Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 MAYIS 2001 ÇARŞAMBA
O L Â l L A R VE O O R U Ş L E R olay.gonjs@cumhuriyetcom.tr
G. Sanatlar Fakülteleri: Sorunlar, Sorumluluklar.l - PENCERE
Prof. Dr. Olcay KlRIŞOĞlAJMustafaKemalÜniversitesiGüzel
Sanatlar Fakültesi Dekanı
G
eçmışten gelen kültür
birikimimize ve büyük
öz\eri ile bu kültüre
değerlerkatan sanatçı-
lanmıza karşın, önüne
geçemediğimiz bir kül-
tür yozlaşması içindeyiz. Tektekbırey-
lerin kültüre katkılan ya da olumsuz-
luklara bireysel tepkileri, soruna bir
umar oluşturmaktan giderek uzaklaş-
maktadır.
Milli Eğitim Bakanhğij Yüksek Öğ-
retim Kurumu, TÜBİTAK ve TÜBA
gibi kurumlar bilim, teknoloji, sanat
üçgeninde ağırhklannı sürekli ilk iki-
sinden yana koyarak toplum yaranna ku-
rulması gereken dengeyi kültür aleyhi-
ne bozmaktadır. Bu yaklaşımın üniver-
sitelere yansıması da farklı görünme-
mektedir.
Üniversite bünyesinde kurulmuş olan
güzel sanatlar fakülteleri, üstlendikle-
ri kültür eğitimi misyonunu çoğu kez bir-
birlerinden habersiz sürdürürler. Bunu
yaparken yine her fakülte, üniversite
içinde ve dışmda pek çok sorunla kaT-
şı karşıya kalır. Sorunlar ayru olmakla
birlikte yoğunluklan, bulunduklan ye-
re ve kuruluşlarına göre aynlıklar gös-
terir.
Topluma, kültürel anlamda yön ver-
me durumunda olan güzel sanatlar fa-
kültelerinin dekanlan, ortak sorunlan-
nı, sorumluluklannı, işlevlerini ve mis-
yonlannı konuşmak ve taruşrnak için 19-
22 Nisan 2001 tarihleri arasında Mus-
tafa Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi'nin çağnlısı olarak bir araya
geldiler.
îki başlık altında tartışılan konulann
birincisi güzel sanatlar fakültelerinin
sorunlan ile ilgiliydi.
Bütün güzel sanatlar fakülteleri, ge-
lişmiş ya da yeni kurulmuş olsun, üni-
versiteyle uyumda kimi sorunlar yaşa-
maktadırlar. Bu sorunlar, kadro tahsi-
sinden ödenek aynlmasma, canlı mo-
del sağlanmasına kadar hemen her ko-
nuda kendini duyurmaktadır. Güzel sa-
natlar fakülteleri üniversite bünyesinde
bir vitrin olarak algılanmakta, ancak
bilimle kıyaslamada önem sıralamasın-
da sonlarda yeT almaktadır. Genelde so-
runlann temelinde yatan da bu aynm-
dır.
Yeni açılan fakültelerin sorunlan, ge-
lişmiş ve köklü olanlara göre elbette
daha fazla idi. Bu fakültelerin;
- Altyapı, kadro, mekân, araç-gereç
ve donanımlannın tamamlanması,
- Yine yeni kurulan ya da kurulacak
olan fakültelerde resim ve heykel gibi
olmazsa olmaz bölümlerin öncelikle
açılması,
- Fakültelerin ortak ilkeler ışığında
standartlaşmayı aşmalan ve daha çağ-
daş bir eğitimi yakalamalan,
- Geleneksel el sanatlan ya da yöre-
sel sanatlar gibi bölümlerin ya lisan-
süstüne taşınmalan ya da ön lisans dü-
zeyinde bırakılmalan, bu grupta tartı-
şılan konular içinde yer aldı.
Ortak sorunlara değinmek iki önem-
li konuyu gündeme getirdi: 1) Güzel
sanatlann bilim yanında varlığıru kabul
ettirmesi 2) Sorunlara ortak çareler aran-
ması. TÜBA gibi herhangi bir kuruluş
içinde yer alınmaması tartışılırken ala-
na yönelik TÜSA (Türkiye Sanatlar
Akademisi) gibi bir kuruluşun yaşama
geçirilmesi öneriler arasındaydı.
Gelişmiş fakültelerle yeni açılan fa-
külteler arasında işbirliği, öğrenci ve
öğretim elemanı değişimi, tartışılan ko-
nulann ikilı ilişkilerle çözüme ulaşabi-
leceğinin en kolay yaşama geçirilebilir
olanıydı.
Toplantının en anlamlı konulan ikin-
ci grup tartışma içinde irdelendi; sanat
ortamının oluşmasında güzel sanatlar fa-
kültelerinin rolü ve sonımluluğu.
Fakülteler, amaçlannı, topluma kar-
şı sorumluluklannı, vazgeçihnezlikle-
rini, önemlerini önce kendileri kabul
etmek, sonra bunu topluma kabul etrir-
mek zorundaydılar.
Çünkü sanat, salt güzeli yaratarak ve
de sunarak kültürel düzeye katkıda bu-
lunduğu için değil, bir toplumun dü-
şünsel ve duygusal sağhğı için de ge-
rekliydi Toplumumuzunherşeydenve
her zamandan daha çok buna gereksi-
nimi vardı. Güzel sanatlar fakülteleri-
nin bunu, degerli yapıtlar üreterek, üret-
tiklerini halka sunarak, sanata ve sa-
natçıya sahip çıkarak yapması önemliy-
di. Bu konuda fakülteler arası iletişim
ağı kurulması, belirli birmerkezde ger-
çekleştirilmek üzere ortak ulusal ve
uluslararası projeler üretümesi, gezici
açıklamalı sergiler düzenlenmesi, böy-
lece halka yönelik etkinliklerin arttınl-
ması kararlaştınldı.
Fakülteler, seslerini daha geniş kitfc-
lere ulaştırmak için ortak hareket dşt-
mek zorundaydılar. Bu bağlamda;
- TRT'de, güzel sanatlar fakülteleri
kendi aralannda, aynca kimi sivil top-
lum örgütleriyle birlikte kültür polirika-
lanmızın tarüşılması,
- Özellikle Milli Eğitim Bakanhğı'na,
ilk ve ortaöğretimde sanat derslerinin
arttınlmasuıa yönelik önen götürülme-
si,
- Bu konuda üniversitelerin Milli Eği-
tim Bakanlığı ile işbirliğine gitmesi,
güzel sanatlar fakülteleri dekanlar top-
lantısının en anlamlı önerileri içinde
yer aldı. Temel eğitimden başlayan ye-
terli ve düzeyli bir sanat eğitimi, ülke-
nin kültürel varlığı ve geleceği için ne
kadar önemliyse güzel sanatlar fakül-
telennin gelişmesi için de o kadar önem-
lidir. Güzel sanatlar fakülteleri dekan-
lar toplantısı bu yolda bir başlangıçtı.
Sonuçta, somut ve tutarlı önerilerin or-
taya çıkması bu başlangıcın olumlu bir
ilk adım olduğunun işaretiydi. Öteki-
lerin bunu izleyeceği inancındayız.
Işçinin Sağhğı Kimin Umurunda...
NllTİ D O Ğ A N KESK Enerji Yapı Yol Sen.
H
er yıl 4-10 tınlan işçileri içermediği-
Mayıs tarih- ni, sigortalılardan daha çok
leri arasında
düzenlenen
'İşçiSağhğılş
Güvenliği Haftası'nın açı-
hşında Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı, önce iş
kazalanyla ılgili 'bir yıl ön-
ceye ait geçki istatisnkJeri'
açıklar, iş kazalarındaki
azalmaya dikkatleri çeke-
rek bu olumlu gelişmeden
kendilenne pay çıkanr, ça-
lışmalannın daha etkin bir
şekilde devam edeceğinı,
denetimleri arttıracaklan-
nı, mevzuatı geliştirecekle-
rini ve gereklı yapısal düzen-
lemeleri yapacaklannı be-
lirtir...
tsçi temsilcileri; açıklanan
rakamlann yalnızca sigor-
talı işçileri ıçerdiğini, ka-
çak çalıştınlan işçi ve çı-
raklan, özelleştirmelerle si-
gortasız ve sendıkastz çalış-
olan sigortasız işçilerin iş
kazası ve meslek hastalığı-
na daha sık maruz kaldığı,
nı, ancak bu işçılere ait va-
kalann bıldınlmediğıni, ger-
çek rakamlann'açıklananın
en az iki katı olduğunu; iş-
verenlerin, çalışma koşulla-
nnın ıyileştirilmesiyle ilgi-
li masraflan gereksiz gör-
düklerini, bu durumun iş
kazasını ve meslek hasta-
lıklannı arttırdığını belir-
tirler..
tşveren temsilcileri ise iş
kazası ve meslek hastalık-
lan konusunda mevzuatın
yetersiz ve dağınık olduğu-
nu, bu hususlarda işveren-
lerin tek sorumlu gibi görül-
düğünü, oysa iş kazalannın
yüzde 80 işçilerin hatala-
nndan kaynaklandığını, ken-
di üyeleri olan işverenlerin
iş sağhğı kurallarınauydu-
ğunu, bu hükümlere uyma-
yan işverenlerin kendileri-
nin dışında aranması gerek-
tiğini belirtirler.. Oç kesim
de söz biriiği etmişçesine,
iş kazası ve meslek hasta-
lıklannın ancak ve ancak
etkilı iş güvenliği eğitimle-
riyle önlenebileceğini tek-
rarlarlar..
Evet, bakan ve resmi yet-
kililer, iş kazalanndaki azal-
manın altını çizip bundan
kendi çalışmalanna pay çı-
kanrlar.SSKYıllıklstatis-
tikleri incelendiğinde; son
15 yıldan ben iş kazalann-
da bir azalma görülüyor. Bu
süre içerisinde yıllıİc iş ka-
zalan sıklığı (kaza sayısı-
nın işçi sayısına bölümü)
yüzde 6'dan, yüzde 2.5-3
düzeyine iniyor. Oysa bu
oran Avrupa ülkelerinde
yüzde 3, bu sayılara göre
Türkiye, Avrupa'dan daha
olumlu bir.durumda görii-
nüyor!.. Ancak, iş kazası
sonucu ölümlere bakıldı-
ğında, durum değişik! Av-
rupa ülkelerinde 100 bin iş-
çide 6 ölüm olurken bizde
-bunun yaklaşık 8 katı faz-
lası- 45 ölüm ohıyor. (Sadet-
tin Baysal Baş İş Müfettişi
Basında tş Kazalan, s. 95
YODÇEM Yay.) Sorunun
dikkat çeken daha önemli bir
başka boyutu da; yine bu
yıllar içinde ölümlü iş ka-
zalannda azalma olmayıp
aksine arnş olduğugerçeği...
Her bin vakadaki (bin iş ka-
zası ve meslek hastalığının
toplamındaki) ölüm sayı-
sında (fatalite hızında) yük-
selen bir grafık söz konusu.
1987'de binde 12 olan ölüm
oranı, genel bir yükselme
seyriyle 99'da 16.8'e çıkı-
yor.. yani 2 katından daha
fazla (2.33) artıyor. (Bakı-
nız, SSK Istatistikleri ve
Türkiye'de tş Sağhğı Ko-
nusuna Tarihsel Bakış, Prof.
Nazmj Büir-Dr A.N»Yıl-
dız s.81,88 Hacattepe Halk
Sağhğı Vakfi Yay.)
tş kazalanyla ölümlü iş
kazalan arasında bilimsel
bir doğru vardır. Yani iş ka-
zalan artarsa, ölümlü iş ka-
zalannda da artış olur, aza-
lırsa ölümlü iş kazalan da
azalır. Galiba, iş kazalann-
da azalma olduğu halde
ölümlü kazalann artması
bize özgü bir olgu!.. Eğer iş
kazalan azahyor ve ölüm-
lü iş kazalan artıyorsa bu-
rada bir bit yeniği vardır.
Gerçek şu ki, ülkemiz de iş
kazalannın bir kısmı gizle-
niyor, kayıtlara girmiyor,
ama ölümlü kazalar -genel-
Ükle!- gizlenemiyor ve ka-
yıtlara giriyor. O yüzden,
SKK tstatistiklerine göre
son 15 yılda iş kazalannda
azalma olurken, ölümlü iş
kazalarnıda artış söz konu-
su. tş sağhğı sorununa ya-
kından bakıldığında, yetki-
lflerin iş kazası ve meslek
hastajıklannınazaldıgı şek-
lindeki açıklamalannın ger-
çekleri yansıtmadığı, sor-
gulanması gerektiği ve ken-
dilerine pay çıkarmalannın
da içinin boş olduğu ortaya
çıkıyor. tşverenlerin yakla-
şımına gelince, iş kazalan-
na yüzde 80 işçilerin neden
olduğunu vurgularlar. Oy-
sa, iş kazalan, iki ana nede-
ne ilişkin etkenlerin bir ara-
ya gelip birbirlerini etkile-
meleriyle oluyor. Bunlann
birincisi 'TehHkeliDurum-
tar'öbürü de'TehKkdi Ha-
reketter'.
Tehükeli Durumlar lş-
yerinin düzensiz, dağınık,
makıne, tezgâh, âlet ve araç-
lann koruyucusuz, eski, ba-
kımsız, anzalı olması; yine
iş ortamının, gaz, toz, du-
man, hem, çok soğuk ve/ve-
ya sıcak, gibi uygun olma-
yan havalandırma ve aydın-
latma koşullan ile iş güven-
liği koruyuculannın kulla-
nılmamasıdır. TehMkefi Ha-
rekeder ise çalışanlann bıl-
gısiz, beceriksiz, dikkatsız,
sorumsuz, unutkan, işe uy-
gun olmamalan gibi durum-
lann doğuracağı olumsuz
nedenlerdır TehükeHHare-
keder, işe uygun eleman,
eğitim ve denetimlerle en
aza çekilebüecek insani ne-
denlerdir.TehBkeBDunım-
lar ise; bakım onanm, ye-
nileme, düzenli ve sağlıklı
iş ortamının oluşturulması
ile ortadan kaldınlabikcek
tdaı&necknlerdir. Yani, bü-
tün koruyuculan tam olan
bir pres veya tezgâhta çalı-
şan bir işçi, hatah bir işlem
ya da hareket yaparsa koru-
yucular bunu görüp daha
tehlikeli (örnegın eli tehü-
keli kısma girmeden) maki-
ne durur ve kaza olmaz. Ko-
ruyuculan yetersiz olan tez-
gâhta ise kaza kaçınılmaz-
dır.. Ama koruyuculan nok-
sansız olan makineler 'biraz
pahah'!.
İş Yasası'nın 73. Borçlar
Yasası'nın332. ve İşçi Sağ-
lığı İş Güvenliği Tüzü-
ğü'nün maddeleriyle kısa-
ca işverenlere, sağlıklı ve
güvenli çalışma ortamını
oluşturmalan ve bunu sür-
dürmeleri için gereken bü-
tün masraf ve önlemleri al-
malan yükümlülüğü geti-
riliyor. lşçilere de ış sağh-
ğı kurallanna uymalan zo-
runluluğu getiriliyor, aksi
halde işverenler işçiyi işten
atabilirler..
İşverenler, iş kazalannı
biraz da kadere bağlayarak,
'önceden planlanmamış,
betdenmedik,ohımsuzgeliş-
meter' diye anlatırlar. İşve-
renlerin, yasal yükümlülük-
lere karşın, çalışma koşul-
lannı düzeltmeden işçileri
tehlikeli kosullann içinde
çalıştırmalan, onlann ya-
şamını hiçe sayıp, işçileri
ölümün kucağına atmaktır,
bir nevi iş cinayetidir. Hak-
Iş Başkanı Safim Usiu, iş
kazalan için, "Kaderdeğü,
sosyal cinayettir" diyor.
(ÇSGB, lşçiSağ. Dai. Bşk.
tş Sağhğı ve İş Güvenliği
Sempozyumu 4-10 Mayıs
1999, s. 20)
İşverenlerin çoğu bunu
hep yapıyor, daha az mas-
rafla daha çok kâr elde et-
mek için çocuk işçi, kaçak
işçi çalıştınyor, sağlık ve
güvenlik önlemlerini ahnı-
yorlar.. Peki işverenler iş-
çilerin hayatını hiçe sayar-
ken deviet ne yapıyor? Sen-
dikalar ne yapıyor? Devle-
tin iş yerlerini denetleyıp iş
sağlığını gerçekleştirmesi
gerekiyor; sağlıksız ve gü-
vensiz olan işyerlerinin ka-
patılması bile söz konusu.
Oysa, "devtet, işyerierinin
ancak 512'sini denetieyebi-
Hyor, deoetimlerle getirflen
cezalarsa oldukça komik"
(ÇSGB.. aynı yaym, Atflb
ÖngeL DİSK Genel Başka-
nı Vekili'nin konuşması, s.
24) bu yüzde 12'nin çoğu
da kamu işyerleri ve büyük
özel sektör işyerleri. Bura-
larda iş güvenliği önlemle-
ri belli ölçülerde sağlanı-
yor... Ülkemizde "iş kaza-
Un ve meslek hastahklan-
nm yüzde 735'i 50 ve daha
az işçi çahşüran küçük iş-
letmeterdeveyüzde 43'ü lâ-
demi 1 yıldan azolan işciler-
deoluj'or" ve bu ışletmele-
rin de hemen hemen tama-
mı denetim dışında.
Gelişmiş ülkelerde, bir-
çok işletmede -işe uygun
eleman, eğitim, denetim ya-
nında- öncelikle çalışma ko-
şullan düzeltilerek çalışan-
lann hata yapmalan duru-
munda dahi kaza olmama-
sı sağlanmaya çalışılıyor ve
çalışma dönemi *0 iş kaza-
sı' ile kapatılıyor. Batılı uz-
manlar. maden ocaklanmız
için; "Köpekkrmıizibiebı-
rakmayız bu ocaJdara" di-
yorlar... Bizde ise sağlıksız
ve güvensiz çalışma koşul-
lan yüzünden günde en az
10 işçi sakat kalıp çalışa-
maz duruma geliyor, en az
4 işçi de hayatını kaybedi-
yor. Yine ÇSGB'nin yayı-
nında (sayfa 20) S. Uslu,
"Bu rakamtar en az 2 ile
çarpdmaİMÜr" diyor, yani
saatbaşı 1 işçiölüyor.Nâ-
zım. "eziliyorsaıı horianı-
yorsan/ kabahat senin/ de-
meye diKm varnu>or ama/
kabahatinçoğu senin karde-
şün!" diyor. Kabahatin bü-
yüğü, seni ölümün kucağı-
na atan işverenlerin, kaba-
hatin büyüğü seni koruma-
yan devletin, seninki hata,
hata! Hatasız insan olmaz
kardeşim, senden hatasız
olman isteniyor.. Senin ha-
tan görülüyor, sayılıyor, ama
senin hatan olmasa da teh-
lıke saçan. ölüm saçan teh-
liketi çalışma ortamını yani
isverenin seni içineatöğı soç
ortamını gören, bilen yok...
Deviet, işveren ve sendika-
lar bir araya gelip seni (iş-
çileri) eğiterek kazalan ön-
leyeceklermiş.. Oysa kaza-
lar esas olarak; tehlikeli ça-
lışma ortammın ortadan kal-
dınlması ile önlenir.. o da iş-
verenlerin görevi.. işin bu
yanıyla ilgilenen yok gibi...
Sonuçta, genç yaşta ölen,
sakat kalan; çoluğu çocu-
ğu perişan olan sensin kar-
deşim..
Bir tek çaren var, o da
kendinsin.. Kendi hayatına
sahip çıkmak, hatasız insan
olmak! Ve örgütlü (sendika-
lı) ohnaya çalışmak zorun-
dasm.. Çoğu sendikalar da
•^ğitim, eğitim diye- iş sağ-
lığını devlete ve işverene
havale etse de, yine de sen-
dika aracılığıyla kendi ya-
şamına sahip çıkman gere-
kiyor.. başka dayanağın yok,
yok... Ancak, örgütlü müca-
dele ile daha sağlıklı ve gü-
venli çalışma koşullan elde
edilebilir..
Kavram KargaşasıL.
Dryorlar ki:
"- Ekonomiye politika kanştırmayın!.."
Kimsöylüyorbunu?.. i %
Politikacı!..
IMF politikalannı Türkiye'cle ekonomiye uygula-
mak için dıştan içe görevii olanlann konuşmalan,
olmayacak böreğin yufkasını açar gibi...
Yiyenyer!..
Herkes biliyor ki etsiz kebap, yumurtasjz omlet,
yoğurtsuz ayran, limonsuz limonata, zeytinyağsız
zeytinyağlı dolma yapılamaz...
Politikasız da ekonomi olmaz...
Hayal bu ya, Biıieşmiş Mılletler'den yükselen se-
se kulak verir de Türkiye bırikmiş borçlannı ertele-
meye yönelerek alacaklılara posta koyarsa:
- ödemiyonım! Oturumz masaya, taksitleriye-
niden konuşunız!..
Bu bir politikadır.
•
IMF 15 milyardolar borç vermek için Türkiye'den
bir değil, iki değil, beş değil, on değil, on beş ya-
sa çıkarmasını şart koşarsa...
Bu da bir politikadır.
•
Bütçe dengelerini sağlamak ya da borç taksit-
lerini ödemek için 57'nci hükümet yoksul kesim-
lere yeniden yükler bindirirse..
Bu bir politikadır.
Ekonomik krizin ağır yükünü zengin ile fakir ara-
sında hakçasına üleştirirse..
Bu da bir politikadır.
•
Sendikacılar hükümete dediler ki:
- Zam istiyoruz..
- Olmaz!..
- Bıçak kemiğe dayandı!.
- Zortarsanız, baskı rejimi geiiıi..
Bu bir politikadır
Kâr eden KtT'leri üç kuruş otuz paraya özelleş-
tirmek yalnız politika değildir..
Ideotojidir.
Koalisyon ortaklarından her bir partinin bir ka-
mu bankasını ele geçirmesi, kendini destekleyen-
lere kasalardaki paralan peşkeş çekmesi, ne eko-
nomidir..
Ne de politika..
Hortumlamadır.
Koalisyon ortaklannın kendilerini destekleyen
işadamlanna ve medya patronlanna banka ayar-
lamalan da ne ekonomidir..
Nede politika..
Yağmanın, yolsuzluğun, yasadışı yöntemlerin
adı ne zamandan beri politika oldu?..
•
Tam bir kavram kargaşası yaşanıyor. *•A
Medya bar bar bağınyor: j ,
-15 milyar 'destek' geliyor.. „,
- 15 mityar 'yardım' geliyor. ,
;
%
Yardım değil, destek değil:
Borç.. Borç!..
Hem de adıyia, sanıyla, senediyle, sepetiyle ve
siyasal yaptınmıyia borç...
-İ3
TÜRKİYE SOSYAL EKONOMİK SİYASAL
AFIAŞTIRMALAR VAKFİ
MEDYA - SİYASET - EKONOMİ
PANEL
Dr. ŞaNn ALPAY
f UmurTALU
Prof. Dr. Aydm UÖUR
Oturum Başkanı: Nebil İLSEVEN
Yer Istanbul Dedeman Otelı, Pınar Salonu
Tarfh: 10 Mayıs 2001, Perşembe
Toplantı saati: 17.45
LCV: (0212) 251 18 35
Cumhuriyet
k i t a p 1 a r ı
M. Emin Değer
BtR CUMHURİYET DÜŞMANININ
PORTRESİ
yada
Fethullah Gülen Hocaefendinin Derin Misyonn
Bu kitap şimdiye kadar açılmayan gözlen açacak bilgıleri ^eriyor;
Fethullah olaymın yalnız Tüıkıye'dekı değil, dünyadakı har.tasını da
çıziyor
Şeriatçüık coğrafyasmı dünya ölçeğmde ögrenraeden irticayla başa
çıkamayız.
Elinizdeld kitap Fethullah Hoca'nm kımlik cûzdanı gihdır.
İLHAN SELÇUK
ÇağPazariama A.Ş.TûrkocağıCad. No39/41
(34334)Cağaloğlu-lstanbul Tei: (212)514 01 96
N O V I T A S Tuı izııı
Doğu turlarımız devam ediyor~.
ERZURUM'DAN VAN'A (25-30 Mayıs)
Erzunun, f aı;, 4ı ; Doğ ııl eyc u. Ishakpaşa Sarayı,
Van şehrı ve ku!es>, Akdama, .-.aasi, Hoşap, Çavuştepe
KLASİK GAP (20-24 Haziran)
Diyarbakır, Hasankeyf. Midyat, Mardin, Urfa, -Jarran,
Atatıırk Barajı, Kâhta. S'emrut, Gazıantep, Zcugma
Tel: (0212)251 2808-09
e-mail: novitas(®novitas.com.tr wel : vtAVAv.novitis.com.tr