15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 MAYIS 2001 ÇARŞAMB/ HABERLER 'Sevgi Bayrağı' yota çdctı • SAMSUN (Cumhuriyet) -19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalannda Cumhurbaşkaru Ahmet Necdet Sezer'e sunulacak olan "Sevgi Bayrağı" dün törenle Samsun'dan yola çıkanldı. "Gençlikten Atatürk Sevgisiyle Cumhurbaşkanı 'na" ibareli bayrak Samsun Valisi Muammer Güler tarafından "61. Gençlik Bayrak Koşusu"na katılacak atletlere teslim etti. Yargıtay'a 20 yeni üye • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Yargıtay'a yasa değışıklığının ardından verilen yenı 12 üyelik ile çeşitli nedenlerle boşalan 8 üyelik için seçim yaptı. Seçim sonucu belirlenen yeni üyeler arasında Yargıtay cumhuriyet savcılan Nasuhi Kurdoğlu ve Ruhi Us da bulunuyor. Yargıtay Yasası'nda yapılan ve 12 yenı üye kadrosu alınmasını öngören yasa değişikliğinin ardından Yargıtay'ın toplam üye sayısı 238'den 250'ye çıkmış oldu. Öğretmenin taftuk zaferi • MUĞLA (Cumhuriyet) - Ülkücü erkek öğretmenlerin "Biz kadından emir almayız" diye ayaklanmalan üzerine hazırlanan müfertiş raporu ile Marmaris-Bozburun Ilköğretim Okulu Müdürlüğü'nden alınıp Ula'nın Karabörtlen llköğretım Okulu öğretmenliğine sürülen Günnur Kumbasar, hukuk savaşımını kazandı. Idare mahkemesinde yürütmenin durdurulması ıstemıyle açtığı davayı kazanan Kumbasar, Milli Eğitim Müdürlüğü'nün Marmans Asliye Ceza Mahkemesi'nde açtığı davadan da beraat etti. Özelteştjpme karşıtları • tZMtR (Cumhuriyet Bürosu) - Izmır'deki demokratik kitle örgütleri, sendikalar, oda ve siyasi gartiler bir araya gelerek Ozelleştirme Karşıtı Platform'u yeniden işler hale getirdiler. Platform, ilk eylemini bugün Telekom'un satışına ve Sümerbank Basma Sanayii fabrikasının Izmir Ticaret Odası'na devrine karşı basın açıklaması yaparak gerçekleştiriyor. TBMM Başkanı Ömer Izgi, gazetecilere yönelik karann düzeltileceğini söyledi Meclis kııüsi yasağı kalktıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM kulislerinin gazetecilere kapa- tılması karannın uygulanrnasından vazgeçildi. TBMM Başkanı Ömer tz- gi, yasak uygulamasuıı durdurma ka- ran verirken karann ilk başkanlık di- vam toplantısında düzeltileceği sözü- nü verdi. Yasak karannı protesto eden gazeteciler, dün sabah MHP-ANAP ve FP gruplannı izlemediler. Gazeteciler, TBMM Başkanlık Dı- vanı'nın kulis yasağı karannın kaldınl- ması için dün girişimlerini sürdürdüler. Divan üyelerinden MHP'li Idare Ami- ri Ahmet Çakar, dün sabah saatlerin- de PMD yönetimi ile bir araya geldi. • Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı Saydamer ve TBMM Idare Amiri Çakar'ın düzenlediği ortak basın toplantısında, milletvekilleri ve parlamento aleyhine mesnetsiz haberlere karşı tedbir alınması konusunda da mutabakata varüdığı açıklandı. Çakar daha sonra TBMM Başkanı Ömer Izgi ve başkanlık divanı üyele- riyle tek tek görüştü. Çözüm arayışla- n sürerken grup saatlerine dek sonuç ahnamadığından gazeteciler MHP- ANAP ve FP grup toplantılannı izle- mediler. Bu toplantılan sadece Meclis TV ile TRT izledı. Başbakan Bülent Ecevit de, öğleden sonra TBMM'ye gelerek grup başkan- vekilleri, gazeteci kökenli milletvekil- leri ve DSP'li divan üyejeriyle görüştü. Ecevit daha sonra PMD Yönetim Ku- rulu'nu kabul etti. Ecevit, "Başbakan olarak yetidsi olmadığuu, ancak bir ga- zeteci ve milletvekili olarak" girişimde bulunacağını bildirdi. Ecevit, daha son- ra bir süre Izgi ile görüştü. PMD yöne- ticilerinin Izgi ve başkanük divanı üye- leriyle görüşmelerinden sonrauzlaşma- ya vanldı. TBMM Idare Amiri Ahmet Çakar ile PMD Başkanı Kemal Sayda- mer ortak bir basın toplantısı düzenle- diler. Çakar, "Kararoybirliğrvieahndı, ancak imza sahipleri arasından bazüa- n karann gözden geçirilmesi için başvu- ruda bulundu. Karann bir dahaki baş- kanlık divanı toplanüsma kadar uygu- lanmaması kararlaşOnku. Mflktvçkflle- ri ve parlamento aleyhine mesnetsiz ha- berlere karşı tedbir ahnmaa konusun- da da mutabakata vardık" dedi. TGS Başkanı Ziya Sonay ile RTÜK üyesi Güneş Müftüoğhı da PMD'ye destekziyaretinde bulundular. PMD'yi ziyaret eden Sağlık Bakanı Osman Durmuş ise taraflar arasında 'hakem' olduğunu belirtti. Polis Akademisi ne giris ÎHL'lilerin önünü kesen yasaya onay ANKARA (Cumhu- riyetBürosu)- Cumhur- başkanı Ahmet Necdet Sezer, imam-harip lise- si (İHL) mezunlannın Polis Akademisi'ne git- mesinin önünü kesen Polis Yüksek Ögretim Yasası'nın da aralann- da olduğu toplam 14 yasayı onayladı. Cumhurbaşkanhğı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya gö- re, Sezer, Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan "Deniz taşı- macılığı; suçile özeliik- leterorizm,örgütlü suç- lar, uyuşturucu madde kaçakçılığı ve yasadışı göç ile mücadelede iş- bûîiği; ekonomik işbir- Bği ve yatmmlann kar- şıhklı teşvüdne" ilişkın anlaşmalan onayladı. Sezer'in imzaladığı di- ğer yasalar da şöyle: • Türkiye ile ABD arasında hava taşımacı- lığı anlaşması. • Petrol kirliliğinden doğan zarann hukuki sorumluluğu ile ilgilı uluslararası sözleşmeye katdmamızın uygun bu- lunduğuna ilişkın yasa. • Uyuşturucu mad- delere ilişkin 1961 ta- rihli tek sözleşmenin ta- diline ilişkin protokol. • Avrupa-Kafkasya- Asya ulaştınna korido- runun üzerinde uluslara- rası taşımacüığm gelışti- rihnesi hakkında çokta- raflı temel anlaşması. • Türkiye ile Belarus arasında savunma sana- yii işbirliği anlaşması. • Göçmen işçilerin ve aile fertlerinin haklan- nın korunmasına ilişkin uluslararası sözleşme. • Türkiye ile Singa- pur arasında gelir üze- rinden alınan vergiler- de çifte vergilendirme- yi önleme anlaşması. • Türkiye ile Kırgız Cumhuriyeti arasında gelir üzerinden alınan vergilerde çifte vergi- lendirmeyi önleme ve vergi kaçakçılığına en- gel olma anlaşmalan. Partinin 2 yılı değerlendirildi MHP'den 'Apo ve türban' özeleştirisi EMİNEKAPLAN ANKARA - MHP Başkanlık Divanı'nda, partinin iktidardaki 2 yılı değerlendirilirken türban sorunu ve Ab- dullah Öcalanın idam dosyasının TBMM'ye gönderilmesi konula- nnda başanh olunama- dığı ve bu nedenle par- ti tabanının tepkili oldu- ğu saptaması yapıldı. MHP Başkanlık Di- vanı'nın, önceki gün yapılan toplantısında 18 Nisan seçimlerinden bu yanapartinin "ne ya- pıp neyapamadığr ko- nusunda değerlendirme yapıldı. Partinin, Öca- lan'ın idam dosyasının TBMM'ye gönderil- mesi konusunda etkin bir politika izleyemedi- ği dile getirilirken dos- yanın Başbakanlık'ta bekletihnesinin parti tabanında tepkilere ne- den olduğu kaydedıidı. Toplantıda, türban ve i- mam-hatip sorununun çözüme kavuşturulma- masının parti açısından olumsuz sonuçlar do- ğurduğu belirtildi. Partinin başanlan- nın da değerlendirildi- ği toplantıda, MHP'- nin 'yoisuzluklarla mü- cadek. uzlaşma kühü- rü ve AB Ulusal Prog- ramı' konulannda iyi bir grafik sergilediği, özellikle AB Ulusal Programı'na, MHP damgasmın vurulduğu kaydedildi. MHP Ge- nel Başkanı Devlet BahçelL yaptığı değer- lendirmede, '40 yıkhr iktidara hazırlanan bir partinin eksildikleri olabiür. Tek başına ik- tidar için bu eksildikle- ri şimdiden telafi ede- mn" diye konuştu. İĞNELÎ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN GÖREVDEN ALINMASI İSTENEN DtCLE ÜNİVERSİTESÎ REKTÖRÜ CANORUÇ; YÖKBaşkanı Güriiz ijüra atıyor EBRUTOKTAR ANKARA - Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından atanan Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fikri Canonıç'un "ülkenin bölünmezbütünlüğüneaviangö- rüşleri" olduğu savıyla görevden alınmasını isteyince, _ — Cumhurbaşkanlığı ile yeniden karşı karşıya kaldı. Sezer tarafından atanan 4 yeni üyenin karşı çıktığı görevden alınma istemi, Cum- hurbaşkanlığı'na iletil- di. Cumhurbaşkanı Se- zer'in bu hafta içinde açıklama yapacağı belirtilirken, Çankaya ve YÖK arasındaki ge- rilimin daha da tırmanacağına ke- sin gözüyle bakılıyor. Prof. Dr. Fikri Canoruç, "YÖK Başkanı Gürüz'un iftirasıyla karsı kars> yayım. Beni Cumhurbaşkanı ata- drysa. benim günahnn ne? Huku- ki yollara başvuracağun" dedi. YÖK ile Cumhurbaşkanı Ah- met Necdet Sezer arasındaki so- ğuk savaş, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fikri Canoruç hakkmdaki savlarla yeni bir bo- yut kazandı. Gürüz, 27 Nisan Cuma günü yapılan YÖK Genel Kurulu'nda, Fikri Canoruç'a ilişkin iddialan gündem dışı ola- rak tartışmaya açtı. Canoruç hak- kında devletin yüksek mercile- rinden gelen belgeler olduğunu 1ÖK Başkanı Gürüz, Cumhurbaşkam tarafından atanan Prof. Dr. Fikri Canonıç'un "ülkenin bölünmez bütünlüğüne aykın görüşleri" olduğu savıyla görevden alınmasını isteyince, Sezer'leyeniden karşı karşıya kaldı. söyleyen Gürüz. rektörü suçladı. Prof. Dr. Alpaslan Işıkh, Prof. Dr. Türkan Sayian, Prof. Dr. Bur- han Şenatalar ve Prof. Dr. Aysel Çefikel ise bir rektörün görevden alınmasına ilişkin hukuksal süre- ce uyulmasmı, somut kanıtlann ortaya konulmasını istediler. Bu üyeler, söz konusu savlarla hiç kımsenin zan altında bırakılama- yacağını, kanıtlann ortaya konu- larak mahkemeye gidihnesini sa- vundular. Bir YÖK üyesi, "Saym Gürüz, Fikri Canoruç, Cumhurbaşkanı tarafindan atandL Cumhurbaş- kanı Sezer'i yıpratma amaa ta- şıdığuuz anlaşıhyor" diye tepki gösterdi. Tartışmalann ardından 22 ge- nel kurul üyesi arasında yapılan oylama sonucunda, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fikri Canonıç'un gö- revinden alınması gerekti- ğine karar verildi. YÖK'ten çıkan karar daha sonra özel bir kurye ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e iletilerek """"" kendi atadığırektörügö- revden alması istendi. Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fikri Canoruç ise iddi- alann komplo olduğunu belirtir- ken, somut kanıt gösterilmesini istedi. 9 aydrr rektör olduğunu be- lirten Canoruç, 6 aydrr da YÖK'ten üniversiteye ilişkin kad- ro izni alamadığını söyledi. Cano- ruç, ideolojik hiçbir saplantısının olmadığını belirtti. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Patrice Lumumba, gençlik yıllan- mızın önemlı sembollennden birisiydi. Zaire'nin (Belçıka Kongosu) bağımsız- lığını sağlayan mücadetenin öncteri Lu- mumba, Batılılarveonlann işbiriikçile- rince başbakanken görevden alınmış ve ağır işkencelerte öldürülmüştü. Bundan tam 40 yıl önce, 1961 yılının 17 Ocak'ırtda Lumumba ve iki arkada- şı kurşuna dizildiler. Onlann ölüsün- den bile korkanlar, cesedini gömütdü- ğü yerden çıkanp yaktılar. Kara Afrika'nın en trajik öykülerin- den biri olan Lumumba'nın yaşamını anlatan filmi dün Beyoğlu Sinema- sı'nda izledik. Lumumba, ölümüyle sömürgeciliğe karşı mücadele eden Afrika'nın bir meşalesi haline dönüş- tü. O, Batılı sömürgecilere karşı, Afri- ka'nın onurunu temsil ediyordu. He- nüz kara derililerin bağımsızlık tırtku- suna alışık olmayan Belçika ve onun ardındaki ABD, Lumumba'ya ve onun peşinden koşan Afrikalılara tahammül • • •• Lumumba'yı 40 yıl Once Oldürenler...edemediği için onu yok etti. Ancak bu yok ediş, orada kalmadı, Afrika'nin öf- kesi bütün krtayı sardı, sömürgedliğin sonunu sağlayan süreç onun ölümüy- le hız kazandı. Bir Fransız-Belçika-Alman yapımı olan ve cuma günü gösterime girecek olan 'Lumumba' filmiyle 1960'lann dünyası yeniden gözler önüne serili- yor. O günün dünyasında Batı'nın vahşi rolünü ve dünyaya yaptığı kötü- lükteri yeniden fark etmek mümkün. 40 yıl içinde nerelerden nerelere ge- linmiş. O gün, Belçika gibi küçücük bir ülkenin kralı, koca bir Afrika ülkesinin kaderini istediği gibi elinde tutabili- yordu. O ülkenin en değerii evlatlan- nı yok edebiliyordu. Lumumba filmi bir belgesel. Etkili, çarpıcı ve tabii dü- şündürücü bir belgesel. Filmi o dö- nem Afrika'sını çok iyi bilen ve Lu- mumba üzerine bir de kitap yazmış olan Hrfzı Topuz'la biriikte izledik. To- puz, filmi çok beğenmişti, "Lumum- ba fîlmdeki kişilikten daha karizmatik ve etkileyiciydi" dedi. Filmin önemli kahramanlanndan bi- risi, binbaşı iken Lumumba ile biriikte mücadefeye başlayan ve onun genel- kurmay başkanı haline gelen Joseph Mobutu ydu. Mobutu, kıyıcı birasker olduğu için ve beyazlara karşı katli- ama giriştiği için Lumumba tarafından görevden alınır. Bunun üzerine Batı, o- nun kişiliğinde darbe yapacak askeri de bulmuş olur. Lulumba'nın en yakı- nı iken bir anda askeri darbenin ve si- yasi cinayetlerin temsilcisi haline dö- nüşür. Ancak Lumumba'yı öldürmeye cesaret edemez ve onu, o yıllann ABD işbirlikçisi olarak bilinen ve adı işbir- likçiliğin sembolü haline dönüşen Mo- iz Çombe'ye teslim e der. "Çombe- leşmek" deyimi o yıllann en yaygın deyimlerden birisi haline gelir. Çom- be, Katanga eyaletinde Lumumba'yı önce dipçik darbeleriyle ağır yaralar, sonra da ormanda bizzat başında du- rarak kurşuna dizdirir. Lumumba'nın öldürülmesi, Afrika için de bir dönüm noktası olur. Çün- kü ilk kez halkı üzerinde böylesine et- kili bir bağımsızlık önderi, zaman ge- çirmeksizin katledilir. Üstelik, seçilmiş ve meşru bir hükümetin başındayken, öldürülmesine karar verilir. Bu karar Belçikalılar ve Zaire'nin o zamanki yö- neticileriyle biriikte alınır. Aradan yıllar gecti. Afrika bugün başka sorunlarta yüz yüze. 0 tarihler- de hapse atılan Netson Mandela, Lu- mumba'nın kaderine uğramaz, biraz da Lumumba'nın ölümüne neden olan tepkiler Güney Afrika ırkçılannı korkutur. Mandela, yıllar süren tutuk- luluğunun ardından serbest kaldığın- da Afrika'da sömürgeciliğin de sonu gelir. Lumumba, karaAfrika'nın tarihinde bir büyük isim olarak tarihe yazıldı. Onu öldürenleri belki de şimdi kimse hatıriamıyor. Insanlık, ne yazık ve aa- dır ki Lumumba'lan kurban ederek ileriemek zorunda kalıyor. • • • Not Azime KorkmazgilVn Ağla- sun kentinin ismini değiştireceğini söyleyen bir CHP adayından söz e- den bir mektubunu yayımlamıştım. Korkmazgil, 1994yerelseçimlerinde- ki CHP'li adaydan söz etmişti. Mek- tubu özetlerken o bölümü atladığım için sankison adaygibi biranlam çık- mış. Bunun üzerine son aday ŞamH Kasap aradı. Böyie bir şey söyteme- diğini aktardı. Doğrusu 1994yılında- ki aday olacak, düzeltirim. GLOBALPOLtTtKÜLTÜB ERGİN YILDIZOĞLU Kapitalizm, Tüketim ve Tatmin Çok ilginç bir gelişmeye şahit oluyoruz. Geçer aylarda yayımlanan bazı araştırmalar. yorumlaı kapitalizmin en rakipsiz ve güçlü olduğuna inanıl dığı bir dönemde, "küreselleşmeyle" meta ilişki teri toplumun en ücra köşelerine nüfuz ederken hiç beklenmedik bir biçimde, hali vakti yerinde or ta sınrflar tarafından sorgulanmaya başladığın gösteriyor. Üstelik ortasınrfın hoşnutsuzluklan, bı kesimin kendini en çok "evinde" ve rahat hisset tiği bir alanda, tüketim ve alışveriş bağlamında or taya çıkmaya başlamış. Satın al, rahatla! "Alışverişln, bireyin üzerindeki rahatlatıcı, top- lumla banştıncı etkileri ("moralin mi bozuk, grt bi- raz alışveriş yap") uzun yıllardır bilinir. 1950'ier- den bu yana araştırmacılar defalarca gösterdile ki alışveriş yapmak, metalar evrenine, bir tüketid ya da satacak bir malın sahibi (bu meta işgücü de olabilir) olarak katılmak. bireyin yalnızlık, iktidarsız- lık hissini azaltarak onun kapitalizmin organik ya- şamı, insani ilişkileri gittikçe işgal eden teknoloji- nin çatısı altında, kendini en azından bir süre için, "evinde", doğal ortamında hissetmesine yol açı- yor. Bu özelliğinden dolayı kapitalist toplumda ik- tidann ideolojisi kendini bireyin psikolojik dünya- sında, her alışveriş anında, olumlanarak, estetik düzeyde (arzular, zevkler ve tatminler alanında) yeniden üretiyor. Terry Eagleton'ın vurguladığı gi- bi (The Ideology of the Aesthetic) siyasi iktidar, ilk kez kapitalizmde estetik bir boyut kazanır, çünkü burjuva toplumda bireyler salt zoria değil istedik- leri, "hazaldıklan için" de toplumsal kurallara uyar- lar. Bundan daha sağlam temellere otuımuş bir toplum düşünülebilir mi? Evet ama, ya bu temel- ler sarsılmaya başladıysa... 'Ütopyaya geldik, ama' Bir hafta sonu ekinde Financial Times "We ha- ve reached Utopia - and it sucks" (Ütopyaya gel- dik, ama bir boka benzemiyor- 17/12/00) başlıklı birdenemeyayımladı. Denemenin yazan Richard Tomkins'e göre "Piyasa her istediğinizi sağlı- yor. Ancak bireyciliğin bu zaferinin bazı çirkin yan tesirleri de var." Piyasanın bireye verdiği me- saj, bir hamburger reklamında olduğu gibi "nasıl istersen öyle olsun", bireyde yarattığı beklenti, neredeyse sınırsız: "Para her istediğimi yapar!" Böylece "gelişmiş ülkelerde 'biz'/n yerini 'ben' al- dı. Herkes istediğini, toplumsal çıkahara, değer- lere aldırmadan elde etmek istiyor." Bugün ABD'de muhafazakâriar bu aşınmadan dolayı 68 kuşağını suçluyoriar. Ama tüketim toplumunun, hızîı metalaşmanın 1950-60'larda da tatminsizliği getirmiş olduğunu görmek istemiyoriar. Bugün kü- reselleşme hızlı bir metalaşma yaratıyor, vatanda- şın egemenliği yerine, artık "tüketicinin egemen- liğinı geçiriyor." Thomas Frank'in One Marfcet under God (Tannnın altında tek bir piyasa) çalış- masında vurguladığı gibi bir "piyasa popülizmi" hertarafı kapladı. Eğitim, hatta kültür bile piyasa- nın eline verildi. Ama artık, egemen olduğu varsa- yılan tüketici hiç mutlu değil. Çok sinirii, güvensiz, sözde sahip olduğu iktidan gerçekte kullanama- dığı için sürekli bir düş kınklığı içinde. Süper çar- şılara alışveriş seferieriyse artık yetmiyor. Hafta sonunda yayımlanan bir araştırmaya gö- re Ingiltere'de, orta sınrflardan (yüksekrefahdü- zeyinde) sorgulanan 1000 kişinin yüzde 55'i geçen sene "depresyon" geçirdiğini söyledi. Her alışve- rişten sonra kendini daha kötü hissetme olasılığı da bu kesimde, depresyon geçirdiğini söyleme- yenlere göre iki kez daha yüksek. Araştırma, en zengin gelirdilimindekilerin yüzde 44'ünün "şirket- lerin çoğunu itici bulduklanm" gösterdi (The Ob- server, 06.05.01). özetle araştırma, toplumun bü- yük çoğunlugunda alışverişin artık rahatlama ge- tirmediğini, aksine bunaltı yarattığını ortaya koy- du^ Radikallik yine revaçta Bu nedenlerden olacak, The Financial Ti- mes'ın, şinXet yönetici sınıfa hitap eden hafta so- nu ekinde (The Business) yayımlanan "Radikal aranıyor, büyük fikirleri ve bol enerjisi olmair başlıklı bir yorumu (28/04), genç profesyoneller arasında radikalliğin yeniden revaçta olduğunu anlatıyordu. Naomi Klein'ın No Logo, Noreena Hertz'in 77je Silent Takeover, Eric Schlosser'in Fast Food Nation kitaplannın kapış kapış gittiği- ni, anti-kapitalist birtepkinin hızla güçlendiğini an- lattıktan sonra ekliyordu: "SeattJe ve Ouebec so- kaklannda değilseniz 1 Mayıs'taki anti-kapita- list 'alış-veriş' protestosuna katlmayı en azın- dan planlamıyorsanız kimse sizi adamdan say- mayacaktır." Yazara göre genç kuşaklar (öğren- ciler değil profesyoneller) hoşnutsuzluklannı yön- lendirecek bir radikalizm anyoriar, tek seçenek an- ti-kaprtalizm! Gerçekten de tüketici olmak, piyasada satın al- ma yoluyla tercihi belirtmek artık pek tatmin etmi- yor. Hatta bir VVashington Post haberine göre (Consumer Cactefs-06/05) giderek daha küçük çocukları hedef alan, okullan işgal eden reklam stratejileri bir çürüme işareti olarak görülüyor, mu- hafazakâr çevrelerde bile tepki çekiyor. Piyasa iliş- kilerinin siyaset alanını işgal etmesini ve bunun demokrasi üzerindeki olumsuz etkilerini anlatan Noreena Hertz'in, News Statesmen'daki bir ya- zısında (30/04), vurguladığı gibi "tüketicinin piya- sadaki eylemi" vatandaşın oyunun yerine geçmi- yor. Hem dünya tüketim ilişkilerinin varsaydığından çok daha karmaşık hem de bu tür piyasa popüliz- mi, tüketim gücü en yüksek olana iktidara vererek bu yolla protesto etme gücüne sahip olanlann dik- tasını yerieştirme eğilimi taşıyor... Dünya ne kadar değişti son birkaç yılda. Kapitalist toplumun yö- netici kesimi ve aydınlan da şikâyet etmeye baş- ladılar. Böyle bir olgu tarihte ilk kez 1830'larda or- taya çıkmıştı... Sonra, biliyorsunuz, hani bittiği söy- lenen tarih vardı ya... Meriç operasyonu I lstanbul Haber Servisi - tstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekipleri, Meriç operasyonu kapsamında Kâğıthane'de Nuri Kutlu'ya ait bir benzin istasyonuna baskın düzenledi. Operasyonda, Kutlu ve muhasebecisinin de aralannda bulundugu 1 'i kadın 7 kişi yakalanarak gözlem altına alındı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle