10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 HAZİRAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Birçok AB ülkesinde sembolik ücretler almırken bizde zam pazarlığı yapılıyor YOK'ün harç aldatmacasıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Yiiksek Öğretim Kuru- lu (YÖK), yükseköğretımde şu an yaklaşık 160 dolar olan harçlann çok düşük düzeyde olduğunu, Çin'de bile Türki- ye'dekinden daha yiiksek oldu- ğunu savunup bunun 650 dola- ra (757 milyon lira) çıkanlma- sını isterken Avrupa Birliği'nin (AB) pek çok ülkesinde harç ahnmadığı ya da sembolik dü- zeylerde alındığına dikkat çe- kildi. Devlet üniversitelerini mali kıskaçtan kurtarmak için öğ- • A\rupa Birliği ülkelerindeki ücretsiz yükseköğretim ve sembolik harçlara ilişkin örnekleri görmezden gelen YÖK, paralı eğitime örnek olarak Çin'deki elit üniversitelerde öğrencilerden alınan parayı gösteriyor. renci harçlannın 650 dolara kadar çıkanlmasını isteyen YÖK, Avrupa Bırlığı ülkedekı "ücretsizjTikseköğretime" iliş- kin örnekleri görmezden geli- yor. YÖK, "650 dolar, Çin'de- ki öğrencilerin bu ülkelerdeki elit ünh ersitelerinde ödemekte olduklan reel öğrenim ücreti- nin alündadır" görüşünü savu- nuyor. Ulusal gelirin 2 bın 500 do- lara kadar gerilediği Türki- ye'de harç ücretleri önümüzde- ki yıllarda 4 katına kadar çıka- nlmaya çalışılırken kişi başına düşen ulusal gelirin 20 bin do- lan aştığı AB ülkelerinin dev- let ünıversitelerinde öğrenci- lerden ya sembolik düzeyde ücretler ahnıyor ya da hiçbir ücret talep edilmiyor. AB'dekı bazı ülkelerin devlet ünıversi- telerindeki ücretleri şöyle: Almanya: Ücretsiz. Sadece kayıt için 100 mark (50 milyon 400 bin lira) isteniyor. tspanya: Devlet üniversıte- lerınde kayıt için çok sembolik bir rakam ahnıyor. Fransa: Kayıt için ücret alın- mıyor. Sadece sağlık güvencesi için öğrencilerden 1000 frank (150 milyon lira) isteniyor. lsvıçre: Bölümlere göre 400- 700 lsviçre Frankı (259-453 milyon lira) ücret ahnıyor Avusturya: Bugüne kadar yükseköğretim için hiçbir üc- ret aünmadı. Ancak 2001-2002 öğretim yıhndan itibaren öğ- rencilerden 5 bin Avusturya Şi- lini (358 milyon lira) ücret ab- nacak. Italya: Öğrencilerin gelir dü- zeyine göre değişen oranlarda harç ücreti isteniyor. Üniversi- teye kaydolurken ailelerinin yıllık gelinnı bildıren öğrenci- ler, bu rakamlara göre öğrenim ücreti ödüyorlar. Yunanistan: Eğitim ücretsiz. Devlet Bahçeli: Yolsuzlukla mücadele sürecek RECEPBULUT KAYSERİ - MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bah- çeli, yolsuzluklarla mücadeleyi sonu- na kadar sürdüreceklerinı savunarak "Bizler, Türkiyenüz için sadece elimi- n taşın altına sokmaz, gerektiğinde dünyayı bile sırtiamanuı mücadelesi- ni veririz w dedı. Bahçeli, kamu ola- naklannı siyasilerin gelişigüzel kul- lanmasından rahatsızlık duyduklannı ifade etti. MHP 6. Genişletilmış Bölge lstişa- re Toplantısı, Bahçeli'nin başkanlı- ğmda dün Kayseri'de yapıldı. Kişisel çıkar ve çekişmelerin, çoğu zaman ül- ke çıkarlannm önüne geçtiğini, milli bir duyarhhğın yerini farkh yaklaşım ve endişelerin alabildiğini belirten Bahçeli, Türkiye'nin bu konularda yeteri kadar güçlü bir "milli duruş" ortava koyamadığını söyledi. Bahçe- li, u Işte Türkhe'nin stratejik açmaz- lanndan biri budur. Bu görüntümüz de ister istemez uluslararası imajuıu- n ve gücümüzü olumsuz yönde etki- lemektedir" dedi. Tantan'ı savundu Aydın Menderes Yılmaz'ı suçladı ANKARA (ANKA) - DYP lstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Sıyasi Başdanışmanı Aydın Menderes, ANAP Genel Başkanı MesutYümaz ı "yolsuzluklarla mücadele edenlere karşı savaş açmakla" suçladı. Aydın Menderes, parti genel merke- zinde düzenlediği basın toplantısın- da, eski Içişleri Bakanı Sadcttin Tan- tan'ı istifaya götüren gelişmeleri de- ğerlendirdi. Kamuoyunun Tantan'ın yolsuzlukla etkili mücadele verdiği kanaatinde olduğuna dikkat çeken Menderes, buna rağmen görevden alındığını belirtti. Menderes, Mesut Yılmaz'ın, bu tasarrufunun hesabını sandıkta vereceğini, seçmenin, diğer iki koalisyon ortağından da hesap so- racağmı ileri sürerek şunlan söyledi: "Saym Mesut Yümaz, yolsuzluklarla mücadele edenlere karşı savaş açti. Ön- ce savcılar ve jandanna. arkasından da sıra, eski Içişleri Bakanı Sadettin Tantan'a geldL" HP Genel Başkanı Deniz Baykal. partisi tarafından Sarnıç beldesinde düzenlenen pikniğe kaükü. Baykal burada yapüğı konuşmada, Sadettin Tantan Ue birlikte politika yapmaktan mutluluk duyacağuu söyledL(AA) 'Yolsuzlukla mücadele etmek isteyenlerin adresi CHP'dir' BcıykaiVdan Tantan'a çağnİZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - CHP Genel Baş- kanı Deniz BaykaL eski Içiş- leri Bakant Sadettin Tan- tan'ın CHP'ye katümasmı memnunlukla karşılayacak- lannı belirterek "Çünkü CHP yolsuzlukla savaşunın öncüsüdür" dedi. Deniz Baykal, partısının Izmir ıl örgütü tarafından düzenlenen "Dosthık ve Da- yanışma PikniğTnde partili- ler tarafından coşkuyla kar- şılandı. Piknık öncesınde. Ege Bölgesı'ndekı CHP'lı ıl başkanlanyla bir toplantı ya- pan Baykal'ın, "Halkbiral- tematif istiyor. CHP izledtği dürüst poütikalaria yurttaş- lann karşısında. Arük biral- ternatifyaratma zamanı gel- di" dedıği öğrenıldı. Baykal, hükümette yer alan bakanla- nn ardı ardına istifa etmesıy- le ilgili olarak, "Hükümetin sonu yaklaşıyor. Hükümet eline verilen programa karşı çıkan bakanlannı ikna ede- miyor ve istifalanna yol açn yor. Bu sonun ifadesi" dedı. CHP Genel Başkanı Bay- kal. Sadettin Tantan ile bir- likte sıyaset yapmaktan memnunluk duyacaklannı da belirterek "Bu açıkbir da- \et değil, ancak yolsuzlukla- nn üzerine karariı bir şekil- degiden Tantan'ın tavn par- timizin yolsuzluklaria müca- dele konusundaki kararuu- ğıyla aynı eksende. Öyle gö- (JLAŞTIRMABAKANIENİSÖKSÜZ'DENKEMALDERVÎŞ'E: Azrail misin, Cebrail mi? Haber Merkea-Ulaştırma Bakanı E- nis Öksüz, Devlet Bakanı Kemal Derviş için medya ve birçok çevre tarafından ağır propaganda yapıldığmı belirterek "Kemal Derviş, bazı çevreler tarafından hep kurtancı bir meîek olarak gösterü- diMekksindeAzraU misin. Cebrail mi- sin? Nesin?" dedi. Kayseri'de yerel bir televizyon kana- hnda yayımlanan bir programa katılan Bakan Enis Öksüz, "DevtetBakanı Der- viş'i nasıl değerlendiriyorsunuz'' şeklin- dekı bir soruya, Bakan Derviş'in "iki kriz arasında, hiç bilinmeyen, kim oldu- ğu, ne oktnğu akıllarda yokken hadise- lerin ortaya çıkantağı bir kişi'' olduğunu söyieyerek cevap verdi. Yaşanan eko- nomik krizlerin temelinde sıkıntılan, geleceği önceden göremeyen uzmanla- nn yattığını belirten Öksüz, "Krizin se- bebi biz değiiiz. Ucundan bile tutmadtk. Ama krizi çözmekte sorumluyuz" dedi. 'İnşallah Azrail olmaz' Kemal Derviş için "Kim, nasü, nere- deve ne şekttdebulduysa bu ismi buklu" ifadesini kullanan Öksüz şunlan söyle- di: "Ortaya Kema! Be> ismi getirödi. Medya ve birçok çevre tarafından ağır propaganda yapıldı. Derviş, bazı çevre- ler tarafından kurtancı bir mekk olarak gösterildi. Meleksin de Azrail misin, Cebrail misin? Nesin? Bu soru hep Ceb- rail tarafiyia ortava atıldı. İnşallah Az- rail tarafı ortaya çıkmaz. İnşallah başa- rıh olur. Bundan hiç sıkıntı duymayız, kıskanmayı/ da... Türkiye için kim bir taşın üstüne taş koyarsa seviniriz." rülüyor ki hükümet yolsuz- luklarla mücadele istemiyor. Tantan'ıntavn hükümeti ra- hataz etti. Tantan'ın parti- mize katümasından mem- nunluk duvanm. Bir teklift- miz yok ama düşüncemiz bu. Takdir kendisinindir. Çünkü CHP yolsuzluk savaşımuun öncüsüdür. \blsuzlukla mü- cadele edecek herkesin el ele vermesi gerekmektedir. Bu- nun adresi de CHP'dir" diye konuştu. Cumhuriyet Mahallesi KOOP-C'nin genel kurulu tstanbul Haber Servisi - Cumhuriyet Mahallesi SS Okur. Çevre. Kültür ve lşlet- me Kooperatifi (Koop-C) 2. Olağan Genel Kurul toplan- tısı, dün Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde gerçekleştiril- di. Toplantıya, Gazetemiz Yayın Kurulu ve Koop-C Yönetım Kurulu Başkanı fa- han Selçuk, yönetim kurulu üyeleri, Milli Kooperatifler Birliği Genel Başkanı Mu- amnıer Niksarh, Çanta Bele- diye Başkanı Saffet Sert ve üyelerkatıldı. Genel kurulda, di\an başkanlığına Sönmez Targan, yazmanlığa Erdinç ÜnaL oy sayım memurluğu- na da Hatice Kalaycı ve Nev- zat Yıküran seçildi. IRMIKI AYDIN ENGİN aenginc; doruk.net.tr Galiba bu saatten sonra diren- menin çok da anlamı yok. Kamu bankalarının ipı çekildi. Ziraat Bankası, Halk Bankası, Emlak Bankası çoktan darağacıntn ba- samaklannı tırmandılar. Savcının karan okumasını, celladın ipi yağ- lamasını ve iskemleyitekmeleme- sini bekliyorlar. Idam istemiyle yargılama epey önceleri başladı. Çok kalabalık bir savcı ordusu, parmaklannı kamu bankalarının burnuna doğru uza- tarak "idam da idam" diye tepin- diler. Aralannda uluslararası finans kuruluşlannın tepe yöneticileri vardı. Piyasa tannsına tapan "//- beraller" vardı. Tahıl, et, şeker, yağ, pamuk stoklannı eritmek için gözü dönmüşçesine pazar ara- yan, pazar olmayanlan pazarlaş- tırmayı kafasına koymuş çokulus- luşirketlerin başkanlan, hizmetle- rindeki siyasetçiler vardı. Küreselleşen dünyayı, halklann birbirine yaklaştığı, bilgıyi ve ek- meği kardeşçe bölüştüğü bir ge- zegen olarak değil, uçsuz bucak- az ve engelsiz engebesiz bir "pa- zar" olarak tanımlayanlar vardı. Medyada çöreklenmiş, köşeleri Kamunun Bankaları ve Kendisi tutmuş, bilgilerini üretimi geliştir- menin yollanna değil, para ile pa- ra kazanma tekniklerine yöneit- miş "ekovoleci silahşorlar" vardı. Bu çokuluslu savcı ordusunun ortaya koyduğu kanıtlar da pek güçlüydü: Kişisel çıkar ve siyasal gelecek hırsının gözlerini kör ettiği çapsız siyaset esnafı parmaklannı kamu bankalannasaplamışlar, bankala- nn kaynaklannı habire ve doymak ve utanmak bilmeksizin ve gitgi- de azgınlaşarak kurutuyorlandı. Seçim bölgelerindeki oy kay- naklanna kamu mülkünden çıkar sağlamak için kamu bankalannı kullanıyoriardı. Kamu bankalan "görev zaran" dedikleri ve iktisat biliminde hiçbir anlamı ve temeli olmayanbiryağmadüzenininay- gıtlanna dönüştürülmüştü. Kamu bankalan, aynı siyaset esnafının eşe dosta, delegeye, delege yeğenine, kızına, oğluna bir iş bulma kapısına da dönüştü- rüldü. Görevlerinin gereğini yeri- ne getirecek bılgiieri yoktu ama banka kaynaklannı sürekli eme- cek hünerleri pek zengindi. lyi ye- tişmiş bankacılar, bu yetersiz, ye- teneksiz. kalitesiz "memur ordu- su'nca kuşatıldı. Kamu bankalan bu soygun ve talan ekonomisinin ve bu ağır yük, belli aralıklarla ("belli aralıklarla patlayan ekonomik khzler" diye anlayın) halkın sırtına bindiriliyor- du. Ziraat Bankası'ndan kendisine kredi akıtılan büyük ve orta boy çiftçilerden kimileri aldığı krediyi daha çağdaş tanm yöntemleri için değil, oğlanın düğünü, kızın çeyı- zi, büyük kentlerde gelir getirecek dairenin, dükkânın bedeli olarak kullanıyoriardı. Halk Bankası'ndan kredı alan esnaf ve zenaatkârlardan bir bö- lümü, yüzde 55'le aldıklan kredi- yi -hem de aynı bankada- yüzde 125'le repo yaparak avantadan geçınmenin yolunu bulmuşlardı. Kanıtlar ciddiydi ve doğruydu. Karşı koymak, kamu bankalannı savunmak koiay değildi. Karar verildi. Kamu bankalan darağacının merdivenlerini tır- mandılar. Şimdi ipm çekileceği anı bekliyorlar... "Özelleştireceğimize özerkleş- tirsek, siyasetçinin pis elinin uza- namayacağı guvencelerle donat- sak" diyenlerin sesı tyiden iyiye kısık. • • • Ne devlete tapanlardanım ne devletçiliğe bel bağlayanlardan. Dizginlerini dün 12 Eylülcü ge- nerallerin, her milimetrekaresin- den pislik akan aile fotoğrafında- ki "zaf/ar"ın, Özal'ın, Özalcılann, Refahlı mollalann, "somefımes profesör" Çiller ve adamlannın. bugün MHP'Iİ ve DSP'Iİ milliyet- çıterle ANAP'lı liberallerin(!) tuttu- ğu bir devlete, değil kamunun bankasını. cebımdeki buruşuk mendıli bile emanet etmeye nıye- tim yok. Ama şımdi şunu sormaya da yerden göğe hakkım var: Bu ülkede ınsanlann yiyeceği ekmeğın buğdayını, arpasını, çavdannı, dansını: gıyecegı min- tanın dokunacağı pamuğu, yünü, yapağıyı, tiftiğı: ıçeceğı sütün sa- ğılacağı ıneği, koyunu; tüttürece- ği cigaranın yapılacağı tütünü; ça- yına koyacağı şekerin pancannı; yemeğinin yağını alacağı ayçiçe- ğini, fındığı. haşhaşı, zeytini üre- tecekgerçekçiftçilerin, üreticile- nn gereksinimi olan kredileri şım- di kim verecek? Zenaatkâr, makine, takım, tez- gâh almak, eskiyenleri yenilemek üzere ihtiyaç duyacağı krediler için nereye başvuracak? Kurtuluşumuzun ihracatı arttır- mak olduğu durmadan vurgulanı- yor. Ihraç mallan üretecek sana- yicinin, o mallan satacak tüccann ihtiyaç dulduğu krediterin görev- lısi kim? Herhalde özel bankalar. Hani şu on yıllardır halktan pa- ra toplayıp esnafa, köylüye, çıft- çiye, sanayiciye, ihracatçıya kre- di vermek yerine devlete borç ve- rip ınanılmaz kârtara alışmış; ülke- nin iç borcunun 67 milyar dolara ulaşmasının sorumlusu ve aracı- sı olan özel bankalar!.. Ne dersiniz, özel bankalar, ban- kalan özelleştirilmiş kamu'nun imdadına yetişecek midir? Merak ediyor ve kıs kısgülüyo- rum. Eylülde gel... Kabine revizyonunun ardından ANAP kulisleri son derece hareketli ve "renkliydi". Sadettin Tantan'ın istifası, yerine kimin atanacağı, revizyonun ileride genişleyip genişlemeyeceği, "eskiyen bakanlann kırpılıp yıldız yapılıp yapılmayacağı", parti içi rnuhalefetin hedefleri entne boyuna konuşuldu... Tantan'ın tasfiyesi ANAP'ta genel olarak "memnuniyet" yaratırken grupta "bakanlık" beklentisi de yükseldi. Kulislerde, buna dönük espriler de eksik olmadı. Her kabine revizyonu sonrasında adı "bakan adaylan" arasında geçen lstanbul Millervekili Nesıin Nas, şakayla kanşık gazetecilere sitem etti: "Çocuklar artık ne olur beni bakan adayı diye yazmayın. Bu gidişle, beni bakan adaylığından emekli edeceksiniz. llerde, özgeçmişimi yazarken her halde şöyle olacak: öğretim üyesi, şu şu kuruluşlarda görev aldı, şu dönem milletvekili, bakan adaylığından emekli oldu." ANAP Grup Başkanvekili Yaşar Dedelek, en çok eğlenenlerdendi. Arkadaşlarına bol bol espriler yapıyor, bakanlık beklentisi içindekilere takılıyordu. Dedelek, bu kez kabineye giremeyenlere asıl revizyonun sonbaharda olacağını belirterek teselli veriyordu: "Come September." Yani, "Eylülde gel..." 4 aylık ANAYOL hükümetinde Devlet Bakanlığı yapan Dedelek, bakanlık koltuğundan aynlmanın ne kadar "hazin" olduğunu da anlatıyor: "Getmişsin Mercedes'le, havalı forslu. Işte öyle forslu geldiğin bakanlığın kapısından, omuzlann çökmüş, sana tahsis edilen eski model bir Manager'le aynlıyorsun. Halıyle koyuyor insana tabii. Aynlırken gözlere siyah gözlük takılır. Kımse gözlerinizdekı buğuyu fark etmesin diye..." ANAP kulislerinde yapılan bir başka espri ise Tantan'ın istifasıyla boşalan gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanlığı'na kimin atanacağıyla ilgiliydi. Bazı ANAP'lılar, son dönemde ANAP lideri Yılmaz'la arası "limoni" olan Erkan Mumcu'ya sözü getirdi: "Malum gümrükler tehlıkeli, gelenin ayağı kayıyor. Mesut Bey kurtulmak istediklerinı oraya getınyor. Sıra Mumcu'ya gelmiş olabılir." Kumarhanede çay... DSP lstanbul Milletvekili Perihan Yılmaz'ın kumarrtaneterin açılması yönünde bir yasa önerisi hazırtamast ortalığı kanştırdı. Doğan, kuliste rastladığı DSP Genel Başkan Yardımcısı Zeki Sezer"den önerisi için destek istedi. Sezer "Siz bir öneri verebilirsiniz ama partinin böyle bir görüşü yok, hükümette de böyle bir çalışma yok" deyince, Yılmaz "Her şey yasak, her şey yasak" diye tepki gösterdi... Bu atışmadan sonra Perihan Yılmaz'ın konuya ilgisinin nedenlerini araştırdık. Yılmaz, neden böyle bir öneri hazırladığına ilişkin soruya şu yanıtı verdi: "Milletvekili olmadan önce Bodrum'a gittik. Bir kumarhaneye gittim, çay içtim. Çok beğendim. Bir kadın yönetici vardı. Çok iyi denetleniyordu." Yılmaz, • "kumarhanede çay" içmiş bir milletvekili" olarak "ciddi kaynak yaratacak" kumarhanelertn açılmasından yana... Zeki Sezer ise ' 'tavla oynamayı bile bilmeyen, ömründe bir kere çay içmek için gittiğı kumarhanede gördüğü insan yüzlerindeki hırstan rahatsızlık duymuş bir milletvekili" olarak kumamaneterin açılmasma karşı... 'Pazarı unutma Karakoyunlu!' ANAP istanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu, geçen günlerde Parlamento Muhabirleri Derneği'nin kongresine katıldı. Karakoyunlu, burada yaptığı konuşmada gazetecilere "Basın özgüıiüğü sadece kulis yasağına karşı çıkmak değildir. Intemet özgürtüktür, getihlen yasada bu konuda yasaklayıcı düzenlemeler var, onlara da karşı çıkın" diye seslendi. Aradan birkaç gün geçti, Karakoyunlu kabineye girdi. Ilk görevini de, RTÜK tasansı görüşmelerinde genel kurulda hükümeti temsil ederek yerine getirdi. Birleşimi yöneten TBMM Başkanvekili Murat Sökmenoğlu PMD kongresine atıfta bulunarak Karakoyunlu'ya takıldı: "Pazan unutmayın sayın bakan." Karakoyunlu suskun kaldı. Görüşmeler sırasında da pek konuşmamayı yeğledı. Ancak tasannın görüşmelennın sonuna doğru tansiyonu yükseldi ve genel kuruldan aynldı. Böylece. en azından tasarıya oy vermemiş oldu.. Türev Köse, Ayşe Sayın. Emine Kaplan, Bülent Sanoğlu. [email protected] Bugün Koleksiyon Sergileri'nin açılışı var TGC'nin 55. kuruluşyıh İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciier Cemiyeti (TGC), kurul\ışunun 55. yıldönümûnü çeşitli etkinliklerle kutluyor. Yüdönümü nedeniyle bugün saat 16.00'da Basın Müzesi'nde TGC'nin ilk üyelerinin anı eşyalan ve gazete ve dergilerin ilk sayılanndan oluşan "Koleksij'on Serg3eri"nin açılışı yapılacak. Burhan Felek Salonu'nda 17.30'da düzenlenecek törende ise TGC'nin ilk üyelerinden 14 gazeteciye anı plaketleri verilecek, ardından cemiyet lokalinde kuruluş yıldönümü kokteyli gerçekleştiriîecek. TGC yayın organı Bizim Gazete'de 14 gazetecinin cerniyetin kuruluş anılanna ilîşkin yazı dizisi başlayacak. tskenderOzsoy'un hazırladığı yazı dizisinde kuruluş dönemlerini yaşamış gazeteciler Abbas Pannaksızoğlu, Alaettin Berk, Haluk Durukal. Hikmet Bil, Ali Sema Avdoğdu, Orhan Mete, Faruk Fenik, Nimet Üyken, Fahrettin Pakkan, Selami Akpınar, Altemur Kdıç, Bedii Faik Akm, Mahnıut Erhan ve Recep Bilginer'in anıları yer alacak. 55. yıl almanağı da yıl içinde tamamlanarak üyelere sunulacak. TGC, Sedat Simavi önderliğinde HavTİ Alpar, Cihat Baban, Sadun Gaİip Savcı % e Sait Kesler tarafından 10 Haziran 1946'da kurulmuştu. TBMM Başkanı Ötner Izgi ve DYP Genel Başkanı Tansu ÇOler de TGC Başkanı Orhan Erinç'e birer kutlama mesajı gönderdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle