Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HABERLER
Tanmın kurtuluşuLATİFMUTLU*
ranm; bakımsız, işlevsiz ve ve-
rimsiz. Türkiye'nin gücünü
belirtmek gerektiğinde, "Biz
dünyada, gıda ûretimi bakunındao
kendi kendine yeten yedi ûikeden bi-
riyiz" diye övünmekte idık. Bugün
için bu düşüncenin geçerliliği kalma-
mıştır. 1983 yıluıdan sonra, tanm
ürünleri ve gıda maddelerindeki fıyat
artışlannı önlemek amacıyla, yerli
üreticileri terbiye için gümrük kapı-
lan açılınca, üÜcemize çok ve deği-
şik gıda maddeleri girdi. Ilk yıUarda,
patates, peynir gibi bazı maddeler
yerli ûreticinin elinde kaldı. Bazı yö-
relerde, gösteri yapan, konuşan ve
ağlayan ûretici, sesini duyuramayın-
ca üretimi azalttı. Anamur'da muz
bahçeleri sökülüp yerine başka bitki-
ler dikildi. Niğde ve Bolu'da patates
üretimi azaldı.
Tanm sektörü önceleri, ekonomi-
mizin temel unsuru idi. 1968 yıhnda
milli gelirimızin yüzde 33 'ünü veren
tanm, bugün yüzde 14'e gerilemiş
durumda. tmalat sanayii ve hizmet-
lerin verimli yükselişine bağlı ola-
rak, tanmın payının azalması doğal-
dır. GSMH içinde tanm kesıminin
gelişme hızı da düşüktür.
Tarımda verimsizllğln
başlıca nedenlerl
Köylümüz, yüzyıllardan bu yana
uygulamakta olduğu ekim ve hasat
tekniğini, geliştirmeden ve değiştir-
meden sürdürdüğü için. verim son
derece az. Devletin, tanmda, köylü-
müze yol gösterecek örnek işletme-
leri ve araştırma kurumlan bulunma-
sına karşm, belirlenmiş ve uygulana-
bilir bir tanm politikası bulunma-
maktadır. Köylümüz yalnız başına,
dünyadan kopuk olarak yaşammı
sürdürmeye çalışmaktadır.
Tanm Bakanlığı'nın taşradaki zi-
raat mühendisleri, köylü ile diyalo-
ğa giremedikleri için, bakanlığın em-
ri ile şehirdeki finn ve pastaneleri de-
netlemeyebaşlamışlardır. Köylümüz
doğa ile savaşta yalnız bırakılmıştır.
Köylüyü bilgilendirme ve ona ör-
nek olma amacıyla var olan Devlct
Tanm İşletmeleri, köylüye örnek ol-
maktan uzak. Çünkü köylümüz. bu
işletmelerden daha randımanlı üre-
tim yapıyor.
Eğltlm düşük
Doğrudan tanmda çalışan nüfusu-
muz on milyondan fazla. Işgücümü-
zün yüzde kırk beşini oluşturan bu
önemli kesım, verimsiz ve atıl. Orta-
lama çalışma süresi yılda iki ayı geç-
mıyor. Eğitim durumu oldukça za-
yıf. Kırsal kesimde yaşayan yetişkin
nüfusumuzun eğitim düzeyi şöyle-
dir; yüzde 18'i hiçbir okul bitirme-
miştir, çoğu okuryazar değildir. Yüz-
de 72'si ilköğretim, yüzde 8'i lise me-
zunu. Yükseköğrenim görenlerin
oram, yüzde 2'nin altmda. Açıkça
görüldüğü gibi, yüzde doksanı ilköğ-
retimden daha fazla eğitim göreme-
miş olan tanm kesiminden, daha faz-
la verim beklemeye hakkımız yoktur.
İlerleme yolc
Birleşmiş Milletler'in yayımladığı
yeni raporda, 1981 ile 1998 arası 17
yıllık bir zaman sürecinde, Türki-
ye'de tanm kesiminde bir ilerleme ve
gelişme olmadığı belirtiliyor.
1981 'de hektar başına 1869 kilog-
ram hububat elde edilirken 17 yıl
sonra, 1998'de 2196 kilogram oldu-
ğu görülüyor. Bu yavaş ilerleme du-
rumu karşısında sessiz kalamayız.
Çünkü, Batı'daki komşulanmız ve
Avrupa, aym süre içinde, tanmdaki
verimliklerini iki katına çıkardılar.
Biz yerimizde sayarken onlar hızlı
ahlımlar yapıyor. Yakın bir zamanda,
dışandan gelecek tanm ürünlenyle
köylümüzün rekabet olanağı kalma-
yacaktır. Avrupa Birliği üyeleri ve
komşulanmızda, hektar başına alı-
nan ürünlerde büyük artışlar oldu.
Finlandiya ve Yunanistan, Portekiz
dışında kalan Avrupa Birliği ülkele-
ri, hektar başına beş tondan fazla hu-
bubat elde etmektedirler. îşgücümü-
zün yansına yakın bir bölümünün ge-
çim kaynağı olan tanmın bu kadar
verimsiz oluşu, köylü kesimin fakır-
leşmesine yol açtığı gibi, dünyamn
gözünde ülkemizin gelişmemiş, ge-
ri kalmış ülkeler arasında sayılması-
na da yol açmaktadır.
Bilgl ekslkliği
Tanm kesiminin geri kalış neden-
lerinın başında, "bflgT eksikliği gel-
mektedir. Tanm, ekolojik şartlara
bağlı bir sektördür. Bu nedenle risk
F
eodal üretim biçiminden kurtulan köylümüzün, Dünya
Bankası'nın kıskacında ezilmemesi için eğitilmesi gerekiyor.
Avrupa ve ABD'nin baskısı ile gümrük duvarlan kaldınlırken
tanm sektörümüzün, bilimsel metotlarla üretim yapan dış dünyadaki
rakipleri ile baş edebilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.
İşgücümüzün yüzde kırk beşini oluşturan tanm çahşanlan, verimsiz ve aül. Ortalama çalışma süresi yılda iki ayı geçmiyor.
faktörii ve belirsizlikler fazladır. Pa-
ranın geri dönüş hızı yavaş ve ser-
maye birikimi yetersizdir. Bunun için
tanm sektörü, değişik şekillerde des-
teklenmektedir. Bununla beraber, bi-
linçli bir işletim sistemı ile bu olum-
suzluklar aşılarak venmi yükseltebi-
liriz. lyi ve uygun tohum seçimi, top-
rağın bilimsel verilere göre işlenme-
si, uygun kımyasal ilaç ve gübreleme
yapıldığı takdirde en az komşulan-
mız Yunanistan ve Bulgaristan kadar
değer elde edebiliriz. Gerçekten,
Türkiye'nin ekolojik koşullar ve ge-
niş tanm alanlan ile tanmsal üretim-
de ileri adımlar atması olasıdır. Bu-
güne kadar uygulanan politikalar, et-
kinliğini artık yitirmiştir.
Plansızlık
Verimsizliğin diğer önemli bir
amili, plansızlık. Kimse ne ekmesi
gerektiğini doğru bikniyor. Plansız-
lık, köylüyü şaşkına çevirmiş. Üret-
tiğim nereye ve ne fiyatla satacağını
önceden bilemiyor. Bilgisizlik ve be-
lirsizlik dalgalamp duruyor. Ekimin
bilimsel olarak münavebeli olması
gerekiyor. Ülke ve dünya pazannı iyi
bilen merkezi planlama ohnadan ta-
nmdan bekleneni alamayız. Şeker-
pancan ekimı, Şeker Fabrikalan ta-
rafindan planlandığı ve denetlendiği
için verim, dünya ortalamasının üs-
tünde ve Avrupa ile yakınlaşan tek
ürün olarak karşımıza çıkıyor.
Sübyanslyonların faklr
köylüye yararı olmuyor
Tanmda yapılan desteklemeler,
zengin tüccar çiftçiye yaramaktadır.
Fakir köylümüz tanmsal sübvansi-
yonlardan nasibini alamamaktadır.
Tanmda ekim ve pazarlama planla-
masının yapılmasına gerek vardır,
desteklemeye değil.
Fındık ve çay ekim alanlan, hükü-
met tarafindan daraltıhnaktadır. Ye-
ni ekim alanlan açılmasına izin ve-
rilmemektedir. Hasat edilen çayı iş-
leyecek ve paketleyecek tesisler ye-
tersizdir. Toplanan çay yapraklannın
işlenemeyen fazla kısmı denize dö-
külerek yok edilmektedir.
Buğday üretimi gerfliyor,
Ithalatımız artıyor
Temel gıda maddemiz olan buğda-
yın dünya, Avrupa ve Türkiye'de
ekim alanı, verimi ve değerleri. sıra-
sı ile şöyledir.
EJdmalanı
Mihon Hektar
Bağday
MilyoBtOD
Türkıye
Avrupa Bırlığı
Dünva
9.4
17.0
220.0
18
100
600
Türkiye'deki verim, dünya ortala-
masının da altında. Bu yüzden her
yıl ileri sanayi ülkelerinden. Fran-
sa'dan, ABD'den buğday ithal etmek
zorunda kalıyoruz.
lllerde valiler emrindeki ziraat mü-
hendisleri ve il tanm müdürlükleri,
köylü ile yakınlık kurup önderlik ya-
pamıyorlar. Toprak Mahsulleri Ofisi
ve bankadan aldıklan kredi ile tan-
mını sürdürmeye çalışan köylünün,
ofisten aldığı tohumun toprağa
uyumsuzluğu veya yeterli yağışın ol-
maması yüzünden borcunu zamanın-
da ödeyemez duruma düştüğüne ara
sıra şahit olmaktayız.
Ülkemizde ziraat mühendlsl
fazlalığı yoktur
Genel bir kanı olarak ülkemizde
ziraat mühendislerinin fazla olduğu
söylenmektedir. Otuz bin ziraat mü-
hendisinin yansı, aldığı eğitimle ilgi-
li bir işte çahşıyor. Diğer yansı ya
başka bir alanda çahşıyor ya da işsiz.
Bu söylemin doğru olup olmadığını
saptamak zor. Başka bir yolla kendi-
mizi kalkınmış Avrupa ülkeleri ile
karşılaştırarak ziraat mühendisı is-
tihdammda ne durumda olduğumu-
zu görebiliriz.
Tanm arazisınde hektar başına dü-
şen yükseköğrenim görmüş eleman
sayısı bakımından Türkiye ile Avru-
pa'yı karşılaştırdığımızda. bizdeki
oranın düşük olduğu ortaya çıkıyor.
Diğer bir yolla, tanm alanmda ça-
hşanlann sayısım, ziraat mühendisi
sayısına böldüğümüzde, bir ziraat
mühendisine düşen tanmcı sayısının,
Türkıye'de çok yüksek olduğunu gö-
rebiliyoruz. Avrupa'daki verimin üs-
tünlüğünün. yükseköğrenim görmüş,
yetişkin personelin varhğından kay-
naklandığı açıkça ortaya çıkıyor.
Ziraat mühendisi ile köylü arasın-
da, ara eleman ola-
rak görev yapacak
yeterli teknisyen
yoktur. Tanm mes-
lek liseleri kaldınl-
dı. Milli Eğitim
Verim
kg/Hektar
1950
5880
2750
Bakanlığı, tanm eğitiminden elini
çekti. Yükseköğretım kurumlannda,
tanm programlannda 12 bin 405 öğ-
renci öğrenim görmektedir. Tanm
alanmda çalışan on milyon köylüye
yaydığımızda. bir teknisyene 800'den
fazla çiftçi düşüyor.
DİE'ninhazırladığı (İSCED) stan-
dartlanna göre, bazı Avrupa ülkeleri
ile Türkiye'deki tanm programlann-
da öğrenim görenler ve hizmet vere-
ceğı tanm personeli sayısı şöyledir:
Zinat proşnnnndan
yeni mezuı olan
Belçika
Ingıltere
AÎmanya
Danımarka
Yunanistan
Ispanya
Itârya
Hollanda
Avrupa toplamı
Avrupa ortalaması
Türkiye
öğrencilcr
1590
6144
11587
880
1022
1799
2963
2731
32681
2513
5350
Tınmda
çalışao(1)Hkişj)
104
511
1046
102
784
1065
1332
247
6438
495
9857
Yninezan
rirut
mühendisi
60
83
90
116
767
591
446
90
-
197
1842
Bu cetvelde açıkça görüyoruz ki.
Türkiye'de ziraat mühendisi fazlalı-
ğı yoktur. Tanm programlanndan
mezun olan bir öğrenciye isabet eden
tanm çalışanı, bazı ülkelerde 60, 90
ve 116 gibi küçük sayılar iken Avru-
pa ortalaması 197 olmaktadır. Türki-
ye'de yeni mezun olan bir tanm öğ-
rencisine tam 1842 tanm çalışanı
düşmektedir. Bu karşılaştırmalar, zi-
raat mühendisi ve tanm teknisyeni
açığımızı gösteriyor.
Tarım eğitim ve
öğretlmlmlz yeterslz
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesin-
de, tanm meslek lisesi artık yok. Bu-
na karşılık 604 imam-hatip lisesi bu-
lunuyor. Tanm Bakanlığı'nın bünye-
sinde, kapanmak üzere olan 10 adet
tanm meslek lisesinde 1125 öğrenci
bulunuyor. Bu sayı koca ülke için son
derece az.
Verimsizlik kronik hale gelmiş gi-
bi görünüyor. Tanm Bakanlığı bün-
yesindeki Tanmsal Reform Genel
Müdürlüğü ile Tanmsal Araştrrmalar
Genel Müdürlüğü ve 37 üretme istas-
yonu, aynca üç araştırma laboratuva-
nnm, yıllardan beri ne tanmda veri-
mi arttırdığı ve ne de ürünü çeşitlen-
dirdiği bugüne kadar duyulmadı. Ay-
nca böyle bir çalışmanm var olduğu
da açıklanmadı.
Tanm kesiminde reel bir gelişme
yoktur. 1999 yılında tanmda yüzde
4'lük bir gerileme kaydedihniştir.
Tanm Bakanlığı'na bağlı, yurdun
çeşitli bölgelerinde bulunan 37 tanm
işletmesi, eski adlan ile Devlet Üret-
me Çiftlikleri bulunuyor. Bu çiftlik-
lerin verimliliği, bizim cahil dediği-
miz köylülerden daha düşük.Bu işlet-
meler verimli yurt arazilen üzerinde
verimsizliği sergiledikleri gibi, milli
bütçeye de yük ohnaktadırlar.
Devlet Üretme Çiftlikleri, yeni adı
ile Tanm tşletmeleri Genel Müdür-
lüğü (TİGEM), 3.8 milyon dekar ve-
rimli araziyle yurdun muhtelif yerle-
rine dağılmış durumda. Bugün için
ulusal ekonomiye yük durumunda
bulunan bu kırsal alanlann ülke ya-
ranna çalışması ve köylüye önderlik
etmesi için bunlann yüksek tanm
meslek okullan haline dönüştürül-
mesi kaçmıhnazdır.
Uygulamalı tanm okullan
Uygulamalı tanm okullannm iki
önemli işlevi olacaktır. 1) Bilimsel
metotlarla toprak işleneceğı için ve-
rim en azından hektar başına 5 ton ta-
hıl olacaktır. Böylece buğday ihra-
catçısı olacağız. Elde edilecek buğ-
day 2 milyon ton olacağı için bunun
piyasa fiyatlanna göre değeri 250
milyon dolar olacaktır. Tanm Bakan-
lığı'nm 2000 yılı bütçesinin 365 mil-
yon dolar olduğunu düşünürsek ola-
yın büyüklüğünü görürüz. 2)Bura-
daki çahşmalar, köylüye yol gösteri-
ci ve örnek olacağı gibi, buralardan
mezun olan gençler yurda dağılarak
diğer köylüyü aydınlatacaklardır.
Buralarda kurulacak tanm meslek
yüksekokullan devlet eliyle işletilir-
se kazanç amacı güdütmeyeceği için
yine verimsiz kalacaktır. Bu işletme-
lerin özelleştirilerek tanm meslek
okullanna dönüştürülmesi, ülke ya-
ranna en uygun yoldur. Acil radikal
önlemler ahnmadıkça, TanmBakan-
hğı'nm modern araştırma ve işletme
kurumlan kendi sırça köşklerinde,
çağm gerisinde kalarak küçük ve
ekonomik değeri ohnayan araştırma-
lannı sürdürmeye devam edecekler-
dir. Köylümüz, fakirlik çembermi kı-
ramadan güneşin altında kavrulup gi-
decektir.
Bugün acil olarak ele ahnması ge-
rekli diğer bir konu da, tanm ürünle-
ri ithal rejiminin yeniden gözden ge-
çirihnesidir. Bilgi, sermaye ve teçhi-
zat bakımından Avrupa'dan daha za-
yıf olan köylümüzü, dışandaki dev
işletmelere karşı korumamız gereki-
yor. Bu koruma, köylümüz, Avrupa-
lı tanm işletmeci ile sosyal, kültürel
ve ekonomik yönden aynı düzeye ge-
linceye kadar devam etmelidir.
Ülkemize çay bitkisini getiren Zih-
ni Derin, Türki-
ye'nin ilkkez mes-
lek yüksek okulu
olan, Halkalı Zira-
at Okulu'ndan me-
zun ohnuştur. Bu
okullar, modern ve
uygulamalı eğitim
vererek bilinçli ve
bilgili çiftçi yetiş-
tirmeyi hedef al-
mışlardı.1931 yı-
lında yapılan üni-
versite reformu ile
Ankara'ya taşına-
rak ziraat fakültesine dönüştürülen
tanm meslek yüksekokullannın ye-
niden açılması, tanm kesimimizin
kaderini değiştirecektir. "BOgffi" in-
sanlar yetiştirmekten başka çaremiz
yoktur.
•Bilgi Üniversitesi Kurucusu
ve Vakıf Başkanı
SALI
ORHAN BURSAU
Nasıl Bir Pantl?
Kamuoyu araştırmaları, parlamentoda bulu-
nan (ve bulunmayan) siyasi partileri güven/de-
ğer sıralamasının en dibine yerieştiriyor. Bu şa-
şırtıcı değil. Başan hanelerine yazabileceğimiz
hiçbir şey yok.
Neden başarısızlar, sorusuna, siyasal/hukuk-
sal/ekonomik/bilimsel/toplumsal çerçevede ala-
cağımız yanıtlann toplamı, aslında, Türkiye gibi
"gelişmekte olan" ülkelerin üç aşağı beş yukan
ortak sorunlannın net bir fotoğrafını verir.
Sorun, Türkiye'yi bu fotoğrafın dışına çıkarta-
cak bir siyasal hareketın yokluğudur. Buna para-
lel, demokrasi kurumlarının yerleşmemiş, gele-
nekselleşmemiş olmasıdır.
Ülkemizde siyasi partilerin de demokrasinin
yerleşmesine bir katkısı yok. Tam tersine, ku-
rum, anayasa, yasa, hukuk, güçler aynlığı vb. gi-
bi demokrasinin temel kavramları mümkün ol-
duğunca vitrinlik/mostralık tutulmaya çalışılıyor.
Ve.. bu tutumun doğal bir sonucu olarak siya-
sal liderlikler halka dayatılıyon
Ecevit, Demirel vb...
Bizi kişi, kişiler kurtaracak!
Tek başına bir hükümet çıksa!
Güçlü bir başkanlık sistemine gidilse!
Bir Atatürk daha gelse!
(Bu ülkeye bir Atatürk daha gelmeyecegini bir
ögrenebilsek...)
Bu açıdan bakıldığında Ecevit'in bu ülkeye
demokrasi kurumlannın ve geleneklerinin yerteş-
mesinde, beklenen ve umulan katkısı yoktur, ol-
mamıştır.
Karaoğlan imajı bile başlı başına bir demok-
rasi sorunuduri 30 yıldır aptal bir masaldır gidi-
yor!
Ecevit, bu açıdan çağdaş değil, geri ülke poli-
tikacı ve demokrasi tipolojisine (fonda, şimdi
kalmayan sosyal demokrat söylemi ile-karşı ta-
rafta ise Baba söylemi ile Demirel) çok uygun-
duıi
Şimdi, yine "Küllerinden yarablan Phonix"
masalı ile kişisel tapınmaya varılmakta, Ecevit
efsanevi kahraman düzeyine çıkartılmaktadır!
Bu ne zaman yapılıyor?
Zamanlaması müthiş!
"Phonix"\r\ artık yeniden varolabilmesi için tek
bir külünden eser bile kalmadığı bir dönemde!
Türk halkına yutturulmak istenen, 50 yıllık aynı
masaldır.
Bizi yine bu bataktan bir kişi kurtaracaktır.
O kişi vardır.
Adı da Ecevit'tir.
(Veya Demirel'dir)
Ecevit bir Phonix'tır.
Askeri dönemden sonra partiyle bütün bağla-
nnı koparmıştır.
Tek başına kalmıştır.
Ve yeniden yaratmıştır kendini.
DSP ile iktidara oturmuştur.
O halde?
Daha kimi bekliyorsunuz?!
Bu ticaret bu ülkede satar. Kitabı da satar. Ya-
zan da. Phonix'le yazan birbirlerini beslerier (Fe-
edback Gazetecilik!).
Ancak öykü Ecevit'in öyküsüdür, benim değil,
bizim değil! "Phonix"\n kişisel öyküsüdür. Inadı,
kararlılığı ile yükselmesinin öyküsüdür. Bir ku-
rumsallaşmanın değil, tek kişinin öyküsüdür. Ül-
keye de bir yaran olmamıştır!
Geride, ne parti olarak neyin kalacağı bellidir,
ne demokrasinin kurumsallaşmasına ne katkıda
bulunduğu bellidir. (Aslında bellidir. negatif etki!)
Bizi geleceğe kişiler taşımaz, hiçbir mılleti ya-
nna kişiler taşımaz, taşıyamaz.
Atatürk bile, o kadar çırpınmasına rağmen,
Türkiye'yi çağdaş dünyaya taşıyamadı. Zamanı
yetmedi. Temelini attığı kurumlar, kavramlar ise
geliştirilemedi, tersine yer yer yokedildi. Türkiye,
en avantajlı ülke konumundan, en dezavantajlı
(Avrupa'nın kıyısında!) ülke konumuna düştü.
Kişiler ölümlüdür, çaresiz Phonix de.
Sürekliliği, gelecekle bağlan ise kurumlar ku-
rar; sürekli geliştirilen, ilerletilen, içeriği zengin-
leştirilen kavramlar kurar.
Bizi "kurtaracak" "dürüst" insan yoktur.
(Bugüne bakın, çok iyi bakın!....)
Yöneticilerin, bürokratlann uyacaklan sağlam
yasalar ve demokratik bir anayasa yoksa; de-
netleme mekanizmalan tıkır tıkır işlemiyorsa; yü-
rütme, yasama ve yargı erklerinin bağımsızlıklan
kurulamamışsa; siyasetçi ve bürokratlann eko-
nomik karar ve uygulamaları sınırlanmamış ve
halkı soyma güçlerine limitler konmamışsa, bu
ülkeyi kurtaracak hiçbir güç yoktur.
Bırakın kişileri...
"Beklenen" bir liderin bile yapabileceği tek
şey, bugünkü yapıyı en zayıf yerinden tepe takla
etmek ve halkın ve ülkenin gerçek çıkarlanyla
dengelenmiş, hiçbir alanda ve hiçbir kişiye ve
kuruma mutîaklık tanımayan yeni bir yapı oluş-
turmaktır.
• • •
Yazının sonu göründü ve 'nasıl bir siyasi
parti' sorusunun yanıtlanna yine yer kalmadı.
Ama, bu yazıda söylemek istediklerimin ipuç-
lan var.
Ana ipucu, bugün geçerii olan siyasi parti yö-
netim, uygulama ve programlann ve "reel iktidar
yaptınmlannın ve politikalannın" tam tersini ken-
dine bayrak edinmiş ve halkın önüne yepyeni bir
programla ve "devrimci" bir anlayışla çıkma ce-
saretini gösterecek bir siyasi hareket.
Perşembe yazımda, gevezelik yapmayacak,
daha somut noktalarda duracağız.
obursali/i bilimmerkezi.org.tr
Orman yangınına kiralık helHcopter
• ANKARA (ANKA) - Bakanlar Kurulu, Orman
Bakanlığı'mn orman yangınlanna önlem olarak
bu yıl 16 helikopter kiralamasını kararlaştırdı.
Orman Bakam Nami Çağan, orman yangrnlarmın
önlenmesı için Bakanlar Kurulu'ndan ödenek
istedı. Bakanlar Kurulu'ndan 8 genel amaçlı, 8 de
"gövdeden su atar" nitelikte helikopter
kiralanması için ödenek isteyen Çağan'ın önerisi
kabul edildı. Helikopterlerin orman yangınlanna
karşı kuUanıhnasmda bu yıl değişik yöntemler
denenecek. Helikopterler 1 Haziran'dan itibaren
kıralanmaya başlayacak. Her on beş günde bir,
devreye yeni helikopterlerin girmesi
sağlanarak kurak dönemde 16 aracm da göreve
hazır ohnası sağlanacak.