19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IİSAN 2JDO1 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK îaştarufi 1. Sayfada imiTV'lerdeki DSPKuruttayı'nı karşılayan prog- ılaryavan mıyavan. Programı düzenleyenlerD- 'yie ilgili konu bulmakta zorlandılar. lanılmasır» ki kavgalı gürüttülü birtoplantının öz- ıi bu saptamalan yazdınyor. Cimseter böylebiristeğin, dilegin peşinedüşrne- Ama; bir parti, gelecek açısından üstelik iddialı iddialı bir parti DSP. Zira ilgi çekecektek sloga- "llk genel seçimde tek başına iktidar". 3eleceği böyletanımlayan birpartide kamuoyu- n dikkatini çekecek tartışmalann, daha bugün- den beğeni kazanacak yeni bir atılımın, ülkemi- ı yüzyıllık hasreti "değişimin" \z\ yok. Var olan tek gerçek; Bülerrt- Rahşan Ecevit iki- inin tek şef buyruklu parti iktidan! DSP ve CHP'de yönetim anlayışı farksız. "Ai bi- v vur ötekine... Yazık oluyor solal" Şu hale bakınız lütfen: (Aydın Miltetvekili) Sema işkinsüt hanımefendinin erkek sesi yüksekJi de, SP'de yaprak kımıldadı. Yoksa yok! Ecevit'lere alkışiann dışında çrt yok. •meğin halkımıza soralım; DSP'nin genel sekrete- ninya da birkaç merkezyöneticisinin adını sûyte- ebilir misiniz? Doğru dürüst yanrt almanız olanaksız. Nedenini 'işkinsüt verdi: DSP'ye egemen olan "Kısır parti ürokrasisi" dedi. Yani Rahşan-Bülent Ecevit'in zorbabürokrasi an- jyışı! Sema Pişkinsüt'ün söylediği onca doğrular ara- ında biri var ki doğrudan DSP'nin demokratik bir «uti olmadı<Jını özetliyor, DSP'nin "parti gibi parti )lması" gereğtnin altını çizerken "olmadığını" vur- juluyor. Parti gibi parti olmak ne demek? Birinci ve so- ıuncu kural: Iki kişinin tutsağı olmamak! Ecevit'ler varoldukçabu basit kuralın DSP'de iş- eyeceğini sanmak, Türkiye'nin uzaya çıkacağını jüşlemek gibi bir şey! 24 saattir iki soru akıllan kanştırryor. Ecevit'ler Pişkinsüt'ün adaytığını engelleyecekler mi? Ya da Pişkinsüt'ün Kurultay'da oy gücü nedir? Beklemek lazım Genel başkan adayı ilteri gezdiğini, "halkı mağ- dur durvmdan şikâyetçi" gördüğünü söylerken "parti tabanının da geleceğe umutla bakabilmek için değişim istediğinden" söz edtyor. Rahşan Hanım'ın cımbızla seçtiği, ama "deği- şim" istediği rivayet olunan delegelerin kaçı, baka- lım Pişkinsüt'e oy verecek? Ecevit'ler "dikensizgülbahçesibirparti" kurma- ya 1982'lerde karar verdiler. 12 Eylül darbesi, partilerin kurulmasına izin ver- diği aylarda Ecevit'le Oran'daki evinde yapttğımız gorüşmeterde "başsız kalan CHP'ye Ecevit'in siya- set yasağı sona erinceye dek" geçici bir yönetim bulunmasını gündemegetirdığimde, bugünün DSP lideri -o günlerde CHP önderi- hırçın bir sesle, "CHPdefterinikapadığını ve tabanda toplumun en köçük birim ve bireylerinden başlayan bir yeni ha- reketi organize edeceğini" söyledi. Sadece bana değil, hemen arkamdan Ecevit'in konutunagelen, Ecevit'in, sonradan kuracağı par- tiye genel başkanlık önerdiği rahmetli dostum Uğur Mumcu'ya da aynı yargılan yineledi. Özenle belirttiği şuydu: CHP'deki hiziplerden çekmediği kalmamıştı, aynı havayı tekrar soluma- yi asla istemiyordu! Dikensiz gül bahçesi DSP, böyle bir duygusallı- ğın, böyle bir kararlılığın sonunda doğdu. Madem ki kımıttısız bir Kurultay'da yenilik, deği- şim umudu yok.. böytesi Kuruttay'ı konu almanın anlamıne? Amaç basit. Hemen her gün yazdığımız konula- n; örneğin başansız hükümete örnekleri, Derviş'i, dışa bağımlı dış-iç, tabii ekonomik siyasetleri, ara bir konuyla hiç değilse bir gün erteiemek. Ne de olsa olayın eğlenceli tarafı da var. DSP, ilk seçimde yüzde 40'lar dolayırvda oy alarak tek ba- şına iktidara gelecekmiş? Gülün gülün, ama unut- mayın: Aç tavuğun düşü, buğday amban! AzizNesin cevizleri çapolıyordu • Baştarafi Arka Sayfada "Dalgadergisibağım- sız bir yayın kuruluşu- dur. Her hakkı sakh de- ğfldir.tçerikizinabnarak ya da kaynak gosterik- rek kuOanüabilir. Yaşa- sm FotokopL Yaşasın Kaos." Yeğenimin ve dostla- nnın yazılannı okuyun- ca kendimi tutamadun ağladım. Editör yazısının bir bölümûnde şunlan söy- lemişler "ffizbuama- tör yazuanmızı önceteri kendi web sitemizde ya- ynnhyorduk.Sadece 'ne- den eldetutulur hatta tu- valette okunnr bir şekle sokmayalım' diye sor- duk ve ortaya bu çıktı. Her şeyiamatör bir rob- la hazuiathk. Yakmda hanrladığnnız web site- simkn bizimk ilgili çok bügi alabOeceksmiz. A- ma on beş yaşmda oldu- ğumuzu ve St Josephte okuduğumuzu söyteme- den edemeyeceğiz. Der- pyi ona g&re okayun." Ben şimdi sizlere der- ginine-mailadresini ve- riyorum. Çocuklar yar- dimlanruzı bekliyor. Dalgadergisi@hotınail. com Bu arada dergide Ali- can Durbaş'ın benimle yapılmış bir röportajı vaı. Babası şair Refik Durbaşkiskanmıştır sa- nınm. [email protected] tLAN T.C. BAKIRKÖY 4.SİİLH HUKUK MAHKEMESİHÂKİMIİĞl'NDEN EsasNo: 2000/1265 İstanbul Fatih, Muhtesip Iskender cilt: 54, hane: 1254'de nüfusa kayıtlı bulunan Seyit Bilal vc Emi- ne'den olma 1338 d.lu Muzaffer Saygör'ün vesayet al- tına aLınmasına, kendisine Tevfjk ve Türkan'dan olma 1%7 d.hı Kastamonu, Pınarbaşı Kapancı köyû nüfusu- na kayıth Ali Şahin'in vasi olarak tayinine karar veril- miş olup, ışbukaıara itirazı olanlannkanuni süresi için- de mahkememıze müracaat etmeleri, 10 gün içinde mahkememize herhangi bir ıtiraz vaki olmadığı takdir- de hükmüE aynen kesinleşmiş sayılacağı ilan olunur. 22.3.2001 Basın: 15497 & TürtayeGazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlûk Bizim Cazete Ûike sorunlanna ıltşkin raportanyta, araştırmalanyta, köşeyazıtanyta, tarafsız habedenytesıvıltoplumlann gazstesi. Duzenli okumak için aboneolun.Tefc0İ12.51108 75 Tiirkiye'nin önü aydmihk• Baştarafi 1. Sayfada rersek kaynak zor bulunur. ABDHazineBakanhğı'nin me- saji da bu çerçevede" dedi. Türkiye'nin Washington Bü- yûkelçiliği'nde dün bir basın toplantısı düzenleyen Derviş, IMF ve Dünya Bankası'nın 10 milyar dolarlık ek kredi teklifi- nin çok güçlü ve samimi destek bulduğunu, böylece lcra Kurulu üyelerinin, Türkiye'nin progra- mına destek vermiş olduklanru söyledi. Derviş, yeni ek kredi teklifıninhenüz kararolarakçık- madığıru, ancakIMF lcra Kuru- lu'rmn mayıs ortasında bu kara- ra varmasının beklendiğini kay- detti. TBMM'deçalışmalann mayıs ortasınakadar devam etmesı ge- rektiğini belirten Derviş, özel- likle bankacüık ve Telekom ya- salannınçokbüyük önemtaşıdı- ğını, bu yasalann, IMF lcra Ku- rulu karanndan önce mutlaka çıkması gerektiğini bildirdi. Derviş, DünyaBankası'ndan ge- lecek 2 milyar dolann, 1.2 mil- yar dolanru özel yapısal uyum kredisinin oluşturduğunu belirt- ti. Derviş, Türkiye'ye dış kaynak sağlama arayışımn bir parçası olarak, özel sektör ve yatınmcı- larla da temaslarda bulunacağı- nı ve gelecek haftalarda Türki- ye'ye yabancı banka ve yatınm- cılann çekilmesine çahşılacağı- nı ifade erti. Derviş, yarın New York'ta bu amaçlatoplantılar ya- pacağını ve aynı çabalan Avru- pa'da da sürdüreceğini belirtti. IMF, sınırlannı zorlatü Derviş, bir gazetecinin, ABD Hazine Bakaru Paul O'Neül'ın. NewYork Times gazetesine ver- diği demeçte, Türkiye'ye veri- len kaynak için "son şans" söz- lerini kullanmasını değerlendi- rerek bütün dünyanın, Türki- ye'nin programını yakından ta- kip ettiğini söyledi ve Türki- ye'ye kaynak verme çerçevesin- de, IMF'nin, sırurlannı zorladı- ğını belirtti. Dünya Bankası Başkam Ja- mes VVotfensohn'un, Le Monde gazetesine verdiği demeçte söy- lediği, "Derviş'i Türkiye'ye biz gönderdik" sözlerini de bir soru üzerine değerlendiren Derviş, "Bflh'orsunuiBaşbakançağırdı, ben Düırya Bankası'ndaki göre- vimden istifa edip gittim. Dünya Bankası'ndan bu getişmeye se- vindiler. Bu sözfcr de bu anlam- da sö)1enndş w diye konuştu. Derviş, IMF Başkanı Horst Köbkr'in, Türkiye'ye destek açıklamasında, yolsuzlukla ilgi- li önlemlerin önemini vurgula- masına ilişkin bir soruyu da, "Yolsuzluk, bu progranun çok önemli bir parçası. Şeffafhk, et- kindeviet önemli. Siyasal alan ile ekonomik alan birbirine saygıh olmau. kanşmamab. Her top- lumsal kesim,sryasivedemokra- tik mekanizmalar tçinde istedik- lerinianlatacaknr. Ancak siyaset, pryasada kuraUarasaygıh davra- mr. Saygdı olmazsa, toplumdan destekgörmez. Ekonomiyi kaza- ya uğratacak haksız kazanca yol açar. Türk tophunu, sryasi elden ekonomik kâr isteyenlere karşı çıkıyor.Stj'asi veekonomikaynş- ma, Türidve'de kabul gören bir ilkedir. Ekonomikçevreler de si- yasetioiağanınüstünde etkfleme- melidir. Buprogramla bunu sağ- layacağjz" yanıtıru verdi. 'Siyasetiri zamam değil' Bir gazetecinin, TÜSÎAD'ın, Derviş'in siyasi görüş belirtme yönündeki açıklamalannı eleş- tirmesûıe ilişkin sorusu üzerine Derviş şöyle konuştu: "tnsan,Bakanlar Kurulu'nda bakan olunca, siyasi kişüiği de ohıyor. Siyasi düşüncem var. Sa- dece teknokrat bir bakan, zaten çok demokratik ofanaz. Ama şu andabütüngücümüzüekononû- yeharcıyoruz.Siyasal kampanya içindedeğinm,ekonomiyle uğra- şıyorum.Tabiibenimdebir dün- >•»görüşümvar.Sosyaiadalet, de- mokrasi ve toplumsal dayanış- maya önem verdim. Söylemek- tendeçekinmem.Zamanıgetin- ce, partisizbirbakanınkabinede kahnası doğru ohnaz." Cavit Ça^ar da cezaevmde • Baştarafi 1. Sayfada Çağlar'ıtaşıyanminibü- se Yunusve Şahin olarak biünenmotonze ekipler eşlik etti. Çağlar, yasak olmasına karşın proto- kol kapısından alındı. Havalimanı'nda babası- na yaklaşamayan Mus- tafa Çağlar, yine yasak olmasına karşın avukat ve personel girişinden, Orhan Keceli depolis ve güvenlikkapısından ıçe- ri ahndı. Çağlar'ı 9. Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel'in koruma müdürü Hayrettin Gök- demirde görmeye geldı. Çağlar, Egebank ve Eti- bank soruşturmalannı yürütenDGM Çumhuri- yet Savcısı Ercan Cen- giz tarafından sorgulan- maya başlandı. Savcı Çengiz, hafta sonu ol- ması nedeniyle doktor bulunmadığından, Çağ- lar' ı sorgulamaya sağlık muayenesi yapılmadan başladı. Daha sonra DGM'ye çağnlan biı doktor tarafından mu- ayene edilen Çağlar'vn tansiyonununyüksek ol- duğunun saptanması üzerine Savcı Cengiz, Cavit Çağlar'ın dinlen- mesi için sorguya ara verdi. Çağlar, önce Eti- bank soruşturması kap- samında bankanın Dinç Bfl^n'e saüşı sırasında usulsüzlük yapüdığı id- diası ve Çağlar'a ait 7 frrmaya verilenkrediler- le ilgili sorgulandı. Çağ- lar ifadesinde, Etibank yönetiminde görev al- madığını ve bu nedenle Etibank'm işlemlerin- den doğan sorumluluğu kabul etmediğini söyle- di. înterbank'ı batık ola- rak satın aldığmı savu- nan Çağlar, sorunsuz bankasatınalmakistedi- ği için Etibank'ı aldığı- m belirtti. Çağlar, Ege- bankile ilgilisoTgulanır- DGM ÖnündeÇağlar'ıprotesto etmek isteyen gençler gözaltına ahndı. (Fotoğraf: KADER TUĞLA) ken bankadan Çağlar'ın şirketlerine verilen kre- dilerin geri ödenmesi üzerine banka avukatla- nnın daha önce bulun- duklan şikâyetten vaz- geçtikleri ortaya çıktı. Savcı Cengiz, borcun ödenmiş olması ve şikâ- yetin geri alvnması ne- deniyle bu soruşturma- da Çağlar hakkında ve- rilen gıyabi tutuklama karanrun kaldınlmasını istedi. Çağlar'ın, Ege- bank soruşturması kap- samındaverdiği ifadede de, borcunu iki kez öde- diğini savunarak Murat Demirel'in kendisini dolandırdığınıve kendi- sinin de Egebank mağ- duru olduğunu söyledi- ği öğrenildi. Savcılık sorgusu sırasında heye- canlı olduğu öğrenilen Çağlar'ın tansiyonunun yükselmesi üzerine ilaç tedavisi uygulandı. Çağlar'ın ABD'de ceza- evindeki günlerine iliş- kin de zor günler geçir- diğini söylediğibelirtil- di. ÇağlarEtibanksoruş- turması ve Şişli Cumhu- riyet Savcüığı'ncayürü- tülen naylon fatura so- ruşturmasıyla ilgili 2 ayn gıyabi tutuklama karannın vicahiye çev- rilmesi içinİstanbul Nö- betçi 3 No'lu DGM'ye sevk edildi. Çağlar, tu- tuklamanın vicahiye çevrilmesinin ardmdan Kartal Özel Tip Ceza- evi'ne konuldu. Çağlar, DGM'ye ge- tirildiği sıradakendileri- ni "GençtikDerneğiGi- rişimi" olarak adlandı- ran bir grup öğrenci, "Hortumcular halka hesap verecek" slogan- lan atarak pankart aç- mak istedi. Gençlere Sayısal Loto'yu 2 kişi tutturdu ANKARA (AA) - Sayısal Loto'nun bu baftaki cekilişi dün akşam yapıldı. Çekilişte6 şanshnu- naara«9,12,16,20,21,33" olarakbe- lirlendı. Şanshnumaralantahmin e- den 2 kişi, 262 milyar 791 miryon 125 biner lira ikramiye kazandı. Çekilişte 5 bilen 836 kişi S86 mily- on 830' arbin lira,4 bilen40 bin 771 kişi 5 milyon 740'ar bin lira, 3 bilen 690 bin 498 kişi ise 710'ar bin lira ikramiye almaya hak kazandı. müdahale eden polis 3 kişiyidöverekgözaltuıa aldı. Bu sırada DGM önünde beklemekte olan Çağlar'ın adamlan da "Türkiye Türkiye" ve "Rus uşaklan" diye bağrrdı. Polisin bu gru- ba müdahale etmemesî dikkat çekti. ABD'den Türkiye'ye gelirken es- ki bakan Çağlar'ın uçakta çok sayıda gaze- tecinin bulunmasına karşın hostesler dışrnda kimseyle konuşmasına izin verilmedi. Çağlar, uçaktakendisiyle ilgile- nen bir kabin görevlisi- ne "Harumefendi, Apo'nun Türkiye'ye ge- tirihnesi içinuçağıdevte- te ben vernüştim. Şimdi devlet uçakla beni Tür- kiye'ye böyk gÖtürü- yor" dedi. Çağlar, ayn- ca "kendisine siyasi komplo kurulduğunu, üç av içindetemizeçıka- bikceğmi" savundu. Yılmaz, Avrupa Birliği'ni Kıbns konusunda sürekli uyardıklannı söyledi: Kıbns^m üyeliği barışa katkı getirmez ANKARA/LEFKOŞA(Cum- hurryet) - Başbakan Yardımcısı Mesut Yümaz, Güney Kıbns Rum Yönetimi'nin olası üyeliği konusundaAvrupa Birliği'ni sü- rekli uyardıklanru bildirdi. Yıl- maz, Kıbns'ın ûyeliğinin bölge banşına olumlu katkıda bulun- mayacağını belirtîrken "Bıı de- ğeriendirme, Tûrkrye-AB iüşki- krini eddkyebOecek bir nit^k- tedir" dedi. Adalet Bakanı Hk- met Sami Türk ise KKTC'nin uluslararası alanda bir hukuk mücadelesi verdiğini belirterek Türkiye'nin bu mücadeleye her zamandestek olduğunu söyledi. Yılmaz, FP Konya Milletveki- li Veysd Candanın Kıbns'ın AB'ye tam üyeliği ile ilgili soru önergesini yanıtladı. Türki- ye'nin tam üyelik görüşmeleri- ne başlamamasına karşın GKRY'nin müzakereleri büyük ölçüde tamamladığvnı belirten Yılmaz, "Bu üyenkle ugin sryasi ve hukuki itirazianrruzı kayda gecirmekteyiz. GKRY'nin AB öyefiğme ahnmasmmadadaki ve bölgedeki banş ve istikrara kat- tosı ohnayacağnun atanı çiziyo- ruz''dedi. Yıhnaz, Türkiye'nin GKRY'nin üyeliği konusunda oldu-bittilerikabul etmeme nok- tasında olduğunu vurgularken "Tûridye olarak AB'yi Kıbns konusunda aülabilecek yanuş adımlann muhtemel sonuçlan üzerindeuyarmaktayız" açıkla- masrnı yaptı. Ulusal programı, Türkiye'ninKıbns sorunu ile il- gili rutumunun tartışıldığı bir çerçeve olarak görmediklerini ifade eden Yılmaz şunlan kay- detti: "Kıbns sorunuik Ugüigörüş- lerimiz bütün dünyaya esasen açıklanmış bulunmaktadır. Ka- üİımortaknğıbelgesindedeülke- mizin BM Genel Sekreteri'nin iyi nhet misyonunu destekleme- miz beklentisi dile getiribniştir. Ulusal programdaki yanıtmuz bu beldentiçerçevesinde ifadesi- nibubnuştur." Yılmaz, Türkiye'nin ve KK- TC'nin çıkarlannın korunması açısındanşimdiye kadar yapılan tüm çalışmalann geliştiriîerek sürdürüldüğünü anımsatarak iki ülke arasındaki işbirliğinin sü- receğini bildirdi. Adalet Bakanı Türk, KK- TC'den aynhnadan önce düzen- lediği basrn toplantısında, KK- TC'nin uluslararası alanda hiç hak etmediği bir abluka ve yal- nızlaştvrma politikasıyla karşı karşıya olduğunu ifade ederek KKTC'ye uluslararası alanda uygulanan yaVnızlaştırma poli- tikasının artık sona erdirilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye ve Kıbns'ın Avrupa Birliği'ne üye- lik sürecinin başladığına deği- nen Türk, devletler hukuku ge- reği, yürürlükteki anlaşmalara göre,Kıbns'ın ancakTürkiye ve Yunanistan'ın birlikte üye ol- duklan bir topluluğa katılabile- ceğini anımsattı. Kıbns'ın AB'ye ûyeliğinin, bu uluslara- rası anlaşma çiğnenmeden ger- çekleştirilmesi gerektiğini dile getiren Türk, bunun için önce- likle Kıbns konusunun çözül- mesi gerektiğini, Türkiye'nin çözümü, ancak iki egemen dev- letin eşitliği ilkesine dayalı iki kesimli konfederasyon modelin- de gördüğünü vurguladı. •• ^^^ G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada arasında gidip geliyormuş. 80'lerin ikinci yanstn- dan itibaren ülkede bütün değerierdeğişmiş, müt- hiş biraçılım başlamış. Bu açılım öyle bildiğiniz tur- den değil, olaganüstü bir şey. Hani ülkeyi bir yüz- yıldan alıp iki-üç yüzyıl ileri götüımeyi hedefleye- cek kadar büyük bir açılımmış. Gerçekten de bu başan elde edilmiş. Ülke 4-5 yılda yüz yılda almadığı kadar borç aimış. Ülkenin noksanlı, affedersiniz doksanlı yıllan ise bambaşka bir âlemmiş. Çağ atlatan liderin yerine, büyüğü yönetime gelmek için vermedik söz, üfür- medik köz, boyamadık göz bırakmamış. Yeri gelmiş yatmış dindar sofuluğuna, yeri gel- miş seslenmiş çağdaş yaşam topluluğuna, yeri gelmiş yatmış sosyai devlet solculuğuna, velhasıl dalmış siyaset boşluğuna, oturmuş iktidar koltu- ğuna... Daha verdiği sözlerin yankısı dinmeden, bir üs- tündeki koltuk boşalınca, almışşapkasını "arkama bile bakmam" deyip çekmiş gitmiş. Arkasında ka- lanlardan biri s'ıyasetin dilini iyi bilen bir kadro ku- rup, delege avını tamamlayıp, oturmuş onun kol- tuğuna. Yıl 94 müymüş neymiş, daha iktidar kol- tuğuna ısınmadan, büyükbir krize sokmuş ülkeyi. Herkes birkaç günde yan yanya fakirteşmiş... Derken biraztopariamış. Etrafındakiler gururtases- lenmişler: "Bizimgenelbaşkanımızülkeyikrizden işte böy- le çıkanr." Krize nasıl soktuğu önemli değil, asıl olan kriz- den çıkamnış olması. Bu ülkede zaten böyleymiş, Iktidann başansızlığı talihsizlik, başansı rakipsizltk- miş... Miras, bayrak, enkaz edebiyatı O ülkede bugünlerdeyinebirkriz yaşanıyormuş. Geçmişten hiç ders alınmazmış bu ülkede, sade- ce üç şey alınırmış: Miras, bayrak, enkaz... Oy getirecekse, geçmişe mirasvebayrak gözüy- lebakılırmış, kaybettirecekse enkaz. Bunu bilsede en kaz, yine de geçeriiymiş yöntem... Başta ülkeyi yüz yıl iteri götürenlerdensözetmiş- tik. İşte onlann mirasçılan ülkeyi daha da ileri gö- türmüşler. 90'larda dış borç 70-80 milyar dolarken adım adım 100 milyar dolara çıkarmışlar. Alın size bir yüz daha... Borç bugünlerde 140 milyar dolar kadarmış, amayine de tam olarak ne kadar oldu- ğu bilinmiyormuş. Bunun nedeni de belediyeler- den kurumlara herkese hazine garantili dış borç yolunun da açılmasıymış. Belediyeparayı çok bulursaneyapar? Kaldınm- lanna sürer. Her neyse, biz konuyu dağıtmayalım, iktidara gelelim. Ülke yine olağan bir dönemden, yani kriz ortamından geçerken ekonomiyi yönete- cek kişiyi de dışanda aramışlar. Ee bu daçok man- tıklıymış. Dışandan para getiriliyor da adam niye getirilmesin. Bu kez durum daha farkjıymış. 80'li yıllarda dı- şandan prensgetirilirmiş. Ülkenin dilini bile zor ko- nuşan ülke yurttaşlan özel görevlerte gelir, her şe- yi ağzına yüzüne bulaştınp gidermiş. Bunlar ara- sında elbette başanlı olanlan da varmış, ama ge- nel hava böyleymiş. 2000'li yıllarda ise hava de- ğişmiş, yurtdtşından artık prens değil, kral getirilir olmuş. Ülke insanlan da hiç tanımadıklan bu kralı çok sevmişler. Hemen, "desteğimiz ona" deyip gör- dükleri yerde başbakan ilan etmeye başlamışlar. Ülke insanlan hep"/iorturncu"yönetimlertanıdık- lan içinyeni gelen "şortumcu" olunca sevinmişler. Şortumcuyu ülkenin medyası da sevmiş. Artık 90'lı yıllarda baş tacı ettikleri Mersimer adlı baka- nı bile gözleri görmez olmuş. Başına taç geçirdik- leri bakanın kellesi gidince en çok borsa yükseldi diye sevinmişler. Hani, intiharederse borsanın da- ha da yükseleceğini bilseler onu da isteyecekler- miş. Yeni kral taa uzaklardan yeni dolarlann gelece- ğini duyurunca sevinmiş herkes. Her yere kre-di- lenmek için başvuran iktidar da çok sevinmiş... Borç daha da artmış olacakmış ama... Oteun demişler... Dolariar gelsin, razryız her koşula... Takın boyunduaığu, bize her şey koşula... [email protected] Aşık Malızıuıi yoğıuı hakuııda îstanbulHaberServisi- Türkiye'nin en büyük ozanlanndanAşıkMahzu- ni Şerif yaşama savaşı ve- riyor. Âşık Mahzuni Şerif önceki gece kalp yetersiz- liğinden kaynaklanan ak- ciğer ödemi nedeniyle Bahçelievler JFK Hospi- tarakaldınldı. Bazı etkinliklere katıl- mak içinİstanbul'dabulu- nan Âşık Mahzuni Şerif, önceki gece Bahçeliev- ler'dekonukolduğubir ev- de rahatsızlanması üzeri- ne eşi ve dostlan tarafın- dan JFK Hospital'a kaldı- nldı. Burada akciğer öde- mi teşhisi konulan Şerif, yapılan ilk müdahalenin ardından yoğun bakım ünitesine alındı. Hastane doktorlan, Şerif'in duru- munun ciddiyetini koru- duğunu ve ilk 24 saatin çokönemliolduğunu söy- lediler. Ozanın rahatsulığıru haber alan dostlan gece boyunca Şerif'i yalnız bı- rakmadı. Sanatçı Muzaf- fer Özdemir'in de arala- nndabulunduğu çok sayı- da kişi hastaneye geldi. Şerif, dün akşam Karaca- ahmet Sultan Derneğj'nin Mavi Marmara Et Lokan- tası'nda düzenlediği et- kdnlikte sahneye çıkacak- ü. Asıl adı ŞerifÇmk olan Mahzuni Şerif, resmi ka- yıtlara göre 1939 yıhnda, gerçekte ise 1943'te Kah- ramanmaraş'ın Afşin ilçe- sininBerçenek (Barginek) köyünde doğdu. Köyün yakınlarda okul olmadığı için komşu köyde medre- seeğitimialdı. 1950 yıhn- da Barginek'te yapılan okula giden, daha sonra Mersin'de 3. Astsubay Ha- zırlama Okulu'na başla- yan Şerif, 16 yaşında am- cası Âşık FezaB'den saz çalmayı öğrendi. Medre- sede gördüğü kıraat eğiti- mi sayesinde güzel olan sesini kullanmasını öğren- di ve bu yeteneğini geliş- tirdi. 1957 yıhnda Ankara Ordudonatım Okulu, iki yıl sonrada Kuleli Askeri Lisesi'ni kazandı. Fakat kısa sürede okulun dikka- tini üzerine çekti ve 1962 yıhnda sol eğilimli siyasi görüşünden dolayı okul- danatıldı. Bu arada bazı radyo sa- natçılanylatanışarak kon- serlere katıldı. 1962'de ilk plağını çıkardı. 1972'de Gaziantep'teki evi kun- daklanan Şerif'in tüm ödülleri ve arşivi yandı. 453'ü 45'ük, 11'i uzunça- lar olmak üzere 464 plak ve 58kaseti bulunan Mah- zuni'nin tüm türkülerinin yer aldığı 8 kitabı bu- lunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle