri kanadın
yaklaşımlan Arcayürek'in usta kaleminden okurlara aktanlıyor.
kadar kesin konuşuyordu: "Ben
şu kadarhükümet yapüm. Bakar-
dım. hükümetyürümüyor, bitmiş.
Hemen seçimegider, kazanırgeBr-
dim. Ancak~. (kısa bir duraksa-
madan sonra) bu hükümetin al-
ternatifi yok. Tansu Çiller'in de
yok! DYP'siz bir hükümet olmu-
yor. Tansu Çiller geçen de bana
geldi.' Terörle mucadelede, dış po-
lıtikada başanlıyız' dedi bana.
valarda. Hükümet ettiğifalanyok.
Darmadağınık. Sorunlan da bif-
miyor. Memduh Yaşa. Tevfık Al-
tınok ve başkalanyia konuştum.
Bana 'Ekonomıde bır sakatlık
yok, sorun sıyası' dediler. Finans
kmnaklannı bulmak meselesi.
Bulanmor. Zira hükümet yok.
Son ĞİK toplantısında ne de-
mişbiliyor musun? 'Dünyada 5 li-
der sayılsa. ben bu 5 liderin ıçın-
birkonuşmageçtı:
C.A.: Çiller. Sedat'a bir gece
önce telefon edıyor. 'Yann çok
önemli bir haber olacak' diyor ve
Zeli bombalanıyor. Şimdi de
'AB'den önemli bir haberçıkacak'
demiş Adapazan'nda.
S.D.: Adam sıkılarak (Genel-
kurmay Başkanı'nı söylüyor) ya-
nıma geldı MGK'deydik 'Sizin-
le özel konuşmam lazun' dedı.
Yandaki salona geçtık. Tam anlat-
maya başlamıştı ki. kapı açıldı.
Çiller gırdi. arkasından da Murat
Karayalçın. Genelkurmay Başka-
nı sustu. O zaman Doğan Paşa'} a
'Anlatın' dedim. O da Zelı kam-
pıyla ilgili aynntıyı verdi. Genel-
kurmay Başkanı habersızar. Tan-
su Çiller \ ayar dıye olacak. susu-
yor, susmayı yeğlıyor.
Erbakan'ın mal varlığı
Demirel: "BurayaCumhurbaş-
kaıu seçilen bir Çeçen'i getirdiler.
O zaman yapmayın dedim. (Ama
Demirel de adamı Köşk'te kabul
etti) Şimdi Rııslar bundan huyla-
nıyor. Çeçenlerle ilgüenir misin, al
sana Kürt meselesi."
Lafı değiştırmek ıçın Erba-
kan'ın bır tarihte vergi kaçırdığı
söylentilennden sözettim. "Hari-
ka" dedı. Demirel. Erbakan'ın
zenginlığine değındı: "74-75-
79'da edindikieri ile bu > lUardaki
mal varüğuu ah alta koysunlar, ba-
sit bir araşürma yeter" diyor.
BIR YOL HIKAYESİ
TAYFUN TALİPOĞLU
Gecekonduya Teslim Bir Yol Hikâyesi
Su gibiydiler...
Henüz bulamamışlardı
yataklarını.
Ve görmeden o kocaman suyu,
"öylesine" yaşamaktaydılar.
Farklı nedenlerte "gurbetçi"yâi\er.
Ama özlemleri aynı:
"Yeni bir hayat,
daha özgür bir gelecek..."
"Birkaç briket
üst üste gelecek ve 'izin verilirse'
gelecekleri burada şekillene-
cek..."
Sonra bir umut,
"yer tutarsa ayaklan,
Hazıne arazileri
onlara mülk olacak..."
"önce kalmak, sonra çözüm" is-
teyecekler
dağ gibi sorunlarına.
"Yol, elektrik..."
bu dağ başlarına.
Ve birçoğumuz, kızacağız onlara:
"Davet mi etiik sizi buralara?"
"Rant sağlamaktır" diyeceğiz
yaptıklarının adına.
fki-üç kuşak
kurban vereceğiz bu savaşta.
Ta ki onlar oralı olana...
Doğru elberte.
Kimse kimseyi çağırmadı.
Kimse kimseyi beslemenin
değıl derdinde.
Ama hıç mi suçumuz yok
bu gelişte?
Seyirci kalmadık mı o
sıladan yolcu edilişlerine?
Öyle, çaresizlikten,
kaybedecekleri bir şey olmama-
sından değil
bu gelişler.
Bir ekmekle huzur bulunuyorsa
bu ülkede,
soluk alıp vermek
"yaşamak" sayılıyorsa
bu süreçte,
"Niye geldiniz" diye
sorgulamak düşmez hiçbirimize.
Uzaktır ama kent merkezine,
en seyiriik yerıdir kentin
"kondulan, gecenin.
Yeni yeni isimler bulunur...
Gelinen yeri anımsatırçoğunlukla.
Çamlıbel, Esentepe,
Erenköy, Göçerler
yadaMazı Dağı...
Bazen de sınır ötesidir adlan, '
Mesela "Kanal Altı".
Mavi gök
ufuk çizgisinde buluşur
mavi suyla.
Zor görür denızi,
"Olsun ama, burası Antalya"...
Onlar, henüz anlayamamış olsa
"erken yaşamak" diye.
Aldanacak şeyler tükenince,
bir umut "bilinmeze" yol alınca
hazır oluyor hayaller, yıkılmaya.
Biz teşekkür edip
biz özür dileyeceğiz.
Bugüne kadar hep
"görmezlikten" gelindiniz.
Ama şimdi
yanı başımıza,
yaşadığımız kentin varoşlanna
geldiniz.
Nedenıni bilmeden bu göçün,
anlamadan kızanlara size,
aldırış etmeyinız.
Isteseler de ıstemeseler de
"artık birlıkteyiz "...
Ve "hoş" geldiniz.
Ama kolay değil...
Yalnız olmaz.
Art arda dizilmiş
bu kadar engele karşı
tek başına savaşılmaz.
Dilinden anladığın,
tanıdığın
ve geçmişini bildiğin,
güvenebileceğın
bir hemşerin olmalı.
Öbek öbek evler,
gelinen yerin
sanki bir modeli.
Işte, biraz yukarda
Kırşehirlilere rastlanmakta.
inşaat mevsimi
uzundur ya buralarda,
işşizlik de diz boyu ya
memlekette,
sıcak bir umuttur Antalya.
Aynı yoldan gıdilen
benzer evlerde,
yoksulluğun da boyutu farklı
öykülerinde...
Çat kapı gıriyoruz,
hikâyenin bir sahnesine.
Amelelik ve yoksulluktan öte
bır engel daha var
bu "ev" denılen yerde,
çocukların önünde.
Alışmıştık da
Doğu ve Güneydoğu'nun köyle-
rinde,
şaşırdık:
Nüfus kâğıtsız olur mu
Antalya'nın göbeğınde?
"Varsayımlar üstüne kurulan"
biryarın...
Dört çocuk, bir kadın.
Çocukluklarıyla "var",
Vatandaş olarak "yok"\w...
Eğip bükemiyoruz
günü ve gerçeği.
da
şimdilik "kaygılar" ön planda.
Bu davetsiz konukların
bir bölümü Antalyalı,
bır bölümü Istanbullu,
bir bölümü de Adanalı.
Gündüzlen' azalır,
geceleri çoğalırlar
"/condu"larda bu insanlar...
Bir yerinde bıraktıkları yaşamda
son mermiyi
harcarken bir kuşak,
"yeni başlamadadır" en yenileri.
Görmemış de olsalar
doğdukları yeri.
Gün erken, gece erken,
iş erken, işşizlik erken...
Yük "erken biniyor" yani.
Evlenmeden,
çoluk çocuğa kavuşmadan,
daha çocukken
yükleniyorsun,
yorulmaya hakkın yok.
Ben buna derim
Aşağısında mahallenin,
bir yoksulluk var ki
karşımızda, sormayın gitsin.
"Edebiyatını değil,
aslını sorgulamaktan geçer
bu fukaralığın" deyip
girdiğimiz evde
ne "görduklerimizi" yazabildik,
ne "duyduğumuzu" anlatabile-
cektik...
Bir dizi filme değil tanıklığımız.
Kaçakçısı da değiliz
duygulann.
Ama "yoksulluk, gerçek" bir kere.
Çıktığımızda oradan,
elimizde kalmıştı
sankı yüreğımiz.
Soramadım adını,
neydi?
Tabaktakı üç beş zeytin,
ondan daha fazla gözyaşı...
Aklımda hep kalacak olan...
www.bamteli.tv
ttalipoglu << ixir.com
Partileri asirete teslim etmisler*
Murat Karayalçın
meseleleri anlamıyor
Kars gezisinden önce
"eski valT diye
tanımladığı Srtkı Bey'i
arattı. Telefonu
kapattıktan sonra bize
döndü: "Partileri, DYP üe
SHP'yi 'aşirete' teslim
etmisler" dedi. Demirerin
daha sonraki sözlerinden
anladığım kadanyla aşiret
dediâi PKK'ydi.
"ÖzellikleSHP.Bölge
komutanlığı PKK'liye
Apo'nun akrabalanna
bırakjlmış" dıyordu. Ama
daha sonraki konuşmaları
çokılginçti:tt
Kara
Kuvvetleri Komutanı"
diye başladı söze:
"Geçenki MGK'de
PKK'yebelediye
baskanının 500 milyon lira
verdiğini. PKK'nin ise 1^
milyar topladığını söyledi"
dedı. Bu bilgiyi DemireJ
iki kez yineledikten sonra
•u
Bunun üzerine Murat
Karayalçın 'Bizim Fehmi
mi* diye sordu komutana"
dı>e sürdürdü, ama
komutanın Karayalçm'a
verdiği yarutı söylemedi.
- Murat Karayalçm SHP
grubuna hâkim değildi.
Demirel bu noktaya
geldiğimde konuştu:
"Murat'la bir yere
varmak mümkün değil
Anlamıyor meseleleri'"
dedi.
Aşiret reisleri ve
Ağar olayı
Güneydogu'daki
aşiretlerin reisleri
Ankara'y^ geliyor.
Reislerin başkente
gelmelerini kim, hangi
makam organize etti, belli
değil. Mehmet Agar
"Herhalde tel«ızyona
çıkmak için geldiler" diye
alaylı bir açıklama
yapıyor. Bir pazartesi
günü (29 Kasım 1993)
bilmeceyi çözmek için
Demirel'e aşiret
reislerinin başkent
gezisini kimin organize
ettiğini sordum. Çok net
bir sesle "Mehmet Ağar"
dedi.Ağar ne zaman
koltuğunu terk edecekti?
Demirel kısa bir yaıut
verdi: «Yakmdır!"
GENELKURMAY BAŞKANI:
Doğan Güreş
Paşa'nm 8 ayı kaldı
Demirel'le
görüşmemizde bir ara
^Genelkurmay Başkanı
ile ilgili 'bir şeyler' var
w
demiştim.
"Neydi o Genelkurmay
Başkanı meselesi" diye
sordu. "Efendim, Doğan
Paşa her yerde
'Güneydoğu sorununu
ben çözerim' diye
konuşuyormuş. Görevde
kalmasmın nedeni de
buymuş."
Belki başka "bir şey
söyleyeceğimı sanıyordu.
Renk vermedi. Yüzünde
tek çizgi değişmedi.
"Peki ama" dedi:
"Bugüne kadar
Güneydogu'yu niye
halletmemiş?*'
Bu cümlenın ardmdan
mınldanır gibi;
"Şunun şurasında 8 ay
kaldı" diye konuştu.
Doğan Paşa'nm görev
süresini anımsatıyordu.
Bu kısa görüşmeden,
Cumhurbaşkanı' ndan
Genelkurmay
Başkanı'nın fazla
hazzetmediği izlenımini
bir kere daha alarak
aynlıyordum.
'Güreş cok
konuşuyor...'
C.A.: Siz sürekli bunlan
söylüyorsunuz ama;
ortalıkta darbe
söylentilennden
geçilmiyor. Bu sözlerini
ciddi uyan diye alıyorlar.
'Yumruk' sözcüğünü de
haklı olarak 'darbe ve
asker' diye algılıyorlar.
S.D.: (Durdu, hemen yanıt
vermedi.) Cumhurbaşkanı
darbe duyurur mu?
C.A.: Genelkurmay
Başkanı'nın yakın çevresi
diye gazetelere geçen
DEP'lılerle ilgılı sözlerini
herhalde okudunuz.
S.D.: Çok konuşuyor.
Süresinın bitmesini iple
çekiyorum.
C.A.: Ağustosa kadar.
S.D.: Bir de şu var.
(Doğan Güreş için
söylüyor) Etki altında
kalıyor. dolduruşa geliyor.
(Bir ara sustu. Düşündü
ve) Askerlerde
demokratik sabır yok
dedi.
Sönmez Köksal'ın yarası
Süleyman Demirerin
MlT'e bakışı
MlT Müsteşan Sönmez
Köksal,
Cumhurbaşkanı'nm
yanına girecek, içeride biri
var. çıkmasını bekliyor.
"Başbakan, edd
MİT'çflerden Nuri
Gündeş'i danışman almış"
dedim. Yarasına
dokundum sanınm.
Örgütteki ikilikten
yakmdı. Ikiliğin bir
kanadının Hiram'Ia öteki
kanadının da Nuri
Gündeş'le temsil
edildiğini söyledi. ÇiDer
sürekli "MİTin devlete
istihbarat yapamadığınr
söylüyordu. bunu
anımsattı. Belki Mehmet
Ağar'ın belki de Nuri
Gundeş'in telkinleriyle
böyle konuşuyordu
Başbakan. "Biz" dedi
Sönmez Köksal, "polis
gibi çahşamayız":
"Lke ve benzeri terörist
baskınlannı
gerçekkşmeden önce
Cumhurbaşkaıu'na,
Başbakan'a,
GeneJkumıay'a ve ilgili
devlet birimlerine
bildirdiklerini" söyledi.
Istıhbaratsa işte istihbarat
demek ıstiyordu. Köksal;
"Bizde bu bfldirimierin
kaydı var. Tarihiyle
günüyle,'' Yani MlT
ayağtnı sağlam basıyordu.
Gündeş ve Demirel
17 Kasım Çarşamba günü,
yanm saatlik
görüşmemizde birinci
önemde konu MÎT üzerine
oldu. Nuri Gündeş, bugün
Demirel'e geldi.
Cumhurbaşkam "Gündeş
bana Sönmez Köksal'ın
ayağını kaydırmakla hiçbir
ilgisinin olmadığını
söyledi" dedi. Müsteşarla
Başbakan arasında sular
durulmuyordu. Sönmez
Köksal'ı Demirel
tutuyordu. Demirel,
Köksal'ı desteklemesinin
nedenini şöyle açıkladı:
"Bu adamı oraya ben
getirdim. Bagdat'ta
büyükelçi iken çok güzel
bir rapor verdL Saddam'ın
Kuveyt'i işgaj edeceğini
biidirdi."
TSK^NİN BÜYÜK TEPKİSİ
Dicle ile konuşma
ve DEP sorunu
TSK."DEP'inMecli$'i
rencide ettiğuıi"
düşünüyor. Güreş'in yakın
çevresine "Bunlar hain
değil de kim hain?" dediği
yazılıyor, söyleniyor.
... DemireL DEP Başkanı
Hatip Dicle ile görüşüyor.
Cumhurbaşkanı görüşmeyı
anlatıyor: "Dedim ki, 'Bu
devlet sızın devletiniz
değil mi? Eğer bir
sıkıntınız varsa bunu
burada halledeceksiniz. Ve
elinizde zeminler yok mu?
Burası konuşan Türkiye.
Burada zeminler yok mu?
İşte Meclis!"
Cumhurbaşkanı'nı
'olumlu bulan" DEP
Başkanı, "Sıkıntılarunızı
ve karşı karşıya
olduğumuz baskılan
anlattık. Bize kendimizi
güvencede hissetmemizi
söyledi. Olumlu bir tavır
sergUedi" diye konuşuyor.
Oysa, Demirel'in DEP
konusunda hükümetten
ayn düşündüğünü
söylemek abesle ıştigal!
Fakat Dicle'nin daha sonra
bütünüyle basına yansıyan
'malum sözleri' TSK'de
-haklı olarak- büyük
tepkinin doğmasma yol
açacak nitelikteydi:
Şöyle demişri Dicle:
"Bunlar (Tuzla'daki askeri
öğrenciler) askeri
üniformabydüar ve askeri
hedeftiler. Savaşta böyle
masum insanlar da ölür."
Güreş'in suçlaması
Güreş'ın, yakın çevresine
yaptığı söylenen
değerlendirme elbette çok
sert olacaktı.Güreş,
"Eşkıvayı sadece Bekaa'da
aramayın. Maalesef
bunlann bir kısmı
Vleclis'in çatısı altındadtr.
Türkiye'nin kendilerine
sağladığı imkânlan
kullanıyoriar. Kullanmakla
da kaJmayıp ihanet içinde
bulunanlaruı istifadesine
sunuyorlar. Bunlar Türk
askerine, düşman askeri
gözüy le bakıyorlar. Öyleyse
bunlar hain değil de
kimdir hain?"2aten (20
Şubat 1994) îçişleri
Bakanı Nahit Menteşe,
"Hatip Dicle'nin vatan
haüıi oMuğunu" ilan etti.