Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 MART 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA
K T 1TJI''1 J K kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Son yıllann en fazla gişe hasılatı yapmış fikni Billy Elliot gösterime girdi
çi snııfi dansa gklerCUMHUR CANBAZOĞLU
Yılın en fazla ilgi gören îngiliz filmi Billy Elliot,
Oscar'da beklediğini bulamamasına karşın kartvi-
zitindeki bir çok unvanla sezonu kapatacağa benzi-
yor. Bunlarla ilgili bir iki öraek vermek gerekirse;
önce son dönemin flaş tngiliz yapımı Dört Nikâh
Bir Cenaze'nin gişedeki rekorunu kıran; bununla
kalmayıp ABD'de geçen sezonun en iyi iş yapan
filmlerinden biri oldu. Sinemasal açıdan ise sosyal
içerikli îngiliz filmlerinin yeniden kabul görmeye
başladığının müjdesini verdi...
Billy Elliot, konu olarak seksenli yıllarda Ingil-
tere'nin kuzeyindeki maden kentlerinde yaşanan
krizi işleyen Anadan Doğma'nın (1997) esprisinde
bir fılm. Atmosfer olarak bıraz da Flashdance'den
(Kraliyet Bale Okulu'ndaki sınav sahnesi aynı) kı-
nntılar var.
Öykü 1984'te geçiyor; mekân Kuzey Ingiltere,
kasaba Durham. 'Demir Lady' Thatcher'la sendi-
kalar çarpışıyor. Filme adını veren Billy Elliot, an-
nesini yitirmiş, şirin mi şirin 11 yaşında bir afacan.
Madenci olan babası (Lewis) ve agabeyi Tony (Dra-
wen) hükumetin acımasız politikalan sonucu greve
giden grup arasında yer alıyor. Dansa tutkun Billy;
ancak babası ve ağabeyi onu boks ringinde görmek
istiyorlar. Erkek adarrun oğlu eşcinselliği çağnştı-
ran dansa ilgi duymamalı. Boks antrenmanlanna
giderken gizli gizli dans dersleri almaya başlıyor
Billy. Dans ederken kendini dünyadan soyutluyor;
Billy ElllOt / Yönetmen: Stephen
Daldry / Senaryo: Lee Hall / Görüntü:
Brian Tufanol / Oyuncular. Jamie Bell,
JuHe Walters, Gary Lewis, Jean
Heyvvood, Jamie Draven / 2000,
Ingiltere yapımı/100 dakika
baskıcı baba ve ağabey, polisler, grev, hepsi çok
uzakta; yalnızca sıçrayan bir vücut ve ritmik adım-
lar var. Yeteneğini gören hocası Miss Wilkinson
(Walters), Kraliyet Bale Okulu'nda (Royal Ballet
School) okuması için girişimde bulunuyor; ancak
bir madencinin oğlunun kaderini tersine çevirmesi
öyle kolay olmuyor...
40 yaşındaki Daldry bu ilk sinema denemesi için
Royal Court Theatre'daki yöneticilik görevine ara
verip birkaç ay kameranın ardına geçmiş ve BBC 'nin
de desteğiyle 29 milyon sterline fılmi çekmiş.
Daldry'e bakılırsa yeni sınıf mücadelesi dolaylı ola-
rak dansla yapılıyor. Ken Loach'un, Stepben ¥re-
ars'ın ya da Mike Leigh'in sert proleter öykülerin-
den çok, geçen yıl Istanbul Film Festivali'nde izle-
diğimizEastlsEast gibi mizahi yanı daha ağır ba-
san, daha basit öykülerle kabul görüyor artık.
Royal Ballet'in birinci balerini Philip Modey'nin
hayatından esinlenerek yazılmış Billy Elliot, eğlen-
dırirken duygulandıran küçük, yürek burkan, hayli
hınzır bir film. Konunun fazla bir özelliği yok; esin-
lenmiş sahneleri bol. Buna rağmen grevin
psikolojisini iyi anlatması, fakir bir ailenin
gerçekleri, soluk ikindi gûneşinin vur-
duğu mahallelerde, kırmızı tuğlalı ev-
lerde, sessiz bahçelerde şekillenen
sıkıcı yaşamın tasviri, sanatın
şıklığıyla hayatın vahşiliğinin
verildiği bölümleriyle vasa-
tın ûzerine çıkmayı başan-
yor.
Oyunculardan, Miss
Wilkinson'ı canlandı-
ran Julie VVatters (En
iyi yardmıcı kadın
oyuncuda Oscar
adayıydı) zor ro-
lünde son derece
inandmcı.
Beş yaşından bu
yana klasik bale, tiptap dersleri alan ve 2000
aday arasından bu role seçilen küçük oyuncu Ja-
mie Bell (14 yaşında) danslarda da oyunculuk-
ta da çok doğal. Baba Gary Lewis de vücut dili-
ni çok iyi kullananan bir oyuncu.
Müzik de çok önemli fihnde; T. Res'den Child-
ren Of The Revolution. I Love To Boogie, Clash'den
London Calling, A Town Called Malice gibi döne-
min gözde şarkılannın yanmda Marc Boian ve
Jam'ın yapıtlan ritmı müthış destekliyor.
Filme giderken mendilinizi unutmayın...
FeDini'ye adanan 81/2 Kadnı'da yönetmen, bir sürü cinsel saplanüyı hedef alryor.
Peter Greenaway'in
haremi rengârenk
Zengin işadamı Philip Emmenthal
(Standing), Japonya'nın Kyoto kentinde
birkaç tane kumarhane sahibi; bunun ya-
nında bankerlik yapıyor. Kendisi Cenev-
re'de yaşarken oğlu Storey (Delamere)
Kyoto'daki işleri yönetmekte.
Karısırun ölümünden derin etkilenen
Emmenthal' i oğlu teselliye çahşıyor ve o-
nun 'erotik eğjtimi'nı üstleniyor. Birlikte
Cenevre'deki villasında harem kurmaya
karar veriyorlar ve Japo-
nu, rahibesi, hamilesiyle
tekerlekli sandalyeye
mahkûm olanı derken se-
kiz buçuk cariye toplu-
yorlar villaya. Ancak bir
süre sonra Asyalı, Avru-
palı kadınlarla bezeli bu
hayaller sarsılmaya baş-
lıyor...
Fellini'nin ruhu, kendi-
sine ve ünlü Sekiz Bu-
çuk'una adanan bu filmi
nasıl değerlendirir bilin-
mez, ama Peter Greena-
way'in bu erotik açılımı,
arayışı, porno yapıtlar
gösteren salonlara gitmekten utananlan,
çekinenleri hertürlü zevke seslenen öykü-
sü ve görüntüleriyle memnun edecektir
öncelikle. Stili ya çok sevilen ya da hiç ka-
bul görmeyen Peter Greenaway, Tual Be-
denler'den sonra bir kez daha numaralar-
la ve matematiksel mantıkla Batılı erkeğin
gözüyle Doğulu kadını, cinselliği çeşitli
yönleriyle izliyor. Her şeyi kataloglamayı
çok seven 'sıradışı yönetmen' sinema, ti-
yatro ve resimdeki kadın imajmı soğuk bir
kara komediyle, okunması zor bir filmle
gözlemlemeyi deniyor. Bu karmaşık tab-
lodaki kahramanlardan Asyalılar pasif,
terk edilmiş, uysal kadınlar; Batılılar ise
daha zor, kibirli ve bir model altındâ top-
lanması zor tipler. Erkekler ise otoriter ve
her türlü karann son noktası.
Tiplerin seçimindeki cinsel dürtüler ve
nedenler çok belli ohnasa da erotik fante-
ziler en genel saplantılara yöneliyor ve er-
keğin Doğulu kadına
tutkusu, hayvanlara tut-
kulu kadın, hizmetçiliğe
yatkın kadın, fahişe, ra-
hibe, annelik için yaşa-
yan kadın, tekerlekli
sandalyeye mahkûm ka-
dın, erkek giysisiyle ge-
zen kadın, kusursuz vü-
cutlar gibi malzeme üze-
rinde yükseliyor.
Yedinci kez Greena-
way'le çalışan görüntü
yönetmeni Sacha Vierny
(Gündüz Güzeli'nde de
Bunuel'in yanındaydı)
Picasso, Rubens ya da
Matisse'i çağnştıran cinsel yanı sivri bir
bakışla, artistik düzeyi üst sıralara yüksel-
ten bir yorum sunuyor Greenavvay'e...
8 1/2 Kadın için farklı, ama sıkıcı, eğ-
lendiremeyen bir komedi diyebiliriz. Gre-
enaway'in umarsız sahneleri, babayla oğul
arasmdaki cinsel yakınlaşma, cinsel sap-
lantılara birçok yönden eleştiri gibi hayli
cüretli bölümler seyircinin ilgisini çekebi-
lir, ama sert kurgu sonucu film bir türlü sı-
nıf atlayamıyor...
81/2 Kadın *
8i/2Women
Yönetmen: Peter
Greena way/Senaryo:
Peter Greenaway /
Görüntü: Sacha Vierny /
Oyuncular. John
Standing, Matthew
Delamere, Vhrian Wu,
Tony Colette, Barbara
Sarafian /1999, Ingittere
yapımı/121 dakika
İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK
Evimize yönelen
uyuşturucu trafiği
'TRAFİK', artık hiç kimsenin 'benim başıma
gelmez' diyemeyeceği uyuşturucu sorununa tu-
tulmuş bir büyüteç. Ohio Yüksek Mahkeme
Yargıcı Robert VVakefield (Michacl Douglas),
narkotik maddelerin gün geçtikçe yayılmasım
durdurmaya kararlı bir kanun adamı. Bu konu-
da sert ve tutucu. Alanı genişleterek Meksika
yetkilileriyle de işbirliği yapmak istiyor. Olayın
Meksika tarafı çok kanşık. Uyuşturucu kartel-
leri, bu işin başındaki baronlar. kartellerle iç
içe girmiş polis örgütü, kamu örgütleri arasm-
daki yetki kargaşası... Meksika'da olan biteni iz-
lerken sanki daha önce gördüğünüz bir filmi
anımsar gibi oluyorsunuz. Ama olayın her şeyi
aşan bir gerçeği var. Meksika satıcı ise Ameri-
ka da alıcı. Kokain, dünya-
nın her yerinde aym meka-
nızma ile çalışıyor. Fakirler
satıyor, zenginler alıyor.
Böylece de fakirler zengin
oluyor, zenginler de (özel-
likle çocuklan) uyuşturucu
bağımlısı oluyor. Filmin ör-
güsü üç öykü üzerine kurul-
muş.
Öykünün birincisi, Mek-
sika'daki iki büyük uyuştu-
rucu kartelinin kanlı ve
amansız rekabeti; ikincisi,
Amerika'daki uyuşturucu
mücadelesinin nasıl çaresiz
kaldığı; üçüncü öykü de,
yüksek eyalet yargıcırun kı-
zının da uyuşturucu bağım-
lısı olması. Yargıcın 16 ya-
şındaki kızı Caroline, oku-
lunun çok başanlı öğrencisı,
kendisi gibi arkadaşlanyla
uyuşturucu çekip seks ya-
parlarken bir arkadaşlannın
komaya girmesiyle polisin
eline düşerler. Yargıç duru-
mu böylece öğrenir ve daha-
sı, eşinin bu durumu bildıği halde altı aydır ken-
disinden gizlediğini öğrenir. Amerika, yetiştir-
diği çocuklaruıı uyuşturucunun, seks çılgmlık-
lannın, değerlerini yitirmiş bir hayatın içine at-
maktadır. Ama filmin bunun temeline değinen
bir fıskesi büe yoktur.
Amerikan çocuklannı şiddetin, uyuşturucu-
nun ve yanlış cinselliğin tuzağına duşüren et-
ken "tek değer ölçütünün para olmasını öğre-
ten, bunun için de her yolun denencceğini anla-
tan sistem"dir. Bu bütün evrensel değerleri hi-
çe sayan sistem, Amerika'nın çocuklannı bir bir
harcamaktadır. Bu gerçeği, Caroline'ın arka-
daşı Seth, yüksek mahkeme yargıcma iki söz-
le anlatır: "Bir paket uyuşturucudan 500 dolar
kazanan birisi hukuk fakültcsıne gitmez."
Para, kutsal para, hayatın tek amacı olan pa-
ra, sistemin tek değeridir. Ve para herkesi satm
alır. Erkekleri, kadınlan, polisleri, yüksek rüt-
beli kamu görevlilerini, akla gelmeyecek kişi-
leri... tnsanlar gözleri dönmüş olarak paranm
peşinde koşarken uyuşturucu da boş hayatlan-
nı katlanılır kılar. Bu gerçeğe yargıcın kızı Ca-
roline bir an da olsa değinir.
"lyafik", hangi bilinç düzeyinden bakılırsa
bakılsın önemli bir film. Günümüzün bu büyük
sorununu çeşitli açılardan gözler önüne seri-
yor. Yönetmeni Steven Soderberg, Oscar ödü-
Trafik'te Michaei Douglas, uyuşturucuyla savaşan yargıç rolünde.
lünü aldı. Benicio Del Toro, yardımcı erkek
oyuncu Oscar'ını aldı. Film, en iyi senaryo ödü-
lünü aldı. En iyi film ödülünü Gladyatör'e kap-
tırdı, ama Oscar bir yana sezonun en önemli
filmlerinden birisi.
Filmi herkesin görmesi gerekiyor. Annelerin,
babalann, gençlerin, vatandaşlann, herkesin.
Bakm bakalım, sizin ülkenizdeki uyuşturucu
trafiği nerelerden geçiyor, ülkenizde hangi kan-
lı olaylara neden oluyor? Bakın bakalım, yakı-
nınızda yörenizde bu trafiğin izleri var mı? Ar-
tık kimsenin "benim başuna gehnez" diyeme-
yeceği bu olayı sinemada ızleyın ve düşünün.
YENİ BASLAYANLAR.. YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR.
'Çılgınlar ve Sevgililer' /
Dude, Where is My caı-
Küttür Servisi - Yönetmenliğini
Danny Lenier'in yaptığı, senaryo-
sunu Philip Stark'ın yazdığı fil-
min başrollerinde Ashton Kutc-
her, VVilliam Scott, Jennifer
Garner, Marla Skolofve Kristy
Swanson yer ahyor. Film, iki ka-
fadar arkadaşın bir sabah uyan-
dıklannda hiçbir şey hatırlamama-
lanyla başlıyor. Her ikisi de bir piz-
• zacıda dağıtımcı olarak calışmakta
\ olan bu iki gencin sevgilileri de
ikiz kız kardeştir. O gün sevgililerin do-
ğum günüdürve onlara aldıklan hediye-
ler ise arabalannın bagajında durmakta-
dır. Fakat asıl büyük problem, arabala-
nnın nerede olduğudur.
Tatlı Bela / Erln Brockovich'
JuKa Roberts'a 'en iyi kadm oyuncu'
Oscar'ını kazandıran filmin yönetmeni,
'Trafik'le 'en iyi yönetmen' Oscar'ı alan
Steven Soderbergh. Filmde Julia Ro-
berts dışında, AlbertFinney, Aaron Eck-
hart ve Marg Helgenberger rol alıyor.
Yaşanmış bir öyküden yola çıkılarak çe-
kilen fihnde Erin Brockovich, Sunset
Bulvan fahişesi kılığı ve ağzı bozuk, siv-
ri dilli tavırlanyla dikkat çeken, iki kez
boşanmış, üç çocuklu bir kadındır. Bir
hukuk fırmasında evrak dosyalama işin-
de çahşmaktadır.
Bir gün küçük bir Kaliforniya kasaba-
sının su ihtiyacını karşılayan dev kuru-
luşun bilerek suyu kimyasal auklarla kir-
lettiğini ve bu yüzden ortaya çıkan has-
talıklann örtbas edildiğini öğrenir. Pat-
ronu Ed Masry'ye (Albert Finney) ko-
nuyla ilgilenmek ve soruşturmak istedi-
ğini söyler ve büyük bir mücadele süre-
ci başlar. Roberts TaÜı Bda' ik Oscar akk
KEDt GOZU
VECDt SAYAR
Ateşböcekleri
Ateşböceği: "Kınkanatlılardan, karanlıkta ışılda-
ma özelliği olan böcek, yıldız böceği (Lampyhs Noc-
tiluca)" olarak tarnmlanıyor TDK Türkçe Sözlükte.
BKM Oyunculan, iki yıldır -yoksa daha mı çok oldu-
*Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü" diye sesleniyor-
lar tiyatro sahnesinden...
Peki, ya siz? Siz gördünüz mü?
Bize gelince, kedilerin ateşböceklerine bayıldığı-
nı söylememe gerek yok herhalde... Ateşböcekle-
rinden uzak kaldıklan, onlan görme yeteneklerini
yrtirdikJeri için yaşamla tüm bağlannı kesen nice
kedi tanınm. Bu yüzden size tavsiyem, ateş-
böceklerinin peşini bırakmayın!
Hele ortalığın iyice karardığı günlerde...
Direnmenin en güzel yolu yaşamak. Her
şeye karşın...
•••
Cezaevierinde, has-
tanelerde süren
ölüm oruçlan 161.
gününde. Ölümler
başladı ve öyle gö-
rünüyor ki sürecek.
Hükümette en ufak bir yumuşama yok. Insanlık dı-
şı tecrtt koşullannın kaldınlmasını, ölüm oruçlannın
sonlandınlabilmesı için devletın bir adım atmastnı
isteyenler "intiharayardım ve yataklıkla" suçlanıyor.
Suskunluk, medyayı teslim almış. Insan yaşamının
değerinden söz etmenin "reyt/ng°i hiç yok bugün-
lerde...
"Reyting"} olmayan bir başka alan da kültür ve sa-
nat. Ekonomik krizin en fazla etkilediği alanlann ba-
şında yer alıyor sanat. Bir yanda devlet, öte yanda
özel sektör sanata sağladıklan -zaten çok sınnlı olan-
destegi kesiveriyorlar, "tasarruf tedbirieri" kapsa-
mında. Ekonomik yoksullaşma, kürtürel yoksullaş-
mayı da beraberinde getiriyor böylelikle. Dünya Ti-
yatrolar Günü'nü, "batıyonız"feryatlan arasında kut-
luyoaiz. Daha doğrusu kutlayamıyoruz. Istanbul Kül-
tür ve Sanat Vakfı, Tiyatro Festivali'ni bienale dönüş-
türmekten -yani iki yılda bir yapmaktan- başka ça-
re bulamıyor.
Ne devlet ne de iş çevreleri gerçekleri görmekten
yana. Yaşadığımız çürümenin, yozlaşmanın temeli-
nide kültürel yoksulluğumuz yatmryor mu? Sanata
verdiginiz desteği daha da azaltarak daha çok "hor-
tumcu", daha çok "Picasso taciri" mi yetiştirmek
istiyorsunuz? Ikinci Dünya Savaşı'nın ardından ilk
onanlan yapılann tiyatro salonlan olduğu gerçeğine
niye kulaklannızı tıkıyorsunuz?
Ya siz; AB'ye girmekten başka seçenegimiz olma-
dığına inanan işadamları, ekonominin bir türlü düze
çıkamamasının ardında kültür eksikligimizin yattığı-
nı göremiyor musunuz? Insana yatınm yapmadan
gelişmiş bir toplum oluşturabilir misiniz? Hepiniz,
önce sanata verdiginiz desteği kesiyorsunuz. Kriz-
den böyle çıkılmaz. Daha derin krizlerin yolunu açar-
sınız olsa olsa...
• • •
Kedilerin önünü kesmek için yalnızca ekonomik
sansür uygulanmıyor elbette. "Babadan kalma" me-
totlanmız da halen geçerli. Bu hafta, DGM'de Kürt
edebiyatının en önemli_ yazarlanndan Mehm«t
Uzun'la, yayıncı Hasan Öztoprak'ın davası başla-
dı. "Aşk Gibi Aydınlık, ölüm Gibi Karanlık" romanı
yoluyla "yasadışı örgüte yardım ve yataklık etmiş-
ler". Savcı, dört buçuk ile yedi buçuk yıl arasında ağır
hapis istemiş...
•••
Dünya Tiyatrolar Günü'nde Ankara Birlik Sahne-
si'nin Mardin'de sahnelemek ıstedığı "BirGüzel Çir-
kin Kral" oyununa izin verilmemiş. Yılmaz Güney ın
yaşamını konu alan oyunun engellenme gerekçesi
"tiyatroculardan istenen ikametgâh belgeierinin fo-
tokopi olması"...
Bu ortamda, ateşböceklerine sanlmaktan başka
çare görebiliyor musunuz? Yaşama direncimizi pe-
kiştirecek nice ışıltı var çevremizde. Nevruz kutlama-
lannın görkeminden, Nâzım Hikmet Vakfı'nın çıkar-
dığı "Nâzım Hikmet Şarkılan'ndan, Oıtıan Apaydın
Demokrasi ve Banş Vakfı'nın 2000 yılı ödülünü alan
Yaşar Kemal ve özel Odül kazanan Gülçin Çaylı-
gil'in, F tipi cezaevlerine karşı verdiği hukuk sava-
şımı ile SODEV ödülünü kazanan Istanbul Barosu
Başkanı Yücel Sayman'ın ödül törenlerinde yaptı-
ğı konuşmalardan, SlYAD'ın ve ÇASOD'un ödül ge-
celerinden, TYS Genel Kurulu'nun yayımladığı bil-
dirgeden, tiyatrolanmızda her gece umut ışıklan sa-
çan nice güzel oyundan söz açacaktım, ama olum-
suzluklan sıralamaktan, olumlulara yer kalmadı.
Ateşböceklerini yalnız bırakmayın, olur mu?
vecdisayar@yahoo.com
Red Snapper'ın konseri
• Kültür Servisi - Kendine özgü soundu ile
dünya çapında üne sahip grup Red Snapper, bu
gece îstanbul'un underground kulübü
Svvitch'te bir konser verecek. Saat 23.00'te
başlayacak olan konser biletleri bu gece
Switch'ten temin edilebileceği gibi önceden
rezervasyon da yaptınlabilecek. Sadece
elektronik müzik çizgisinde dennleşen
Svvitch'te house, trance, garrage, techno gibi
elektronik müziğin çeşitli türleri dinlenebilir.
(292 74 58)
Ali Nesin'den Kadm Portreleri'
• Kültûr Servisi - Ali Nesin'in resim sergisi 31
Mart tarihine kadar Istanbul TÜYAP Sergi
Salonu'nda izlenebilir. Nesin, akademik
kariyerinin yanı sıra uzun yıllardan bu yana
portre ve nü ağırlıklı resim çalışmalannı da
sürdürmekte. Daha önce iki karma sergide yer
alan Nesin'in 'Kadın Portreleri' ısimli
çalışması, ikinci kişisel sergisi.
BUGUN
• tSTÂNBUL BtLGİ ÜNİVERSİTESt'nde
saat 20.00'de Can Candan'ın 'Duvarlar' isimli
belgeseli izlenebilir. (292 87 00)
• ARTNİYET KÜLTÜR VE SANATEVİ'nde
saat 19.00'da Ayhan Bozkurt'un 'Şiir ve Nü'
isimli söyleşisi gerçekleşecek. (249 88 14)
• ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
19.00'da Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'mn
konseri izlenebilir. (251 56 00)
• BABYLON'da saat 21.00 de Groove Alla
Turea'nm konseri gerçekleşecek. (292 73 68)