Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 2001 PERŞEMBE
14 1VLJ.LJ1. U J \ kultur@cumhuriyetcom.tr
Muzaffer Buyrukçu, yeni öykü kitabında yaşam gerçeğiyle düş gücünü yoğuruyor
Arayışla beslenen umutGAMZEAKDEMİR
Muzaffer Buyrukçu, Adam Yayınlan 'ndan
çıkan 'Yalnızhğın Arkasnıdaki Gülümseme'
adlı yapıtıyla özgün ve sosyolojik bağlamda
oluşturduğu, her biri roman potansiyeli taşı-
yan öykülerinde hayattan karelerle harmanla-
dığı düş gücünü okurlanyla paylaşıyor.
- Öykülerinizde, karakterlerin bilinçalüna
ittikleri zorunluluk, görev ve sorumluluklann
rüya yohıyla dışavurması öykü içinde öykükr
varaöyor.
' MUZAFFER BUYRUKÇU-Öykülerimde
insanla toplumun, toplumla insanın arasında-
ki çatışmalan, çelişkileri, dengesizlikleri an-
lattım. Bunlann çoğu gündelik yaşamın ege-
men olduğu alanlarda bulunurlar, kişileri ku-
şatırlar. Kişıler ıse bunlardan kurtulmak, ön-
ceden var olan ya da o an'da doğan engelleri
aşarak çelişkılerin, dengesızliklerin didikle-
medığı düz bır yere varmak için savaşırlar. Çe-
şitli aksiliklerle karşılaşırlar, yenilgiye uğrar-
lar, üzülürler. Işte bu durum, düşlerin kendine
özgü ama karmaşık yapısının içinde birtakım
evTelerden geçer, yeni oluşumlann peşine ta-
kılır, gerçeği düzleştiren değişimlerin etkisi
altına girer; kiminden korktuğumuz, kimini
unutmak istemediğimiz düş-öyküleri yaratır.
Bunlann çoğalması öykülerin lcurgusunu ze-
delemez, tam tersi renklendirir. Kitaba okur bu
açıdan bakmah.
'Günümüzdeki her şeyle ilgüeniyorum'
- Öykûlerinizde çıkış noktasuun 'umutsuz-
hık' olduğu söylenebüir mi ? 'Eve Dönerken'de
GÜTİn karakterinin 'Bizi karikatûre dönüştü-
ren bir gelecek istemryorunT dediği gibL.
BUYRUKÇU - Hayır. Elbet öykülerimde
umutsuzluğa düşen ama umut etmekten vaz-
geçmeyen bireyler büyük bır kalabalık oluş-
turur. Ama toplumsal yapıdakı farklılık, uçu-
rumlar, nimetlerin bölüşümündeki haksızlık-
lar, ister istemez bazı kızgın, isyankâr karak-
terleri ortaya çıkaracaktır. Onlardan biri, 'Bi-
zi karikatûre dönüştüren bir gelecek istemiyo-
rum' dese bile asla umutsuz değıldır. 'Istemi-
a
yorum' sözcüğü, oralarda 'istedflderinin' de
yoğun olarak bulunduğunu göstermez mi?
Hem umutsuz yaşanır mı?
- Kahramanlanmz yaşam tatnûnsizüği için-
de sürekli bir arayışa mı yönetiyor?
BUYRUKÇU - Bana'Yaşamımdan memnu-
num, sahip olduklanm bana yeter, arük hiçbir
şeyde gözûm yok' diyen ve diyecek bir kişinin
varlığından söz edebilir misiniz? Edemezsi-
r
ykülerimde
umutsuzluğa
düşen ama umut
etmekten
vazgeçmeyen
bireyler büyük
bir kalabalık
oluşturur. Ama
toplumsal
yapıdaki farklılık,
uçurumlar,
nimetlerin
böluşümündeki
haksızlıklar,
ister istemez bazı
kızgın, isyankâr
karakterleri
ortaya
çıkaracaktır. Hep
arayacaksınız.
Yaşamın bir
tanımıda
'arama'dır.
niz.Yaşamın yapısı, yaşamın anlamı öyle ol-
duğu için siz durmayacaksmız, yürüyeceksi-
niz, kafanızdakini, ruhunuzdakini arayacaksı-
nız elbet. Hep arayacaksınız. Yaşamın bir ta-
nunı da 'arama'dır. Ve bu tanım doğrudur.
- Yaprtlannızdaki eieştirel ta\Tin temelinde
günümûzüo öyküleri olmasmın payı var mı?
BUYRUKÇU - Öykülerimdeki eleştirel ta-
vır, serüvenlerini yazdığım bireylerin tavırla-
nndan doğmuştur. Kişi bir edimde, bir ilişki-
de, bir eylemde ya da kendisini tedirgin eden
bir olayda bulunan bir aykınlığı, eksikliği eleş-
tirir. Konuşma ve tepki gösterme gücünü yiti-
receği güne kadar böyledir bu. Bu eleştirel
yaklaşımın temelinde günümüzün etkileri ola-
bilir. Günüyle, günün içerdiği sorunlarla ilgi-
lenmeyen yazar varsa da çok azdır. Ama ben
onlardan değilim. Günümüzdeki her şeyle il-
gileniyorum. Kimi öykülerimi de günümüz-
deki taptaze malzemenin üstüne oturtuyorum,
o malzemeyle beslenmelerini sağhyorum.
Düş, gerçekterin sergüenmesine yatkm
- Sistemin geldiği gayri ciddi noktadan dola-
yı duyulan güvensizlik, içte yaşanan kaos, rüş-
vettemalannmblkimoktuğu'Kapılar'adlıöy-
künüz bu eleştirel bakışa güzel bir örnek.
BUYRUKÇU - 'Kapılar' öyküsü, okura
yoksullann kümelendiği semtlerde yaşamaya
mahkûm edilen bir ailenin dramından kesitler
sunmaktadır. 'Kapılar'da dün'den bugün'e ol-
duğu gibı aktanlan yolsuzluklar, hırsızhklar,
rüşvetler, torpiller ve bunlara isyan var, eleş-
tiri var. Ve asıl dikkati çeken Mustafa'nın top-
lumsal ve bireysel olumsuzluklarla savaşma-
sı; direnmesi, umutlarını hiç yitırmeyışi var.
- 'Kuyruklu Yıkhz Çiçeği'nde, anlık öfke ve
toplumsal değer yargdannın msanlar üzerin-
deki etkilerini, bttmçarana bastinlan sorumlu-
luklan rüya yohıyla yansıtmışsınız.
BUYRUKÇU - Öykü, evli bir kadnun koca-
sından beklediği yakınlığı ve sevgiyi başka
bir adamda aramasmı ve bulmasını anlatır. Ko-
numu ve y_apısıyla trajik olan bu öykü için. de-
ğerli şair Özdemirlnce, •'Dostoyevskı'ninyaz-
düdandüzeyinde''demiştir. Böyle karşıtlıklar-
la, baskılarla, acayip olaylarla donanmış bir
öykü, düş gerçeklerinin sergilenmesine çok
yatkındır \ e anlatımın gücünü çoğaltır.
- Öykûlerinizde karakterlere yalnızlığın ar-
dmda gülümseten nedir?
BUYRUKÇU - Hiçbir gücün ortadan kaldı-
ramadığı, kaldıramayacağı umuttur ve her şe-
yin şimdikinden daha iyi olacağına yürekten
inanmaktır.
'Kaplan ve Ejderha' Cin asıllı Amerikalılar Birliği'ni sevindirdi
Ang Lee'ye teşekkür
En İyi Yabancı Fllm Oscar'ını ilk kez bir Asya filmi kazaıuü.
LOS ANGELES OMEUTERS)
- Los Angeles'taki Çin asıllı
Amerikalılar Birliği, 4 Oscarlı
'Kaplan ve Ejderha' adlı savaş
dramasmın (Crouching Tiger,
Hidden Dragoo) Tayvanlı yönet-
meni Ang Lee'ye, Çin kültürü-
nün kitlelere tanıölmasında yap-
tığı katkılardan dolayı teşekkür
ettiler. Pazar günü düzenlenen
Oscar töreninde 'En İyi Yabancı
Film', 'En îyi Görüntü'-Peter
Pau, 'En îyi Sanat Yönetimi'-
TTm Yip ve 'En İyi Müzik'-Tkn
Dunn olmak üzere 4 dalda Oscar
kazanan fılmm, kazandığı başa-
nnın onuruna Tayvan evsahipli-
ğinde, 200'ü aşkın davetlinin ka-
tıldığı bir resepsiyon verildi. 'En
iyiyabanaflhn' ödülünün ilk kez
Asya tarafindan kazanılması da
Çin asıllı Amerikalılan heyecan-
landıran noktalardan biriydi.
Kısa bir konuşma yapan Lee,
davetlilere, medya mensuplanna
ve tüm Çin asıllı Amerikahlara
teşekkür ettı ve "Burada ohnak-
tan ve Oscar'ı Asya ülketeri adı-
na almaktan son derece mutiu-
yum. Bu başanda asıipa>, esinlen-
diğimJz,enıektarÇinliyöneünen-
lerindir. Bu fUm, aynı zamanda i-
Id ayn küMrün ortak bir beğeni
veflgiyleizlenmesine de neden ol-
du. Bunun bir parçası olduğum
için çok muüuyum" dedı.
'Kaplan ve Ejderha', bugüne
kadar Kuzey Amerika Box Offi-
ce'inde 100 milyonun üzerinde
bir hasılat yaptı ve tarutım-dağı-
tım hakkı Sony Pictures Clasics
tarafindan üstlenildi.
Geleceğe dönük bir çiftgöz: Muhsin Ertuğrul
AYŞEEMELMESÇÎ
Yıl 1974'tü. Yıhnaz Güney'in "Endişe'' fil-
minin çekünlerinın ardından Erkan Yücel'in
çağnsıyla Ankara' ya, AST 'ta çalışmaya gitmiş-
tim. a
Ana"nın provalarındaydık. Bır gün Rut-
kay Aziz koşarak salona girdi, "Emel çabuk ol,
Muhsin Hoca telefonda, seninle konuşmak isti-
yor" dedı. O ankı şaşkınlığımı bugün bile çok
canlı bir bıçımde anımsıyorum. Muhsm Hoca
kısa ve kesin konuştu: "EmeL lazun, Şehir IV
yatrosu'nda kadron hazu*, seni bekh'yoruz."
1971 'de içen alınıncaya ve mahkûm oluncaya
kadar kadrosunda olduğum Istanbul Belediye-
si Şehir Tiyatrosu'ndan bu olaylann ardından
uzaklaştınlmıştım. 1974 affiyla serbest kaldık-
tan sonra Muhsin Hoca beni geri çağuıyordu.
Rutkay'a durumu anlattığımda, "Ne duruyor-
sun, Muhsin Hoca çağjnyor seni, hemen atia gh"
dedi. O dönemde AST, "devrimci tiyatro" de-
nınce belkı de ilk akla gelen kurumdu. Ama
Muhsm Hoca söz konusu olunca her cephede
akan sular dururdu. Çünkü o, modern Türk ti-
yatrosunun tartışmasız kurucusuydu. Sonra,
Türkiye'nin tarihsel ve sosyal dinamikleri ara-
sındaki kopukluklar gün yüzüne çıktı, sanki ne-
hirler yatak değiştirdi, herkes güneşin altında
kendi yenni istemeye başladı. Muhsm Hoca
"yerinden yönetim hareketi"yle Şehir Tiyatro-
su'nun başından uzaklaşmak zorunda kaldı.
(Bence bu hareketin ve yol açtığı sonuçlann, bu-
günkü tartışmalar da dikkate alınarak, ciddi bir
şekılde irdelenmesi gerekir, ama bu başka bır
yazınuı konusu.)
Bugün Bursa'da sahneye koyduğum "lyiGe-
celer Anne" adlı oyun Ahmet Vefik Paşa Tiyat-
rosu'ndaoynanıyor. Butiyatroyu 1957'de, Dev-
let Tıyatrolan'nuı başında bulunduğu dönem-
de Muhsin Ertuğrul açmış. "Maf Ankara'ya
turne yaptı. Sergilendiği Irfan Şahinbaş Atölye
Sahnesi 'nin bulunduğu arsayı zamanında Muh-
sin Ertuğrul aldırmış, ileride burada bir şey ya-
pılır diye... Sadece Şehir Tiyatrolan'nda değjl,
Devlet Tiyatrolan'nda da çok emeği var Muh-
sin Hoca'nın. Sadece o kadarla da kalmıyor,
Muhsin Hoca'nuı Türk tiyatrosunun ilerlemesi konusunda sistematik bir düşüncesi vardı.
Türkiye'de tiyatro eğitiminin yerleşmesinde,
üniversite düzeyinde tiyatro eğitımi verilmesin-
de, bölge tiyatrolan yoluyla tiyatronun Anado-
lu'ya taşınmasında, Çocuk Tıyatrosu'nun kurul-
masında, semtlere tiyatronun taşınmasında hep
onun kurucu çabalan var. Türk tiyatrosunda as-
la yeri doldurulamayanlardan biri Muhsin Ho-
ca...
Aslında Muhsin Ertuğrul'un özellikle Cum-
huriyet dönemi Türk tiyatrosu içinde yarattığı
kurumlaşma hareketıni ve deyim yerindeyse
şahsen bir kurum haline gelişini. Türkiye'nin
yakın tarıhini daha iyi anlamak açısından çeşit-
li alanlardaki benzer öraeklerle karşılaştırarak
ıncelemek, yerinde bır çaba olurdu. Bizde ne
oluyordu da şahıslar kurum haline geliyor ve on-
lann varlığı ya da yokluğu, süreçlerin sağlıklı
işleyip işlememesıni belirleyebiliyordu?
Muhsin Ertuğrul bir yanıyla Türkiye Cumhu-
riyeti'nin "kurucu kuşağı" olarak adlandınla-
bilecek insanlar arasındaydı. Ve onlann ayırt
edici özelhkleri, işlerine sonsuz bağhlıklan, hat-
ta aşklan, bunu geniş bir bilgi-görgü birikimiy-
le destekleme yönünde sarsıhnaz iradeleri ve
memleketlerinde gördükleri eksikleri tamamla-
ma, "inşaeüne" istekleriydi sanınm.
Muhsin Hoca'nın kafasında Türk tiyatrosu-
nun ne yönde ilerlemesi gerektıği konusunda
-beğenelim ya da beğenmeyelim- oluşmuş, sis-
tematik bir düşünce vardı. Bu düşünce de anlık
yönelimlere değil, yıllann birikimine, sürekli
çahşmaya ve kendi alannıda duyduğu sonu gel-
mez meraka, öğrenme isteğine dayanıyordu.
'Benden Sonra Tufan Ohnasm' adıyla yayunla-
nan anılannda bu öğrenme ısteğini ve tiyatro aş-
kını şu sözlerle ifade etmışti: "Insan ömrünün,
ancakmesleğinde shrilmesi için gerekli çahşma-
ya yetecek süre kadar gücü ve günleri var, diye
düşünürüm hep!(ra) Gerçekten detiyatro,smır-
lan o kadar geniş bir bflgi ve çahşma dah ki, bir
mnrüdeğfl,yüz ömriioisa bfle, insan yetişemiyor.
Ömrün sonunda insan, geçen büfün günlerini
mesleğme ayırnuş bulunsa bile, üpkı başlangıç
günlerindeki kadar boş ve bilgLsiz olarak gorû-
yor kendinL Yaşam nasü yeni günler getiriyorsa,
yeni günler de tiyatroya yeni yeni üsluplar, yeni
yeni düşünler ve yeni yeni deneyier taşıyor." (1)
Istanbul Şehir Tiyatrosu'ndan hatırladığım,
Muhsin Ertuğrul'un tiyatro içinde egemen kıl-
dığı o büyük dısıplindi. Ama aynı oranda da ye-
niliklere açık bir insandı. Tiyatro aşkıyla yapıl-
dığına inandığı her işe ve Türk tiyatrosuna ya-
rarlı olabileceğuıi düşündüğü herkese sonsuz
destek verir, enerjılen ustaca yönlendirmeyi bi-
lirdi. Ve onun için sanınm en önemli sorun,
Türkiye'de nitelikli bir tiyatro eğitiminin sağ-
lanması, bu yolla yeni tiyatrocu kuşaklann ye-
tişmesiydi. Darülbedayi'nin 1930'da yaptığı ba-
şanh Ankara turnesinin ardından Mustafa Ke-
tnalsanatçılara bir akşam yemeği vermiş, Muh-
sin Ertuğrul'la baş başa kaldıklannda da "Siz
benim ta ataşemüitertik çağundan beri memle-
ketimizde görmeyi candan özkdiğjm bir haya-
li gerçekleştirdiniz. Böylesine birbirine bağh bir
sanat topluhığunu kendi imkânlannızla hazır-
laym bize getirdiniz, gösterdiniz" demişti; "Şim-
di ben, Devlet Reisi olarak size soru>orum: Hü-
kümetten ne gibi bir yardım istersiniz?" lnanıl-
maz "maddi ve manevi sdanblar" içindeki ti-
yatronun yöneticisi bir an düşündü, sonra ya-
nıt verdi: "Bir tiyatro mektebi istiyorum Pa-
şam!" (2)
Her alanda bu idealizme, bu öğrenme açlığı-
na, bu kurumlaşma ve yönetme yetisine, bugü-
ne değil geleceğe yönelen gözlere ne çok ihti-
yacımız var.
Türkiye, Avrupa Birliği'ne sunulmak üzere
bir "Uhısal Program'' hazırlıyor. Bu program,
Avrupa Birliği'nin yapısı gereği sadece siyasi
ve hukuki düzenlemeleri, ekonomiyi vb. değil,
kültür ve sanat alanını da bir şekilde kapsaya-
cak sanmm. Sanat ortammıızı toz duman eden
tartışmalardan göz gözü görürse, bu konuda bir
fikir sahibi olabilecek miyiz acaba? Yoksa bi-
zim "ulusal program"lanmızda da kültüre, sa-
nata yer kalmadı mı artık?
Biİmem ki niye andım ben bugün Muhsin
Hoca'yı, nereden düştü aklıma?
1) Muhsin Ertuğrul, Benden Sonra Tufan
Olmasın, Anılar, yay. haz.. Özdemir Nutiaı,
Dr. NejatEczacıbaşı Vakfi Yay., 1989,s.76-77.
2) Age., s. 462-466.
Kato'nun sergisi Topkapı'da
• Kültür Servisi - Günseli Kato'nun 'Saray
Albümlerinden Esintilerle' adını taşıyan sergisi
21 Nisan'a kadar Topkapı Saray Müzesi'nde
izlenebılir. Sergi minyatür, kanşık teknikle
yapılmış tablolar, heykeller, enstalasyon,
fotoğraf ve taçlardan oluşuyor. Sergide yer alan
fotoğraflar M. Serdar Şanlı'ya aitken, taçlar
takı tasanmcısı Salih Büyükyurt ve Günseli
Kato'nun ortak tasanmlanndan oluşuyor.
TYS'ye yenüten Bektaş seçiltfi
• İSTANBUL (AA) - Türkiye Yazarlar
Sendikası (TYS) Genel Başkanlığf na
Cengiz Bektaş yenıden seçildi. TYS'den
yapılan yazılı açıklamaya göre, 24-25 Mart
tarihlerinde gerçekleştirilen genel kurul
sonrasmda, bugün yönetun kurulu görev
dağılımı yaptı. Buna göre, TYS Genel
Başkanlığı'na Cengiz Bektaş, 2. Başkanlığa
Aydın Hatıpoğlu, Genel Sekreterliğe Gülsüm
Cengiz Akyüz, Genel Sekreter Yardmıcılığına
Sadık Albayrak, Saymanlığa Nihat Ateş,
Yönetun Kurulu üyelikJerine ise Güngör
Gençay, Egemen Berköz, Tuncer Cücenoğlu
ve H. Vecdi Sayar getirildi.
Ouincy Jones'a tıaş Hyakat nişam1
• PARtS(AFP)-
Amerikalı müzik
prodüktörü ve
besteci Quincy
Jones'a pazartesi
günü, Fransa
Cumhurbaşkam
Jacques Chirac
tarafindan ülkenin
en prestijli ödülü
olan 'baş liyakat
nişanı'
(commander of
the legion of
honour) verildi.. /
;
Dahaönce 1990
yılında İiyakat
nişanı' almış olan
Jones, 90.000
liyakat nısanlı kişi arasına girmişti. Bir üst onur
olarak değerlendirilen 'baş liyakat nişam' ise
4000 kişıde bulunuyor. 1933'te Chicago'da
doğan Jones, 25 Grammy Ödülü sahibi ve
özellikle zenci müziği olarak nitelendirilen caz
ve soul müziğinin gelişmesinde ve dünyaya
sevdirilmesinde büyük pay sahibi.
La Scala Operası'nda grev
• MİLANO (AFP) - Mılano'nun ünlü 'La
Scala Operası'nda orkestra elemanlan greve
gitti. Gelecek hafla salı günü Giuseppe
Verdi'nin 'FallstafT'ıyla açılması planlanan
perde, orkestra elemanlan greve gidince
ertelendı. Yetkililer, orkestranın grevde
olduğunu ve pek yakında ertelenen gösterinin
gerçekleşeceğini açıkladı. fakat grevin nedeni
hakkında bilgi vermedi. Alman bilgilere göre
grevin nedeni, orkestra elemanlarının,
anlaşmalannda yer alan bazı maddeler
konusunda yönetimle ayn düşmeleri. ;
Grev sona erdiği takdirde La Scala, sezonu
Verdi'nin ölümünün 100. yılı nedeniyle
bestecinin 11 eserini Ricardo Muti
yönetımınde sahneleyecek.
BUGUN
• İSTANBUL TEKNÜC ÜNtVERSrTESİ
Mustafa Kemal Amfisi'nde saat 19.30'da,
MeBh Güzel 'Anadolu'nun Sesleri' başlıklı
klasik gıtar resitali verecek. (24717 33)
U CEMAL REŞİT REY KONSER
SALONU'nda saat 20.00'de, Ray Brown'ın,
Russell Malone ve Monty Alexander ile
vereceği '75. Yaş Özel Konseri' başlıkh caz
konsen yer alacak. (232 98 30)
• İFSAK'ta saat 19.30'da İFSAK üyesı Devrin
Usta. 'Compositign, haüar, resim birieştirme,
timc warp: zaman üzerinde oynatna' konulu b i r
söyleşı gerçekleştirecek. (292 42 01)
• BABYLON'da saat 21.00'de Sinan Cnal ve '
Emre Senan'ın rock müzikli 'Açık Radjo 94.^
Partisi'ne katılabilinir. (292 73 68)
• TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR
MERKEZt'nde saat 10.30'da, Türkiye
Kütüphaneciler Derneği Istanbul Şubesi'nin
katkılanyla Ataol Behramoğlu ve Vedat
Türkali, 'Kütüphanekr ve Edebiyat' konulu t>ir
söyleşı gerçekleştirecek. (293 12 70)
• BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZt'nde saat 18.30'da, Prof. Gürer
Aykal'm söyleşisi izlenebilir. (292 06 55) • •
• Pİ ARTVVORKS'te saat 12.30 ve 18.00'de "
lngiliz pop sanatçısı David Hockney ve Mail
Art'm temsilcilerinden Christian Bohansid'nrxx
yaşamlannı konu alan videolar seyredilebilir.
(236 68 53)
• PERA PALAS OTELİ'nde Librairie de Per-a
Kitabevi'nin düzenlediği müzayede
gerçekleşecek. (251 45 60)