23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
«SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN 2001 SALI .14 J V U 1 _ J J . U X \ kultur(« cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Seyirci uzaldaşsa da tiyatro sürayor Oyun eleştirileri genellik- le haziran sonuna dek sü- rer. Bu yıl ise seyirci tiyat- ro mevsimini mayıs başın- da kapattı. Turneler çoğun- lukla parlak geçmedi. Yarı- da kesildi, iptal edildi. Özel topluluklarda çalışan sanat- ç]Jann yüzü asık. Istanbu] Uluslararası Tiyatro Festi- vali'nin yapılmaması da tuz biber ekti tatsızca noktala- nan tiyatro mevsiminin üs- tüne. Bu durumda oyun eleşti- risi yazmak "abesle iştigaT olmuyor mu? Öyleyse niye yazıyoruz? Öncelikle tiyat- rolar ilgisizlige karşın var olmakta direndiği için. Ti- yafrosuz bir Türkiye düşü- nülemeyeceği için. Tiyatro- muzda yaşananı, kendi pen- ceremizden bakarak eğri- siyle doğrusuyla belgeleye- bilmek için... Sırada Ankara turnelerin- de izledigim iki Istanbul oyunu var. Oruzvüsonra'AşkGibi' Hadi Çaman-Yeditepe Oyunculan 'nın bu yılki ya- pımı "AşkGibi"yi, yeni iz- İedim. Anneme oyunun ko- nusunu kabaca özetlemem- le. "Adı 'Aşk Gibi' degfl mi, ben onu eskiden görmüş- tüm" yanıtını almam bir ol- du. Dormen Tiyatrosu yapı- mı "Aşk Gibi"yi 1970 yı- lında izlemiş anlaşılan. Sidney Howard'ın *Gü- müş, Bağ" adlı oyunuııdan esinleni- lerek Göksel Kortay ve Hadi Çaman tarafından yazılan "AşkGiW", melod- ramla duygusal güldürü arasında gi- dip gelen, biçemsel ya da içeriksel bir yenilik sunmamakla birlikte drama- tik etkileyiciliği olan bir sahne met- ni... Seyirciyi iki saat boyuncapeşin- den sürükleyebilen bir aile oyunu. Müthiş Anne'yi 30 yıl önce Muaz- zez Kurdoğlu oynamış; şimdi ise ro- lü Sema Aybars üstleniyor. Ilginç. her iki yapımda da oyunun ağır topu Dev- let Tiyatrolan'ndan bir bayan konuk oyuncu olmuş. Büyük oğlanı oyna- yan Haldun Dormen'in yerini Cenk Sözeri almış. Küçük oğlanı vaktiyle Hadi Çaman oynamışken, şimdi Ser- hatOnbulgeçmişyenne. Gelin Gök- sel Kortay'mış, şimdi görev Eda Özel'de. Küçük oğlanın sözlüsünü Suna Kcskin oynamış; otuz yıl son- ra aynı rolde Nurgûl Yeşilçay. . Se\inediği eşinin erken ölümüyle bütün yaşamını iki oğluna adamış bir küçük burjuva hanımefendisinin, oğullarını sevdikleri genç kadınlara kaptırmamak için yaşadığı ve çevre- • "Aşk Gibi" oyunculukta dramatik yoğıınluk isteyen bir oyun. Usta sanatçı Sema Aybars sahnede anında oluşrurduğu ve oyun sonuna dek geçerli kıldığı çekim alanıyla oyunun bel kemiğini kuruyor. Müge Gürman'ın, Mustafa Avkıran'ın, Işıl Kasapoğlu'nun hareket tasanmlan içinde devinmeye alışmış soluklu bir oyuncu olan Burak Sergen, doğal ki "Neyzen" için de biçilmiş kaftandır... sindekilere yaşattığı dram Batı kül- türü için "olağanüstü" sayılabilir. Bi- zim kültürümüzde ise Sidney Ho- ward'ın kurmacası ve fantezisi her beş aileden birinde yaşanan gerçekJerin pek çok noktalanna can alıcı biçim- de ulaşıyor. Dramatik gerilimi, kötü ile iyinin. doğru ile yanlışın, haklıy- la haksızın hesaplaşması değil, var olan psikolojik düğümlerin çözüleme- yecek oluşu belirliyor. "Aşk Gibi" oyunculukta dramatik yoğunluk isteyen bir oyun. / Drama- tik bir oyuna ısınma sürecini sahne- ye çıkmadan aşabilen / usta sanatçı- lardan olan Sema Aybars. sahnede anında oluşturduğu ve oyun sonuna dek geçerli kıldığı çekim alanıyla oyunun bel kemiğini kuruyor / ve hepsi de "okullu" olan sevimli genç sanatçıların bu çekim alanı içinde. deneyimlennın elverdiğı düzeyde, rahatça çalışabılmelerini sağlıyor. Sahne ile salon arasındaki elektrik- lenmeyi sağlamada hepsinin katkısı var. Yine de yarattığı karakterin tu- tarlılığını koruyan tek genç oyuncu büyük oğul Cenk Sözeri. "SüperBa- ba" ve "Kara Mdek" dizilerinden tanıdığımız Eda Özel en başta soğuk bir kadın izlenimi bırakarak seyirci- yi yanılttıktan sonra, oyunun gerek- tirdiği sevecen ama ilkeli kişiliğine bü- rünüyor. Bu nedenle de "tküıci Ba- har^da Hanım'm kızını, oyunda da küçük oğulun sözlüsünü oynayan Nurgül Yeşilçay'ın, ilk kez tanıştığı bu genç kadına ısınıverişini anlamak zorlaşıyor: Yeşilçay'ın oyunun ilk bö- lümünde önsediği rahat, kaygısız genç kız kişiliği, ikinci bölümde sergiledi- ği duygusal kişilikle örtüşmüyor. ilk kez bu oyunla profesyonel olan Ser- hat OnbuL ilk bölümde yer yer an- nesini tavlamaya çalışan kurnaz kü- çük oğul izlenimi verirken oyunun or- talanna doğru canlandırdığı kişınin gerçek boyutlanna ulaşıyor Oyunun tadını seyirciye doğallık içinde iletmede önemli katkısı olan yönetmen Hadi Çaman'ın ve tasa- nmcı HikmetKaragöz'ün, yatak oda- sı sahnesinde Anne nin odaya giriş çı- kışlanna neden uzamsal bir çözüm ge- tiremediklerini anlamak zor. Kadı- nın odada birperde arkasında saklan- dığı ve arada bir ortaya çıktığı duy- gusu uyaruyor seyircide. "Aşk Gibi"yi sıcak duygularla iz- ledim. 'Neyzen' ve Burak Sergen TC KühürBakanlığı'nın 1998-99 dö- neminde açtığı oyun yarışmasında mansiyon alan "Neyzen" Tuncer Cü- cenoğlu'nun tek kişilik bir oyunu. İlk kez Tiyatrokare tarafindan Işıl Kasa- poğlu'nun rejisiyle sahnelendi ve Dev- let Tiyatrolan sanatçısı Burak Sergen tarafindan sunuldu. Burak Sergen Devlet Tiyatrola- n'nın maratoncu oyunculanndandır. Her biçemdeki oyunculuğuna güve- nildiği gibi, oyuncu kişi erdemleri zor fiziksel koşullar içinde de sık sık sınanmıştır. Ünlü "Sessizüğin SesT oyununun sonradan konuşmayı öğ- renmiş sağır-dilsiz delikanlısı, iki ki- şilik "AşkMektuplan" oyununun er- kek kişisi, VVoyzeck'in grotesk Dok- tor'u. üç buçuk saatlik "Geyikler La- ncder"in dişi geyiğe sevdalanan bey oğlu, oynak yüksek zeminde hare- ketlendirilmiş "Gılgamış''ın Gılga- mış'ı, "IILRidıard''ın sakat ve biraz da manyak Richard'ı olarak nice fiziksel zorluk- lardan geçerek sunmuştur oyunculuğunu. / Müge Gür- man'ın. Mustafa Avkıran'ın, Işıl Kasapoğlu'nun hareket tasanmlan içinde devinmeye alışmış soluklu bir oyuncu doğal ki "Nevzen" için de bi- çilmiş kaftan olacaktır. Tuncer Cücenoğlu. Neri ve Eşreften sonra Türk ede- biyatının en büyük yergi ve taşlama ustası sayılan Ney- zen Tevfik' in kendi ağzından anlattığı zorlu ve sancılı ya- şama serüvenini onun cena- zesinde başlatıyor ve nokta- lıyor. 1879'un Bodrum'un- dan Izmir'e. Istanbul'a, Mı- sır'a taşınan ve 1953'te Is- tanbul'da sona eren bu uzun öykünün nasıl sahnelenece- ğini metnı okudu- ğumdan bu yana me- rak etmekteyim. Ba- na göre metin epey- ce kesilmeliydi ve belgesel tiyatro biçe- minde, yer ve zaman belirleyen tablolara bölünerek belirli bir tartıma oturtulmalıy- dı; slayt gösterimle- riyle, müzikle destek- lenerek, oyuncu, ez- berlediği sayfalar do- lusu sözle seyirci kar- şısında saatler boyu yapayalnız bırakılma- malıydı. Tiyatroda her türlü cefayı çek- meye alışık Burak Sergen bile... Işıl Kasapoğlu ise geleneksel ti- yatromuzun özellikle meddah ve kuk- la sanatlannı buluşturan bir biçem denemiş. Böylece oyuncusuna, sırt- ladığı metin yanında, durmadan ora- dan oraya koşmasını gerektiren yeni görevler de yüklemiş. Peki, bu oyun- cu ne zaman soluk alacak da seyirci- si üstünde egemenlik kuracak? Seyir- ciyi sahneye bağlayacak elektriklen- meyi nasıl yaratacak? Ne zaman so- luk alacak da gerçek bir meddah gi- bi anlattığı öykünün (öfke yüklü bir öykü olsa bile) tadını çıkaracak? Sonuç olarak, yer yer rejinin oyun- culuğun önünü kestiği. yer yer de oyuncunun ezberledıği metinle ya- payalnız bırakıldığı hızlı ama tartım- sız bir sahneleme çıkmış ortaya. Bu- rak Sergen'in, ezberinin içıne -bir an için soluk alabilmek. kendini "ıned- dah" gibi hissedebılmek adına- sayı- lamayacak çok kez yerleştirdiği "böy- le" sözcüğüne sığınmasına neden olan bir sahneleme... Sergen yine de kutlanmaya değer bir çaba koyuyor ortaya. • Topluluk, 14 Mayıs'ta Irlanda'nın Dublin kentinden çıktığı turnenin Türkiye ayağmda 12 Haziran'da Istanbul, 14 Haziran'da Izmir'de birer konser verecek. 'Irishtambur Türkiye'deUĞURHÜKÜM PARİS-5 Fransız ve 1 Türk'ten olu- şan "Irishtambul" topluluğu. iki kon- ser için nihayet Türkiye'de. Isviçre tirollerinden çıkıp Ameri- ka'ya uzanan. en olgun ve tanınan form- larını lrlanda'da bulan Keltik müziğin Fransa'daki özgün temsilcilerinden olan grup, 1994 yılında Normandiya'da ku- ruldu. Fransız Keltlerı diyebileceğı- miz Brötonlann folklorik öğeleriyle Türk halk müziğinin motiflerini çoğu zaman elektronik bir ortamda Nadine Burri'nin enfes vokali \e zaman zaman da Satılmış Karagöz'ün sesi ve sazıy- labirleştiren topluluk, çıkardıklan "Ka- rishik/Karışık*' adlı ilk albümle Fran- sa"da derhal ilgi gördü. Grup, ülkenin en güçlü kültür ve müzik dağıtım ve sa- tışkuruluşuFNAC tarafindan 1999 yı- lının "En l>i Genç Yetenekleri" arası- na seçildi. Aynı yıl Paris'in tanınmjş mü- zik kulüplerinden "Sentier des Hal- les"de verdikleri 10 konser. "Düma Müziği Alaşrnıı" sevenler nezdinde ger- çek bir hayranlık yarattı. "Irishtambul" 14 Mayıs'ta trlan- da'nm Dublin kentinden çıktığı "Odys- seia^sında büyük hülyasını gerçekleş- tirmekte. Aralannda Fransa, Almanya, Polonya, Macaristan, Makedonya, Bul- garistan ve Yunanistan'ın da bulundu- ğu 11 ülkede 20 konser veren, verecek olan topluluk 12 Haziran'da Istanbul. 14 Haziran'da da tzmir'de olacak. Ar- tık Türki>e'de de gayet iyi tanınan Lüb- nan kökenli ünlü Fransız yazar Amin Maalouf ve Fransız şarkı geleneğinin en büyük isimlerinden Jacques Hige- lin'in himayesinde ve Fransız Kültür Merkezleri desteğiyle düzenlenen bu konserlerin. turnenin amacı. "müziğin evrenselliğini 1 " bir kez daha kanıtla- mak. Topluluğun sözcüsü, müziklenn düzenleyicisi ve flütçüsü YvıesGardef. "tstanbul'da konser vermekolan rüya- nıız bilegerçekleşeceğine göre, bundan sonraki amacumz artık ortak müziği- mizi daha geniş coğrafyalara yaymak, ortak kültürümüzü çoğaltarak diğer- leriyle paylaşmak" diyor. Baş hami Amin Maalouf, toplulu- ğun girişimi için diyor ki: "İrlanda ve îstanbul'u usta bir inılayla bağlamak, farklılığı yok sa\mak yerine, farklılık- lan biıieşrirmekten güçlenen bir mü- zik yaratmak. Kökler ile ufuklan bağ- daştuma girişimimiz alkışlanmalıdır." "lrishtambul"u merak ediyorsanız 12 Haziran saat 20.00"de ODTÜ Mezun- ları Istanbul Şubesi'nin Baltalima- nı'ndaki "Baraka" merkezinde hem de 5 milyon TL gibi bir "CÜH" bir fi- yata tanışabilirsiniz. Daha fazla bilgi, ODTÜ Mezunları'nda. Tel: 0212 - 252 64 99 veya http:/'www.odtu-me:un- ist.org.tr' Programda Vivaldi'nin yapıtları ağıriıkta Venedik Barok Orkestrası Aya îrini'de Kültür Servisi - Erken dönem Ital- yan müziğinin gü- nümüzdeki en önemli yorumcu- lanndan biri olan klavsenci Andrea Marcon ve keman- cı Giuliano Car- mignola. Venedik Barok Orkestrası ile birhkte 29. İs- tanbul nuslarara- sı Müzik Fesriva- K'nde. Dünakşam ilki gerçekleşen konserin ikincisi bu akşam saat 19.30'da. Andrea Marcon yöneti- minde. barok mü- ziğinden örnekle- rin sunulacağı kon- ser Aya İrini Müzesi'nde. Orkestra Vivaldi, Marcello, Stefani ve Veracini'nin yapıtla- nndan örnekler sunacak. Her iki akşamın konser programın- da ağırlık Vivaldi'nin yapıtla- rına verilirken bu akşam beste- cinin en popüler yapıtlanndan Op. 8 Dört Mevsim seslendiri- lecek. Italyan barok müziğinin en önemli yorumculan arasında yer alan Venedik Barok Orkest- rası. 1997'de Andrea Marcon ve San Rocco Akademisi'nin işbirliği ile San Rocco Büyük Okulu'nun yerleşik orkestrası olarak kuruldu. Orkesrranın re- Orkestra, ttalyan barok müziğinin en önemli yorumculan arasında yer alryor. pertuvan ağırhklı olarak 1500 ile 1700'lü yıllara ait Italyan bestecilerinin yapıtlanndan olu- şuyor. Italyan müziğinin doruk nok- tada olduğu Rönesans ve barok dönemlerinin müziklerini yeni anlayışla yorumlayan toplulu- ğun gerçekleştirdiği yenilikler arasında Francesco CavalH'nin LOrione adlı yapıtının modern zamanlardaki ilk yorumu da yer alıyor. Orkestra, yaptığı kayıt- lar ve tanınmış solistlerle ver- diği konserlerin yanı sıra, çalış- malanru Italyan barok opera re- pertuvanrun yeniden keşfi üze- rine yoğunlaştınyor. YAZIODASI SELİMİLERÎ Firs••• Benim için, bekleyişim ve içimdeki acı için yazılmış oyunlar diye okudum hep Ivanov'u, Mart/'yı, Vanya Dayı'yı, Üç Kızkardeş'i, VışneBah- çes/'ni. Çehov olağanüstüdür. Gerçi Ibsen ve Strindberg de olağanüstü- dür. Ne var ki onlardan biraz ürkerim. Hayata duy- duklan nefreti duyarım da, duymazdan gelirim... Çehov'un isyankâr boyun eğişi -başka türlü dile getiremiyorum-, yakınmaz, hiçbir şey söy- lemez görünerek daima çığlığın çevresinde ge- zinmesi göz kamaştırıcıdır. Bir başka çarpılıp kaldığım yazar, Katherine Mansfıeld, güncesinde şöyle diyor: "Ah, Çehov! Niçin ölüsünüz? Niçin akşamın geç bir vaktinde, kocaman loş bir odada, dışa- nda sallanan ağaçların yeşile döndürdüğü ışık- ta oturup konuşamıyorum sizinle ? Bir dizi Cen- net yazmak isterdim: biri, bu olurdu." (Şadan Karadeniz'in çevirisi.) Mansfield'i böylesine özlemle donatan yal- nızca öyküleri miydi Çehov'un? Yoksa tiyatro- suna da mı vurgundu, artık bilinemeyecek. Yine olağanüstü bulduğum Tennessee Wil- liams'da acı o kadar billûrtaşmışken, Çehov'da boyuna içine kapanır, boyuna susar. Vanya Da- yı'da Sonya'nın söyledikleri bir doruktur: "Ne yapabiliriz? Yaşamak gerek. (Birsessiz- lik.) Yaşayacağız Vanya Dayı. Çok uzun günler, boğucu akşamlar geçireceğiz. Alınyazımızın bütün sınavlanna sabıria katlanacağız." (Ataol Behramoğlu'nun çevirisi.) Cehennem Kraliçesi'ni yazıyordum, otuzu- ma varmamıştım daha, başımda kavak yelleri esiyordu. Gelgelelim Çehov'un oyunlarını okur, burkulup kalırdım. Cehennem Kraliçesi'ndeki Mehmet'eoyunlardan bölümlersöyletmiştim. Ez- bere bilirdim o bölümleri. Sonra unutur gibi oldum. Derin izleri kaldı; yalnızca ezberimden göçtüler. Ya da öyle san- mışım. Hepsi birden çıkageldi. Bir öykü yazıyorum; öyküdeki anlatıcı -Ben- den başkası değil!- ikide birde Vişne Bahçe- si'ndeki uşağın adını hatırlamaya çalışıyor. Bu yüzden yazı masamda Çehov oyunlan, hayatı- mın en acı dostları, bütün yitirdiklerimi söyleyen eserler. Ivanov'la konuşup duruyorum. Sonya'yı din- lemeye katlanamıyorum. Üç Kızkardeş'in son sahnesindeyim... Derken Firs, Vişne Bahçesi'nin uşağı. Birçok büyük aktör, Vişne Bahçesi'nde ille Firs rolünü oynamak istermiş. Çehov demiş ki: "Firs: Uşak, seksen yedi yaşında bir ihtiyar." Seksen yedi yaşı ilk kez ayırt ediyorum. Niye seksen yedi? Gerçi Anya'yla Varya'nın yirmi dört yaşında ol- duklan da vurgulanıyor, ama o seksen yedi tu- haf, bir gizi var, belki belli bir tarihe gönderme. Seksen yedi yaşındaki Firs hayatın geçip git- tiğini söyler, hiç yaşamamışım gibi diye ekleye- rek. Vişne bahçesindeki güzelim ağaçlara bal- ta inmektedir tam o sıra. Oyun müthiş balta sesleri arasında sona erer. Aktör olabilseydim, Vişne Bahçesi'nin uşağı- nı oynamak ister miydim? Sayfalar arasında sü- rüklenip durdum. Boşlukta sözler. Daha doğru- su, biz 'seyirciler'in boşlukta sandığımız, ama hep kederden fışkıran sözler. Dünyaya niye gel- diği, neden var olduğu çözülemez seksen yedi yaşında bir ihtiyar. Hayır, belli bir tarihe gönderme değil. Içimiz- deki seksen yedi yaşa gönderme. Bugün hava ne kadar boğucu! Takvimde lz Bırakan: "Dayanılmaz acılar çekiyorum kimizaman ve uzakta bir ışıkçığım yok... Kendim için bir şey beklediğim yok artık, insanlan da sevmiyorum... Çoktandır sevmiyorum hiç kimseyi..." Anton Çehov, Bütün Oyunları I, Ataol Behramoğlu'nun çevirisi, Adam Yayınları, 1984. Univensitelilere tarih yarışması • Kültür Servisi - Toplumsal Tarıh dergısı, geçen yıl üniversite öğrencileri arasında düzenlediği tarih yanşmasını bu yıl da tekrar ediyor. Üniversite öğrencileri arasında tarih bilincini geliştirmeyi. araştırma ve yazma ahşkanlığını kazandırmayı ve geleceğin tarihçilerine ilk yazılannı yayımlama olanağı sağlamayı amaçîayan yanşmaya öğrenciler, seçecekleri bir konuda, özgün tarih araştırmalanyla katılabilecekler. Yanşmacılann, 2000-2001 öğretim yılında herhangi bir yükseköğretim kurumunun ön lisans ya da lisans programına kayıtlı olmalan gerekiyor. Başvuru formlan ise dergi merkezinden, Tarih Vakfı binalarından ve www.tarihvakfi.org.tr adresinden temin edilebilecek. Seçici kurulda Ayşen Anadol, Hülya Balcı, Prof. Dr. Edhem Eldem, Dr. Yavuz Selim Karakışla, Dr. Murat Koraltürk. Necdet Sakaoğlu, Prof. Dr. Oğuz Tekin, Prof. Dr. Zafer Toprak ve Prof. Dr. Mete Tunçay bulunuyor. Yanşma için son başvuru tarihi 29 Haziran 2001, Araştırmalann son teslim tarihi ise 19Ekim2001. Küçüklerden piyano resitali • Kültür Servisi - Rita Merter ve ögrencilerinin piyano resitali pazar günü ITÜ Taşkışla binasındaydı. 5-12 yaş grubu öğrencilerden oluşan topluluğun verdiği resitalde Burnam, Bach, Glover, Ketener, Chopin, Beethoven'dan yapıtlar seslendirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle