15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[T 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAffA DtZİ RESTORAN GÖZDOYURAN TURHAN SELÇUK İABÎAHLÎ tSTANBUL BFEHDİSÎ HARÎKüLABEl NACERALARI1 TJBKttİLÎ BÎEDEN I ALEVİ NUSAYRİLERİN BEKLENTİLERİ Diyanetîşleri'ninyapısıdeğişsin TT T"zun süren görüşmemizden I I sonra Alevi Nusayriler şu ortak V—/ noktalarda birleştiler. Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta özgürdür. Her dine ve inanışa saygı gösterilmelidir. Biz gösteriyoruz. Biz, aynı saygımn bize de gösterilmesini istiyoruz. Tarihsel, toplumsal, dinsel yönleriyle A ÇETİN YİĞENOĞLU leviNusayri toplumu devletiyle banşık, yurtsever bir kimliğe sahiptir. Devletin ve toplumun kendilerini bu yanlanyla görmeyi ihmal etmemesini beklemektedir. Bölgedeki Nusayrilerin, Suriye'ninHatay "Tl üzerindeki iddialanyla ilgili en ufak bir —-1 sempatileri yoktur. 7 ine de o konuya gırmeden yapamayacağun... Hani, Arap dünyasının bir düsü var ya... Bütün Müslûmanlann birleşmesi sonucukurulacak u Bü- yük Arap Uygarbğf Muhanv med Etnm Gâlip et-Tavü de Nu- sayrilerle ilgili kıtabında söz ko- 'rtusu îdeolojik bcklentiye değini- yor, özlemlerini dile getiriyor ya. Benim merak ettiğım de, Sun- ye'nin Lübnan, Ürdün, Hatay hat- ta Çukurova'yı kapsayan "ide- as"nın da amaçladığı Büyük Su- riye Düşü konusunda Nusayri yurttaşlanmız, kardeşlenmizin düşündüğü? Bu soruyu gündeme getıriıken kuşkusuz bilıyordum, daha Sun- ye cephesındeyken Atatürk'le bır- likte savaşüklannı, Çanakkale'de ölüme gittiklennı, Ulusal Kurtu- luş Savaşı'nda Mustafa Kemal'e o ünlü "Bende bu vakayün. ilk hissi teşebbüsü. bu memkkettc, bu gü- vA Adana'da vücud bulmuştur" dedırten sözüngüç kaynağı ulusal yapının (Misak-ı Mıllı'mn) bu paıçası olduklaruu, Hatay'uv ana- yurda katılması sırasında verdık- len oylann belırleyicı olduğunu, dahası, üretken, ürettığıru payla- şan, Adnan Koç'un dediğı gibı sevgiyi de, banşı da, dostluğu da, kardeşliği de üretıp paylaşan bu insanlan(nuzı) tanıyordum. Ama sormak zorundaydım. - Suriye'nin Hatay'dan beklen- tâeri konusundaki düşüncelerini- n öğrenebifir mryim? Hatay sorunu ATICI-Bölgemiz AleviNusay- rilennın Sunye'nın Hatay üzerin- deki iddialanyla ilgili en ufak bir sempatileriyoktur. Ancak, bölge- miz Alevi Nusayrilen üzerinde Sunye'nınbu düşüncelenni fursat bilerek baskı kurmak amacıyla aşın ırkçı ve mezhepçı kesımler- ce bazı söylentüer kasıtlı olarak yapılmaktadır. Bölgemızdekı Ale- vi 'Nusayrilerintamamının duşün- cesi yaşadığı topra|a. devlete ve bayraga öğretimiz gereği kayıtsız ve şartsız bağhhktır. COŞKUN1RMAK- Alevi Nu- sayriler yalnız Türkiye'de degil, Suriye, Irak ve Lübnan'da yaşa- maktadırlar. AlevıNusaynler, öğ- retilerinden gelen ınançla ınsan- lann yanı sıra yurdu ve bayragıy- la da banşıktır. Türkiye'de yaşa- yan AleviNusayrilenn sosyal ya- pılan belli olduğu gibi Atatürk ü- kelerimn savunucusudur ve ülke- lerinebağhîıklanrun sınavını Kur- tuluş Savaşı'nda vermişlerdir. Ne bekUyorlar? Evet, büıyonız, laık ve demok- rat kimliklenndeıı kimsenin kuş- kusuyok. Olamaz da... Laiçive la- ütos aynmından bu yana kaç tür- lütanımıyapüırsayapılsın,Türki- ye siyasal pratiğinde laik kimliğe en çok yakışan ve bu kimliğin ödûnsûz savunucusu topluluklar- dan ve Kemalist ulusalcıhğın ge- reksindıği yurttaşlardan olduklan biliniyoT... Etnik kökenlen, dılle- " fürtclı olmasınakarşın "ffllcnblr- Bg" çerçevesınde Tûrkıye Cum- hunyeti yurttaşUğı kımliğine sıkı sıkı sanlan bir anlayışta oldukla- nndan da kimsekuşku duymuyor. Köklerinı tanhten alan olumsuz- luklann sonucunda şimdi gelinen noktaya bakılırsa, anlaşıldığı ka- danyla artık dısa açümaya karar vermişler. Bu kesin. Dısa açüır- ken ve kendilerini ifade ederken devletlenyle içinde yaşadıklan toplumdanne bekliyorlardı? Yanıt aranması gereken önemlisorular- danbınbuydu Sorduk. - Peki, bekkntikrinb. netenfir? Avukat AMNaciGökçefi, «e^- tam" konusuna değındı "Devle- tin" dedi, "(fiın efjtinı %ermesine kurşıyım. Din bir vicdan mesete- sidir.Butjp bir eğitim, laik dev- let anlavisuıa aykındır. VergOe- cannoasıdırgünümüzdeyapılan. Dinsel gruplar kendi cemaaâe- rince anayasalsınırtar içinde e0- türoefidir'". Coşkururmak da radikal bir öneride bulundu-, "Dvvktdeneâe- ykiohnalıdırsıdecer 'Yardım bddemlyoruı' Almanya'dan söyleşınuze katv. lan Samandağh Alevi Nusayri dost Enb Etnîr bu konuya şu ya- tutıverdı "AleviNusavTflerdevirt- tenherhangibir >^rtJım bekknû- yorlar. Ulu önder Atatürk'ün sağ- ladtğı din ve \icdan hürrtyeti bize yetertidlr. Alev*r, Hz. AM ve Ehl- i Be\1 imamlanndan bOdiklerit»- lam dinini evterinde ve topiumun içinde kendüeriiK has bir şeküde yürütınektedirter. Devktimiz, Tûrkiye Cumhuriyeti, inançlan- nııza >öodikbir baskı yapmadık- çabir istepDaizohnayaaddırr înşaat mühendisi Eşref Yetekçi duygularuu gızleme gere|ı duy- madı: "Gûnümüz Türkiye'sinde devkt efiyle Sünniyorumun efjö- misöıkonusudur> - alruzca.Budu- rum, hem diğer inanç sahiplerinc karşt bir hakstdık hem de insan hakiarmaa\1onbiru>gntamadır." Dr. Salim Cano^ıdbtn konuya farklı biryorum getırdı. "Diyanet tş>ri Başkanhğı'ıun bütçesi beş bakanhğabedeldir. Ama.buDiy»- net lşlerisadeceSünniHanefimeas- hebine hizmet etmektedir. Türk vaUnda^ ohıp da farkh inane^a- ra sahip Alevfler, Hıristi>anlar, Musevüer ve diğer grupbırm vtr- diği\^rgikrin sadece Sünniinanı- şahizmetetmesihakstdjkür. Hak- sızfağugiderilmesi için Di\anet tş- leri'nin yapısı değiştirilmelidir. TnmmancgruplanıuntemsJledft- diğibir yapı>a kmitşturubnahdır. Din dem, tüm din ve inançtarm eşhbiçimdeanlatıhptanıtıkhğıbir denhalmegetiramendir:-Yetekçi: "Budersseçmehohnahdır_" diye- rek devreye gırdı. Yerel din enstltüsü Dr. ömer Uluçsy değişik bir noktayaışaretetti. "Yerelinançla- n ^leyen enstitüler. akademikku- nımUr,kürsükrkuruhnah,>w-ın- lary«pıhnah.Sözkonusuenstitave kürsülertophunu yaralayanyayın- but ayıkfamah." Isadamı Vedat Kireççidestekle- di Uluçay'ı "Degşik inanç top- lumlan yetkili kurumlarca ince- knmeden yazıhnış %e \a\imlaOl- nuş kitaptar tunnakte^kfletmek- tedir. Bu gibi y^yınlar yayunlan- madan önce denetknmendir." Bu konuda bir anda ortak bir göruş ortaya çıktı. Eşref Yelekçi şöyle yaklaştı soruna: "Bugûne kadary^ırnlannuşveçeşitn inanç tophıhıldannı yandamış oian y»- yınlarbireükkurultaranndande- netknîp ayıklanmahdır." Coijkunınnak araya gjrdi: "tfti- n edenler cezalandınimakdır." Yelekçi sürdürdü. "AteviNosay- ri topluluğu haklanda bu kadar rahathkla a^ağdavKI vayinlar ya- pümasııun bir nedenide bana gö- re kendikrini ifade edecek, ssvu- nacak kurumlar olmamasmdaa Dr. Salim Canoğullan, toplulu- ğun bu konudakı yakınmasını di- legetkdı "Nasdbirtepkialacağt- mmbilenıediğuniziçinbirkunun kurmaya da cesaret edemedik-." BÎTTÎ Bash kurmakiçin iftira atıyorlar-Gekfim ahlakanlayışana_Dolayhola- rak bir kezdaha şu "ifriralanıB _.Şo "ne- tameli'" komıya ^rsek mi? ULTJÇAY - Islam dinine ve Tûrkiye sosyal yapısına uygun bir ailenin ahiak yapısıneyse AleviNusayriler de öylebir ahlak anlayıştna sahıptirlet. - Sorununtemetiytettgffibtrtoç söz~ Hanibir sözvar ya, "Birdokuo,bin ah ^t,kâse-ifağfurdan" dıye... Ahlakla ıl- gîli soruyu sorunca, Hasan Atıcı, sorum- luiugun bılincindeki bir Alevi Musayri olarakasıl sorunun, yuzyülarm.dûğömü- nüaydmlatacagma ınandığıbukomıhak- kındakı uzun bir açıklamayı gereksindi. Biz de doğal olarak rrukrofonu Hasan Aücfyauzattık... Atıcı, önce, iddiaedil- diği gibi Alevi Nusayri ailelerinin gerek sapkm, gerekse genel ahlaka uymayan davranış biçimlerinden uzak olduğunu anlatarak ısmma turuna başVadı. tftkalar konusunaverdiğı ikiömekten ilkinde Y»- şar NuriÖztûrk'ün Hallac-ı Mansur ad- îı eserine yaslanarak •'Kendi dışındaki tüm grupbtra 'fırak-ı dalle' (saptkgrup- hur)d^n^^ımNTU-anSünniçevTçlerin ha- sıınlarmıçürütmekiçuıiftirayageneidei- man ve ahlakla ü^li noktalardan btt^a- dıktarnu"anlatuğını söyledi... Fransız Is- lam araştırmacısı Masiagnoa^un yaptığı araştirmalarm da Öztürk'ün dayanağuu oluşturduğunu belırtti... Neclp Faatıl'm eserl Sonrasında uzun bir soluk alan Atıcı, Alevi Nusayri topluluğunu yûzyıttardır üzen sorunla ilgili Necç Fsal'ın "İBm Beldesütss Kapet" adlt eservnden şu bö- lümü aktardr. "Halifc Oraer'inŞam\^na tayinetti^ ve Şam'ı ziyaretinâe ihtisanuna (görke- mine)bakarak 'Bu adam, Islamm kisra- sıdır!' dediği Muaviye, Ualife Osman'm kanıdavasma öylebir bizvenBki, şairte- re, hâkimtere, emirkre, komandanlant, man'ın kanıhakikattebahaneydi-.ve her sahabîpbişahsınasaygaiMzbûyûkveev- vek*deka>dettigarüzuzereyaptusiand»- imaiçtuîatplanmdakalacakolanMuavi- l para,ihsan,tettdn.teşvik,tenbîh,herv»- stayı kuBandı; ve ashnda kütür ülkeleri- ne yönelrümesi lazım koca bir orduyu, Mûslûmanlann Haufea'ne (Hz. Alı'ye) karşı teröplemekten çekinmedl Os- y yoraz ki, bu işte de ^ahîana hizmet etme yotnndaydL" Bu örneklerin yüzlercesini vennek mümkün, fakat sadecebüikiörneğebak- ü|nmzdaAlîah'ın(C.C.)harametüğiher tûrlüdesise, yalanve melanet araç edüe- rek.parayla, makarave mevki ihsanlany- la, hadis nakilcileri sataı alınarak, yapı- lan baksızlıklarakıhfuydurmak ıçüıbin- lerce yalan hadisrivayetettirilmiş,, kılıç korkusuveyadûnyevi çıkarlar endişesiy- leMüslümanolanlar,Ehl-iBeyt'eveYM- i Beyt sevenlerine (Alevi- Nusayri...vb) her tûrlüzulüm-ıthamve iftiralar revagö- rübnûstür. Mtah'a havate Atıcı, Necip Faztrın bu görûşîerini naklettıkten sonra, bu konuyte ilgili dü- şüncelerini şöyle çerçeveledi; "Ithamve ifriralan bu gerçekleri dik- kfltealarakincekmesigerekengünömüz din adamlan, Uahiyat fakültesi öğretim üyekri,profesörlûğe kadargelmiş insan- lâr, maalesef asıriar önceyapümış itham ve iftiralan olduğu©bi kitaplara alarak, müfterflerin vebaOenneortakolmuşJar- dır. Basiret ehlinin vkdanlannda mah- kum olan bu bid'at yalan, itham ve ifü- rsıtaşryKnannıAüah'a(C.C.)ha%-Akedi- yonız." Kapalı toplum yapısı KİREÇÇt-Bu iftiralar kapalı toplum yapumzdan kaynaklaruyor. ULUÇAY- Zabiri, tt 5ekten,g5rÜBett"; batıni *içsel,&!w demektir. Kişinin giyi- nereközünükoraduğu gibitoplumda gi- ymerek özünükorur. COŞKUMRMAK - BTrakm sapkınlı- ğı,bizde zinabıletövbeyle afifedilmeyen, silinmeyenbirleke olarakinsanınüzerin- de ebediyete kadar kalır. Dinsel görevle- rini, ibadetinibile aramızda yapamaz bu toşüer. CANCkknULAia-Birkadmvcerkek, haklannda en küşük bir şaibe varsa kut- sal günlenmızın kutlama hazırbklanna bile çağnlmaz. ÜNLtJER-Dörtkitap,yûzsiaıuf, 124 bin peygamber ve Peygamberimiz Hz. Muharnmed'e ınanan, Allah'ın tekliğini kabuleden, IslamdininınveEhl-iBeyt'in ızmde giden insanlanz. Fetva anmtndtr ULUÇAY -Neden iftira edıyorlar bili- yor musunuz? Merkezi idarenin dini ve siyasi anlayışına muhalif olan kûçûk gruplan baskı altındatutmakve kendisı- ne baglı kümakıçm. Bazendeyoketmek için iki süaha başvuruyorlar. Bui kuıçür bu siîahlann, öbürü ıse kalem erbabıdır. KJUÇ ıçin ferman, manevi saldmyı caiz kümak için fetva gerekir. Ferman sulta- nın, fetva âlirrrindk. Bu nedenle hükûm- darlarjstekleri doğ^ultusundafetvaveren âhmleri kendi yakınlarmda tutarlar. CANOĞ13LLAR1 - Türkiye'de 1950'- den berigenciunsurlann iktidarlanm sûr- dürebilmelen için muhalifletce ahlakdışt, düzen dışı,komünist, dınsiz, kâfır, sapkân gibi gösterebılmek amacıyla aulrtuşnr bu iroralar Alevi Nusayrilere... Bu bölümü, bir başka rahatsız olduk- lan konuya deginerekkapatalim-, Alevi Nusayriler, "J&ûı& "Arap TJşagı" (daha önce değmildi) diyc tanımlanmaktan da son derece rahatsız oluyorlar. Selahattin Ünlüer. îskenderun Antakya yöresuıde "Atevfler" diye and- malarmakarşm Adana- Mersmyöresin- dekı tanımlamalardan yakmıyor. AfiNa- d Gökçelidebutammİannnasüve nere- den çıktığına, kimler tarafîndan çıkanl- dığına anlam veremiyor ve ekliyor: Çu- kurova'yla ilgili istatistıkkrde Ostnanh döneminde *B«hçe«flar'' diye tanımlan- dıklan görülüyor. Gerçekten de bizim toplum 1970'lere kadar çıftçilikle ıştigal ediyordu. Bu tanhten sonra sanayi ve ti- cari yaşamda önemli sorumluluklar ûst- lenildi. Başan saglandt Ne uşaklıkla il- gilerikaldıne deçiftçilikle. ModemTûr- kiye'nin bireyîeri olaraktoplumdakiyer- lerinı aldüar. DUZ\AZI ORHAN BİRGtT 40 Yd Once, 40 YılSonra••• Dün, 27 Mart "Dünya Tıyatrolar Günü"ydûve ben Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tf/at- rolan'nın perdesiniaçıştna, büyük bir mutluluklata- nıklık eden izleyiciler arasındaydım. Yaşam çizgimde, çok ender de olsa dün gece benim için, rahrnetli Orhan Veli'nin o ünlü 'Ne atom bombası, ne Londra konferansı" dizeterinl çağnştınrcasına, enflasyondan ve ekonomik Mi- zin getirdiği öteki sorunlardan uzakta, bir kertin, tiyatroya kavuşmak için neredeyse yanm asrdır sessizce sürdurdüğü tiyatro savaşımının ulaştıgı bir evrimin öyküsünü dintiyordum. Bu öyküyü özetleyen kttapçık, Halkevterininka- patılması üzerine Eskişehir gençlerinin, düştüMe- ri boşluğu gidermek amacıyla kurduklan Konser veTıyatro Demeği'nin çalışmalannı anlatarakbaş- lıyor, bir kentin "40 Yıl öncesinden, 40 Yıl Sonra- ya Ge/işfne. Asri Sinema'da verilen dönüşümlü klasik Batı müzıği ve hafif müzik konserieri, okul salonlann- dahâlkasunulan repertuvartiyatrosu gösterileri... Aynca her ay, istanbul Şehir Tıyatrolan'ndan bir oyunun sergilenmesini sağlayan girişimler. Bu girişimleri, Eskişehir Şeker Fabrikası'na ata- nan yeni bir müdürün; Osman Bozok'un, kam- pusta bir tiyatro ve konser salonu yapması izter. Böylece, İstanbul ŞehirTtyatrolan'nınyanı sıraAn- kara Devlet Tıyatrosu, özellikle konservatuvann Deneme Sahnesi'nin tüm oyunlan Eskişehir'de sahnelenmeye başlar. Tiyatro sevgisi ile tanışan Eskişehirliler, fabrika sahnesinde haftanın birya da iki gecesinde de Atatürk Usesi'nin tiyatro grupla- nnın oyunlannı izleme olanağını bulurlar. Artık he- men her sınıtta bir seyiriik oyun grubu vardır. Lise bu gruplarta da yetinmeyerek ücretli dave- tjye sistemi ile abone izleyiciler sağlamaktadır ve dahası, kentte bir de lisenin içinde her gün yayın yapacak radyo yardımı ile "Radyo Tıyatrosu* fa- aliyete başlamıştır. 1958, Eskişehir Akşam Yüksek Ticaret Oku- lu'nunfaaliyetebaşlamayılıdır. Biryıl sonra akşam okulu akademiye dönüşmüş, Öğrenci Dernegi'nin Genel Sekreteri Yılmaz Büyükerşen, kentte ek- sikliği duyulan GençlikTiyatrosu'nun kuruluşuna omuz vermtştir, "Akademi Tıyatrosu", Ankara Radyosu ile An- kara Dil ve Tarih Cografya Fakültesi Tıyatro Ens- titüsü'nün de ilgisini çekecek, Adalet Ağaoğlu ve Özdemir Nutku'nun destegi ile heveslenen genç- ler, Türk Devrim Ocaklan Oda Tiyatrosu'nu kura- caklardır. Eskişehir TicaretOdası'nın binasındafa- aliyete geçen bu tiyatronun yatınm sermayesi, gençlerin kan satışı ile saglanır. Kan paralan, Er- kek Sanat Ensfrtüsü'nde yaptınlan portatif sahne- ye, kottuga ve ışık sistemine dönüştürülür. Olgun- laşma Enstitüsü ögrencileri tiyatro perdesinin ya- ptmtnı üstlenirier. Bu azim, Ankara'da DevletTiyatrolan'nın başm- da bulunan Cüneyt Gökçer*in desteğini kazan- dınr. Artık Eskişehir Devrim Ocaklan OdaTiyatro- su'nda Çehov*un TeM/f"i, Özakman'ın "Hasta- ne"si oynanmakta, Ankara'dan gelen ünlü sanat- çılar oyunlarda rol aimaktadır. Böylece kentin ilk repertuvar tiyatrosunda her geçen gün yeni bir oyun sahnelenmekte, oyunlar haftalarca izleyici toplamakta, Kütahya, Bozüyük'ten gelecek izte- ytoiler gişede kuyruğa girmeyi, otobüs seferleri düzenlemeyi göze almaktadırlar. Aydınlanma, bozkınn ortasında ışık vermektedir. 1962'de tiyatro, sadece kentmerkezinde kalma- yı içine sindiremez. Eskişehir'in köylerine düzen- lenen tumelerde, büyük topraksahiplerine başkal- dınyı simgeleyen "Karalann Memetleri" gibioyun- lar aösterime sokulur. Öyküyü dahafazla sulandırmadan, bundan tam 38 yıl öncesine, 27 Mart 1963'e gelelim. Dönemin Eskişehir Valisi ve Betediye Başkanı thsan Tekin, genç tiyatroculann önerilerini yaşama geçirmeyi kabul etmiş ve "Eskişehir Belediyesi Şehir Tıyat- rosu'nun kurulmasına onay vermiştir. O gece, yi- ne Dünya Tıyatrolar Günü nedeniyle perdesini elektrik işletmesi binasının bodrum katında açan tiyatro, Muhsin Ertuğrul ve Cüneyt Gökçer gibi iki büyük otoritenin, birisi İstanbul, ötekisi baş- kentten sağladıgı destekle Eskişehirli gençlerden oluşturulan bir oyuncu ekibinin de yetiştirilmesini üstlenir. Ne var ki, kısa bir süre sonra kentin Adalet Par- tili Beledıye Meclisi, sanatla siyaseti birbirine kâ- nştırmaktagecikmez. Tiyatro kadrolanna el atmak ister, direnme karşısmda da ödeneği keser. Tiyat- ro salonu da Betediye Meclis Toplantı Salonu'na dönüştürülmek istenilir. • • • Kırk yıllık öykünün bundan sonraki bölümünde Eskişehir Iktisadi ve Ticaret Akademisi öğrencile- rinin tiyatro denemeleri, Anadolu Üniversitesi'nin önce aynı denemeleri sürdürme girişimleri, daha sonra da bünyesinde kurulan Devlet Konservatu- van'nın kuruluşu, gelişip serpilişi var. O egıtim yu- vasında görev yapan Zühtü Altan'lar, Engin Or- bey'ler, Naci Güçhan'lar ve Bahadır Gülmez'le- rin çabalan var. Ve 18Nisan 1999 seçimlerinde Eskişehir Büyük- şehir Betediyesi'nde göreve getirilen Yılmaz Bü- yükerşen ile DSP'li belediye meclisi üyelerinin, yı- kılma karan alınmış "Yaş Sebze Ve Meyve Ha- //"nin metruk binasının tadilat ve onanmla içinde Şehir Tıyatrosu sahnesinin de yer alacağı "Genç- lik Merifez/"ne dönüştürülmesine yönelik kararla- nvar. Burasının Londra'daki "Çovent Garden" ya dî Hamburg'daki "Çı'çek Haii" binasından esinlenil diğini söyleyen Yılmaz Büyükerşen, dün gençlil yıllanndaki gibi heyecan doluydu. Eskişehir Dev let Konservatuvan'nın yeni mezunlannın yanı sır çeşitli devlet konservatuvariannı b'ıtirmiş gençleı den oluşan bir kadroyu, yine genel sanat yöne menliğini üstlenen Engin Orbey'e teslim etmiş v yine Turgut Özakman'ın "Bir Şebnaz Oyun" a< müzikali ile "perde" denilmişti. Televoleli, arabeskli magandalann işga! ettiği t levizyon kanallannın yaydığı kırliliği, Orta Anad lu'daki baba ocağı kentlerinden yakılan aydınla ma ateşi ile ortadan kaldırabilmek için başlatıl bu girişim, çok merak ediyorum, kırkyıl önces deki o izieyici desteğini sağlayabitecek mi? Y Kütahya, yine Bozüyük gibi çevre kentlerden o büsler kalkacak, gişe önünde kuyruklar oluştu lacak mı? Faks:0212-6770762 E-mail:obirgit« e-kotay n e t
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle