11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12HAZİRAN2001SALI KADIN GOZUYLE BATMAN Batman'da savaşın, yoksulluğun, yoksunluğun travması şimdi daha ağır yaşanıyor Yaşam yükii altuıdald kacluılarŞÜKRANSONER Cumanesi günü, kendi deyimleri ile "banş anneleri" ağırlıklı konuş- malarlageçen genel toplantı, Batman Kadın Platformu üveleri ile kadın in- tiharlan sorunundan yola çıkılarak, kadınlarla dayani}manın yollannın arandığı özel toplantı, ilgıli meslek örgütlerinin hazırladıklan kadın ıntı- harlan, insan haklan ıhlalleri. yöre, eğitim sorunlanna ilışkin raporlar, akşam bınlerce kadının coşku ve renklen ilekatıldıklan küitürşenliği.. Pazar sabahı Batman Belediye- si'nin çay bahçesinde yüz yüze buluş- ma. sohbetleri daha anlamlı ve anla- şılır kıldı. Konuşmaya başladıklann- da, saati boşalmış zemberek gibi dur durak, susmak bümiyorlar. Birkaç cümlede bir yinelemek ge- reğini duyduklan. ama anlattıklan ile, ses tonlan ile çelişen, boşlukta kalan "Banşistiyonızbanş" sloganının içi- ni dolduımak üzere söyledikleri, ya- şanmış acılann. savaşın, yoksulluğun, yoksunluğun gün gün büyüyerek or- taya çıkan travmasının boyutlannı sergiliyor. Istanbul, Ankara'dan gelmiş 50"ye yakın gazetecı, yazar, hukukçu, sa- natçı, siyasetçi kadınlann etraflann- • Kadınlann Batman buluşması, bilinen sorunlann, varsayılabilecek boyutlann çok üstüne çıktığını, çözüm çabalannın devede kulak kaldığını gösterdi. tnsanlann, hele de kadınlann olağan yaşamlanndan en sıradan ahntılar, çözemediğimiz için görmezlikten gelmeyi, yok saymayı yeğlediğimiz, insanlık adma utandıncı gerçekleri, çıplakhğa zum yapılmış fotoğrafm çarpıcılığında yansıtıyor. da çember oluşturan kadınlann fark- çorba. Bir paket mercimek kaç yüz Ama kötü beslenmenin yansıması ol- lı yerlerden göç etmiş, kendilerine öz- gü yaşamöykülerinin olması, anlat- tıkJannın birbirinin aynısı öykü izle- nimi vermesi gerçekliğini ortadan kaldırmıyor. fşin içınden kofay kolay çıkılama- yacak ortak koşullann yarattığı bü- yük çaresizlik, umutsuzluk. elbetle öfkesini yansıtıyor.. 0 Beşıri'nin Becire köyünden göç etmek zorunda kalmışlar. Ailesinden 15 erkek öldürülmüş. 11 çocuk do- ğurmuş. lkısi evli, evdekilerden bir oğlan. ayda 65 milyon kazanabildıği bir iş sahibi. Ona da üç aydır para öde- memişler. Kızlardan bir-ikisi zaman zaman günde 3 milyonu geçmeyen tarla işlerine gidebiliyorlar. Onlann parası da yıl sonunda, değeri düşmüş olarak ödeniyor. Kendisi ve diğer ka- dınlar ne mi yapıyorlar? Tarla, hay- van yok ki ekip baksınlar. Evde otu- ruyorlar. Para olmayınca yemek ya- pacak bir şey de yok. Soğanla, suyla bin? Iki gecede 15 kişilik ailede biti- yor. Hayır, çocuklar okula gideme- miş. Kızlann, oğlanlann birkaçı, bir- kaç yıl gidebilmiş. Çok az okuma yazmabiliyorlar. Başka çocuklannın, akrabalannın ölmemesi için barış istiyor. Köye dönmek için banş istiyor. Hapisteki akrabalan, eve dönmemişlerin eve dönmesi için banş istiyor. Idamın ol- maması için banş istiyor. Kürtçe okul, konuşmak için banş istiyor. Iş, ekmek için banş istiyor.. # Batman'a Siirt'in Yazayar kö- yünden gelip yerleşmişler. Kocası o- îay yerinde bulunduğu için hapse atıl- mış. Çatışmada ölenlerin ikisi akraba- lan imiş. Kocası hapse gırip 15 yıl yemeden önce kahveleri varmış. El- lerinden almışlar. Şimdi 17 yaşına gelmiş en büyük oğlu başkasının kah- vesinde 75 mılyonluk aylıkla ona ve 8 çocuğuna daha bakmaya çalışıyor- muş. En küçük 3 yaşında, kucağında. malı, çok daha küçük, gelişmemiş gö- rünüyor. 50 milyon kira ile oturuyor- lar. Kimse büyük oğlandan sonra da- ha büyük olan kızlara da iş vermiyor- muş. Bazen kendisi kızlann iki büyü- ğü ile tarlada iş buluyormuş. Şimdi- lik okula gidebilen bir çocuk var. # Kocası 31 yıldır kayıp. Hasan- keyf ten, evlerinin yakılıp yıkıldığı Kumluca köyünden gelmişler. Ölü mü, başka yerde mi hiçbir fikri olma- dığını söylüyor. 11 çocuktan 9'u sağ. Ikisi evli. Köylerinden elbiselerini alamadan çıkmışlar. 60 milyon kira ile Batman'da yaşamaya çalışıyorlar. Oğlanlann ikisi seyyar satıcılıkta ça- lışıyorlar. Kızlann ikisi evli. Akraba- lanndan hem hepiste olanlar hem de öldürülmüş olanlar çok. Bir çocuk okutmuşlar. Daha işe başlamadan vu- mlmuş. Batman, kadın, genç kız ağırlıklı intiharlan ile, failli meçhul cinayetle- ri kadar dikkat çekmişti. Pınar Se- lek'in öncülük yaptığı Doğulu ile Ba- tılı kadınlann dayanışması girişimin- de ziyaret edilen ikinci il olarak seçil- mesinde, Kadın Platformu'nun çalış- ması kadar bu tablonun etkisi vardı. 1999-2000 yıllanndatoplam 135 in- tihar girişimi. 42 ölüm olayı üzerine kadın platformu, beledıye, baro çalış- malar yapmışlar. Doğuda erkek inti- harlan yüksekken, yüzde 76'ya varan yüksek kadın oranı intihan, genç kız ağırlığı çok çarpıcı. Intiharlar boşal- tılan köylerden gelmiş. en sıcak gö- çün en yoksul, yoksun ailelen içinde odaklanmış. Kent yaşammı reddeden erkekle- rin, hedef olduklan şiddeti kadınlan- na, kızlanna yansıtmalan, genç kız- lann kent yaşamı özlemi ile çaresiz- lik çıkmazında boğulmalan.. gibi te- mel pek çok neden, çoğunlukla hep- si bir arada sıralanıyor. Barman'da medyatik duyarlılık oldugu için duru- mun dikkat çektiği vurgulanıyor. As- lında yaygın kanı, araştırmalar. ista- tistikler yapılsa, benzer karakterdekı bütün illerde. Muş. Bitlis.. bütün sı- cak göçün olduğu yörelerde aynı tür- den sonuçlara vanlabileceği açık- lanıyor. Intiharlar sadece bir sonuç. Travmayı herkes birden çok ağır yaşıyor... SALI Çaresizliğin adı:ZEYNEPORAL Kimi silahı dayamıştı başına tetiği çekmişti, ki- mi kendini asmıştı, kimi dokuzuncu kattan boşluğa atlamıştı. kimi ilaçla yaşa- mına son vermişti. Çoğu gençti, 80'li, yıllarda doğ- muştu. Çoğu kadındı. Çoğu köylerini terk et- meye zorlanmış, Bat- man'ın varoşlanna yerleş- mişti. Ve hepsi "kortu- luş**u, l *çare"yi, acılara son vermenin yolunu ölümü seçerek bubnuşru. Ve yal- nız çarenin değil, isyanın daadı intihardı. Intihar, Batmanlı kadın- lar ve genç kızlar için "ses- lerini duyurabümenin" tek yolu olmuştu. Şimdi o sesi. o sesleri dinlemek, karşı karşıya, yan yana, göz göze, kucak kucağa, birbirimize sanla- rak, birbirimizi öperek duymak ve duyurabilmek için Batman'daydım. Biz dediğim, Türkiye'nin batı- sından çeşitli meslekler- den, kadın sorunlanna du- yarlı, bu konuda yıllarca e- mek vermiş, banş için ka- dın dayanışmasma inanmış kadınlardık... tki gün içinde birbiri- mizden bir an olsun aynl- madan dinlediğimiz o acı- h seslerin, yangın yerine dönüşmüş yüreklerin ses- lerinin ancak binde birini duyabildik. Bin kişilik kapalı salon- larda ağıta dönüşerek hay- kırarak söylenenlerden, çay bahçeJerinde masa ba- şında fisıldananlardan, ge- ce boyunca şölenlerde tür- kûlerle dillendirilenierden, basına, televizyon kamera- lanna kapalı Diyarbakır ve Batman Kadın Platformla- n, Baro ve Tabipler Odası temsilcileriyle, somut adımlara yönelik dar kap- samlı toplantılardaki ko- nuşmalardan payımızı al- maya çalıştık. Sonınlannı yine de yal- nızca kendilerinin çözebi- leceğinin, bizlerin ancak seslerini duyurabümenin aracısı olabileceğimizin, deneyimlerimizi paylaşa- bileceğimizin (örneğin Batman Kadın Merke- zi'nin kurulmasında yarar- lı olabileceğimizin) bilin- cinde geri döndük. En çok, bir çocuğu as- kerde, bir çocuğu yedi yıl- dır kayıp, bir çocuğu ceza- evinde olan annenin feryat- lan kaldı kulağımda. Ka- yıp olan dağda mıydı, öl- müş müydü, bilmiyordu a- ma her gün yeniden eve dö- nüşünü bekliyordu. Hayır en çok. "O gûn ben evde olsaydım, kızun dokuzuncu kattan atla- mazdı" diye bir yıldır deli divane olan ve hep kendini suçlayan ananın sesiydi ku- laklanmdaki... Kızı 16 ya- şmdaydı. (Bir sayfaya han- gi çığlığı yerleştirebilece- ğimi bilemiyorum...) "Oğhım evden çüap ara- baya bindiğinde. kontağı çcv irdiği an, bomba patia- madrysa, o an ölmediyse ye- niden doğum aıu gıbiydi. ' Bugün de yaşıyor diyor- duk." -Benimoğium işkencede gözünü kulaklannı kaybet- ti" diyordu bir anne... "SizMarmaradeprenB- ni yaşadnuz. Yöreye psiko- loğlar. psikhatrlar vığddı. Biz 20 \TWIT O depremi y»- şıyoruz, sesimizi bik duyu- ranujDruz" diyordu bir başkası... Batman'da bütün kadın- lar anneydi. "Bi/ kendimiz. kendi ha- yatımızı bir köşeye bırak- mışız. kendi yaşamı- mıa unutmusuz, tek umudumuz çocuk- larunızı yaşatmak obnuş" diyorlardı. Baskı,yargısızin- fazlar, terör, Hizbul- lah, faili meçhuller. faili meçhul olma- yanlar... Bunlara eklenen işsizlik, yokluk, yoksulluk ve feodal baskılar... Ölümün değmediği tek aile yok. u Bûam köyü bir günde boşalttık, bu- ra]arageldik,bake(- terinıer> diyen,oğul- ian öldürülmüş 75 yaşındaki nine, gûn- delik tarla çapalaya- rak torunlan besie- yen ellerini gösteriyordu. İşsizlik hadsafb.ada.Tar- , la çapalamak, kaç yaşında oiursa olsun ninelerin, ka- dınlann tek bulabildiği iş. Kendi tarlasından, topra- ğmdan kopanlmış insanlar Batman'ın varoşlannda başkalannm yaşamını izle- mekten başka bir şey yapa- mıyor. flci genç kız intihann eşi- ğinden nasıl döndüklerini aktanrken lisedeki psiko- loji öğretmenlerinin yar- dımlannı anlatıyor... Sineması bile olmayan 300 bin nüfuslu Batman'da TPAO'da (Türkiye Petrol- leri Anonim Ortaklığı) ça- lışanlar için bir dünya (yemyeşil alanlar, lojman- lar, etkinlikler vb.) ve onun dışında kalan bir "öteki'' dünya var. Yangın son bir yıl içinde eski şiddetini kaybetmiş a- ma yaralan sarmak çok zor. Bu "öteki'' dünyayı görmek, duymak, tanımak, anlamak, seslerine kulak vererek işe başlamaya ne dersiniz? Hasankeyfçıkarması Antik kent HasankeyTe çıkarma yapan Kadın Platformu heyetinde yer alan bate sanatçısı Zeynep Tanbav "ın antik kentteki gösterisi nefes kesti. Uk kez geldiği Hasankevfe ha>ran kaldığını belirten Tanbav. havanın sıcaknğı karşısında kendini Dicle'nin kcnanndaki çardaklarda buldu. Zeynep Tanbav, tarihi kalenin gölgesinde yapOgı dans figürüyle bir anda çevrenin ilgi odağı haline geldL Antik kenti ziyaret eden heyet, Dicle Nehri kenanndaki kü çaduiarda agîrlandı. Gölgede »caktağm 40 dereceye ulaşüğı HasankeyTte, öğle yemeğini nehir kenanndaki çadırda yiyen plarform üyeleri, mahalli vemekleri beğendL 10 bin yılı aşkın tarihi geçmişe sahip Hasankeyf in kalesi ve Helenistik döneme ait mağaralarda bir süre dinlenen Kadın Platformu üyeleri tarihi çarşıda ahşveriş yaptı. Batman Kadın Demokrasi Platformu'nun konuğu olan heyet, önceki akşam kentten aynldL (Fotoğraflar: ARÎF ASLAN) ORHAN BURSALI Nereden, Nasıl Bakmalı? NASA, yanı kısaca Amerıkan Uzay Ajansı, çok ilginç bir bilgisayar yazılımı hazırlamış, üzerine de uzayla il- gili verileri, fotoğraflan vb yüklemiş.. NASA'nın sitesi- ne gidiyorsunuz (ww.space.jpl.nasa.gov) zaman için- de yolculuğa çıkıyorsunuz. 1600-2400 arasmda iste- diğiniz bir yıldan ve Güneş Sistemi'nin istediğiniz bir köşesinden istediğiniz bir noktaya bakıyorsunuz. Ister Satürn'den Dünya'ya, ıster Ay'ın karanlık yüzünden Galaksimize, ister Jüpiter'in halkalanndan Mars'a ve- yaGüneş'e... Bu Güneş Sistemi Simülatörü nde he rşey o ka- dar göreceli ve değişken ki... Tıpkı hayat ve zaman gibi.. Yerinizi minicikoynattığınızda, bakış açısı değişiyor. Siz degiştirmek istemeseniz de değişiyor. • • • Bu haberi niye verdiğime gelınce... Önce bu eğlen- ceyi kaçırmayın... Konunun güncel ilişkisi ise, ülkemize gelen Ameri- kalı yazar Friedman'm yayımlanan bir kitabı nedeniy- le ülkemizde verdiği küreselleşme üzerine konferansın gazetelerimizde sayfalar dolusu tefrika edilmesi ve kö- şe yazılarından inmek bilmemesi... Alt tarafı bir yazar işte, demiyorum. Adam, birincisi New York Times'ın dış politikayazan. Bu önemli. Böy- le gazetelenn dış politıka yazarları Amerikan çıkarlart- nı birinci dereceden savunur kışilerdir, bu da önemli.. Üçüncüsü, küreselleşme üzerine kitap yazması... Eh, bu konuda yüzlercesı yazıldı. Ama Friedman herhalde konuyu çok açık seçik, anlaşılır ve popüler yazmıştır. Friedmann nerede oturuyor? ABD'nin kalbi New York'ta... Orası neresı? Kapitalizmin kalbi, küreselleşmenin dalga dalga ya- yıldığı nokta... Hanı duru suya bir taş atarsanız ve çevresine yayı- lan halkalan izlersiniz. Friedman, işte dairesel dalgalann ortasında bulunu- yor. Yani olayı tetikleyen yerde... Küreselleşmenin içinde bulunan aktörtero kadar faz- la ve çeşitli ki.. Her aktör de dünyayı dalga dalga saran bu olayın bir tarafında bulunuyor. Merkeze bakışı farklı, dalgalardan etkilenişi farklı. Friedman, küreselleşmenin merkezinde, bize vaaz ediyor ve merkezde oturuyormuş gibi davranın diyor. Merkezde oturanlann gücü, parası, bakışı, hedefi bizden çok farklı. Oyunun kurallarını koyan, merkezde oturanlar... Türkiye ABD gibi nasıl davransın... veya Avrupa gi- bi, Japonya gibi.. Friedman, New York'tan değil de Türkiye'den bak- sa. dünyayı farklı görecektir. Istemese de farklı görecektir. Türkiye örneğin ABD'den küreselleşmeye baksa, çı- karlan başka olur... Friedman "ortada bir boy altın gömlek var, herkes bunun içıne gırmek zorundadır, gırenler başanr, gire- meyenler başaramaz" diyor. Altın gömlek, ABD, Avrupa, yani en zengin üJkeJetın bedenlerine uygun biçilmiş. Bize bol geliyor. Şu aşamada, Türkiye, bu altın gömleğin içine girme- ye kalksa havasızlıktan ölür. Ölmemek için önlemlerini alacak, hava delikleri ya- pacak, ekonomisinin tamamen yutulmasına karşı po- litikalar saptayacak... Halkını koruyacak, iş sahalannı kaptırmayacak ve onları geliştırecek... Her yurttaşını düşünecek... Kâr zarar hesabı yapacak... Bazı zararları göze almak zorunda kalsa bile, her ku- ruşuna kıskanç davranacak... Üzerinize gelen çığın altında kalmamak zorundası- nız. Soru şudur: Ben dalgalann sürekli üzerinde nasıl ka- lınm? Bunun yolu yöntemi nedir? Yolu yöntemi, iyı bir sörfçü olmaktır... • • • Dünyaya Türkiye'den bakıyorsunuz... Amerika'dan değil. Dünyaya New York'tan bakarsanız, dünyayı farklı görürsünüz. New York'tan Avrupa, Japonya ve Rusya bile farklı görünüyor... O merkezlerden de New York... Nereden nereye ve niçin baktığınız önemli... Siz, nereden neresinin nasıl göründüğünü bilmek zorundasınız.. Ama, nereden baktığınızın da bilincinde olmak zo- rundasınız.. Yoksa siz de, New York'ta oturan Friedman gibi, kü- reselleşmenin göreceli olmadığını mı düşünüyorsu- nuz? Göreceli olmayan ne vardır acaba? obursalia bilimmerkezi.org.tr Kucağımızdaki hepimizin bebeği SAYNURVARIŞU Önce Diyarbakır, ardından Batman... Bir kez daha sırtlannda tarifsiz acılar, sorunlar yüklü, bunlan anlatma, içlerini dökme isteğiyle yanıp tutuşan, miman değil kurbanı olduklan bir tra- jedide evlatlanndan, eşlerinden, kardeşlerin- den, topraklanndan olan ve üstüne üstlük feodal bir yapıda "hiçBğe" mahkûm edilen. kadın ola- rak doğmuş olmanın bedelini en ağır koşullar- da ödeyen Güneydoğu kadınıyla buluşmaya gi- dildi... Ve Batman'da da onca acıya karşın el- lerinde çiçek, her birimize a>n ayn sanlmak için kollan. gönülleri ardına kadar açık, "Yaşa- smbanş"sloganlan, kardeşhktürküleri ile bek- leyen binlerce can karşıladı biz "batılı kaduı- lar"ı. Tarifsiz bir coşku. ancak ailenizden gö- rebileceğiniz bir sevgi vardı her bınnde. Böy- le bir anı yaşamak her kula nasip olmaz, çok mutlu olunmalı, biliyorum ama benim içim acı- yordu. Çelişkinin nedenini anlamam uzun sür- medi. Gezi boyunca bizlere gösterilen inanıl- maz sevgi ve özen. sorunlann. beklentilerin ağırlığı karşısında bizlerin yapabilecekleri dü- şünüldüğünde, açıkçası "mahcupedki''ydi. Ya- şadıklanmı anlatarak ve seslerini, sorunlannı çözecek insanlara ulaştırarak bir nebze de olsa vicdan borcumu ödemeye çalışacağım. tki gün içinde beş kez buluştuk Batmanlı ka- dınlarla. Her birliktelikte coşku ve hepsinde de 20 yıllık catışma ortamının kadın ruhunda aç- tığı yaralan gördük. Yakınlannı. eşlerini, ev lat- lannı kaybeden, köylerinden, topraklanndan olan ve yannı dahi kestiremeyen kadınlann hi- kâyelerinde korku, sahipsizlik, sefalet ve terk edilmişliğin damgası vardı. Bu acılann hepsinı "sessizce" çekmeye mahkûm edilen kadınlar, bağırlanna bastıklan. Çözeceklerin derhal, bir dakika bile kaybetmeden orava ulaşmaları la- zun. Neden mi? Yaşadığımı anlatayım, cevabı siz verin. Sohbetler sırasmda 12 yaşında evlendirilmiş 13 'ünde 4 aylık hamileyken kocası öldürülmüş bir kadın, çocuğunu 18 yaşına getirinceye ka- dar yaşadıklannı anlattı. 31 yaşında gencecik bu insan, inanın 60'ında görünüyordu. Aç gün- # 7ki gün içinde beş kez buluştuk Batmanlı kadınlarla. Her birliktelikte coşku ve hepsinde de 20 yıllık çatışma ortamının kadın ruhunda açtığı yaralan gördük. birileri kendilenni dinlemeyegeldiğinde ise bü- yük bir telaş ve umutla dertlerini anlatıyorlar... Her ziyarette umutla içlerini döküp derman arayanlar, onlargittiğinde sorunlan tüm ağırlı- ğıyla devam edince, bırakın yaşadıklan acıyı, sefaleti, sırfbu iniş çıkışlardan bile, açıkçası bi- tap düşmüş durumdalar. Sonuçsuz kalan her kucaklaşmayla da içle- rinde kalan umut zerreleri tükeniyor. Zira so- runlannı çözecek merci değil orada kucaklayıp lennı, cezaevine düşen yakınlannı. oğlunun ba- basızlığa duyduğu öfkeyi. onu da kaybetme ih- timalini anlattı. "Burada bir sürii anne vardır ki 2 çocuğu dağda, 2 çocuğu askerdedir. İş yok, güçyok. Çocuklannın dağaçıkmasuu önleyemi- yor, kardeşi kardeşe öldürtmev'e gönderiyor bu kadınlar" diyordu. Başka bir kadın 10 yıldır ba- bası cezaevinde olan ve onu hiç görmemiş ço- cuğunu bir gün evde yüksek sesle, "Baba, ba- ba" diye tekrar eder bulduğunu söyledi. "Ne- den" diye sorduğunda aldığı yanıt içler acısıy- dı. "Televizyon af çıkacak dedi ana. Ben hiç ba- ba dememişem. Babam geldiğinde söyleyem di- ye alıştırma yapirem." Bir başka kadın bana, "Burada doğmak suç mudur" diye soruyordu. Uzun uzun dinledikten sonra dedim ki, "Acı- nızı yüregimde hissediyorum. Ama silahla hak istenmesinin bedeuydi bunlar. tnsan haklan, kültür gibi en >üce insani değerler, bunlann te- meli olan insan hayatı yok edilerek, öldürürek istenmez. Bunun bedelini hep beraber ödedik." lstisnasız hepsı onayladı. "Doğru" diyorlardı, samimiyetle. U EI ele vereüm. Yokluğun, acüa- nn üstesinden en büyük silah olan sevgi ve akü- la gelelim. Kimseleri bir daha aramıza sokma- yaüm" dedim. Birden konuştuğum grubun en arkasında kucağında bebeğiyle dinleyen kadın, yanındakileri iterek öne çıktı ve 1.5 yaşındaki bebeğinı bir çırpıda kucağıma bıraktı ve dedi ki. "Al, tut bunu... Gidince de unutma. Bize olan oldu. O kurtulsun." Bu satırlan okuyan herkesten yalnızca bir anlığına o bebeğın kendi kucaklanna bırakıldı- ğını düşünmelerini istiyorum. Babasını, iki kar- deşini. kocasını kaybetmiş genç bir kadının, bir annenin "Onu kurtann" diyen sesini duyma- ya çalışmalannı da...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle