12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 HAZİRAN 2001 CUMARTESİ HABERLER DÜNYADA BUGUN AIİSİRMEN Foça'da Çiftçinin Hall Bahkçıdan Beter FOÇA - Nihat Dirim'i, Foça'nın başarılı ve. sevilen belediye başkanı olduğu yıllardatanı- dım. Kendisi şu anda bir yandan CHP'nin il- çe başkaniığını yürütürken öbür taraftan da Bağlararası'nda babadan kalma arazide çift- çilik yapıyor.' Ziraat Mühendisi Nihat Dirim, Kemal Der- viş ile ekonomik pakete dikkatli, ama ılımlı bir yaklaşım içinde. Kendisine çiftçiliğin nasıl gittiğini sorduğum- daverdiği bilgiler, Foça'da çiftçinin halinin ba- lıkçınınkinden beter olduğunu gösteriyor: "Ziraat Bankası 'ndan heryıl kredi kullanınm. 2000 Martı'nda aldığım 4 milyan, vadesi olan 2001 Martı'nda ödeyemedim. Bu pazartesi (11 Haziran) 8 milyar ödeyeceğim. Buyüzden, geçen yıl kilosu 90.000 TL. 'den sattığım buğdayımı bu yıl kilosu 145.000 lira- dan sattım. Taban fiyattan devlete satama- dım, çünkü onun parayı ne zaman vereceği belli değil. Yaptığım hesaplara göre, arazi ki- rasını da ekleyince buğdayın maliyeti bu yıl 160.000 oldu." ••• Nihat Dirim, 1 yılda buğday üretimindeki bel- li başlı girdilerdeki artışı da şöyle anlatıyor: "Mazot: 2000'de tonu 430 milyon, şu anda 780 milyon, yann ne olacağı belli değil. Gübre: 2000 'de 50 kiloluk torbası 4 milyon, 2001'de 11-12 milyon." Evet sevgili okurlar, buğday üretimindeki belli başlı girdilerdeki artış ile fiyat artışı ra- kamları bunlar. Hayvancılıkta durumu soruyorum, yanıtları tüyler ürpertici: "Koyunun kasaplık et kilo fiyatı 2000'de 2.700.000 liraydı, 2001 'de 2.800.000 TL. ol- du. Buna karşılık 1 torba yem (50 kg) 1 yıl için- de 4 milyondan 9 milyona fırladı. Çobanlann aylık ücreti ise 1 yılda 100'den 200 milyona çıktı." ••• Bu durum karşısında şu soruyu sormamak mümkün değil: - Peki tanmda durum nereye gidiyor? Hayvancılıktan başlıyor anlatmaya: "Fosa'ya ayrılmış30yaşlı koyunumu, tane- si 33 milyondan, 1 milyara Bursalı bir celebe sattım. Tecrübeli bir adamdı, bana şunlan söyledi: "Benim 500 baş sığır yetiştirecek dona- tımlı çiftliğim var, yetiştirmiyorum. Kazana- mayınca neden hayvan yetiştireyim ki?" Hayvancılık ölecek, insanlarbu işten vazge- çecekler. Satış organizasyonu da ellerinde ol- duğu için Pınar Holding, Sek, Maret gibi ku- ruluşlar üretecekyalnız, bu arada da bizim ili- ğimizi sömürecekler. Onlarsatışı da ellerinde tuttukian için rantabl oluyor işletmeleri. Ama sömürünün boyutunu anlamak için sü- te bakın! 1 kilo sütü 150-160.000 liradan alıp 700.000 liraya satıyorlar. Bir tek pastöhzas- yon, nakliye ve ambalaj masrafı var onlann. Bunlar fiyatın 5'le çarpılmasını haklı gösterir mi? Üreticiye, 'ya üretme ya da maliyetini göz- den geçir' diyohar. Küçük ve orta üretici yok olacak. Ama onlar da, yalnız ithalata dayalı olarak bu işi yürütemezler, kendileh de yok olacak- lar. Aynca tanm üreticisinin üretmemesinin doğuracağı sosyal sorunlar da caba." işte böyle sevgili okurlar. Türkiye'nin her yöresinin, bir yandan kendi- ne özgü, bir yandan tüm ülke genelini yansı- tan sorunları var, Foça'da olduğu gibi. Foçalı tanm üreticisinin hali, Türkiye'nin geneline öz- gü, hatta kimi yerlerde durum daha da kötü. Taban fiyatı, tanmda sübvansiyon vb. gibi konulan tartışırken bu gerçekleri bilmekte ya- rar var. ORAL ÇALIŞLAR Muayene, Teşhis, Tedavi TÜRK KALP VAKFI 191/layıs Cad. No: 8 Şişii/lstanbul Tel: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35 Irttemet: http://www.tkv.org.tr e-mail: gen.sekretera tkv.org.tr koordinator a tkv.org.tr Meslek örgütleri, RTÜK Yasası'nm gazeteciyi korumak ve güçlendirmekten uzak olduğunu belirtiyor Detişim özgürHiğüne darbe;fstanbul Haber Servisi - Çağdaş Gazeteciler Derneğı Genel Başkanı İsmet Demirdöğen, yeni RTÜK Ya- sası'yla bırlikte artık Türkiye'de "mega patronlar" döneminin başla- yacağını behrterek "Cumhurbaş- kanı Ahmet Necdet Sezer'den bu ya- sayı veto etmesini istiyorum" dedi. TGS Genel Başkanı Ziya Sonay da "Eskisi gibi bu yasanın da işlemeye- ceguıT savundu. RTÜK Yasası'nın "intikam alma düşüncesiy le hazırlandığını" vurgu- layan tsmet Demirdöğen. "Yasa ga- zeteciyi korumaktan ve güçlendir- mekten uzakür. Tümüyle gazete sa- hibinin ve yönetim kurulunun kont- rolüne sokmuştur" dedi. Demirdö- ğen şunlan söyledi: " Yasayla editoryal bağımsızhk bir yana, gazete veya televizyon sahibi- nin doğrudan yayınlan denetkmesi sonucunu doğuracakbr. Demokrasi aracı olarak nitelendirilen Anado- lu'daki yerel basının da ağır cezalar- la baskı altına alınması ve yok edil- mesini içermektedir. tletişim özgür- lüğüne, uluslararası ilkelere ve AB'nin normlanna aykındır. So- nuçta mega patronlar dönemini açı- cı bir sonuç doğuracaktır." Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Zıya Sonay, kendilerinın yıllardır karşı çıktığı olayın gerçekleştiğini belirterek, "Eskisi gibibu yasada işlemeyecek" dedi. Basına sansür yasasının yaşa- ma geçırildiğini vurgulayan Sonay, medya patronlanna ihale serbestli- ği getirildiğıni de anımsatarak "Bi- zim yıllardır karşı çıktıgımız olay gerçekleşti" dedi. Yasanın kimsenin görüşü alınma- dan oldubittiyle TBMM'ye getiril- diğine dikkat çeken Maltepe Üni- versitesi tletişim Fakültesi Dekanı ErsanHal, "Böylebir yasa hiçbirhu- kuk devletinde olmaz" dedi. Yasa- nın, basın tekellerinin istekleri doğ- rulrusunda hazırlandığını belirten Ilal, şöyle devam etti: "Bu yasay la kâğıt üzerinde olan 29. maddedeki engeller de kaldırü- nuş oldu. Böyletikle yabancı serma- yenin, kamu mah olması gerekenle- ri de ele geçirme tehlikesiy le karşı karjıya kalıyoruz. Aynı zamanda RTÜK de siyasal iktidara bağımlı duruma geliyor." Prof. Dr. Unsal Oskay da son hu- kuki dûzenlemeleri gerçekleştiren-; lerin çok yakın zamanda mahcup' olacaklannı belirtti. [ Prof. Dr. Ünsal Oskay özetle şun- lan söyledi: ; "Dünyaya katılmamızın tek yolu, kimsenin karşısında utanç duyma- yacak kadar, özgürlükten yana, ge- lişmeden yana bir siyasal yapı kur- mamızdır. Bunun da yolu yazüı ba- sın, elektronik basın ve iletişimle il- gili bütün yeni teknolojilerin kulla- nımında özgürlükten yana davrana- bilmektir. Son hukuki düzenlemele- ribuaçıdanolurrılubulmakçokzor." volkan Vural: Kültürel farklılık zenginliktir tstanbul Haber Servisi - Avrupa Birliğı Genel Sek- reten Büyükelçi Volkan Vural, kültürel farklılıkla- nn ülkelerin zenginliği ol- duğunu belırterek "De- mokrasinin ve insan hakla- nnın tüm unsurianyla be- nimsendiği,firsateşitliginin gerçek anlamıyla sağlandı- ğı durumlarda aanlık kav- ramı sorun olmaktan çüo- yor" dedi. tstanbul Barosu Insan Haklan Merkezi tarafindan dün Taksim Dorint Park Plaza Oteli'nde "Ulusal Uhısalüstü ve Uluslararası Hukukta Azuılık Haklan" konulu bir sempozyum dü- zenlendi. tstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman'ın yönettiği toplantıda konu- şan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelennden Prof. Dr. Ibra- hirn Kaboğlu, Türkiye'nin hak ve özgürlüklerin be- nimsenmesi konusunda es- neklik göstermekle birlik- te, bazı konularda ihriyatlı davTandığını ifade ederek "Kamu görevlilerine sendi- ka hakkı, kühürel haklar gi- bi, mevcut haklar ve yeni haklann kullanımı konu- sunda gerekli araçların ge- liştirilmemiş olmasından kaynaklanan zihniyet soru- nu var" dedi.Büyükelçi Vu- ral da dünyanın, biri global- leşme, ikincisi din, dil. et- nik farklılıklara dayanan aynşma olgusu olmak üze- re iki süreci birlikte yaşadı- ğını belirterek "Aynkklar- dan önemli sentezkre van- hr" dedi. Protesto edfldi "Hukukta Azmhk Hak- lan" sempozyumu önce- sinde kendilerine "ÖnceÜ- ke Çağdaş AvukaÜar" adı- nı veren tstanbul Barosu'na kayıtlı bir grup, bildiri da- ğıtarak sempozyumu pro- testo ettiklerini bildirdi. AB Türkiye Temsilcisi Ka- ren Fogg, Alman Yeşiller Partisi Millervekili Cem Özdemir'in "yeni Sevr da- yatmacılan" olarak nitelen- dırdiği bıldıri üzerine Yü- cel Sayman "Türkiye'de bazı konulartabudur.'Dev- let bölünür' diye üzerinde konuşulamaz. Bu arkadaş- lann bildiri dağıtma hakkı- na saygı duyuyorum" dedi. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN LiberalEtiişünce Topluluğu 'ndan İfade Özgürlüğü' sempozyumu: AİHMUe aranuTflamesafevartstanbul Haber Servisi - Avru- pa tnsan Haklan Mahkeme- si'nin (AÎHM) Türk yargıcı Rı- za Türmen, Türkiye'deki ifade özgürlüğü anlayışıyla AtHM'nin anlayışı arasında mesafe bulun- duğunu belirterek bunu kapa- manuı en iyi yolunun, yasalan değiştinnek olduğunu söyledi. Turizm Bakanı Erkan Mumcu. "İfade özgürlüğünün kısıtlan- masuun kaçuubnaz sonuçlann- dan bir tanesi iki- — — ^ - yüzlülük, çifte standarttir" dedi. Avrupa Komisyo- nu Türkiye Temsil- cisi Karen Fogg da Türkiye'de sivil toplum örgütleri- nuşan Turizm Bakanı Mumcu, ifade özgürlüğünün kısıtlandı- ğı, engellendiği, özendirilmedi- ği ortamlarda, düşünme eylemi- nin uygarlık yaratıcı potansiye- le dönüşmesinin kolav olmadı- ğını vurgulayarak "Insan dü- şüncesini ve ifadeyi ne kadar öz- gürleştirirseniz, insanı o kadar yaratıcılığa teşvik etmiş olursu- nuz" dedi. Farklılığm cezalandınldığı bir • "Düşûnce ve ifade Özgürlüğü" konulu uluslararası sempozyumda konuşan Turizm Bakanı Mumcu, ifade özgürlüğünün kısıtlandığı, engellendiği, özendirilmediği ortamlarda, düşünme eyleminin uygarlık yaratıcı potansiyele dönüşmesinin kolay olmadığını vurguladı. nin desteklenmesinı. esas ola- rak yapısal reformlann bir par- çası olarak gördüklerini söyledi. Liberal Düşünce Toplulu- ğu' nun, A\Tupa Komisyonu tn- san Haklan Vakfı'mn katkıla- nyla düzenlediği "Düşünce ve tfade Özgürlüğü" konulu ulus- lararası sempozyum. Armada Otel'de başladı. Sempozyumun açıhşmda ko- sosyal ortamda. özgür. risk alan ve uygarlık yaratma sürecine katılan bir bireyin ortaya çıka- bilmesinin neredeyse imkânsız olduğunu belirten Mumcu, "10 milyon ilköğretim ögrencisinin her gün scyra kıy aferi gh diği, ay- nı ant ile eğitime başladığı. her- kesin aynı şeyleri okuyııp aynı şevleri hiç değiştirmeden ezber- lediği şekilde ifade etmeye zor- landığı, farklı biçimde kendini ifade etmesinin ayıplandığu suç sayıldığı ve bunun resmen y apü- dıgı bir ülkede farkhlaşmanın, bireyin evTİmsürecinin hızhola- büeceğini söyiemekçok kolay de- ğil" dıye konuştu. Türmen, Türkiye'deki düşün- ce özgürlüğüne ilişkin, mahke- menin önünde şu an bekleyen 255 dava olduğunu belirterek bunlardan 141' inin kayduun ya- pıldığnıı bildirdi. Avrupa Komis- yonu Türkiye Tem- silcisi Büyükelçi Karen Fogg da sivil toplum örgütleri- nin önemine dikkat çekerek bu kurum- lann, özellikle sağlık ve eğitim konusunda oynayacağı rolleri kimsenin ınkâr edemeyeceğini öne sürdü. Fogg, "Düşünce özgürlüğü, demokrasinin temelidir. Düşün- ce özgürlüğü, herhangi bir şekil- de ödün verilmeden ele alınma- hdır. Başka düşüncelerk birlik- te yaşamanın yoUannı bulmah- yız" dedi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Avukat İlkiz'in RTÜK yorumu: Yasa, ifade ozgürlugüne aykın ANKARA(Cnmhuri- yet Bürosu) - Medyada tekelleşmeye yasal kılıf hazu^layan RTÜK Yasa- sı, Cumhurbaşkanı Ah- met Necdet Sezer'in onayına sunuldu, Avu- kat Fikret İBdz, anayasa ile düzenlenen "düşün- ceyi açıklama ve yayrna özgürîüğû" konusunda RTÜK ve Basın yasala- nnı değiştiren; internet yayınlanm da "müda- hale edilen düşünce ve ifade özgürlüğü" alanı- na çekerek sınırlandır- ma getiren düzenleme- nin, "ifade özgürlüğü- ne" aykın olduğunu bil- dirdi. Kamuoyunda bü- yük tepkilere yol acan RTÜK Yasası, Sezer'in onayı için Çankaya Köş- kü'ne gönderildi. Se- zer'in yasa üzerinde 15 günlük inceleme süresi bulunuyor.. Avukat Fikret tlkiz, hükümetin yasayı Tür- kiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve iç hukuk mevzuatını dikkate almadan hazır- ladığını vurguladı. tlkiz, yasada sakıncalı gördü- ğü hususlan şöyle sıra- ladı: •tnternettegeleneksel yöntemlerle denetim mümkün değildir. Diğer FIJ raporu: \Ssac uıternetdaMdenemez. yandan yasadışıhğa da göz yumûlamaz. Ancak yasal düzenlemeler, bu teknokjinin önünü kes- meden,aksinegelişmesi- ni teşvik edecek biçimde gerçekleşririlnıeüdir. • Suç ve cezada kanu- nüik kurahna göre, in- ternet ortamındaki ya- yınlar yasa ile düzenlen- mediğinden suç yoktur ve ceza verilemez. • İnternet ortamında yapılan yayında görûfen hakaret suçundan dola- yikimhakkındavehan- gi yasaya aûfla dava açı- lacakor? •TBMM'ninkabulet- tığı maddeler "yasakla- ma, denetieme" ve "mü- dahafc" ederek sınırlan- dırma mantığıyla kabul edilmiştir. lletişim öz- gürlüğü denetimve kısıt- lama altına alınmıştır. Gazeteciler kaygılı İstanbulHaber Servisi - Uluslararası Gazeteci- ler Federasyonu (FIJ) Dünya Kongresi'ne su- nulan raporda, globalleş- me sonucu gazetecilerin sendikal haklannın iş\F e- ren baskısı altında kaldı- ğı belirtildi. Raporda, "Medyanm niteKğinde devam eden düşöş ve ah- laki \e meskki standart- lar konusunda gazeteci- ler arasmdaki kaygdar arüTuştir" denildi.Türki- ye Gazeteciler Sendika- sı tarafindan yapılan açıklamada, 11-15 Hazi- ran tarihlerinde Seul'de FU'nin 24. Dünya Kong- resi'ne sunulmak üzere FIJ Genel Sekreterliği ta- rafindan bir rapor hazır- landığı kaydedildi. Ga- zeteciliğin değişen dün- yasma dikkat çekilen ra- porda, "sendikal haklar, globaüeşme karşısmda gazeteci sendikalarryia sosyaldhaloğu reddeden veya etik gazetecilik pa- hasına ticari zorunluhık- lan gittikçe artan ölçüde empoze eden miütan iş- verenlerinbaskısıaltında 'vurgulandı. [email protected] Bir grup insan, Istanbul'da Armada Oteli'nin bir salonunda, Türkiye'nin yeni bir siyasi oluşuma ihtiyacı dup ol- madığını, böyle bir ihtiyaç varsa böy- le bir oluşumun nasıl yapılanması ge- rektiğini tartışıyor. Aralarında eski ba- kanlar, parti genel başkanları, millet- vekilleri, bilim ınsanları, avukatlar, sa- natçılar ve gazetecilerin yer aldığı 4O'a yakın kişi, nasıl birsiyasetyapılanma- sına ihtiyaç olduğuna kafa yoruyorlar. Aydın Güven Gürkan, siyasetin yenilenmesi gerektiğini söylüyor. Gür- kan, solda parçalanmanın, dağınıklı- ğın, artık kolektif bir enerjiye dönüş- türülmesinın zamanının geldiğine dik- kat çekiyor. Ercan Karakaş, hazıria- dığı bir metinle katıldığı toplantıda "Solda nasıl birparti" sorusuna cevap anyor. Karakaş şunlan söylüyor: "Ka- pitalizmin yeni bir evresi olan küresel- leşmenin gelişmeyi kolaylaştıncı kimi unsurtanndan dar bir kesim yaraha- nırken onun yarattığı eşitsizlikler, böl- Yeni Bir Oluşum Gerekli mi? geler, ülkeler ve gelir goıplan arasm- daki uçurumu daha da arttınyor. Tür- kiye ise dünyadaki gelişmeleri irdele- miyor. Ya teslim oluyor ya da içine ka- panıyor. Halen 12 Eylül Anayasa- sı'ndan, yasalanndan ve yasakçılığın- dan medet umuluyor. Demokrasiden, hukuk devletinden, saydamlıktan, ör- gütlülükten kon\uluyor." Hasan Bülent Kahraman, Aydın Cıngı, Meryem Koray, Hasip Kap- lan. Ergin Cinmen, Reha Çamuroğ- lu, Zeynel Öztürk nasıl bir parti, na- sıl bir sol konusunu ele aldılar. Küre- selleşmenın Türkiye üzerindeki etkile- rini değerlendirdiler. En önemlisi, sol ve özgürlük, sol ve eşitlik, sol ve de- mokrasi arasmdaki bağa dikkat çek- tiler. Solun özgürlükten uzak, milliyet- çi ve otoriter rüzgârların etkısı altında bir çaresizliğe mahkûm edilmesı ve bu noktadan nasıl bir çıkış yolu bulu- nacağı, gündemin asıl maddesiydi. Erdal Inönü'nün ne yapacağı ve yeni bir oluşum için harekete geçip geçmeyeceğinin tartışıldığı şu günler- de, solun birçok kesiminde hareket var. CHP Kurultayı'nın yaklaşması, Baykal'a rağmen CHP'den kopma- yanlar için bir son deneme niteliği ta- şırken artık soldaki var olan örgütler- den umudunu kesmiş olanlar ise ye- ni bir örgütlenme arayışı içine girdiler. Armada Oteli'ndeki toplantı, işte bu arayışlardan birisi. Baykal'dan önce CHP'den kopan ve bir arayış içinde olan eski Halkçı Parti Genel Başkanı Aydın Guven Gürkan, bu arayışı en uzun za- mandan beri sürdüren siyasetçilerden. Solda yeni bir oluşumun Erdal Inö- nü'nün inisiyatrftne bağlı hale gelmesi, bazı çevrelerde "Erdal Inönü olmazsa olmaz" anlayışının doğru olmadığı fikri- nin yaygınlaşmasına yol açıyor. ••• Tantan'ın istifası, Kemal Derviş ve Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik il- gi, belki de artık çaresizliğe düşen toplum için bir umut şınngası olarak kabul görüyor. Ancak bu arada önem- li birtoplumsal potansiyele sahıp olan solun ne yapacağı belli değil. CHP Kurultayı ve Deniz Baykal'ın önderii- ği artık geniş kitteter için bir anlam ta- şıyor mu? CHP'den umudunu kesen yaygın sol kesim, ortak bir parti zemi- ni yaratabilir mi? Sol, önümüzdeki dönemde, iktida- ra aday bir muhalefet hareketinı orta- ya çıkarabilir mi? Sosyalistlerle sosyal demokratlar, bir parti çatısı altında bir- leşebilirler mi? Geleneksel sol tırtum- larla, bugünün dünyasına bir çözüm getirilebilir mi? Batı'da iktidara gelen ve seçim başarıları kazanan sosyal demokrat hareketler, Türkiye solu için ne anlam ifade ediyor? Buna benzer birçok soru, Türkiye solunun önünde duruyor. Daha da önemlisi, milliyetçilikten, otoriter anla- yışlardan kopan ve bugünkü despo- tik devlet anlayışına karşı bir seçenek olabilecek bir sol birikimin Türkiye'de olduğu söylenebilır mi? Sorular uzatılabilir. Ancak görünen o ki Türkiye'nin yeni bir siyasete olan ihtiyacı her geçen gün artıyor. 12 Ey- lülcü, içine kapanık sistemden Türki- ye'yi kurtaracak, ülkeyi refaha ve öz- güriüğe doğru götürecek yeni siyasi seçeneklere olan ihtiyaç, giderek da- ha fazla zorunlu hale geliyor. İşte bu ortamda solcular çıkış yolu anyorlar. Bu yolu bulmak o kadar kolay ol- mayacak. Türkiye köşeye sıkıştı. Şim- di arayış ve yeni seçenekler üretme zamanı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle