Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
[T 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAffA
DtZİ
RESTORAN GÖZDOYURAN TURHAN SELÇUK
İABÎAHLÎ
tSTANBUL
BFEHDİSÎ
HARÎKüLABEl
NACERALARI1
TJBKttİLÎ
BÎEDEN I
ALEVİ NUSAYRİLERİN BEKLENTİLERİ
Diyanetîşleri'ninyapısıdeğişsin
TT T"zun süren görüşmemizden
I I sonra Alevi Nusayriler şu ortak
V—/ noktalarda birleştiler. Din bir
vicdan meselesidir. Herkes vicdanının
emrine uymakta özgürdür. Her dine ve
inanışa saygı gösterilmelidir. Biz
gösteriyoruz. Biz, aynı saygımn bize de
gösterilmesini istiyoruz.
Tarihsel, toplumsal, dinsel yönleriyle
A
ÇETİN YİĞENOĞLU
leviNusayri toplumu devletiyle
banşık, yurtsever bir kimliğe
sahiptir. Devletin ve toplumun
kendilerini bu yanlanyla görmeyi ihmal
etmemesini beklemektedir. Bölgedeki
Nusayrilerin, Suriye'ninHatay
"Tl üzerindeki iddialanyla ilgili en ufak bir
—-1 sempatileri yoktur.
7
ine de o konuya gırmeden
yapamayacağun... Hani,
Arap dünyasının bir düsü
var ya... Bütün Müslûmanlann
birleşmesi sonucukurulacak
u
Bü-
yük Arap Uygarbğf Muhanv
med Etnm Gâlip et-Tavü de Nu-
sayrilerle ilgili kıtabında söz ko-
'rtusu îdeolojik bcklentiye değini-
yor, özlemlerini dile getiriyor ya.
Benim merak ettiğım de, Sun-
ye'nin Lübnan, Ürdün, Hatay hat-
ta Çukurova'yı kapsayan "ide-
as"nın da amaçladığı Büyük Su-
riye Düşü konusunda Nusayri
yurttaşlanmız, kardeşlenmizin
düşündüğü?
Bu soruyu gündeme getıriıken
kuşkusuz bilıyordum, daha Sun-
ye cephesındeyken Atatürk'le bır-
likte savaşüklannı, Çanakkale'de
ölüme gittiklennı, Ulusal Kurtu-
luş Savaşı'nda Mustafa Kemal'e o
ünlü "Bende bu vakayün. ilk hissi
teşebbüsü. bu memkkettc, bu gü-
vA Adana'da vücud bulmuştur"
dedırten sözüngüç kaynağı ulusal
yapının (Misak-ı Mıllı'mn) bu
paıçası olduklaruu, Hatay'uv ana-
yurda katılması sırasında verdık-
len oylann belırleyicı olduğunu,
dahası, üretken, ürettığıru payla-
şan, Adnan Koç'un dediğı gibı
sevgiyi de, banşı da, dostluğu da,
kardeşliği de üretıp paylaşan bu
insanlan(nuzı) tanıyordum.
Ama sormak zorundaydım.
- Suriye'nin Hatay'dan beklen-
tâeri konusundaki düşüncelerini-
n öğrenebifir mryim?
Hatay sorunu
ATICI-Bölgemiz AleviNusay-
rilennın Sunye'nın Hatay üzerin-
deki iddialanyla ilgili en ufak bir
sempatileriyoktur. Ancak, bölge-
miz Alevi Nusayrilen üzerinde
Sunye'nınbu düşüncelenni fursat
bilerek baskı kurmak amacıyla
aşın ırkçı ve mezhepçı kesımler-
ce bazı söylentüer kasıtlı olarak
yapılmaktadır. Bölgemızdekı Ale-
vi 'Nusayrilerintamamının duşün-
cesi yaşadığı topra|a. devlete ve
bayraga öğretimiz gereği kayıtsız
ve şartsız bağhhktır.
COŞKUN1RMAK- Alevi Nu-
sayriler yalnız Türkiye'de degil,
Suriye, Irak ve Lübnan'da yaşa-
maktadırlar. AlevıNusaynler, öğ-
retilerinden gelen ınançla ınsan-
lann yanı sıra yurdu ve bayragıy-
la da banşıktır. Türkiye'de yaşa-
yan AleviNusayrilenn sosyal ya-
pılan belli olduğu gibi Atatürk ü-
kelerimn savunucusudur ve ülke-
lerinebağhîıklanrun sınavını Kur-
tuluş Savaşı'nda vermişlerdir.
Ne bekUyorlar?
Evet, büıyonız, laık ve demok-
rat kimliklenndeıı kimsenin kuş-
kusuyok. Olamaz da... Laiçive la-
ütos aynmından bu yana kaç tür-
lütanımıyapüırsayapılsın,Türki-
ye siyasal pratiğinde laik kimliğe
en çok yakışan ve bu kimliğin
ödûnsûz savunucusu topluluklar-
dan ve Kemalist ulusalcıhğın ge-
reksindıği yurttaşlardan olduklan
biliniyoT... Etnik kökenlen, dılle-
" fürtclı olmasınakarşın "ffllcnblr-
Bg" çerçevesınde Tûrkıye Cum-
hunyeti yurttaşUğı kımliğine sıkı
sıkı sanlan bir anlayışta oldukla-
nndan da kimsekuşku duymuyor.
Köklerinı tanhten alan olumsuz-
luklann sonucunda şimdi gelinen
noktaya bakılırsa, anlaşıldığı ka-
danyla artık dısa açümaya karar
vermişler. Bu kesin. Dısa açüır-
ken ve kendilerini ifade ederken
devletlenyle içinde yaşadıklan
toplumdanne bekliyorlardı? Yanıt
aranması gereken önemlisorular-
danbınbuydu Sorduk.
- Peki, bekkntikrinb. netenfir?
Avukat AMNaciGökçefi, «e^-
tam" konusuna değındı "Devle-
tin" dedi, "(fiın efjtinı %ermesine
kurşıyım. Din bir vicdan mesete-
sidir.Butjp bir eğitim, laik dev-
let anlavisuıa aykındır. VergOe-
cannoasıdırgünümüzdeyapılan.
Dinsel gruplar kendi cemaaâe-
rince anayasalsınırtar içinde e0-
türoefidir'".
Coşkururmak da radikal bir
öneride bulundu-, "Dvvktdeneâe-
ykiohnalıdırsıdecer
'Yardım bddemlyoruı'
Almanya'dan söyleşınuze katv.
lan Samandağh Alevi Nusayri
dost Enb Etnîr bu konuya şu ya-
tutıverdı "AleviNusavTflerdevirt-
tenherhangibir >^rtJım bekknû-
yorlar. Ulu önder Atatürk'ün sağ-
ladtğı din ve \icdan hürrtyeti bize
yetertidlr. Alev*r, Hz. AM ve Ehl-
i Be\1 imamlanndan bOdiklerit»-
lam dinini evterinde ve topiumun
içinde kendüeriiK has bir şeküde
yürütınektedirter. Devktimiz,
Tûrkiye Cumhuriyeti, inançlan-
nııza >öodikbir baskı yapmadık-
çabir istepDaizohnayaaddırr
înşaat mühendisi Eşref Yetekçi
duygularuu gızleme gere|ı duy-
madı: "Gûnümüz Türkiye'sinde
devkt efiyle Sünniyorumun efjö-
misöıkonusudur>
-
alruzca.Budu-
rum, hem diğer inanç sahiplerinc
karşt bir hakstdık hem de insan
hakiarmaa\1onbiru>gntamadır."
Dr. Salim Cano^ıdbtn konuya
farklı biryorum getırdı. "Diyanet
tş>ri Başkanhğı'ıun bütçesi beş
bakanhğabedeldir. Ama.buDiy»-
net lşlerisadeceSünniHanefimeas-
hebine hizmet etmektedir. Türk
vaUnda^ ohıp da farkh inane^a-
ra sahip Alevfler, Hıristi>anlar,
Musevüer ve diğer grupbırm vtr-
diği\^rgikrin sadece Sünniinanı-
şahizmetetmesihakstdjkür. Hak-
sızfağugiderilmesi için Di\anet tş-
leri'nin yapısı değiştirilmelidir.
TnmmancgruplanıuntemsJledft-
diğibir yapı>a kmitşturubnahdır.
Din dem, tüm din ve inançtarm
eşhbiçimdeanlatıhptanıtıkhğıbir
denhalmegetiramendir:-Yetekçi:
"Budersseçmehohnahdır_" diye-
rek devreye gırdı.
Yerel din enstltüsü
Dr. ömer Uluçsy değişik bir
noktayaışaretetti. "Yerelinançla-
n ^leyen enstitüler. akademikku-
nımUr,kürsükrkuruhnah,>w-ın-
lary«pıhnah.Sözkonusuenstitave
kürsülertophunu yaralayanyayın-
but ayıkfamah."
Isadamı Vedat Kireççidestekle-
di Uluçay'ı "Degşik inanç top-
lumlan yetkili kurumlarca ince-
knmeden yazıhnış %e \a\imlaOl-
nuş kitaptar tunnakte^kfletmek-
tedir. Bu gibi y^yınlar yayunlan-
madan önce denetknmendir."
Bu konuda bir anda ortak bir
göruş ortaya çıktı. Eşref Yelekçi
şöyle yaklaştı soruna: "Bugûne
kadary^ırnlannuşveçeşitn inanç
tophıhıldannı yandamış oian y»-
yınlarbireükkurultaranndande-
netknîp ayıklanmahdır."
Coijkunınnak araya gjrdi: "tfti-
n edenler cezalandınimakdır."
Yelekçi sürdürdü. "AteviNosay-
ri topluluğu haklanda bu kadar
rahathkla a^ağdavKI vayinlar ya-
pümasııun bir nedenide bana gö-
re kendikrini ifade edecek, ssvu-
nacak kurumlar olmamasmdaa
Dr. Salim Canoğullan, toplulu-
ğun bu konudakı yakınmasını di-
legetkdı "Nasdbirtepkialacağt-
mmbilenıediğuniziçinbirkunun
kurmaya da cesaret edemedik-."
BÎTTÎ
Bash kurmakiçin iftira atıyorlar-Gekfim ahlakanlayışana_Dolayhola-
rak bir kezdaha şu "ifriralanıB
_.Şo "ne-
tameli'" komıya ^rsek mi?
ULTJÇAY - Islam dinine ve Tûrkiye
sosyal yapısına uygun bir ailenin ahiak
yapısıneyse AleviNusayriler de öylebir
ahlak anlayıştna sahıptirlet.
- Sorununtemetiytettgffibtrtoç söz~
Hanibir sözvar ya, "Birdokuo,bin ah
^t,kâse-ifağfurdan" dıye... Ahlakla ıl-
gîli soruyu sorunca, Hasan Atıcı, sorum-
luiugun bılincindeki bir Alevi Musayri
olarakasıl sorunun, yuzyülarm.dûğömü-
nüaydmlatacagma ınandığıbukomıhak-
kındakı uzun bir açıklamayı gereksindi.
Biz de doğal olarak rrukrofonu Hasan
Aücfyauzattık... Atıcı, önce, iddiaedil-
diği gibi Alevi Nusayri ailelerinin gerek
sapkm, gerekse genel ahlaka uymayan
davranış biçimlerinden uzak olduğunu
anlatarak ısmma turuna başVadı. tftkalar
konusunaverdiğı ikiömekten ilkinde Y»-
şar NuriÖztûrk'ün Hallac-ı Mansur ad-
îı eserine yaslanarak •'Kendi dışındaki
tüm grupbtra 'fırak-ı dalle' (saptkgrup-
hur)d^n^^ımNTU-anSünniçevTçlerin ha-
sıınlarmıçürütmekiçuıiftirayageneidei-
man ve ahlakla ü^li noktalardan btt^a-
dıktarnu"anlatuğını söyledi... Fransız Is-
lam araştırmacısı Masiagnoa^un yaptığı
araştirmalarm da Öztürk'ün dayanağuu
oluşturduğunu belırtti...
Neclp Faatıl'm eserl
Sonrasında uzun bir soluk alan Atıcı,
Alevi Nusayri topluluğunu yûzyıttardır
üzen sorunla ilgili Necç Fsal'ın "İBm
Beldesütss Kapet" adlt eservnden şu bö-
lümü aktardr.
"Halifc Oraer'inŞam\^na tayinetti^
ve Şam'ı ziyaretinâe ihtisanuna (görke-
mine)bakarak 'Bu adam, Islamm kisra-
sıdır!' dediği Muaviye, Ualife Osman'm
kanıdavasma öylebir bizvenBki, şairte-
re, hâkimtere, emirkre, komandanlant,
man'ın kanıhakikattebahaneydi-.ve her
sahabîpbişahsınasaygaiMzbûyûkveev-
vek*deka>dettigarüzuzereyaptusiand»-
imaiçtuîatplanmdakalacakolanMuavi-
l
para,ihsan,tettdn.teşvik,tenbîh,herv»-
stayı kuBandı; ve ashnda kütür ülkeleri-
ne yönelrümesi lazım koca bir orduyu,
Mûslûmanlann Haufea'ne (Hz. Alı'ye)
karşı teröplemekten çekinmedl Os-
y
yoraz ki, bu işte de ^ahîana hizmet etme
yotnndaydL"
Bu örneklerin yüzlercesini vennek
mümkün, fakat sadecebüikiörneğebak-
ü|nmzdaAlîah'ın(C.C.)harametüğiher
tûrlüdesise, yalanve melanet araç edüe-
rek.parayla, makarave mevki ihsanlany-
la, hadis nakilcileri sataı alınarak, yapı-
lan baksızlıklarakıhfuydurmak ıçüıbin-
lerce yalan hadisrivayetettirilmiş,, kılıç
korkusuveyadûnyevi çıkarlar endişesiy-
leMüslümanolanlar,Ehl-iBeyt'eveYM-
i Beyt sevenlerine (Alevi- Nusayri...vb)
her tûrlüzulüm-ıthamve iftiralar revagö-
rübnûstür.
Mtah'a havate
Atıcı, Necip Faztrın bu görûşîerini
naklettıkten sonra, bu konuyte ilgili dü-
şüncelerini şöyle çerçeveledi;
"Ithamve ifriralan bu gerçekleri dik-
kfltealarakincekmesigerekengünömüz
din adamlan, Uahiyat fakültesi öğretim
üyekri,profesörlûğe kadargelmiş insan-
lâr, maalesef asıriar önceyapümış itham
ve iftiralan olduğu©bi kitaplara alarak,
müfterflerin vebaOenneortakolmuşJar-
dır. Basiret ehlinin vkdanlannda mah-
kum olan bu bid'at yalan, itham ve ifü-
rsıtaşryKnannıAüah'a(C.C.)ha%-Akedi-
yonız."
Kapalı toplum yapısı
KİREÇÇt-Bu iftiralar kapalı toplum
yapumzdan kaynaklaruyor.
ULUÇAY- Zabiri,
tt
5ekten,g5rÜBett";
batıni *içsel,&!w
demektir. Kişinin giyi-
nereközünükoraduğu gibitoplumda gi-
ymerek özünükorur.
COŞKUMRMAK - BTrakm sapkınlı-
ğı,bizde zinabıletövbeyle afifedilmeyen,
silinmeyenbirleke olarakinsanınüzerin-
de ebediyete kadar kalır. Dinsel görevle-
rini, ibadetinibile aramızda yapamaz bu
toşüer.
CANCkknULAia-Birkadmvcerkek,
haklannda en küşük bir şaibe varsa kut-
sal günlenmızın kutlama hazırbklanna
bile çağnlmaz.
ÜNLtJER-Dörtkitap,yûzsiaıuf, 124
bin peygamber ve Peygamberimiz Hz.
Muharnmed'e ınanan, Allah'ın tekliğini
kabuleden, IslamdininınveEhl-iBeyt'in
ızmde giden insanlanz.
Fetva anmtndtr
ULUÇAY -Neden iftira edıyorlar bili-
yor musunuz? Merkezi idarenin dini ve
siyasi anlayışına muhalif olan kûçûk
gruplan baskı altındatutmakve kendisı-
ne baglı kümakıçm. Bazendeyoketmek
için iki süaha başvuruyorlar. Bui kuıçür
bu siîahlann, öbürü ıse kalem erbabıdır.
KJUÇ ıçin ferman, manevi saldmyı caiz
kümak için fetva gerekir. Ferman sulta-
nın, fetva âlirrrindk. Bu nedenle hükûm-
darlarjstekleri doğ^ultusundafetvaveren
âhmleri kendi yakınlarmda tutarlar.
CANOĞ13LLAR1 - Türkiye'de 1950'-
den berigenciunsurlann iktidarlanm sûr-
dürebilmelen için muhalifletce ahlakdışt,
düzen dışı,komünist, dınsiz, kâfır, sapkân
gibi gösterebılmek amacıyla aulrtuşnr bu
iroralar Alevi Nusayrilere...
Bu bölümü, bir başka rahatsız olduk-
lan konuya deginerekkapatalim-,
Alevi Nusayriler, "J&ûı&
"Arap TJşagı" (daha önce değmildi) diyc
tanımlanmaktan da son derece rahatsız
oluyorlar. Selahattin Ünlüer. îskenderun
Antakya yöresuıde "Atevfler" diye and-
malarmakarşm Adana- Mersmyöresin-
dekı tanımlamalardan yakmıyor. AfiNa-
d Gökçelidebutammİannnasüve nere-
den çıktığına, kimler tarafîndan çıkanl-
dığına anlam veremiyor ve ekliyor: Çu-
kurova'yla ilgili istatistıkkrde Ostnanh
döneminde *B«hçe«flar'' diye tanımlan-
dıklan görülüyor. Gerçekten de bizim
toplum 1970'lere kadar çıftçilikle ıştigal
ediyordu. Bu tanhten sonra sanayi ve ti-
cari yaşamda önemli sorumluluklar ûst-
lenildi. Başan saglandt Ne uşaklıkla il-
gilerikaldıne deçiftçilikle. ModemTûr-
kiye'nin bireyîeri olaraktoplumdakiyer-
lerinı aldüar.
DUZ\AZI
ORHAN BİRGtT
40 Yd Once,
40 YılSonra•••
Dün, 27 Mart "Dünya Tıyatrolar Günü"ydûve
ben Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tf/at-
rolan'nın perdesiniaçıştna, büyük bir mutluluklata-
nıklık eden izleyiciler arasındaydım.
Yaşam çizgimde, çok ender de olsa dün gece
benim için, rahrnetli Orhan Veli'nin o ünlü 'Ne
atom bombası, ne Londra konferansı" dizeterinl
çağnştınrcasına, enflasyondan ve ekonomik Mi-
zin getirdiği öteki sorunlardan uzakta, bir kertin,
tiyatroya kavuşmak için neredeyse yanm asrdır
sessizce sürdurdüğü tiyatro savaşımının ulaştıgı
bir evrimin öyküsünü dintiyordum.
Bu öyküyü özetleyen kttapçık, Halkevterininka-
patılması üzerine Eskişehir gençlerinin, düştüMe-
ri boşluğu gidermek amacıyla kurduklan Konser
veTıyatro Demeği'nin çalışmalannı anlatarakbaş-
lıyor, bir kentin "40 Yıl öncesinden, 40 Yıl Sonra-
ya Ge/işfne.
Asri Sinema'da verilen dönüşümlü klasik Batı
müzıği ve hafif müzik konserieri, okul salonlann-
dahâlkasunulan repertuvartiyatrosu gösterileri...
Aynca her ay, istanbul Şehir Tıyatrolan'ndan bir
oyunun sergilenmesini sağlayan girişimler.
Bu girişimleri, Eskişehir Şeker Fabrikası'na ata-
nan yeni bir müdürün; Osman Bozok'un, kam-
pusta bir tiyatro ve konser salonu yapması izter.
Böylece, İstanbul ŞehirTtyatrolan'nınyanı sıraAn-
kara Devlet Tıyatrosu, özellikle konservatuvann
Deneme Sahnesi'nin tüm oyunlan Eskişehir'de
sahnelenmeye başlar. Tiyatro sevgisi ile tanışan
Eskişehirliler, fabrika sahnesinde haftanın birya da
iki gecesinde de Atatürk Usesi'nin tiyatro grupla-
nnın oyunlannı izleme olanağını bulurlar. Artık he-
men her sınıtta bir seyiriik oyun grubu vardır.
Lise bu gruplarta da yetinmeyerek ücretli dave-
tjye sistemi ile abone izleyiciler sağlamaktadır ve
dahası, kentte bir de lisenin içinde her gün yayın
yapacak radyo yardımı ile "Radyo Tıyatrosu* fa-
aliyete başlamıştır.
1958, Eskişehir Akşam Yüksek Ticaret Oku-
lu'nunfaaliyetebaşlamayılıdır. Biryıl sonra akşam
okulu akademiye dönüşmüş, Öğrenci Dernegi'nin
Genel Sekreteri Yılmaz Büyükerşen, kentte ek-
sikliği duyulan GençlikTiyatrosu'nun kuruluşuna
omuz vermtştir,
"Akademi Tıyatrosu", Ankara Radyosu ile An-
kara Dil ve Tarih Cografya Fakültesi Tıyatro Ens-
titüsü'nün de ilgisini çekecek, Adalet Ağaoğlu ve
Özdemir Nutku'nun destegi ile heveslenen genç-
ler, Türk Devrim Ocaklan Oda Tiyatrosu'nu kura-
caklardır. Eskişehir TicaretOdası'nın binasındafa-
aliyete geçen bu tiyatronun yatınm sermayesi,
gençlerin kan satışı ile saglanır. Kan paralan, Er-
kek Sanat Ensfrtüsü'nde yaptınlan portatif sahne-
ye, kottuga ve ışık sistemine dönüştürülür. Olgun-
laşma Enstitüsü ögrencileri tiyatro perdesinin ya-
ptmtnı üstlenirier.
Bu azim, Ankara'da DevletTiyatrolan'nın başm-
da bulunan Cüneyt Gökçer*in desteğini kazan-
dınr. Artık Eskişehir Devrim Ocaklan OdaTiyatro-
su'nda Çehov*un TeM/f"i, Özakman'ın "Hasta-
ne"si oynanmakta, Ankara'dan gelen ünlü sanat-
çılar oyunlarda rol aimaktadır. Böylece kentin ilk
repertuvar tiyatrosunda her geçen gün yeni bir
oyun sahnelenmekte, oyunlar haftalarca izleyici
toplamakta, Kütahya, Bozüyük'ten gelecek izte-
ytoiler gişede kuyruğa girmeyi, otobüs seferleri
düzenlemeyi göze almaktadırlar. Aydınlanma,
bozkınn ortasında ışık vermektedir.
1962'de tiyatro, sadece kentmerkezinde kalma-
yı içine sindiremez. Eskişehir'in köylerine düzen-
lenen tumelerde, büyük topraksahiplerine başkal-
dınyı simgeleyen "Karalann Memetleri" gibioyun-
lar aösterime sokulur.
Öyküyü dahafazla sulandırmadan, bundan tam
38 yıl öncesine, 27 Mart 1963'e gelelim. Dönemin
Eskişehir Valisi ve Betediye Başkanı thsan Tekin,
genç tiyatroculann önerilerini yaşama geçirmeyi
kabul etmiş ve "Eskişehir Belediyesi Şehir Tıyat-
rosu'nun kurulmasına onay vermiştir. O gece, yi-
ne Dünya Tıyatrolar Günü nedeniyle perdesini
elektrik işletmesi binasının bodrum katında açan
tiyatro, Muhsin Ertuğrul ve Cüneyt Gökçer gibi
iki büyük otoritenin, birisi İstanbul, ötekisi baş-
kentten sağladıgı destekle Eskişehirli gençlerden
oluşturulan bir oyuncu ekibinin de yetiştirilmesini
üstlenir.
Ne var ki, kısa bir süre sonra kentin Adalet Par-
tili Beledıye Meclisi, sanatla siyaseti birbirine kâ-
nştırmaktagecikmez. Tiyatro kadrolanna el atmak
ister, direnme karşısmda da ödeneği keser. Tiyat-
ro salonu da Betediye Meclis Toplantı Salonu'na
dönüştürülmek istenilir.
• • •
Kırk yıllık öykünün bundan sonraki bölümünde
Eskişehir Iktisadi ve Ticaret Akademisi öğrencile-
rinin tiyatro denemeleri, Anadolu Üniversitesi'nin
önce aynı denemeleri sürdürme girişimleri, daha
sonra da bünyesinde kurulan Devlet Konservatu-
van'nın kuruluşu, gelişip serpilişi var. O egıtim yu-
vasında görev yapan Zühtü Altan'lar, Engin Or-
bey'ler, Naci Güçhan'lar ve Bahadır Gülmez'le-
rin çabalan var.
Ve 18Nisan 1999 seçimlerinde Eskişehir Büyük-
şehir Betediyesi'nde göreve getirilen Yılmaz Bü-
yükerşen ile DSP'li belediye meclisi üyelerinin, yı-
kılma karan alınmış "Yaş Sebze Ve Meyve Ha-
//"nin metruk binasının tadilat ve onanmla içinde
Şehir Tıyatrosu sahnesinin de yer alacağı "Genç-
lik Merifez/"ne dönüştürülmesine yönelik kararla-
nvar.
Burasının Londra'daki "Çovent Garden" ya dî
Hamburg'daki "Çı'çek Haii" binasından esinlenil
diğini söyleyen Yılmaz Büyükerşen, dün gençlil
yıllanndaki gibi heyecan doluydu. Eskişehir Dev
let Konservatuvan'nın yeni mezunlannın yanı sır
çeşitli devlet konservatuvariannı b'ıtirmiş gençleı
den oluşan bir kadroyu, yine genel sanat yöne
menliğini üstlenen Engin Orbey'e teslim etmiş v
yine Turgut Özakman'ın "Bir Şebnaz Oyun" a<
müzikali ile "perde" denilmişti.
Televoleli, arabeskli magandalann işga! ettiği t
levizyon kanallannın yaydığı kırliliği, Orta Anad
lu'daki baba ocağı kentlerinden yakılan aydınla
ma ateşi ile ortadan kaldırabilmek için başlatıl
bu girişim, çok merak ediyorum, kırkyıl önces
deki o izieyici desteğini sağlayabitecek mi? Y
Kütahya, yine Bozüyük gibi çevre kentlerden o
büsler kalkacak, gişe önünde kuyruklar oluştu
lacak mı?
Faks:0212-6770762
E-mail:obirgit« e-kotay n e t