15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 MAYIS 2001 PAZARTESİ HABERLER Türk: Yargıya müdahale yok • tstanbul Haber Servisi - Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Romanya Adalet Bakanı Michaela Rodica Stanoiu'nun davetlisi olarak resmi bir ziyaret için Bükreş'e gitti. Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Türk, Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun, hâkimler ve savcılar hakkında hangi durumlarda disiplin incelemesi ve soruşturması yapılacağını gösterdiğini beîirterek "Bu çerçevede hareket edilmesi yargıya müdahale anlamına gelmez" dedi. Uhjcanlar davası 5. Ağır Ceza'da • ANKARA (AA)- Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Ulucanlar Cezaevi'nde meydana gelen olaylardan sonra 85 kişinin yargılanmasının, çekilmeleri kabul edilen başkan ve üyeler dışında oluşturulacak bir heyetle, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılmasına karar verdi. Adalet Bakanlığı, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti'nin davadan çekilme karanndan sonra yargılamanın Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam etmesine ilişkin karannın yazılı emir yoluyla bozulmasını istedi. Osman Durımış Isviçre'de • İSTANBUL(AA)- Sağlık Bakanı Osman Durmuş, Cenevre'de yapılacak Dünya Sağlık Örgütü'nün (WH0) 54. Genel Kurulu'na katümak üzere Isviçre'ye gitti. Bakan Durmuş, hareketinden önce Atatürk Havalimanrnda yaptığı açıklamada, WHO'nun bu yılki genel kurul toplantısında, "bebek ve çocuk beslenmesi, sağlığın iyileştirilmesi, bulaşıcı hastalıklann kontrolü, tütün kontrolü, ilaç stratejısı, akıilı ilaç kullanunı, ilacın hastaya ulaşması, ilacın kalitesi ve ruh sağlığı" konulanrun ele alınacağını bildirdi. Hak arayan öğrenciye ceza • IZMtR (Cumhuriyet Bûrosu)-Eğitim-Senl No'lu Şube Hukuk Sekreteri Haşim Kozakbaş, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Izmir Meslek Yüksekokulu'nda, çeşitli adlar altında para alınmasına karşı imza kampanyası başlatan 8 öğrenci hakkında soruşturma açıldığını bildirdi. Kozakbaş. Izmir Meslek Yüksekokulu'nda. öğrencilerden öğrenim belgesi, staj dosyası, mezuniyet belgesi, staj başvuru formu adı altında 39 milyon lira ücret alındığmı belirtti. Rüşvetçi polislere dava • ANKARA (AA) - Ankara Cumhuriyet Başsavcıhğı, halk otobüsleri şoförleri ile kaçak CD satıcılanndan "rüşvet aldıklan" iddiasıyla tutuklu iki polis memuru hakkında 9'ar yıldan az ohnamak üzere hapis cezası istemiyle dava açtı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Fethi Şimşek'in, Kavaklıdere Kavşağı'nda halk otobüslerinden rüşvet alınması olayıyla ilgili olarak hazırladığı iddianamede, otobüs şoförü Aydın Doğan'ın, trafık polisi Nurullah Bulut'un şoförlerden her ay 40 milyon lira rüşvet aldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğu belirtildi. Aile hukukunda önemli değişiklikler yapan Medeni Kanun, 76 yıl sonra yenilendi Kadın-erkek eşideniyor• Artık koca evin reisi değil. Eşler, evlilik birliğinde eşit söz hakkına sahip olacak. • Eşler, oturacaklan evi birlikte seçecekler. • Evlenme yaşı, kadın ve erkek için 18 yaşından gün alma şartına bağlanırken olağandışı durumlarda, 17 yaşından gün alan erkek ve kadın, yargıç izniyle evlenebilecek. • Evlilik dışı çocuklar da evlilik içi çocuklar gibi eşit haklara sahip olacaklar. • Evlatlıkla evlenme, kesin evlenme yasağı kapsamına alındı. • Cinsiyet değiştirme zorlaştınhyor. • 'Onur kıncı davranışlar' boşanma sebebi sayılacak. ANKARA (AA) - Türk hukuk siste- minde önemli bir yeri olan Türk Mede- ni Kanunu, 76 yıl sonra yeni baştan ya- zılıyor. 1.5 yıl önce TBMM'ye sevk edi- len tasan, uzun komisyon maratonunu tamamlamak üzere. 1030maddeliktasa- n, mal rejimini düzenleyen ve henüz gö- rüşülmeyen 80 maddesi dışında önemli Emniyet raporu Organize suçlara kanşanlar tahsilsiz ANKARA (AA) - Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücade- le Daire Başkanlığı 'nca, orga- nize suçlann sosyolojik yapı- sına ilişkin bir değerlendirme raporu hazırlandı. Raporda, 1998-2000 yıllan arasında işlenen organize suç- lar, suça kanşanlann yaşlan, eğitim durumlan, meslekleri ile organize suçlann işlendiği bölgeler ele alındı. Organize suçlann işlendiği bölgelerin sanayi, inşaat ve tu- rizm sektörlerini diğerlerine göre bünyesinde daha fazla banndırdığı belirtilen raporda, bu bölgelerde "harareüi piya- salar" yaşandığı kaydedildi. Rapora göre, Marmara, Akde- niz, Ege ve Iç Anadolu bölge- leri organize suçlann yoğun olarak gerçekleştigi bölgeler arasında ilk sıralarda yer alı- yorlar. Bunu eğitimle ilişkilendir- menin mümkün olduğu belir- tilen rapora göre, yakalanan kişilerin eğitim durumlan şöy- le: 4 yılhkvüksekokul mezunu: 145kişi." 2 yılhkvüksekokul mezunu: HOkişi, Lise mezunu: 497 kişi, Ortaokul mezunu: 427 kişi, Ükokul mezunu: 991 kişi, Okuma-yazma bilmeyen: 31 kişi. Raporda, organize suç ör- gütlerine katılan kişilerin yapı- sı şöyle anlatılıyor: "Kendine haksız kazana he- def edinen organize suç örgüt- lerine geneUikle az para kaza- nan iş sektörlerindeki ldşfler ile işsizlerin veemekli kişilerin ko- lav para kazanma güdüsü Oe kanldıklan, örgütün yönlen- dirmesi De suç işJedikleri göriil- mektedir. Bu paraleMe galeri- ci. müteahhit ve tekstiki gibi geniş maddi imkânlara sahip kişilerin alacak-vereceksorun- lan karşısında bu suç örgütte- riyle bağlann kurdukian ve bunlan araa olarak kuuandık- lan anlaşümaktadır." değişikliklere uğramadan kabul edildi. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ta- rafindan "21. yüzyıla yakışır, kadın-er- kek eşitiiğini sağlayan ve anayasa diline uygun çağdaş bir medeni kanun" oiarak tanımlanan tasan, bir aksilik olmadığı takdirde haziran ayında Meclis Genel Kurulu'nda "temel kanun'" olarak görü- şülecek. Tasan, "Başlangıç", "Kişiler Huku- ku-, "Afle Hukuku", "Miras HukuloT ve "'Eşya Hukuku" başlıklannı taşıyan dört kitaptan oluşuyor. Kadın ve erkeğin her alanda eşitliği il- kesine dayanan tasanmn dili, anayasa ve günümüz Türkçesine uygun hale getiril- 'FP tstanbul tl GençHk Komisyonu'nun "BaharŞenliğP Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda yajpıkfa. "Harem- selamhkw düzeninde oturulan şenngin açıhşında Istiklal Marşı okunurkcn baa kişiler ayağa kalkmadı. (Fotoğraf: ÇANER ÖZTÜRK) Kutan: Bankalar ve Telekom yasalan anayasaya aykın FP iptaldavasıaçacaktstanbul Haber Servisi - FP Genet Başkanı Recai Kutan. Merkez Bankası, Bankalar ve Telekom yasalannı inceledik- lerini belirterek "Anayasaya aykın olduğu Sk planda görü- lüyor. Detayhinceiemedenson- ra bu kanaatimiz pekişirse, va- Idt geçirmeden bu yasalann ip- tali için Anayasa Mahkcme- sftıde dava açüacakür" dedi. Recai Kutan, Eminönü Kültür Merkezi'nde basına kapalı ola- rak gerçekleştirilen "FPÎstan- bul Genışletilmiş îl Divan Top- 180051" öncesinde, gazetecile- rin sorulannı yanıtladı. TB- MM'de önceki gün Telekom Yasa Tasansı görüşülürken FP milletvekillerinin Genel Kurul Salonu'nu terk etmelerine iliş- kin bir soru üzerine Kutan, kendilerinin baştan beri Türki- ye'nin içinde bulunduğu eko- nomik sıkıntılardan çıkış için "bu yasalann gündeme getiril- mesinin" nedenini anlayama- dıklarını söyledi. Kutan. FP olarak Türk Tete- kom'un özelleştiriimesine kar- şı olduklannı ve özelleştirme- deki mantığın "bir kamu ikti- sadi teşekkûhlnün zarar etme- si ve teknolojrye ihtiyaçduyma- s halinde. bütçe irakânJannın da buna imkân vermemesi du- rumunda" düşünülmesi ge- rektiğini ifade etti. Recai Ku- tan, basma da yansıyan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcı- sı Hüsamettin Özkan'ın oda- sında yapılan konuşmaların olaym gerçek yüzünü ortaya koyduğunu savunarak şöyle devam etti: "Öksüz, Derviş'e' Siz bura- ya ABD tarafından özel ola- rak gönderilmiş biri misiniz? Türk Tdckom'u ABD şirket- lerine peşkeş çekmek üzere mi buraya geldiniz?' demiş. Tabii biz bu ölçüde ağırbir be- yanda bulunmak istemiyoruz. Ancak ister adına 'özelleştir- me',ister 'satış' deyin,bunda- ki mantığı da anlamanuz mümkün değuV di. Tasan, görüşülmeye başlandığı ilk günden itibaren dili nedeniyle eleştirildi. 1926 yılında yürürlüğe giren Türk Me- deni Kanunu'nun, dönemin Adalet Ba- kanı Mahmut Esat Bozkurt tarafından kaleme alınan gerekçesi yeni tasanda da korundu. Evlenme işlemi halen sadece erkeğin bulunduğu yerde yapılır- ken tasanyla kadının bu- lunduğu yerde de gerçek- leştirilebilecek. "Koca"nın evin reisi ol- ması hükmü değiştirilerek evlilik birliğinin yöneti- minde kadın ve erkek eşit söz hakkına sahip olacak. Eşler, evlilikbirliğini tem- sil etme yetkisine sahip olacaklar. Eşler, birliğin temsil yetkisini kullandıklan hallerde, üçüncü kişilere karşı da müteselsilen so- rumlu sayılacaklar. Kadının evlilik birliğini temsil yetkisini kötüye kullanması halinde, koca- nın bu yetkiyi kaldırması- na ilişkin hüküm değişti- riliyor. Buna göre, eşler- den her birinin temsil yet- kisini aşması veya bu yet- kiyi kullanmada yetersiz kalması halinde, temsil yetkisinin sınırlandınlma- sı veya kaldınlması konu- sunda karar verme yetkisi yargıca bırakıhyor. Eşler, oturacaklan evi birlikte seçme hakkına sa- hip olacaklar. Mevcut dü- zenleme ise kadına, koca- nın belirlediği evde otur- * ma zorunluluğu getiriyor. Evlenen kadın, isterse kocasının soyadının yanı sıra kızlık soyadını da kul- lanabilecek. Erkekde yar- gıç karanyla eşüıin soya- dını alabilecek. Boşanan kadın, evlenmeden önce- ki soyadını kullanabile- cek. Bu soyad, kadının ta- nındığı soyadı da olabile- cek. Türk-îş lideri Meral: Kriz sonrası ücretler yüzde 18 geriledi Mairejiminde Eııflasyoıı kayıpları karşılansm ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk-lş Genel Başkanı Bavram Meral, toplusözleşme görüşmelerinden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in "Kamu işçiîerinin aldığı ücretin üçte birine çalışacak 10 milyon işsiz var" sözlerine tepki gösterdi. Hortumlanan bankalann hesabının yapılamadığı, bazı siyasilerin yapılan talan ve vurguna seyirci kaldığı bir ortamda, işçilerin emeklerinin karşılığını almaya çalıştığını belirten Meral, "Biz sadece enflasyondan kaynaklanan kavıplanmızuı giderilmesini istiyoruz" dedi. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, Devlet Bakanı Keçeciler'in "Türk- Iş'le uzlaşma sağlanamaması durumunda, her işyeriyle ayn ayn görüşeceğiz. O zaman kamu kurumlanna kâr eden versin, etmeven vermesin diyeceğiz'' sözlerine, "Türk-!ş içinde kurduğumuz biıiiği, bu tür söylemlerle bozamazlar" yanıtını verdi. Meral, şöyle devam etti: "Bankalann hortumlandığı. bazı '' siyasilerin bu talan ve vurguna seyirci kaldığı bir ortamda, biz enflasyon karşısuıda direrüyoruz. Hükümete, uğradıgunız kayıplann gideribnesi istemiv le gittik. Bu hafta içinde bir araya gelerek bir sonuca ulaşmaya - çalışacağız." Ote yandan, ekonomik kriz sonrası Temmuz 2000'e göre ücretleri ortalama yüzde 18.8 gerileyen kamu işçiîerinin bu kaybının Mayıs başı itibanyla yüzde 30'a ulaştığı bildirildi. Tasan, eşler arasında sorunlara neden olan "mal aynhğırejimi"yeri- ne, evlilik süresınce edi- nilen mallann ortakpayla- şılmasmı öngören "edinil- miş mallara katrima" reji- mini yasal mal rejimi ola- rak kabul ediyor. Evlilik birliğinin boşanma, ölüm veya diğer sebeplerle so- na ermesi halinde, "edi- nflmiş mallara kauhna" yasal mal rejimi olarak kabul edilmesine karşılık eşler, istedikleri takdirde "mal aynhğı", "paytasma- h mal aynhğı* ve "mal or- takhğı'' rejimlerinden bi- rini, mal rejimi sözleşme- si yaparak seçebilecekler. SfflR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Şinasi de kim diyebilirsiniz? Şinasi Haznedar, Trabzonlulann yakından tanıdtğı bir isim. "Em- pati grubu" adı verilen bir grup- lan varTrabzon'da. Empati gaı- bu, çok farklı ve zıt kutuplardan insanlann bile birbirine söyleye- cekleri bir şeyler vardır, düşün- cesiyle kuruldu. Zaten Empati grubu içinde de farklı siyasi egi- limdeki insanlar yer almıştı. Bu düşündüklerini gerçekleştirebil- mek amacıyla, Trabzon'da çok sayıda toplantı düzenlediler. Yargıtay Başkanı Sami Sel- çuk'tan, FP'Iİ Mehmet Elkat- mış'a, ÖDP Başkanı Ufuk Uras'tan, gazeteci Fehmi Ko- ru'ya, Agos Yayın Yönetmeni Hrant Dink'ten Profesör Eser Karakaş'a kadar çok farklı eği- limden onlarcaaydını Trabzon'a çağirdılar. Şinasi, işte bu toplantılan dü- zenleyen goıbun etkili üyelerin- dendi. Şinasi, jeoloji yüksek mü- hendisi, 23.5 yılhk devlet me- muru. Kısa bir süre öncesine ka- dar Trabzon Bayındırlık Iskân ll Müdüriüğü'nde çalışıyordu. 8 yıl Şinasi'ye Reva Görülenler Enerji Yapı Yol Sendikası'nın Trabzon Şube Başkanlığı'nı yaptı. Kamu çalışanlannın gnev- li toplu sözleşmeli sendikal hak- lar mücadelesinin de etkin un- surlanndan birisiydi. Şinasi, aynı zamanda Trab- zon'daki yerel gazete Güneba- kış'ta haftada üç gün "Demok- rasi Yazılan" başlığı altında dü- şüncelerini dile getiriyor. Her de- mokrat aydın gibi, insan hakla- nnı, demokrasiyi, özgürlükleri savunuyor; eleştirici bir tutum alıyor. Trabzon gibi gelenekleri- ne bağlı bir kentte, çok farklı dü- şünceleri bir arayagetiımek, üs- tetik özgürlükleri savunmak ko- lay iş değil. Hele ülke çapında kamplaşmanın ve gerilimin, bir siyasi rant olarak kullanıldığı bir ortamda bu daha da zor. * • • İşte bu ortamda Şinasi'nin emekliliğine kısa bir süre kala Van'a sürgün edilmesi gerçek- (eştirildi. Sürgün, yalnızca Şina- si'yle sınırtı kalmadı; eşi Türköz Haznedar da Trabzon'dan Samsun'a sürgünle yüz yüze geldi. Türköz Haznedar mimar Karayollannda tesisler şefi ola- rak çalışıyordu. Şinasi, 28 Şu- bat'ta, eşi Türköz de Nisan'ın ilk haftasında birbirierinden bin ki- lometrelik uzaklıktaki iki ayn kente sürüldüler. 16 yaşındaki oğullan Onur ise Trabzon Ana- dolu Lisesi'nde. Senenin orta- sında annesi bir tarafa babası bir tarafa gönderildi. O ise ne yapacağını şaşırmış durumda. • • • Bütün bu sürgün olaylannın ardındaki kişiyi merak ediyor musunuz? Söyleyeyim, Trab- zon MHP milletvekili Orhan Bı- çakçıoğlu. Bıçakçıoğlu. daha önce çeşitli yaralama ve saldın olaylan nedeniyle hakkında so- ruşturmalar, davalar açılmış bir ülkücü. DSP milletvekili karde- şiyle de bu tavırlan yüzden küs- tükterini gazetelerden okumuş- tuk. Bıçakçıoğlu adını en son, TBMM'de kadın haklanyla ilgili yeni düzenlemeler sırasında, kadınlann evlilikte kazanılan mala ortak olmasına karşı çıkan ve tepki gösteren milletvekili olarak duyurdu. İşte bu milletvekili, Trab- zon'daki yerel Zigana TVde Şi- nasi'yi sürdürdüğünü açıkça söylüyor. Herkesin gözü önünde hiç fütursuz bu açıklamayı yapı- yor ve sürgün olayı gerçekleşti- riliyor. Üstelik bu sürgün, ailenin korunmasını ve çocuklann eği- tim alma hakkını da ortadan kal- dınyor. Çünkü Türköz ve Şinasi Haznedar'ın başka bir kente sü- rülmesiyle, oğullannın eğitimini nerede nasıl sürdüreceği belir- siz bir hale gekJi. Haznedar aite- sinin birferdi de IstanbuPda. Ai- lenin büyük oğlu Burak da Istan- bul'da Yıldız Teknik Mimarltk okulunda öğrenci. İki memur, sınırlı maaşlanyla, başka başka kentlere sürülecek- ler. Çocuklan başka başka şehir- de kalacak ve onlar, bu kriz or- tarnında bütün bunlan nasıl ba- şarabilecekler? Şinasi, bu sür- gün olayının yarattığı yıkımı ha- frfletebilmek amacıyla Trabzon Belediyesi'nde bir iş buluyor. Böylece hem yaklaşan emeklili- ğini sağlamak hem de Trab- zon'da kalmak istiyor Ancak bu- nu yapabilmesi için bağlı olduğu bakanltğın ona izin vermesi ge- rekiyor. Bayındıriık Bakanı MHP'li Koray Aydın da bu izni veımiyor. Böylece Şinasi'nin bü- tün çıkış ydlan tıkanmtş oluyor. • • • Türkiye, AB'ye giriyor ve de- mokratikleşiyor mu? Bir me- muru, sırf düşürAlerini be- ğenmediği için kaRiisini baş- ka yere, eşini başka yere süre- rek, çocuklannı çıkmaz içinde bırakarak AB'ye de gireriz, de- mokrasiyi de yakalanz. Türköz ve Şinasi Haznedar'a yapılanlar, Türkiye'yi yöneten mantığın hâlâ yerinde saydığı- nı göstermesi bakımından u- mut kıncı. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Sevgili Anneciğim, Her yılın mayıs ayında 'Anneler Günü' kutlanıyor. Sen aramızdan erken aynldığın için bu kutlamagün- lerini seninle yaşayamadık. Belki hoşuna gidefdi, belki de 'para tuzağı bunlar, şimdi armağan öye dünyanın parasını harcartar' diye hoşnutsuzluk gös- terirdin. Sizin annelik dönemleriniz tutumluluk yfla- nna rastlamıştı. Sizler, eskileri bozup yeni yapmayı, çorap yamamayı bilen annelerdiniz. Ama bu gürle- rin de kendine özgü bir tadı var doğrusu. Her dö- nem kendine özgü yeni özellikler taşıyor. 'Günümüzün anneleri çocuklannı biraz fazla mı koruyor?' diye düşünüyorum. Çocuklannın gelece- ğinin daha iyi olmasını istiyorlar, elbette bunu düşün- meleri gerekiyor. Çünkü bugünün anne babalan, ba- şan koşullannın her gün daha da zorlaştığını görü- yoriar. Sizin anne olduğunuz zamanlarda (bizim de çocuk olduğumuz zamanlarda) en önemli görevler kaymakamlık, öğretmenlik, hükümet tabipliği gibi görevlerdi. llçeler için böyleydi; illerdede valilik. mü- hendislik, doktoriuk önemli görevlerdi. Öyle 'dışarı- da masteryaptı mı?', 'kaç yabancı dili var?' türün- den ek göstergeler aranmazdı. Galatasaray Lise- si'ni bitirmek kendi başına meslek sahibi olmak sa- yılıyordu. Şimdi öyle mi ya? Üniversiteler arasında bite 'deöeri/7//cs/ras/'oluşmuş durumda. 'Hangiüni- versitenin hangi bölümünde okuyacağı', bir çocu- ğun geleceğinin en büyük güvencesi sayılıyor. An- neler de bu yüzden çocuklanna anaokulundan baş- layarak 'nitelikli eğitim' vermeyi amaç ediniyorlar. Bu amaç elbette çocuklann geleceğini düşünmek için iyi bir başlangıç. ama çocuklanmızın geleceğini dü- şünürken onlan aşın koruma artına alıp almadığımı- zı da düşünmek gerekiyor. 'Çocuklanmızın iyi bir geleceği olsun' derken. bu geleceğin onlann geleceği olduğunu yeterince dü- şünüyor muyuz? Onlann yaşayacağı bir gelecek ol- ması için, onlan kişilikleriyle, kimlikleriyle, özgüven- leriyle, sorumluluklanyla yaşayacakları bir geleceğe hazırlamamız gerektiğini zaman zaman unutuyor muyuz? Günümüzün anneleri 'çocuklannı hiçbir şeyden yoksun bırakmama'ya çalışırken, onlan 'güçlüklere karşı yeterince dayanıklı yetiştirememe' yanlışını yapmış olmuyoriar mı? Sizin dönemlerinizde 'ço- cuklan kendi sınırian içinde tutarak yetiştirmek' ço- cuk terbiyesinin temeli sayılırdı. Çocuklan şımartmak bir aile için görgüsüzlük, bir anne için ise ihmal de- mekti. Bizler hiçbir zaman şımaramadık, ev hayatı- ntn ekseni olamadık. Çok küçük yaşlarda çevremiz- den, ailemizin hayatından sorumlu olmayı öğrendik. Bizden ne istendiğini anlamaya çalışır, onu yaparak büyüklerimizin beğenisini kazanmayaçalışırdık. Bü- yüklerin beğenisi de öyle kolay kolay kazanılmazdı. Hemen her konuda her zaman dikkatli olmak zorun- daydık. Üzerimizde aşırı bir kontrol olduğu da sanıl- mamalı. Tersine, bize güvenilirdi. Evden sabah çıkıp akşam eve geldiğimiz yaz günlerinde bile öyle ince elenip sık dokumalı soruşturmalaryapılmazdı. Söy- lediklerimiz dikkatle dinlenir, bize güvenilirdi. Bu da bize erken yaşlarda özgüven ve özdeğer duygusu olarak dönerdi. Ama biz taşranın bize uçsuz bucaksız gelen or- manlannda, korulannda yetiştik, SapancaGölü'nde yüzmeyi öğrendik. Bugün kentlerin beton yığınlan içinde, trafik yoğunluğu içindeki yollannda büyüme- ye çalışan çocuklar nasıl bir özgüven kazanabilir ki? Gene de günümüzün çocuklanna daha çok sorum- luluk vermek gerekiyor. Çünkü karşı karşıya kaldık- lan tehlikeler çok daha fazla. Bu yüzden de günü- müzün anneliği çeşitli açılardan güç. Çocuk yetiştirme kültürümüzün bir zayıf yanı, an- nelerin çocuklannı hemen hemen yalnız büyütmek zorunda olmalandır. Bu durum hiç değişmedi. Biz- leri de annemiz büyütmüştü, bugünün çocuklannı da anneleri büyütüyor. Babalann çocuk büyütmedeki sorumluluğu yeni yeni anlaşılıyor. Genç babalar ar- tık annetere daha çok yardımcı. Gene de asıl yük an- nelerin üzerinde. Anne hakkı ödenmez. Buna yürekten inanıyorum. Ne yapsak, ne söylesek anne hakkını ödeyemeyiz. Bebeklik çağımızda bizi yalnız bırakmadıklan için, Büyürken hep yanımızda olduklan için, Büyüdükçe bizi bize bıraktıklan için, Annelerimize şükran duyuyoruz. ' Sevgilerimiz hep onlaria olsun. ' E-mail: erdalatakfr; superonline.com ' ' Faks:0 212-513 90 98 Deniz Baykal afet bolgesinde Belediyelerin borcu ertelensin MEHMET ALİ SOLAK ANTAKYA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Hatay'da yaşa- nan sel felaketinin ça- pının Türkiye'yi etkile- yecek büyüklükte oldu- ğunu belirtti. Bir süre önce CHP'den istifa e- den Antakya Belediye Başkanı tris Şen- türk'ten bilgi alan Bay- kal, "Bölge be- lediyelerinin borçianıun si- linmesi gerek" dedi. Deniz Bay- kal, dün sel fe- laketinden en çok etkilenen bölgeler- den olan Samandağ il- çesine bağlı Aknehir ve Uzunbağ beldelerinde incelemelerde bulundu. Aknehir Belediye Baş- kam Mehmet AK Gu- lûm'ü makamında zi- yaret eden Baykal, bu- rada yaptığı konuşma- da, selin bölgede ağır bir tahribat yarattığına dikkat çekerek sözleri- nı şöyle sürdürdü: "Ül- kemizüı büyük ekono- mik sıkmnlara girdi- ğl,bir ortamda insanlar bir de bu afete maruz kaldılar. Türkiye çapın- da merkezi bir desteğe ihtiyaç var." Dikkatleri, bölgeye çekmeye amaçladıkla- rını anlatan Baykal, "Afetin unutulmaması- nı sağlamak istryoruz" dedi. Baykal daha sonra selden en çok etkilenen Antakya'da in- celemelerde bulundu. Bir süre önce CHP'den istifa eden Belediye Başkanı Iris Şentürk'ü maka- mında ziyaret eden Baykal. "Bölgelerdeki belediyeler zaten zor durumdavdu şimdi da- ha da zora düştüler. Be- lediyelerin borçlan der- hal ortadan kaJdınlma- h, devletşefkatii eBni bir an öncebu bölgeye uzat- mahdn-, buna ciddi ihti- yaç var" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle