19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8HAZİRAN 2OO1 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kurturfr» cumhuriyet.com.tr 15 ^^^İ Usta yönetmen, 'Sıcak Çikolata' ile artık olgunluk döneminin keyfini çıkanyor L'habroPden atışa devamEskigözağnsı ünlü piyanistle (Jac- ques Dutronc) yıllar sonra yeniden evlenen, görünürde melek gibı, her- kesin ıyiliğıni isteyen, hep veren. oy- sa benmerkezli dünyasında içten ıçe kaynayan, sapkın, hasta bir kışiliğe sahıp bır çikolata patroniçesinın, Is- viçre'nın namlı çikolata markasını çağnştıran adıyla Mika'nın (Marie- Gaire Muller'in) dramını anlatıyor. ChabroTün festivalden sonra sınema- larda gösterilmeye başlayaıı son fil- mi "Sıcak Çikolata". Mika rolünde- ki yorumuyla 2O00 Montreal Festı- vah'nde en ıyı kadın oyuncu seçilen IsabeUe Huppert, yeni bir sorunlu-ta- kmtılı hasta kompozısyonu çiziyor. yıllardır artık uzmanlaştığı söylene- bilecek bir rolde. Zaten bu gözde oyuncusuyla beşinci kez çalışan Chabrol de sırf Huppert içın yaznıış. çekmiş "Sıcak Çikolata'"yı. Amerikalı Chariotte Armstrong'un "TheChocolatCobweb"adlı polısıye romanından serbestçe uyarladığı fil- me alışılmış bir "doğumhanede be- beklerin kanşması1 " entrikası ekleyen Chabrol, konuyu tutucu Fransa taşra- sı yerine bu kez malum "tarafsızüğıy- Ia" adı çıkrnış, temiz, mürefFeh saat- çikolata ülkesı tsviçre'ye taşıyor. Kansını şaibeli bir araba kazasın- da yitirmiş, oğlunu (Rodolphe Pauly) bir başına büyütmüş ünlü piyanistle zengin kızı Mika'nın (Huppert) şata- fatlı evlenme töreniyle açılan film, Azteklergibi tarçınlı, zencefıllı, zer- deçallı çikolata yapıp sevdıklerine ik- ram etmeyi ahşkanlık haline getırmiş. anaç ve sevecen Mika'nın çevresın- de gelişiyor. Derken günün bırinde piyanistin ölen kansına benzeyen. pi- yano öğrencisi. genç, güzel bır kızın (Anna Mouglalis) çıkagelmesıyle ai- lede durumlar, dengeler değişiyor, es- ki hesaplarortaya çıkıyor. Ünlü pıya- ahşdmış, ama yin§de filmi sürükkyen Anna Mouglalis w Jacques Dutronc nist, vaktıyle hastanede kanştınlmış, gerçek çocuğu olabileceğini ileri sü- ren genç kıza, kan çektığinden midir nedır, ılgısiz kalamıyor. Klinik bir vaka çeşiüemesi Kendı de evlat edinilmiş bir çocuk- ken büyük bir çikolata imparatorluğu mırasına konan. onca dünya malına karşın aslında bir hiç olduğunun far- kındakı Mika'yla piyanistin delikan- lı oğlunun da huzurlan kaçıyor. Dış- landığı ızlenimine kapılan ve ayağı kazayla (!) üvey annesince haşlanan oğul, müşfik Mika'nın getirdiğı, Je- an Renoir ve Fritz Lang'ın kenarda köşede unutulmuş filmlerini seyredi- yor. Mika'ysa, özene bezene, törenle hazırladığı sıcak çıkolatalanna za- man zaman uyuşturucu ılaç kanştır- nıadan duramıyor. Ailenin çözülüşü- ne seyirci kalamıyor Mika. Aslında o- nun bir hastadan çok, klinik bir vaka olduğunun, filmin yansında iyice be- lirginleşmesiyle bitiveriyor hikâye. Entrika, sürpriz fılan pek bir şey kal- mıyor ortada. Meraklısı için sonrası. Chabrol'ün bu sapkın burjuva dramı çeşitlemesmi nasıl bir sona bağlaya- cağını tahmin etmekle geçiyor. Final görüntüleri, kanepede, cenin pozis- yonunda kıvnlan, süngüsü düşmüş, perişan bır Mika. (Bu Mika bize, Chabrol'ün ilk dönem filmlerinden "A DouMe Tour-Tehlikeli Rabıta- lar"ın klasik müzik tutkunu. suçlu. hasta karakteri Mario David'i anım- sattı.) Yetmişini aşmasına karşın hâlâ üre- ten, Yeni Dalga'nın öncüsü Chab- rol'ün, artık olgunluk döneminin key- fini çıkararak dalgasını geçtıği yeni bir "tûr ahşnrmasr sayılabilir "Sı- cak Çikolata" 5 yıl kadar önce "Se- remoni" başyapıtını alkışladığımız, yarım yüzyılhk meslek yaşamına 5O'yi aşkın film sığdırmış ustanm çok başanlı işlerinden değil. Kimi ba- şanlı bölümlerine karşın Chabrol'ün fılmografisinde yeni bir başandan çok, kendini tekrarniteliğindeki film. yönetmenin onca birikimini, her za- manki sinik, hınzır bakışını içeriyor yine de. Meraklısını, bildik bir psikolojik gerilimin içine çekerek ağır ağır sey- reden "SKakÇikotota", Chabrol sine- masının albenisine kapılanlann ilgiy- le seyredip unutuverecekleri, aksi- yon-özel efekt tiryakılennınse sıkıla- caklan bır film sonuçta. Isabelle Hup- pert'ın alışılmış ama yıne de filmı sü- rükleyen performansına dikkat. Sıcak Çikolata - Merci pour le Chocolat / Yönetmen: Claude Chabrol / Senaryo: Caroline Eliacheff, C. Chabrol / Kamera: Renato Berta / Müzik: Mathieu Chabrol / Oyuncular: Isabelle Huppert, Jacques Dutronc, Anna Mouglalis, Rodolphe Pauly, Brigitte Catillon, Michel Robin, Mathieu Simonet Lydia Andrei / Fransa 2000 (Belge Film) Bombalann yağdığı bir 'Titanic'...150 milyon dolan aşkın bütçesiyle bu ya- zın en büyük Hollyvvood bombardımanlann- dan biri olacağa benzeyen "Pearl Harbor" bugün bizde de gösterime ginyor. 1997'nin gışesi parlak, olay-filmi "Tita- nic"in başansından yüreklenip esinlenerek aynı reçeteyle, dünyanın parasına kotanlmış, 3 saati aşkın bu yeni büyük stüdyo yapımı, tı- pik Amerikan gözlükleriy- le 60 yıl öncesınin tarihsel gerçeklerine bakarak en ya- van melodram klişe ve çiz- gi roman karakterleriyle ha- muru yoğrulmuş, bitmek bilmeyen bir üstünyapım, beylik deyışle tam bir ya- malı bohça. Hem aşktan hem savaştan dem \ uran se- naryo, herhalde Barbara Cartland'ın kaleminden çıkma! ABD filosunun Havva- ii'de Pearl Harbor Lıma- nı'nda miskın miskin uyuk- larken 7 Aralık 1941 saba- hında Japon uçaklannca bombalanmasını, araya ay- nı kadına (hemşire rolünde- ki Kate Beckinsale, Tita- nic 'in Kate Winslet'inden daha güzel) âşık olan, çocukluk arkadaşı iki Amerikalı pılotun (Ben Affleck, Josh Hart- nctt) öyküsünü de kanştmp kaynaştırarak an- latıyor "Pearl Harbor". Bomba yağdıran uçaklann savaş akrobasisini olanca dehşetiy- le veren, özel efekt becerisiyle destekli görün- Yönetmen: Michael Bay / Senaryo: VVilliam Randall / Kamera: John Schvvartzman / Müzik: Hans Zimmer / Oyuncular: Ben Affleck, Josh Hartnett, Kate Beckinsale, Jon Voight, Cuba Gooding Jr., Alec Baldvvin, Dan Aykroyd, Tom Sizemore / ABD 2001 (UIP) tüler gitgide etkileyicilığini yıtinyor ve dakı- kalar ilerledikçe, başlarda görsel bakımdan göz dolduran film, giderek iç baydırıcı bır vatanseverlik edebiyatı paralayıp mendil ıs- latan bir romantizm destanına dönüşüyor, ha- fif üniforma-mılıtarizm övgüsüyle kanşık. İlk yarısı beylik bir aşk hikâyesi halinde geçen filmin ikınci yansı bütünüyle savaşa hasredilmiş. Hans Zim- mer'in dur durak tanımayan, Titanic'vari müzıkleri eşli- ğinde, oldukça uzun tutul- muş bu kamikaze-bomba- savaş görüntüleri, seyirciye koltuğunda yer yer sıkıntıh bir cehennem kargaşası ya- şatırken kahraman Ameri- kan pilotlannın, benzini ye- tersiz(!) uçaklarla Tokyo'yu bombalamaya yollandıklan finaldeki intikam seferi ve ölenin-kalanın belli olduğu, beklenen mutlu son iyice çocuksu ve hafif kaçmış. KJip ve reklam filmlenn- den sonra "The Rock-Ka- ya" (1996), "Armageddon" (1998) gibi yüksek bütçeli, uzun, gösterişli aksiyon fil- mi türünde ısrar eden 36 ya- şmdaki iddialı yönetmen Michael Bay, Pasi- fik Savaşı gıbi bir yakın tarih malzemesine ve savaşın içine çektiği bır aşk üçgenine da- yandırdığı yeni filmi "Peari Harbor"da yi- ne aksiyonu ihmal etmiyor. İç baydırıcı bir vatanseverlik edebiyatı pa- ralayıp mendil ıslatan bir romantizm destanı düzdügü bu son filminde "İnsanlar Yaşadıkça" ya da "Casab- lanca" gibi türün klasiklerinden de bol bol esinlenıp yararlanmış baştan sona. Doğrusu "Ince Kırmızı Hat" gibi bir başyapıt beklemiyorduk Michael Bay'den, ama bu ka- dar Titanic taklitçiliği de ol- maz kı. Filmden geriye kalan, göz boyayıcı anlatım, karton karakterler, arka- daşımın aşkısın durum- lan, hamasi edebiyat ve 'Idtsch'. Richard Fleischer'ın 30 yıl ön- ce burun kıvırdığımız "Tora! Tora! To- ra!"sı bile çok daha gerçekçi ve spekta- külerdi. Sonuçta Ameri- kan sınemasına öz- gü teknik-efekt cila- sı çekilmiş, gösteriş- li, ama akıl yaşı ol- dukça düşük, uzun, daldan dala atlayan bir savaş-felaket filmi-ağ- dalı melodram havasında seyreden bu "Pearl Har- bor"a katlanmak zor, biz- den söylemesi. Mizah dergilerine iyi malzeme olacak bu 'epik\ Filmden geriye, göz boyayıcı bir anlatım, karton karakterler ve 'Idtsch' kalıyor. İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK Medyaya ve sisteme eleştiri FHmde, televizyonıın insanı nasıl yönJendirdiğini bir kez daha görüyonız. '15Daldka'da Doğu A\rupalı iki ki- şinın Amerika'ya kuşkulu girişlerinde arkasının farklı bir serüveni getirece- ği duygusu hemen alınıyor. Sinemaya ilgi duyan izleyıci kısa bir süre sonra yanılmadığını anlıyor. Emıl ve Oleg, paralannı alıp kaçan arkadaşlannı ara- mak üzere Nevv York'a gelıyorlar ve aradıklannı buluyorlar. Emil, Çek ve paranın ortağı. Oleg, Rus, yaşananla- n filme almayı istiyor, bunun için bir kamera çalıyor ve her şeyi filme alı- yor. New York polisi, işlenen iki cina- yetin peşine düşüyor, ünlü dedektif Eddie Fleming operasyonıı yürütüyor. Cinayetlerle bırlikte yangın da çıkmış olduğu içın genç 'kundakçıhk müfet- tişi* Jordy Warsaw da dedektıfe ortak- lık edıyor. Filmin örgüsü ustalıkla iş- lenerek dedektif Flemıng'in başan sır- lanna değinilıyor. Dedektif, medyayı başanyla kullanarak ününü genişletı- yor ama Jordy bundan hoşlanmıyor. Polis dedektifi Fleming (Robert deNi- ro) kendine güvenen. işini bilen. sert tavırlı biri. Ama sevgilisi, haberci Ni- colette karşısmda acemilik çekiyor. Nicolette (Metina Kanakaredes). de- dektife hayran ama bir türlü bekledi- ği teklifi alamıyor (artık evlenseler ıyi olacak). Olaylar beklenmedik derecede hız- la gelişiyor. Emil. sanıldığından daha kurnaz ve acımasız. Oleg de umuldu- ğundan daha hızlı. Polisle katıller ara- sındaki kovalamaca her sürprize açık Tam bır aksiyon filmi havasına giril- mişken gözü kara katil Emil'ın daha kapsamlı bır plan yaptığı anlaşılıyor. Bu kurnaz Çek, Emil, Amenka'daki sistemin püf noktalannı çözmüş gibı. "Hangj cinayeti işlersen işle, televizvo- na çıkarsan gündeme oturursun; deli olduğunu söykr, adaleti durdurursun"* diyen Emıl, gerçekten de kendinden emm davranışlarla söylediğini kanıt- lamak istiyor. Oleg'in çektiği cinayet filmlerinin pazarlığını yapan katiller, medyada haber kovalayan Robert Havvkins'le pazarhğa oturuyorlar. Te- levizyonun kamuoyunu nasıl yönlen- dirdiğini bir kez daha görüyoruz. Böy- lece aksiyon filmi olarak başlayan '15 Dakika". medyayı. adalet sistemini eleştiren bir yola giriyor ve izleyiciyi bu konularda gerçekten de düşi&ıdü- rüyor. Yönetmen John Herzfeld, bu sürprizli akışı çok iyi yönetmiş. Oyun- cular da Emil'de Karel Roden (ger- çekten çok iyi bir Çek oyuncu), O- leg'de (Rus Oleg Taktarov) çok iyiler. Robert de Niro deneyımli oyununu oy- nuyor. Jordy de Edvvards Burns'ün kompozisyonu başanlı. tzlenmesi zevkli, mesajlan düşün- dürücü bir film. Zevkle izlenir. KEDtGOZU VECDİ SAYAR Varsın, Sanata Değer Vermesinler Diyarbakır'dan gelıyorum. Dolu dolu yaşanan do- kuz günün ardından, duygularımı ıfade edecek söz- cükleri bulmakta güçlük çekiyorum dersem inanır mısınız? Belki iki sözcükle anlatabılirim duygularımı: Coşku ve umut. Ancak, geçen yıl gerçekleştirdığimiz "Istanbul-Hakkâri Sanat Köprüsü"nün coşkusu ile kıyaslayabilirim yaşadıklarımızı. Kuşkusuz ölçek ola- rak Hakkârı ile kıyaslanamayacak boyutlarda idi, Di- yarbakır'da bizı kucaklayan kitleler. Inanılmaz bir potansıyele sahip Dıyarbakır. Sanat- sal etkınlıklere büyük bır ilgi gösteren, etkınliklere ak- tif bıçımde katılan, sorgulayan, düşünen bır gençlik var bu kentte. On beş yıl süren çatışmanın hıncını alır- casına kültürel etkinliklerden yararlanmaya, ufukla- nnı genişletmeye çalışıyor Dıyarbakır gençliği. 1. Diyarbakır Kültür ve Sanat Festıvali'nin yuzü aş- kın etkinliği, yüz elli bine yakın bir izleyici ile buluştu. Bu ılgide, önlerine konan programın kültürel çoğul- culuğu yansıtan ıçeriğı de etkılı oldu kuşkusuz. Doğu'ya ciddi bir yönelış var şu gunlerde. Ama, farklı girişimlerin farklı nıyetleri ya da yaklaşımları ol- duğu da bır gerçek. Devlet kaynaklı girişimlerin bir bölümü, 'resmi sanat ç/zg/s/'nın dar kalıplarından henüz sıyrılamamış. Birbaşka olgu da, bazı aydınlarımızın 'oryantalist' yaklaşımlardan henuz kendilerini kurtaramamış ol- maları. (Diyarbakır Havaalanı'nda rastladığımız, 'sa- fan' giysili aydınlarımız gözümün önünden gitmiyor). 'Mısyoner' tavrı ile Doğu'ya kültür götürmek, olma- yacak duaya amin demektir. Ancak, halkın kültürel değerlennı yadsımayan, tüketımden çok üretıme dö- nük bir yaklaşımla bölgeye yararlı olmak mümkün gi- bi gelıyor bize. Güneydoğu'nun aydın gençliği, bu yaklaşım farkını hemen kavrıyor ve inanılmaz bir des- tek veriyor. Dıyarbakır'da Büyükşehir Belediye Başkanı Feri- dun Çelik ve tüm belediye kadrosu, inanılmaz bir e- mek harcadılar festival boyunca. Gelecek yıl, dene- yımli bir ekiple çok daha büyük bir başarıya imza ata- caklarına hiç kuşkum yok. Bu yılın en önemli eksik- liği, devlete ait mekânların yeterince değerlendirile- memesi oldu. Gelecek yıl, bunun da aşılacağına, fes- tivalin devlet, yerel yönetım ve sıvıl toplum uçlüsü- nün ortaklaşa çabası ile gerçekleşecegıne ınanıyo- rum. Bölgede yaşamın normalleşmesi, banş ve kar- deşlık duygularının güçlenmesı için bundan daha buyük bir olanak olabilir mı? Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile birlikte ger- çekleştirdığimiz bu etkınlikte en büyük desteği kedi- lerden aldık, her zaman olduğu gibi. Çeşitli sanat dallanndan dostlar, karşılık beklemeksizin katıldılar festivale. Ama aldıklan karşılık, parayla ölçülmeye- cek bir değerde. Yüz binlerce Dıyarbakırlının sevgi- sını kazandılar. Bir de, eminim çok şey öğrenerek ay- nldılar oradan. Müzik (Mazlum Çimen), plastik sa- natlar (Mehmet Güleryüz, Nesrin Nergiz Kara), kı- sa film senaryosu flşıl Özgentürk), film (Reis Çe- lik), öykü (Aslı Erdoğan, Suzan Samancı), şıir (Or- han Alkaya), fotoğraf (Isa Çelik), tıyatro (Celil Tok- söz) atölyelerine katılan iki yüzün üzerinde sanatçı adayı, festivalin bitiminde bu ilişkinin sürekli olması- nı diliyordu. Öğretmenlerin duygulan da farklı değıl- di. Hepsi de yaşamlarının en önemli deneyimlerin- den birini gerçekleştirdiler Dıyarbakır'da. Ülkemizin onde gelen şaırleri (kimı büyük kentler- den, kimi Diyarbakır'dan, kımı Türkçe, kımi Kürtçe), binlerce kışınin ızlediğı şıır dinletıleri sundu. Müzis- yenlenmiztürküleriyle moral aşıladılargençlere. Türk- çe, Kürtçe yan yana, kardeşçe bir bütunlük oluştur- du. Yuz ellıye yakın yazar, tiyatrocu, sinemacıyı ay- nı coşkuda buluşturan festivalin kapanış konseri muhteşemdı. Yüz bine yakın insanın toplandığı Ben u Sen Burcu'nun önündekı alanda yaşanan heyecan gorulmeye değerdi. Ama, görulmedi, görülemedi. Bir manken kızımı- zın Istanbul'un ünlü bir gece kulübüne alınmaması doğru muydu, yanlış mıydı konusuna sayfalar- ca yer ayıran basınımız (Cumhunyet, Radıkal, Yeni Evrensel, Mılliyet Sanat'ı bu genelle- menin dışında tuttuğumu söylememe ge- rek var mı?) Diyarbakır'da olanlan birtur- lü göremedi. Kendileri içın üzgünum. 1859-1916 yılları arasında yaşa- mış büyük Kürt ozanı Adab Mis- bah, "^d-D;Van"ındayeralan "Bıl- gelik Defterı" adlı şiirinde bakın ne demiş: "Bilgelik ve yetenek defteri rafa kal- dırılmıştır bu zamanda Cahil, bilge olmuştur bir iki pulu varsa Ey Adab! Varsın sanata değer vermesin bu çağ Senin malın gün gelir alıcı bulur nasıl o/sa." (Ataol Behramoğlu'nun "Kardeş Türküler" kita- bından) vecdisayar" yahoo.com George Lucas'a BAFTA'dan ödül • Kültür Senisi - Amerikalı yönetmen George Lucas, sinemadaki başanlı çalışmalarından dolayı Los Angeles'taki Ingilız Film ve Televizyon Sanatları Akademisı (BAFTA-Los Angeles) tarafından 'Stanley Kubrick Bmiik Britanya Ödülü'yle onurlandırıldı. Ödül. Lucas'a, 10 Kasım'da düzenlenecek olan '11. Geleneksel Büyük Britanya Ödülleri'nde venlecek. Lucas'ın çalışmalan bugüne kadar 17 Oscar ödülü \e 66 Oscar adaylığı. 12 Emmy Ödülü. 26 Emmy adaylığı. 6 BAFTA Ödülü \e 17 BAFTA adaylığı elde ettı. Geçen yılki ödül. yönetmen Steven Spielberg'e \erilmişti. BUGÜN • RUMELİHİSARInda saat 21.00 de İzmit Büyükşehir Belediyesi Şehir Tîyatrosu'nun sahnelediği 'Don Juan' isimli oyun izlenebılir. (293 98 82) • İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ nde saat 18.00'de Rana Bahşaüyeva Oğrencileri'nin piyano resitalı izlenebılir. (293 98 48) • BABYLON'da saat 23.00 te Dj Yakuza - Murat Uncuoğlu'nun programı izlenebılir. (292 73 68) • NÂZIM KÜLTÜREN'İ-nde saat 15*00"te M. Antonioni'nin yönettiğı 'Çığhk' isimli film göstenlecek. (245 04 81) • BURSA KÜLTÜRPARKInda Bursa Büvükşchir Belcdivesi Konservatuvarı öğrencilennin konseri var. (224 234 49 38)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle