25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1AZİRAN 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Eczacıların ilk mitingiEczacılar, tarihlerinde ilk kez bir miting yaptılar. Artık hastalara ilaç hizmeti veremeyecek konuma dü- şürüldüklerini dillendirdiler. Kamu kurumları aracıhğıyla verilen ilaçla- nn bedellerini, ancak90-100 gün- lere varan sürelerle geri alabildik- lerinden yakındılar. Ithal ilaçfiyatı- nın belirlenmesinde "dalgalı kur"a geçilmesiyle biriikte eczacılann kâr oranlannın düşürülmesine karşı çıktılar. Türk Eczacıları Birliği Genel Sek- reteri Betül Bilgetekin, eczacıları ilk kez miting yapmaya zoriayan nedenleri şöyle özetliyor. "1980'de ülkemizde tüketilen /7a- cın yüzde 2'si ithal iken bu oran gi- derek artmış, 2000 yılında ilaç ade- di olarakyüzde 26'ya, bedel olarak da yüzde 40'lara varmışttr. Sağlık Bakam'nın ithal ilaçta eczacı kâriı- hğının düşürülmesini, ithal ilacın artışının engellenmesi anlamında yaptığını ifade etmesi gerçekçi de- ğlldir. İthal itaç fiyatlannın belirien- mesinin dalgalı döviz kuruna bağ- lanması, ilaç üretim ve dağıtım sek- törünün daha fazla globalleşen ser- mayenin denetimine girmesine ne- den olacaktır. Eczacılık örgütleri yıllar öncesin- den 'Butehlikeli gidişin önlemi alın- sm!' diyordu, O gün sözlerimize kulak tıkayanlar, bugün krizin fatu- rasınt halkımıza ve eczacılık hizme- tini zaten büyük bir özveri ile sür- dürmeye çalışan eczacıya çıkar- maya çalışıyoriar." Sosyal devletin yok edilmesi, uluslararası sermayenin serbestleş- mesi her meslekten yurttaş için gi- derek çok yakıcı bir sorun oluyor. Bakalım nereye kadar gidecek... Parası olan okusun! Kamu üniversitelerin- de öğrenci sayısı ve harç- ları artarken bu kuruluş- lara ve öğretim üyelerine ayrılan kaynaklartn azal- dtğına daha önce değin- miştik. 1993'te konsolide büt- çe içinde yüzde 4.1 olan yükseköğretime ayrılan payın 2000'de yüzde 2.2'ye düştüğünün, pro- fesörlerin ücretlerindeki gerilemenin 1993 değer- lerine göre yüzde 14.7, doçentlerde ise yüzde 26.4 olduğunun altını çiz- miştik. Bu koşullara haklı ola- rak tepki gösteren rek- törler, sorunlarını hükü- mete aktardılar. Hükümet, şıp diye çözüm buldu: "Öğrencilerin harçlarını yükseltin." Topladığı verginin bu yıl neredeyse yüzde 100'ünü borçlara aktaracak olan bir iktidardan başka ne beklenirdi ki zaten... Üzücü olan, kamu üni- versitelerinin rektörleri- nin, öğrenci harçlannın 650 dolara kadar yüksel- tilmesi önerisini hemen kabul etmeleri. Daha doğ- rusu, üniversitede oku- yan öğrenciler için bu- günkü kurla 800 milyon li- raya ulaşan bir tür "ver- gi" salınmasına aracı ol- maya boyun eğmeleri. Dahası, "yüzde 10 pa- ralı öğrenci kontenjanı" uygulaması ile parası olan öğrencinin, parası olma- yan öğrenciden daha dü- şük OSS puanı alsa bile devlet üniversiteterine gir- me olanağına açık kapı bırakılmasına ne deme- li? öğretim Elemanları Sendikası Başkanı Doç. Dr. Hayri Kozanoğlu, bu iki uygulamanın eğitbilime de, Anayasa'nın eşıtlik il- kesine de, sosyal devlet anlayışına da aykırı oldu- ğu kanısında: "Rektörie- rin öğrenci, harçlannın 650dolara çıkartılarak öğ- retim elemanlannın ya- şam şartlarıntn düzeltil- rnesi talebini çok yanlış ve yersiz buluyoruz. Biz, parasız eğitim talebimizi sürdürmeye karahıyız; öğ- rencilerimizin cebine sal- dırarak yapılacak düzen- lemelere şiddetle karşı çı- kacağımızı, öğrencileri- mizle birlikte tepki koya- cağımızı açıkça ilan edi- yoruz. Yüzde lOparalı öğ- rencikontenjanını da, hem Anayasa'nın eşitlik ilkesi- ne aykın olacağı hem de kamu üniversitelerinin ti- carethane haline getiril- mesinin son adımını reş- kil edeceği için kabul edi- lemez buluyoruz." Kozanoğlu, "sonadım" diyerek iyimser bir yorum yapıyor. Durun bakalım, üniversitenin tümüyle pa- raiılaştınlmasının ilk adım- lan atılıyor daha. Aymaz- lık sürerse, gerisi mutla- kagelecek... ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMtROĞLU Uzaylımn Türkiye Günlüğü! 1 Haziran: öğle saatlerin- de, ben ve arkadaşım Bibi, keşifgezisiyapmak üzere "Kir- li Sakal" adlı uzay aracımıza bi- nerek yola çıktık... Yol üzerin- de birkaç ufak kozmik belde- ye uğradıktan sonra, akşam saatlerinde dünya gezegeni- ne ulaştık... Biraz okyanus ha- vası alıp, Ortadoğu üzerinde birkaç tur attıkve hem dinlen- mek hem de bitki örnekleri al- mak için Türkiye adlı ülkenin Uşak ili yakınlarında iniş yap- tık... Gece saatlerinde, civar- daki bir evden gelen sesler dikkatimizi çekti... Sessizce yanaşıp pencereden baktık... Bibi, o evde yapılanın 'kına gecesi eğlencesi' olduğunu, daha önceki tecrübelerine da- yanarak tespit etti... Ben, ora- dan hemen uzaklaşmamız ge- rektiğini söylesem de, Bibi ev- deki gözlemelerden birer-iki- şer tane almamız için çok ıs- rar etti... Evdekilerin toplu hal- de avluyaç\karak "Harmanda- lı" oynamalannı fırsat bilen Bi- bi, "Beni kolla!" dedi ve eve sız- dı...Tam patatesli gözlemele- ri dürüm yapıp çıkıyordu ki, sonradan gelinin dayısı oldu- ğunu öğrendiğimiz Sümer ad- lı dünyalı, Bibi'yi tutup hava- ya kaldırdt... Kuşku yok ki, Sü- mer sarhoştu... Anladığım ka- danyla, Sümer, Bibi'yi oyun- caksanmıştı, havaya atıp atıp tutuyor, Bibi'yi mıncıklaytp "pil yerierini" anyordu... Zavallı Bi- bi, korku içindeydi... Sonra sarhoş dayı Sümer, sıkılıp Bi- bi'yi divanın altına attı ve ha- laya katıldı... Ancak, sabaha karşı ortalık tenhalaşınca Bi- bi'yi divanın altından çıkara- bildim... Çok korktuğu için tüm şarjı bitmişti... Sırtıma al- dım ve oradan uzaklaştık... Aracımızda Bibi'yi şarja tak- tığımda sabah olmuştu... Iti- raf etmeliyim ki, bu gezege- nin güneşi bizimfloresangü- neşe göre daha güzel doğu- yor... Seyrederkensızmışım... 2 Hasûran: Bibi kendine gel- mişti... Potasyum klorür ve kalsiyum sandozdan oluşan sabah kahvaltımızı yapıp,.üs- tüne birer tane de yeşil zey- tin yedikten sonra geri dönüş için hazırdık... Fakat Bibi, yi- ne sorun çıkardı... Büyükba- bası Gamagam, eski bir kâ- şifti ve yüzyıllar önce, kısa bir süreliğine uğradığı dünyada içtiği suyun lezzetini unuta- mamıştı... Bibi gelmişken bi- razcık su almak istediğini söy- ledi... "0/maz Bibi" dedim... "Ama büyükbabam 40 ışıkyı- lında bi defa bişeyistedi, onu kıramam" dedi... "Vapma Bi- bi, etme Bibi" dediysem de ik- na edemedim... Yanımıza iki metal testi alarak su arama- ya çıktık... Küçük bi dere bul- duk... Testileri doldurup döner- ken ben önden gidiyordum, gece Sümer tarafından hır- palandığı için yorulan Bibi de arkadan geliyordu... Bir tepe- nin başına çıktığımda, üç adet dünyalı gördüm... Yüz metre kadar uzaktalardı... Bir süre şaşkın şaşkın birbirimize bak- tık... Üç dünyalıdan ikisi ka- dın, biri erkekti... Kadın olan- lardan biri yere çöktü... Dün- yalıların köpek görünce böy- le yaptıklarını biliyordum, bu yüzden biraz alındım... Ama alınmanın bozulmanın zama- nı değildi... Temkinli şekilde geri geri yürümeye başladım... O esnada erkek dünyalı yer- den taş alıp bana atmaya baş- ladı... Her türlü kozmik eğiti- mi almış olmama rağmen, taş atıldığında ne yapılacağını söylememişlerdi. Şaşkınlık içinde, o taşlan dünyalılara geri hrlattım... Erkek dünyalı, şu an burada yazamayaca- ğım dozda bir küfür etti... Bi süre böyle taşlaştık... Tepenin arkasında kalan Bibi'yi görme- mişlerdi... Bibi'ye "Sen araca git, buradan uzaklaş... Ben onları oyalanm!.." dedim... Bi- bi, gitmek istemedi... "Amirin olarak sana emrediyorum Bi- bi, gideceksin!.." diye bağır- dım ... Bibi ağlamaklı bir ifa- deyle "Emredersiniz!.." diye- rek gitti... Dünyalı kadmlar- dan yere çökmemiş olanı, "Hey uzaylı gel hele, tanışıp ko- nuşak, bi çayımızı iç" dedi... Çay iyi fikirdi, ama yüz metre uzaktayken taş atan, yanına gidince neler yapmaz... Git- medim... Aracın yerini bulma- sınlar diye ters istikamette koşmaya başladım... Peşim- den geldiler... Bu arada, ayak izi bıraktığımın farkında de- ğildim, sonradan dank etti, amaişişten geçmişti... Üç ki- lometre kadar koşup izimi kay- bettirdim... Perişan haldey- dim... Hem çok fazla iz bırak- mıştım hem de aracı kaçır- mıştım... Ayrıca bitkin ve aç durumdaydım... Bi tane koza- lak yiyip mideyi bastırdım... Şarjım da b'rtiyordu... Şarj edil- mezsem ölürdüm... Yaşamak için tek seçeneğim kalmtştr. Kulağımın arkasındaki efla- tun kabloyu çekince bir dün- yalı görünümüne kavuşabilir- dim... O zaman da benim için gezegen hasreti başlayacak- tı... Artık, Poaça'ya, yurduma hiç gidemeyecek, ailemi ve dostlarımı hiç göremeyecek- tim... Otatlı, yeşil tozlardan bir daha hiç yiyemeyecektim... Başka çarem yoktu... Eflatun kabloyu koparıp dünyalı bir erkek görüntüsü aldım... Adı- mı da kendi kendime "Bah- ri" koydum!.. 3 Haziran: Dünyalı olunca karnımı doyurmak kolaylaştı... Pek yakın davranmasalar da, taş da atmadılar... Benim gi- bi "zoraki dünyalı olmuşlann" listesini hatırlayıp onlardan bi- rinegittim... "Cumhuriyet"ad- lı gazetede haftada bir yazı- yordu... Hikâyemi ona anlat- tım... "Hoş geldin aramıza Bahri" dedi... O da Poaça'yı unutamamıştı. Kimseler gör- meden bir kozalağı beraber yedik... Mecburen dünyalıyız artık... Ha, bu arada Bibi'den mesaj geldi. Gamagam Dede suyu içmiş, çok mutlu olmuş!.. Kim, niçin yonetiyor? Tasfiye sürecine sokulan kamu ban- kalarında çalışanlar, aralarında bir ileti- şim köprüsü kurdular. Birbirlerıyle daha çok elektronik mektuplahaberleşiyorlar. Aşağıdaki bilgileri o mektuplardan öğ- reniyoruz: - Sektörde krız sonrası işsiz kalmış -bankalan fonaaktanlmış olup da halen belirsiz koşullarda çalışanlar hariç-10 bi- ne yakın eleman bulunuyor. -Tasfiye edilmesürecine sokulan ban- kaların üst yönetimine getirilen ekıpler, geçmişte görev yaptıkları özel sektör bankalarında çok sıklıkla eleman değiş- tirme alışkanlıklarıyla tanınıyorlar. - Aynı yöneticiler, fızığıni düzgün ve ba- kımlı buldukları kişilerle çalışmak istedik- lerinı her yerde dile getiriyorlar, insanla- rı kilolanna ve giyimlerine göre aşağıla- yabiliyorlar. Eleman seçerken dogum yapacak, evli ya da askerliğini yapma- mış olanları istemiyorlar. Son günlerde bu bankalarda çalışan- ların başına gelenlerden bir başka örne- ğı de Tüm Banka-Sen Genel Sekreteri Ercan Yıldız aktardr. "8 aylık çocuğu olan bir bankacı anne, çalıştığı banka şubesinin kapatılması üzerine başka bir ilçeyeatanır. Sözleşmeli memurolan eşı- nin isegörev gereğı o ilçeye gitmesi ola- sı degildir. 8 aylık bebeği olan bankacı anneye gösferiten biryöntem vardır: /s- tifa." Ey ıktidar sahipleri! Halk sizi "ûlkeyi iyi yönetin, yurttaş/an gönence kavuşturun, koruyun, kollayın" diye seçti. Sizin so- rumlu olduğunuz kötü, kötü ne kelime, berbat, yolsuzluğabulaşmış, peşkese ku- cak açmış yönetim anlayışınız nedeniy- le onlan çaresiz, yapayalnız, yaşamlan altüstediîmiş, gelecekleri karartılmış in- sanlar haline getiresinız diye değil! Es- naf böyle düşünüyor, çiftçi böyle düşü- nüyor, memur böyle düşünüyor, banka- cı böyle düşünüyor, ışçi böyle düşünü- yor, küçük sanayıci böyle düşünüyor; emeklisi, öğrencisı, öğretim üyesi böy- le düşünüyor... Peki siz kımi, niçin yö- nettiğinizi sanıyorsunuz ki? HAYVANLAR tsMAtı GÜLGEÇ igu/gecm yahoo.com KtM KtME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicakuı turk.net ÇİZGİLİK KİMİL MASAKAU HARBİ SEMtH POROY semihporoy(â yahoo.com TARÎHTE BUGÜN MVMTAZARIK\* 9 Haziran COLE PORTBR DOĞÛU.. i8S3'r£ 8UGÜH,Ü SBsrecisı coce A/L£P£M ÜA/'lf£&Srr£Şf MÜZt'*: SÖUJMÖMÜ Mİ-ÇTİ. t. DÜMr* SAVA?r SrRALAGffJ&A, UZUH ti ' Û Î VÜK 8AŞA&( /H&ZAA/MrŞTr. İŞT£, PAN S'BKAÇ Öet/£*£ : "K/SS ME KAT7E ) ; "CAN CAM QP£K çoeA GORUŞ EMtN GÜRSES VVashington-Moskova Rekabet Alanı Putin'in devlet başkanlığına seçilmesinden sonra Moskova'nın Kafkasya ve Orta Asya'daki eski Sov- yet cumhuriyetleriyle ilişkileriniyeniden yapılandırma- sını VVashington engelleyemedi. Putin'in göreve gel- mesiyle uygulamaya koyduğu yeni bölgesel polttika- sına karşıABD yönetimi kendi bölge politikalarını ye- niden gözden geçiriyor. Bölge liderlen arasında Ba- tı ile yakınlaşmaktan zarar görenler arasında bölge- deki sorunlann çözülmesine bir katkı sağlamadığı düşüncesı yaygınlaştıkça VVashington'ın Kafkasya ve Orta Asya'daki operasyonlarına destek konusun- da tedirginlik artmıştı. Ankara, bu rekabette VVas- hington ve Moskova'nın işbirliği arayışlarının merke- zi haline geldi. Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Ivanov, eko- nomik ve güvenlik konularında bölgesel işbirliği im- kânlarını aramak ve Putin'in gelecekte yapacağı An- kara ziyaretine ön hazırlık için Türkiye'de bulunuyor. Dün Ivanov Cem'le yaptığı ortak basın toplantıstn- da, Rusya-Türkiye ilişkilerini yeni bir ortaklık seviye- sine oturtmak için koşulların uygun olduğunu ifade ederken Cem, işbirliğini ilerletmek için kararlılıklannı teyit ettiklerini belirtti. ABD Savunma Bakanı Rums- feld'in hafta içi Ankara'yı ziyaretinde Irak'a ambargo konusunda Londra'nın seslendirdiğitalepleri günde- me getirmesi VVashington'ın bölge politikalannda An- kara'nın desteğine ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Böl-^ gesel rekabette önemli bir anahtar ülke olan Türki-' ye'yle işbirliği arayışında VVashington-Moskova ara-. sındaki yanş ivme kazanıyor. 11 yıldır süren Irak ambargosuyla bölgeyi baskıcı diplomasiyle kontrol etmek çabasındaki VVashing- ton zorlanıyor. Ankara, ambargodan 35 milyar dolar zarar gördüğünü, yeni yaptınmlann yeniden canlanan sınır ticaretine zarar vermesine izin vermeyeceğini söylemiştir Rumsfeld'e. Fransa ve Rusya'nın, Ingil- tere'nin önerilerine karşı çıkması Ankara'nın elini kuv- vetlendirmektedir. Ankara'nın çektiği ekonomik sıkıntılarda gümrük bir- liği aracılığıyla Brüksel'in, Irak ambargosu aracılığıy- laVVashington ve Londra'nın rolünü görmesi ve Fran- sa-Rusya eksenınin ABD-lngiltere ittıfakına alterna- tif önerilerle ortaya çıkmasıyla doğan imkânı değer- tendirerek onagöre hareketetmeye kararvermesi olum- lu birgelışmedir. Bugün, yıkıct rekabetin asıl Batı'dan geldiğı, Moskova'nın rekabet içerisindeolduğu ülke- lerin ABD, ingirlere ve israıl ittifakı olduğu bilinmek- tedir. Ankara doğrudan rekabetin içerisinde degildir. Dışişlen Bakanı Ismail CemTRT-2'de perşembe gün- kü bir programda, "Rusya ile Türkiye arasında herza- man bir rekabet olacaktır" diyordu. Fakat NATO ve AB gücü arasındaki ilişkiyi bir rekabet değil "tamam- layıcı ilişki" olarakgördüğünü söylüyordu. W. Bush'un partisinin ABD'nin stratejik menfaatı ve ABD büyük sermayesinin çıkariannı gözetmeye öncelik verdiği- ni belirten Cem'in, bu tanımlamalardan sonra VVas- hington'ın Kuzey Irak ve Brüksel'in Kıbrıs konusun- da Ankara'ya yaptığı doğrudan ya da dolaylı baskı- lan bir rekabet ılişkisi olarak görmemest ise mümkün degildir. ABD Başkanı W. Bush'un ulusal güvenlikdanışma- nı Rice, şubatayında Le Figaro'ya verdiği birdemeç- te Rusya'nın Batı'ya ve Amerika'nın Avrupa'daki müt- tefiklerine karşıtehditoluşturduğunu söylüyordu. CIA Başkanı Tenet de Putin'in Sovyetler'den ayrılan ül- keler coğrafyasında ABD'nin etkin olmasını engelle- meye çalıştığını belırtiyordu. Moskova ise bu çıkışla- n "Soğuksavas döneminin Rus karşıtlığı kalıntlan" ola- rak yorumlamıştı. Rice'ın geçen çarşamba yaptığı yeni açıklaması ise Moskova'nın, VVashington'ın stra- tejikdüşmanı olması için bir neden görmediklerini ve yapıcı ilişki aradıklarını ifade etmesi, gelışmelere gö- re politikalannda taktik revızyonlara gittiklerini gös- termektedir. VVashington'ın Kafkasya'da Karabağ sorununun çözümü için ve Orta Asya'da işbirliği için Moskova ile birlikte çalışmayı istediklerini vurgulaması dikka- te alınmalıdır, VVashington, batıda Almanya ile ve do- ğuda eski Sovyet cumhuriyetleriyle dayanışmaya ağırlık veren Moskova ile rekabetin maliyetinin yük- sek olduğu durumlarda ABD'nin bölgesel hayati çı- karianna zarar verebileceği düşüncesiyle işbiriiğine öncelik veren mesajlar vermesinden Ankara ders çı- karmalıdır. VVashington-Moskova rekabet alanında Moskova'nın yeni çıkışıylaTürkiye'nin önemi yeniden artarken Ankara, politikalarını bu rekabetin içerisine girmeden işbirliği üzerine kunmayaözen göstermelidir. E-mail: emingurses(5 yahoo.com Fax: 0212 513 85 95 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 SOLDAN SA- 1 2 3 CA: -, 1/ Türk müzi- _ ğinde bir ma- kam. 2/ Afri- 3 ka'nın güney 4 ucundakibur- ^ nun adı... Ya- nağın alt kıs- ° mı. 3/0sman- 7 lı mimarlığırun Q klasikdönemi- ne damgasını vuran ünlü mirnar... tşaret. 4/ Derebeylik 1 Japonyasfnda en aşa- 2 ğı sınıfı oluşturan 3 halk..."—Kuyruğu": 4 Aziz Nesin'in öykü 5 kitabı... Bir nota. 5/ Marmara Bölgesi'nde 7 bir akarsu. 61 Bir so- ru sözü... Konya'mn Karapınar ilçesinde Yörükler tarafından dokunan bir cins halı. II Ka- ymbirader... Tütsüyle kurutulmuş balık ya da et. %l Âşık, v\ırgun, tutkun... Güzel kadm. 9/ Yön göster- mek için belli yerlere konulan işaret... Büyük Sah- ra'da kvımullarla örtülü bölge... Yabancı. YUKAR1DAN AŞAGIYA: 1/ Gaziantep yöresine özgü bir üzüm cinsi. II "Ah- met —": Polis romanlanyla ünlüyazanmız... Serma- ye. 3/ Mızrak, süngü gibi şeylerin sivri ucu... Paro- la. 4/ Yunan abecesinde bir harf... Terbiyesizkimse... Renyum elementinin simgesi. 5/ Durgun sularda ya dahavuzlardayetişen, genişyapraklı subitkisi. 6/Ne- on elementinin simgesi... Güreşçi erkek deve. 7/ Kü- çük erkek kardeş... Dumanrengi 8/ " — Kongar": Toplumbilimci ve yazanmız... Kraliçe. 9/Yahya Ke- mal'in hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri... Fizikte kul lanılan bir gûç birimi... Bir organımız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle