13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 HAZİRAN 2001 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] Hukuk ReformıC Ania Hemen..! !\ ' - * « • • • - Prof. Dr. Erdener YÜRTCAN U zun süredir ülke- nin bir hukuk re- formuna gereksi- nimi olduğu bir gerçek. Bu konu- da Adalet Bakanlı- ğı'nın hazırlattığı bazı yasa taslak- Iarı tasarı haline getirilmiş ve TBMM'de beklemektedir. Ancak zaman akıyor, yapılan çalışmalar da eskiyor. Aynca bu konular eni- ne boyuna tartışılmıyor. Bu konu- da bir "hukuk kuraltayı" toplama- nın zamanı geçiyor. Bu görev Ada- let Bakanlığı'na düşer bence. Yok- sa çağı yakalamak zor olacak. Önceliklı konuiar nelerdir soru- su -bu yazının smırlan içinde- aşa- ğıdakı noktalann altını çizmeyi ge- rektiriyor: Adalet hizmeti, devlette vazgeçil- mez bir hizmettir. Bu nedenle ilkin buna bütçeden yeterti pay a> nlma- sı gerekir. Bugünkü gibi bindelerle buhizmetingörülrnesimürnkünde- ğildir. Nasd yetiştiriyonız Yaklaşık otuz yıldır Türkiye "yar- gıda reform" sloganı altında hep kurallan değiştirerek bu işı başara- cağını sandı. Bu, işin yalnızca bir yanı. Kurallan koymak çok da zor bir iş değil. Asıl sorun başka yer- de. Bu kurallan kimlerin eline tes- lim ediyorsunuz, yargıç, savcı, avu- kat üçlüsünü nasıl yetiştiriyorsu- nuz? Bu noktaya eğilmek gerek, çünkü kurallan uygulayacak onlar. Yargıçlanmız bağımsız değil, avu- katlık birinci derecede vazgeçilmez bir hizmet değil, savcının hâlâ çok dava açanı makbul. Bu konuda en ihmal edilen husus, 'meslekiçi eği- tim'dir. Ne barolar ne de Hâkira- ter-Savcüar Yüksek Kurulu bu so- runa yeteri kadar eğiliyor. Aynca adalet hizmeti hangi fi- ziksel ve teknik koşullarda görülme- li, bunun da göz ardı edilmesi müm- kün değildir. Kıralık binalarda, 'Ofi- vetti'lerle yazışılan, kayıtlann bil- gisayarla turulamadığı bir ortamda ne kadar hızlı ve adil bir yargılama yapabilirsiniz? AB'ye girmeye adayız. Bu konu- da büyük çabalanmız var. Çok me- safe almamız gerekiyor. însan hak- lanna saygılı, hukukun üstünlüğü- nü kabul etmiş ve uygulayan bir hu- kuk düzeni ile ancak Batı toplum- lan ile aynı çatı altında buluşmanın mümkün olduğunu anlamak duru- mundayız. 1992 yılında ceza yargılamasın- da iyileştirmeler yapıldı, CMUK yenilendi. Ama yeterli olmadı, çün- kü onun aynlmaz parçalan olan ya- salar çıkanlamadı. Hatta daha da kötüsü, ûlkede iki ayn hukuk oluş- tu. Bunlar 'DGM hukuku' ve 'ebür mahkemelerin hukuku'dur. DGM'ler kaldınlmalıdır. Bu ra- dikal çözüm, çağın hukukuna uygun bir çözümdür. Bunû yaparken Ba- tı istiyor diye yapmayacağız. Ülke- mizin hukukunu ikibaşlılıktan kur- tarmak için bu yola gideceğiz. Bugün DGM dediğiniz zaman, savunma hakkınm sınırlandığı, ki- şinin avukat hizmetinden yeterli bi- çimde yararlanmadığı bir yargıla- ma söz konusudur. Aynca mahke- me önüne çıkmak için aylarca bek- lemek gerekmektedir. Buna karşı, DGM'lerin yükünün son zamanda çok ağırlaştığı söylenebilecektir. Medya ve halkın 'çete' adını taktı- ğı suç tipi, çok saruklı yargılama- ları gündeme getirince, ne DGM savcılan ne de yargıçlan bu yükü kal- dıramaz haldedirler. Aslında büyük çaba içinde hizmet verdikleri bir gerçektir. Kişisel planda kimsenin DGM yargıç ve savcılanndan şikâ- yetı olmaması gerekir. Ancak tar- tışılması gereken sistemdir. Çağa uygun ceza yargılamasında DGM'lerin yen yoktur. lyi örgütle- necek ağır ceza mahkemeleri bu hizmeti görecektir. Son dönemde tartışılan bir başka nokta şudur: DGM'lerin yargı gö- revinin suun nedir? DGM'ler özel bir yasayla kurul- muştur ve yasada tek tek sayılan suçlarla ilgili yargılama yapmak yetkisine sahiptirler. Aslında, daha yakın bir tahlilde, bu mahkemele- rin kuruluş amacı devlete karşı suç- lan yargılamaktır. Fakat bugünkü gö- rev alanı daha geniştir. Banka-yolsuzhık olaylan Öte yandan son dönemde yaşanan ve yargıya intikal eden 'banka/yol- suzlukolaylan'nda, bu olaylann sa- nıklanna yüklenen çete kurmak, çı- kar amaçh suç örgütleri kurmak (bu olaylann bu suçu oluşturması hu- kuken mümkün değildir) suçlan DGM'lerin görevi içindedir. Ancak uygulamada bu suçlann dışında ka- lan, dolandıncılık, zimmet, emni- yeti suiistimal gibi suçlar da DGM önüne getirilmektedir. Bu tavır DGM'lerin yükünü daha da arttır- maktadır. Oysa bu mahkemeler uzmanlar- dan oluşan ihtisas mahkemeleri ola- rak düşünülmüştür. Buna göre gö- revlendınlmiştir. Bu alanın dışmadü- şen suçlan DGM'ler yargılayamaz. Denilebilirki, işlendiğı iddiaedilen suçlar arasında bağlantı vardır. Bu nedenle bu suçlar da DGM'nin önü- ne gelebilir. Bu düşünce, sisteme ve ceza yargılaması ilkelerine aykı- ndır. DGM'lerin hukuku bugün özel- likle savunma açısından önemli kı- sıtlamalar içermektedir. Öte yan- dan uygulanan kurallar açısından DGM'lerle öbür ceza mahkemele- ri arasında bir uyum yoktur. Bu du- rumda DGM önüne gitmek hak kay- bı anlamına gelir. Bu nedenle DGM'ler ancak özel yasasında ön- görülen suçlan yargılamak yetki- sine sahıp olmalıdır. Aynca, bu işin kavramında (teonsınde), bağlantı- lı uyuşmazlıkların birleştirılmesi için yargılamanın aynı kurallara gö- re yürütülmesi yükümü de vardır. Unutmamak gerekir kı, yürürlü- ğe koyduğumuz ve uyguladığımız uluslararası sözleşmelerle -başka Avrupa ülkeleri gibi- Avrupa Insan Haklan Mahkemesı'nin denetimi- netabiyiz. Bu durumda aykınlıklar- la yüklü yargılamalardan ötürü he- sap vermemek ıçın, çağa uygun sis- ternleri ve çözümleri üretmek zorun- dayız. Bugün için, tüm öbür ülkelerde ol- duğu gibi hukuk sorunlanmız var- dır. Bir iyileştirmeyi (reformu) en kısa sürede yapmalıyız. Bunu yapacak güce de bilgiye de sahip ol- duğumuz kuşkusuzdur. Yeter ki is- tensin... "Bir politika suçunu tanımlamak kadar güç bir şey yoktur." Bu sözü Danton söylemiş... Devrim mah- kemesindeki savunmasında mı, yoksa du- rup dururken mi? Bilirsiniz Fransız Devri- mi'nin lidefierinden Danton, adalet bakan- lığı dayapmıştı. Devrim karşıtlannın suçla- nnı inceterken, onlan yargıya gönderirken çek- tiği sıkıntıyı mı anlatmak istemiş, bilmem! Ülkemizde politika suçu işleyenlere ne ya- pılabilir? Elle tutulur, gözle görülür bir şey yapmış- sa bile türlü biçimde yorumlanır, yozlaştırı- lır, öyle ki "Sen suçlusun " diyenlerin başı der- de gireri Haklıyken haksız çıkartılırsın! Şu Mesut Yılmaz'ın bir gün yaşamını ro- manlaştırmaya kalkacaklar, çok sıkıntı çe- kecekler. Denecek ki, önemli biri mi ki ya- şamından biröykü, bir roman çıkartılsın! Sı- radan bir politikacı işte... Turgut Özal'ın keşferttiği bir kişi!.. Oyle değil, Mesut Yılmaz politika alarun- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL "Hâkimiyet Doruklan" ile Savaşım... da üstün nitelikli... kendisi açısından. Yok- sa bugüne kadar üstlendiğı görevlerde en küçük bir başansı yok. Birkaç kez başba- kanlık yapmış, bakanlıklar yapmış, bir par- ti başkanı... Ama şunu başardı, bunu çözüm- ledi diyebileceğiniz bir yanı var mı? En önemli becerisi de, yıllar boyu didişti- ği halde sonunda karşılıklı ödünlerle Yüce Divan'a gitmekten hem kendini, hem Tan- su'yu kurtarması!.. Ikisinin de durumunu in- celeyen komisyonlarda bir tek oy farkıyla... Ya, başbakanı olduğu son hükümetinin TBMM'de devrilmest!.. Ne var ki bazı poli- tikacılar düşer düşer kalkarlar. O görevden bu göreve gelirier, ama bir türlü alta düşmez- ler... Çocukluğumuzda bir Hacıyatmaz var- dı; bir oyuncak, bir türlu sırtüstü yatıramaz- dınız, ne yapar eder kalkardı ayağa!.. Saldırı en güçlü savunmadır derler. Bunu en iyi uygulayan Mesut Bey. Ne savcısını bı- raktı, ne jandarmasını!.. Ağzına geleni söy- ledi. Üstüne yıkılan. bırtakım kuşkulardan kurtulmanın yolu buydu, önce sen saldır, sen suçla!.. "Beyaz Enerji" sanıklannın özgür bırakıl- dıklan gün, bu soruşturmanın başlıca sür- dürücüsü Sadettin Tantan'ın Içişlen Ba- kanlığı'ndan alınması bir rastlantı mıdır? An- lamlı bir rastlantı!.. Gazeteler, radyolar, TV'ler günlerdir bağırsın çağırsın, türlü savlar ileri sürsün, konu hangi mahkemede görüşüle- cek tartışmalan kamuoyunda şaşkınlık ya- ratsın, derken bir sabah bütün sanıklar "tah- //ye"edilsin!.. Tantan, anlamlı konuştu;"hâkimiyet odak- lan "na karşı savaşımını sürdüreceğini söy- ledi... O "hâkimiyet doruklan" dediğı yerler nerede? Kimlervarorada?.. Bunu hepimız biliyoruz. TBMM üyelerinin pek çoğu da bi- liyor, herkesin bildiğini, gördüğünü Başba- kan nedensegörmezlikten geliyor. Belki yaş gereği gözleri de zayıflamış olmalı! Dürüst kışılere politikada yer yok mu? Tan- tan gitti, Zekeriya Temizel gitti. Şimdi sıra Ahmet Sezer de mi? Kim, egemen doruk- lara karşı direniyorsa, kim gerçekleri anyor- sa; kim halktan, doğruluktan, hukuktan ya- naysa.. hepsi kapı dışına!.. Danton haklı, "Birpolitika suçunu tanım- lamak kadar güç bir şey yoktur." PENCERE Tantan Yahıız mıydı?.. Tantan'ı görevden aynlmayazorlayan "operas- yon"un anlamı derin... iş o kadar "basit" görünmüyor. . Türkiye "fem/z e//er" ile "kirii eller" arasındaki «savaşımın yörüngesine oturdu... Çatışmanın derinliğine "iskandil" sarkıtmak her babayiğidin harcı değil... Iz sürdüğün zaman suçlunun "ayak izlen" ne- reye dek gidebilir?.. Bir bakarsın ki kendini hem çok güçlü hem çok suçlu kişilerin dokunulmazlıkJannrn kapısında bul- muşsun; o zaman iş çatallaşır. Tantan ne diyordu: - Gittiğiyere kadar kovalanml.. Kolay mı?.. • Uluslararası petrol ve doğalgaz savaşımının coğrafyasına yayılmış Türkiye'de yaşıyoruz. "Mavi Akım" ne demek?.. Aç haritayı bak!.. Başın döner!.. Turan'ı es geçip Rusya'dan yola çıkacaksın, Karadeniz'in altından geçeceksin, Samsun'da karaya çıkıp Ankara'ya geleceksin!.. Az buz bir iş değil... Boru mu bu?.. Boru, ama, ne borusu?.. Soruyorum: Devlet, hükümet, bürokrasi işin içi- ne girmeden kim banka satın alabilir?.. Kim bankanın içini boşaltıp medyada saltanat kurabilir?.. • Tantan bir masal kahramanı mıydı?.. Yedi başlı ejdertialaria tek başına savaşmayı mı göze almıştı?.. Tantan yalnız değildi.. Kirii ellere karşı yürütülen planlı ve kapsamlı bir savaşımın içinde yer alıyordu.. Ve ortaya bir gerçek çıktı.. Bu işler kolay değil.. Bizdeki hortumcunun hortumu sınır ötelerine ya- yılıyor, doğalgaz borusuna dönüşüyor, petrol ko- kuyor, rengi yeşile çalıyor, 'dolar' yeşili mi de- sem, 7rt/ca'yeşili mi?..Sanıklarsıradankişilerde- ğiller!.. Karakollara stğacak durumlan da yok!.. Uy- gar görünüşlü, şık donanımlı, terbiyeli, edepli, hepimizi suya götürüp susuz getirecek kadar cin- fikirii, dünya görmüş, okumuş yazmış; bankacılık, borsa, piyasa, politika bunlarda, iktidann mik- tidan bunlarda... • Peki, Tantan yalnız mıydı?.. Değildi.. Tantan'ın arkasındakiler hortumculuğa karşı savaşımı yürütürken bir araba yanlışlıkla birlikte büyük çapta acemilikler yapıyoriar... Acemiliğin özrü yoktur... "Bence çözütemeyecek sorun yoktur. Yeter ki her şey doğru anlatılsın, . doğruantaşılsm." Hayrettin Karaca Koşuüar ne olursa olsun biliyoruz ki her sabah yeniden başlayabiliriz. Sorunlarta mücadeleyi çevreye, bilime, üretime, kısacası ulusal değerlerimize sahip çıkarak başlatabitiriz. Ekonomi için önemti bir defer de her alandaki markalarımız. Çünkü dünya markaları çıkaran birülkenın refah düzeyi artar. Markaları geliştirecek güç ise iletişim. Gelin iletişimin gücünü kullanalım, düfümü çözelim. Ne dersiniz? İLETİŞİM PLATFORMU Ara;tırmscılar Derneğı (ADI • Grafikerier Meslek Kuruluşu IGMK) • Halkla llıfkıleı Danışmanları Derneğı IHDD) • Halkla llışkılst Demefli (HİD) • ReMamcılar Derneğı IROI • ReUamcılık Vakfı (RV) Reklamverenler Dernsjı (RVDI • Reklom Yazarlan Derneğı (RVOI • Tanıtım Sektörü Eşgudüm ve Ara;tırma Derneğı ITASEAD) • Uluslararası Reklamcılık Derneğı IIAA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle