15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 2001 CUMARTESİ ROPORTAJ Kaptan "fiında demir" dedi, başüstânde alesta bekleyen lostromo buhariı ırgatın Mlidiniaçtı ve baklalarloçadan aktı. AIHCÎUTMAK 1878'de İskoçya'da inşa edilen ve 1925'te Haliç'te sökülen Bandırma, Sinoplu ustalaruı elinde Samsun'da yeniden yaraükh_. Bandırma arük bir müze, S/S Bandırma hep Samsun'da 1 amsun'da, yolun ortasında bir an du- rup. yanımdan geçen otomobillere, otobüslere. kamyonlara aldırmadan önümdekı spor salonunu. oteli. ote- 1ın gece kulübünü ve öteki yapılan silıyorum beynimin görüntüyü algılama mer- kezinden... Bir yandan da takvimin yaprakla- nnı hızla geriye sanyorum... Raylan söküp dol- gu alanını denize çeviriyorum. mendireği kal- dırıyorum yerinden.. Asfaltı kazıyor, caddeyi 4<ı\ ı yapıyorum... Kumsala vuran fırtına artığı dalgalar a>aklanmı ıslatıyor... Denize bir dil gibi uzanan tahta iskeleye çıkıyorum... Zama- nı şafak vaktine alıp ufku gözlüyorum... Bir gemi geliyor... Yaşlı \e küçük... Açıkta duru- yor... Kulak kabartıyorum gemiye doğru... Rüz- gâr, köprüüstündeki kaptanın sesini kı- yıya taşıyor: - Funda demir! Başüstünde alesta bekleyen lostromo, buhariı ırgatın kilidinı açıyor... Çift tır- naklı demir. tutunacak bir yer bulmak üzere dibe doğru giderken loçadan ge- çen baklalann gürültüsü arkamdaki ye- şil yamaçlarda yankılanıyor... Ceminin 19 yolcusu Tarih. 19 Mayıs 1919 ve vadinin etek- lerindeki beyaz badanalı evler, yazılma- ya başlanan birtarihin farkmda olmadan yeni bir güne uyanıyor.. Kaptan. 'aganta' dı\or; lostromo kas- tanyolayı suga ediyor... Gemi demirle- yınce. uyku mahmuru birkayıkçı, Sam- sun "dakı tümenden Bınbaşı Mahmut Ekrem'in komutuyla yolculan karaya çıkarmak için iskeleden aynhyor... Görüyorum... Kaptan fsmail Hakkı (Durusu) lumbarağzında durmuş. yol- culannı uğurluyor Tuğgeneral Musta- fa Kemal. Albay Refet(Bete), Albay Ka- zım (Dirik). Albay İbrahim Tali (Ongö- ren). Yarbay Mehmet Arif(Ayıcı), Bın- başı Hüsrev (Gerede), Bınbaşı Kemal (Doğan). Binbaşı Refik(Saydam). Yuz- başı Cevat Abbas (Gürer), Yiizbaşı Mümtaz. Yüzbaşı İsmail Hakkı. Yiizba- şı Ali Şevket. Yüzbaşı Mustafa. Üsteğ- men Hayati. Üsteğmen Abdullah. Üs- teğmen ArifHikmet, Teğmen Muzaffer (Kıhç). şifre kâtipleri Faik ve Memduh beyler. Mustafa Kemalin ilk adımı 9 Ordu Kıtalan Müfettişi Tuğgeneral Mustafa Kemal'in gözlerinden mavi bir ışık saçarak Anadolu toprağına ayak ba- sışına, o ilk adıma tanık olmak için göz- lerimı yumuyorum; cadde ortasında damperli bir kamyonun havalı korna- sıyla ırkiliyorum... ilk adımın atıldığı yerde şimdi îlk Adım Anıtı yükseliyor... Önde Atatürk, iki yanında gemideki 18 kader arkadaşını temsıl eden iki ki- şı... Arkada Türk gençliğı; genç kızın elinde defhe yapraklanndan bir taç. de- likanlmın elinde bir güvercin... Ulusal Kurtuluş Savaşı ve ardmdan lıeın yurtta hem dünyada banş için adımlannı atmışlar... Heykeltıraş Hakkı Atamulu'nun 1983'te yaptığı tunç anıt, Orgeneral Kenan Evren, gençlik figürünü çıplak bulduğu için yarım bı- rakılmıştı... Figürler. Samsun'daki Garnizon Komutanı Tümgeneral Doğu Silahçıoğhı'nun önerisiyle ancak 17 yıl sonra yenne konulabil- miştı... Samsun'da. dönemin, Metin tlyas Ak- soy adındaki valisi de figürleri çıplak bulup ye- nne koymamak için direnmiş. "HaUanuz tah- rik olur" demişti. tlk Adım Anıtı'nda Ata- türk'ün önünde başımı 5ne eğip *Affet' diyo- rum. "yaküğın uygarlık meşatesini söndürmek için o kadar çok uğraşülar ki!" Bandırma yeniden yapıldı Gazeteci dostum Cemil Ciğerim, "GJdetim" diyor... Atatürk Bulvan'ndan Doğu Parkı'na gıdıyonız... Parkın deniz kıyısında S'S Bandırma duru- yor... Sinoplu tersaneci Çetin Taşkın. 1878'de İskoçya'da inşa edilen ve 'Torocaderto' adıyla denize indirilen 279 grostonluk geminin plan- lannı bulmuş, aynısını yapmış. Bir heyecan, güverteye çıkıp kamaradan ka- maraya geçiyorum. Yıllar içınde el değiştirir- ken adı. 'Kymi'. 'Panderma' ve en sonunda 'Bandırma' olan gemi 1925 yılında Haliç'te sökülmüşrü... Şimdi Samsun'da yeniden doğ- muş... Cemlden Mintıka Palas'a Özel ldare'nin yaptırdığı gemi karada duru- yor... Birmüze olarak... Yapımcısı öyle yapmış ki, motor konulduğunda denize açılması söz konusu... Prof. Dr. YıhnazBüyükerşen'in bal- mumu heykelleriyle Mustafa Kemal Paşa ve ar- kadaşlan kıçüstündeki kamarada yerlerini al- mış...Kimılerinin bir transatlantiğe benzeterek Karadenız'deki yolculuğunu küçümsemeye ça- lıştığı S/S Bandırma'nın boyu topu topu 47.7 metre, eni 6.8 metre... Bir solukta gezılıyor... Geminin başamban konferans salonu olarak düzenlenmış... Burası. nutuk atmak isteyen sı- Oamsun'un sembolü Atatürk Anıtı, çevresine dikilen ağaçlann kurbanı olmuş... Atatürk'ün 1919 yılında altı gün kaldığı Mıntıka Palas, 80 yıl sonra Gazi Müzesi'ne dönüştürülebildi ama çevresi dilenci ve seyyar satıcı dolu... Mustafa Kemal Paşa'nın karaya ayak bastığı yerdeki îlk Adım Anıtı ise Kenan Evren tarafindan "muzır" bulunmuştu... yasilere kaptınlmamah; bir ekran konulmalı, ekrana, Kurtuluş Savaşı tarihinin anlatıldığı bir kısa bir film yansıhlmalı... S/S Bandırma'nın güvertesinden Samsun'a bakıyorum... Mustafa Kemal Paşa, Mıntıka Pa- las'a doğru gidiyor... Bir koşu yetişiyorum... Canik Sancağı'nın Samsun kazasında muhase- be-i hususiye müdürü olarak mutasarnflığa ve- kâlet eden Osman Bey (Ath), Istanbul'dan ge- len ordu müfettişi ve yanındakı heyetin kalabi- leceği yer olarak Mecidiye Caddesi'ndeki Mın- tıka Palas'ı kıralayıp bir gün öncesinde bütün memurlann evlennden karyola, yatak, yorgan, yastık, koltuk. sandalye. masa, mutfak takımı ne varsatoplayıp bir otel yaratmıştı. 80 yıl son- ra 90 yaşındakı Fazıla Atabek' in çabasıyla Ga- zı Müzesi'ne dönüştürülen ıkı katlı, ön cephe- sı balkonlu, genış salonlu, ıçı bağdadı binaya yaklaşınca Atatürk' ün önüne geçip çevreyi gör- mesini engelliyorum... Bir dilenci, bir dilenci daha; seyyar satıcılardan bin don satıyor. öteki 1.5 milyon liraya terlik yığmış tezgâhına... Uta- nıyorum... Mustafa Kemal Paşa'nın ilk adım- da altı gününü geçırdiği Mıntıka Palas'ta on yıl öncesine kadar duran eşyalardan çok azının bugüne kaldığını anlayınca donup kalıyorum... Atatürk'ün çalışma masasının üzerinde yeninin eskisi bir daktiloya gülüp geçiyorum... İngilizce ve İngiliz Yüzbaşı Cemıl Cığenm. "Gidelim" dıyor... "Postaneye gidelim" dıyorum... "Mus- tafa Kemal Paşa'nın Samsun'dan çekti- ği 16 telgrafin ükırüsını duymak istiyo- rum™" Postane yok; çarşı ıçinde eskilerden üç-beş taş bina kalmış. hepsi o... iki es- ki binanın arasına da bir pano asılmış: 'Clothes Bazaar' Çarşıdan dönüşte, Samsun'un içinde tam 43 Rum çetesi Türklere kan kustu- rurken Rumlan kollamak için 17 Ma- yıs'ta yeni bir askeri bırlik çıkaran Ingi- lizlerin siyasi temsilcisi Yüzbaşı Hörst'ün Mıntıka Palas'a girdiğini gö- rüyorum... İngiliz yüzbaşmm, Türklerin kendi kendini idare edemeyeceğini söy- lemesi üzerine Mustafa Kemal Paşa'nın yanıtını dinliyorum: - Türklüğün, yabancı ıdaresine ta- hammülü yoktur. Mustafa Kemal Atatürk'ü anyorum... Ağaçlar anıtı kapatmış Avusturyalı heykeltıraş Krippel'in dört yıllık uğraş sonucu 1932 'de tamam- ladığı şaha kalkmış atının üzennde kı- lıcını çekmek üzere olan Atatürk'ün tunç anıtını anyorum... Samsun'un sembolü anıtı göremiyorum... Çevresi- ne o kadar çok ağaç dikmişler kı, anıtı kapatmışlar... Gözüm, anıtı ararken meydandaki baymin tezgâha astığı ga- zeteninbaşlığınatakılıyor. 15 mılyardo- lar borç almak için 15 yasa mı ne çıka- cakmış Türkiye Büyük Millet Mecli- si'nden... Amerikan Başkanı ile ingiliz Başbakanı çok memnunmuş bizden... Atatürk'ü anyorum... Atatürk Anı- tı'nı anyorum... Atatürk Anıtı'nı ağaç- lann arkasına saklamışlar... Ağaçlann kesilmesini isteyenlere de "Btınlartari- hi ağaç" demişler... Inanaınıyorum... tnanmak istemiyorum... S/S Bandırma'yı yüzdürüp Istanbul'a götürmek istiyonım: - Atam, Samsun'a giderken beni de yanınaal! CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Sağırlap Diyaloğu Adalet Bakanlığı Ceza veTevkif Evleri Genel Mü- dürlüğü'nden, Genel Müdür Sayın Ali Suat Erto- sun imzasıyla, önce faksla, sonra bir zarf içinde üç buçuk sayfalık bir yazı aldım. Zarfın üzerinde adım ve gazetemizin adresi el yazısıyla yazılmış. Daha önce daktiloyla yazılmış ya da basılı olan "Cum- huriyet Başsavcılığına" sözcükleri aynı mürekkep- li kalemle karalanmış. Bu kanşıklığın nedeni bir zarf ekonomisiyle mi, yoksa başka bir şeyle mi ilgili, an- layamadım. Ama çok önemli de degil... • • • Yazının konusu "F Tipi Cezaevleri". Nedeni, be- nim "Bakana Son Bir Çağn" başlıklı yazım. İlk pa- ragrafta, söz konusu yazım doğru biçimde özetle- niyor: "Bakana Son Bir Çağn başlıklı yazınızda; 'Hayata Dönüş adı altında korkunç şiddet ve kıyım- lann gerçekleştiği, ölüm orucu adı altında intihar ey- lemlerinin sürdüğü, çok yakın bir gelecekte toplu ölümlerin gerçekleşeceği, cezaevlerindeki direniş- çileri ikna edecek bir çözüm yolu ve bunu açıkla- ma biçimi bulunabileceği, F tipi cezaevlerinin tec- rit esasına göre yapılan cezaevleri olduğu, bu tec- ritin sadece fıziksel değil, hükümlü ve tutukluların devletin istediği dogrultuda göruşlerini değiştirme- si yönünde olduğu, olüm orucu adı altındaki bu ya- vaş ama kaçmılmaz sona daha acı biçimde yaWa- şan intihar eylemlerine daha ne kadar süre gözlem- ci olarak kalınacağı' şeklinde ifadelere yer verilmiş- tir." •• Daha sonra şöyle deniyor: "Genel müdürlüğü- müzce, yukarda belirtilen iddialaria ilgili olarak aşa- ğıda belirtilen hususlann açıklanmasında yarargö- rülmüştür." Sayın Ertosun'a, ölüm oruçlannda henüz ölüm- ler başlamadan önce yazılmış olan sözkonusu ya- zımın anlaşılıp doğrulukla özetlenmesinden ötürü teşekkür ederim... Fakat "açıklanmasında yarar görülen hususlar", F tipi cezaevleri konusunun tam bir sağıriar diyaloğuna dönüştüğünü gösteriyor... • • • Ceza ve Tevkif Evleri Sayın Genel Müdürünce açıklanmasında yarar görülen ilk husus şöyle: "... bazı hükûmlü ve tutuklulann, örgüt lideherince ne şekilde ölüme sevk edildikleh, vahşice yakılmak suretiyle nasıl öldürüldükleri ve güvenlik gûçleri- ne ateşli silahlaha saldmda bulunduklan hafızalar- dan silinmemiştir. Operasyon sırasında saldmda bulunmayan hükümlü ve tutuklulann hiçbirinin ya- ralanmamış olması da, operasyonun şiddet ve kı- yım şeklinde yapılmadığının göstergesidir." Sayın Ertosun'a bu ilk açıklamayla ilgili olarak şunlar sorulabilir: Müdahale edilen tarafta otuzdan fazla kişinin öldüğü bir silahlı müdahalenin "şiddet ve kıyım" sayılabilmesi için acaba daha kaç kişinin ölmesi gerekiyordu? Silahlı bir müdahale olursa mahkûmların kendilerini yakacağı müdahaleden bir iki gün önce açıklanmıştı; buna rağmen neden, hiç değılse boyle bir çılgınlığa engel olmak için uz- laşma yönünde bir süre daha çaba harcanmadı? Ve bir soru daha: Birkaç gün önce bir gazetede, si- lahlı müdahale sırasında ölen jandarma erinin, mahkûmların elinde bulunan silahlaria öldürülmüş olamayacağı, uzun menzilli bir ateşli silahla öldü- rüldüğü haberi yer aldı. Adalet Bakanlığı ya da il- gili kurumlarca bu konuda bir soruşturma başlatıl- mış mıdır? • • • ikinci açıklama, "hükümlü ve tutuklulann "eği- tim ve iyileştirme "sıyle ilgili.... Ve zaten "sağırlar di- yaloğu"nun düğümlendiği ve benim kanımca bu konuyla ilgili çıkışsızlığın odaklandığı nokta da bu- rası. öncelikle: Adı üstünde, "tutuklu"yu, yani hak- kında henuz kesinleşmış huküm bulunmayan kişi- yi "iyileştirme" (ıslah) hakkını nereden alıyorsunuz? Böyle bir yasa varsa eğer, bu yasanın adaletle, hu- kukla ilgisi olabilir mi? Böyle bir yasa hükmune, "fa- şizm "den başka ad verilebilir mi? İkinci olarak, pek çoğu eğitim görmekteyken eğitim gördükleri ku- rumlardan (lise ya da üniversite öğreniminden) ko- panlarak cezaevlerine ve şimdi de hücrelere kapa- tılmış olan bu "hükümlü ve tutuklu"\an kim, nasıl, hangi hakla, hangi yöntemlerie "eğrtip" "ıslah" ede- cek?.. Sıyasal bir göruşe sahip ve büyük çoğunlu- ğu bu nedenle tutuklanmış ya da hüküm giymiş ki- şilere cezaevlerinde uygulanacak olan bu "eğitim ve iyileştirme programlan", "hükümlü ve tutuklu- lann devletin istediği dogrultuda göruşlerini değiş- tinvesi yönünde" olmayacaksa, hangi "yön"de olacak? Ceza ve Tevkif Evleri'nden gelen yazıda, bu "program"\ann, "şiddete dayalı örgütlü yapı oluşturmayı engellemeye yönelik" olduğu ileri sü- rülüyor... Bu cümle, arkasındaki mantığı zaten ete veriyor. Böyle bir "eğitim ve ıslah programı", han- gi düşünce adına ve kim tarafindan kime ve hangi yöntemlerie uygulanırsa uygulansın, şiddet, tehdit, tecrit ve beyin yıkamadan başka bir şey olamaz ve sonuç olarak da düşünmesi bile insanın içini da- raltan faşizan bir uygulamadır... • • • Daha fazla uzatmaya yerim de, isteğim de yok... Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdüriüğü'nden ge- len yazıda "operasyon sonrası, terör örgütlerinin fiili baskısından kurtanlan, ancak örgütlerin mane- vi baskısından kurtulamayan ve aileleri tehdit edi- len hükümlü ve tutuklular maalesef ölüm oruçlan- na devam etmektedirier" deniyor... Bunun böyle ol- duğu varsayılsa bile, o korkunç "hayata dönüş" adı konulurken, daha sonra olabileceklerı kestirmek çok mu zordu? Evet. Bu bir sağırlar diyaloğu. Ve karşımızdakilerin, adının altında "hâkim" titri bulu- nan bir genel müdürie "demokratik sol" bir bakan olması, çok, ama çok yazık... ataolb < cumhunyet com.tr Faks:0212-513 85 95 ANKARA 17. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 1999 404 E. 2001^220 K Davanın 7 569 866 TL. anapara, 3.784 611.933 TL %50 cezaı şart, 7 606.658 747 TL ışlemış yasal faız olmak üzere toplam 18 960 494 546 TL olarak kabulüne, davahlardan müştereken ve müteselsilen tahsılı ıle davacıya verilmesine. davalılardan Zülfü Asutay. Kenan Gürçay ve İsmail Koç'un kefalet senetlenndekı sorumlu bulunduklan lımıt olan 7.731.658.747 TL. ıle sorumlu tutulmalanna, asıl alacak olan 7 569 223.866 TL 'ye dava tanhı olan 5.7 1999 tanhınden itı- baren ışleyecek değışık oranlarda yasal faız uygulanmasma, daır verılen karar davalılardan Mehmet Asutay ve İsmail Koç'a ılanen teblığ olunur 14 5 2001 Basm. 28477
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle