23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 2001 PERŞEMBE 14 1VLJ.LJ1. U J \ kultur@cumhuriyetcom.tr Muzaffer Buyrukçu, yeni öykü kitabında yaşam gerçeğiyle düş gücünü yoğuruyor Arayışla beslenen umutGAMZEAKDEMİR Muzaffer Buyrukçu, Adam Yayınlan 'ndan çıkan 'Yalnızhğın Arkasnıdaki Gülümseme' adlı yapıtıyla özgün ve sosyolojik bağlamda oluşturduğu, her biri roman potansiyeli taşı- yan öykülerinde hayattan karelerle harmanla- dığı düş gücünü okurlanyla paylaşıyor. - Öykülerinizde, karakterlerin bilinçalüna ittikleri zorunluluk, görev ve sorumluluklann rüya yohıyla dışavurması öykü içinde öykükr varaöyor. ' MUZAFFER BUYRUKÇU-Öykülerimde insanla toplumun, toplumla insanın arasında- ki çatışmalan, çelişkileri, dengesizlikleri an- lattım. Bunlann çoğu gündelik yaşamın ege- men olduğu alanlarda bulunurlar, kişileri ku- şatırlar. Kişıler ıse bunlardan kurtulmak, ön- ceden var olan ya da o an'da doğan engelleri aşarak çelişkılerin, dengesızliklerin didikle- medığı düz bır yere varmak için savaşırlar. Çe- şitli aksiliklerle karşılaşırlar, yenilgiye uğrar- lar, üzülürler. Işte bu durum, düşlerin kendine özgü ama karmaşık yapısının içinde birtakım evTelerden geçer, yeni oluşumlann peşine ta- kılır, gerçeği düzleştiren değişimlerin etkisi altına girer; kiminden korktuğumuz, kimini unutmak istemediğimiz düş-öyküleri yaratır. Bunlann çoğalması öykülerin lcurgusunu ze- delemez, tam tersi renklendirir. Kitaba okur bu açıdan bakmah. 'Günümüzdeki her şeyle ilgüeniyorum' - Öykûlerinizde çıkış noktasuun 'umutsuz- hık' olduğu söylenebüir mi ? 'Eve Dönerken'de GÜTİn karakterinin 'Bizi karikatûre dönüştü- ren bir gelecek istemryorunT dediği gibL. BUYRUKÇU - Hayır. Elbet öykülerimde umutsuzluğa düşen ama umut etmekten vaz- geçmeyen bireyler büyük bır kalabalık oluş- turur. Ama toplumsal yapıdakı farklılık, uçu- rumlar, nimetlerin bölüşümündeki haksızlık- lar, ister istemez bazı kızgın, isyankâr karak- terleri ortaya çıkaracaktır. Onlardan biri, 'Bi- zi karikatûre dönüştüren bir gelecek istemiyo- rum' dese bile asla umutsuz değıldır. 'Istemi- a yorum' sözcüğü, oralarda 'istedflderinin' de yoğun olarak bulunduğunu göstermez mi? Hem umutsuz yaşanır mı? - Kahramanlanmz yaşam tatnûnsizüği için- de sürekli bir arayışa mı yönetiyor? BUYRUKÇU - Bana'Yaşamımdan memnu- num, sahip olduklanm bana yeter, arük hiçbir şeyde gözûm yok' diyen ve diyecek bir kişinin varlığından söz edebilir misiniz? Edemezsi- r ykülerimde umutsuzluğa düşen ama umut etmekten vazgeçmeyen bireyler büyük bir kalabalık oluşturur. Ama toplumsal yapıdaki farklılık, uçurumlar, nimetlerin böluşümündeki haksızlıklar, ister istemez bazı kızgın, isyankâr karakterleri ortaya çıkaracaktır. Hep arayacaksınız. Yaşamın bir tanımıda 'arama'dır. niz.Yaşamın yapısı, yaşamın anlamı öyle ol- duğu için siz durmayacaksmız, yürüyeceksi- niz, kafanızdakini, ruhunuzdakini arayacaksı- nız elbet. Hep arayacaksınız. Yaşamın bir ta- nunı da 'arama'dır. Ve bu tanım doğrudur. - Yaprtlannızdaki eieştirel ta\Tin temelinde günümûzüo öyküleri olmasmın payı var mı? BUYRUKÇU - Öykülerimdeki eleştirel ta- vır, serüvenlerini yazdığım bireylerin tavırla- nndan doğmuştur. Kişi bir edimde, bir ilişki- de, bir eylemde ya da kendisini tedirgin eden bir olayda bulunan bir aykınlığı, eksikliği eleş- tirir. Konuşma ve tepki gösterme gücünü yiti- receği güne kadar böyledir bu. Bu eleştirel yaklaşımın temelinde günümüzün etkileri ola- bilir. Günüyle, günün içerdiği sorunlarla ilgi- lenmeyen yazar varsa da çok azdır. Ama ben onlardan değilim. Günümüzdeki her şeyle il- gileniyorum. Kimi öykülerimi de günümüz- deki taptaze malzemenin üstüne oturtuyorum, o malzemeyle beslenmelerini sağhyorum. Düş, gerçekterin sergüenmesine yatkm - Sistemin geldiği gayri ciddi noktadan dola- yı duyulan güvensizlik, içte yaşanan kaos, rüş- vettemalannmblkimoktuğu'Kapılar'adlıöy- künüz bu eleştirel bakışa güzel bir örnek. BUYRUKÇU - 'Kapılar' öyküsü, okura yoksullann kümelendiği semtlerde yaşamaya mahkûm edilen bir ailenin dramından kesitler sunmaktadır. 'Kapılar'da dün'den bugün'e ol- duğu gibı aktanlan yolsuzluklar, hırsızhklar, rüşvetler, torpiller ve bunlara isyan var, eleş- tiri var. Ve asıl dikkati çeken Mustafa'nın top- lumsal ve bireysel olumsuzluklarla savaşma- sı; direnmesi, umutlarını hiç yitırmeyışi var. - 'Kuyruklu Yıkhz Çiçeği'nde, anlık öfke ve toplumsal değer yargdannın msanlar üzerin- deki etkilerini, bttmçarana bastinlan sorumlu- luklan rüya yohıyla yansıtmışsınız. BUYRUKÇU - Öykü, evli bir kadnun koca- sından beklediği yakınlığı ve sevgiyi başka bir adamda aramasmı ve bulmasını anlatır. Ko- numu ve y_apısıyla trajik olan bu öykü için. de- ğerli şair Özdemirlnce, •'Dostoyevskı'ninyaz- düdandüzeyinde''demiştir. Böyle karşıtlıklar- la, baskılarla, acayip olaylarla donanmış bir öykü, düş gerçeklerinin sergilenmesine çok yatkındır \ e anlatımın gücünü çoğaltır. - Öykûlerinizde karakterlere yalnızlığın ar- dmda gülümseten nedir? BUYRUKÇU - Hiçbir gücün ortadan kaldı- ramadığı, kaldıramayacağı umuttur ve her şe- yin şimdikinden daha iyi olacağına yürekten inanmaktır. 'Kaplan ve Ejderha' Cin asıllı Amerikalılar Birliği'ni sevindirdi Ang Lee'ye teşekkür En İyi Yabancı Fllm Oscar'ını ilk kez bir Asya filmi kazaıuü. LOS ANGELES OMEUTERS) - Los Angeles'taki Çin asıllı Amerikalılar Birliği, 4 Oscarlı 'Kaplan ve Ejderha' adlı savaş dramasmın (Crouching Tiger, Hidden Dragoo) Tayvanlı yönet- meni Ang Lee'ye, Çin kültürü- nün kitlelere tanıölmasında yap- tığı katkılardan dolayı teşekkür ettiler. Pazar günü düzenlenen Oscar töreninde 'En İyi Yabancı Film', 'En îyi Görüntü'-Peter Pau, 'En îyi Sanat Yönetimi'- TTm Yip ve 'En İyi Müzik'-Tkn Dunn olmak üzere 4 dalda Oscar kazanan fılmm, kazandığı başa- nnın onuruna Tayvan evsahipli- ğinde, 200'ü aşkın davetlinin ka- tıldığı bir resepsiyon verildi. 'En iyiyabanaflhn' ödülünün ilk kez Asya tarafindan kazanılması da Çin asıllı Amerikalılan heyecan- landıran noktalardan biriydi. Kısa bir konuşma yapan Lee, davetlilere, medya mensuplanna ve tüm Çin asıllı Amerikahlara teşekkür ettı ve "Burada ohnak- tan ve Oscar'ı Asya ülketeri adı- na almaktan son derece mutiu- yum. Bu başanda asıipa>, esinlen- diğimJz,enıektarÇinliyöneünen- lerindir. Bu fUm, aynı zamanda i- Id ayn küMrün ortak bir beğeni veflgiyleizlenmesine de neden ol- du. Bunun bir parçası olduğum için çok muüuyum" dedı. 'Kaplan ve Ejderha', bugüne kadar Kuzey Amerika Box Offi- ce'inde 100 milyonun üzerinde bir hasılat yaptı ve tarutım-dağı- tım hakkı Sony Pictures Clasics tarafindan üstlenildi. Geleceğe dönük bir çiftgöz: Muhsin Ertuğrul AYŞEEMELMESÇÎ Yıl 1974'tü. Yıhnaz Güney'in "Endişe'' fil- minin çekünlerinın ardından Erkan Yücel'in çağnsıyla Ankara' ya, AST 'ta çalışmaya gitmiş- tim. a Ana"nın provalarındaydık. Bır gün Rut- kay Aziz koşarak salona girdi, "Emel çabuk ol, Muhsin Hoca telefonda, seninle konuşmak isti- yor" dedı. O ankı şaşkınlığımı bugün bile çok canlı bir bıçımde anımsıyorum. Muhsm Hoca kısa ve kesin konuştu: "EmeL lazun, Şehir IV yatrosu'nda kadron hazu*, seni bekh'yoruz." 1971 'de içen alınıncaya ve mahkûm oluncaya kadar kadrosunda olduğum Istanbul Belediye- si Şehir Tiyatrosu'ndan bu olaylann ardından uzaklaştınlmıştım. 1974 affiyla serbest kaldık- tan sonra Muhsin Hoca beni geri çağuıyordu. Rutkay'a durumu anlattığımda, "Ne duruyor- sun, Muhsin Hoca çağjnyor seni, hemen atia gh" dedi. O dönemde AST, "devrimci tiyatro" de- nınce belkı de ilk akla gelen kurumdu. Ama Muhsm Hoca söz konusu olunca her cephede akan sular dururdu. Çünkü o, modern Türk ti- yatrosunun tartışmasız kurucusuydu. Sonra, Türkiye'nin tarihsel ve sosyal dinamikleri ara- sındaki kopukluklar gün yüzüne çıktı, sanki ne- hirler yatak değiştirdi, herkes güneşin altında kendi yenni istemeye başladı. Muhsm Hoca "yerinden yönetim hareketi"yle Şehir Tiyatro- su'nun başından uzaklaşmak zorunda kaldı. (Bence bu hareketin ve yol açtığı sonuçlann, bu- günkü tartışmalar da dikkate alınarak, ciddi bir şekılde irdelenmesi gerekir, ama bu başka bır yazınuı konusu.) Bugün Bursa'da sahneye koyduğum "lyiGe- celer Anne" adlı oyun Ahmet Vefik Paşa Tiyat- rosu'ndaoynanıyor. Butiyatroyu 1957'de, Dev- let Tıyatrolan'nuı başında bulunduğu dönem- de Muhsin Ertuğrul açmış. "Maf Ankara'ya turne yaptı. Sergilendiği Irfan Şahinbaş Atölye Sahnesi 'nin bulunduğu arsayı zamanında Muh- sin Ertuğrul aldırmış, ileride burada bir şey ya- pılır diye... Sadece Şehir Tiyatrolan'nda değjl, Devlet Tiyatrolan'nda da çok emeği var Muh- sin Hoca'nın. Sadece o kadarla da kalmıyor, Muhsin Hoca'nuı Türk tiyatrosunun ilerlemesi konusunda sistematik bir düşüncesi vardı. Türkiye'de tiyatro eğitiminin yerleşmesinde, üniversite düzeyinde tiyatro eğitımi verilmesin- de, bölge tiyatrolan yoluyla tiyatronun Anado- lu'ya taşınmasında, Çocuk Tıyatrosu'nun kurul- masında, semtlere tiyatronun taşınmasında hep onun kurucu çabalan var. Türk tiyatrosunda as- la yeri doldurulamayanlardan biri Muhsin Ho- ca... Aslında Muhsin Ertuğrul'un özellikle Cum- huriyet dönemi Türk tiyatrosu içinde yarattığı kurumlaşma hareketıni ve deyim yerindeyse şahsen bir kurum haline gelişini. Türkiye'nin yakın tarıhini daha iyi anlamak açısından çeşit- li alanlardaki benzer öraeklerle karşılaştırarak ıncelemek, yerinde bır çaba olurdu. Bizde ne oluyordu da şahıslar kurum haline geliyor ve on- lann varlığı ya da yokluğu, süreçlerin sağlıklı işleyip işlememesıni belirleyebiliyordu? Muhsin Ertuğrul bir yanıyla Türkiye Cumhu- riyeti'nin "kurucu kuşağı" olarak adlandınla- bilecek insanlar arasındaydı. Ve onlann ayırt edici özelhkleri, işlerine sonsuz bağhlıklan, hat- ta aşklan, bunu geniş bir bilgi-görgü birikimiy- le destekleme yönünde sarsıhnaz iradeleri ve memleketlerinde gördükleri eksikleri tamamla- ma, "inşaeüne" istekleriydi sanınm. Muhsin Hoca'nın kafasında Türk tiyatrosu- nun ne yönde ilerlemesi gerektıği konusunda -beğenelim ya da beğenmeyelim- oluşmuş, sis- tematik bir düşünce vardı. Bu düşünce de anlık yönelimlere değil, yıllann birikimine, sürekli çahşmaya ve kendi alannıda duyduğu sonu gel- mez meraka, öğrenme isteğine dayanıyordu. 'Benden Sonra Tufan Ohnasm' adıyla yayunla- nan anılannda bu öğrenme ısteğini ve tiyatro aş- kını şu sözlerle ifade etmışti: "Insan ömrünün, ancakmesleğinde shrilmesi için gerekli çahşma- ya yetecek süre kadar gücü ve günleri var, diye düşünürüm hep!(ra) Gerçekten detiyatro,smır- lan o kadar geniş bir bflgi ve çahşma dah ki, bir mnrüdeğfl,yüz ömriioisa bfle, insan yetişemiyor. Ömrün sonunda insan, geçen büfün günlerini mesleğme ayırnuş bulunsa bile, üpkı başlangıç günlerindeki kadar boş ve bilgLsiz olarak gorû- yor kendinL Yaşam nasü yeni günler getiriyorsa, yeni günler de tiyatroya yeni yeni üsluplar, yeni yeni düşünler ve yeni yeni deneyier taşıyor." (1) Istanbul Şehir Tiyatrosu'ndan hatırladığım, Muhsin Ertuğrul'un tiyatro içinde egemen kıl- dığı o büyük dısıplindi. Ama aynı oranda da ye- niliklere açık bir insandı. Tiyatro aşkıyla yapıl- dığına inandığı her işe ve Türk tiyatrosuna ya- rarlı olabileceğuıi düşündüğü herkese sonsuz destek verir, enerjılen ustaca yönlendirmeyi bi- lirdi. Ve onun için sanınm en önemli sorun, Türkiye'de nitelikli bir tiyatro eğitiminin sağ- lanması, bu yolla yeni tiyatrocu kuşaklann ye- tişmesiydi. Darülbedayi'nin 1930'da yaptığı ba- şanh Ankara turnesinin ardından Mustafa Ke- tnalsanatçılara bir akşam yemeği vermiş, Muh- sin Ertuğrul'la baş başa kaldıklannda da "Siz benim ta ataşemüitertik çağundan beri memle- ketimizde görmeyi candan özkdiğjm bir haya- li gerçekleştirdiniz. Böylesine birbirine bağh bir sanat topluhığunu kendi imkânlannızla hazır- laym bize getirdiniz, gösterdiniz" demişti; "Şim- di ben, Devlet Reisi olarak size soru>orum: Hü- kümetten ne gibi bir yardım istersiniz?" lnanıl- maz "maddi ve manevi sdanblar" içindeki ti- yatronun yöneticisi bir an düşündü, sonra ya- nıt verdi: "Bir tiyatro mektebi istiyorum Pa- şam!" (2) Her alanda bu idealizme, bu öğrenme açlığı- na, bu kurumlaşma ve yönetme yetisine, bugü- ne değil geleceğe yönelen gözlere ne çok ihti- yacımız var. Türkiye, Avrupa Birliği'ne sunulmak üzere bir "Uhısal Program'' hazırlıyor. Bu program, Avrupa Birliği'nin yapısı gereği sadece siyasi ve hukuki düzenlemeleri, ekonomiyi vb. değil, kültür ve sanat alanını da bir şekilde kapsaya- cak sanmm. Sanat ortammıızı toz duman eden tartışmalardan göz gözü görürse, bu konuda bir fikir sahibi olabilecek miyiz acaba? Yoksa bi- zim "ulusal program"lanmızda da kültüre, sa- nata yer kalmadı mı artık? Biİmem ki niye andım ben bugün Muhsin Hoca'yı, nereden düştü aklıma? 1) Muhsin Ertuğrul, Benden Sonra Tufan Olmasın, Anılar, yay. haz.. Özdemir Nutiaı, Dr. NejatEczacıbaşı Vakfi Yay., 1989,s.76-77. 2) Age., s. 462-466. Kato'nun sergisi Topkapı'da • Kültür Servisi - Günseli Kato'nun 'Saray Albümlerinden Esintilerle' adını taşıyan sergisi 21 Nisan'a kadar Topkapı Saray Müzesi'nde izlenebılir. Sergi minyatür, kanşık teknikle yapılmış tablolar, heykeller, enstalasyon, fotoğraf ve taçlardan oluşuyor. Sergide yer alan fotoğraflar M. Serdar Şanlı'ya aitken, taçlar takı tasanmcısı Salih Büyükyurt ve Günseli Kato'nun ortak tasanmlanndan oluşuyor. TYS'ye yenüten Bektaş seçiltfi • İSTANBUL (AA) - Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Genel Başkanlığf na Cengiz Bektaş yenıden seçildi. TYS'den yapılan yazılı açıklamaya göre, 24-25 Mart tarihlerinde gerçekleştirilen genel kurul sonrasmda, bugün yönetun kurulu görev dağılımı yaptı. Buna göre, TYS Genel Başkanlığı'na Cengiz Bektaş, 2. Başkanlığa Aydın Hatıpoğlu, Genel Sekreterliğe Gülsüm Cengiz Akyüz, Genel Sekreter Yardmıcılığına Sadık Albayrak, Saymanlığa Nihat Ateş, Yönetun Kurulu üyelikJerine ise Güngör Gençay, Egemen Berköz, Tuncer Cücenoğlu ve H. Vecdi Sayar getirildi. Ouincy Jones'a tıaş Hyakat nişam1 • PARtS(AFP)- Amerikalı müzik prodüktörü ve besteci Quincy Jones'a pazartesi günü, Fransa Cumhurbaşkam Jacques Chirac tarafindan ülkenin en prestijli ödülü olan 'baş liyakat nişanı' (commander of the legion of honour) verildi.. / ; Dahaönce 1990 yılında İiyakat nişanı' almış olan Jones, 90.000 liyakat nısanlı kişi arasına girmişti. Bir üst onur olarak değerlendirilen 'baş liyakat nişam' ise 4000 kişıde bulunuyor. 1933'te Chicago'da doğan Jones, 25 Grammy Ödülü sahibi ve özellikle zenci müziği olarak nitelendirilen caz ve soul müziğinin gelişmesinde ve dünyaya sevdirilmesinde büyük pay sahibi. La Scala Operası'nda grev • MİLANO (AFP) - Mılano'nun ünlü 'La Scala Operası'nda orkestra elemanlan greve gitti. Gelecek hafla salı günü Giuseppe Verdi'nin 'FallstafT'ıyla açılması planlanan perde, orkestra elemanlan greve gidince ertelendı. Yetkililer, orkestranın grevde olduğunu ve pek yakında ertelenen gösterinin gerçekleşeceğini açıkladı. fakat grevin nedeni hakkında bilgi vermedi. Alman bilgilere göre grevin nedeni, orkestra elemanlarının, anlaşmalannda yer alan bazı maddeler konusunda yönetimle ayn düşmeleri. ; Grev sona erdiği takdirde La Scala, sezonu Verdi'nin ölümünün 100. yılı nedeniyle bestecinin 11 eserini Ricardo Muti yönetımınde sahneleyecek. BUGUN • İSTANBUL TEKNÜC ÜNtVERSrTESİ Mustafa Kemal Amfisi'nde saat 19.30'da, MeBh Güzel 'Anadolu'nun Sesleri' başlıklı klasik gıtar resitali verecek. (24717 33) U CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda saat 20.00'de, Ray Brown'ın, Russell Malone ve Monty Alexander ile vereceği '75. Yaş Özel Konseri' başlıkh caz konsen yer alacak. (232 98 30) • İFSAK'ta saat 19.30'da İFSAK üyesı Devrin Usta. 'Compositign, haüar, resim birieştirme, timc warp: zaman üzerinde oynatna' konulu b i r söyleşı gerçekleştirecek. (292 42 01) • BABYLON'da saat 21.00'de Sinan Cnal ve ' Emre Senan'ın rock müzikli 'Açık Radjo 94.^ Partisi'ne katılabilinir. (292 73 68) • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 10.30'da, Türkiye Kütüphaneciler Derneği Istanbul Şubesi'nin katkılanyla Ataol Behramoğlu ve Vedat Türkali, 'Kütüphanekr ve Edebiyat' konulu t>ir söyleşı gerçekleştirecek. (293 12 70) • BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZt'nde saat 18.30'da, Prof. Gürer Aykal'm söyleşisi izlenebilir. (292 06 55) • • • Pİ ARTVVORKS'te saat 12.30 ve 18.00'de " lngiliz pop sanatçısı David Hockney ve Mail Art'm temsilcilerinden Christian Bohansid'nrxx yaşamlannı konu alan videolar seyredilebilir. (236 68 53) • PERA PALAS OTELİ'nde Librairie de Per-a Kitabevi'nin düzenlediği müzayede gerçekleşecek. (251 45 60)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle