16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MART 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA K T 1TJI''1 J K [email protected] 15 Son yıllann en fazla gişe hasılatı yapmış fikni Billy Elliot gösterime girdi çi snııfi dansa gklerCUMHUR CANBAZOĞLU Yılın en fazla ilgi gören îngiliz filmi Billy Elliot, Oscar'da beklediğini bulamamasına karşın kartvi- zitindeki bir çok unvanla sezonu kapatacağa benzi- yor. Bunlarla ilgili bir iki öraek vermek gerekirse; önce son dönemin flaş tngiliz yapımı Dört Nikâh Bir Cenaze'nin gişedeki rekorunu kıran; bununla kalmayıp ABD'de geçen sezonun en iyi iş yapan filmlerinden biri oldu. Sinemasal açıdan ise sosyal içerikli îngiliz filmlerinin yeniden kabul görmeye başladığının müjdesini verdi... Billy Elliot, konu olarak seksenli yıllarda Ingil- tere'nin kuzeyindeki maden kentlerinde yaşanan krizi işleyen Anadan Doğma'nın (1997) esprisinde bir fılm. Atmosfer olarak bıraz da Flashdance'den (Kraliyet Bale Okulu'ndaki sınav sahnesi aynı) kı- nntılar var. Öykü 1984'te geçiyor; mekân Kuzey Ingiltere, kasaba Durham. 'Demir Lady' Thatcher'la sendi- kalar çarpışıyor. Filme adını veren Billy Elliot, an- nesini yitirmiş, şirin mi şirin 11 yaşında bir afacan. Madenci olan babası (Lewis) ve agabeyi Tony (Dra- wen) hükumetin acımasız politikalan sonucu greve giden grup arasında yer alıyor. Dansa tutkun Billy; ancak babası ve ağabeyi onu boks ringinde görmek istiyorlar. Erkek adarrun oğlu eşcinselliği çağnştı- ran dansa ilgi duymamalı. Boks antrenmanlanna giderken gizli gizli dans dersleri almaya başlıyor Billy. Dans ederken kendini dünyadan soyutluyor; Billy ElllOt / Yönetmen: Stephen Daldry / Senaryo: Lee Hall / Görüntü: Brian Tufanol / Oyuncular. Jamie Bell, JuHe Walters, Gary Lewis, Jean Heyvvood, Jamie Draven / 2000, Ingiltere yapımı/100 dakika baskıcı baba ve ağabey, polisler, grev, hepsi çok uzakta; yalnızca sıçrayan bir vücut ve ritmik adım- lar var. Yeteneğini gören hocası Miss Wilkinson (Walters), Kraliyet Bale Okulu'nda (Royal Ballet School) okuması için girişimde bulunuyor; ancak bir madencinin oğlunun kaderini tersine çevirmesi öyle kolay olmuyor... 40 yaşındaki Daldry bu ilk sinema denemesi için Royal Court Theatre'daki yöneticilik görevine ara verip birkaç ay kameranın ardına geçmiş ve BBC 'nin de desteğiyle 29 milyon sterline fılmi çekmiş. Daldry'e bakılırsa yeni sınıf mücadelesi dolaylı ola- rak dansla yapılıyor. Ken Loach'un, Stepben ¥re- ars'ın ya da Mike Leigh'in sert proleter öykülerin- den çok, geçen yıl Istanbul Film Festivali'nde izle- diğimizEastlsEast gibi mizahi yanı daha ağır ba- san, daha basit öykülerle kabul görüyor artık. Royal Ballet'in birinci balerini Philip Modey'nin hayatından esinlenerek yazılmış Billy Elliot, eğlen- dırirken duygulandıran küçük, yürek burkan, hayli hınzır bir film. Konunun fazla bir özelliği yok; esin- lenmiş sahneleri bol. Buna rağmen grevin psikolojisini iyi anlatması, fakir bir ailenin gerçekleri, soluk ikindi gûneşinin vur- duğu mahallelerde, kırmızı tuğlalı ev- lerde, sessiz bahçelerde şekillenen sıkıcı yaşamın tasviri, sanatın şıklığıyla hayatın vahşiliğinin verildiği bölümleriyle vasa- tın ûzerine çıkmayı başan- yor. Oyunculardan, Miss Wilkinson'ı canlandı- ran Julie VVatters (En iyi yardmıcı kadın oyuncuda Oscar adayıydı) zor ro- lünde son derece inandmcı. Beş yaşından bu yana klasik bale, tiptap dersleri alan ve 2000 aday arasından bu role seçilen küçük oyuncu Ja- mie Bell (14 yaşında) danslarda da oyunculuk- ta da çok doğal. Baba Gary Lewis de vücut dili- ni çok iyi kullananan bir oyuncu. Müzik de çok önemli fihnde; T. Res'den Child- ren Of The Revolution. I Love To Boogie, Clash'den London Calling, A Town Called Malice gibi döne- min gözde şarkılannın yanmda Marc Boian ve Jam'ın yapıtlan ritmı müthış destekliyor. Filme giderken mendilinizi unutmayın... FeDini'ye adanan 81/2 Kadnı'da yönetmen, bir sürü cinsel saplanüyı hedef alryor. Peter Greenaway'in haremi rengârenk Zengin işadamı Philip Emmenthal (Standing), Japonya'nın Kyoto kentinde birkaç tane kumarhane sahibi; bunun ya- nında bankerlik yapıyor. Kendisi Cenev- re'de yaşarken oğlu Storey (Delamere) Kyoto'daki işleri yönetmekte. Karısırun ölümünden derin etkilenen Emmenthal' i oğlu teselliye çahşıyor ve o- nun 'erotik eğjtimi'nı üstleniyor. Birlikte Cenevre'deki villasında harem kurmaya karar veriyorlar ve Japo- nu, rahibesi, hamilesiyle tekerlekli sandalyeye mahkûm olanı derken se- kiz buçuk cariye toplu- yorlar villaya. Ancak bir süre sonra Asyalı, Avru- palı kadınlarla bezeli bu hayaller sarsılmaya baş- lıyor... Fellini'nin ruhu, kendi- sine ve ünlü Sekiz Bu- çuk'una adanan bu filmi nasıl değerlendirir bilin- mez, ama Peter Greena- way'in bu erotik açılımı, arayışı, porno yapıtlar gösteren salonlara gitmekten utananlan, çekinenleri hertürlü zevke seslenen öykü- sü ve görüntüleriyle memnun edecektir öncelikle. Stili ya çok sevilen ya da hiç ka- bul görmeyen Peter Greenaway, Tual Be- denler'den sonra bir kez daha numaralar- la ve matematiksel mantıkla Batılı erkeğin gözüyle Doğulu kadını, cinselliği çeşitli yönleriyle izliyor. Her şeyi kataloglamayı çok seven 'sıradışı yönetmen' sinema, ti- yatro ve resimdeki kadın imajmı soğuk bir kara komediyle, okunması zor bir filmle gözlemlemeyi deniyor. Bu karmaşık tab- lodaki kahramanlardan Asyalılar pasif, terk edilmiş, uysal kadınlar; Batılılar ise daha zor, kibirli ve bir model altındâ top- lanması zor tipler. Erkekler ise otoriter ve her türlü karann son noktası. Tiplerin seçimindeki cinsel dürtüler ve nedenler çok belli ohnasa da erotik fante- ziler en genel saplantılara yöneliyor ve er- keğin Doğulu kadına tutkusu, hayvanlara tut- kulu kadın, hizmetçiliğe yatkın kadın, fahişe, ra- hibe, annelik için yaşa- yan kadın, tekerlekli sandalyeye mahkûm ka- dın, erkek giysisiyle ge- zen kadın, kusursuz vü- cutlar gibi malzeme üze- rinde yükseliyor. Yedinci kez Greena- way'le çalışan görüntü yönetmeni Sacha Vierny (Gündüz Güzeli'nde de Bunuel'in yanındaydı) Picasso, Rubens ya da Matisse'i çağnştıran cinsel yanı sivri bir bakışla, artistik düzeyi üst sıralara yüksel- ten bir yorum sunuyor Greenavvay'e... 8 1/2 Kadın için farklı, ama sıkıcı, eğ- lendiremeyen bir komedi diyebiliriz. Gre- enaway'in umarsız sahneleri, babayla oğul arasmdaki cinsel yakınlaşma, cinsel sap- lantılara birçok yönden eleştiri gibi hayli cüretli bölümler seyircinin ilgisini çekebi- lir, ama sert kurgu sonucu film bir türlü sı- nıf atlayamıyor... 81/2 Kadın * 8i/2Women Yönetmen: Peter Greena way/Senaryo: Peter Greenaway / Görüntü: Sacha Vierny / Oyuncular. John Standing, Matthew Delamere, Vhrian Wu, Tony Colette, Barbara Sarafian /1999, Ingittere yapımı/121 dakika İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK Evimize yönelen uyuşturucu trafiği 'TRAFİK', artık hiç kimsenin 'benim başıma gelmez' diyemeyeceği uyuşturucu sorununa tu- tulmuş bir büyüteç. Ohio Yüksek Mahkeme Yargıcı Robert VVakefield (Michacl Douglas), narkotik maddelerin gün geçtikçe yayılmasım durdurmaya kararlı bir kanun adamı. Bu konu- da sert ve tutucu. Alanı genişleterek Meksika yetkilileriyle de işbirliği yapmak istiyor. Olayın Meksika tarafı çok kanşık. Uyuşturucu kartel- leri, bu işin başındaki baronlar. kartellerle iç içe girmiş polis örgütü, kamu örgütleri arasm- daki yetki kargaşası... Meksika'da olan biteni iz- lerken sanki daha önce gördüğünüz bir filmi anımsar gibi oluyorsunuz. Ama olayın her şeyi aşan bir gerçeği var. Meksika satıcı ise Ameri- ka da alıcı. Kokain, dünya- nın her yerinde aym meka- nızma ile çalışıyor. Fakirler satıyor, zenginler alıyor. Böylece de fakirler zengin oluyor, zenginler de (özel- likle çocuklan) uyuşturucu bağımlısı oluyor. Filmin ör- güsü üç öykü üzerine kurul- muş. Öykünün birincisi, Mek- sika'daki iki büyük uyuştu- rucu kartelinin kanlı ve amansız rekabeti; ikincisi, Amerika'daki uyuşturucu mücadelesinin nasıl çaresiz kaldığı; üçüncü öykü de, yüksek eyalet yargıcırun kı- zının da uyuşturucu bağım- lısı olması. Yargıcın 16 ya- şındaki kızı Caroline, oku- lunun çok başanlı öğrencisı, kendisi gibi arkadaşlanyla uyuşturucu çekip seks ya- parlarken bir arkadaşlannın komaya girmesiyle polisin eline düşerler. Yargıç duru- mu böylece öğrenir ve daha- sı, eşinin bu durumu bildıği halde altı aydır ken- disinden gizlediğini öğrenir. Amerika, yetiştir- diği çocuklaruıı uyuşturucunun, seks çılgmlık- lannın, değerlerini yitirmiş bir hayatın içine at- maktadır. Ama filmin bunun temeline değinen bir fıskesi büe yoktur. Amerikan çocuklannı şiddetin, uyuşturucu- nun ve yanlış cinselliğin tuzağına duşüren et- ken "tek değer ölçütünün para olmasını öğre- ten, bunun için de her yolun denencceğini anla- tan sistem"dir. Bu bütün evrensel değerleri hi- çe sayan sistem, Amerika'nın çocuklannı bir bir harcamaktadır. Bu gerçeği, Caroline'ın arka- daşı Seth, yüksek mahkeme yargıcma iki söz- le anlatır: "Bir paket uyuşturucudan 500 dolar kazanan birisi hukuk fakültcsıne gitmez." Para, kutsal para, hayatın tek amacı olan pa- ra, sistemin tek değeridir. Ve para herkesi satm alır. Erkekleri, kadınlan, polisleri, yüksek rüt- beli kamu görevlilerini, akla gelmeyecek kişi- leri... tnsanlar gözleri dönmüş olarak paranm peşinde koşarken uyuşturucu da boş hayatlan- nı katlanılır kılar. Bu gerçeğe yargıcın kızı Ca- roline bir an da olsa değinir. "lyafik", hangi bilinç düzeyinden bakılırsa bakılsın önemli bir film. Günümüzün bu büyük sorununu çeşitli açılardan gözler önüne seri- yor. Yönetmeni Steven Soderberg, Oscar ödü- Trafik'te Michaei Douglas, uyuşturucuyla savaşan yargıç rolünde. lünü aldı. Benicio Del Toro, yardımcı erkek oyuncu Oscar'ını aldı. Film, en iyi senaryo ödü- lünü aldı. En iyi film ödülünü Gladyatör'e kap- tırdı, ama Oscar bir yana sezonun en önemli filmlerinden birisi. Filmi herkesin görmesi gerekiyor. Annelerin, babalann, gençlerin, vatandaşlann, herkesin. Bakm bakalım, sizin ülkenizdeki uyuşturucu trafiği nerelerden geçiyor, ülkenizde hangi kan- lı olaylara neden oluyor? Bakın bakalım, yakı- nınızda yörenizde bu trafiğin izleri var mı? Ar- tık kimsenin "benim başuna gehnez" diyeme- yeceği bu olayı sinemada ızleyın ve düşünün. YENİ BASLAYANLAR.. YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR. 'Çılgınlar ve Sevgililer' / Dude, Where is My caı- Küttür Servisi - Yönetmenliğini Danny Lenier'in yaptığı, senaryo- sunu Philip Stark'ın yazdığı fil- min başrollerinde Ashton Kutc- her, VVilliam Scott, Jennifer Garner, Marla Skolofve Kristy Swanson yer ahyor. Film, iki ka- fadar arkadaşın bir sabah uyan- dıklannda hiçbir şey hatırlamama- lanyla başlıyor. Her ikisi de bir piz- • zacıda dağıtımcı olarak calışmakta \ olan bu iki gencin sevgilileri de ikiz kız kardeştir. O gün sevgililerin do- ğum günüdürve onlara aldıklan hediye- ler ise arabalannın bagajında durmakta- dır. Fakat asıl büyük problem, arabala- nnın nerede olduğudur. Tatlı Bela / Erln Brockovich' JuKa Roberts'a 'en iyi kadm oyuncu' Oscar'ını kazandıran filmin yönetmeni, 'Trafik'le 'en iyi yönetmen' Oscar'ı alan Steven Soderbergh. Filmde Julia Ro- berts dışında, AlbertFinney, Aaron Eck- hart ve Marg Helgenberger rol alıyor. Yaşanmış bir öyküden yola çıkılarak çe- kilen fihnde Erin Brockovich, Sunset Bulvan fahişesi kılığı ve ağzı bozuk, siv- ri dilli tavırlanyla dikkat çeken, iki kez boşanmış, üç çocuklu bir kadındır. Bir hukuk fırmasında evrak dosyalama işin- de çahşmaktadır. Bir gün küçük bir Kaliforniya kasaba- sının su ihtiyacını karşılayan dev kuru- luşun bilerek suyu kimyasal auklarla kir- lettiğini ve bu yüzden ortaya çıkan has- talıklann örtbas edildiğini öğrenir. Pat- ronu Ed Masry'ye (Albert Finney) ko- nuyla ilgilenmek ve soruşturmak istedi- ğini söyler ve büyük bir mücadele süre- ci başlar. Roberts TaÜı Bda' ik Oscar akk KEDt GOZU VECDt SAYAR Ateşböcekleri Ateşböceği: "Kınkanatlılardan, karanlıkta ışılda- ma özelliği olan böcek, yıldız böceği (Lampyhs Noc- tiluca)" olarak tarnmlanıyor TDK Türkçe Sözlükte. BKM Oyunculan, iki yıldır -yoksa daha mı çok oldu- *Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü" diye sesleniyor- lar tiyatro sahnesinden... Peki, ya siz? Siz gördünüz mü? Bize gelince, kedilerin ateşböceklerine bayıldığı- nı söylememe gerek yok herhalde... Ateşböcekle- rinden uzak kaldıklan, onlan görme yeteneklerini yrtirdikJeri için yaşamla tüm bağlannı kesen nice kedi tanınm. Bu yüzden size tavsiyem, ateş- böceklerinin peşini bırakmayın! Hele ortalığın iyice karardığı günlerde... Direnmenin en güzel yolu yaşamak. Her şeye karşın... ••• Cezaevierinde, has- tanelerde süren ölüm oruçlan 161. gününde. Ölümler başladı ve öyle gö- rünüyor ki sürecek. Hükümette en ufak bir yumuşama yok. Insanlık dı- şı tecrtt koşullannın kaldınlmasını, ölüm oruçlannın sonlandınlabilmesı için devletın bir adım atmastnı isteyenler "intiharayardım ve yataklıkla" suçlanıyor. Suskunluk, medyayı teslim almış. Insan yaşamının değerinden söz etmenin "reyt/ng°i hiç yok bugün- lerde... "Reyting"} olmayan bir başka alan da kültür ve sa- nat. Ekonomik krizin en fazla etkilediği alanlann ba- şında yer alıyor sanat. Bir yanda devlet, öte yanda özel sektör sanata sağladıklan -zaten çok sınnlı olan- destegi kesiveriyorlar, "tasarruf tedbirieri" kapsa- mında. Ekonomik yoksullaşma, kürtürel yoksullaş- mayı da beraberinde getiriyor böylelikle. Dünya Ti- yatrolar Günü'nü, "batıyonız"feryatlan arasında kut- luyoaiz. Daha doğrusu kutlayamıyoruz. Istanbul Kül- tür ve Sanat Vakfı, Tiyatro Festivali'ni bienale dönüş- türmekten -yani iki yılda bir yapmaktan- başka ça- re bulamıyor. Ne devlet ne de iş çevreleri gerçekleri görmekten yana. Yaşadığımız çürümenin, yozlaşmanın temeli- nide kültürel yoksulluğumuz yatmryor mu? Sanata verdiginiz desteği daha da azaltarak daha çok "hor- tumcu", daha çok "Picasso taciri" mi yetiştirmek istiyorsunuz? Ikinci Dünya Savaşı'nın ardından ilk onanlan yapılann tiyatro salonlan olduğu gerçeğine niye kulaklannızı tıkıyorsunuz? Ya siz; AB'ye girmekten başka seçenegimiz olma- dığına inanan işadamları, ekonominin bir türlü düze çıkamamasının ardında kültür eksikligimizin yattığı- nı göremiyor musunuz? Insana yatınm yapmadan gelişmiş bir toplum oluşturabilir misiniz? Hepiniz, önce sanata verdiginiz desteği kesiyorsunuz. Kriz- den böyle çıkılmaz. Daha derin krizlerin yolunu açar- sınız olsa olsa... • • • Kedilerin önünü kesmek için yalnızca ekonomik sansür uygulanmıyor elbette. "Babadan kalma" me- totlanmız da halen geçerli. Bu hafta, DGM'de Kürt edebiyatının en önemli_ yazarlanndan Mehm«t Uzun'la, yayıncı Hasan Öztoprak'ın davası başla- dı. "Aşk Gibi Aydınlık, ölüm Gibi Karanlık" romanı yoluyla "yasadışı örgüte yardım ve yataklık etmiş- ler". Savcı, dört buçuk ile yedi buçuk yıl arasında ağır hapis istemiş... ••• Dünya Tiyatrolar Günü'nde Ankara Birlik Sahne- si'nin Mardin'de sahnelemek ıstedığı "BirGüzel Çir- kin Kral" oyununa izin verilmemiş. Yılmaz Güney ın yaşamını konu alan oyunun engellenme gerekçesi "tiyatroculardan istenen ikametgâh belgeierinin fo- tokopi olması"... Bu ortamda, ateşböceklerine sanlmaktan başka çare görebiliyor musunuz? Yaşama direncimizi pe- kiştirecek nice ışıltı var çevremizde. Nevruz kutlama- lannın görkeminden, Nâzım Hikmet Vakfı'nın çıkar- dığı "Nâzım Hikmet Şarkılan'ndan, Oıtıan Apaydın Demokrasi ve Banş Vakfı'nın 2000 yılı ödülünü alan Yaşar Kemal ve özel Odül kazanan Gülçin Çaylı- gil'in, F tipi cezaevlerine karşı verdiği hukuk sava- şımı ile SODEV ödülünü kazanan Istanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman'ın ödül törenlerinde yaptı- ğı konuşmalardan, SlYAD'ın ve ÇASOD'un ödül ge- celerinden, TYS Genel Kurulu'nun yayımladığı bil- dirgeden, tiyatrolanmızda her gece umut ışıklan sa- çan nice güzel oyundan söz açacaktım, ama olum- suzluklan sıralamaktan, olumlulara yer kalmadı. Ateşböceklerini yalnız bırakmayın, olur mu? [email protected] Red Snapper'ın konseri • Kültür Servisi - Kendine özgü soundu ile dünya çapında üne sahip grup Red Snapper, bu gece îstanbul'un underground kulübü Svvitch'te bir konser verecek. Saat 23.00'te başlayacak olan konser biletleri bu gece Switch'ten temin edilebileceği gibi önceden rezervasyon da yaptınlabilecek. Sadece elektronik müzik çizgisinde dennleşen Svvitch'te house, trance, garrage, techno gibi elektronik müziğin çeşitli türleri dinlenebilir. (292 74 58) Ali Nesin'den Kadm Portreleri' • Kültûr Servisi - Ali Nesin'in resim sergisi 31 Mart tarihine kadar Istanbul TÜYAP Sergi Salonu'nda izlenebilir. Nesin, akademik kariyerinin yanı sıra uzun yıllardan bu yana portre ve nü ağırlıklı resim çalışmalannı da sürdürmekte. Daha önce iki karma sergide yer alan Nesin'in 'Kadın Portreleri' ısimli çalışması, ikinci kişisel sergisi. BUGUN • tSTÂNBUL BtLGİ ÜNİVERSİTESt'nde saat 20.00'de Can Candan'ın 'Duvarlar' isimli belgeseli izlenebilir. (292 87 00) • ARTNİYET KÜLTÜR VE SANATEVİ'nde saat 19.00'da Ayhan Bozkurt'un 'Şiir ve Nü' isimli söyleşisi gerçekleşecek. (249 88 14) • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'mn konseri izlenebilir. (251 56 00) • BABYLON'da saat 21.00 de Groove Alla Turea'nm konseri gerçekleşecek. (292 73 68)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle