Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
H.AZİRAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
/ ekonomi(« cumhuriyet.com.tr 13
KLamu bankalan ortak yönetimi Devlet Personel Başkanlığı'nm görüşünü dinlemedi
Emlakbank'ta usulsüz atamaBANUSALMAN
ANKARA - Devlet Personel Baş-
kanlığı'nın yazısına karşın Vural
Akcşık başkanlığındaki kamu ban-
kaları ortak yönetıminin, usulsüz
atamalar gerçekleştirdiği öğrenildi.
Devlet Personel Başkanlığı, yasa-
ya göre Ziraat, Halk ve Emlak Ban-
kası'ndaki çalışanlann mevcut kad-
rolarından istekleri dışmda alınama-
yacaklannı, ancakbankalann genel
kurullannca oluşturulacak yeni
kadrolara özel hukuk hükümlerine
Kamu bankalannda yapılan atamalarda, FP'nin başvurusu üzerine Anayasa
Mahkemesi'nin iptal istemini değerlendirmekte olduğu Ziraat. Halk ve Emlak
bankalannın yeniden yapüandmlmalanna ilişkin yasaya bile uygun
davranılmadığı öğrenildi.
göre atama yapılabileceğini bıldir-
di. Buna karşm mevcut statülerini
korumalan gereken üst düzey gö-
revliler kadrolanndan alınarak mü-
şavirliğe atanırken özel hukuk hü-
kümlerine tabi olmayan kişiler yeni
görevlere getırildi.
Kamu bankalannda, FP'nin baş-
vurusu üzerine Anayasa Mahkeme-
sı'nin iptal istemini değerlendir-
mekte olduğu 4603 sayılı Ziraat.
Halk \e Emlak Bankası'nın yeni-
den yapılandınlmalanna ilişkin ya-
saya bile uygun davTamlmadığı öğ-
renildi.
Devlet Personel Başkanhğf mn
22 Mayıs 2001 tarihlı görüş ileten
yazısında, mevcut durumda 399 sa-
yılı yasa gücünde kararnameye tabi
sözleşmeli personelin bulunduklan
kadro ve pozisyonlannın dondurul-
duğu. böylece bu kişilerin aylık, öz-
lük ve emeklilık haklannın korun-
duğu anlatılarak bu kadrolann, an-
cak boşalmalan durumunda iptal
edilmiş olacağı vurgulandı. Yazıda
mevcut personelin bulunduklan gö-
Empeıyalizntin oyununagelmeyeceğiz
ANKARA (CumhuriyetBü-
rosu)- Emlak Bankası çalışan-
ları, bankalannın kapatılma gi-
rişimlerine karşı tepkilerini mi-
ting düzenleyerek sürdürdüler.
2 bin 500 banka çahşanı, kapa-
tılmakaranndan tamamen vaz-
geçilene kadar eylemlerine de-
vam edeceklerini söyledi. Mi-
tingde, IMF'nin Türkiye'den
gitmesi ve hükümetin de istifa-
sı istendi.
DlSK'ebağlı Bank-Sen, dün
Emlak Bankası'nın kapatılma
girişimine karşı Tandoğan
Meydanf nda bir miting dü-
zenledi. Kent dışmdan banka
emekçilerinin de katıldığı mi-
tingde, sık sık "Derviş-Akışık
IMFyeyapışık'', "LMF eliııi ül-
keden çek"
1
, "Kapatmak yok,
devretmek yok, terk etmek
yok" gibi sloganlar atıldı.
Mitingde konuşan Emlak
Bankası Toplu Konut Daire
Başkanı Mehmet Başaran,
kamu bankalannın tasfiye
edilerek Arjantın'de, Brezil-
ya'da ve Meksika'da olduğu
gibi yabancı bankalara alan
açılacağını belirtti.
Tüm Banka-Sen Genel Baş-
kanı Afi Rıza Camcı, 62 bin
banka çalışanının 38 binınin iş-
siz bırakılacağı "bankalan ye-
niden yapılandırma" çalışma-
lannın ılk hedefınin Emlak
Bankası olduğunu vurgulaya-
rak çalışanlann tepkisiyle şim-
dilik Emlak Bankası'nın kapa-
tılmasınm durdurulduğunu
söyledi.
KİT'lennpaylaşunsavaşı
Camcı, "Kamu bankalann-
da yapıimak istencnler, ulusla-
rarası emperyalist sistemin
dünya haiklanna ve czilen sı-
nıflara dayattığı yeni dünya
düzeni' denen yeni bir yöneli-
min Türkiye''de yayguüaştınl-
masından, yağmaya uygun ka-
mu kurum \e kuruluşlan Ue
KİT'lerin paylaşım savaşından
başka bir şey değUdir*' dedı.
DSP Istanbul Mılletvekih ve
eski Emlak Bankası çahşanı
AhmetCüzel, bankanın çıkar-
lannı her zaman koruyacağını
belirttiğı konuşması sırasında
çalışanlar. "Hüküntet istifa"
sloganı attılar.
Çok sayıda bankacının ve sendikacının konuştuğu miting, aşın sıcak altında yakla-
şık 2.5 saat sürdü. Mitingde bol bol "Hükümet istifa" sloganlan atıldı.
Katnu bankalarına yeni zarar
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kamu
bankalanyla ilgili yapılan açıklamalann mev-
duat çeldlişlerine neden olduğu öğrenildi. Tas-
fiye edileceği açıklanan Emlak Bankasf ndan
yapılan mevduat çekilişlerinin ise yaklaşık 500
triîyon lira düzeyinde olduğu belirtildi.
IMF'nin koşullanndan olan Emlak Banka-
sı'nın tasfiyesinin 4603 sayıh kamu bankala-
nna ilişkin yasaya göre yapılamayacağının or~
taya çıkması üzerine yeni yasa hazırhklanna
başlandığı öğrenildi. Bu durumda. FP'nin
4603 sayılı yasayla ilgili iptal başvurusu Ana-
yasa Mahkemesi'nce kabul edilse bile. yeni
yasa vürürlüğe sokulmuş olacak.
DENETDE Başkanı Atalay Ergüven de,
Emlak Bankası'yla ilgili Kamu Bankalan Or-
• Özellikle Vural Akışık'ın tasfiye ve
zarara ilişkin açıklamalan nedeniyle
kamu bankalarmdan, özellikle Emlak
Bankasrndan 500 trilyon liraya yakın
mevduat çekilişleri olduğu belirtiliyor.
tak Yönetim Kurulu Başkanı Vural Akşık'uı
yaptığı açıklamalann Bankalar Yasası uyann-
ca suç olduğuna dikkat çekti.
Ergüven, bankalann ortak yönetim kurulu
başkanmm kendi yönetimindekibankasını kö-
tülemesinin, **Bir bankanın itibannı kırabik-
cek ya da şöhreüne ya da servetine zarar vere-
bilecek bir hususa kasten sebep olan ya da bu
yoida asüsız habeıier yayanlar için 1 yıldan 2
yıla kadar hapis ve 1 nıilyar liradan 2 m'ılyar li-
raya kadar ağır para cezası hiikmolunur* de-
nilen 22. maddesine aykın olduğunu bildirdi.
Kamubankalannda personel giderinin genel
giderler içindeki payırun yüzde 6 olduğunu,
devletin borç faizlerini bile ödeyemediği or-
tamda yüzde 2-3 'lük tasarruf için 60 bin çah-
şandan vazgeçilmesinin rasyonel olmadığını
behrten Ergüven, Ziraat Bankası'nda görev
zaran içinde çiftçilere verilen desteğin paymın
yüzde 1 "in de altında olduğunu söyledi. Ergü-
ven, "Görev zaraıiannın bizzat kendisi, Sayış-
tay'ın Haâne'ye ilişkin rapoıiannda da belir-
tildiği gibi, Haane kaynaklannın hortumlan-
masıdır. Bunun ceremesi personelden çıkarn-
mamak" diye konuştu.
revlerden istekleri dışmda alınıp
başka kadro ve pozisyonlara atana-
mayacaklan, ancakbanka genel ku-
rullannda oluşturulacak kadrolara
özel hukuk hükümlerine göre yeni
atamalar yapılabileceği şöyle orta-
ya konuldu:
"4603 sayılı yasanın yürürlüğe gir-
diği tarihte kanunun kapsamında
bulunan bankalann dolu kadro ve
pozisyonlannda bulunan persone-
lin,bu kadrovepozisyonlanndan is-
tekleri dışında alınarak başka kad-
ro vepozisyonlara atanamayacakla-
n, ancak bu bankalann yeniden ya-
pılandınlması çerçevesinde Bakan-
lar Kurulu'nca özel hukuk hüküm-
lerine göre istihdam edileceklere iliş-
kin olarak belirlenecek usul ve esas-
lar çerçevesinde bankalann genel
kurullannca ihdas edikcek kadro-
lara özel hukuk hükümlerine göre
gerekli atamalann yapılabileceği
mütalaa edilmektedirT
Özel hukuk uygıdanmadı
Bu yazıya karşın yapılan atamala-
nn usulsüz olduğu kaydedildi. Alı-
nan bilgıye göre, Genel Müdür Yar-
dımcısı Aydan Ozkazanç ile Teftiş
Kurulu Başkanı Akın Kaymak mü-
şavirliğe. Personel Daıre Başkanı
ŞükrüSansür Gayrettepe Şube Mü-
dürlüğü'ne. Gayrettepe Şube Mü-
dürü ErdalAksoy da Personel Daire
Başkanhğı'na atandılar. Özel hukuk
hükümlerine tabi olmamalanna kar-
şın Menkul Kıymetler Daire Başka-
nı Erkan Er, Dış Işlemler Daire Baş-
kanı Lale Günday. Krediler Daire
Başkanı İlker Genç genel müdür
yardımcılığı kadrolanna, Koordi-
nasyon Daire Başkanı Suat Kahya
Başkent 1. Bölge Başmüdürlüğü'ne
getirildi.
Ziraat Bankası'nda da işçiliğe ge-
çiş için personelin dilekçelerini 15
Haziran'a kadar vermeleri ısteniyor.
Mevcut yasaya göre, personelin
bankalardaki kamu payı yüzde
50'nin altına düşene kadar bulun-
dukları statüde çalışma haklan bu-
lunuyor. Kamu payı yüzde 50'nin
altına düştükten sonra ise 4046 sa-
yılı Özelleştirme Yasası çerçevesin-
de başka kamu kurumlanna nakil
haklan bulunuyor. Ancak kamu pa-
yı düşmeden önce ya da düştükten
sonra personelin işçiliğe geçmesi
durumunda, kıdem ve ihbar tazrni-
natlan açısından hak kayıplan ola-
cağı belirtiliyor.
Yasada düzenleme yapılmadığı
için kıdem tazminatının yalnızca
emeklilik sırasında kamuda memur
statüsünde çalıştıkları dönemi de
kapsayacağı, işten çıkarmada ise iş-
çiliğe geçişten itibaren hesaplama
' olacağı kaydedildi. Yargıtay karan-
na göre de işten atılma nedeniyle
ödenen ihbar tazminatında da ka-
muda çahşılan sürenin hesaba katıl-
mayacağı belirtildi.
D Ü N Y A E K O N O M İ S İ N E B A K I Ş / ERGİN YILDIZOĞLU LOA©/M •rgin.ylld!w>O
lu@btintemet.com
Araltk 2000'degeride bıraktığımız yılı değerlen-
dirirken akıntıya karşı bir saptamayla küresel-
leşme sürecinin geleceğinin karanlık oldu-
ğunu, bundan sonra giderek yavaşlayacağı-
nı, istikrannı kaybedeceğini ileri sürmüştüm.
O günden bu yana ne Türkiye'de ne de uîusla-
rarası alanda, bu yaklaşımı paylaşan bir başka
yorumcu bulamamış olmanın getirdiği moral bo-
zucu yalnızlığı yaşıyordum. Nihayet, geçen haf-
ta benzer tespitleri yapan birine rastladım. Dün-
yanın en büyük mali danışmanlık ve yatınm ku-
ruluşlanndan Morgan Stanley Dean Witter'in
başekonomisti Stephen Roach, hatta içindeki
yorumlannda "ABD liderliğindeki dünya eko-
nomisinin küreselleşme sürecinde bir devril-
me noktasına yaklaşmakta olduğumuzdan
şüpheleniyorum" (Global Forum, 29/05).
"1990'lann ikinci yansında yepyeni ve kalıcı
olarak görülen şeyler şimdi daha çok geçici
ve kınlgan görülüyoriar" (Global Forum
30/05) diyordu.
Degişimin diyalektiği
Çoğu zaman, yaşadığımız kimi gelişmelerin,
arkalanndaki dinarnikleri de pek fazla inceleme-
den, ebedi ve kalıcı olduğuna, belkı işimize de
geldiğinden, inanmayı seçeriz. Ancak, eninde
sonunda hareketin diyalektiği bize, değişme-
yen tek şeyin değişmenin bizzat kendisi ol-
duğunu, acımasızca hatırlatır.
Stephen Roach "Tipping Point" (Devrilme
Noktası) yoaımunun birinci kısmına, Malcom
Gladwell'in doğadave toplumlarda, hareketin ve
degişimin özelliklerini irdeleyen çalışmasındaki
tezlerden başlıyor: Çok sayıda küçük değişik-
lik, uygun koşullar altında büyük bir değişik-
liğe yol açabilir (bildiğıniz nıcelık ve nrtelik iliş-
kisi). Devrilme noktasını (degişimin başladığı nok-
tayı) hazırlayan sürecin üç ana bileşeni var, dıyor
Gladvvell. Birincisi "Azlann Yasası": Küçük de-
ğişiklikler giderek birikir ve büyük bir değışiklık
yaratır. Yeni bir hareket, örnegin bir salgın has-
talık önce birkaç noktada başlar, bu noktalar ta-
şıdıklan mesajın özelliğınden ve bazı "bağlayı-
cılar"ın varlığından dolayı hızlayayılırlar. Roach'a
göre ABD ekonomisindeki ani yavaşlama, böy-
te "az/aryasası" bağlamında işleyen birgelişme,
ama küreselleşme, yeni teknolojiler gibi "bağla-
yıctlar" yüzünden, etkisı hızla yaygınlaşıyor.
Devrilme noktasına götüren sürecin ikinci bileşe-
Devrilme Noktasıni "yapışkanlık faktörü": Kimi trendler giderek
kalıcılık kazanır ve güçlenııier. ABD kaynaklı"Ye-
ni Ekonomi"ri\n yarattığı sorunlar (örneğm tele-
komünikasyon sektöründekiler gibi) işte böyle
bir yapışkan trend oluşturuyor. Bu yapışkan-
lık, dünyanın geri kalanının ABD önderiiğındeya-
şanan küreselleşme biçimlenne bağımlılığını art-
tınyor. Üçüncü bileşen de "bağlamın gücü". Bu,
sürecin içindeki öznelerin duyartılığıyla ilgili bir bi-
leşen. Bireyler, alışılagelen davranışlardan farklı
davranışlargöstermeye başlıyortar. Roach'a gö-
re küreselleşmenın gelir dağılımı üzerindeki
olumsuzetkileri. bilgısayarteknolqisinın yayılma-
sma paralel oluşan, ülkeler, bölgeler, sınıflar ara-
sındaki "dijital uçurum", küreselleşmeye karşı
tepkilerin doğmasına ve güçlenmesıne neden
oldu. Ekonomik büyüme bu sorunlan gizlerken
yavaşlama şimdi bunlan büyütüyor.
Sonun başlangıcına doğru
Roach, yazısının ikinci kısmına, "Küreselleş-
menin, ABD öndeıiiğinde yaşanan türünün
bir 'devrilme nokta-
sına' yaklaşmakta
olduğunu ve kendi
yıkımının tohumlan-
nı ekebileceğini ileri
sürmüştüm" dıyerek
başlıyor, "Aklıma üç
olasılıkgeliyor" diye-
rek devam edıyor.
Birincisi, ekonomik
yavaşlama, işsizliği
arttırmaya devam
ederse serbest tica-
ret, yerini korumacılık
eğilimlerine bırakabi-
lir; siyasi iklim bu yön-
de gelişıyor. Seatt-
le'dan ûuebec'e pro-
testolar bu eğilimi bi-
linçlere çıkardı, güç-
lendirdi. Ikincisi, ge-
çen 10 yılda ekono-
mik iktidann sarkacı
sermayedenyanagıt-
mişti, şimdi geri geli-
yor, büyük bir olasılıkla emekten yana gidecek.
Bu koşullarda, enflasyonist bir ortam da söz ko-
nusu olmadığından, emek maliyetleri yükselince,
doğrudan şirket kârlannı etkiler. Şirketlerin küçül-
me refleksi, özellikle beyaz yakalılara yönelik,
ikinci bir işsizlik dalgası yaratır. Üçüncüsü, do-
lar cınsinden varlıklann getırilerine ilişkin beklen-
tiler hızla değişmeye başlar, "rekor cari açık/a"
bırleşince, dolann değerinde aşağı doğru bir
trend bekientisi güçlenir. Roach'a göre bugün
mali piyasalar böyle bir yön değiştırmenin etkı-
Ierine hazııiıklı değiller. Roach yorumlannı, bu
gelişmelerin, küreselleşme yolunun sanılan-
dan çok daha zor olduğunu vurgulayarak bi-
tiriyor.
Kısa dönemin sorunlan
Küreselleşmenin geleceğinin karanlık olduğu-
nu savunduğum yazılanmda, kısa dönem geliş-
melerin bu orta-uzun dönem eğilimini güçlendi-
recek yönde gelıştiğine işaret etmiştim. Bu öz-
gün konjonktür, Roach'un da gözünden kaçma-
mış. Roach "Global
Tılt" (küresel ekono-
minın dengesi bozulu-
yor) başlıklı yazısında
(25/05/01), bırbiriyle
çakışan üç gelişmeye
işaret etti: Dünya eko-
nomisi büyüme moto-
runuyitirdi (Yavaşlama
Avrupa'yı da etkileme-
ye başladı, geçen haf-
taki haberler; Stard-
for'un Stagflasyon Av-
rupa'yı şaşırttı analtzi;
25/05). Ikincisi, ABD
yönetimi çok daha
atak ve dayatmacı bir
dış politıkayla askeri
strateji izlemeye baş-
ladı. Üçüncüsü, Sena-
tor James Jeffords
Cumhuriyetçı Par-
ti'den istifa ederek
parlamento içindeki
dengeleri tersıne çe-
virdi. Bunlardan Roach, şu sonucu çıkanyor:
ABD yönetimi, tam da ekonomik ve siyasi te-
melinin aşınmaya başladığı bir noktada kü-
resel arenada çok daha atak bir tutum içine
giriyor. "Bu aşınma ABD hegemonyasının za-
yıfladığına işaretetnği ölçüde, mali piyasala-
nn dolar cinsinden varlıklara güvenmeye de-
vam etmeleri zor"; sonra tanhçı Paul Kend-
dy'ye gönderme yaparak sonjyor: Bir hegemo-
nik "Ulus sonunda, küresel yayılması, mali ve
siyasi kapas'rtelerini aşınca üstünlüğünü kay-
beder"... "Tarihin bu uzun kuyruğunda sıra
şimdi ABD'ye mi geliyor?"
Ve Türkiye
Karl Polanyi'nin, 1994'teyazdığı ve 19. yüz-
yıldaki 100 yıllık küresel banşın, liberal ekono-
mik sistemin kriziyle birlikte nasıl bir küresel sa-
vaşadönüştüğünü inceleyen Büyük Dönüşüm
çalışmasını hatııiayarak, çok karamsar ama o
kadar da gerçekçi düşüncelerle bitirmek istiyo-
rum. Polanyi, 100 yıllık banşın arkasındaki en
önemli etkenlerden birinin, sürekli yerel savaş-
lan körüklemesine rağmen, büyük savaşlan, çı-
karına uymadığı için engellemeye çalışan
u
Ha-
ut Finance"ın (küresel serbest piyasa ilişkile-
rine dayanarak işleyen mali sermaye - Rotsc-
hild, J.P. Morgan etc.) devletler üstü etkisi ol-
duğunu söyler. Polanyi'ye göre yüzyılın ilk ya-
nsında, büyük güçler arasındaki, Osmanlı fm-
paratorluğu'nun böluşülmesine ilişkin uzlaş-
manın, ikinci yansında da bölüşülmesi politika-
sının, Düyun-u Umumiye'nin arkasındahep bir
"Haut Finance" vardır. Ancak, bir kez bu ma-
li-ekonomik sistem, "dünya ekonomisi" iflas
etmeye başlarsa hiçbir güçler dengesi ban-
şı sürdürmeye yetmez!
Türkiye, şu sıralarda, dünya ekonomisine bağ-
lanma mekanizmalan aksamış; ulusal iradesi,
yönetici sınrfmın özgüveni, ABD, IMF ve Dünya
Bankası tarafından derin bir krize sürüklenerek
kınlmış, ekonomik, siyasi ve savunma alanların-
da (örneğin: Füze Savunma Kalkanı Projesi,
NATO-Avrupa Savunma Inisiyatm' vetosu,
Kıbns) tavızler verme noktasına itilmiş bir ülke.
Küreselleşme süreci yukanda tanımlanan aşa-
maya geldiyse, ulusal iradesinı, özgüvenini kay-
betmeye başlayan diğer ülkeler gibi, Türkiye'nin
de hegemonyacı güçler tarafından maceralara
sürüklenme rıskleri giderek artıyor demektir.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Bölünme Yerine
Çok dalgalı sıyasal yapılar, aslında ekonomik az-
gelişmişliğin göstergeleridir. Türkiye'nin siyasal ya-
pısı da bu kurala tam olarak uyuyor; ekonomik az-
gelişmişliğe koşut olarak siyasal yapı da çalkala-
nıyor, giderek çatırdıyor.
Siyasal yapıdaki çalkantının nedeni. siyasetin
başansızlığıdır. TBMM'deki durumuyla siyaset,
çözüm üretemiyor. En yaşamsal konuları, ya sü-
rüncemede bırakıyor ya da başkalarına havale
ediyor; kendisini gereksizleştiriyor Uluslararası
sermayenin istediği de budur. Böyle olunca da
toplumun gözünde küçüldükçe küçülüyor.
Oysa siyaset, toplumun sorunlarına çözümün
adıdır.
Var olan siyasal çıkmaz iki sonuç doğuruyor.
Bunlardan birincisi yeni partileşme girişimleri, ıkin-
cisi de siyasetin yasal yapısal değişimine ilişkin
önerileridir.
Hemen her gün yeni siyasal oluşumlar ya da ola-
sı oluşumlar gündeme geliyor. Bununla da kalın-
mıyor; parti başkanları saptanıyor; başbakanlar
atanıyor.
Birtarafta, yani sağda, kamuoyuncabaşanlı bu-
lunan Içişleri Bakanı ile partısi ANAP arasındaki ilış-
kiler kopma noktasına geliyor. Özelleştirmenin aşı-
rı militanı olan bakanlardan biri, onca teslimiyetçi
imzayı attıktan sonra, sıra tütüne gelınce istifa edi-
yor; özelleştirme öz evladını yiyor (!). Kapatılma-
sı olasılığı bir yana, FP'nin ikiye ayrılmakta olduğu
gözleniyor.
Solda ise durum daha az karışık değil. CHP'den
ayrılanların, aylardır sözü edilen oluşumu nasıl bir
oluşuma dönüştürecekleri henüz belli değil. Bu sı-
rada, Mümtaz Soysal, ulusalcılığı öne çıkaran.
ekonominin bilimsel ve teknoloji ağırlıklı gelışme-
sini vurgulayan, siyasal demokratikleşmeyi ve bi-
limsel ve kültürel güçlenmeyi bu çerçevede bir bü-
tünlük içinde ele alan görüşlerini açıkladı. Bu açık-
lamanın bir manifesto'dan öte bir etkisınin olup
olmayacağı ya da nasıl bir siyasal oluşuma yol
açacağı gelecek gunlerde açıklık kazanacaktır.
Tam bu sıradaTÜSİAD, yeni bir demokratikleş-
me perspektifleri çalışması yayımlıyor. Çalışma-
nın siyasal tarafı, Kopenhag ölçütlerini de esas
alan bir tutumla düzenleniyor; ancak ekonomik ve
sosyal haklar tarafı ise yok. Bu topallığın ya da
eksikliğin nedeni açıktır; kimi iç ve özellikle de dış
çevreler gibi, TÜSlAD da ülkenin asıl sorununu si-
yasette görüyor. Çözümü de siyasetin yeniden ya-
pılandırılması olarak algılıyor.
• • •
Bir ilke olarak, siyasetin yeniden yapılanması is-
teği, doğrudur. Ancak yeniden yapılanmalar, var
olan siyasal partilerin benzerlerini çoğaltmak-
la sağlanabilir mi?
Deneyımler, sağlanamadığını kanıtlıyor.
Türkiye ile benzer siyasal ve ekonomik bunalım-
ları yaşayan Latin Amerika ülkelerinde her gün ye-
ni bir parti kurulması, yıllardır, bu ülkelerde siyasal
istikran sağlamaya yetmiyor. Giderek bu ülkelerin
tamamına yakınında uygulanan başkanlık ya da
yarı başkanlık sistemlen de siyaseti düzlüğe çıka-
ramıyor; tersine. iyice çökertiyor. Özetle, siyasal is-
tikrar çok parçalı siyasal yapılarla sağlanamıyor.
Özellikle ekonomik ve toplumsal yapılann hızla ev-
rim geçirdiği bugünkü ortamda, görüşleri çok da
farklı olmayanlann ayn siyasal parti kurmaları, is-
tikrar yerine siyasal çalkantı ve çözümsüzlüklerin
de kaynağı oluyor.
Bunun yerine, başanlı siyasal partilerin, kendi
iç evrimleri ve devıngenlikleriyle geliştikleri ve ka-
lıcılık kazandıkları görülüyor. Partiler, yalnız prog-
ramlartnı yenilemekle kalmıyor, örgütlerini de ye-
niden yapılandınyor. Türkiye'nin siyasal partilerinin
bu tür bir yapılanma sürecine girmeleri gerekiyor.
Siyaset enerjisinin önemli bir bölümünün bu
amaçla kullanımı gerekiyor.
• • •
Ömrünü solun birieşmesine adayan, beş yıl ön-
ce yitirdiğimiz Mustafa Ekmekçi, bu bölünmelı
günleri görseydi, sanırım
- Yine mi?
derdi.
e-posta: yakup« metu.edu.tr
Tanıtım sorunu çözüldü
Kıbns'ta sular
duruldu
• Torpil suçlaması yapılan konkur
sürecini inceleyen KKTC Sayıştay'ı,
yanşmada herhangi bir usulsüzlük
olmadığma karar verdi.
Ekonomi Servisi -
KKTC'nin Türkiye'ye
yönelik yapacağı tu-
nzm tanıtım kampan-
yası konkurunu Ma\i
Communication
Club'ın(MCC)kazan-
dığı, KKTC Sayıştay'ı
tarafından onaylandı.
Ocak ayının sonunda
başlayan, 1 Mayıs'ta
MCC'nin konkuru ka-
zandığı bildirilen ve o
tarihten itibaren "torpiT
iddialan gündeme ge-
lenyanşmaya, Sayıştay
son noktayı koydu.
KKTC'de turizmden
sorumlu Devlet Bakan-
lığı ve Başbakan Yar-
dımcılığı'nın 30 Ocak
2001 tarihli daveti üze-
rine Reklamcılar Der-
neği'ne (RD) üye 13
ajans Kıbns tanıtım ya-
nşmasına katılmış ve
finale kalan beş reklam
ajansının yaptığı ikinci
sunumun ardmdan ba-
kanhk, 1 Mayıs 2001
tarihli vazısı ile MC-
C'nin yanşmayı kazan-
dığını duyurmuştu.
Konkurun sonuçlan-
masının ardından Star
gazetesi yazarlarından
Halit Kakmç'ın kaleme
aldığı yazılarda konkur.
MCCveKKTCDe%let
Bakanlığı hakkında tor-
pil ve benzen ıddialar
yer almış, bunun üzeri-
ne Sayıştay, konkur sü-
recini incelemeye al-
mıştı.
Yapılan mceleıneler
sonunda. Sayıştay'ın,
18 Mayıs 2001 tarihli
raporunu açıklayan Sa-
yıştaş Başkanı Soner
Vehbi, seçim sürecine
dair herhangi bir usul-
süzlüğe rastlanmadığı-
nı açıkladı.
MCC yetkilileri de
Star gazetesi ve Halit
Kakınç hakkında 48
milyar lıralık tazminat
davası açtıklannı ve bu
tazminatı Reklamcıhk
Vakfı'na bağışlayacak-
lannı dile getirdiler.