12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 2 HAZİRAN 2001 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 ** Ç r ü N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK ^ B Baştarafı 1. Sayfada fcabullenip hatta savunduklan bir konu. Önümüzdeki geniş zamanda konuyla ilgili bel- geler ortaya çıkacak ama, iş işten çoktan geçmiş oiacak. "- Alman Der Spiegel'in yayımladığı ilk belge ga- Zetelerde yer aidı: ;" Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ile A B D Başkanı Bush arasındaki görüşmenin Tür- kiye ile ilgili tutanaklan... . Schröder, ABD Başkanı'na, "Türkiye altematif askeri rejime veya köktendinciliğe karşı ivedi bir ş&kilde -konıma altına- alınmalıdır" diyor. Batı'nın Türkiye'nin ekonomik krizden kurtul- ması için canını dişine takarak seferber olduğu pa- fcvralarının perde gerisinde "koruma (hacir) altı- na alınan ülke" gerçeği yatıyor, bu bir. Ikinci gerçekse Dervişizm saplantısıyla yüzde yarım karşı çıkma şansını kullanamadan IMF ne söyledıyse boyun eğmeyi emrediyor! Alman Başbakanı; uluslararası finans kuruluş- lannın bugüne kadar Türkiye'ye yaptıklarından datıa fazlasını yapmalarını isterken Batı'nın IMF kanalıyla ortaya koyduğu gerçek yüzünü şu cüm- leyle tutanağa geçiriyor: "Ancak, fazladan yapılacak her yardım 'sorrfut taleplere' bağlanmalıdır". Karar; koruma (hacir) altına alınan Türkiye'ye yardım öncesi somut talepler. "Talepler" bugün ekonomi alanında... Ama ya- nn? Örneğin ulusal sorunlanmızla ilgili kimi siya- sal dayatmalann ekonomik yoksunluğumuzda ol- duğu gibi önümüze konulmayacağına kim güven- ce verebilir? Almanı tamamlayan Amerikan görüşünü -daha önce Hazine Bakanı, IMF aracılığıyla duyurulan "taJepleri"- Başkan Bush, görüşme tutanağına, "Türkiye acilen birreform hareketi başlatmalıdır" eümlesini kullanarak yazdırıyor. 29 Mart'taki ABD-Alman "mutabakatı"nda Bush, ABD'nin kuvvetli bir Türkiye'den yana ol- masındaki gerekçesinde ulusal çıkarlannın altını çiziyor. Bush-Schröder "mutabakatını" bilen Kemal Derviş de Batı'ya yaptığı her sef erde önce Alman- ya'ya (dün önce Frankfurt'a) uğruyor, oradan da ABD'ye uçuyor. Ne dediyse Iki ülke arasındaki "mutabakatta" daha ne gibi "paylaşım öğeleri" yer alıyor, şimdilik meçhul! Ama somut "talepler" somut "dayatmalar" ola- rak hemen her gün Türkiye'yi zorluyor. Son örnek Emlakbank'la ilgili. MHP'li Devlet Bakanı Faruk Bal'ın, New York'ta Emlakbank'ın bankacılık lisansının iptaline karşı çıkan demeci, yeni bir kredi (1.4 milyar dolar) için bankaya tas- fiye koşulunu getiren IMF'yi nasıl harekete geçir- di, biliyor musunuz: IMF Başkanı Köhler, Derviş'i arayarak "Prog- ramdan siyasi destek çekiliyor mu " diye sorguya çekti. Bir bakan üç liderin taahhütlerine karştn EmlaJo- . bank'ın tasfiyesiyle kimi sakıncaların ortaya çıka- cağını söyieyerek sorunun bir kez daha görüşül- mesini isteyemeyecek mi yani? Oturup konuşalım; bankanın küçültülüp reha- bilite edilmesi çarelerini arayalım diyemeyecek mi? Atlantik ötesiyle Avrupa arasındaki sözleşme gereği... Hayır! Burası müstemleke ülkesi mi, yönetim Was- hington'a, Bonn'a bağlı müstemleke yönetimi mi? Yeni tanımına göre; Türkiye'de "iki düşünüp bir konuşan" bakan... ... IMF'nin atadığı Derviş'in, aynı dili konuştuğu IMF Başkanı'nı "teskin ettiği" bildiriliyor. IMF'yi teskin edene bak! RTÜK Yasası'nı iade edin I Baştarafı 1. Sayfada dislen Odası (EMO) Avukatı Hayati Küçük, medya tekelleri yaratılmasının önünü açan yasa- nın. "devlete açıkça tekeUeşmeve karteUeşmeyi önleme göre\i ve- ren" anayasaya aykın olduğunu bildirdi. RTÜK Başkanı NuriKa- yış, yasanın yürürlüğe girmesi halinde bir kişinin 244 yerel tele- vizyon kanalı ile Kanal 6 düze- yinde izlenen 26 ulusal televizyo- na bir arada sahip olabileceğini söyledi. Sezer'in RTÜK Yasası'yla ilgi- li incelemeleri sürerken, Cum- hurbaşkanrnın RTÜK Yasası'na ilişkin tartışmalan yakından izle- diği belirtiliyor. RTÜK Başkanı Nuri Kayış ile DSP Ankara Mil- letvekili Uluç Gürkan daha önce Çankaya Köşkü'ne çıkarak Cum- hurbaşkanı'na, yasaya karşı çıkış noktalannı aktarmışlardı. ÇGD, Cumhurbaşkanı Sezer'e gönderdiği mektupta, RTÜK ko- nusunda yasama organının yü- rürlükteki mevzuatı demokratık- leştirecek ve düşünceyı ifadeyı suç olmaktan çıkaracak, gazete- cilerin sahiplik yapısına karşı güçlendinlmesıni sağlayacak dü- zenlemeler yapmak yerine ya- saklan genişletmeyi, cezalan bın kat arttırmayı seçtiğinı kaydettı. Yasanın, yerel basını ortadan kal- dıracağı, yerel televizyonlan Is- tanbul'a bağımlı hale getireceği belirtilen mektupta, "Bu dunım anayasa, ulusal ve uluslararası belgelerle BM İnsan Haklan Ev- rensd Bildirgesi"nde belirtilen ha- ber alma, bîlgi edinme hakkmı or- tadan kaldıracaknr" denıldi. RTÜK'ün oluşumunda yine si- yasetçi ağırlığının olduğu ve ku- rula gazeteci örgütlerinden bir temsilcinin alınacak olmasının TGCnin 55'inci Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) 55. kurnhışyddönümü,çeşitli erJdnükleriekutlanmaya devam edi- yor. Etkinlikler çerçevesinde dün TGC'ye kuruluşunun birinci \> bnda ûye olan, yaşayan gazetecilerin çeşitli özei eşyasının yer al- dığı "Anı Eşyalan Sergisi" Basın Müzesi'nde açıkh. TGC Bur- ban FekkSaİonu'ndadün akşam düzentenen törende iseTGC'ye 10 Haziran 1946-10 Haziran 1947 tarihleri arasmda üye olmuş 14gazeteciyeamplaketferi veriklL(Fotograf: ZAFER ÜÇÜNCÜ) sonucu değiştirmeyeceği vurgu- lanan mektupta, Sezer'den özgür- lükleri genişletecek biçimde dü- zenlenmesi için yasayı TB- MM'ye iade etmesi istendi. TGC'nin 55. kuruluş yıldönü- münde, Cemiyet Yönetim Kuru- lu'nca yapılan yazılı açıklamada, cemiyetin, ekonomik kriz baha- ne ediierek bine yakın gazeteci- nin işlerine son verilmesi ile TB- MM'dekabuledilenyeni RTÜK Yasası konulannda savaşım sür- dürdüğü ıfade edildi. Açıklama- da, RTÜK Yasası'yla, çok satışlı olmayan ama ciddi yayıncıhk ör- neği veren yaygın gazetelerle ye- rel radyo, televizyon ve gazetele- rin yıllık satış ve ılan gelirlerini kat kat aşan para cezası tehdidi ile karşı karşıya bırakılacağına dik- kat çekildi. Açıklamada interne- tin de yasa kapsamına alınmasıy- la yasakçı zihniyetin somutlan- dığı dile getirildi. Açıklamada özetle şu görüşlere yer verildi: "Yasa, içeriğindeki maddelerin büyük bölümü yönünden, Tüıid- ye'nin demokratikleşme ve ifade özgüriüğünûn sağlanması hedef- lerine ters düşmektedir. AB normlan ile Türkhe'nin taraf ol- duğu uluslararası belgelere, hat- ta Ulusal Program'la bile bağdaş- mayan yasak \e smırlamalar. öz- güriûkkri kısıtlama amacı\ la dü- zenlenen 1982 Anayasası'na da aykın buluıunaktadir." TGC Yö- netim Kurulu, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, çeşitli nedenlerle açıkladığı görüşlerine uygun bir tutum izleyeceğini beklediklerinin altını çizdi. EMO Avukatı Hayati Küçük. yapılan değişiklikle bir gerçek ve tüzelki- şinin bir radyo ve televizyon ku- ruluşunun yüzde 20sınden fazla- sına sahip olamamasına ilişkin sı- nırlamanm ortadan kaldınldığı- nı ve birçok yaym organına sahip olma olanağı getirildiğine işaret etti. Yasayla, yıllık izlenme ora- nı yüzde 20'yi geçen hir kuruluş- ta sermaye payının yüzde 50 ola- rak behrlendiğine dikkat çeken Küçük, şöyle dedi: "Yasanın yeni hali beüi bir sı- nırlama getiriyormuş gibi görün- nıekle beraber, fiili olarak pek anlam ifade etmiyor. İzlenme ve- ya dinleme oranlannın sağhklı olarak bearlenmesi olanakb de- ğil. Esasen buradald sınırlama- nın gerçek nedeni, rad\o ve tele- \izyonlann belirü Idşileria yaynı organı konumunda olmasını en- gellemek. Şahsi çıkarian için ka- muo\ıınu yanlış yönlendirmele- rin önüne geçmek. Televizyon az izleniyorsa kâmuya zararh yaym \apıldığında bunun sonuçlan da az olur diye düşûnmek yanıltıcı- dır. Bu nedenle izlenme oranlan sağhklı tespit edilse dahi, sınuia- mayla umulan kamu yaran ger- çekleşmeyecekdr." RTÜK" Başkanı Kayış, TRT'nin yaptığı araştırmaya gö- re. Türkiye'deki toplam 244 ye- rel televizyonun toplam izlenme payının yüzde 1.5 olduğuna dik- kat çekti. Ulusal düzeyde yayın yapan Kanal 6'nın yüzde 0.7, BRT'nin yüzde 1.8, CNN Türk'ün yüzde 2.4'lük izlenme payına sahip olduğunu belirten Kayış, "Bir kişinin, şu anki izle- me paylan göz önüne ahndığm- da 244 yerel televizyon kanah ile Kanal 6 düzeyinde izlenen 26 uhı- sal kanala bir arada sahip oima- suıın önündehiçbirengel yoktur" dedi. Otoyol ve köprü zamtm yolda • Baştarafı 1. Sayfada pa ve ABD bankalanyla yapaca- ğı görüşmeler öncesi Istanbul'a geçeBcen basıh toplântısı dûzen- ledi. Özel banka ve yatınmcıla- nn Türkiye'ye gelmelerinin programın başansı açısından çok önemli olduğunu söyleyen Der- viş, önümüzdeki haftalann, para ve kur politikası ile faizlerdeki gelişmeler açısından çok önem- li olacağını söyledi. Türk Lira- sı'nın bir miktar değer kazandı- ğını, ancak yıl sonuna kadar enf- lasyon konusunda hedefler tut- turulursa kurda aşın bir istikrar- sızlık beklemediklerini belirten Derviş, "Kurun enflasyon üzeri- ne negatif bir baskı oluşturması bekknmiyor'' dedi. Yılın ikinci yansında ilk yan- ya göre enflasyonun önemli öl- çüde dü^eceğini savunan Derviş, enflasyon hedefiemesine geçil- mesi aşamasına sonbaharda ge- lineceğini kaydetti. BDDK'ye atamalara ilişkin kararnamenin imzalandığını ve bir-iki gün için- de kesinleşmesini ümit ettiğini belirten Derviş. "BDDK'ninçok önemli karariar alması gerekiyor. Tabii kurul topUnmadan bu ka- rarlan abnası mümkün değil" di- ye konuştu. Derviş, Ziraat ya da Halk bankalannda çalışanlann durumu neyse, aynı haklar ve is- tihdam durumunun Emlak Ban- kası çalışanlan için de geçerli olacağını söyledi. Meclis'eLMFfada mesaisi ÂNKARA (CumhuriyetBü- rosu)- Hükümet ortaklan, 24- 25 Haziran günlermde yapıla- cak IMF toplântısı öncesinde çıkanlması planlanan tasanla- n 22 Haziran gününe dek TB- MM'den geçirmeyi hedefliyor. TBMM Pian ve Bütçe Komis- yonu'nda bugün görüşülecek olan ek bütçenin yarın genel kuruldan çıkanlması; bu haf- ta komisyondan geçirilecek kamu bankalan ve türün tasa- nlannın da gelecek hafta ba- şmda genel kurulda görüşül- mesi bekleniyor. Ek bütçe, tü- tün, kamu bankalan ve tahkim tasanlan geçen hafta TBMM Başkanhğı'na gönderilirken iktidar grup başkanvekilleri dün bir araya gelerek çalışma programını görüştüler. Plan ve Bütçe Komisyonu bugün ek bütçe tasansım görüşecek. Ge- nel kurulda ise yanm kalan ce- za infaz kurumlan ve rutukev- leri izleme kurullanyla ilgili tasan görüşülecek. Genel ku- rulda yann, ek bütçe tasansı- nın ele alınması beİdeniyör. 9; Totalgaz, 5 kıtada ve 100'den fazh üfkede petrol ve gaz konularında faaliyet gösteren bir dünya şirkefkr grobu olan TotalfinaElf güvencesi ile suntılmaktadır. Sǧmk&; Adını daha ilk g&nden kaliteyle birleştiren Totalgaz, bir dünya markası olma ayrıcalığını taşımaktadu. SÇğmki; Totdgaz'm kaBtesi, kaynağmdan başlamak özere sSrett izlenir ve özel dağıtım ağıyla istasyonlara vlaştmkr. ^ǧmk§; Totalgaz vvruntu yapmaz, motoro yormaz, araamzın performansmı sürekfi kılar. SÇğmki; Totalgaz çevreddir, atık ohşturmaz, teaiz ve kokusvz bir yokuluk yaşatır. SÇMAi Totalgaz ulvslararası akaryakıt istasyonu deneyimi ve uzmanhğı ile sunulmaktadır. ~v» t§mk§/ "»/ff 0T06AZCI OLUMMAZI DTALGAZ Eskı Buyukdere Caddesı Tahırağa Çeşme Sokak Ayazağa Ticaret Merkezı 1/12 80670 Ayazağa Mastak/Istanbul Tet (0212) 285 03 30 (pbx) Fax: (0212) 285 03 10 e-maıl tup-gaz«up-gaz com TOTAL TOTALGAZ G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada 3'ünün Manastırlı olması, kuzeye oranla daha sa- kin görünen güney kentlerini de gerdi. Bölge insanının özelliğini anlatması bakımından, konuya bir anıyla girelim... 1997'deki Balkan gezi- min rotasında dogal olarak Manastır da vardı. Oh- rid Gölü kıyısında kısa bir mola verdim. Efsane o ki dağlann koynundaki göle gelenler çevreye bakıp, uzun, derin bir "ooohh" çekermiş. Adı da oradan ge- liyormuş. Ciğerlerimde gölün havası, bir otobüse binip Resne üzerinden Manastır'a... Yanıma oturan kişi ile arada bakıştık, Türk gibi geldi. Çantamdan' Necati Cumah'nın Viran Dağlar'ını çıkanp görece- ği biçimde açıp kapadım. Hemen sordu: - Türk müsün? Sohbet koyulaştı. Adı Maksüt. "0"nün üzerine basarak söylüyor. Yol boyu köyleri anlattı: - Buranın elması meşhurdur... "Bizim yeğene şu köyden esaslı bir gelin aldıy- dık..." Konu, kısa süre önce Makedon, Arnavut ve Türk- lerin yogun yaşadığı Gostivar kentinde iki Türk'ün Türk bayrağı asarken öldürülmesine geldi. Gözleri yan bende, yan önümüzde uzanan engebeli ovada seslendi: "Bayrak için iki kişi ölmüş çok mu? Gerekirse da- ha fazlaölür..." Berfkanlar ve Balkanlar'ın kalbi Makedonya, yan yana derin sevgiler ıçinde yaşayan ama, degeüeri uğruna çabuk adam öldüren insanlann coğrafyası. Son durum oldukça çarpık: Kosova'dan aşağı inen Arnavut militanlarsoydaş- lannınVoğun olduğu köyleri ele geçiriyoriar. Hafta sonunda Üsküp'e 15 kilometre uzaklıktaki, eski adı Hasanbey olan Aracinova köyüne kadar geldiler. Makedon hükümeti savaş hali ilan etmenin eşiğin- de. İş bu aşamaya gelırse, ikisi Amavut dört parti- den oluşan koalisyon hükümetinin kaderi belirsiz. Arnavutlar da kendi içlerinde yer yer bölünmüş. Geçen hafta Kalkandelen'de bir Arnavut, ötekini yö- netime yardım ettiği gerekçesiyle öldürdü. Arnavutlar, Türkleri yok sayıp daha doğru tanım- la kendilerinden kabul edip Makedon yönetimiyle i- ki uluslu bir devlet çatısı oluşturma politikasını ge- liştiriyor. Makedonlar, Arnavutlann bu istemine, "Bu ülke- de etnik grup olarak sa/t siz yoksunuz, Türkler var, Torbeşler var" diyor. Işin bu noktasında Türklerin adını geçirmek işine geliyor. öte yandan da Ama- vutlann terör eylemlerini fırsat bilen aşın milliyetçi Makedonlar, mezarlıklardahil Osmanlı döneminden kalan ne varsa yok etmeye girişiyor. Güvenli bölge Kosoval Bütün bunlar NATO-BM güçlerinin kontrol ettiği Sinırlann içinde yaşanıyor. Makedonya-Yugoslavya arasındaki bölgenin güvenliği NATO'dan, yönetimi BM'den soruluyor! Kaderin cilvesine bakın ki Kosova'daki olaylar sı- rasında bölgedekı Arnavut, Türk pek çok kişi Ma- kedonya'ya göçmüştü. Şımdi göç tersine döndü. Son üç gün içinde Üsküp ve kuzeyindeki köylerde ateş attında kalan 10 bini aşkın Amavut, Kosova'ya sığındı. Şimdi onlar için güvenlikli bölge Kosova! Saraybosna'da 2 milyon insandan 250 bininin ölü- münden sonra harekete geçip bölgeye 'banş' geti- ren BM-NATO, Kosova'da da benzer yöntem izle- mişti. Operasyonun öncesi ve sonrasında yaşanan göçün ardından Sırp yönetiminin düşmesi istenen hedefe ulaşılması anlamına geliyordu! Acaba Makedonya ne kadar kınlıp döküldükten sonra harekete geçılecek? Amavut militanlann elinde yeterii silahlann yanın- da füzelerin de olduğu söyleniyor. Acaba bunlan kim verdi? O kadar çok acaba var ki! 13-14 Haziran'da Brük- sel'deki NATO zirvesinde, sorunlu bölgelere banş getirmenin gerçekçi yolları da aranacakmış! Acaba? [email protected] Baü'da Türkiye için çıkış arayışı FRANKFURT (Cum- huriyet Bürosu) - Federal Almanya'da basına ve yargıya sızdmlan tuta- naklar nedeniyle geniş tartışmalara neden olan Bush - Schröder görüş- mesinde en önemli konu- nun Türkiye'deki kriz ve çözümü olduğu ortaya çıktı. Görüşmenin tuta- naklan, Türkiye'nin dış dünyadaki en önemli ekonomik ve politik iki irtibat merkezi arasında, henüz kriz ve çözüm sü- reciyle ilgili tam bir eşgü- dümün sağlanamamış ol- duğunu gösterdi. Bush ve Schröder, bu sakıncayı gidermek için özel bir ça- ba gösterihnesi konusun- da anlaştılar. "Der Spieger dergisin- de yayımlanan tutanak özetlerinde, Türkiye'nin askeri rejim veya kökten- dinci sistem arasmda bir tercih yapmak zorunda kalmaması gerektiğinin vurgulanması da dikkat çekti. Tutanakta Türkiye ile ilgili olarak şu vurgu- lar yer aldı: Türkiye çok önemli "Başbakan (Schröder), Türkiye"deki mali krize ve bunun dünya ekono- misi üzerindeki etkilerine de değindL Türkiye'nm mutlaka acil olarak bir askeri rejim veya kökten- dinci sistem alternatifle- rine karşı korunması ge- rektiği belirtildi. Ulusla- rarası mali örgütler şim- diye kadar yaptıkların- dan daha çok şey yapma- h ve ancak her ilave yar- dım da somut taleplere bağlanmahdır. Avrupa devletleri ve ABD birbûierini destek- leyen bir dayanışma için- de olmahydı. Türk eko- nomisindeki bir çöküşü engellemek için her şey yapılmalıdır. Yük de or- taklaşa taşmmahdır. Başbakan (Schröder), Başkan Bush ile Türld- ye'deki faizlerin yüksel- mesinden para kjiTjtnmış Babh firmalann 'bailing out'unun (kurtanhnası- nın) söz konusu edilme- mesi ile ilgili olarak görüş biıiiğine vardı. Orada (Türkiye'de) yüksek risk alanuı, bunun sonuçlanm da kendisnün raşunak zo- runda olduğu belirtildi. Başkan Bush, güçlü bir Türkiye'nin Amerika için taşıdığı önemin altını çi- zerek Alman ve Ameri- kan maliye bakanlaruun daha yakın bir eşgüdüm içinde olmasını önerdL Türkiye'nin bir reform sürecini harekete geçir- mesinin şart, özeUikle banka sisteminin yeniden yapüandınlmasının da gerekli olduğu belirtildL Türk Maliye Bakanı'ıun ABD Maliye Bakanı (O'Neill) karşısmda ül- kesinin reform arzusu ile ilgili iyimser ifadelerde buiunduğu, bunun da açı- lan bir çığır olarak göriil- düğü kaydedildi."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle