15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MAYIS 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR [email protected] 15 Burhan Doğançay'ın yıllardır tasarladığı retrospektifini bugüne dek 10.700 kişi izledi Yarabcıhğı gözüniin seçtiğindeAHUANTMEN Dolmabahçe Kültür Merkezi'ndeki Burhan Doğançay retrospektifini hâlâ görmediyseniz. hemen yolunu tutmanız için iki temel neden var: Birincisi, Türkiye'de bu çapta bir retrospektifin yapılabileceğini, çok da başanyla yapılabileceğini görmek; ikincisi, Türkiye'nin kuşkusuz en önemli sanatçılanndan birinin. bir ömür boyu, tek bir temaya getirdiği yaratıcı biçimsel açıhmlara bakmak, bu tema etrafında dönerken kullandığı teknikler, malzeme ve deneysellik açısmdan ne denli zengin bir çeşitlilik sunabildiğini izlemek... Başka nedenler de var: Işık ve gölgeyı modern bir ressamın görüsüyle algılamak. ama bir yandan da çağımızın aynasını oluşturan duvarlardan esinlenmiş bir gözün seçtiklerinden 20. yüzyılın ikinci yansının siyasal, sosyal. kültürel yansımalanndan süzülmüş bir sanatsal birikime tanıklık etmek gibı... Sergi mayıs sonuna dek sürüyor ve giriş ücretsız. Bilindiği gibı dünyanın birçok kentinde usta ressamlann "hayat boyu" üretimlerini ıçeren sergilere genellikle biletle girilır, buna karşm müzeler önünde kuyruklann ardı arkası kesilmez. Öylesi kuyruklardan söz edemesek de. Doğançay retrospektifi Türkiye koşullan içinde nitelik arayan sanatseverlerin hiç de azımsanmayacak bir sayı oluşturduğunu gösteriyor Serginin mekân sorumlusu Iûr Bayburtoğlu'nun verdiği bılgıye göre bugüne dek sergiyi gezenlerin sayısı. açıhşa gelenler hariç, 10.700 kişiyi bulmuş durumdaydı. Eczacıbaşı tarafından finanse edilen Burhan Doğançay retrospektıfi. özel sektörün diğer temsilcileri için bir örnek oluşturabilse, Türkiye'de sanat ortamı önemli değişimler yaşayabilir. Şimdiden birçok sanatçı. yapıtlannın toplu göstenmi, kataloglanması ve dolayısıyla sağlıklı bir biçimde yenıden değerlendırilmesi açısmdan önem taşıyan bu tür sergilerden gerçekleştırebılmek için sponsor arayışına girmiş durumda. Bu tür sergilerde, sanatsal bir bırikimin önümüze nasıl konmuş olduğu, gördüğümüz yapıtlar kadar önem taşıyor. Resimlerin tarihsel bir kronoloji içinde sunumu; üretim tarihi, yeri; hangi koleksiyonda bulunduğu; üretildiği dönem içinde uluslararası sanat ortamının genel eğilimlen ve sanatçının yaşammdan ipuçlan gibi, izleyıcinin yapıtlan konumlandırabileceği bir düzen ortaya koyabilmek şart; ve elbette tüm bunlann, yalnızca serginin kataloğunu alabilenlerin edinebileceği bilgiler olmaması gerekiyor! Burhan Doğançay retrospektifinin bu açıdan övgüye değer bir sergi olduğunu söylemek gerek: Yapıtlann sunumu, sanatçının çeşitli dönemleri arasında ilişkiler kurabilmeyi olanaklı kıldığı gibi, izleyiciye dağıtılan broşür, yapıtlar karşısında herhangi bir yabancılık çekmeyeceği ölçüde sade ve nesnel bir anlatımla Doğançay'ın sanatsal birikiminin ipuçlannı aktarmayı başanyor. Duvariar/ 'Yırfck Aflş'-1971, Kapılar/ 'Ata Pencereli Kapı' -1991,Konöer / 'Versace Kna'-1989, Kunfcfcfcsr/'SiyahveSanHalkaiar'-1985. oğançay'ın yaratıcılığının özü, gözünün seçtiğini soyut bir düzlf me aktarabilme ustahğı olabilir. Gözünün seçtikleri ise, gözlemci tavnndan kaynaklanan bakışında gizli. Etrafımızda gördüğümüz gerçeklikleri alışılagelmiş bağlamlarmdan çıkanyor, büyüteç altına ahyor ve resme aktanyor. Resimleri gerçekten 40 yıldır yaşamını sürdürdüğü New York'u akla getiriyor. Bu sergiyi Doğançay'ın neden Doğu'ya özgü mistik bir müzik eşliğinde izletmek istediği de belki üzerinde düşünülmesi gereken bir soru... Mistik müzikle NewBurhan Doğançay retrospektifinde "sunuma" ılışkin bir diğer önemli nokta da erken dönem resimlerinin bulunduğu bölümdeki kalabalık ser- gileme dışında, sergi düzeninin bir yı- ğılma duygusu hissettirmeyecek şe- kilde yapılmış olması. Mimar Nilüfer Konuktarafından düzenlenen iç me- kân, (ki burada alışılagelmiş 'beyaz küp' atmosfen yaratılması kültür merkezınin dokusuyla her ne kadar çatışıyor gibi görünse de aksi durum- da Doğançay'ın 'Duvarlan'yla bu ta- nhsel yapının duvarlan arasında bir i- tiş kakış yaşanabilirdi) Doğançay'ın yıllardır kafasında kurduğu sergi dü- zeniyle bırleşınce ortaya rahat ızle- nebilen. izleyiciye kendilığinden yol gösteren bir güzergâh ortaya çıkmış: 1950'lı yıllarda yaptığı erken dönem desenlennden sonra. Doğançay'ın bir ömür boyu vazgeçemeyeceğı duvar temasıyla ilk temasına ılışkin ipuçla- nnı yakalayabileceğımiz, 196O'lı yıl- lann başma ait "New York: Gece ve Gündüz" resimlenni görüyoruz. Bu bölümün ardından, 1960'lıyıllannılk yansından sonuna dek Doğançay'ı meşgul eden "Kapılar", sanatçının resım yüzeyınde kurulan dünyanın ötesinde kımi kültürel göndermelere de önem verdığıni gösteriyor. Sonuç- ta kapı. tıpkı duvariar gibı, yaşamın izlennı taşıdığı ıçın varlık gosteren bırolgu Doğançay'ın sanatında.. veo 'iz süriicü' yanını da seçici bir usta gö- zün varlığını ortaya koyan fotoğrafla- nnın sergılendığı bölümde izlıyoruz. Doğançay' ın, yıllardır bir ülkeden di- ğenne gezerek dünya duvarlannı bel- gelediğını ve eşsız bir koleksiyon oluşturduğunu anımsatalım. Doksanlarda yepyenl açılımlar Doğançay'ın 1969 yılında kazan- dığı Tamannd bursuyla bırlikte du- var temasına kendine özgü, yaratıcı biraçılım getirdiğini gözlüyoruz: Ser- ginin en güzel bölümlerinden birini oluşturan "Tamarind Taşbasküan" odası. sanatçının Los Angeles'ta ge- çırdığı bu dönemde ürettıkJerini orta- ya koyarken. duvar temasıyla bağlan- tılı olarak yoğun bir biçimde ışık ve gölgeyı düşünmeye başladığını gös- teriyor. Zaten bu noktada sergi düze- ni, izleyiciyi "Kurdeleler"e götürü- yor. Işığın değişimiyle gölgeleri de değişen etkileyıci, duvar heykeli "Na- tura"nın yanı sıra "Kurdeleler'' dizi- sı resimleri. gölge heykelleri ve Picas- so. Miro gibi sanatçılardan sonra ilk kez bir Türk ressamın imajlanndan yola çıkarak dokunan ünlü Aubusson halılan... 198O'lı yıllan kapsayan ve Doğançay'ın imza yapıtlan' haline gelen bu çalışmalann yanı sıra aynı dönemde ortaya çıkan "Koniler"den örnekler de var sergide: Bu dizı de 'Duvarlar V -1969, Tamarind Taşbaskı Atölyesi. Doğançay'ın duvarlara baktığında gördüğü yıpranmış, kıvnlmış afişle- rin fiziksel varlığını ortaya koyarken, duvarlara vuran ışıkla oluşan gölge- lerin yarattığı yanılsamalan tuval yü- zeyınde yenıden yaratmayı deneyen ve "Kurdeleler n deki meseleye bir çe- şitleme getiren bir toplam oluşturu- yor. 199O'lı yıllarda ise Burhan Doğan- çay'ın "Kurdeleler''den uzaklaştığını ve yepyenı açılımlar içine girdiğini görüyoruz. Bu durum, Doğançay'ı ıl- ginç kılan temel özelliklerinden biri- si: Sanatına kendı içinde tutarlı bir yenilenme, köprüleri yakmış gibi gö- rünen, ama özünde kendisini meşgul eden meseleyı yalnızca daha derin- den ırdelediğini ortaya koyan bir de- ğişim getırebilıyor. Bu açıdan bakıldığında, 1990'hyıl- lann başında ortaya çıkan "hdH Ger- çeklik", "Badanacı" ve "Formula I". ardından 1990'lann ikinci yansında "Grego" ve tt Alexander'sDuvarlan", her biri kendi içinde farklı esin kay- naklan taşıyan -sözgelimi Grego, Do- ğançay'ın metro duvarlannda karşı- laştığı bir graffiti karakteri; Alexan- der's, dış cephesinde zamanın bütün tahrıbatını taşıyan büyük bir bina- ve Doğançay'a 'duvariar üzerinden' dünyayı ızleme ve gördüğü gerçeklik- te ışık ve gölgenin yarattığı yanılsa- malan irdeleme olanağı sunan birbi- rinden ilginç diziler. Sanatçının, dün- ya duvarlanndaki sevgi ve banş me- sajlannı içeren fotoğraflannın yanı sıra bu noktadan hareketle gerçekleş- tırdiğı "Kalpler" de 199O'lı yıllann son dönemine damgasını vuran bir re- sim dizısi olarak sergideki yerini al- mış. Enerjtsi zamanla yarıytan Babası ressam Adil Doğançay'ın et- kisiyle sanata olan ilgisini yaratıcı bir üretime dönüştürme çabasının sergi- lendiği erken dönem resimlerinden, 196O'lı yıllarda New York'ta yaşadı- ğı ilk dönem içinde kendi ifadesini arayışını ortaya koyan kent manzara- lanna; yaratıcılık potansiyelinı dışa- vurabileceği görsel anlatım olanak- lannın keşfini duyuran Tamarind dö- nemi baskılanndan, kendi özgün ifa- desini ortaya koyduğu "Kurdeleler''e ve cesaretle giriştiğı deneysel yakla- şımlannın sonucu olan 199O'lı yıllar- dakı birbirinden farklı dizilere uza- nana dek Doğançay, bu retrospektif serginin de ortaya koyduğu gibi. Türk sanatınm tarihsel gelişimi içinde kar- şımıza çıkan sıradışı örneklerden bı- ri. Sanatsal gelişimi içinde ağırlıklı olarak tek bir temaya eğilen sanatçı- lanmız çok: ancak sürekli bir yenilen- me çabası içine giren, ifade etmek is- tediğini ifade etmenin sürekli yeni yollannı arayan sanatçılanmızın sayı- sı çok değıl. Bu bağlamda, Doğan- çay'ın dünya duvarlannda izlediği sü- rekli ve hızlı değişimi duyururcasına zamanla yanştığı ve sanatsal arayış- larının enerjisini bu yanştan aldığı düşünülebilir. Çünkü hep aynı resmi yapmak, bir anlamda zamanı dondur- mak değil midir? 'Gerçetc'ten yola çıkıyor Doğançaym sanatsal üretimini toplu halde görme olanağının göster- digfbir diğef nokta da sariatÇının göz- lemci yanmın sanatçı kimliğinin oluş- masında ne denli büyük rol oynadığı: Resmini, 'gerçek'ten yola çıkarak ku- ran Doğançay, etrafımızda gördüğü- müz gerçeklikleri alışılagelmiş bağ- lamlanndan çıkanyor, büyüteç altına alıyor ve resme aktanyor. Resme aktardığı ımgenin hep 'ikili bir gerçekKğT var: Gözümüzün önün- deki soyut bir kurgu mu, gerçeğin re- sim yüzeyınde yaratılan birebir kar- şılığı mı? Bu açıdan bakıldığında, ya- rattığı imgelerde gördüğümüzü nasıl algıladığımız sorusunu gündeme ge- tiren Doğançay'ın yaratıcılığının özü, gözünün seçtiğini soyut bir düzleme aktarabilme ustahğı olabilir. Gözü- nün seçtikleri ise, gözlemci tavnndan kaynaklanan bakışında gizli: Yıpran- mış bir binanın dış cephesindeki za- manı okumak, metro duvarlannda iz sürmek. kâğıt şeritlerinin günün fark- lı saatlerinde oluşturduğu gölgeleri izlemek, duvarlara yapıştınlmış afiş- lerin kıvnmlanna bakmak, elektriik kablolannın, çivilerin duvardaki yan- sımalannı görsel belleğe yazmak... Doğançay'ın kitle kültürünün siya- sal, kültürel ve sosyal yansımalannı bire bir taşıyan duvarlardan esinlen- miş olmasından kaynaklanan ve irde- lenmesi gereken bir diğer özellıği de kuşkusuz kent olgusuyla örtüşen bir sanatsal üretim ortaya koymuş olma- sı. Çevresine olan duyarlılığını orta- ya koyan bir özelliği daha var: Re- simleri gerçekten 40 yıldır yaşamını sürdürdüğü New York'u akla getiri- yor. Bu arada, bu sergiyi Doğançay'ın neden Doğu'ya özgü mistik bir mü- zik eşliğinde izletmek istediği de bel- ki üzerinde düşünülmesi gereken bir soru... Doğançay'ın çeşitli dönemlerinden başka seçkileri de farklı galerilerde görebilirsiniz: Galeri Baraz'da "Son Yapıtian", Mine Sanat Galerisı'nde "Dönemler", Galeri Binyıl'da "Ka- pılar", Galeri G'de "KaJpter" ve Ada- na'daki Görüntü Sanat Galerisı'nde "1982-1995 Yapıtlan" sergileniyor. Farklı bir açıdan Himalayalar Füm, 25 Mayıs'taAnkara ve İstanbul'da gösteriye girecek. Kültür Servisi- Geo, Lıfe ve The National Geographic'in fotoğrafçılanndan Eric Val- li 'Himalaya-Bir Şefın Çocukluğu' adlı bir belgesel-drama film çekti. Gösterildiği ül- kelerde izlenme rekorlan kıran film, Anka- ra ve istanbul'da da 25 Mayıs'ta gösterime girecek. Film, Tıbet sınmnda bulunan ve 1956 yılına kadar haritalarda bile gösteril- meyen Dolpo'da yaşayan, otantik Tibet kül- türünün temsilcisi 4 bin 500 kişilik Budist topluluğun hayatını anlatıyor. Yak (Tibet öküzü) kervanlanyla taşıdıklan tuzu, gıda maddeleriyle takas ederek geçimlerini sağ- layan Dolpo halkı, mücadeleci tarzıyla Amerikan yerlilerine benziyor. Aralannda- ki fark, Kızılderililerin yok edibnesine kar- şın Dolpolulann hâlâ direniyor olması! 40 kişilik bir ekiple gerçekleşen film çe- kimleri toplam 8 ay sürdü. Eksi 25 derece- de, şiddetli rüzgâr ve kar fırtınalan altında yapılan filmde Dolpo halkından 40 kişi de rol aldı. Himalaya filminin müziklerini Microcosmos'un müziğini yapan Bnıno Coulais gerçekleştirdi, Tibetli genç sanatçı TseringLodoe'nin yanı sıra Budist rahipler korosunun vokalleri de eşlik etti. Film, en son 2000 yılında 'En iyi görün- tü' ve 'En ryi müzik' dalında iki Cesar ödü- lüne layık görüldü. 1999'da Flanders Film Festivali'nde 'Golden Spur"un yanı sıra 'En iyi müzik' ve 'Özel ödül'ün sahibi ol- muştu. Aynca 2000 yılında Oscar'a da aday gösterilmişti. Bugün okurlarıyla buluşuyor Harry Potter'ın 2. kitabı çıkıyor Kültür Servisi - Top- lam 42 dilde 140ülke- de iki yılda yüz milyon okura ulaşan Harry Potter'ın ikinci kitabı 'Sırlar Odası' Sevin Okyay'ın çevirisiyle 50 bin adetle bugün okura ulaşıyor. Yapı Kredi Yayınlan 'Sırlar Odası'nı istan- bul'da Galatasaray'da kuracağı pazarda satışa çıkaracak. Bugün saat 13.00'te Bağdat Caddesi, Baha- nye, Kadıköy Meyda- nı, Beşiktaş Çarşısı ve Taksim'de dolaşacak Harry Potter'lar ikinci kitabın çıkacağını du- yuracaklar ve aynı za- manda kurulacak Har- ry Potter Pazan'nda da kitap Türkiye'de ilk kez okurla buluşacak. Harry Potter'ın bü- yücülük okulundaki ikinci yılında başın- dan geçenleri anlatan J. K. Rowling'in Har- ry Potter ve Sırlar Odası, tıpkı birinci ki- tap gibi bir solukta okunan sürükleyici bir macera. Üçüncü kitap Türkiye'de ağustosta, dördüncü ekimde ya- yımlanacak; beşinci kitapla da dünya yaka- lanmış olacak. ilk kitap'FelsefeTa- şı'nın WB tarafından gerçekleştırılen filmi de tamamlanmak üze- re. Kasımda gösterime girecek olan Harry Potter'ı ülkemızde o- cak ayında izleyeceğiz. terailli gençlerin müzik keyfi • KUDÜS(AA)-Irlandalı 'Westlife' ve Ingiliz '5ive' müzik gruplan, Israil'in Tel Aviv kentinde on binlerce genci. verdikleri konserle coşturdu. Tel Aviv'deki Yarkon Park'ta dün venlen açık ha\ a konserinde pop gruplan hit parçalarını seslendirirken Israil helikopterlerinin Filistin hedeflerine yönelik füze saldınsı sürüyor. Batı Şeria ve Gazze Şendi'nden bomba seslerı yükseliyordu. İkinci kez Israil'e gelen gruplardan "5ive"ın, hayranlan tarafından "J" olarak bilinen solisti Jason Bro\vn, konsere bir Israil bayrağını vücuduna sararak çıktı. Modern Folk Üçlüsü ile nostalji • Kültür Servisi - Türkiye'nin köklü müzik gruplarından olan Modern Folk Üçlüsü. 23 Mayıs Çarşamba günü Iş Sanat Kültür Merkezi'nde vereceği konserle müzikseverlerle buluşacak. Uzun bir aradan sonra ilk kez bir araya gelen topluluk. konserden elde edilecek tüm geliri TED Istanbul Koleji Vakfı'na bağışlayacak. 1969 yılında Ahmet Kurtaran, Selarni Karaibrahimgil ve Doğan Canku tarafından kurulan, 1978 yılında yapılan Seul Şarkı Yanşmasf nda 'En lyı Performans Ödülü'nü alan topluluk, geleneksel ve çağdaş değerler arasında bir müzik köprüsü kuruyor. Ayler Karamani'nin 44. sanat yılı , B Kültür Servisi - Seramık sanatçısı Ayfer Karamani. 44. sanat yılını 16 Haziran'a dek Aksanat Galensf nde açacağı bir sergiyle kutluyor. 1998 yılında New York'ta açmış olduğu son kışisel sergısınden bu yana hazırlıklannı sürdüren sanatçının bu çalışmaları iki yıldır yaptığı işlenn yanı sıra son 10 yılın bir özeti anlamında. Insan öbekleri üzerine çalışan Ayfer Karamani yapıtlannı şöyle değerlendinyor: "Onlar bazen grup olarak kalıyor. kimi yerde tekelleşıyor. kimi zaman da çocuklaşıyor. Heykeller ve panolar hep bu ınsanlarla var oluyor. Sonra duygular beden diliyle aktarılmaya başlanıyor." BUGÜN • HARBİYE CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA TtYATROSU'nda saat 20.30'da 19 Mayıs Gençlık Konserlerı kapsamında Cem Karaca, Kıraç ve Funda Ararın konseri izlenebilir. (212 317 77 00) • ST. JOSEPH LİSESİ SERGİ SALONU'nda saat 18.00'de GAV Seramik Atölyesi'nin karma seramik heykel sergisi açılıyor. (216 414 52 60) • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da MSÜ Devlet Konservatuvarı 'Genç Senfoni Orkestrası'nın konseri gerçekleşecek. (232 98 30) STANBUL fiYATRO: ESTiVALi HER YIL 'APILSIN. .İYATRO: ESTiVALi MSASIN.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle