10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 hAZlRAN 2001 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Omer Bahbey yargılanacak SÖZÇİZGİNİN j , _-J: » _. .,,, . ,\\ , ..,...., j ;.. TurhanSelçuk ATfKARA (AA) - Da- nışta-', Istanbuj Milli Eği- tim Müdürü Ömer Bab- beyn de aralarında bu- lundığu, eskı ve halen göre^de bulunan bazı eğıtıncilerin yargılan- malaina karar verdi. Danıştay Idari Işler Kuniu, 2. Daire'nin, Is- tanbıl Millı Egitim Mü- dürü Bahbey ile 27 eği- tımcı hakkında 13 ayn suçtan verdiği "yargılan- ma" ve "yargılanma- •na" kararlanru, itiraz îizerhe veya yasa gere- ği, ıkincı derece olarak Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanun'a gö- re inceledi. Kesin nitelik taşıyan ve ıddianame ye- rine geçen karara göre, îstanbul Mılli Eğitim Müdürü Ömer Bahbey, Antakya Devlet Hastane- si'nden 2 Kasım 1993 ta- rihinde alınan sağhk ku- rulu raporundan farkh bir rapor düzenlediği ge- rekçesıyle Türk Ceza Kanunu'nun 339. mad- desınde düzenlenen, *ev- rakta sahtecilik" fiiline göre, 3 yıldan 10 yıla ka- dar ağır hapis cezası iste- miyle yargılanacak. Bahbey aynca, TCK'nin "görevi kötûye kullanma"' fiılini düzen- leyen 240. maddesine göre, 1 yıldan 3 yıla ka- dar hapis istemiyle 4 kez yargılanacak. Bahbey hakkındaki 3 suçlamada, müteselsil suçlarda ceza- nın altıda birden yanya kadar arttınmını öngören TCK'nin 80. maddesinin uygulanması da istendi. Danıştay Idari lşler Kurulu, Bahbey hakkın- da, 2. Daire'nin bazı suçlardan verdiği yargılanma kararlannı bozarken "görevikötüyü kullanma" suçundan yargılanması yönündeki bazı kararlan da "görevi ihmaTe çevirerek Şartla Sahverilme ve Cezalann Ertelenmesine llişkin Yasa kapsamında ertele- di. "KOPYALAMA" Îstanbul Haber Servisi - TEMA Vakfı, Îstanbul Çevre Konseyi, ÇYDD gibi çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve Küçükçekmece Belediyesi işbirliğiyle Küçükçekrnece. Gölü'nü kurtarmak içrn bilinçlendirme kampanyası başlatıldı. ruzgarları• ANKARA (AA) - Türkiye- Suriye iiişkilerinde son dönemde yeni bır sayfa açüırken uzun yıllardan sonra ilk kez bir Türk orkestrası Suriye'ye gidecek. Kültür Bakanlığı'na bağlı Çukurova Devlet Senfoni Orkestrast, 16 Haziran'da Şam'da, Osmanh döneminden kalan ve halen müze olarak kullanılan Azem Sarayı'nda konser verecek. Şef Emin Güven Yaşhçam yönetımindeki konserde, 65 kışilik orkestra. Ulvi Cemal Erkin'in 'Köçekçe', Dvorak'ın '9. Senfoni' ve Mozart'ın 'Senfoni Konçertant' adlt eserlerini seslendirecek. AmavutköyliMer semtterini koruyor • îstanbul Haber Servisi- Amavutköy sakinleri, îstanbul Boğazı'na yapılması planlanan 3. köprüyü, "Bu semt Amavutköylûler tarafından koruma altına ahnmıştır" eylemiyle protesto etti. Amavutköy Semt Gırişimi'nin organize ettiği eyleme, semt sakinleriyle birlikte Îstanbul'un çeşitli ilçe ve semtlerinden gelen çok sayıda yurttaş da katıldı. Fatura fenalık geçîrtti • SAMSUN (AA) - Samsun'da, tek başına yaşayan 60 yaşındaki bir kadının ev -telefonuna gelen 8 milyar 427 mıryon liralık fatura şaşkınlık yarattı. Yaşh kadın, faturada bir yanlışlık yapıldığını düşünerek Telekom Müdürlüğü'ne başvurdu, ancak parayı •ödemesi gerektiği bildJrtlince fenalık geeirdi. ŞVAN(AA)-Îstanbul Üniversjtesi Cerrahpaşa Tıp Fakûltesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesı Prof. Dr. Aksel Sıva, Türkiye'de her 100 laşıden 16'sında migren görüldüğünü bildırdi. Prof. Scva, migrenin, sosyoekonomik ve çalışma şartlanndan bynaklandığını ve 15-55 yaş aıası insanlarda görüldüğünü belirtti. Yazın ilk günlerinden bir pazar keyfi: İstanbul'da uçurtmalı ve güneşli bir gün Bir başka olıır kentte pîknik tstanbul Haber Servisi - Küçük- tüm, küçücüktüm,/ Oltayı attım de- nize,/ üşüşüverdı balıklarv Bır uçurtma yaptım telli duvaklı/ Kuy- ruğu ebemkuşağı rengındey bır sa- lıverdim gökyüzüne/ gökyüzünü gördüm. Orhan Veti'nin şiırindekı gibi, Istanbullu dün "gökyüzünü'' gördü. Kimi uçurtmayla, kimi man- gal partisiyle, kımı de don-gömlek daldıgı denizde günlük yaşamın tüm ağırlığını omuzlanndan atma- yaçahştı. tstanbullu dün pazar key- fi yaşadı... Yedikule yakınlanndayız. Zeytin- burnu Belediyesi'ne bağlı zabıtalar işlerini son derece ciddiye alarak çahşıyorlar. Çahşıyorlar dediğimiz, görevliler, kuyruğa girmiş çocukla- rın adlannı ve hangi okulda öğre- nım gördüklerini ellerindeki listele- re yazıyorlar. En güzel, en büyük ve hav ada en çok kalan uçurtma birin- cı seçilecek. Kayıt yaptıranlar anne- si, babasıyla birlikte geniş bir alan- da yerlerini alarak uçurtmalannı gökyüzüne salıyor. Bunlardan biri de 9 yaşındaki Dhan Gür... Hemen uçurtmasıylakoşmayabaşhyor. Ya- nşma umurunda değilmiş, sadece dünyada o ve uçurtması varmış gi- bi davranıyor. "Nasü gidryor" diye soruyoruz. Ağaçlan göstererek ce- vap venyor: "Çok rüzgâr var_. Bu kötü._" Rüzgâr olduğu için küçük llhan uçurtmasını kontrol edemiyor, ama yme de mutlu... Aslında uçurt- malann başlannda küçük çocuklar- dan çok, büyüklerin fazlalığı dik- kat çekıyor. Özelhkle babalar, çocuklanna yardım ediyormuş gıbı görünüyor- lar. Uçurtmayı belli bır mesafeye kadar çıkanyorlar. Görevlerini yeri- ne getirdikten sonra ipi çocuklanna venyorlar. Oysa gördüğümüz; onlann da ço- cuklan kadar eğlendiği... Bu yargı- tnızı doğrulayanlardan biri de Mus- tafaSezer. 38 yaşındaki Sezer, gök- yüzünde dolaşmak için kapmış uçurtmasını, çocuklann arasında bulmuş kendini. "Uçurtmayı sade- ce çocuklar uçuracak diye bir kural yok" dıyor. Çocukluğundan berı uçurtma tutkunu olduğundan bah- sediyor. "Eskiden defter yaprakla- rından şeytan uçurtmalan yapar- dık. Defter kapladığınıız mavi, lar- mızı renkliyağlı kâğrtlan unla yapış- ûrarak yapüğımız uçurtmalar bü- yük keyifverirdL Şimdilerdeçok da- ha güzel uçurtmalar yapıhyor. Yeni nesil çocuklan çok şansh" dıyor. "Neden uçurtma" sorusuna ise Se- zer, "Uçurtma özgürlükdemektir*' yanıtını veriyor. Çocuklan ve babalan özgürlükle- riyle baş başa bırakıyoruz. Sahil, pıknik yapan ınsanlarla dolup taş- mış. Kimi. dumandan yaşaran göz- lerinı sılerek mangalı alevlendir- meye çahşıyor... Kimi. hamakta kıtap okuyor. Kadınlar pıknik tüplerinde dem- ledikleri çaylan yudumlarken çocuklar neşe içınde bır oraya bir buraya koşuşturup duruyorlar. Ki- minın gözü dönmüş, don-gömlek denize çivileme dalıyor. Yani ekonomik krizlerle boğuşan, binalann arasına sıkışan, trafikte saçmı başını yolan Istanbullu, dün her şeyi bir kenara bırakıp sıcağın ve hafta sonunun keyfinı yaşadı. Kimi dumandan yaşaran gözlerini silerek mangalı alevlendirmeye çalışryor, kimisi yayguun üzerinde yemeğini yiyor. Hazırlanan yasaya göre evlilik bittiğinde kadınlara yapılan haksızlıklar ortadan kalkıyor Boşanmadaemekülik paylaşılacakANKARA (ANKA) - Ye- ni Türk Medenı Kanun Ta- sansı Mechs'tengeçerse ka- dınlar birçok yeni hakka ka- vuşacak. Boşanma duru- munda eşler, sosyal güven- lik ve sosyal yardım kurum ve kuruluşlannın ödemele- ri ile çalışma gücünün kay- bı nedeniyle ödenen tazmi- natlan da paylaşacak. TBMM Adalet Komisyo- nu'nda görüşülen Yeni Türk Medeni Kanun Tasansı'nın görüşmelennin bu hafta ta- mamlanması bekleniyor. Tasanda, yasal mal rejimi olarak kabul edilen "Edinfl- nüş Mallara Kaölma Reji- mi'' evlilik sona erdığinde kadınlara yapılan birçok haksızhklan giderecek. Şimdiki mal rejuni özellik- le meslek sahıbi kocanm le- hine işlediği, ev işlerini ya- pan ve hatta mesleğini ya- parken kocasına yardımcı olan kadının durumunu dik- kate almadığı için birçok eleştiriler yapılıyordu. Yasal mal rejimi olan "edinilnüş mallara kanlma rejimi", boşanma durumun- da, her eşin evlılikleri süre- since karşılığını vererek el- de ettiği malvarlığı değerle- rini esas alacak. Çalışmanın karşıhğı olarak elde edilen Yeni Medeni Kanun Tasansı'na göre, boşanma durumunda sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurum ve kuruluşlannın ödemeleri ile çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar da edinilmiş mal sayılacak ve paylaşılacak. edinimler, sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurum ve kuruluşlannın veya perso- nele yardım amacı ile kuru- lan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler ile çalış- ma gücünün kaybı nedeniy- le ödenen tazminatlar edi- nilmiş mallar arasında ola- cak. Yme kişısel mallann gelırlen ve edınılmış malla- nn yerine geçen değerler de boşanma durumunda payla- şılacak mallar arasında ola- cak. Tasanda. edinilmiş mal grubuna dahil kabul edilen sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurumlannca toplu ödemelerin yapılması ya da ışgücünün kaybı nedeniyle toplu tazminat ödenmesi hallennde, mallann tasfiye- si sırasında bunlann nasıl değerlendirilebileceği de hükme bağlanıyor. Buna göre, maf rejıminin sona erdiği tarihte, bu toplu ödeme veya tazminat yerine irat şeklinde bir ödeme pla- nı olsaydı, tarih ıtıbanyla bundan sonrakı devreler için hesaplanacak iradın sermaye değerı bu mıktar üzennden kışısel mal olarak hesaplanacak. Kadın Platformu Batman'da Batman Kadınlar Platfor- mu'nun daveti üzerine Bat- man'a gelen ve aralannda gazeteci, siyasetçi, hukukçu ile sanatçdann da buhın- duğu 50 kadının Batman gezisi sürüyor. Batman gezisinin dünkü bölümünde, gruptaki kadınlar, kent merkezinde- ki Atatürk Parkı'nda Bat- manh kadınlarla bir araya gelerek sorunlaruu diniedi- ler. Buradald görüşmenin ardından, aralannda DSP Aydın Milletvekili Sema Pİşkinsüfün de bulunduğu bazı kadınlar, gnıptan ayrdarak Ankara'ya gittiler. AYDINLANMA EMRE KONGAR Yağmanın Kurumlaşması-I: Yukardan Aşağı Geçen hafta "yağma sosyolojisi"ne kısa bir giriş yapmış ve Türkıye'nin bir yağma toplumu ha- line dönüşmesinin tarıhsel olarak hem yukardan aşağı, hem de aşağıdan yukan, birbırinı pekişti- ren iki süreç sonunda ortaya çıktığını söylemıştim. Bu hafta, "yukardan aşağı" olan süreç üzerin- de duracağım. Bağımsızlık Savaşı'nı kazanan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduklan "Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti", aslında Osmanlı'nın tarı- ma dayalı, ıflas etmış ekonomisinı devralmıştır. Yeni Cumhuriyet endüstrileşmeyı yakalayacak- tır ama, ozel girışım yoktur ülkede. Bu durumda, Atatürk ve Ismet Inönü, "dev- letçilik" adı altında ıkı akılcı ekonomik polıtıka ız- lerler: Birinci olarak, olmayan özel teşebbüsün yap- ması gereken yatırımlar devlet eliyle gerçekleşti- rilecek, ikinci olarak da özel sermaye birikiminin oluşrnası devlet eliyle desteklenecektır. Birinci sanayı planı çerçevesinde kurulan Sü- merbank, Etıbank gibi işletmeler birinci polrbka- nın sonucudur. Iş Bankası nın kurulması, Vehbi Koç'un, o sı- ralarda tek seçenek gibi görülen Alman sermaye- sine ve uzmanlığına karşı inşaat işlennde "milli sermayenin güçlendirilmesi" baglamında dev- letçe desteklenmesi. ikinci politikanın sonucudur. Tabıi bu "devletçe destekleme", pek çok yer- li ve yabancı tüccarın ıştahını kabartır: Atatürk'ün ve Inönü'nün çevresindeki "nüfuz- lu" kişılere "mümessillikler" önerilir. Iş Bankası çevrelerı ıse, hem "nüfuzludur" hem de açıkça "özel girisimcidir". Bu çevrelere "aferistler" denılir. işte Ismet Paşa'nın Meclıs koridorlannda, "Ben ülkeyi aferistlere yağmalatmam" diye bağırma- sı bu dönemdeki "nüfuz ticaretine" karşı resmi yönetımın dürüst tepkisinin bır simgesidir. Fakat siyaset ile tıcaret arasındaki kirli ilışkıler yö- netime de sızar, hisse senedi yatınmı yapan ba- kanlar, devlet ıhalelerinden çıkar sağlayanlar gö- rülür; görülürama, bunların üzerine gidilır, kimi is- tifa ettırılir, kımı yargılanır ve mahkûm olur. Derken, Demokrat Parti ıktidara gelir. Demokrat Parti yönetımı, sadece Soğuk Savaş dönemininbiryansımasıdeğil.aynızamandatop- rak ağalığının ve Iş Bankası çevrelerinin "aferist" damgalı anlayışının da iktıdandır. "Nurlu ufuklar", "Küçük Amerika", "Her ma- hallede bir milyoner" soylemleri bu dönemde, "devlet eliyle özel girişim yaratma" politikası- nın, artık yozlaştınlarak "nüfuz ticaretine" dö- nüşmesıni sımgeleyen sloganlar olarak ortaya çı- kar. Aynı "nüfuz ticareti", 1960'lardan sonra Ada- let Partisi'nın iktidarında "Büyük Türkiye" slo- ganı ile topluma egemen olur; artık politikacılann akrabalarının ekonomik ve mali skandallan, ka- çakçılık ve yolsuzluk olayları gündeme gelmiştir. "Devlet eliyle özel teşebbüs yaratma poKti- kası", yozlaştnlarak "devlet eliyle belli bir si- yasetçiyi şahsen destekleyen özel girişimci yaratma" politikasına dönuşmüştür. Bu politikanın temelleri daha Demokrat Parti döneminde atılmış, örneğin, Vehbi Koç'a, "dev- let olarak" gördüğu CHP'den ayrılıp DP'ye geç- mesı ıçın akıl almaz baskılar uygulanmıştır. AP döneminde bu yozlaştınlmış "destekleme" politikası, Soğuk Savaş şemsıyesi attında "anti- komünizm" ile de kamufle edilir ve yağma düze- nı artık kurumlaşma yoluna girer. Yağma düzeninin, politıkacı-tüccar arasındaki kişisel ilışkilerde doruk noktasına ulaşması, 1980'lerde ANAP iktıdan döneminde gerçekleşir; politikacılar alenen, anayasaya bıle aykırı olan ya- tırımlan, polıtikacı-sermayedar işbirliği ile hem "devletin ekonomik politikasındân kişisel çıkar sağlayarak zengin olmak" hem de "kendileri- ni destekleyen özel girişimci" yaratmak için devreye sokar. Boylece yağma düzeni artık "devlet politika- sı" olarak "yukardan aşağı" doğru, elli yıllık bır süreç ıçinde bütünüyle kurumlaşır. www.kongar.org "Içimdeki Güneş" Çocuklar İçin Yaz Etkinlikleri 9-12 yaş arasındaki çocuklanmızın, özgün düşünce ve çözümler üretebilmelerini sağlamak, spor etkinlikleriyle sınırh kalmadan, özgüvenlerini, yaratıcı zekâlannı ve iletişim kurma becerilerini geliştirmek için oluşturduğumuz yaz etkinliklerimiz: • Müzik \e Yaşam • Yazma Dünyasına Yolculuk • Yaratıcı Sanat Etkinlikleri • Oyun ve Tiyatro Çalışmalan • Müze Gezileriyle Tarihe Yolculuk • Dans Dersleri • Denizcilik ve El becerisi • Yaratıcı Zekâ Oyunları • Satranç Dünyası • Çocuk ve Çevre • Düşler ve Sinemalar • Çocuktan Çocuğa Haziran 2001 'de başlıyor. Aynntıh bilgiyi vakfımızdan edinebilirsiniz. Son başvuru tarihi 15 Haziran 2001 'dir. rnUmCU ARAŞTIMAC GAZETECİLİK Parıs Caddesı No 14 Kavakltdefe, 06540 ANKARA Tet 10312)417 77 20 pbx FaKS Jj12)417 57 46 e oos'a umag@umag o'g "
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle