Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 NİSAN 2001 SALJ
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİSİRMEN
Sonu...
Başlangıcı Hitler'e benziyordu. Nasıl ki Hitier'in
yüksetişi ve iktidara gelişi, Mein Kampfın (Kav-
gam) krtapçı vitrinlerinde boy göstenmesiyle bel-
li olmaya başlamışsa, onunki de öyle oldu.
Yıllar önce, Yugoslavya'nın eşiğine geJdiği uçu-
rumdan kurtulabilip kurtulamayacağı tartışılırken,
hatta ondan da önce, Belgrad'ın ana caddesin*
deki krtapçı vitrinlerinde göfdüğüm, kapağında
sonradan bütün dünyanın tanıyacağı Sırp Kasa-
bı'nın suratı bulunan kitabın içeriğini oralı dostla-
nm üzüntüyle açıkladıklarında, yeni bir Hrtler'in si-
yaset sahnesine doğmaktaolduğunu sezmiştim.
Evet, pariayışı Hitler'e benziyordu; hatta sonu
da ona benzeyebilirdi, eğer ikinci sınıf kasap, ta-
rihin gördüğü en büyük kasabın cesaretine sahip
olabilseydi.
İ Oda, kendisini gözaltına almaya çalışan emni-
yet güçlerini tehdit ederken, intihar edeceğini bi-
fe iteri sürdü.
~ Ama onda kimi kasaplarda var olan gözükara
cesaret yoktu. Rezil bir şekilde alınıp götürüldü.
önce iç suçlanndan, seçim hilelerinden vb yargı-
lanacak, sıra sonra işlediği insanlık suçlan yüzün-
. den USSM'de (Uluslararası Savaş Suçlan Mah-
kemesi) yargılanmaya gelecek.
Gerçi şimdilik kendisine buyargıya gitmeyece-
ğine dair güvence verilmiştir.
Ama belli mi olur?
i • • •
• Kasabın sonu trajikomik oldu. Büyük Sırbistan
hayaliyle Balkanlar'ı kana bulayan herifi, 50 mil-
yon dolara sattılar, bir zamanlar emrinde olanlar.
Sam Amca, yakalanmasının savsaklanması
üzerine, "Vereceğim 100 milyonun 50 milyon do-
lariık ilk taksitini alamazsınız haaaL" deyince, ar-
tık biçare derkesine düşmüş kasabı derdest edi-
verditer.
Daha doğuda, hırsız, uğursuz, meymenetsiz
takımını 15 milyar dolara bile gözden çıkarmayan
sistemlerin olduğunu da gözönünde bulundurun
vedüşünün, kasap, Yugosiavya'yı ne haie düşür-
müş...
Evet şimdilik USSMyolutamaçıkgörünmüyor;
ama Bush da Avrupalı liderierin çogu da, bu gö-
zaltının USSM'nin ilkadımı olduğunu söylüyoriar.
Slav şovinizminın baş destekçisi Moskova'nın
ise, durumu hiç de Miloşeviç'i kurtaracak güçte
değil.
Işin daha da garibi, Yugoslav haJkının yüzde
56'sı Miloşeviç'i UlUslararası Savaş Suçlan Mah-
kemesi'nin önünde görmek istediğini belirtiyor.
Bu noktada Miloşeviç'in macerası kasap aday-
lanna ibret olmalıdır.
Miloşeviç tarihteki ilk örnek değil, inanın so-
nuncusu da olmayacak.
Kitleleri, yavan ve nafile düşlerie çılgınlık yolun-
...dapeşinden sürükieyenler, ikbalin parlak dönem-
-terindeakıllanna bile getirmedikleri akıbetlere dü-
• çar olmaktadırlar.
' Kitteter peşinden koşarken, yelesini rüzgâr ok-
şarken, Miloşeviç kuyruğunu bacaklannın arası-
na kıstıracağını hiç düşünmemişti herhaide.
Amaşimdi....
•••
Bu ibret dersini iyi okumak, ama okurken fazJa
- da abartmamak gerek.
Büyük çılgınlık cinayetlerinin ülkelerinde, katı
faşist çekirdek, başına gelenlere karşın, varlığını
ve düşüncelerini koruyor.
1933 yılında oytann yüzde 33'ü ile iktkjar olmuş
Hitler hakkında, ölümünden 50 yıl sonra bile "evet
ama, onun da kimihaklı olduğu taraflar ve iyiyan-
lan..." diyebilecek, yine yüzde 30 dolayında bir oy
potansiyeli olduğunu, o sıraiarda Almanya'da ya-
pılan kamuoyu yoklamalan ortaya koyuyordu.
Almanya'nın gücü, sistemin bu tür sapmalara
yol vermeyecek bir raya oturmuş olmasından
kaynaklanıyordu.
Ama Yugoslavya için aynı şeyi söytemek zor.
Üstelik, Sırp şovinizmini aratmayan Arnavut şo-
vinizmi, Balkanlar'da ırkçı havanın, hiç değiîse
daha bir süre dinmeyeceğini gösteriyor.
Kaldı ki, Mibşeviç'in suç ortağı, General Neroj-
sa Pavkoviç,"reformcu" diye adlandınlan ılımlı
milliyetçi, Kostuniça'nın desteği sayesinde yeri-
ni koruyor. Gizli servisin başı Rade Markoviç'in
de, belli bir süre için de olsa koltuğunu koruma-
sınaizinverende, Kostuniça USSM'nintutuklan-
masını istediği, 1998-99 yıllannda Kosova so-
rumlusu Nikola Sainoviç de hâlâ milletvekili...
Görüyorsunuz, işin bir de bu cephesi var.
Ama yardakçılann kuyruğu kaptırmamış ol-
malan da kasabın sonunu değiştirmiyor.
Devlet Bahceli imzafamadı
Vakıflar'da yeni
yapılanma sancısı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu)- Vakıflar
Genel Müdürlüğü teş-
kilatinı yeniden düzen-
leyen yasa taslağı hü-
kümette yeni bir anlaş-
mazlık konusu oluştur-
du. 55 bin 231 taşın-
maz ve milyarlarca do-
larlık kaynağın deneti-
minin zayıflatılması
nedeniyle eleştirilen
taslağı, Başbakan Yar-
dımcısı DevletBahçeti,
Ulaştırma Bakanı Enis
öksüz ve Turizm Ba-
kanı Erkan Mum-
cn'nun imzalamadığı
belirtildi.
Bakanlar Kurulu'na
gelen taslak, Vakıflar
Genel Müdürlüğü Teş-
kilatı Hakkında Kanun
Hükraünde Kararna-
me'de değişiklik öngö-
rüyor. Taslağa göre, ge-
nel müdürlük, özel hu-
kuk hükümleri çerçeve-
sinde Başbakanlığa
bağlı özel bütçeli kuru-
luşa dönüştürülüyor.
Taslağa göre, genel
müdürlüğün teftiş ku-
rulu başkanlığı lağve-
dilerek "Denetleme
Kurulu Başkanüğı"
kurulacak.
Yetkililer, yeni yapı-
lanma sürecinde, lObi-
ni aşkın vakıf ve şube
ile 334 adet mülhak va-
kıf ve 161 adetazmlık
vakfımn en az 5 yıllık
denetiminde önemli
sorunlar yaşanacağma
dikkat çekti. Yeni yapı-
lanmada, "arpalık"
olarak tanımlanan yeni
kadrolaşmaya da yol
açılıyor.
Hükümet ne kadar faiz ödeyeceğini ve ne kadar borçlanacağını hesaplayamıyor
Batık bankaya örtiilüBANUSALMAN
ANKARA - Hükümetin borçlan-
ma limitlerinin delinmesi ve faiz öde-
melerinin bütçe dışuıa çıkanlmasına
yönelik olarak hazırladığı 2001 büt-
çesinde değişiklik tasansı, 2001 yılı-
na ilişkin hedeflerin belirlenemediği-
ni ortaya koydu. Fonlann tasfiyesi,
Borçlanma Yasas:, kamu maliyesin-
de şeffaflık yönünde düzenlemeleri
ivedi 15 yasa içinde sayan hükümet,
2001 bütçe değişikliğiyle borçlanma
ümitinin delinmesi, faiz ödemeleri-
nin bütçe dışına çıkanlmasını öngör-
dü. Banka batıklan ve yüksek faiz
ödemeleri için yapılacak bu değişik-
likle, gerçek bütçe açığı ve borçlan-
ma miktan gizlenecek.
2001 bütçe değişiklik tasansına
göre, Hazine'den sorumlu Devlet Ba-
kanı Kemal Derviş. kamu bankalan
ve fon bankalan için yapılacak borç-
lanma ve faiz ödemelerini bu yılki,
gelecek yılki bütçelerde de mahsup
Meclis. diizenlemelerin aceleye getirilmesini istemiyor
Hükümette ek bütçe tartışmasıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümette, eko-
nomide makro büyüklüklerin bile beîirienemediği bir
ortamda acil olarak ek bütçe çıkanlması konusu tartış-
malara neden oldu. IMF, düzenlemelerin yapılabüme-
si için yeni bütçenin hemen çıkanlmasını istiyor. Dev-
let Bakanı Kemal Deniş'in de bu konuda ısrarcı oldu-
ğu belirtilirken, Maliye Bakanı SümerOral ve bazı ba-
kanlar, ek bütçenin sonbahara bırakılmasını istiyor. Ba-
kanlannyanı sıra bazı milletvekilleri de ek bütçenin he-
men çıkanlmasına karşı çıkıyorlar. Ekbütçenin hemen
çıkanlması istemine şu eleştiriler yöneltiliyor
- Ortada makro ekonomik büyüklükler bile yokken
neye göre yeni bütçenin büyüklükieri belirlenecek.
- Dışandan gelecek kaynağa göre iç kaynağın ya da
harcamalardaki kısıtlamalann arttınlması gerekiyor.
Bu konu da henüz netleşmiş değil.
- Şimdi ek bütçe yapılsa bile, hedefler tutmayacak,
yıl sonunda yine ek bütçe yapılması gerekecek.
etmeyip ayn bir kalem olarak da iz-
leyebilecek. Mali disiplin ve şeffaf-
lık ile TBMM'nin iradesini ortadan
kaldıracağı belirtilen bu düzenleme-
ye başvurulması, hükümetin ne kadar
faiz ödeyeceği, ne kadar borçlanmak
zorunda kalacağına ilişkin hesapla-
ma yapamadığını da ortaya koyuyor.
Yardımcı Doçent Aziz Konuk-
man, bu düzenlemelerle bütçenin
merkezi hükümetin faaliyetleri hak-
kmda eksik bilgi vermesinin karar-
laştınldığına dikkat çekerek bu uy-
gulamanın mali disipline aykın ol-
duğunu vurguladı. Böylece borçlan-
manın TBMM iradesi dışında geliş-
tiğini belirten Konukman. şunlara
dikkat çekti: "Yedek ödenekler ve
bütçeden mahsup edilecek ödemeler
hesabı aracüığıvlâ ödenek üstü harca-
malar yapabihnek inanılmaz bir şe-
kildekola\1asabilmektedir. Bütçeden
mahsup edilecek hesapla,yıliçindeek
bütçe çıkmaımş ise >ıbn ortasına ge-
Hndiğinde ödenekleri biten faizlerin
bu hesap çabştınlarak ödemesi yapıl-
maktadır. DoİavisiAİayapdanfaiz öde-
meleri yıl içinde ödenekleştirilmedi-
ğinden hem o vılın hem de gelecek >*-
hn bütçe açığının tesph edilmesini en-
geDemektedir.''
Türkiye'nin 1971 'den 2000 yılma
kadar geçen döneme ilişkin kayıt dı-
şı bütçe uygulamalan toplamının 116
milyar dolar olduğunu saptayan Sa-
yıştay raporunda, hükümetin 2001
bütçesindeki değişiklikle genişlettiği
"Bütçeden MahsupEdilecekOdeme-
ler Hesabı" uygulamasına da sert
eleştirilerde bulunuyordu. Raporda
yer alan uyanlar şöyle:
• Bazı durumlarda devlet borçla-
nnın ödenmesi gereken faizleri yeri-
ne tahvil veya bono verilmekte, bu iş-
lemler gider olarak kaydedilmemek-
tedir.
• Bazı borçlanma işlemleri ile na-
kit kaynak temin edihneden birtakım
giderler finanse edilmektedir. Borç-
lanma miktannı arttıran bu işlem kar-
şılığında yapılan faiz ödemesinin
bütçeleştirilmesi gereklidir.
Hükümet iç kaynak yaratma çabalanndan 2.5-3 katrilyon gelir bekliyor
Kamuda büyük tasamıf• Bakanlar Kurulu, dün Başbakan Bülent Ecevit
başkanlığında yaptığı toplantıda iç kaynak arayışında
vergiden çok tasarruf tedbirlerine yönelinmesi karan
aldı. AJınan karara göre, her bakanlık bütçesinde
yapabileceği tasarruf miktarını belirleyerek bir
sonraki toplantıda Bakanlar Kurulu'na bildirecek.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Bakanlar Kuru-
lu'nda iç kaynak arayışlan
kapsamında yeni vergiden çok
tasarrufa yönelinmesi ortak
görüş olarak dile getirildi.
Devlet Bakanı Rüştü Kâzun
Yücelen, iç kaynak kullanı-
nundaki tasarrufla 2.5-3 kat-
rilyon Iiralık gelir beklendiği-
ni söyledi. Havacılık fırmala-
nna kolaylık getiren Havacı-
lık Yönetmeliği'nde değişik-
lik yapılması kararlaştınldı.
Bakanlar Kurulu dün Baş-
bakan Bülent Ecevit başkanlı-
ğında 5 eksikle toplandı. MHP
lideri ve Başbakan Yardımcı-
sı Devlet Bahçeli, katıldığı iki
cenaze nedeniyle Bakanlar
Kurulu bitmeden 5 dakıka ön-
ce Başbakanlığa geldi.
Bakanlar Kurulu'nun ardın-
dan açıklama yapan Devlet
Bakanı Yücelen, ekonomik
program ve yapılması düşünü-
İen yasal değişiklikler konu-
sunun toplantıda ele alındığı-
nı kaydetti. Kamu bankalan-
nm aynı çatı altında toplanma-
sı için başlatılan işlemlerin sü-
receğini anlatan Yücelen,
"Kamu bankalannın görevini
yapabflmesi için şeffafbir şekil-
de ödenek bulunacak" diye
konuştu.
VergJden çok tasarruf
Yücelen, Devlet Bakanı
Derviş'in yurtdışmdaki te-
maslanna ilişkin kurula bilgi
verdiğini belirterek iç kaynak
arayışrna yönelik çalışmalann
sürdüğünü kaydetti. İç kaynak
arayışında yeni vergilerden
çok tasarrufa yönelindiğini
belirten Yücelen, "Her bakan-
lık bütçesinde yapabileceği ta-
sarruf üzerinde çanşacak, ya-
pabileceği tasamıfu Bakanlar
KunuVna bildirecek" diye
konuştu. Yücelen, iç kaynak
çalışmalannda beklenen geli-
rin sorulması üzerine, "Ra-
kam olarak 23-3 katrilyon B-
rafak bir kaynak tasarianmak-
tadu"" dedi. İç kaynağın yüz-
de 80"ının tasarruftan gelme-
sinin beklendiği öğrenildi.
Bakanlar Kurulu'nda Yük-
sek Planlama Kurulu'nda
(YPK) gündeme gelen DPT
raporundaki verileryinelendi.
Bu verilere dayanarak 2001
yılı büyümesinin eksi 2 olaca-
ğı, cari açık verilmeyeceği ve
enflasyonun yüzde 45 olarak
tahmin edildiği dile getirildi.
Devlet Bakanı Derviş, Ba-
kanlar Kurulu'nun ardından
ABD temaslan hakkında
Cumhurbaşkanı Ahmet Nec-
det Sezer'e bilgi verdi.
Havacılık firmalanna
kolayfak
Bakanlar Kurulu'nda, sivil
havacılık yönetmeliğiyle, özel
havayolu şirketlerine kolaylık
sağlayıcı düzenlemeler konu-
sunda uzlaşma sağlandı. Yö-
netmelikle, havayolu taşıma-
cılığı yapacak şirketlerin kuru-
luş aşamasındaki 3 uçak şartı
gibi koşullann yumuşatılaca-
ğı öğrenildi. 3 uçak koşulunun
1 'e indirilebileceği, kiralama
ve teminat mektubu getirüme-
si konusunda kolaylık sağla-
nacağı belirtildi. Bu yönetme-
fik değişikliğiyleturizmindes-
teklenmesi amaçlanıyor.
UKl
SADAKA ÛEĞİL /
HAKtmZI
İSTÎVCRU2
Ankara'da
EnerjiveTabü
Kaynaklar
Bakanoğı'na
giderek
Cumhur
Ersümerüe
görüşaı
köyiâlerdaha
sonra Abdi
Ipekçi
Paria'nda
kendüerini
bekleyen
grupla
buluştularve
buradabir
basın
açıklaması
yapOfar
(Fotoğraf: AA)
Tovşanlı köylüleriAnkara'da
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Kütahya Tavşanlı'dan 30 Mart'ta
a
YoksulluğawYoisuztuğaKarşjYürii-
yüş" başlatan ve dün Ankara'ya ulaşan
"istimlak köyiüleri" Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer
ile gönlştüler. Köylüler, yılda 3.3 mil-
yon ton kömür üreten Türkiye Kömür
Işletmeleri'nin kendüerini köylerini
terk etmeye zorladığına dikkat çektikr.
Ankara'ya dün sabah saatlerinde
ulaşan köylülerden bir grup, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na giderek
Cumhur Ersümer ile görüştü. Görüş-
menin ardmdan köylüler, Abdi Ipekçi
Parkı'nda kendüerini bekleyen grupla
buluştular. Köylüler adına konuşma
yapan Cnal Kaplan, köylerinin kurul-
duğu sahada 1940 yılından bu yana
kömürüretildiğini belirterek "TKther
yüartan bir şekilde kömür üretti. Ama
bu kömür nebiziayduılattı,nebfcriısrt-
n, ne deyaşam koşuOarunızı iyüeştiniL
Akane bizi uygulamalarçia işsiztiğe.
yoksuBuğa veaçhğa itti" diye konuştu.
Kaplan, tanm ve hayvancılık için
kullanılan tarlalann kamulastınldığını
belirterek bu isthnlakler için kendile-
rineödenen bedelin yetersiz olduğunu
söyledi. Yönetimlerin uygulamadığı
ise girme haklannı, gizlenemez nokta-
ya gelince Çahşma Bakanlığrmn, ya-
yımladığı birgenelgeyle "madensaha-
lanndaki istimlakten doiayı yoksuüa-
şan köylükrin öncclikü olarak ise alın-
malarmı" açıkladığını bıldıren Kap-
lan buna karşm TKİ ve bağlı ku-
rumlann buna uymadıklarmı söyledi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Meclis çalışmasına hız
Birhafta
içinde 4 yasa
çıkanlacak
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hükümet, bu hafta TBMM'den 4 yasa-
yı geçirmeyi, 3 tasanyı da Meclis'e
sevk etmeyi planlıyor.
Devlet Bakanı Rüştü Kâzun Yüce-
len, imzalan tamamlanan Bütçe Yasa-
sı'nda değişiklik öngören yasa tasan-
smın, kamu çalışanlannın maaşlann-
daki dengesizliği gidermek amacıyla
Meclis'te bulunan Yetki Yasası 'nm, do-
ğalgaz ve şeker yasa tasanlannın bu
hafta Meclis'te görüşülmesinin karar-
laştınldığını söyledi.
Yücelen, kamulaştırma yasa tasansı,
kamu borçlanma yasa tasansı ve Ban-
kalar Yasası 'nda değişiklik öngören ya-
sa tasansının da bu hafta içinde Mec-
lis'e göndenleceğini bildirdi. Hüküme-
tin, ivedi olarak çıkarmayı amaçladığı
yasalar şöyle:
Bankalar Yasası'nda defil-
Slkllk: Değişiklik ile off-shore'larakı-
sıtlama getirilecek, Emlak Bankası ve
Ziraat Bankası 'nın birleşmesinde ko-
layluc sağlanacak.
Doğalgaz Yasası: Doğaigaz sek-
töründe de parçalı bir yapı oluşturula-
cak. Ihracat, ithalat, üretim, depolama,
dağıtıcı, toptan satıcı gibi çok sayıda
parçalı yapıdan oluşacak olan doğai-
gaz sektöründe piyasayı düzenleyici
olarak doğaigaz piyasası kurulu oluş-
turulacak.
Borçlanma YasaSI: Bu yasa de-
ğişikliğiyle kamu sektörü için açık
borçlanma kurallan ve sınırlan konu-
lacak. Hazine'nin devirli kredi ve borç
garantüeri de bütçe kapsamına alına-
cak.
Şeker YasaSI: Yasa ile şeker üre-
timi serbest piyasaya bırakılacak. Tür-
kiye Şeker Fabrikalan AŞ'nin işletme
birimleri, bağlı ortaklık ve iştirakleri
pay satışı, kiralama ya da işletme hak-
kı devri yöntemiyle özelleştirilecek.
Pancarda ve şekerde tek fiyat uygula-
ması kaldınlarak şeker satış fiyatlan-
nın şeker fabrikası işleten kişilerce be-
lirlenmesi öngörülüyor. Şeker kurumu
oluşturulacak. Bu yasa değişikliğiyle
AB ve Dünya Ticaret Örgütü'nün ko-
şullan yerine getirihniş olacak.
[email protected].
Sanki Osmanlı'nın çöküş dönemi-
ni yaşıyoruz. Tarih yeniden yaşanıyor
gibi. Kabuklaşmış bir bürokrasi ve
siyasi elit, bir vurgun ve soygun sis-
temini sürdürmek için direniyor. An-
cak, bu soygun sistemi borçlanarak
ve Batılıların kapısını çalarak devam
ettirilebiliyor. Sonunda yine Batılılar,
duruma el koyuyorlar. Düne kadar
destekledikleri bu sistemin kendile-
rine bile bir haynnın dokunmadığını
saptayarak yeni önerilerde bulunu-
yoriar. Kemal Derviş'in ABD'deiken
15 acil reform yasasından söz etme-
si, ABD Hazine Bakanı'nın yalnızca
ekonomik reformlann çözüm olma-
dığını söylemesi ve öncelikle Siyasi
Partiler Yasası ve Seçim Yasası üze-
rindedurması tarihin tekerriiredece-
ği gibi bir duyguya neden oluyor.
Osmanlı'nın son döneminde pa-
dişahlann ve çevresindeki vezirierin,
paşalann kurduğu sistem büyük bir
çöküşe ve yıkıma neden olmuştu.
Batı, bunun üzerine Osmanlı'yı siya-
si ve ekonomik reformlara zoriamış
ve bu iş için kendisine yakın vezirle-
ri iktidara getirmişti. Aslında, "Batı
istediği için değil, bu ülkenin ihtiya-
cı olduğu için yapılması gereken re-
Tıpkı Osmanlı'nın Son Dönemi
fomnlar" ne yazık ki sonunda bu ül-
keye gerekli olduğu için değil, Batı is-
tediği için yapılacak gibi görünüyor.
Ulusal Program, bunun son örne-
ği. Bu ülkenin demokratikleşmeye,
çoksesli, çok kültürtü bir yapıya ka-
vuşmaya uygun biraltyapısı var. Top-
iumun alt dinamikleri bir değişimin
gerekli olduğunu gözler önüne seri-
yor. Diyarbakır'da Nevruz'u kutla-
mak için toplanan 350 bin kişi bu di-
namiklerden birisi. Sokaklara dökü-
len kamu emekçileri, miting yapan,
gösteri yapan kitleler de değişim is-
teğini, özgürlük isteğini dile getiriyor-
lar. Türkiye'nin bu şekilde yönetile-
meyeceği mesajını veriyorlar.
Türkiye'yi yönetenler ise hâlâ bi-
zim hayatımız hakkında keyiflerine
göre karar veriyorlar. Ancak deniz
bitti. Gidecekyerkalmadı. Dün Fran-
sa'ya efelenenler, bugün Paris'in ka-
pılannı çalıyorlar. Ülkedeki krediyi bi-
tirenler, sonunda dünyada da kredi-
lerini tükettiler. Buna rağmen direni-
yorlar. "Değişmeyeceğiz, değiştir-
meyeceğiz" diyorlar. Bugüne kadar
bu soygun sistemine direnenleri bi-
rer birer susturdular. Herkesi sustu-
rarak bir baskı rejimi kurdular. Bir ca-
dı kazanı içinde keyiflerince bir sal-
tanat yaşadılar. Tıpkı Osmanlı'nın
son dönemi gibi.
• • •
Şimdi kara kara düşünüyorlar. Da-
ha ne kadar direniriz diye hesaplar
yapıyorlar. Ancak, artık bu yolun so-
nu kalmadı. Türkiye değişmek zo-
runda. Bu ülkeyi içeriye ve dışanya
karşı direnerek yönetmek mümkün
olmaktan çıktı. Artık bu ülkenin ihti-
yacı olan reformlar ve demokratik
değişim kaçınılmaz hale geldi. Bizler
hâlâ onlann, bu gerçeği görmesini
bekliyoruz. Değişmek için adım at-
malannı bekliyoruz. Hâlâdireniyoriar.
Bu ülkeyi yek ekmeğe muhtaç etti-
ler. Dünyaya rezil ettiler.
Hep söyledik, bu ülke 12 Eylül as-
keri darbesinin anayasasıyla, bu
anayasanın yarattığı kurumlarla yö-
netilemez. Soğuk savaş döneminin
anlayışlanyla yönetilemez. Sorun ba-
zı ekonomik reformlann yapılmasry-
la halledilecek gibi değil. Bu ülkenin
daha derin ve köklü değişikliklere ih-
tiyacı var. Bu değişiklik olacak. Baş-
ka çıkar yol kalmadı. Ya bu gerçeği
görüp kofları sıvayacaklar ve akılla-
nnı başlanna toplayacaklar ya da gi-
decekler. Işin acı yanı, tıpkı Osman-
lı'nın son günleri gibi bu değişiklikler
Batı'nın zortamasıyla yapılmak zo-
runda kalınacak. Üstelik bu değişi-
min ne kadannın ülke gerçeğini yan-
sıttığı da ayn bir konu. Ancak tıpkı
Osmanlı'nın son döneminde olduğu
gibi ısmarlama değişikliklerle bu so-
run köklü bir çözüme kavuşamaz.
Türkiye'nin değişim isteyen toplum-
sal dinamiklerini hesaba katmayan
parça bölük değişiklikler, krizin çözü-
münü sağlamaya yetmeyecek. San-
ki Tanzimat benzeri bir değişiklik ya-
şayacağız gibi. Ama tıpkı Tanzimat
reformlannda olduğu gibi bunlar da
derde derman olmayacak. Bunu
toplumsaJ dinamikten gelen yeni dal-
galar izleyecek.
Evet, en kötü dönemi yaşıyoruz.
Araba duvara dayandı. Ancak, her
kriz kendi çözümünü de dayattığı gi-
bi, bu kriz de çözümünü dayatıyor.
Dünya, Sovyetler"in dağılmasından
bu yana büyük bir değişim yaşıyor.
Doğu Bloku'nun bürokratikdiktatör-
lükJeri çöktü. Buralarda büyük bir de-
ğişim yaşanıyor. Dünyanın gelişmiş
ülkeleri, çok farklı sorunlarla yüz yü-
ze; bizim tartıştığımız konulann çok
ilerisinde konularla uğraşıyorlar. Tür-
kiye ise 1980 öncesinde yaşıyor. 12
Eylül askeri darbesinin, 12 Eylül ön-
cesi önyargılann oluşturduğu bir sis-
tem içinde çırpınıyor.
Bir bürokratik diktatörlüğün için-
de, kendi başına bir ada gibi kalma-
yaçalışılıyor. Artık bu mümkün değil.
Süreç işlemeye başladı. Insanı üzen
ve çaresizliğe sürükleyen ise bu ger-
çeği kendi dinamiğimizle birleşen bir
şekilde yapmak mümkünken yine
Batı'nın zorlamasıyla değişime itili-
yoruz. Ancak dışannın zorlamasıyla
gelen değişikliklerin ne kadar bu top-
lumun yaranna olduğu da çok tartış-
malı.
İç değişim dalgalan bundan son-
ra daha etkin şekilde ortaya çıkacak.
Yeni ve farklı bir döneme giriyoruz.
Karanlıktan ışığa doğru.