16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 MART 2001 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN B. Zengin Çok Biliyor Bizim parlamentoda ilk bakışta iktidarlar de- ğişiyor görünse bile, özünde hiç değişmeyen bir koalisyon var. Bu, tabandaki tutucular koalisyo- nudur. Yaşamsal konularda bu koalisyon hemen ha- rekete geçer. iktidarı oluşturan partilerin millet- vekilleri, kendi liderlerine bile karşı çıkıp muha- lefet ile biriikte hareket etmeyi dahi göze alırlar. Hoş, bizdeki parti liderlerinin de tutucular ko- alisyonuna pek ters baktıkları söylenemez. Tutucular koalisyonunun son icraatı, Fethul- lah Gülen'in tarikat yuvası Fatih Üniversitesi konusunda YÖK'ün aldığı karara karşı, gericiler korosunun takıyye marşını, yine özgürlük naka- ratıyla hep bir ağızdan söylemeleri oldu. Kimi safoş sözde liberaller de olayın aslını bi- lir bilmez, onlara katıldılar. Burada sözünü etti- ğim safoş sözde liberaller ile medar-ı maişet motorunun rotunu çevirmeyi, antilaik basından nemalanarak başaran kimi gazetelerin kadrolu entelleri değil, laiklik karşıtlığında özgürlük ara- yan gerçek safoşlardır. Tutucular koalisyonunun bir MHP, DYP ve FP'li temsilcilerden oluşan bir kanadı da Insan Haklan Komisyonu adı altında, hafta içinde Çan- kaya'da üniversitelerde türbanlı siyasi gösteri- ye destek aradılar ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den gerekli yanıtı aldılar. ••• Çankaya'daki demagojilerine gerekli yanıtı alan tutucular koalisyonunun tabii üyesi FP Ge- nel Başkan Yardımcısı Bahri Zengin, arkadaş- lannın aldıklan yanıttan son derecede rahatsız olmuş olmalı ki, Meclis'te bir basın toplantısı düzenleyerek, "Cumhurbaşkanı'nın hukukçu ol- masına karşın laikliğin ne anlama geldiğini bil- mediğini" söylemiş. Bunlar böyledirler, bir kavramı kendileri nasıl tanımlıyorlarsa, daha doğrusu ne doğrultuda saptınyorlarsa, herkesin de öyle düşünmesini is- terier. Bahri Zengin'in sözlerini okurken gülmemek elde değil. Bahri Zengin bir yerde diyor ki, "Laikliğin Av- rupa ve Amerika 'daki uygulamalan Sezer'in an- ladığı gibi değil". Doğrusu böylesıne bir demagoji az görülür. Konu türban olunca çeşitli Avrupa ülkelerinde ve bizzat Avrupa insan Hakları Komisyonu'nda bu konuda verilen karariara bakınca görürüz ki bu kuruluşlar, üniversitedeki türban gösterileri- nin yasaklanmasını laikliğe ve demokrasiye ay- kırı bulmamaktadırlar. Kimi ülkeler kendileri bu yönde karar alıriarken Avrupa insan Hakları Ko- misyonu da aynı doğrultuda görüş bildirmekte- dir. Bırakın bir yana, herkesi Batı kulüpçü olarak nitelendirenlerin sürekli Batı'yı referans verme- lerini, ama bu denli yalan yanlış bilgilerte ortaya çıkmalarına ya da insanları bilerek yanıltmak is- teme kumazlıklarına ne demeli? * ••• Sezer laikliği bilmiyor, Bahri Zengin çok bili- yor. Laikliğin insanlann dini kimlikleriyle kamu- sal alanda var olabilmeleri anlamına geldiğini söyleyen Zengin, çeşitli yabancı kararlarda, tür- banın bir siyasi gösteri ve baskı aracı olarak al- gılandığını görmezden geliyor ve bunun (yani kendi görüşünün) dışındaki görüşlerin ateizm olduğunu, 30'lu yıllarda Sovyetler'de uygulan- dığını söylüyor. Sözler, çok ilginç bir gerçeği ortaya koyuyor, bu tutucular koalisyonunun güdümü bir yerden yapılıyor anlaşılan; tek tip görüşler bir yerde üre- tiliyor ve bunlann kullanımına sunuluyor, sonra bunlar da salıveriliyor ortaya. Tutucular korosu, makamları ve partileri ne olursa olsun, aynı nakaratı yineliyor. Ne gariptir ki, siyasi yaşamı boyunca bu ko- alisyonun önderlerinden olmuş olan, ama du- rum biraz karışınca kendini hemen laiklik yan- daşı, hatta laikliğin savunucusu olarak takdim etmekte beis görmeyen 9. Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel de Cumhuriyet laikliğini he- men hemen Bahri Zengin ile aynı şekilde tanım- lıyorve "Cumhuriyetlaikliği, Marksistateizmden esinlenmiştir" diyebiliyordu. Ikisinin sözleri arasındaki benzerlik, büyük kutsal ittifakın nasıl dallanıp budaklandığı konu- sunda çok çarpıcı bir ipucu oluşturmuyor mu? Etnniyet Cenel Müdürlüğü Usame bin Ladin alarmı ANKARA (AA) - Polis, Suudi asıllı terö- rist Usame bin La- din'in talimatıyla Tür- kiye'deki ABD. Israi] ve Ingiltere temsilci- liklerine yönelik ey- lem yapılabileceği ih- timaline karşı geniş tedbirler aldı. Emniyet Genel Mü- dürlüğü, tüm illerin emniyet müdürlükleri- ne Bin Ladın'le ilgili bir uyan genelgesi gönderdi. Genelgede. "uluslararası terörist" Usame bin Ladin'in ABD ve Ingiltere'nin Irak'a yönelik düzen- lediği hava saldmsının ardından "intikam ey- lemini" içeren bir ko- nuşma yaptığına dik- kat çekildi. intikam ey- lemlerinin Türkiye'de de gerçekleştirilme ih- timali bulunduğuna işaret edilen genelge- de, ABD, Israil, Ingil- tere büyükelçilikleri, konsolosluklan, rezi- danslan, lojman, sina- gog gibi yerlerde özel önlem alınması isten- di. Genelgede, bu ülke vatandaşlannın ika- metgâhlarıyla ilgili emniyet tedbirlerinin de yenıden gözden ge- çirilmesi talimatı veril- di. Bu ülkelerin temsil- ciliJderine yönelik ko- ruma önlemlerinin her zaman en üst seviyede tutulduğunu belirten bir emniyet yetkilisi, Bin Ladin'in eylem olasıhğına karşı her üç ülkenin yetkililerine konuyla ilgili bilgi ve- rildiğini bildirdi. Gaffar Okkan suikastının zanlısı terörist, Diyarbakır'm Bağlar semtinde polisle çatıştı Hizlnıllalıçı öldürüldüDİYARBAKm(CıımhııriyetBüro- su) - Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve 5 polis memurunun şehit edilmesi eylemine katıldığı öne sürülen Hizbullahçı Hasan Sanağaç. Bağlar semtinde polisle girdiği çatış- mada öldürüldü. Hücre evinde, su- ikastta kullanıldığı açıklanan bir Ka- laşnikof da ele geçirildi. Uzmanlar, Hizbullah'ın aranan tetikçileri arasın- da adı geçen Sanağaç'ın yakalanma- sı halinde suikastın daha kolay aydın- latılabileceğine dikkat çektiler. Ali Gaffar Okkan ve 5 polis memu- runun şehit edilmesinin 63. gününde Diyarbakır'da dün önemli bir gelişme yaşandı. Valiliğin suikastın aydınlatıl- ması için açıkladığı telefona gelen bir ihbar üzerine, önceki gece saat 02.30 sıralannda Bağlar semti Göçmenler Caddesi 48. Sokak'ta bulunan Kara- aslanApartmanı'nın üçüncükatında- ki 6 No'lu daireye operasyon düzen- lendi. Polisle çatıştı Apartmanın çevresinde güvenlik çemberi oluşturulmasının ardından Hizbullah'ın hücre evi olduğu belır- tilen dairenin kapılan kınldı. Içeriye önce sis bombası atılarak "tesKm o- hın" çağnsında bulunuldu. Görgü ta- nıklannın ifadelerine göre, evde bu- lunan silahlı bir kişi, arka odalardan kaçmak üzereyken polisle karşı kar- şıya geldi. Bir süre polisle silahlı ça- rışmaya girdiği belirtılen bukişi öldü- rüldü. Çatışmanın ardından evde bu- lunan 1 erkek, 3 kadın ile 5 çocuk gö- zaltına alındı. Yapılan incelemenin ardından, öl- dürülen kişinin, 16 Ocak'ta GaflFar Okkan tarafindan açıklanan 26 kişilik tetikçiler listesinde yer alan Diyarba- kır Kabacık köyü nüfusuna kayıtlı 1966 doğumlu Hasan Sanağaç oldu- ğu belirlendi. Evde yakalanan kadın- lardanbirinin, Sanağaç'ın eşi, erkeğin ise eniştesi olduğu öğrenildi. Ailenin iki hafta kadar önce mahalleye taşın- dıklan kaydedildi. Diyarbakır Vaüsi AhmetCemi Ser- hadta, olayla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Operasyonun 155 Polis Imdat telefonuna gelen ihbarla başladığını belirten Serhadlı, söz konusu evde ya- pılan aramalarda 1 Kalaşnikof ve bu- na ait 6 şarjör, 1 el bombası, 1 taban- ca ve buna ait 2 şarjör, 1 hücum yele- ği. 165 adet Kalaşnikof mermisi, 10 adet boş kovan ve sahte kimlik ele ge- çinldiğini ifade etti. Serhadlı açıkla- masında, "ek geçirilen silahın,Okkan sırikasünda kııüanıMığının tespitcdil- ' vurguladı. Yanıttanması gereken sorular 'Ejder' kod adını kullandığı belir- tilen Hasan Sanağaç'ın Diyarbakır 4 No'lu DGM'de 2 yıl tutuklu olarak te- tikçi suçlamasıyla yargılandığı, 1997 yıhnda tahliye edildiği belirlendi. Sanağaç'uı öldürülmesi soru işa- retlerini de gündeme getirdi. San- ağaç'ın, yakalanması durumundaOk- kan suikastında önemli bilgiler vere- bileceğini ifade eden uzmanlar, ope- rasyonla ilgili olarak şu sorulann ya- mtlanması gerektiğini belirtiyor - Operasyonun, Okkan'ın katiDeri- nin nedenyakalanmadığma ilişkinso- rulann arrnğı bir döneme rastianıasj dikkat çekmiyor mu? - Sanağaç'ın. örgütün en yoğun ol- duğu Bağlar'da yuvalanması kuşkulu değil mi? -Sanağaç bu eve 15günöncegektiy- se daha önce nerede gjztenmişti? - Çatışmanın yaşandığı evde diğer kişilerin zarar görmesi nasıl önlendi? Sereflikochisar Görevden alındı, ölüm saçtı ŞEREFÜKOÇHİSAR (Cumhuriyet) - Ankara'nın Şe- reflikoçhisar ilçesinde meslek- ten uzaklaştınlan uzman çavuş Sabri Tannkulu, bir anne ile kı- zmı ışyennde öldürdükten son- ra, savcı Metin Şanal'ı da öldü- rerek intihar etti. Jandarma Bölük Komutanlı- ğı'nda görevli iken "görevi suiis- timaT gerekçesiyle meslekten uzaklaştınlan Sabri Tannkulu, dün saat 16.00 sıralannda Ekıci Mahallesi'nde mağaza işleten Suna Dinç ve kızı Leyia Dinç'i tabancayla öldürdü. Daha sonra Adliyeye giden Tannkulu, Suna Dinç'in açtığı davaya bakan savcı Metin Şa- nal'ı kurşun yağmuruna tuttu. Tannkulu, daha sonra şakağına dayadığı tabancasını ateşledi. Savcı Şanal ile Tanrikulu haste- nede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtanlamadı. Tannku- lu'nun daha önce Suna Dinç'in küçük kızı Eylem Dinç ile iliş- kisi olduğu ve şikâyet üzerine mahkemelik olduğu belirtildi. İĞNELİ F1RÇA ZAFER TEMOÇtN KAYIP HADEP'LİLER İÇÎN Avukatlar Silopi'de incelemeler yaptı Istanbul Haber Servisi - Silo- pi tlçe Jandarma Karakolu'na girdikten sonra bir daha kendi- lerinden haber ahnamayan HA- DEP Silopi tlçe Başkanı Serdar Tanışve tlçe Sekreteri Ebubekir Deniz'le ilgili bölgede inceleme- ler yapan, Istanbul ve Diyarba- kır Barosu'na üye bir grup avu- kat, iki HADEP'linin gözaltında kaybedildikleri yönünde göriiş- ler bulunduğunu belirttiler. Toplumsal Hukuk Araştırma- lan Vakn'ndan (TOHAV) yapı- lan açıklamada, TOHAV Başka- nı Av. NiyaziBuldan, Insan Hak- lan Derneği Istanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Av. Oya Ersoy Ataman'ın da aralannda bulunduğu bir heyetin HA- DEP'li ilçe yöneticilerinin akı- beti ile ilgili bilgi toplamak ama- cıyla Silopi'ye gittikleri belirtil- di. Açıklamada, heyetin Silopi Cumhuriyet Başsavcısı ile gö- rüştüğü, ancak kendilerine "dos- yaya gizülik karannın konuldu- ğunun" söylendığı vurgulandı. Silopi Jandarma Komutanlı» ğı'nın Tanış ve Deniz'in kara- kola geldiklerini önce kabul et- mediğini daha sonra ise "Yanm saat kahp gjttfler" yönünde be- yanda bulunduğuna dikkat çe- kilen heyetaçıklamasında, "Gö- rüştüğümüz kişüerin ortak kanı- SL, Tanış \e Deniz'in gözalünda kayıpedildiği biçimindeoiupye- ni ve tehlikeli bir sürecin basja- yabfleceği şekündedir" denildi. OLÜM ORUCUNDA 162. GÜN Aileler: Eylem en kritik döneme girdi Haber Merkezi - Cezaevle- rinde ölüm orucu eylemi 162. gününe girerken, aileler, su, şe- ker ve tuz almayı bıraktıklannı belintikleri eylemcilerin "kri- tik" birdöneme girdiklerini öne sürdüler. Ankara'da bir grup tutuklu ve hükümlü yakını, İnsan Haklan Derneği (IHD) Genel Merke- zi'nde dün basın açıklaması ya- parak ölüm oruçlannda 161 'in- ci günün geride kaldığını hatır- lattılar. Ölüm orucunda ölümle- nn başladığına işaret eden tu- tuklu ve hükümlü yakmlan, ey- lemcılerin su, şeker ve tuz al- mayı bıraktıklannı belirterek daha kritik bu- döneme girildi- ğini öne sürdüler. Tutuklu ve hükümlü yakınlan, muhtemel ölümlerlekarşılaşılmaması için bir an evvel yeni bir heyet oluş- turularak görüşmelere başlan- masını istediler. Hayata dönüş operasyonun- dan sonra Çanakkale Ceza- evi'nden Edune F Tipi Ceza- evi'ne sevk edilen Mahmut Yû- ce'nin ablası Yasemin Can. ölüm orucunda olan mahkûm ve tutuklulann birkaç günden bu yana Bl vitaminini almayı da kestiklerini belirtti. Can, birçok tutuklu ve hü- kümlü ailesinin ölüm oruçlan- run sona erdirilmesi için baka- na mektup ve faks gönderdiği- ni, ancak bunlann bakana ıletil- mediğini öne sürdü. jçişleri Bakanı otto Schily Ahııanya clikkati PKK'yeçekti BERLfcS(AA)-Fede- ral Içişleri Bakanı Otto Schily, Almanya'da ya- saklanan PKK'nin, ba- nşçı ve politik bir yola girdiği yönünde hiçbir belirti bulunmadığını belirterek örgütün Tür- kiye'de her an yeniden silahlı mücadeleye dö- nebileceğini ve Avru- pa'da da eylemlere baş- layabileceğini söyledi. Schily, başkent Ber- lin'de bugün, Federal Anayasayı Koruma Da- iresi'nin 2000 yıh rapo- runu açıklarken yaptığı konuşmada, 1993 yılın- dan bu yana AJmanya'da yasaklanan PKK'nin, banşçı ve politik bir yo- la girdiği yönünde hiç- bir belirti bulunmadığını kaydetti. Schily aynca, örgüt yandaşlannın gi- riştiği ve 1999 yılında 2 bin 536 olan eylem sayı- sınm 2000 yılında 791 'e gerilediğini, ancak bu- nun sadece Abdullah Öcalan'ın 1999 yılında tutuklanmasıyla ilgısi olduğunu ifade etti. En çok üye MiffiGörüş'te Almanya'daki yaban- cı aşın örgüt üyelerinin sayısının da 2000 yılın- da bir önceki yıla göre 59 bin 700'den 58 bin 800'e gerilediğine işaret eden Schily, aşın dinci örgütlere 31 bin 450, aşı- n solcu örgütlere 18 bin 600, aşın milliyetçi gruplara ise 8 bin 750 ki- şinin üye olduğunu be- lirtti. "Şeriaön prensip- lerine uygun bir toplum düzeni yararmak iste\en Miüı Görüş'ün, 27 bin üye ile en büyük yabancı örgüt olduğunu" söyle- yen Schily, "Karases" olarak bılinen Cemalet- tin Kaplan'ın oğlu Me- tin kaplanın 4 yıl hapis cezasma çarptınlmasın- dan sonra da bu kişinin başında bulunduğu ör- SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Telefonda Gazi Mahalle- si'nden Erdirtç. Cezaevleriyte il- gili bir gelişme var mı, diye so- ruyor. Kardeşi Edirne F Ti- pi'ndeydi, şimdi Tekirdağ'a nak- letmişler. Annesi intihara kalkış- mış çaresizlikten. "Her sabah kardeşimi sayım gerekçesiyle dövüyoıiar. Gardiyanlara 'Efen- dim' demeleri isteniyor, Istiklal Marşı söylemeye zorianıyoriar- mış." Erdinç umarsız. Bütün ka- prlann yüzüne kapanması, onu umutsuzluğa sürüklemiş. Gülter Kanlı'yı tanıyorum. Oğlu Ümrt Kanh ile Banş Yıl- dınm'ın yargılanmalan sırasın- da Ayşe Yıldınm'la biıiikte çok uğraştı. Hiçbir şiddet eylemi ol- madığı halde, onlan cezaevin- den kurtaramadılar. Çocuklan, her operasyonda yaralandıkça onlar dışanda acı çektiler. Gül- ter Kanh'nın mektubu önümde duruyor. Oğlu ölüm orucunda ve o da çaresiz. Oğlu ölüme gi- den bir annenin çığlığı onunki- si. Sizlerle paylaşmak istedim: Size defalarcayazdım, defa- larca oğlumu anlattım. O suç- suz, dedim. Onun bileğindeki Gençler Ölüyor Bu Kriz Ülkesinde kelepçeleri hazmedemediğimi yazdım. O eller ki, sadece nota yazdı; o eller ki sadece zeybek oynamak, halay çekmek için havaya kalktı. Kimseye vurmak, kimseyiöldürmek, kimsenin ca- nını yakmak için kullanılmadı... Ben suçsuzluğunu haykırdıkça onlar, suçlu dediler. Suçunu is- patlama gereği duymadan mahkûm ettiler." "Altı yıldır, operasyonlarla, hak gasplanyla yıldırmaya ça- lıştılar. Kafasına vurdular, kabur- gaiannı kırdılar, belinisakatladı- lar. Altı yıldır cezaevi kapılan meskenim oldu. Operasyonlar- da, cezaevi önlerinde yatıp kalktım. Gazbombalanatılırken yüreğim yandı, ondan çok ben acı çektim, ben ağladım." "Bütün bunlaryetmedi, şim- diartıkölüyor. Insancayaşamak uğruna ölüyor, insan hakları, demokrasi için ölüyor. Ben an- neyim yûreğim yanıyor. 'Değ- mez oğuF diyorum; ödediği vergilerle kurulan bankalarhor- tumlanırken sessiz kalan bu in- sanlara. IMF'ye, bu kokuşmuş düzene, her gün gelen zamlara sessiz kalan, her direnişin so- nunda 'Padişahım çokyaşa' di- yen bu 'Sindirilmiş zavallılara değmez' diyorum. Ama onun genç, dürüst, sevecen yüreği isyan ediyor. 'Hayır, hayır, ben halkım için, onlann haklan için ölürüm' diyor." "O ölüyor, kimsenin haberi olmadan. 'Ben hakkımı kendim savunurum, ona mı kaldı' diyen insanlar için, kimseyi incitme- diği için, sadece türkü söyleyip zeybekoynadığı için, ona 'terö- rist' diyen bu insanlar için ölü- yor." Gülter Kanh'nın feryadı daha da yükseliyor ve şunlan söylü- yor: "Birilerikan istiyor, ölümis- tiyor, oğlumun canını istiyor. Bu isteryasal, isteryasadışı güçler olsun farketmez. Oğlumun ölü- müyle siyaset yapan, onun ca- nına kasteden herkes, benim düşmanımdır. Birileri rant pe- şinde, bu üreten beyinleri yok etmeye çalışıyor. Oğlum ölüm orucunun 147. gününde. Kanlı ishal, idrarda kan, karaciğerbü- yümesi, böbreklerde harabiyet, sıvıalamama, şeker, tuzalama- ma, yutkunma zorluğu, yatağa bağımlılıkve halsizlikten şikâyet ediyor ve ben anne olarak elim kolum bağlı, onun hücre hücre ölmesini seyrediyorum." " 'F Tıpi'nde de olsa insanca yaşayacaksınız' diyen bir bakan yok mu! Bunun garantisini ve- recekbir kurum yok mu! Devlet büyükse gücünü göstersin, durdursun bu ölümleri! Size sesleniyorum, sesimi duyun, duyurun. Oğlum ölmesin. Bu yürek susmasın. Birananın ev- ladının ölümünüseyretmesi na- sıldır, bilir misiniz? Oğlum öl- mesin! Ölmesin!" • • • Önüme yığılan cezaevi rnek- tuplanndan, acılı analann yürek yakan çığlıklanndan kendimi kurtaramıyorum. Kemal Der- viş'in gezisini izlemeye çalışı- yorum. Türkiye'nin değişrnesi gerektiğini söylüyor. Ekonomik ve siyasi reformlar hızla gerçek- leştirilmezse, krizin daha da ar- tacağı endişesini dile getiriyor. Yani açıkçası, yapısal bir deği- şim dışında çözüm olmadığı gerçeğini vurguluyor. Zora ve baskıya dayalı bu sis- temin rantçılan ise ayak diriyor- lar. "Değişmeyecek, değiştir- meyeceğiz" diyoriar. Her şeyin eskisi gibi gitmesi için, baskı ve zulüm sürsün, diyerek direni- yorlar. Işte bu yüzden bu ülke- nin hapishanelerinde, duvara yazı yazan, afiş yapıştıran, bildi- ri dağıtan, itiraz eden gençler ölüyorlar. Kimsenin kılı kıpırda- mıyor. Muhalefeti olmayan bu ülkenin geleceği karanyor, kriz- den kurtulamıyor. Türkiye, duvara dayandı. Bü- tün kredileri tükendi. Krizin biri bitip diğeri başlıyor. Hapishane- lerde gençler ölüyor. 12 Eylülcü sistem iflas ediyor. Türkiye, uzun acılardan sonra bir değişi- min eşiğinde kıvranıyor. Acı bu yüzden yaygınlaşıyor. gütün eylemlerini sür- dürdüğünü kaydetti. Schily, Almanya'daki en büyük tehlikenin hâ- lâ aşın sağcılar oldugu- na dikkati çekerek ırkçı eylemlerin sayısının 2000 yıhnda 51 bin 400'den50bin900'ege- rilemesine rağmen özel- likle gençlerin "ırkçı konserlerden" etkilen- melerinin üzücü olduğu- nu söyledi. Parti liderleri Yasaklanması gün- demde olan aşın sağcı Almanya'mn Milliyetçi Demokratik Partisi'nin (NPD) üye sayısını 2000 yılında bir önceki yıla göre 6 binden 6 bin 500'e çıkardığını kayde- den Schily, birçok şiddet olayına parti liderlerinin de katıldığmm altını çiz- di. Schily endişe vericî diğer bir gelişmenin de sayıları gittikçe artan aşm sağcı internet sayfa- lan olduğunu belirtti. İki affa ret Yorgüayaf kapsomuu dandtti ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Yargıtay Ceza Genel Kurulu, daha önce şartla sahveri- lenlerin, Adli Sicil Yasası'nın öngör- düğü sabıka kaydı silme süreleri için- de suç işlerlerse af yasasından yararla- namayacaklanna karar verdi. Kurul, Adalet Bakanlı- ğı'nın tersi yöndeki görüşüne katılma- dı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bu karan Yargıtay Cumhuriyet Baş- savcılığı'nın, Yar- gıtay 9. Ceza Da- iresi'nin verdiği bir karara karşı yaptığı itiraz üzerine aldı. tstemi bir üst kurul olarak görüşen Yar- gıtay Ceza Genel Kurulu, Başsavcıh- ğın itirazmı yerinde görerek l'e karşı 24 üyenin oyuyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin karan- nı bozdu ve yazalı emirle bozma istes- ğini reddetti. Kurul, daha önce özgürlüğü bağlayı- cı bir cezaya mah- kûm olup da şartla sahverilenlerin, Adli Sicil Yasa- sı'nın öngördügü sabıka kaydı silme süreleri içerisinde yeniden bir suç iş- lerlerseaf yasasının getirdiği şartla salı- verilmeden yararla- namayacaklanna işaret etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle