Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2001 PAZAR
14 KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr
'Her Şeyi Bilen Adam'm pek bilinmeyen yanlan Paris'te sergileniyor
Hitchcock müzede• Paris'te, Georges Pompidou Kültür Merkezi'ndeki
sergide Hitchcock'un sanatının klasik kültürle de
iç içe olduğu keşfediliyor. Sinemayla resim sanatını
birlestiren 'Hitchcock ve Sanat' başlıklı sergide, ünlü
yönetmenin, filmlerinde neredeyse bire bir esinlenerek
kullanıp yararlandığı bazı tablolar bulunuyor.
Kültûr Servisi - Iç sıkıntılı, kü-
çük Alfrcd. 1899'da Londra'nın
East-End semtinde dünyaya geldi.
Belki doğuştan gelen bu iç sıkın-
tısı ve huzursuzluğu nedeniyle
'North By Northwest-Gizli Teşld-
lat' gibi bir başyapıta imzasını at-
tı ve Hollvvvood'un namlı ustala-
nndan biri olageldi.
Hitchcock, çocukluğunda ve ye-
tişkinliğinde yaşadıklanndan bir
bölümûnü kullanmayı yeğlemiş
filmJennde. Bunlardan en biline-
ni. 5 yaşındayken yaramazhk yap-
tığı gerekçesiyle babası tarafındân
on dakikalığına da olsa bir hücre-
ye kapatılması. Hitch Usta için hiç
unutamadığı korkunç bir anıymış
bu 10 dakika. Filmlerinin çoğun-
da ele alıp işlediği, masum insanın
haksız yere bir suclu gibi kovalan-
ması teması, belki de bu anıdan
kaynaklanıyor.
Gençliğinde Hitch'in pek iyi bir
öğrenci olmadığı, ama çok oku-
yan, denıiryolları kılavuzunu bile
ezbere bilen ilgınç bir kişiliğe sa-
hip olduğu bilinıyor. Aynı zaman-
da resim sanatını, desen çizmeyi ve
fotoğraf çekmeyi de seviyor genç
Hıtch. Akşamlarıysa resim ve sa-
nat tarihi dersleri ahyor. Bu konu-
lara duydugu ilgi sonucunda edin-
diği kültür birikimi sayesinde Is-
lington sinema stüdyolannda iş
buluyor. Kendisini 'çokşişmanve
hırslT bir genç adam olarak tanım-
layan Hitchcock'un sinema sek-
töründe yükselmesi gecikmiyor.
En çok kazanan yönetmen
1927'de, peş peşe 3 film imza-
lıyor ve lngiltere'nin en çok para
kazanan yönetmeni olarak ün sa-
lıyor: 1927'den ABD'yegittiğita-
riholan 1939'a kadar (I2yılda) 23
film çeviriyor. Ancak bu üretken-
liği Amerika'da azalarak sürüyor,
36 \ ılda sadece 30 fıhn çekiyor. So-
nuçta ardında toplam 53 film bı-
rakan Hitch Usta, kuşkusuz her
eserınde mükemmele ulaşamıyor
ama çoğu zaman bunu başanyor.
Onun filmlerinde hayat hep tu-
zaklarla dolu: Hiç umulmadık bi-
ri, ihtıyar kadınlan öldüren bir ka-
tile dönüşüyor, sevgiliniz bir rönt-
genci çıkıyor (Arka Pencere), ko-
canız sizı öldürtmek için bir kira-
lık katıl tutuyor (Cinayet Var), hoş-
landığınız kadm cinsellikten tat al-
mayan, soğuk bir hırsız çıkıyor
(Marnie). Bu kadanyla da bitmi-
yor. Küçük çocuklar bombalarla
Londra'nın otobüslerinde dolaşı-
yor, casuslar New York'taki öz-
gürlük anıtında saklanıyor ya da
'Sapık'taki gibi duşunuzu alırken
defalarca bıçaklanıp öldürülüyor-
sunuz. Bunlan gerilim değil de
korku olarak tanımlayabiliriz, çün-
kü gerilimden nefret ediyor Hitch.
Bunun nedenini de ılginç bir şekil-
deanlatıyor: "Çokiştahholduğum
halde, peynirü sufleyi camlı bir fi-
nnın içinde pişerken seyredemiyo-
runı. çünkü onun aşın pişip patla-
masını düşünmek bile benim için
dayanılmaz bir şey._"
Bu bile onun için bir gerilim.
Genlımden nefret ettiğinden film-
lerini dikkatle, özenle hazırlar, se-
naryolan her zaman kusursuz. Öy-
le ki senaryo yazmayı bıtirdiğin-
de. bazen şunu itiraf eder: u
Üzgü-
nüm, film tamanılandı. Arük yap-
manı gereken yahuzca bunu film şe-
ridine geçirmek..."
Resim sanatına ilgisi bûyûktfi
Hitchcock'un yeteneğinin özel-
liği, görüntülerinin her zaman öze-
ne bezene hazırlanıp çekilmesı.
Bu görüntülerde sanat kendini his-
settırir. Çünkü Hitchcock, belir-
gin bir resim beğenisine sahiptir.
Koleksiv on yapar. VTaminck, Dufy,
Klee. De Chirico ve Daü tutkun ol-
duğu ressamlardır, Bernard Buf-
fet'ye kendi portresini yaptırmış-
tır. 1945 yapımı "Spellbound- Öl-
düren Hatıralar" filmınde ünlü
rüya sahnesi için Salvador DaB'ye
resim sıpanşi verir ve seti fütürist-
sürrealist bir hale sokar.
Hitchcock resim sanatına çok ıl-
gi duyardı. Tıpkı bir portre ressa-
mı gibi, başrole seçtiği kadın oyun-
cuların tümüne (az ya da çok) âşık
olduğu da söylenir. Hitchcock hak-
kında her şeyın bilindiği zannedi-
lırgenelde. Oysa Paris'te, Georges
Pompidou Kültür Merkezi'nde baş-
layıp 24 Eylül'e kadar açık kala-
cak bir sergi nedeniyle onun sana-
tının klasik kültürle de iç içe oldu-
ğu görülüp keşfediliyor şimdi. Si-
nemayla resim sanatını birlestiren
'Hitchcock ve Sanat' sergisi, Fran-
sız Sinematek'inin eski müdürü,
Pompidou Kültür Merkezi 'nin ye-
ni yöneticisi Dominique Paini ıle
Montreal Güzel Sanatlar Müzesi
yöneticisi ve sanat tarihçisi Guy Co-
geval'in ortak çalışmalannın ürü-
nü.
Ünlü bir film yönetmeni olmuş
bu eski güzel sanatlar öğrencisi, bir
ressam gibi renk, çizgi ve ışık üze-
rinde epeyce kafa patlatmış ve ta-
bii ki bu da filmlerıne yansımış.
Kuşkusuz bu adam, iki kez çekti-
ği, tanınmış bir filminin adına ka-
bpgibiuyuyor: "ÇokBflenAdam".
Esinlendiği ünlü yaprtiar
Bütün yaz boyunca sinema ve re-
sim merakJılanna hitap edecek bu
sergide yer alan ve Hitchcock'un
filmlerinde neredeyse bire bir esin-
lenerek kullanıp yararlandığı ba-
zı tablolar bulunuyor.
Hitch Usta, Felix de Boeck'in
1920'de yaptığı bir tablosundan
"Vertigo"nun( 1958) bir planı için
esinlenmiş.
Anthony Perkins ve arka planda
yer alan "Psycho - Sapık"taki ev
CardVVlffinck ın 1932 tarihli •'Kor-
kunç Haber" tablosunu anımsatı-
yor.
*39Basamak"tan( 1935) bir plan
ve Gustave Caillebotte'un "Bal-
kon" adh tablosu (1880) ile, "Kuş-
lar"da (1963) Tippi Hedrene sal-
dıran kuşlarla Gorges Braque'ın
1957'de yaptığı"Siyab Kuştor" ad-
lı tablosundakiler de benzeşiyor.
Hitchcock, filmlerinde çift-
lerin sanlmalannı bir suç gi-
bi. öpüşmelerini ise sanki öl-
dürmeye girişirmişçesine çek-
mek istediğini söylerdı: Işte
"Vertigo"da Kim Novak ve
James Stevvart ve Rene Magrit-
te'in 1928'deyaptığı "Duo" ad-
lı tablosu.
"NorthBy Normvvest-
Gizli TeskUaftakı Eva
Marie Saint'in saçla-
rı ve Domenico
Gnoli'nin "Kıvır-
cık Kızıl Saçlar"
adlı tablosu.
suya düşmüş
KimNovakve
VVilly Schlo-
bach'ın 1890 ta-
rihli "Öhun" tab-
losu, yine "Verti-
go"daki James Ste-
vvart'ın yüzüyle Al-
berto Martini'nin
1929'da resmettiğı
"Otoportre" arasın-
dakı benzerlik göze
çarpıyor. Rene Mag-
ritteın"DerinSularn
(1941) adlı tablosu ve
Philippe Halsman," Kuş-
lar" filminin tanıtımı için
çektiği fotoğraf da sergide
yer alan yapıtlar arasında.
Burhan Öçal ve Mercan Dede, 22. Montreal Uluslararası Caz Festivali 'nde
Doğu ile Batı buluşuyorKültür Servisi - Dünyanın en önemli caz festı-
vallennden bıri olan Montreal Uluslararası Cazz
Festivali, her yıl şehrin merkezinde yaklaşık 200
bın kişi tarafindan izlenen ve festivalin en önem-
li etkinliği olan Büyük Açıkhava Konseri'nıjGrand
Evement) bu yıl sanatçılanmız Burhan Oçal ve
Mercan Dede'nin vereceği konsere ayırdı.
'Doğu ile Baü buluşuyor' başlığı altında tanıtı-
mı yapılan Büyük Açıkhava Konseri, Burhan Öçal
ve Jamaaladen Tacuma'nın büyük projesı Gro-
oveAlla Turca'nın yanı sıra Istanbul Oriental En-
sembJe ve Mercan DedeTVio'nun konserlerinden
oluşuyor. Öçal ve Tacuma'nın Doğu ve Batı'nın
ritmik yapılarını kaynaştıran, 'oriental fiınk' diye
adlandırdıklan 'Groove Alla Turca' projesi ile
anonim Türk parçalan bambaşka bir kimliğe bü-
rünüyor. Ney, bendir ve vokal sanatçışı Mercan
Dede ise yeni albümü 'Seyahatname' ile Doğu-
Batı, geçmiş-gelecek, iç-dış gibi sanal yolculuk
temalannı işleyerek sufi müziğinin derinliğini
elektronikle birleştiriyor.
3 Temmuz'da saat 21.00'de General Motors
Sahnesi nde yapılacak olan gösteri, rüm Kuzev
Amerika'da canlı olarak televizyondan izlenebı-
lecek. TV5 International da konseri daha sonra tüm
dünyada yayımlamak üzere kaydedecek.
Mercan Dede, festıvalin en önemli gecesinin ha-
zırlıklannı 24 saatlik çalışma temposuyla sürdür-
düğünü söyledı. "Konserin gerçekleşeceği sahne-
nin hazuiığı ile o geceki performans için vakiaşık
80 kişilik bir ckip çahşıyor. Yaklaşık 130 bin vatlık
ses sistemive 200.000 vatiık ışık düzeninin kullanı-
Jacağı gece için sahne olarak kullanılacak plat-
formda yaklaşık 12 hareketli kamera bulunacak.
Konseralanuıa kurulacak v aklaşık 25 sinema per-
desinin yanı sıra 3 avn sahne de
estivalin en önemli
etkinliği olan Büyük
Açıkhava Konseri'nde
Burhan Öçal
ve Jamaaladen Tacuma'nın
büyük projesi Groove
Alla Turca'nın yanı sıra
Istanbul Oriental Ensemble
ve Mercan Dede Trio da
yer alacak.
canlı dans performanslan için kullanılacak.
Montreal'in 'The Gazette' gazetesınde çıkan
yazıda çok geniş yer verilerek Doğu ve Batı'nın
bırleştiğı noktada Mercan Dede ve Burhan Öçal'ın
perfoımansalanmn ilginçliği ve böyle bir geceye
seçilmelerindeki nedenlerden en önemlısinin ge-
lenekseli evrensel ile birleştirme çabasından kay-
naklanması şeklinde yorumluyor."
Montreal'in 100 bin tırajlı haftalık magazin ve
müzik dergısı 'Mirror'ın 28 tanhli sayısına Mer-
can Dede kapak oldu. Dede'nin diğer konseri de,
festivalin kapalı mekânlanndan biri olan Spect-
rum'da.
u
Büyük konserin anhndan fes-
tivalin 800 özel davetlisi ve 700 biletsiz se-
yircinin gircbileceği bu mckândaki kon-
ser ücretsiz, çok sevinç verici bir olay, be-
nim ve hepüniz için."
Ğörsel efeküerie şölene dönflşecek
Dede'nin yeni albümü 'Seyahatna-
me'nin, festivalle eşzamanlı olarak Night
& ay şirketi tarafindan Kanada'da dağıtı-
mına başlanacak. Burhan Öçal'ın festıval
öncesınde Groove Alla Turca albümünün
Fransa ve Kuzey Amerika'da çıkışı ile il-
gili turnesi devam ediyor. "Montreal'de
program çok iç içe. önce grubum Istanbul
Oriantal Ensemble, sonra birlikte, ortada
Mercan Dede vegrubu ama, aralarda her iki
grubun iç içe sololan olacak, sonra Jamaala-
deen ve grubu ik ve en son yine hep beraber
olacağız, her şev çok dakik olmak zorunda,
çünkü konser naklen T\ 'den javımlanacak."
Andre Menard' ın sanat yönetmenlığini üst-
lendiği festivalin Büyük Açıkhava Konsen, ay-
nca semazenler ve Erick Vîlleneuve'ün festi-
val alanındaki yapılara yansıtacağı görsel efekt-
lerle de renklendırilecek. 125 bin vatiık ses
sistemi, 400 bin vatiık ışık sistemi, dev ekran-
lar, özel efektler ve 200 bin cıvarında ızleyici.
konseri unutubnaz bir şölene dönüştürecek.
Uk kez 1980'de düzenlenen ve bugüne kadar
sayısız performansa sahne olan festival. aynı za-
manda uluslararası büyük plak şirketlerinin buluş-
ma noktası olarak da ayn bir önem taşıyor.
Bu yıl 22'ncisi düzenlenen. 28 Haziran'dabaş-
layan festival, 8 Temmuz'a dek 2 binden fazla
müzisyene. 500'ü aşkın gösteriye. 150 kapalı ve
açık hava konserine ev sahipliği yapacak.
Bobby Parker. VVayne Shorter. Rachid Taha,
Beadvr
Belle gıbı ısımlerın bulunduğu festıv al kap-
sammda gerçekleşecek olan konserlerden beşi-
nin bıletleri şimdiden bitti. Diana KralL Charlie
Haden, Buena Vlsta Social Club'dan İbrahim Fer-
rer,Cesario Evora ve Prince'in verecekleri kon-
serlere bılet kalmadı.
OKUMA LAMBASI
ENİS BATUR
XXI. Yüzyılın Müziği
İçin İki Uç
Giovanni Sollima ve Lark Dörtlüsü'nün, Ulusla-
rarası Istanbul Müzik Festivali kapsamında, 23 Ha-
ziran 2001 akşamı Aya Irini'de gerçekleştirdikleri kon-
ser tam bir şölendi açıkçası. 1962 Sicilya doğum-
lu bir besteci-çalgıcı Sollima, 2000 yılında beste-
lediği "halya'da Bir Yolculuk", ilk kez geçen güz New
York'ta seslendirilmiş taze bir yapıt.
Dörtdörtlükbirpost-modem, Sollima: "Herşey"\
fütursuzca kendine mal ediyor. Bütün dönemlerin,
coğrafyalann ezgilerıne açık, ne bulmuşsa cemet-
miş bu yapıtında: Bir XVI. yüzyıl madrigaliyle Phi-
lip Glass, filim müziğıyle Steve Reich'vari per-
küsyonlar, romantik akımın tınılanyla Eros Ramo-
zotti onda buluşuyor. Ilginç, coşkulu, sıcak bir bi-
reşim: Yakın geleceğin pop müziği umartm bu yol-
da gelişir.
"halya'da Bir Yolculuk", on dört bölümden olu-
şan soluklu bir yapıt. Izleksel örgüsunde de moza-
yık üslûbuna dayanıyon Giotto ve Dante'den, Sha-
kespeare ve Casanova'ya, hatta Bruno gibi tra-
jik bir örneğe sıçramaktan gerı durmuyor.
1960'lardan başlayarak, kıtlelerin ilgisini üzerin-
de toplayan Popüler Müzik alanına, Klasik Müziğin
önemli katkılan oldu: Pınk Floyd, The VVho, Alan Par-
sons Project, Jethra Tull ve benzerı topluluklann,
yalnızca orkestrasyon düzleminde ya da çalgı se-
çimi bağlamında değıl, ezgi düzeyinde de başvu-
ru yaptıkları gözlemlendi. Son 30 yılın en fazla yan-
kı uyandıran bestesi, Procol Harum'un "A Whiter
Shade ofPale"\n\n, bu yakınlaşmanın bir ürünü ol-
duğunu anımsatmak ısterim.
XX. yüzyıl müziğinin evrimini hakkıyla değerlen-
dirmek gerektiğınde, yalnızca ve birbaşına, "Klâ-
sik" çizgiyi gözönünde tutmakla yetinemeyeceği-
miz açıktır. Ozellikle yüzyılın ikinci yarısında, folk-
blues-rythm and blues-rock dörtgeninde gerçek-
leşen müzik devriminı küçumsemeye kalkışmak
hepten tuhaf olur - cazdan hiç söz etmiyorum.
1945 sonrasında, kaldı ki, sözkonusu iki çizgi
arasındaki yakınlaşmanın çift taraflı bir gelişme
gösterdiğini kanıtlayan örnekler az değildir. "Klâ-
sik" çizgideki kimi çıkışlann her zaman hoş karşı-
lanmadığı, Philip Glass ya da Steve Reich türü bes-
tecilerin "adamdan sayılmadığı" gerçi bilinen ger-
çek; ne kı, bu karşılıklı etkileşimin gitgide alan ka-
zandığını söylemek de güç değil artık.
Amatör bir takipçi olarak, kişisel tercihlerım be-
ni daha modernist bir çizgide tuttuğu ıçın olsa ge-
rek, tutucu birdinleyici olarak kaldım; Messiaen'ın,
Kurtag'ın, Ugeti'nin öğrencılerine yakınlık duyu-
yor, Amerikan ekolüne mesafe ve şüpheyle bakı-
yorum. Gelgelelim, o kanadın, Sollima örneğinde
olduğu gibi, daha geniş bir dinleyici kitlesine, cid-
di nitelik katkısı getirebileceğine, bir "tampon böl-
ge" yaratacağına da inanıyorum.
Gene de, Giovanni Sollima ve Lark Dörtlüsü'nü
dinlerken koyu bir ikilem içine düştüğümü sakla-
yacak değilim. Bir yanım, bu "gösfen"nin herşeyi
ehlileştiren, her alıntıyı mübah sayan, pervasız pers-
pektifi ile neşelenirken, ötekı yanım bir tür öfkeyle
direndi durdu. Sözgelımı Giardono Bruno'nun ya-
kıldığı Campo dei Fiori'yle bağlantılı 9. parçayı din-
lerken, gönlüm nota kâğıtlannın başına Sollima'nın
yerine Bruno Maderna'yı geçırmeden edemedi.
"Klasik" çizgi, son yanm yüzyıl içinde, dev birte-
cim çarkının tutsağı kılındı. Kargışlı çalgıcılann bi-
le ilah fıgürüne dönüştürüldüğü, bütün bir endüst-
rinin şan şöhret hizmetine koşulduğu bir dünyada,
sahici sanatsal arayışın alanı ıster istemez daraldı.
öte yandan, bu çerçevede üretilen işlerin yokuşu-
nun gitgide dikleştiğini de unutmamak gerekiyor:
Zimmermann'ın bestelerinı sıkı modem edebiyat
bilgisi olmadan, Gavin Bryars'ınkilen kavramsal sa-
natla yoğun ilişkıye gırmeden, Morton Feldman'ı
Beckett'in dünyasına nüfuz etmeden kavramak
elde mi?
Son gözdem, Hanspeter Kyburz'un "Voynich
Elyazması", 29 enstrüman ve dev bir koro için ger-
çekleştirilmiş yeni bir çalışma. Sollima ile yaşıt,
Kyburz. Yaklaşımlan taban tabana zıt. "Voynich El-
yazması", XVI. yüzyıldan kalma, 232 sayfalık bir
okunaksız metın. Pekçok uzman sökme çabası ve-
riyor bu çözülememiş yazıyı. Kyburz, okunaksız bir
metnı seslendirmeye davranarak, yaptığı işin an-
lam sınırını dayatıyor bize.
Belki de o iki uç arasında yol alacak XXI. yüzyılın
müziği.
Karya Yayıncılık'tan tiyatro dizisi
• Kültür Servisi - Kar>a \av ıncılık. Türk
tiyatrosuna katkı sağlamak amacıyla yeni bir
dizıye başladı. Dızı içinde Türk tiyatro
yazarlarmın oyunlan ile tiyatro ile ilgili
kuramsal kitaplar yer alacak. Ilk kıtap olarak
Tuncer Cücenoğlu'nun henüz sahnelenmemiş
'Kızılırmak' adlı müzikal ovoınunun da yer
aldığı üç oyunu 'Toplu O>oınları I' başlığı
altında yayımladı. Kıtapta yer alan dığer iki
oyun ise 'Helikopter' ve 'Ziyaretçı'. Karya
Yayıncılık bundan sonra 'Her Ülkeden' başlığı
altında îspanya'dan Çın'e, Çek
Cumhuriyeti'nden Japonya'ya, Rusya'dan
Küba'ya vb. tüm dünya ülkelerinden oyunlar
çevırtmeyi hedefliyor.
Uzun Metrajlı Film Yarışması
• ANKARA (AA) - 13. Ankara Uluslararası
Film Festivali kapsamında yer alan Ulusal
Uzun Metrajlı Film Yanşması'na başvuru
süresi 15 Ekim Pazartesi gününe dek uzatıldı.
Çankaya Beledıye Başkanı Haydar Yılmaz
yaptığı yazılı açıklamada, amaçlannın, bu yıl
içinde çekimleri tamamlanacak olan yeni
filmlerin de yanşmaya katılımını sağlamak
olduğunu belirtti. Ulusal Film Yanşması'nda 4
milyar lıra. Ulusal Belgesel Film Yanşması'nda
4 milyar 250 milyon lıra. Afiş Yanşması'nda 1
milyar 850 milyon lira ve Film Öyküsü
Yanşması'nda 3 milyar 400 milyon lira
tutannda ödül verilecek.
Eminem 1 yıl silah taşımayacak
• Kültür Servisi - Grammy ödüllü rap sanatçışı
Eminem'e bir yıl süreyle silah bulundurmama
cezası ve 2 bin 360 dolar para cezası verildi.
Şarkı sözleri ve aykırı davTanışlarıyla sürekli
gündeme gelen Eminem, bir rap grubunun
menajenyle yaptığı tartışmada silah çekmesi
nedeniyle yargılanıyordu.