19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ljj8 NİSAN 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 1*. •âi •31 II T i II <f K Haklılığın er geç kanıtlanması Bir gazeteci için en büyük ödül, çeşitli kaynaklardan topladığı bilgilerle hazırîadığı haber ve yazıların gün gelip doğruluğunun ortaya çıkmasıdır herhalde. Başta Enerji Ya- pı Yol-Sen Başkanı Cengiz Faydalı, Tes-lş Yatağan Şube Başkanı Erol Soğancı, Tür- kiye Maden-lş Sendikası Yatağan Şube Baş- kanı Murat Bekem, Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Ali Yiğit olmak üzere bir avuç -evet evet, yalnızca bir avuç- yurtsever in- san, çeşitli tehditlere, medyanın bile bile gor- mezden gelen, aymaz tavnna karşın, yıllar- dır enerji sektöründe büyük, çok büyük, in- san aklının almayacağı boyutta bir oyunun oynandığını belgelemişler; büyük, çok büyük bir yalnızlık içinde kanıtları kamuoyuna du- yurmak için çırpınmışlardı. Demişlerdi ki, "Enerji sektörû Anayasa Mahkemesi karar- lannda da yer aldığı gibi stratejiktir, özelleş- tirılmesi yanlıştır." Demişlerdi ki, "Enerji sektöründe imzala- nan devir anlaşma ve sözleşmeleri Türkiye Cumhuhyeti'nin ve yurttaşlannın çıkarianna aykın maddeler içermektedir." Demtşlerdı ki, "Devir sözleşme ve anlaş- malan ile devlet, dolayısıyla yurttaşlar, üre- tilmeyen enerjinin karşıiığını ödeme yüküm- lülüğü altına sokuluyor." Demişlerdi ki, "Enerji alanının özelleştiril- mesisonucu devletpahalı elektrikalmayazor- lanıyor." Demişlerdi ki, "Ozelleştirilen santrallann yanına milyon ton rezervli kömCırocaklan be- davaya devrediliyor." Demişlerdi ki, "Enerji ûretim ve dağıtımı- nın özelleştirilmesi sûrecinde şaibe vardır. Kamunun birikimleriyle gerçekleştirilen dev tesıs ve geri dönmesi olanaksız doğal kay- naklar, kimi şirketlere peşkeş çekiliyor." Diyorlardı ki, "Enerji sektörünün özelleş- tirilmesi tekeller yaratacaktır." DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nın "Beyaz Enerji" operasyonu sonucunda hazırtadığı id- dianame, yukanda savunulan görüşleri ka- nıtlayan belge ve ifadelerle dolu. O bir avuç insan, karanlığa çığlık attıklannı sandıkları günleri anımsayıp bugün buruk da olsa hak- lı çıkmanın iç rahatlığını yaşıyor. ISIK KAN'SU Yinelenmenin tarihiTarihin yinelenmeye- cegi genelde kabul edi- len bir doğrudur. Ya yi- nelenmenin tarihi sü- rüyorsa? Arkadaşımız Banu Salman haberleştirdi: Türkiye'nin IMF'den alacağı 6.1 milyar do- lariık kaynak, 2.2 mityar dolariık geri ödeme yü- kümlülüğü nedeniyle net 3.9 milyar dolara düşmüş... Osmanlı Imparator- luğu ilk istikrazı, yani dış borçlanmasını 1854 yılında yapmış ve yak- laşık 3.3 milyon steriin almış. Faiz, kcxnisyon fi- lan derken, eline yal- nızca 1.5 milyon steriin geçmiş... Türkiye Odalar ve Borsalar Birii- ği'nin (TOBB) hesaplamalanna gö- re 1990-99 döneminde Türkiye'nin toplam dış borç faiz ödemelerinin tu- tarı 47.4 milyar dolan bulmuş... Osmanlı fmparatorluğu, 1854- 1914 yılları arasında elde ettiği 222 milyon Osmanlı Lirası tutarındaki borcu karşılığında 164 milyon Os- manlı ürası'nı bulan faiz ödemiş... Özellikle son yıllarda enerji ve su yatırımlannda dünya fiyatlannın üs- tünde fiyatla "satin alma taahhüdü", yani "garanti" verilmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin zarara girmesine neden olmuş. TOBB'ye göre toplamı 7.7 milyar dolara ulaşan bu "garantiler, önü- müzdeki 14 yıl boyunca önemli bir risk unsuru olacakmış... 19. yüzyılın sonuna doğru, Os- manlı Imparatoriuğu'ndayabancıla- ra demiryolu yapımlarında "garan- tiler" verilmiş. Yabancı girişimcileri zarar olasılığında kurtaran ve kilo- metre başına hasılatı "garanti" eden bu ödemeler, yalnızca 1899-1909 arasında 10 milyon steriini bulmuş... Peşpeşe bir dizi bunalımın ardın- dan patlak veren Şubat 2001 krizi ile Türkiye Cumhuriyeti iflasın eşiği- ne gelmiş. Dünya Bankası'ndan gelerek Dev- let Bakanlığı'na ata- nan Kemal Derviş. dış borçlann ödenme- sini "sağlam kazığa bağlayan" bir prog- ram açıklamış. Prog- ramda, kamunun elin- deki tütün tekelinin kı- rılması, TEKEL'in, ka- rrıu kuruluşlarının ve arazilerinin satılması- nı da içeriyormuş... Osmanlı Imparator- luğu, 1875'te'Tenz//- ; Faiz Karan" ile iflası- nıilanetmiş. 1881'de yürürlüğe sokulan "Muharrem Kararna- mesi" ile yabancı ül- kelerin borçlarının dü- zenli ödenebilmesi için çeşitli ülkelerin temsilcilerinin oluş- turduğu "Düyun-u Umumiye Idare- si" kurulmuş. Tuz ve tütün tekelle- ri, pul, müskirat, balık ve bazı illerin ipek öşüıieri ile kimi vergiler bu ida- reye bırakılmış... Tarih yinelenmiyor elbette, ama yinelenmenin tarihini yaşadığımız kesin. Karamsarlığa kapılmamalı. Tarih, 1881 "Muharrem Kararna- mes/"ni de yazıyor, 1919 halkçı kur- tuluş çırasının yakılışını da... Tarih, Ingiliz'in gücünü takdireden sadrazam ve vezirleri de yazıyor, bağımsızlığı karakteri ile özdeş tu- tan Mustafa Kemal Atatürk'ü de... bir 23 Nisan sonrası Türkiye'de -çocuk ve insan olmak 1V3 >ENİZ BANOĞLU ol\ Bir 23 Nisan Ulusal Ege- ılmenlik ve Çocuk Bayramı'm -ıMaha geride bıraktık. Ve her Iıybayramda yapılanlann yine- litendiği bir günü yaşadık. ığiTBMM'de kurulan çocuk meclisinde seçilmiş bir çocuk, —Atatürkün Türkiyesi'ne (!) [Ştımutlu göndermelerle ço- cuklann şözcülüğünü yaptı, okullarda çocuklarneşe için- de, "Bugün 23 Nisan neşe ıÇloluyor (!) insan" şarkısı- söylediler. Taksim Anı- [{^na çelenk koydular, çeşit- nj }i kapalı salonlarda çocuk düzenlendi, balon- njr, palyaçolar büyük alışve- )IB fiş merkezlerinin görkemli •jk'iobilerini süsledi, mutlu azın- j{jık çocuklar bu lobilerde ken- . [fldileri için hazırlanmış ren- B ^ârenk cicili bicili oyuncak- n^ann büyüsüyle doyasıya eğ- ^endiler, hepsi özel okul öğ- ,n fencilerinin, itirafedelim hep- - ixf' birbirinden başanlı resim- ,;r Jeri ile 23 Nisan çocuk re- . §jf imleri sergileri açıldı ve böy- ü yük siyasilerimiz de çocuk- i^anmızı ve bizleri her zaman- _ki 23 Nisan masallan ile uyut- tular... Bu güzel tablo içinde, ba- Tia göre Türkiye'de çocuğun 6 >yazgısını en çarpıcı dile ge- bçiren, bir televizyon kanalın- ^î^a saniyenin onda biri gibi kı- bir süre içinde yakaladı- gğım, "Oiacak O Kadar J^rogramı" için seçilmiş bir i O.lninik yavrumuzun yanıtı ol- ^4iu. Geleceğin umudu bu ço- cuğumuz, "Türkiye'de ço- —cuk olmak nasıl" sorusunu, nlı'Çocuk olamıyoruz ki, 'O-oyun bahçemiz bile yok" _^iye yanıtladı. ?iw* 2l'inciyüzyılınyenisloga- , 6 Xıı "küreseleşmenin" sancı- ^jîannı çeken, yabancı basına, > »sr'bitik Türkiye", "Atatürk ^JSevrimlerinin sona erdiği ıO gTürkiye" manşetleri ile yan- -Ifeıyan,böyyük siyasilerimizin "^'Kalkınıyoruz, kalkındık, ekonomimiz rayında, siya- setimiz istikrarda" diye yıl- larca ve yıllarca halkı uyuta- rak bugünlere getirdiği Tür- kiye'de, bu minik çocuğun cümlesi, belki de çoğumuza komik ya da gereksiz gelebi- lir. Öyle ya, "millet can der- dindeyken, çocuğun bah- çesi yokmuş, bu da dert mi"?.. Oysa bu safiyane dilek cümlesinde gizli olan gön- derme şu: "Türkiye'de bu- güne kadar yöneticilerimiz, çocuğundan gencine, gen- cinden yetişkuüne", hiç kim- seye, yani "halkına" hiç ama hiç kulak vermemiş. Yedi- sinden yetmişine hepimizi yok saymış. Prof. Süheyl Ba- tum'un, Kadıköy ÇYDD'nin geçen hafta içinde düzenle- diği "Bu Krize Nasü Gel- dik?" konulu panelde de önemle vurguladığı gibi, dün- den bugüne Türk siyasetin- de, "halkın sözü ve halk" hiçbir zaman yer almamış. Halkın demokratik kaülımı da seçimden seçime sandık ba- şındaki varhğmdan öteye gi- dememiş. "Hep bana ve yandaşıma" diyerek bugün- lere gelmişiz. Böyle umutsuz bir gerçek ve ülkemizin şu günlerde için- de bulunduğu karanlık bir tablo ile karşı karşıya iken 60'a yakın STK'nin işbirli- ği ile kurulmuş olan "Ço- cuk Hakları Koalisyo- nu'nun", UNICEF'in des- teği ile önümüzdeki günler- de başlatacağı "Çocuklara EvetDeyin" kampanyasının da doğrusu bir anlamı pek kalmayacak. Haset duygula- nna kapılmaksızın, ne kadar umutsuz ve karamsar da ol- sak, artık dalmış olduğumuz derin uykudan şöyle bir sil- kinelim, aydınlık bir Türki- ye'ye doğru, el ele, yürek yü- reğe verelim. Zira sonra ne yazık ki çok ama çok geç kal- mış olacağız. T.C. KADIKÖY 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 2000/660 Davacı Özlem Topçu tarafindan davalı Erol Topçu aleyhine açı- Ian boşanma davasında: Mahkememizin 29.3.2001 gün ve 2000/660 esas, 2001/239 sayı- h karannın hüküm kısmında: Sinop-Boyabat, Doğucaköyû cilt no: 0085, kûtük sıra no: 0056'da nüfusa kayıtlı Ismail ve Cemile'den olma, 6.8.1967 doğ. Erol Topçu ile aynı yerde nüfusta kayıtlı Rıza ve Neriman'dan olma 26.1.1976 dog. Özlem Topçu'nun boşanmalanna, Talep edilmediğinden nafaka, maddı ve manevi tazminat tayini- ne yer olmadığına, Dair karar kanun yolu açık olmak üzere davacının yüzüne karşı davalının yokluğunda açıkça okundu anlatıldı. 29.3.2001 Davalı: Erol Topçu: Mühürdar Cad. Seher Sokak Kılıç Apt. No: 6 D: 2 Yakacık Ist. İşbu ilan yukanda adı ve adresi yazılı davahya, ilanın gazetede yayımlandığı tarihten itibaren 7 gün sonra davahya tebliğ edilmiş sayılacağı, bu tarihten itibaren de davalı tarafindan 30 gün içersinde kanun yollanna başvurulmadığı takdirde kesinle- şeceği karar tebligi yerine kaim olmak üzere ilan olundu. 10.4.2001 Basın: 19730 Gerçekleri izleyin Flash TV Genel Haber Koordi- natörü Fertian Şaylıman'ın, ge- çen pazar gecesı yayımlanan "Flash Gündem" programı, yeni dünVa düzenirtın "resmı ıdeolo/ı- s/"nin şözcülüğünü üstlenen med- ya holdinglerinin yıllardır yarattığı "sanal, masalsı ortamı" birkaç sa- atte adeta dağıttı. Prof. Dr. Anıl Çe- çen, Prof. Dr. Sinan Sönmez ile Prof. Dr. Gürol Ergin: sakin sakin, bilgi ve birikıme dayalı yorumlar yaptılar. IMF ve Dünya Bankası'na, küresel sermayenin ıstemlerine teslim olmalannın sonuçlannı irde- lediler. Gıdışın gıdış olmadığını, bu memleketin bu memlekette ya- şayanlann olduğunu ve olması ge- rektiğini bilınçlere kazıdılar. Fer- han Şaylıman ile program sonra- sı konuştuk. Şunlan söyledi: "Tür- kiye'de sanıldığının aksine geniş kit- leler, düzeylı, kendı sorunlannt ifa- de eden yazılara, programlara ina- nılmazderecedeaç. Ozelhtöe 1990- 2000yıllan arasında televizyon ya- yıncılığı adı altında ınsanlara daya- tılan düzeysızlıkler, sıradanlıklaröy- le brnokiaya getdı kı, vatandaş ctd- dı biçımde bu anlayışa tepki gös- termeye başladı. Bu anlayış ney- di? Yayıncılık ve habercılik adı al- tında, o medya kuruluşunun arka- sındaki çıkar dengelennı koruyan, örneğin medya-banka, medya- holding, medya-siyaset, medya- bürokrası ilışkilehnı gözeten anla- yışın yıllarca habercılik, program- cılık adı altında yutturulmaya çalı- şılmasıydı. Izleyici, yurttaşlar bu çizginin farkında. Kendı sorunlan- nın dıle getınldığı. doğrulann, dü- pedüz gerçeklenn ortaya konma- sını istiyor, biz de onu yapıyoruz." Yann saat 22.00'de geçen haf- taki "Flash Gündem" programı Flash TV'den tekrar yayımlanacak. Kaçırmayın! KİM KÎME DUM DUMA BEHIÇAK behicakin turk.net İ>1= rnOcifcfinede. hep ÇÎZGÎLİK KÂMtL MASARACI HARBt SEMtH POROY semihporoytr: yahoo.com BULUT BEBEK MRAYçtFTçt bulutbebek >ı hotmail.com Va/Ja h'ıtia, fcanlı terörıs-t d«S"il o-t«{ feaşrru? „ ... Tnajüni b(T 'eyltma - yaka/anmadan orwss Ttıni k t itinaf TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 IS'isan BULGARIAR BANKA DİNAMtrUYORİ tSOS'TE SUGÜM, 8UL&AK KOMİTECtL£& K AM/tiASf S/HJASmi DfMAMİTLS UÇÜ&MCJŞTIJ.'. 1878 ' fAPILAM BEÜUM ANTLAÇMASI •ZONUAJDA, OSMANLI OEV- A Ş,& & OLAKAK, 8S OSMAMLt YÖMETiAAfA/C>£, AMA İÇ İÇLERINDE BA6IMS(Z Bİ/Z pieefijstfK OUGUMUUA serfejLM/çn- SOMZALAZI, ooeu tsu- A4£Lİ'Yl oe TOPBAKIAK/HA KA7W VtAYAN TOPLULUKLA&4 KABŞr KAMU EYl£*4l£Re GieifMİÇ- Tf. SU AKAPA, EGMSNİCEK'lfif, ISTMMgOL OSAAAMU O4MZ4S/ ' NA SAL&ftfSfMOAAJ(fS9£) İLHAM ALAN euLGASLAÇ, SELA- Yanda, samklar unat>kewtede yargılaıtırken görufüyor GÖRÜŞ EMIN GURSES Kafkasya Notları-ll Kafkasya'daki anlaşmazlık ve çatışmaların temelin- de ortak bir vatandaşlık duygusunun yaratılamaması- nın yattığı konusunda bir anlayış mevcut bir kesim halk arasında. Stalin'in her etnik gruba bir otonom böl- ge tahsis etmesi, geçici bir süre bastınlmış olan talep- lerin uygun ortam bulunca ortaya çıkmasıyla ayrılıkçı- lığın güçlenmesini engelleyemedi. Geçmişten kalan tedırgin bir belirsizlik halen hüküm sürüyor Kafkasya'da. Moskova ve VVashington'ın bölgede doğrudan ya da dolaylı hegemonya mücadelesi bölge yöneticilerınde belirsizlikten doğan kuşkuculuğu daha da arttırmış. Yö- neticilerın bu kuşkuculuğu ve istikrarı sürdürmek için her yola başvurmaya hazır olması, halk arasında kuş- ku ve korkunun sürmesine yol açıyor. VVashington'ın Moskova'yı bölgeden tamamıyladış- lama politikası tutmadı. Prof. Revaz Diasamidze gi- bi birçok akademisyen ve eski sıyasetçı Moskova'nın bölgeden dışlanmasının mümkün olmadığını söylü- yor. VVashington'ın bölge politikasındaki belirsizlik ise bölge insanı ve yöneticilerinin hangı tarafa meyletme- nin bölgeye ıstikrar getireceği konusunda bir karara varmasını zorlaştırıyor. Sıradan halk bu ortamın, yö- neticilerin genel ekonomik çıkarlara öncelik verme- melerini, kendilerinin ve taraftarlarının günlük maddi hesaplarının peşinde koşmalannazemin hazırladığın- dan şıkâyetçi. Ankara, uluslararası rekabetin sürdüğü Kafkasya'da polıtika belirlerken son derece kaygan bir zeminde hareket ettiğini biliyor. Kafkasya'nın kapısı Batum'da başkonsolosumuz Hasan Aygün'ün yararlı çalışma- ları, karşılıklı ılişkıleri önce sağlam bir zemine oturtma- ya yönelik. Bu yolda gerekli olan adımların atılması ve kısa-orta-uzun dönem projelerın hazııianması için ge- rekli çalışmalar yapılmakta. Iki tarafın yararına oiacak bu projelerın hayata geçirilmesine Acaristan'daki is- tikrarlı ortamı sağlayan Cumhurbaşkanı Abaşidze yö- netimının katkısı ise yadsınamaz. Bölgenin Osmanlı dönemindeki ticari merkez ve ge- çış yolu olma özelliğinin yeniden kazandınlması için Ba- tum Havaalanı'nın uluslararası standartlara yükseltil- mesı ve Türkiye ile turizm ve tıcan faaliyetlerde ortak kullanımı gündeme getirilmış. Fakat Batum ile Tiflis ara- sındaki örtülü rekabet nedeniyle şimdilik önemli bir ge- lişme sağlanamamış. Tiflis, Acaristan bölgesinın turizm ve ticari yatırımları çekerek zengınleşeceğı ve kendi- sinden uzaklaşabıleceğinden korkuyor. Bölgenin Kafkasya, Rusya ve Orta Asya'ya açılan bir kapı olarak stratejik önemi buraya daha fazla ilgi gösterilmesi gereğini de beraberinde getirıyor. Anka- ra'nın, karşılıklı gıdiş-gelişlerde vizenin kaldınlması ya da kolaylaştırılması, ticari kamyonların yük taşıma ka- pasıtelerı konusunda karşılıklı bir anlaşmaya varılma- sı için çaba göstermesi, bölgede Türkiye ve Gürcis- tan arasındakı bir alanın senbest ticari bölge ilan edil- mesı, bu açıdan önemli. Türk kamyoncularının 40 to- nun üzerınde yük taşıma yasağına karşılık Gürcistan plakalı kamyonların 60 tona kadar varan yükleme yap- malarıyla Türk tarafı aleyhine işleyen haksız rekabet ha- len sürüyor. Iran üzerinden Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan'a 60 ton yük taşıyabilen Iran kamyoncu- larına karşın, Türk kamyoncuları 40 tonluk sınırlamay- la rekabet imkânını kaybetmışler. Sarp gümrük kapısındaki gümrük memurlan ekono- mik durumlarındakı lyileştirmeden dolayı memnunlar. Kapıdaki eski belirsizlik kalkmış, düzenin sağlanma- sında önemli katkılan olan Başmüdür Yusuf Güney'den sonra Artvın Vali Yardımcısı ve Sarp Mülkı Idare Amı- rı Yavuz Selim Köşger'in çabalarıyla kapıdaki sıkın- tılar giderilmiş. Köşger, karşılıklı 5 bin araç geçişinde anlaşma olduğu halde Tiflis'ın sorun çıkardığını ve ta- ahhüdüne uymamakta direttiğini ifade etmekte. Ayn- ca her bir araç geçişinde düzenlenen belge için Tif- lis'in 350 dolar aldığını, Türk tarafının ise bunu talep etmediğini vurguluyor. Türkiye'nin aleyhine işleyen bu tür uygulamaların durdurulması için Ulaştırma Bakan- lığımızın Tiflis yönetimiyle gönjşmesi bir çare olabilir. Yabancıya karşı duyulan güvensizliğin henüz kırıla- madığı Gürcıstan'da 12 yıldır faalıyet gösteren Türk şir- ketlerin çoğunluğu bölgeden çekildi. Bunlardan bir avuç kalan kuruluşlardan Türk Petrol Ofisi ürünlerini bölgede pazaıiayan Metin Kumuşoğlu gibi yatırım- cılar ise ürünlerine konulan yüzde 92'ye varan vergi- ler dolayısıyla bölge pazannda Iran'ın daha düşük ka- liteli ve ucuz ürünleriyle rekabette zorluk çektiklerini ifade ediyor. Kafkasya'da bölge dışı planlann başanlı olamadığı ve ilışkilerde maliyeti yükselttiği görülmüştür. Kafkas- ya hattı yeniden canlandırılmayı beklerken Ankara'nın bölgesel çıkış yolları aramaya öncelik vermesi ve ti- cari faaliyetlerın önündeki engelleri asgariye indirme çabasını sürdürmesi bölgede yenı imkânlar yaratacak ve buradan uzaklaşan yatırımcıları yeniden bölgeye çekerek 1990'lardaki ekonomik canlılığın yeniden sağ- lanmasına katkıda bulunacaktır. E-mail: emingursesî" yahoo.com Fax: 0212 513 85 95 BULMACA SEDAT YAŞAYÂN SOLDANSAGA: 1/Kanşıkdu- rum, kargaşa. 2/ Toprak, 2 kumvesaman elemeyeyara- 4 yan iri delikli kalbur... Nâ- zım Hik- 6 met'in soya- 7 dı. 3/ Demir- g yolu...Etiyop- ya, Somali ve ' Yemen'de yetişen bir bitki ve bundan elde edilen keyif verici 2 ürün. 4/ Utanç duy- 3 ma..."Bilge—":Ya- 4 zanmız. 5/ Üzerine iplik, tel, şerit san- lan, ortası delik si- lindir... Birgıdamad- desi.6/Tekerleklika- ra taşıtı. II Futbolda topun kale ağzına gönderilmesi... Asya'da bir göl. 8/ Lantan elementinin simgesi... Tavlada "üç" sayısı... Ceylan. 9/Jules Verne'in "Deniz Altında Yirmi Bin Fersah" adlı romanındaki düş- sel denizaltının adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tadı mandalina ve kiviye benzeyen, C vitami- nince zengin bir meyve. II Saban demiri ya da pullukla açılan su yolu... Akira Kurosava'nın bir filmi. 3/ " — Charles": ABD'li caz müzikçisi... Tabaka. 4/ Yüz metre kare tutannda yüzey ölçüsü birimi... Sakarya'nm bir ilçesi. 5/ Hint sanatında sıkça betimlenen timsah, yunus ve fil kanşımı ef- sanevi su canavan... Mısır'ın plaka işareti. 6/ "— - Sevdası":R. Mahmut Ekrem'in romanı. II Ye- niçeri ocağında tabur... Takımada. 8/ Bir nota... Se- lenyum elementinin simgesi... Güzel, ince ve za- rif kadın. 9/ Dünyanın ilk nükleer denizaltısı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle