Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12HAZİRAN2001SALI
KADIN GOZUYLE BATMAN
Batman'da savaşın, yoksulluğun, yoksunluğun travması şimdi daha ağır yaşanıyor
Yaşam yükii altuıdald kacluılarŞÜKRANSONER
Cumanesi günü, kendi deyimleri
ile "banş anneleri" ağırlıklı konuş-
malarlageçen genel toplantı, Batman
Kadın Platformu üveleri ile kadın in-
tiharlan sorunundan yola çıkılarak,
kadınlarla dayani}manın yollannın
arandığı özel toplantı, ilgıli meslek
örgütlerinin hazırladıklan kadın ıntı-
harlan, insan haklan ıhlalleri. yöre,
eğitim sorunlanna ilışkin raporlar,
akşam bınlerce kadının coşku ve
renklen ilekatıldıklan küitürşenliği..
Pazar sabahı Batman Belediye-
si'nin çay bahçesinde yüz yüze buluş-
ma. sohbetleri daha anlamlı ve anla-
şılır kıldı. Konuşmaya başladıklann-
da, saati boşalmış zemberek gibi dur
durak, susmak bümiyorlar.
Birkaç cümlede bir yinelemek ge-
reğini duyduklan. ama anlattıklan ile,
ses tonlan ile çelişen, boşlukta kalan
"Banşistiyonızbanş" sloganının içi-
ni dolduımak üzere söyledikleri, ya-
şanmış acılann. savaşın, yoksulluğun,
yoksunluğun gün gün büyüyerek or-
taya çıkan travmasının boyutlannı
sergiliyor.
Istanbul, Ankara'dan gelmiş 50"ye
yakın gazetecı, yazar, hukukçu, sa-
natçı, siyasetçi kadınlann etraflann-
• Kadınlann Batman buluşması, bilinen sorunlann, varsayılabilecek boyutlann çok
üstüne çıktığını, çözüm çabalannın devede kulak kaldığını gösterdi. tnsanlann, hele de
kadınlann olağan yaşamlanndan en sıradan ahntılar, çözemediğimiz için görmezlikten
gelmeyi, yok saymayı yeğlediğimiz, insanlık adma utandıncı gerçekleri, çıplakhğa
zum yapılmış fotoğrafm çarpıcılığında yansıtıyor.
da çember oluşturan kadınlann fark- çorba. Bir paket mercimek kaç yüz Ama kötü beslenmenin yansıması ol-
lı yerlerden göç etmiş, kendilerine öz-
gü yaşamöykülerinin olması, anlat-
tıkJannın birbirinin aynısı öykü izle-
nimi vermesi gerçekliğini ortadan
kaldırmıyor.
fşin içınden kofay kolay çıkılama-
yacak ortak koşullann yarattığı bü-
yük çaresizlik, umutsuzluk. elbetle
öfkesini yansıtıyor..
0 Beşıri'nin Becire köyünden göç
etmek zorunda kalmışlar. Ailesinden
15 erkek öldürülmüş. 11 çocuk do-
ğurmuş. lkısi evli, evdekilerden bir
oğlan. ayda 65 milyon kazanabildıği
bir iş sahibi. Ona da üç aydır para öde-
memişler. Kızlardan bir-ikisi zaman
zaman günde 3 milyonu geçmeyen
tarla işlerine gidebiliyorlar. Onlann
parası da yıl sonunda, değeri düşmüş
olarak ödeniyor. Kendisi ve diğer ka-
dınlar ne mi yapıyorlar? Tarla, hay-
van yok ki ekip baksınlar. Evde otu-
ruyorlar. Para olmayınca yemek ya-
pacak bir şey de yok. Soğanla, suyla
bin? Iki gecede 15 kişilik ailede biti-
yor. Hayır, çocuklar okula gideme-
miş. Kızlann, oğlanlann birkaçı, bir-
kaç yıl gidebilmiş. Çok az okuma
yazmabiliyorlar.
Başka çocuklannın, akrabalannın
ölmemesi için barış istiyor. Köye
dönmek için banş istiyor. Hapisteki
akrabalan, eve dönmemişlerin eve
dönmesi için banş istiyor. Idamın ol-
maması için banş istiyor. Kürtçe
okul, konuşmak için banş istiyor. Iş,
ekmek için banş istiyor..
# Batman'a Siirt'in Yazayar kö-
yünden gelip yerleşmişler. Kocası o-
îay yerinde bulunduğu için hapse atıl-
mış. Çatışmada ölenlerin ikisi akraba-
lan imiş. Kocası hapse gırip 15 yıl
yemeden önce kahveleri varmış. El-
lerinden almışlar. Şimdi 17 yaşına
gelmiş en büyük oğlu başkasının kah-
vesinde 75 mılyonluk aylıkla ona ve
8 çocuğuna daha bakmaya çalışıyor-
muş. En küçük 3 yaşında, kucağında.
malı, çok daha küçük, gelişmemiş gö-
rünüyor. 50 milyon kira ile oturuyor-
lar. Kimse büyük oğlandan sonra da-
ha büyük olan kızlara da iş vermiyor-
muş. Bazen kendisi kızlann iki büyü-
ğü ile tarlada iş buluyormuş. Şimdi-
lik okula gidebilen bir çocuk var.
# Kocası 31 yıldır kayıp. Hasan-
keyf ten, evlerinin yakılıp yıkıldığı
Kumluca köyünden gelmişler. Ölü
mü, başka yerde mi hiçbir fikri olma-
dığını söylüyor. 11 çocuktan 9'u sağ.
Ikisi evli. Köylerinden elbiselerini
alamadan çıkmışlar. 60 milyon kira
ile Batman'da yaşamaya çalışıyorlar.
Oğlanlann ikisi seyyar satıcılıkta ça-
lışıyorlar. Kızlann ikisi evli. Akraba-
lanndan hem hepiste olanlar hem de
öldürülmüş olanlar çok. Bir çocuk
okutmuşlar. Daha işe başlamadan vu-
mlmuş.
Batman, kadın, genç kız ağırlıklı
intiharlan ile, failli meçhul cinayetle-
ri kadar dikkat çekmişti. Pınar Se-
lek'in öncülük yaptığı Doğulu ile Ba-
tılı kadınlann dayanışması girişimin-
de ziyaret edilen ikinci il olarak seçil-
mesinde, Kadın Platformu'nun çalış-
ması kadar bu tablonun etkisi vardı.
1999-2000 yıllanndatoplam 135 in-
tihar girişimi. 42 ölüm olayı üzerine
kadın platformu, beledıye, baro çalış-
malar yapmışlar. Doğuda erkek inti-
harlan yüksekken, yüzde 76'ya varan
yüksek kadın oranı intihan, genç kız
ağırlığı çok çarpıcı. Intiharlar boşal-
tılan köylerden gelmiş. en sıcak gö-
çün en yoksul, yoksun ailelen içinde
odaklanmış.
Kent yaşammı reddeden erkekle-
rin, hedef olduklan şiddeti kadınlan-
na, kızlanna yansıtmalan, genç kız-
lann kent yaşamı özlemi ile çaresiz-
lik çıkmazında boğulmalan.. gibi te-
mel pek çok neden, çoğunlukla hep-
si bir arada sıralanıyor. Barman'da
medyatik duyarlılık oldugu için duru-
mun dikkat çektiği vurgulanıyor. As-
lında yaygın kanı, araştırmalar. ista-
tistikler yapılsa, benzer karakterdekı
bütün illerde. Muş. Bitlis.. bütün sı-
cak göçün olduğu yörelerde aynı tür-
den sonuçlara vanlabileceği açık-
lanıyor. Intiharlar sadece bir sonuç.
Travmayı herkes birden çok ağır
yaşıyor...
SALI
Çaresizliğin
adı:ZEYNEPORAL
Kimi silahı dayamıştı
başına tetiği çekmişti, ki-
mi kendini asmıştı, kimi
dokuzuncu kattan boşluğa
atlamıştı. kimi ilaçla yaşa-
mına son vermişti. Çoğu
gençti, 80'li, yıllarda doğ-
muştu. Çoğu kadındı.
Çoğu köylerini terk et-
meye zorlanmış, Bat-
man'ın varoşlanna yerleş-
mişti. Ve hepsi "kortu-
luş**u,
l
*çare"yi, acılara son
vermenin yolunu ölümü
seçerek bubnuşru. Ve yal-
nız çarenin değil, isyanın
daadı intihardı.
Intihar, Batmanlı kadın-
lar ve genç kızlar için "ses-
lerini duyurabümenin" tek
yolu olmuştu.
Şimdi o sesi. o sesleri
dinlemek, karşı karşıya,
yan yana, göz göze, kucak
kucağa, birbirimize sanla-
rak, birbirimizi öperek
duymak ve duyurabilmek
için Batman'daydım. Biz
dediğim, Türkiye'nin batı-
sından çeşitli meslekler-
den, kadın sorunlanna du-
yarlı, bu konuda yıllarca e-
mek vermiş, banş için ka-
dın dayanışmasma inanmış
kadınlardık...
tki gün içinde birbiri-
mizden bir an olsun aynl-
madan dinlediğimiz o acı-
h seslerin, yangın yerine
dönüşmüş yüreklerin ses-
lerinin ancak binde birini
duyabildik.
Bin kişilik kapalı salon-
larda ağıta dönüşerek hay-
kırarak söylenenlerden,
çay bahçeJerinde masa ba-
şında fisıldananlardan, ge-
ce boyunca şölenlerde tür-
kûlerle dillendirilenierden,
basına, televizyon kamera-
lanna kapalı Diyarbakır ve
Batman Kadın Platformla-
n, Baro ve Tabipler Odası
temsilcileriyle, somut
adımlara yönelik dar kap-
samlı toplantılardaki ko-
nuşmalardan payımızı al-
maya çalıştık.
Sonınlannı yine de yal-
nızca kendilerinin çözebi-
leceğinin, bizlerin ancak
seslerini duyurabümenin
aracısı olabileceğimizin,
deneyimlerimizi paylaşa-
bileceğimizin (örneğin
Batman Kadın Merke-
zi'nin kurulmasında yarar-
lı olabileceğimizin) bilin-
cinde geri döndük.
En çok, bir çocuğu as-
kerde, bir çocuğu yedi yıl-
dır kayıp, bir çocuğu ceza-
evinde olan annenin feryat-
lan kaldı kulağımda. Ka-
yıp olan dağda mıydı, öl-
müş müydü, bilmiyordu a-
ma her gün yeniden eve dö-
nüşünü bekliyordu.
Hayır en çok. "O gûn
ben evde olsaydım, kızun
dokuzuncu kattan atla-
mazdı" diye bir yıldır deli
divane olan ve hep kendini
suçlayan ananın sesiydi ku-
laklanmdaki... Kızı 16 ya-
şmdaydı. (Bir sayfaya han-
gi çığlığı yerleştirebilece-
ğimi bilemiyorum...)
"Oğhım evden çüap ara-
baya bindiğinde. kontağı
çcv irdiği an, bomba patia-
madrysa, o an ölmediyse ye-
niden doğum aıu gıbiydi. '
Bugün de yaşıyor diyor-
duk."
-Benimoğium işkencede
gözünü kulaklannı kaybet-
ti" diyordu bir anne...
"SizMarmaradeprenB-
ni yaşadnuz. Yöreye psiko-
loğlar. psikhatrlar vığddı.
Biz 20 \TWIT O depremi y»-
şıyoruz, sesimizi bik duyu-
ranujDruz" diyordu bir
başkası...
Batman'da bütün kadın-
lar anneydi.
"Bi/ kendimiz. kendi ha-
yatımızı bir köşeye bırak-
mışız. kendi yaşamı-
mıa unutmusuz, tek
umudumuz çocuk-
larunızı yaşatmak
obnuş" diyorlardı.
Baskı,yargısızin-
fazlar, terör, Hizbul-
lah, faili meçhuller.
faili meçhul olma-
yanlar...
Bunlara eklenen
işsizlik, yokluk,
yoksulluk ve feodal
baskılar... Ölümün
değmediği tek aile
yok.
u
Bûam köyü bir
günde boşalttık, bu-
ra]arageldik,bake(-
terinıer>
diyen,oğul-
ian öldürülmüş 75
yaşındaki nine, gûn-
delik tarla çapalaya-
rak torunlan besie-
yen ellerini gösteriyordu.
İşsizlik hadsafb.ada.Tar- ,
la çapalamak, kaç yaşında
oiursa olsun ninelerin, ka-
dınlann tek bulabildiği iş.
Kendi tarlasından, topra-
ğmdan kopanlmış insanlar
Batman'ın varoşlannda
başkalannm yaşamını izle-
mekten başka bir şey yapa-
mıyor.
flci genç kız intihann eşi-
ğinden nasıl döndüklerini
aktanrken lisedeki psiko-
loji öğretmenlerinin yar-
dımlannı anlatıyor...
Sineması bile olmayan
300 bin nüfuslu Batman'da
TPAO'da (Türkiye Petrol-
leri Anonim Ortaklığı) ça-
lışanlar için bir dünya
(yemyeşil alanlar, lojman-
lar, etkinlikler vb.) ve onun
dışında kalan bir "öteki''
dünya var.
Yangın son bir yıl içinde
eski şiddetini kaybetmiş a-
ma yaralan sarmak çok
zor. Bu "öteki'' dünyayı
görmek, duymak, tanımak,
anlamak, seslerine kulak
vererek işe başlamaya ne
dersiniz?
Hasankeyfçıkarması
Antik kent HasankeyTe çıkarma yapan Kadın Platformu
heyetinde yer alan bate sanatçısı Zeynep Tanbav "ın antik
kentteki gösterisi nefes kesti. Uk kez geldiği Hasankevfe
ha>ran kaldığını belirten Tanbav. havanın sıcaknğı
karşısında kendini Dicle'nin kcnanndaki çardaklarda
buldu. Zeynep Tanbav, tarihi kalenin gölgesinde yapOgı
dans figürüyle bir anda çevrenin ilgi odağı haline geldL
Antik kenti ziyaret eden heyet, Dicle Nehri kenanndaki kü
çaduiarda agîrlandı. Gölgede »caktağm 40 dereceye
ulaşüğı HasankeyTte, öğle yemeğini nehir kenanndaki
çadırda yiyen plarform üyeleri, mahalli vemekleri
beğendL 10 bin yılı aşkın tarihi geçmişe sahip
Hasankeyf in kalesi ve Helenistik döneme ait
mağaralarda bir süre dinlenen Kadın Platformu üyeleri
tarihi çarşıda ahşveriş yaptı. Batman Kadın Demokrasi
Platformu'nun konuğu olan heyet, önceki akşam kentten
aynldL (Fotoğraflar: ARÎF ASLAN)
ORHAN BURSALI
Nereden, Nasıl Bakmalı?
NASA, yanı kısaca Amerıkan Uzay Ajansı, çok ilginç
bir bilgisayar yazılımı hazırlamış, üzerine de uzayla il-
gili verileri, fotoğraflan vb yüklemiş.. NASA'nın sitesi-
ne gidiyorsunuz (ww.space.jpl.nasa.gov) zaman için-
de yolculuğa çıkıyorsunuz. 1600-2400 arasmda iste-
diğiniz bir yıldan ve Güneş Sistemi'nin istediğiniz bir
köşesinden istediğiniz bir noktaya bakıyorsunuz. Ister
Satürn'den Dünya'ya, ıster Ay'ın karanlık yüzünden
Galaksimize, ister Jüpiter'in halkalanndan Mars'a ve-
yaGüneş'e...
Bu Güneş Sistemi Simülatörü nde he rşey o ka-
dar göreceli ve değişken ki...
Tıpkı hayat ve zaman gibi..
Yerinizi minicikoynattığınızda, bakış açısı değişiyor.
Siz degiştirmek istemeseniz de değişiyor.
• • •
Bu haberi niye verdiğime gelınce... Önce bu eğlen-
ceyi kaçırmayın...
Konunun güncel ilişkisi ise, ülkemize gelen Ameri-
kalı yazar Friedman'm yayımlanan bir kitabı nedeniy-
le ülkemizde verdiği küreselleşme üzerine konferansın
gazetelerimizde sayfalar dolusu tefrika edilmesi ve kö-
şe yazılarından inmek bilmemesi...
Alt tarafı bir yazar işte, demiyorum. Adam, birincisi
New York Times'ın dış politikayazan. Bu önemli. Böy-
le gazetelenn dış politıka yazarları Amerikan çıkarlart-
nı birinci dereceden savunur kışilerdir, bu da önemli..
Üçüncüsü, küreselleşme üzerine kitap yazması... Eh,
bu konuda yüzlercesı yazıldı. Ama Friedman herhalde
konuyu çok açık seçik, anlaşılır ve popüler yazmıştır.
Friedmann nerede oturuyor?
ABD'nin kalbi New York'ta...
Orası neresı?
Kapitalizmin kalbi, küreselleşmenin dalga dalga ya-
yıldığı nokta...
Hanı duru suya bir taş atarsanız ve çevresine yayı-
lan halkalan izlersiniz.
Friedman, işte dairesel dalgalann ortasında bulunu-
yor. Yani olayı tetikleyen yerde...
Küreselleşmenin içinde bulunan aktörtero kadar faz-
la ve çeşitli ki..
Her aktör de dünyayı dalga dalga saran bu olayın bir
tarafında bulunuyor.
Merkeze bakışı farklı, dalgalardan etkilenişi farklı.
Friedman, küreselleşmenin merkezinde, bize vaaz
ediyor ve merkezde oturuyormuş gibi davranın diyor.
Merkezde oturanlann gücü, parası, bakışı, hedefi
bizden çok farklı.
Oyunun kurallarını koyan, merkezde oturanlar...
Türkiye ABD gibi nasıl davransın... veya Avrupa gi-
bi, Japonya gibi..
Friedman, New York'tan değil de Türkiye'den bak-
sa. dünyayı farklı görecektir.
Istemese de farklı görecektir.
Türkiye örneğin ABD'den küreselleşmeye baksa, çı-
karlan başka olur...
Friedman "ortada bir boy altın gömlek var, herkes
bunun içıne gırmek zorundadır, gırenler başanr, gire-
meyenler başaramaz" diyor.
Altın gömlek, ABD, Avrupa, yani en zengin üJkeJetın
bedenlerine uygun biçilmiş.
Bize bol geliyor.
Şu aşamada, Türkiye, bu altın gömleğin içine girme-
ye kalksa havasızlıktan ölür.
Ölmemek için önlemlerini alacak, hava delikleri ya-
pacak, ekonomisinin tamamen yutulmasına karşı po-
litikalar saptayacak...
Halkını koruyacak, iş sahalannı kaptırmayacak ve
onları geliştırecek...
Her yurttaşını düşünecek...
Kâr zarar hesabı yapacak...
Bazı zararları göze almak zorunda kalsa bile, her ku-
ruşuna kıskanç davranacak...
Üzerinize gelen çığın altında kalmamak zorundası-
nız.
Soru şudur: Ben dalgalann sürekli üzerinde nasıl ka-
lınm?
Bunun yolu yöntemi nedir?
Yolu yöntemi, iyı bir sörfçü olmaktır...
• • •
Dünyaya Türkiye'den bakıyorsunuz... Amerika'dan
değil.
Dünyaya New York'tan bakarsanız, dünyayı farklı
görürsünüz.
New York'tan Avrupa, Japonya ve Rusya bile farklı
görünüyor...
O merkezlerden de New York...
Nereden nereye ve niçin baktığınız önemli...
Siz, nereden neresinin nasıl göründüğünü bilmek
zorundasınız..
Ama, nereden baktığınızın da bilincinde olmak zo-
rundasınız..
Yoksa siz de, New York'ta oturan Friedman gibi, kü-
reselleşmenin göreceli olmadığını mı düşünüyorsu-
nuz?
Göreceli olmayan ne vardır acaba?
obursalia bilimmerkezi.org.tr
Kucağımızdaki hepimizin bebeği
SAYNURVARIŞU
Önce Diyarbakır, ardından Batman... Bir kez
daha sırtlannda tarifsiz acılar, sorunlar yüklü,
bunlan anlatma, içlerini dökme isteğiyle yanıp
tutuşan, miman değil kurbanı olduklan bir tra-
jedide evlatlanndan, eşlerinden, kardeşlerin-
den, topraklanndan olan ve üstüne üstlük feodal
bir yapıda "hiçBğe" mahkûm edilen. kadın ola-
rak doğmuş olmanın bedelini en ağır koşullar-
da ödeyen Güneydoğu kadınıyla buluşmaya gi-
dildi... Ve Batman'da da onca acıya karşın el-
lerinde çiçek, her birimize a>n ayn sanlmak
için kollan. gönülleri ardına kadar açık, "Yaşa-
smbanş"sloganlan, kardeşhktürküleri ile bek-
leyen binlerce can karşıladı biz "batılı kaduı-
lar"ı. Tarifsiz bir coşku. ancak ailenizden gö-
rebileceğiniz bir sevgi vardı her bınnde. Böy-
le bir anı yaşamak her kula nasip olmaz, çok
mutlu olunmalı, biliyorum ama benim içim acı-
yordu. Çelişkinin nedenini anlamam uzun sür-
medi. Gezi boyunca bizlere gösterilen inanıl-
maz sevgi ve özen. sorunlann. beklentilerin
ağırlığı karşısında bizlerin yapabilecekleri dü-
şünüldüğünde, açıkçası "mahcupedki''ydi. Ya-
şadıklanmı anlatarak ve seslerini, sorunlannı
çözecek insanlara ulaştırarak bir nebze de olsa
vicdan borcumu ödemeye çalışacağım.
tki gün içinde beş kez buluştuk Batmanlı ka-
dınlarla. Her birliktelikte coşku ve hepsinde de
20 yıllık catışma ortamının kadın ruhunda aç-
tığı yaralan gördük. Yakınlannı. eşlerini, ev lat-
lannı kaybeden, köylerinden, topraklanndan
olan ve yannı dahi kestiremeyen kadınlann hi-
kâyelerinde korku, sahipsizlik, sefalet ve terk
edilmişliğin damgası vardı. Bu acılann hepsinı
"sessizce" çekmeye mahkûm edilen kadınlar,
bağırlanna bastıklan. Çözeceklerin derhal, bir
dakika bile kaybetmeden orava ulaşmaları la-
zun.
Neden mi? Yaşadığımı anlatayım, cevabı siz
verin.
Sohbetler sırasmda 12 yaşında evlendirilmiş
13 'ünde 4 aylık hamileyken kocası öldürülmüş
bir kadın, çocuğunu 18 yaşına getirinceye ka-
dar yaşadıklannı anlattı. 31 yaşında gencecik
bu insan, inanın 60'ında görünüyordu. Aç gün-
#
7ki gün içinde beş kez buluştuk Batmanlı kadınlarla. Her
birliktelikte coşku ve hepsinde de 20 yıllık çatışma ortamının kadın
ruhunda açtığı yaralan gördük.
birileri kendilenni dinlemeyegeldiğinde ise bü-
yük bir telaş ve umutla dertlerini anlatıyorlar...
Her ziyarette umutla içlerini döküp derman
arayanlar, onlargittiğinde sorunlan tüm ağırlı-
ğıyla devam edince, bırakın yaşadıklan acıyı,
sefaleti, sırfbu iniş çıkışlardan bile, açıkçası bi-
tap düşmüş durumdalar.
Sonuçsuz kalan her kucaklaşmayla da içle-
rinde kalan umut zerreleri tükeniyor. Zira so-
runlannı çözecek merci değil orada kucaklayıp
lennı, cezaevine düşen yakınlannı. oğlunun ba-
basızlığa duyduğu öfkeyi. onu da kaybetme ih-
timalini anlattı. "Burada bir sürii anne vardır
ki 2 çocuğu dağda, 2 çocuğu askerdedir. İş yok,
güçyok. Çocuklannın dağaçıkmasuu önleyemi-
yor, kardeşi kardeşe öldürtmev'e gönderiyor bu
kadınlar" diyordu. Başka bir kadın 10 yıldır ba-
bası cezaevinde olan ve onu hiç görmemiş ço-
cuğunu bir gün evde yüksek sesle, "Baba, ba-
ba" diye tekrar eder bulduğunu söyledi. "Ne-
den" diye sorduğunda aldığı yanıt içler acısıy-
dı. "Televizyon af çıkacak dedi ana. Ben hiç ba-
ba dememişem. Babam geldiğinde söyleyem di-
ye alıştırma yapirem." Bir başka kadın bana,
"Burada doğmak suç mudur" diye soruyordu.
Uzun uzun dinledikten sonra dedim ki, "Acı-
nızı yüregimde hissediyorum. Ama silahla hak
istenmesinin bedeuydi bunlar. tnsan haklan,
kültür gibi en >üce insani değerler, bunlann te-
meli olan insan hayatı yok edilerek, öldürürek
istenmez. Bunun bedelini hep beraber ödedik."
lstisnasız hepsı onayladı. "Doğru" diyorlardı,
samimiyetle. U
EI ele vereüm. Yokluğun, acüa-
nn üstesinden en büyük silah olan sevgi ve akü-
la gelelim. Kimseleri bir daha aramıza sokma-
yaüm" dedim. Birden konuştuğum grubun en
arkasında kucağında bebeğiyle dinleyen kadın,
yanındakileri iterek öne çıktı ve 1.5 yaşındaki
bebeğinı bir çırpıda kucağıma bıraktı ve dedi
ki. "Al, tut bunu... Gidince de unutma. Bize olan
oldu. O kurtulsun."
Bu satırlan okuyan herkesten yalnızca bir
anlığına o bebeğın kendi kucaklanna bırakıldı-
ğını düşünmelerini istiyorum. Babasını, iki kar-
deşini. kocasını kaybetmiş genç bir kadının, bir
annenin "Onu kurtann" diyen sesini duyma-
ya çalışmalannı da...