19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 NİSAN 2001 ÇARŞAMBA HABERLER Başbakan EcevfTin sağlığı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Insan Haklan Komisyonu Sözcüsü ve DYP Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt, Başbakan Bülent Ecevit'in sağlık sonınu gerekçesiyle "insanlık dışı muameJeye tabi tutulup tutulmadığının" araştınlması istemiyle Insan HakJannı Inceleme Komisyonu Başkanhğı'na başvurdu. Bozkurt, komisyon başkanlığına dün sunduğu dılekçesine. Ecevit'in sağlığıyla ilgili tartışmalann yaşandığı genel kurul tutanaklan ile gazete kupürlerini de ekledi. Bag-Kur Yasası değişiyop • ANKARA (AA)- Bağ-Kur Yasası'nda, sosyal sigorta sistemleri arasında norm ve standart birliği sağlamak amacıyla değişiklik öngören ve kurumu yeniden yapılandıran tasan, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda benımsenen tasan ile kurum gelırlerınin verimli bir şekilde değerlendirilmesini sağlamak amacıyla bir daire başkanlığı kurulması öngörüldü. Stsmfk-2 alımının ertelenmesi • ANKARA (AA)- Jeoloji Mûhendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Çelebi, MTA Sismik-2 gemisinin alım projesinin "tasarnıf tedbirleri bahanesiyle durdurulmasının sadece bilimsel bir gaflet değil, siyasal bir sorumsuzluk" olduğunu savundu. Aydın yaptığı yazılı açıklamada, Marmara depremlerinden sonra yaşamsal gerekliliği yeniden anlaşılan. tüm aksamıyla birlikte yalnızca 25 milyon dolara mal olacağı bilinen bu projenin dondurulmasının toplumun can ve mal gûvenJiğini sağlamakla sorumlu iktidann "tam bir aymazlık içinde" olduğunu gösterdiğini belirtti. Devlet Bakanı Kemal Derviş, görevlerinin sadece istikrar olmadığını söyledi: Yeniden yapdanacağızANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, önlerindeki görevın yal- nızca istikrar değil, istikrarla birlikte yapının değişimini sağlamak olduğu- nu belirtirken programı da istikrar programı olmanın ötesinde "büyüme- ye geçiş ve yeniden yapdanma progra- mı" olarak nıtelendirdi. Derviş, prog- ramın bu hafta açıklanacağmı, bütçe büyüklüklerinin belirlenmeye çahşıl- dığını belirtti. IMF'nin savunma har- camalannın kısılmasını istediği ve Yu- nanistan'ın da buna göre tavır aldığı- na ilişkin haberlere Derviş^"Bütçebü- yüklüğü Türkiye'ye aittir. Ozeüikle sa- vunmakonusunda herhangi bir dış ku- ruluşun, bir mercün bize herhangi bir şey empoze etmesi söz konusu değü" yanıtını verdi. Derviş, TESK'i ziyareti sırasında, istikrann 6 ay sonra yeniden bozulma- sı durumunda halkın ve ekonominin darbe yiyeceğini belirterek "Onuniçin meseie, sadece istikran sağlamak değil. Mesele, gerçekten bu firsattan yararla- narak çok uzun süredir Türk toplumu- nun beklediği yapısal refromlan, çok dddi şekilde, size danışarak ve sizin de desteğinizie yapabUmek" dıye konuş- tu. Yalnızca istikrann açıklanması du- rumunda yapısal yanının eksik kalaca- ğını, güven oluşturulamayacağını, bu- nu içerde ve dışarda kaynak getirecek kesimlere anlatamayacaklannı söyle- yen Derviş. "İstikrar ile birlikte yapı- sal değisiklikieri aynı zamanda yapma- mız gereldyor" dedi. Derviş. ekonomik krizden olumsuz etkilenen kesimlere bir miktar destek olmanın görevlen olduğunu, ancak kaynak aktanmırun bütçeden olacağı- nı belirtti. Hazine'nin dar olanaklany- la işçiye, esnafa sağlanacak kaynağın yetmeyeceğini anlatan Derviş, sözle- rini şöyle sürdürdü: "Bu bunahmdan çok büyük sıkmb gören, uyum gösteremeyen kesimlere de bir miktar destek olmak görevimiz." Derviş. desteğin şeffaf şekilde ya- pılması gerektiğini, ancak bunun yeni- Cündem kriz Sivil girişim toplanryor ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Türk-lş, TISK, TOBB ve TZOB'nin da aralannda bulunduğu 7 kitle örgü- tünün oluşturduğu sivil girişim bugün toplana- rak, "siyasi istikrarsızb- ğT masaya yatıracak. Türk-lş, DİSK,TZOB, TESK, TİSK ve TO- BB'nin oluşturduğu sivil girişim bugün ekonomik krizi ve siyasi istikrarsız- lığı değerlendirmek üze- re TESK Genel Merke- zi'nde bir araya gelecek. Demokratik kitle ör- gütleri toplantısında, ey- lem yapan esnafın duru- mu, sosyal taraflann ekonomik programdaki yeri tartışılacak. Orgütler, yapılan de- ğerlendirmenin ardın- dan neler yapılabılece- ğüıi tartışıp karara bağ- layacak. ÎĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇtN « a a nfi?H;o?.fc.n den görev zararlanna, enflasyona ne- den olacak ya da bankacılık kesimini dinamitleyecek biçimde yapılmaması gerektiğini vurguladı. Derviş, gazetecilerin sorulan üzeri- ne, programı bu hafta açıklayacağını, tam gününü şu anda bilemedığini. an- cak ciddi bir oranda dış destek sağla- yacaklannı bildirdi. Programda bazı konularda sürpriz olmadığını, bazı ko- nularda ise yeniliklerin olacağını söy- leyen Derviş, dış desteğin, IMF, Dün- ya Bankası ve Türkiye'nin dostu olan güçlü ülkelerden geleceğini, Türki- ye'nin gereksinimini karşılayacak miktarda olacağmı ancak kombinas- yonunu şu anda acıklayamadığını be- lirtti. Dış kaynak için bu programın tüm aynntıla- nnm ortaya çıkması ge- rektiğini, iç ve dış kamu- oyunun uzmanlannm bütün aynntılan görme- leri gerektiğini vurgula- yan Derviş, TOBB Baş- kanı Miras'ın, program kendilerine açıklanma- dan çıkar çevrelerine açıklandığı ve onlann da buna göre tavır aldıklan- na ilişkin sözleri ile hü- kümetin istifasını isteyen açıklamalanna ilişkin sorular üzerine de şöyle konuştu: "Programın birçok bo- yutu tabii ki kamuoyu ta- rafindan biliniyor. Büt- çeyle ilgili aynnnlar bilin- miyor. Biz de şu anda bu- nun son şekliiü bulmaya cahşryoruz." Derviş, savunma har- camalanyla ilgili haber- lerin anımsatılması üze- rine de sert biçimde şu açıklamayı yaptı: "Biz kendi harcama düzenimizi ktıranz. Bu ülkenin güvenior obnası lazım. Onun ötesindebile- şimine,a\nntBinaveözeJ- Kkle savunmayla UgUi ko- nulara herhangi bir ya- bana merciıûn kanşma- sına müsaade etmeya." Ücret tarifesinin belirlenmesinde Ulaştırma Bakanlığı devre dışı bırakıldı Uçak biletiııe zam serbestANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet ortaklan MHP ve ANAP ara- sında "uçuş ücreti ve tarifesi''nin belir- lenmesi konusundald anlaşmazlık, U- laştınna Bakanı Enis Öksüz'ün geri adım atmasıyla aşıldı. Uçak biletlerine yapılacak zamda Ulaştırma Bakanlığı devre dışı bırakılırken ücretlerin hava- yolu şirketlerince belirlenmesi karar- laştınldı. Ulaştırma Bakanlığı'nın ilk taslağmda yer alan aşın ücret uygulan- ması durumunda Rekabet Kuru- mu'nun görüşü alınarak bakanlık tara- findan taban ve tavan sınır belirlenece- ğine ilişkin hüküm metinden çıkanldı. Yeniden düzenlenen Sivil Havacılık Yasası taslağı Bakanlar Kurulu'nda im- zaya açıldı. Özelleştirmeden sorumlu Devlet Ba- kanı Yüksel Yalova'nın Türk Sivil Ha- vacılık Yasası'ru değiştiren yasa tasla- ğmı imzalamaması sonucu hükümet ortaklan arasında yaşanan sorun dün çözüldü. Partisinin grup toplantısından önce gazetecilere "Benadamgibitasa- n sundum. Beğenmezlerse değjstirsm- kr''diyen Ulaştırma Bakanı Enis Ök- ( 'li Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz ile ANAP'h Devlet Bakanı Yüksel Yalova arasında tartışmaya neden olan uçak biletlerine zam konusu Ulaştırma Bakanlığı'nın devre dışı bırakılmasıyla sonuçlandı. süz, Türkiye'de havayolu taşımacılığı- nın THY'den ibaret olmadığını vurgu- layarak 11 şirketin daha olduğunu söy- ledi. Öksüz, "Bunlann uçuş tarifeleri elbette Ulaşürma Bakanhğı tarafindan beiüienecek" diye konuştu. Ücret tari- fesinin belirlenmesinde Rekabet Ku- rulu'nun devreye sokulduğunu, kuru- lun görüşü alınarak bakanlığın alt ve üst sınır belirleyeceğini anlatan Öksüz, ABD'de de sistemin bu biçimde işledi- ğini bildirdi. Öksüz, "Bu konuda bilen de konuşuyor bihneyen de.Akh eren de konuşuyor ermeyen de" dedi. Telekom'un özelleştirilmesi konu- sunda kendisinin suçlandığını anlatan Öksüz, "Ben neyi engeUemişim? 5 de- fa huknka çarpü, o zaman ben mi var- dnn? Gkfip gidip mahkemedendöndü- nüz. Hukuku okuyun dedim, ama "okumayız" dediler. Okumazsanız bir daha bir daha duvara çarparsmız. Bu kadar beceriksizliğin faturasını kanun- suz işiere bağlavacaklanna bana bağh- yorlar. Basın, açıklamalan çarpıtiyor, beni küfürbaz yapacaklar. Bu konuda referanduma gitsek vüzde 80'den aşağı oy almam" diye konuştu. Öksüz: Geri adım atmadım Öksüz "ün açıklama yaptığı saatlerde Devlet Bakanı Yalova, ekonomiden so- rumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş ile bir araya geldi. Yalova, görüşmenin ar- dından Türk Sivil Havacılık Yasası'nda değişiklik konusunda sorunun aşıldığı- nı belirtti. Geri adım atan Öksüz, Ha- zine'nin önerisini kabul etmek zonın- da kaldı. Öksüz, tavnnda bir değişiklik olmadığını üeri sürerken "Bunlar ön- ce kanun ohnadan zam yapmak istedi- ler. Ben de ilk önce kanunu çıkarmala- rmı ondan sonra 7ammı yapmalaruu önerdim.Şjmdizammiyapabumekiçin kanun hazniandı. Benhn geri adım at- öğun yok" dedi. Bakanlar Kurulu'nda ilk imzaya açılan yasa taslağında yer alan "Üc- ret tarifelerinin ülke ekonomisi ve ka- mu yaran aleyhine sonuç vermesi, aşı- n ücret uygulaması veya rekabet orta- mmın bozuhnası haMnde Rekabet Ku- nımu'nun da uygun görüşü ahnarak taban ve tavan ücretleri Ulaşürma Ba- kanhğı'nca beBrlenir" hükmü metin- den çıkanldı. Yeniden düzenlenerek imzaya açılan yasa taslağında, "Ruhsat sabibi, ücret tarifeleri ile birlikte uygulama tarihini ticari, maM ve ekonomik koşuDara u>- gun olarak beurler v« yürürlüğe koyma- dan 3 gün önce üçüncü kişüere duyu- nır" denildi. STFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Tunceli'de, yaşlan 8O'ege)mişyaş- lı ninelerin çete suçundan mahkûm edilip hapse atıldığı, gazetelere yan- sıdı. Kriz tartışmaları arasında gürül- tüyegiden bu manzara, aslında Tür- kiye'nin bugünlere neden geldiğinin de ipuçlannı veriyor. Iki gün önce Tunceli muhabirimiz Ferit Demir te- lefon etti. Bu yaşlı insanlann cezaevi koşullarına dayanamayacağını, bir şeyler yapılması gerektiğini söyledi. Tunceli Barosu Başkanı Hüseyin Aygün de aradı ve bu konuda bir çö- züm bulunması gerektiğini dile getir- di. Aygün yolladığı mektupta şunla- n belirtti: "Bir süredir basın organla- nndayayımlanan 'NinelerÇetesi'ha- berierini okuduğunuzu sanıyorum. Her biri artık ömrünün son yıllannı yaşamakta olan bu yurttaşlann ba- şına gelenler, Tunceli'de toplum vic- danında derin biryara açtı." Aygün, yargılama sürecine ilişkin şu bilgileri verdi: "Bu yurttaşlar Ma- latya 1 No'lu DGM tarafindan veri- len 3 yıl 9 aylık cezalannın Yargıtay tarafindan onanması üzerine yakala- 'Nineler Çetesi' Yaratan Ülke narak kapalı cezaevine konuldular. Emine Kıyançiçek (80), Yemiş Al- bntaş (65), Güllü Çelik (65), Fatma Sevük (77), Ali Adır (68) ve Naccye Sevük (özüriü)_ isimli yurttaşlar, ce- zaevinde tühü sağlık sorunlanyla ayakta kalmaya çalışıyoriar. Bu yurt- taşlann yaşadığı 'hukuk dramı' Tür- kiye açısından taşınamaz biryük ha- line geldi." Aygün, cezalann kesinleşmesi ne- deniyle bu konuyu fazla tartışmak is- temediğini söylüyor, ancak bazı çe- lişmelere dikkat çekmekten de ken- disini alamıyor: "Mahkeme karannı tartışmak, artık pek faydalı olmadığı gibi doğru da görünmüyor. Ancak dava dosyası çelişki ve mantık kural- lanna aykınlıklarla doludur. Sözgeli- mi; Emine Kıyançiçek daha sonraki aşamalarda reddettiğıjandarma ifa- desinde, yaklaşık 30 kilo erzak mad- desini örgüte götürdüğûnü 'itiraf' ef- miştir. 80 yaşındaki bir insanın bu kadar ağırtıktaki erzak maddesini ta- şıması fizik kurallanna uygun gözük- müyor. Aynca mahkemece itibar edilen itirafçı beyanlanna ne derece güvenilebilir? Itirafçılar, 'Pişmanlık Yasası'n/n hükümlehnden yarahan- mak için pek çok masum insanı suç- ladılar ve suçlamaya devam ediyor- lar. Tunceli'nin tanınmış işadamı Ce- lal Yaşar, itirafçılann sonradan geri aldıklan beyanlan sonucu Malatya 1 No'lu DGM'de ceza aldı. Güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürü- len bir örgüt militanının üzerinden çıkan not defterinde yazılı 'rime' is- minin 'kod isim' olarak değeriendi- rilmesi de kuşkulu birdeğerlendirme sayılamaz mı?" Tunceli Barosu Başkanı, bu konu- ya artık bir çözüm bulunması gerek- tiğini vurguluyor: "Cezalannın infazı- na başlanan bu yurttaşlan da içine alan toplumsal bir çözüm mümkün değil midir? Kamu vicdanını derin- den yaralayan 'Af Yasası'nın geniş- letilmesi mümkün değil midir? Ana- yasa Mahkemesi'nin, afyasasını sü- re yönünden genişletmesi bu yurt- taşlann tahliye edilmesine yol aça- bilir. Bu yurttaşlann suç tarihleri 1999 yılı yaz aytandır. Af yasası, ya- yımlandığı tarihe kadar (21.12.2000) işlenen suçlan kapsayamaz mı? Anayasa Mahkemesi, esastan gö- rüşmeye başlayacağı bir dosyada süre ile ilgili hükmü iptal edemez mi?" Aygün bir hukukçu olarak, yaşa- nan bu acılara bir çözüm bulunması gereğini vurguluyor: "Ülkemiz büyük acılar yaşıyor. Bu ülkenin gençleri hergeçen gün ölüme gidiyor. Ceza- evleri artık birer ölüm evine dönüş- müş durumda. Siyasal irade, soru- nu gözlerden gizlemeye ve suskun- lukla geçiştirmeye çalışıyor. Ölüm orucunun ilk aylannda Adalet Baka- nı, 'ölüm orucuna son verilirse CMUK 399. madde gereğince ceza- lann ertelenebileceğini' söylemişti. 1996 yılındaki ve şimdi süren ölüm oruçlan nedeniyle bir daha hiçbir za- man bedensel ve zihinsel yetilerini kazanamayacak olan insanlann bu madde gereğince salıverilmeleri mümkün değil midir? Bunun müm- kün olabileceğini hukuk söylüyor, vicdanımız söylüyor. Adalet Bakanı hukukun gereği olan bu sözlerini ne- den yerine getirmiyor? Böyle bir adım 'Nineler Çetesi'ne de yarar sağlamaz mı?" Yaşlan 80'e ulaşmış yaşlı nineleri hapishanelere tıkan anlayış değil mi, bugün Türkiye'yi tüm dünyanın gö- zünde güvenilmez kılan! Bu ülke inandıncılığını yitirdi. Bu ülke kredisi- ni yitirdi. Bu ülke iflas etti. Mahkeme- ler nineleri hapse atıyor, F tipi ceza- evlerinde süren tecrit, hukuka aykın olduğu halde kaldınlmıyor. Türkiye if- las ediyor. Türkiye'ye kimse güven- miyor. Bir şeylerin degişmesi artık gerek- miyor mu? GLOBALPOLİTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOGLU I. ve III. Sınıf Kafalar Batı'nın en parlak akademisyenleri arasından serbest piyasanın etkilerine, kamu alanının tahri- batına, büyük şirketlerin iktidanna karşı çıkanlargi- derek artıyor. Cambridge Üniversitesi Judge Ins- titue of Management Studies (Işletmecilik Araş- tırmaları) bünyesindeki Centre for Intemational Business Management (Uluslararası Iş Idaresi) Direktörü Noorena Herz de The end of Polro'cs kitabıyla bunlara katıldı. Biraz hafıza tazeleyelim 1997 başında, Rollings Stones dergisinin edi- törü William Greider in "Küresel Kapitalizmin Manyak Mantığı" çalışmasını aktarmıştık. Greider, 1996'da dünyayı dolaşarak hazıriadığı kitabında, dünya ekonomisinin küreselleşirken, beraberin- de, muazzam bir kapasite fazlası, gittikçe artan iş- sizler ordusu, yatınlacak yer bulmakta zorlanan bir mali sermaye stoku biriktirdiğini, bu eğilimin sürdürülemeyeceğini yazmıştı. O zaman, MIT'den Klugman, Harvard'dan Dani Rodrik Greider'in kapasite fazlası saptamasına karşı çıktılar (piya- salar kendi kendine dengeye gelir ya!). The Eco- nomist de, kapasite fazlası sorunu için "palavra" diyerek bu koroya katıldı. Aynı yıl Asya krizi patlak verecek, kısa süre sonra da kapasite fazlası soru- nu basının günlük konulan arasına girecekti. 1997'de yayımladığı makalesinde, milyarder spekülatör Soros, serbest piyasa bağnazlığının demokrasiyi öldürmeye başladığını vurguladı. 1998'de Klugman Malezya spekülatif sermayeyi denetlemeye başladığında, Fortune'de yazdığı yazılarla Mahatir'i destekledi. Aynı yıllarda Dünya Bankası Baş Ekonomisti Stiglrtz, "Washington consensus"ü eleştirmeye. Rusya deneyinin IMF paradigmasının iflası olduğunu; IMF politikalan- nın uygulanan ülkenin değil, kredi kurumlannın çı- kanna göre_düzenlendiğini gösterdi. Oxford Üniversrtesi'nden Prof. John Gray başlangıçta serbest piyasa yanlısı bir düşunürdü, neo-liberalizmin en hızlı döneminde Thatcher'in danışmanlığını yaptı. O da tutum değiştirdi, False Dawn (Sahte Şafak) kitabında (1998) serbest pi- yasanın aslında, devlet eliyle dayatılan bir kapita- list ütopya olduğunu, bu yüzden de tarihte nere- de, ne zaman gündeme gelse demokrasinin aşın- masınayol açtığını gösterdi. Dani Rodrik de 1999 yılındaki çalışmalannda, küreselleşmenin, geliş- me paradigmasının yerine geçemeyeceğini hatır- latmıştı. Küreselleşme projesinin, gelişmekte olan ülkelere fızibilitesi dahi yapılmadan dayatıimış ol- duğunu ve hemen her yerde buyük tahrıbata yol açtığını gösterdi. Küreselleşmeye köıiemesine at- lamadan önce ulusal ekonominin gereksinimleri- ne öncelik vermek gerektiğini vurguladı. Nihayet Aralık 2O0O'de Financial Times "We have reac- hed Utopia and it sucks" (Kabaca: "Ûtopyaya u- laştık, birboka benzemiyor") başlıklı çok ilginç bir "deneme" yayımladı: "Artık, piyasa her ıstediği- nizi sunuyor, ancak bireyciliğin bu zaferinin kimi çirkin yan etkileri var"... Daha fazla bireycilik, in- sanlann kendi çıkarlarını ortak çıkarlann önüne koyması anlammageliyor. "Toplumsal çıkaryalnız- ca birkurgudur" diyen Thatcher'i desteklemiş olan bir gazete için ne büyük bir "U" dönüşü... Sıradışı bir akademisyen Noreena Herz'e dönersek, 19 yaşında felsefe ve ekonomi bölümlerini bitirdi. Pensilwanya Üni- versitesi'nde işletme masten yaptı. Sonra St. Pe- tersburg'a gitti, borsanın kurulmasına yardım et- ti, Yettsin hükümetine serbest piyasaya geçiş ko- nusunda danışmanlık yaptı. Londra'ya döndü, bir senegibi rekorbirsürededoktorasını aldı. 1996'da 40 kişilik bir araştımnacı grubunun başında Orta- doğu'ya gitti, iş çevrelerinin barışa yapabilecekle- ri katkılan araştırdı. Kısacası, 33 yaşındaki Herz sı- radan bir akademisyen, "önyargılı bir solcu" de- ğil! Söylentilere göre kitabını yazmak için, yayın- cıdan 100 bin steriinden fazla avans almış (Daily Telgraph, 31/03). Demek ki yayıncısı, serbest pi- yasa ekonomisinin kamu alanını yok etmesine, büyük şirketlerin hükümetler üzerinde giderek ar- tan etkisine karşı çıkan bu kitabın çok ilgi görece- ğini düşünüyor. Herz'e göre kamu hizmetlerinin özel şirketlere devredilmesi büyük bir sorumsuzluk. Bu şirketler ancak ekonomik büyüme döneminde bu işlevle- rini biraz olsun yerine getirebilirier. Ama Japonya örneğinin bize gösterdıği gibi kriz başlayınca, his- sedariannın çıkarianyla kâriara öncelik verirter, ka- mu hizmetlerini giderek sağlayamaz hale gelirier. Herz'e göre devlet müdahalesine gerek olmadığı- nı, tüketici talebinin büyük şirketlerin tutumunu, "piyasa demokrasisi" yoluyla zaten etkilediğini sa- vunmak da gerçekçi değil. Üstelik, bu yolla satın alma gücünün oy venmenin yerine geçmeye baş- laması, demokrasinin sınıriannı cebinde harcamak için para olanlara kadar daraltır. Herz'e göre "de- mokrasi tüketicilerin ve hisse senedi sahiple- rinin (Pıyasaların- E.Y.) eline bırakılamayacak kadar önemlidir, dünya bu kadar basite indir- genemez." Herz, kitabındaki düşünceleri özetlediği The Observer yazısında (08/04/01), büyük şirketlerin iktidanna karşı son yıllarda gittikçe artan direniş- lere, çeşitli yeniden kamulaştırma deney ve tartış- malanna dikkati çekiyor, bunlann başanlı örnekle- rini aktanyor ve ekliyor: "Bunlar henüz ufak işa- retler. Ancak geçen 20 yılda hegemonya kur- muş olan ideolojinin çatJaklannı temsil ediyor, yeni bir düşünce tarzının oluşmaya başladığı- nı gösteriyoriar." Dünyanın, küreselleşmeden faydalanan ülkele- rinde I. sınıf araştırmacılar, insani, ahlaki kaygı- larla, entelektüel namus gereği, yaklaşımlannı değiştirirken, bizim ülkede kimi III. sınıf akademis- yenler, hâlâ gazete köşelerinde, çekilen acılara al- dırmadan bu krizin aslında bize iyi gelebileceğini, IMF programının bizi çağdaşlaştıracağını, aslında daha önce uygulamadığımız için bu duruma düş- tüğümüzü (adeta "bir daha size ne söylenirse he- men yapınız diyerek") anlatmaya çalışıyoriar. Pek emin değilim, ama sanınm bu durum, III. sınıf ka- falara sahip olmak kadar, sistemle olan göbek bağlanndan da kaynaklanıyor olabilir. Bağışlayacağınız her bir kuruş, engellimn kolu, bacağt ve gözü olacaktır ' Bu yardım: bizden esirgemeyin. TÜREV Türkiye Engelliler Vakfı Tel: (0 216) 370 33 66 - 383 93 50 - 370 79 89 Banka hesap no: Maltepe Vakıflar Bankası Şubesi 2051328 No'lu hesap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle