Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 KAZİRAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Ecevit Şırnak'ta smır ticaretinin yeniden başlamasını isteyen halka söz verdi:
Irak'a üdııei kapı açJacakAMCARA/ŞIRNAK (Cumhuriyet) -
Başbakan Bülent Ecevit, Irak'ın petrol
ihracatına yeniden başlamasının iyi bir
işaret olduğunu belirterek "Umanm ki
bundan sonra da bir aksama olmaz* de-
di. Ecevit, Habur Sınır Kapısı'nın dı-
şında ikinci bir kapı açılacağuıı. bu yol-
la ham petrol dışalımının da büyük öl-
çüde artacağını belirtti.
Başağaç Merkezköy Projesi'ni incele-
mek. üzere dün Şımak'a giden Başbakan
Ecevit. uçakta gazetecilerin sorulannı
yanıtladı. Irak'ın petrol ihracatmı dur-
durmasının Türkiye'yi nasıl etkileyece-
ğinin sorulması üzerine, Ecevit şu açık-
lamayı yaptı. "Eğer Güvenlik Konse-
yi'nde, Irak'ı da bir ölciide tatmin edici
bir çözüm bulunamazsa petrolün dışsa-
Ecevit:
Yalova
hatasmı
anladı ve
istifa etti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Yüksel Yalova'nın devlet
bakanliğından istifasına neden
olan Tütün Yasa Tasansı'nın bu
hafta Bakanlar Kurulu'nda ele
alınabileceği belirtildi. Yalova'nın
yerine atama yapılması
beklenirken Ydmaz Karakoyunlu,
Nesrin Nas ve Işm Çekbi'nin .
adları öne çıktı. Başbakan Bülent
Ecevit, Yalova'nın açıklamalannın
hûkümetin uyumu bakımından
son derece sakıncah bir durum
ortaya çıkardığıru, bu nedenle
istifasuıın yadırganmaması
gerektiğini söyledi. Ecevit,
Yalova'nın yerine yapılacak
atamayı birlikte bir sonuca
ulaşüracaklaruu bildirdi.
lncelernelerde bulımmak üzeri
dün Şımak'a giden Başbakan
Ecevit, uçakta gazetecilerin
Yalova'nın istifasıyla ilgili
sorulannı yanıtladı. Yalova"nın
istifasıyla ilgili olarak "Bakan
Bey konuştu diye istifaya mecbur
bırakıldT biçimindeki yorumlann
anımsatılması üzerine Ecevit,
'•Hükümetin uyumu bakımından
son derece de sakmcak bir durum
ortaya çıknuşü. Onun için Sayın
Yalova'nın görevinden aynbnası
ashnda yadırganacak bir durum
değiL Kendisi de bunu idrak etti ve
görevini bırakn" dedi. Ecevit,
'Yerine kim getecek" sorusu
üzerine de "Onu bUemem. Önce
Sayın Mesut Yılmaz'm betirfcmesi
haaa. Büükte bir sonuca vannz
ama doğal olarak teklifîn Sayın
Yümaz'dan gebnesi gerekir" diye
konuştu. Revizyonun ANAP
tarafinda yapıldığı yönünde
izlenimlerin olduğunun
anımsatılması üzerine Ecevit,
"Başka parulerin içişlerine
kanşmak istemiyorum" derken
DSP'de bir değışiklik yapmayı
düşünmediğini söyledi. Bakan
sayısının indirilmesinin de söz
konusu olmadığıru vurgulayan
Ecevit, Yalova'nın istifasını
isteyip isteroediğinin sorulrnası
üzerine, "İkimiz de bunun gerekli
olduğunu düşündük" dedi.
• Irak'ın yeniden petrol ihracatına başlamasının sevindirici bir
gelişme olduğunu belirten Başbakan Ecevit, "Kaldı ki Irak'ın
ihracatı durdurması Türkiye'yi doğrudan etkilemeyecekti. Ancak
dünya petrol fiyatlan artacağı için zarar görecektik" dedi.
nmı duracağı için fıyatlannda da arüş,
olabüir. Bu da tabii ekonomimizi olum-
suzyönde etkfler. Irak ile en yakından U-
gili olan ülke Türkiye. Onun için Irak ik
ilgiliyaptınmlardaki değişikliklerin. Gü-
venlik Konseyi'ne gelmeden önce, bizim-
le görüşülmesinde yarar olabiür."
Başbakan Ecevit. temaslannın ardın-
dan akşam Ankara'ya dönerken uçakta
gazetecilerin Irak'ın yeniden petrol ih-
racatına başladığını anımsatmalan üze-
rine, bunun iyi bir işaret olduğunu söy-
ledi. Ecevit, "Umanm ki bundan sonra
da bir aksama olrnaz. Kaldı ki Irak'ın
petrol ihracını durdurmasuun Türki-
ye'ye doğrudan bir etkisi olmayacakü.
Ancak dünya petrol fiyatlan artabilece-
ğj için bir zarar görecektik'" dedi.
Ecevit, "Pazartesigünü Ankara'yage-
lecek olan ABD Savunma Bakanı
Rumsfeld'e yapönmlar konusunda ne
diyeceksuıiz" sorusu üzerine, bunun tek-
nik aynntılanna giremeyeceğini söyle-
di. Bir gazetecinin "Rumsfeld ile Avru-
pa Güvenlik ve Savunma Kimliği konu-
su da herhalde görüşülecek. Bu konuda
nereyegidiyonız" sorusu üzerine Ecevit,
Budapeşte'deki görüşmelerde Türki-
ye'nin beklentileri doğrultusunda, sınır-
lı da olsa adımlann atıldığını, ancak tam
olarak karşılanmadığını söyledi. Ecevit,
"Çok olumlu bir gelişme var. ABD'nin
Türkiye'ye yaklaşunı, AB'ye nazaran
daha anlayışu" diye konuştu. Ecevit,
Brüksel'deki NATO zırvesinde Türki-
ye'nin ödün vermeyeceğini belirtti.
'Köylüler en yoksul kesim'
Şırnak'ta halka hitap eden Ecevit, böl-
geye ikinci bir sınır kapısı açılması için
hazırhklann sürdürüldüğünü, bunu
üçüncü bir kapının izleyebileceğini an-
lattı. Ecevit, ülke nüfusunun en yoksul
kesiminin köylüler olduğunu belirterek
*Bu,Türkiye için bir yüz
karasıdır. Kısa bir süre
içinde şehirlerin bütün
nimetlerini köylünün
avağına ulaştıracağız*'
dedi. Yurttaşlann Habur
Sınır Kapısı ile ilgili is-
teklerinı dile getirmeleri
üzerine Ecevit. "Bu ko-
nuda konuşmayacak ol-
saydım, aranıza geune
cesaretini gösteremez-
dim" diye konuştu.
Kürsüdüştü
ÇocuklarEcevit7 çiçeklerle karşıladı
Başbakan Bülent Ecevit'i Mardin Ha-
vaalanf nda çocuklar çiçeklerle karşüa-
dılar. Hakkâri'den Şırnak'a geçen Ece-
vit, yurttaşlann Habur Sınır Kapısı ile
ilgili isteklerini dile getirmeleri üzerine
"Bu konuda konuşmayacak olsaydım
aranıza gelme cesaretini gösteremez-
dinT dedi. (Fotoğraf: AA)
Bu arada, Ecevit'in
basın müşaviri Cem Av-
cı ile TRT ve Anadolu
Ajansı muhabirlerinin
bulunduğu valilığe aıt
aracın üzerine, hareket
halindeyken, Başba-
kan'ın konuşma yaptığı
parti otobüsündeki kürsü
düştü. Kaza nedeniyle
araçta maddi hasar mey-
dana geldi. Meydanda
yer alan "Tek Umut Ha-
bur Smır Kapısı. Termik
Santral İstiyoruz, Hasta-
nemize Doktor îstiyo-
ruz" pankartları dikkat
çekti. Ecevit daha sonra
Şırnak'ın Başağaç K.Ö-
yü'ndeki merkezköy
projesinde anahtar tesli-
rai törenine katıldı. Te-
maslannın ardından
Mardin'e geçen Ecevit,
"Ata" uçağı ile Anka-
ra'ya döndü.
CHP lideri çöküşün sorumlusunun siyaset olduğunu söyledi
Baykal: Türkiye'yi Anadolu kurtarır
EMtRDAĞ/AFYON (AN-
KA) - CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal. Türkiye'nin
15 yıldır borçlanma ve yol-
suzluklar nedeniyle bu nok-
taya geldiğini ifade ederken
çöküşün asıl sorumlusunun
siyaset olduğunu öne sürdü.
Baykal, "Türldye'yi buraya
Ankara getirdi, buradan da
Anadolu çıkaracakür" dedi.
Denız Baykal, Afyon \ e il-
çelerine düzenlediğı gezide
ilk olarak Emirdağ Belediye-
si'm ziyaret etti. Zıyaretin ar-
dından parti otobüsünden
halka seslenen Baykal, Tür-
kiye'nin uzun bir süredenbe-
ri kötü yönetildiğini kayde-
derek bugün halkın çektiği
sıkıntıların altında yatan ne-
denin kötü yönetim olduğu-
nu söyledi. Türkiye'nin 15
yıldır borçlanma ve yolsuz-
luk nedeniyle bu noktaya
geldiğini ıfade eden Baykal,
ancak Türkiye'yi bu hale ge-
tiren siyasetten hesap sorul-
madığını belirtti.
Baykal, Türkiye'deki çö-
küşün asıl sorumlusunun si-
yaset olduğunu yinelerken
duğunu, CHP'nin hiçbirkat-
kısının bulunmadığını söyle-
di.
Afyon'un CHP tl Başkan-
lığı'nda. teşkilattan, seçimle-
re hazırlanmasını isteyen
Baykal. "Köklü bir değişim
• Türkiye'nin 15 yüdır
borçlanma ve yolsuzluk nedeniyle
bu noktaya geldiğini ifade eden
Deniz Baykal, ancak Türkiye'yi
bu hale getiren siyasetten hesap
sorulmadığını belirtti.
"Türkiye'yi buraya Ankara
getirdl buradan Anadolu ç>
karacaknr. Osmanta Impara-
torluğu'nu İstanbul bannn,
Anadolu kurtardı" diye ko-
nuştu. Baykal, Türkiye'yi bu
noktaya getirenler arasında
ANAP'ın. DYP'nın, FP'nin,
MHP'nin ve DSP'nin bulun-
geçiriyoruz,bir yandanda ka-
buk değiştiriyonız. Biz seçim
için acele etmiyoruz" dedi.
Baykal. Devlet Bakanı
Yüksel Yalova'nın istifasının
da bir gerçeği ortaya koydu-
ğunu ifade ederek şöyle ko-
nuştu. "Hükümetin bakan-
lan bile hükümete davaülan
programlann halkın çıkaıia-
rma uygun düşmediğini anla-
yabilryorlar. Bu düşünceleri-
ni ortaya koyduklan zaman
isehemenoradan uzaldaşbn-
hyorlar. Kimse çıkıp da 'Bu
bakanın dediği dogrudur' de-
miyor, 'Bu program dogru-
dur' demiyor, ama 'Uygula-
yacağız' diyor. Bu ibret veri-
ci bir olay duT
'Kaptırmavacaktın'
Daha sonra, CHP'ye katı-
lımlar nedeniyle Uşak II Baş-
kanhğı'nda düzenlenentöre-
ne katılmak üzere Uşak'a ge-
çen Baykal, konuşması sıra-
sında bırpartilinin "Hortum-
lanan paralanmızı geri alabi-
lecek miyiz?" diyerek araya
girmesi üzerine, "Önce kap-
ürmayacaktm. SonraCHP'ye
oy verip iktidara çıkaracak-
nn" karşılığını verdi.
IRMIKI AYDIN ENGİN aengirna doruk.net.tr
Birinin ağzından şöyle bir cüm-
le duysanız, sizi nasıl bir duygu
kaplar
- Beyrutbenim ilkişimdi. Sıcak
ete ilk orada sıktım...
Ya peki, yukarıdaki sözlerin
sahibinin hefnen hemen aynı, bır
başka "fcwn"nin ağzından çıkan
şu cümleye ne dersiniz:
-... Ben bu adamdan şüphe-
lendim. Şüphelerimi arkadaşla-
nma açtım, ama oralı bile olma-
dılar. Onlara da kızdım. Bu vur-
dumduymazlığın sonu nerelere
varacaktı?.. Sonuçta neyaptım;
bır gece çadınna girip uyandır-
dım ve alnından vurdum. Ca-
sus/ann sonu ölüm olmalıydı.
Anlaşılmaztepkialdım... Bunca
yıliıksubayım, kimin casus o/up
olmayacağını bilmeyecek deği-
lim herhalde!..
Yukandaki iki cümle aynı ki-
taptan alıntılandı. Soner Yal-
çın'ın "Teşkilatın İki Silahşoru"
adlı kitabından.
Kimın casus olduğu, kimin ol-
madığını "kendi kendine" karar
verip. kafasında yargılayıp mah-
kûm ettiği kışiyi uyandınp alnın-
Bir Gazeteci Kitabı
dan vurarak cellatlığı da üstlenen
adamın adı Yakup Cemil. Os-
manlı'nın çöküşüne son noktayı
koyan Ittihat Terakki Partisi'nin
silahşoru Yakup Cemil.
"Sıcak ete sıkan"m adı da Ya-
kup Cemil. Ama o torun.
Dede Yakup Cemil, geçen
yüzyıhn başlanndayaşadı. Silaha
tapan, anlamını kendinin de bil-
mediği bir "vatan bekçiliği"r\\
meslek bellemiş bir fedai. Vatan
ondan soruluyor ve onun gibı dü-
şünmeyen herkes vatan haini.
Vatan hainlerinin cezası da belli:
Ölüm. Yakup Cemil, IttihatTerak-
ki Partisi'nin gizli örgütü, hem
yargıç hem cellat silahlı zorbalar-
dan oluşan "Teşkilat-ı Mahsu-
sa"nın (=Özel Örgüt) en ünlü si-
lahşoru, fedaısı...
Torun Yakup Cemil ise geçen
yüzyılın sonunda marifet göster-
di. Hâlâ sağ. 0 da dedesınin ku-
ruculan arasında yer aldığı "Teş-
kilat-ı Mahsusa"r\m günümüz-
dekı uzantısının silahşoru, feda-
isiydı.
Soner Yalçın, dede ile torunu
aynı kitapta buluşturdu. Ortaya
koca bir kitap, ama bir kitaptan
çok öte ürkütücü bir tarih dersi
çıktı.
Kımi kitaplar için "yutarcasına
okudum" derier ya, ben de öy-
le oldum. 0 kadar ki okumaya
ara verip işe gitmek için araba-
ya atladığımda, aklım bitireme-
diğim bir bölümde kaldı. Araba-
yı yolun kıyısına çektim, o bölü-
mü okuyup bıtirdim, yeniden ga-
za basıp işe gittım.
Soner Yalçın, kitabın önsö-
zünde "Bu kitap ne biröykü, ne
birroman. Bir akademisyen ça-
lışması hiç değil. Bu birgazete-
ci kitabı" diyor.
Doğru. Medyada çürümenin,
emeksiz ürünlerin, sade suya ti-
rrt metinlerın kol gezdıği günü-
müzde, Soner Yalçın'ın kıtabını
bir meslektaş kıvancı ve.. Ve
evet bir meslektaş kıskançlığıy-
la okudum.
Az şey midir? Gizli örgütlenn
karanlık labirentlerinde kanlı el-
leriyle dolaşan bir dede ile bir to-
runun yaşam öyküsünden kesit-
ler aktararak "dünü bugüne bağ-
layan" bir gazetecilik çalışması
övülesi değıl mıdir?
•••
Meşrutiyet döneminin Teşkilat-ı
Mahsusa'sı sürekli ad değiştirdi a-
ma hukuktanımayan ilkeleriyle, in-
san doğasını sakatlayan kurallany-
la bugüne dek süregeldı. Şımdi de
sürüyor. Kurulduğu günierde adı
Teşkilat-ı Mahsusa idi. Sonra "Se-
ferberiik Tetkik Dairesı" oldu. Ona
"Konf^enV/a'dadendi. "ÖzelHarp
Da/res/" de "Özel Bilmem Ne Kuv-
veOeri" de.
Dede Yakup Cemil, örgütün
vurucu kadrolannı, hapishaneler-
den çıkardığı azılı katiller, kaçak-
çılar, çete kurup cinayet ışleyen-
lerden oluşturmuştu.
örgüt günümüzde itirafçılar-
dan, ülkücü katillerden, uyuştu-
rucu kaçakçılanndan, mafyaçe-
telerinden infaz timleri kurdu.
Adapazarı-Düzce-Hendek üç-
geninde "vatan düşmanlan"n\n
ensesine kurşunlar sıktırdı; Gü-
neydoğu'da kuşkulu kişileri on-
lara sorgulattı, onlara yargılattı,
onlann elıyle yok ettirdi.
TorunYakup Cemil'i, Foça'da-
ki komando kampında eğiterek
onlan soru sormadan uygulayan
birer "ölüm makinesi"ne dönüş-
türenlerin öğüdü sanki devletin
"derinlikleh"nöe üstlenmış ka-
ranlık bir gücün özeti gibi:
- Inandığınız değerter için ya-
salann ve kurallann dışına çıka-
bilirsiniz. Lafta değil, gerçekten
sizin için bu böyle; önce vatan...
•••
"Teşkilatın İki Silahşoru" bir
"gazeteci kitabı". Bu ülkede sa-
dece ihale takip eden, kirii çıkar-
ları savunan, "tetevote"lerte,
"e/(ovo/e'1erle halkı zehiıieyen
gazetecilerin değil, mesleğin ak
adını taçlandıran, halkın gerçek-
leri bnlme hakkını ete kemiğe ka-
vuşturan, kannca sabırlı gazete-
cilerin de olduğunu kanıtlayan bir
"gazeteci kitabı".
Cavit Kavak nasıl tanındı?
ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz'm, "sırdaşı" olarak bilinen
İstanbul Milletvekilı Cavit Kavak'ın
telefonlarının jandarma tarafından
dınlendiği malum. Kavak, bu
olay basına yansıdıktan yaklaşık bir
hafta sonra îstanbul'da
Fenerbahçe-Bursaspor maçını
izlemeye gitti. Koyu Fenerbahçelı
olan Kavak, takımının her
atağında heyecanlanıp ayağa
fırlıyor, tezahürat yapıyordu. Kavak,
bir süre sonra kısa boylu,
pardösülü, şapkalı bır adamın
maçın heyecanlı anlannda sürekli
boynuna sarılıp sevincinı,
heyecanını paylaştığını fark etti.
Üstelik bu "şahıs" her sanlışında.
Kavak'a ısmiyle hıtap edıyordu.
Kavak'ın gözü bu adamı bır yerden
ısırıyor, ama bir türiü
çıkaramıyordu. Maçtan çıktıktan
sonra uzun sure hafızasını yoklayan
Kavak, sonunda anımsadı. Maç
boyunca heyecanını paylaşan
kişı, yıllar öncesınden tanıdığı üst
düzey bır jandarma komutanıydı.
Kavak, bu olayı yakın arkadaşı
İstanbul Milletvekilı Sühan
Özkan'a anlatırken "Yahu
aradan o kadar zaman geçmiş, o
kalabalıkta, kargaşada adam beni
nasıl hemen tanıdı anlayamadım"
diye sordu. Özkan'ın yanıtı kısa
oldu: "Nasıl olacak Cavıtcığım,
sesınden, sesınden..."
Tepkisizliğin sınırı
yokmuş.
TBMM Genel Kurulu'nda RTUK
Tasarısı'nın, medya patronlanna
devlet ihalelerine girme ve
borsada işlem yapma yolunu
açan maddesi görüşülüyordu.
Gazeteci kökenli DSP Ankara
Milletvekili Uluç Gürkan,
mevcut sistemin korunması,
verdiğı onergeye iktidar
milletvekiilerinin destegini
sağlamak için kürsüye çıktı.
Gürkan, medyanın gücü ile itgili
ömekler verirken milletvekilleri
bu düzenlemeyi aynen kabul
ederse medya patronlanna bir
çeşit "imtiyazlı müteahhitlik
kamesıni" kendi elleriyle
verecekleri uyarısında bulundu...
Muhalefet sıralanndan hararetii
alkışlar alan Gürkan'ı, başta
DSP olmak üzere iktidar
grupları, sessiz, sakin, tepkisiz
dinledi. Işte o noktada Gürkan
isyan etti ve başta kendi partisi
olmak üzere, iktidar
milletvekiilerinin durumuna çok
uyan şu öyküyü anlattı: "Ünlü
virtüöz, piyanonun başına
oturmuş ve salonu hıncahınç
dolduran seyirdlerin önünde
konsehne başlamış. Ancak
tuşlara basıp çahyor
görünmesine rağmen, telleri
önceden sökülmüş olan
piyanodan hiçbirses
çıkmıyormuş. Dinleyiciler
birbirine göz ucuyla bakarak ne
yapmalan gerektiğini araştınyor,
fakat nedense tepki
gösteremiyormuş. İki saat süren
sess/z konserden sonra ünlü
virtüöz oturduğu yerden
kalkarak büyük bir ciddiyetle
dinleyicıleri selamlamış. Salon,
sürekli alkış sesleriyle çınlamış.
Ingiltere'de yaşanan bu olaydan
sonra piyanist, kendisiyle
röportaj yapan televizyon
spikerine, 'Insanlardaki
tepkisizliğin nereye kadar
varacağını öğrenmek istedim'
demiş ve eklemiş: - Meğer sının
yokmuş..." Bu konuşmadan
sonra da iktidar sıralanndan bir
tepki gelmedi ve Gürkan'ın
önergesine sadece 8 DSPTı
milletvekili destek verdi. Genel
kuruldaki tepkisiz bazı
milletvekilleri ise kulislerde
"Nasılsa Cumhurbaşkanı veto
eder" diyerek topu Çankaya'ya
atıp kendilerini rahatlattı...
Beyhan Aslan'ın bıyığı...
ANAP Grup Başkanvekıli Beyhan
Aslan bıyığını kesince,
arkadaşlarının takılmalarına hedef
oldu. DYP Tunceli Milletvekili
Kamer Genç kürsüden Aslan'ın
bıyığına laf attı. Aslan, bıyık kesme
öyküsünü şöyle anlattr.
"Oğlum, bıyığımın sarktığını
söyleyince, kenanndan düzelttim.
Fazla kaçırmışım, dengelensin
diye öbür taraftan da bıraz aldım.
Oldu Süleymancı bıyığı. Bunun
üzerine düzelsin diye biraz daha
aldım, kâtibım bıyığı oldu. Biraz
daha derken, bu sefer Hıtler bıyığı
oldu. Baktım, bu işı
düzeltemiyorum, berbere gittim,
kes kardeşim, dedim..."
Komisyonda 'örgü'
atışması...
Hemşirelik eğitiminin sağlık
meslek liselerine indirgenmesine
karşı çıkan hemşireler soluğu
Sağlık Komisyonu'nda aldı. Prof.
Hülya Okumuş. komisyona
verdiği brifınge, "Hemşire
güvenilir olmalı, hekim de ona
güvenmeli. Hemşirenin
sorgulayıp neden-sonuç ilişkisi
kurabilmesi ancak üniversiteye
dayalı eğitimle olabilir" diye
başladı. Taşrada açılacak 25
sağlık lisesinde öğretim
aJtyapısının da yetersiz olacağını
savunan Okumuş, bir örnekie
tezini güçlendirmeye çalıştı:
"Hemşirelik standardı çok katı
olmalı. Öğrenciler küçük
yerteşim yerterinde boş duran,
örgü ören hemşireleri örnek
alacaklardır."
Bunun üzerine Sağlık Bakanltğı
temsilcisi devreye girdi:
"Hemşirelerimiz örgü örmüyor,
dikiş dikmiyor. Hiçbirinm böyle
bir fırsab olmuyor."
Okumuş, tartışmayı
"Genellemeyetim, ama gerçeği
de göz ardı etmeyelin" diye
sürdürünce komisyonun DSP'li
başkanı Ertuğru! Kumcuoğlu
araya girdi:
"Beyefendı neredee! Kızlanmız
artık örgü örmeyı
beceremiyorlar ki... Öyle
oturuyoriar. Hemşireler için
söylemiyonım, lafyerini
buluyor."
Vergi toplama rekortmeni
başbakan!
Fıkrayı DYP Genel Başkanı Tansu
Çiller, sivil toplum örgütleriyle
toplantısında anlattı: "ABD Başkanı
Bush, Rusya Devlet Başkanı Putin
ve Başbakan Ecevit bir toplantıda
bır araya gelmiş. Konu vergiye
uzanmış: Bush: Biz, halktan
kazancımn yansı kadar vergi
aiıyoruz. Putin: Biz kazancımn
tamamını aiıyoruz. Ama onun
yaşama daır tüm gereksinmelerini
karşılıyoruz. Sohbeti sessızce
izleyen Ecevit'in dalgınlığını Bush
bozmuş:
- Sayın Başbakan bu konuda sizin
politikanız nedir?
- Biz, vatandaşın kazancımn yüzde
150'sıni vergi olarak aiıyoruz.
- Nasıl başarıyorsunuz bunu?
- Ben de onu duşünüyorum..."
Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan. Bülent Sanoğlu.
ankcum@ttnet.net.tr