15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURlYET 2BMAHT CARSAMBA kultur(5 cumhuriyet.com.tr etin Oktay, Vehbi Koç, Cem Boyner, tsmail Dümbüllü, Abdülhamit II aydın mı, değil mi? Vydnılar Si tarbşmasL KiUtürServisi-MeınetFnat'uı^- nlar Sözlüğü ûzerine Ferit Ed- i'nün "Radikal Kitap*ta yazdığı eştiri yazısında, "ayduT sözcüğü- ü tartışmanın ötesinde, doğrudan azara dönük birtakım iğnelemeler le vardı. Dahaötıce OrhanAlkaya ile iktay AkbaTdan da olumsuz eleştı- iler alankitabın yazannahem genel olarak Aydmlar Sözlüğü ile hem de Ferit Edgü'nün yazısındaki iğnele- melerle ügili sorular yönelttik. - Ferit Edgü'nün 'Aydmlar Sözfö- ğü' adh kitabunza karşı yaztfığı yazı- yı okurauş olmahsuıız. MEMET FUAT - Evet, okudum. - Ne düşünüyorsımuz? FUAT - Nedense çok öfkelenmiş Fent Edgü. Adı Aydmlar Sözlüğü olan bir kitapta Abdülhamit H, Veh- biKoç, Cem Boyner. tsmaflDümbül- lü, Metin Oktay gibi kimseleraı yer almaması gerektığini söylüyor. Bir şey denemez. Kafasındaki aydın ta- nımı çerçevesine bukişiler girmiyor anlaşılan. -Stdnkafanızdakiaydıntanımıne- dir? FUAT - Benimkafamda tekbir ay- dın tanımı yok. Fent Edgü gibi dar çerçeveli bir aydın tanımı da benim- senebüir, sıradan bir sözlüğün çok geniş çerçeveli bir aydın tanımı da... - Ferit Edgü'nün yansınâa bir ta- nım var sanınm™ FUAT - Evet, şöyle: "Zihinsel üre- timde bulunan. bilim, sanat, felsefe alaıunda doğru olarak kabul edflmiş her şeyden kuşku duyan, kendksine verilni^doğnılariadeğü;akhnı,man- bğna, bilgi ve yeteneğini kullanarak doğrulan araşuran ve tümbu zühin- sel çabayı maddi bir karşıhk bekk- medensürdürenkişLT Bu tanımagö- re pek az insan "aydm" diye anılabi- lir. Benimkitabım bu aydınlarla ilgi- li değil. -Sizfatanmunıznasü? FUAT- Banagöre çeşitli alanlarda öğrenımi, bilgisi, görgüsü olan her- kes aydındır. Daha sonra bunlann arasından seçkin aydmlar çıkar; ön- «ü aydmlar, devrimcı aydmlar çıkar. u kişi nasıl şu kişininyamnakonur' diye bir sora sorulamaz. Aydın olmayı soylulukla kanştırmamak gerekir. Soylulannbir yanlanna yanaşılmazlıkları vardı. Orûaryukanda, öbür insanlar aşağıda. Seçkin aydmlar bu havaya girmemeli. "Benim adım nasılbir işadamı ile ya da tuluat oyuncusuylabir arada anılır" diye sordunuz mu, soylulara döndünüz demektir. Ömekse Sabahattin Eyuboğhı seç- kin bir aydındı. Aziz Nesin öncü bir aydmdı. Behice Boran devnmci bir aydındı. Ama genel anlamda "aydın- lar" dediğimiz zaman bu seçkın ay- dınlarla birlikte sıradan aydmlan da anmış oluruz. "Bu kişi nasıl şu kip- nin yanına konur" diye bir soru so- rulamaz. Aydm olmayı soylulukla kanştırmamak gerekir. - Bu sözünuzü açar mısuuz? FUAT - Soylulann bir, yanlanna yanaşûmazlıklan vardı. Onlar yuka- nda, öbür insanlar aşağıda. Seçkin aydmlar bu havaya girmemeli. "Be- nim adım nasü bir işadamı üe ya da bir tuluatoyuncusuyla bir arada am- hr* diye sordunuzmu, soylulara dön- dünüz demektir. - Demek size göre herhangi bir alandaöğrenimi,bilgisi,görgüsüolan herkes aydın... FUAT - Evet, aydm olmak içkı ög- renim, bilgi, görgü yeter. Sonrasma kanşmam; seçkin aydın,toplumayön veren öncü aydın, devrimci aydm, bilgin aydm,yaratıcı aydm,böyle gi- der... Mant, Lenin. Einstein, Russeü, Pkasso. Benjamin, Barthes, Eco - Ya Mussolini, Hifler, Stalin?- FUAT - Onlar da yıkıcı aydınlar... Bütün aydınlann olumlu, iyi. yapıcı insanlar olmadıklan kesm. -Özeüersek~ FUAT - Fent Edgü kendi tanımı açısmdan haklı. Ama bu kitaba be- nim açımdanbakmakgerekir. Aydm- lar Söziüğü'nde kendi alanında bıl- gı, görgü, hatta yaratıcılık edınmiş bir dizgi, bir de baskı ustası bile var. tki aydm işçi. Sanatçılar, yapıtlanna ne yapmak istediklerini anlamaçaba- sı göstermeden yaklaşan eleştırmen- lere çok kızarlar. Ferit Edgü de önce bir anlamaçabası göstermeliydi. Ben yönettiğim dergilerde onunaydın ta- nımma yakm tanımlar yapan Batılı yazarlann yazılaruu yayunladım, kendim de o yönde yazılar yazdım. ama bu kitap böyle. Neden böyle? Dümdüzgitmedenöncebiraz düşün- mek gerekirdi. • Ben de onu soracakbm. Dümdüz diyorsunuz... Sizinle ilgili birtakım sözler ediyor Ferit EdgiL. FUAT - Evet, oldukça ağır sözler etmiş. "Kalemimden çıkmtş her söz- cüğün önemine' 7 mandığımdan de- ğil, bir tür hesap verme duygusun- dan yayımlamak istiyorum, çeşitli zamanlarda yazmış olduğum her şe- yi. Yazdıklanmı ayıklamıyorum, bir seçme yapmıyorum. Doğrusu yanlı- şı, neler yazmışsam ulaşsın istiyo- rum merak edenlere "Yazar ve eleş- tirmen olarak bugüne kadar özgün birdüşünceüretmemiş'' gıbı. "şür <h- şmdakiyaalartnıbir haytisığ bulabi- firiz, romanokumadannasılbir yana eleştinneni olunabüeceğini anlama- vabBHİz" gibi sözler, FeritEdgü'nün benim içinyaptığı değerlendirmeler- dir. Bunlarabir diyeceğim olamaz. - Roman okumuyor musunuz? FUAT - Yazm dünyasına roman okuru olarak girdim, romancı ohna- yı düşlüyordum, bu yolda bir dene- mem de olmuş, Yaşadığımız adlı bir kitap yazmıştım. Daha sonra De Ya- ymevi'nde çevirilerini satır satır de- netleyerek önemliromanlar yayımla- dım. Roman konusunda yazdığım yazılanm var. Bir-iki inceleme de yaptım. Aynca,yazmımızakazandır- dığım romancılar oldu. Son yıllarda okumaya başladığım birçok romam dilyüzündenyanmburakıyorum. So- ranlaraise "Benroman sevmem,okn- mam" deyip çıkıyorum işin içinden. Ferit Edgü bunu duymuş olmah. - Söykmekistediğhüzbaşkabir şey varmı? FUAT - Kitabımm adının, içeriği- ni tam olarak yansıtamadığını bili- yorum. ^Aydın" deyinceherkesin ak- lınaseçkin aydınlar geliyor, "söjdâk" deyince de benim kendime göre ay- dm diye değerlendirdiğim insanlan seçip onlan bütünyönleriyle yansıt- tığım düşünülüyor. Örnekse Oktay Akbal'ı bir sözlük maddesiolarak ele alıpyazacak olsam 12satırmı yazar- dınY? -Evet,Oktay Akbaldeğinmiştibtt- FUAT - Bu kitapta onun için 1958'de "Yeditepe" dergisinde Suçu- muz însan Olmak'ın diliüzerineyap- tığun bir değerlendirmeyle, Türk Edebiyatı İ963'te yazdığım üç sanr yer alıyor. Elbette yetersiz, ama ba§- ka bir şey yazmamışun. Tekrar edi- r yorum: u Bu södûkteçoğonluğuşair- * kr,öykücükr,romancW,eteştirmeo- ter,tiyatrocular ohnaküzere,dörtyö- züaşİanaydınyer alıyor.Yaşamlarry- la değü, bir ekştinnenin elti yü faio- yuncayapOğı değerkndirmekr, sap- tamalaria. Kimine ayakûstü bir-iki söz, kimine yıöar boyu birbirini izie- yen değeriendirmekr, denemeker, in- cdemetef nhvi:ı;vt>.' P Sanat Kultur Antika dergisi, geride bıraktığı beşinci yılını 20. savısıyla kutluyor Altını sanata dönüştürmek KültürScrvisi- Türkiye Yazarlar Sendikası,(TYS) 12. Genel Kurul Sonuç Bildirgesi'ni yayımladı. Dünya Bankası ve 1MF reçeteleriyle Türkiye'ye dayaülan ekononûk modeüniflas ettiğ bildırgede, işten çıkarmalannbk genel kampanyaya dönüştüğü, yazüı ve sözlü medya çalışanlannm datarihte görülmemiş bir kıyıma uğradıklan vurgulandı. Bu çıkmazdan, demokratikleşme ve polis devleü görüntüsünün kaybolmasıyla kurtulunacağını vurgulayan TYS, ülkemizde halen binlerce düşünce suçlusu bulımduğunu belirtti. Fikir ve Sanat Eserlen Yasası'nda yapüan değişikligi olumlu bir gelişme olarak niteleyen sendika, bandrol verme yeödsinin siyasal erke değil özerk bir yayın kuruhışuna bırakılmasını istedi. Bildırgede, Nâzım Hikmet'e yurttaşlık hakkmın iadesi konusundaki karamamenin savsaklanmasınm çirkin sonuçlar doğurduğu belirtilerek şaire yönelikhaksızve dayanaksvz suçlamalannbir an önce sona erdirilmesi istendi. • Dergi, altının zenginlik, gûç ve ölümsûzlüğün simgesi oluşu ile sanatçüann elinde sanata dönüşmesinin öyküsünü, tarihboyunca izlediği koşutluk içinde ele alıyor. KültürServisi- "însan düşlerinin tarihi, in- sanoğlunun uzakcennetlereyolculuketme tut- kusunuyansıtan efsanevi servet ve büyücülük ülkesi Kolkhis 'e, masalsı altın ülke Eldorado 'ya kadar uzanır. Ama altın, Altın Post'un ar- dına düşen Argonotların, zenginliği dil- lere destan Lydia hükümdarı Kro- isos'un, açgözlü Kral Midas'ın ve da- ha bırçoklarımn yaşadıklanndan da anlaşılabileceği gibi, mutlulukla mut- suzluğu birlikte getirmiştir. Denilebilir ki, altını yerli yerinde kullanmayı bugü- ne değin yalmzca, akıl almaz zariflik ve çekicüikte yapıtlar yaratmış olan insa- noğlunun güzellik özlemi başarmıştır. Bu değerli maden, en büyük mutluluğu, sana- tın gücü aracılığıyla vermişür." tjç ayda bir yayunlanan P Sanat Kültür Antika dergisi, beşinci yılını geride bıraktı- ğı 20. sayısmı altına ayırdı. tÖ üçüncübinin Alacahöyük ve Ur kentlerinin altın taç, ka- deh, kupa ve miğferlerinden günümüz Türk ressamı Ergin Inan'ın altın yaldızlı resimle- rine uzananbeş bin yıllıkbir tarih kesitini kapsayan dergi, farklı uygarlıklann, bugün dünyanın saygm müzelerinde bulunan altmyapıtlannı bir ara- ya getirdi. P Sanat Kültür Antika, altının zenginlik, güç ve ölümsûzlüğün simge- si oluşu ile sanatçüann ehnde sanata dönüşmesinin öyküsünü, tarih bo- yunca izlediğikoşutluk içinde ele alı- yor. Dergi, Topkapı Sarayı Müzesi, Türk ve tslam Eserlen Müzesi, Ana- dolu Medeniyetleri Müzesi, Bntish Museum, Victoria & Albert Müzesi, Metropoli- tan Müzesi, Viyana Sanat Tarihi Müzesi gibi seçkin müzelerin altmkoleksiyon- lannı okurlannm önüne se- riyor. Türkıye'den SabahatünBa- tur, Hikni Aydm, Emine BV- tirgen, Şengül G. Aydmgün, Süheyla Murat, Ferit Edgü, Şevket Pamuk Topkapı Sara- yı Müzesi'nin altm silah ve eş- yalan; Türk ve lslam Eserlen Müzesi'nin tombakeser- leri; Anadolu Medeni- Oturan kadın biçimli kap ve Tirol arşidükü II. Ferdinand'ın zırtiL yetleri Müzesi'nin Alacahö- yük koleksiyonu; Askeri Mü- ze'nin tombak eserleri ve altın silahlan; Ayasof- ya'mn altm mozaikleri ve Yapı Kredi Nedim Tör Müzesi'nin Osmanlı altm sikkeleri üzerine yazılan ile yer alıyorlar. Bntish Museum Etnografi Bölü- mü Latin Amerika Koleksiyonlan Küratörü ColinMcEwm, Kolomb - öncesi Güney Amenka altın ko- leksiyonundan başyapıtlar sunu- yor. Avrupa hükümdarlanmn al- tm zırhlanm, Viyana Sanat Tarihi Müzesikoleksiyonundan yine mü- zeküratörlerinden Matthias Pfaffen- bichkr tanıtıyor. Sanattarihçısı Frank DabeH ise Metropolitan Sanat Müze- si koleksiyonundan 15. yy öncesi din- sel resimlerde altının anlamı üzerine bir incelemeyle katılıyor dergiye. Dünya- nm önde gelen sanat tarihçileri, görke- min, dünyevi zenginliğin simgesi altı- nm tarihini, elyazmalanndan ikonlara, gündelik eşyalardan savaş aletlerine, sik- kelerden takılara uzanan geniş bir yel- pazede sanata dönüşümünün öyküsünü P Sanat Kültür Antika'ya aktanyorlar. Baraj tiyatro grubu, ilkprojesmi Bernard-Marie Koltes'in oyunundân uyarladı 4 PaımıkTarlaları' Roxy r( de sahneleniyor Oyuncolar sahnede kendileri olarakvaroluyor. Kültür Servisi - Bir yıldu- çalış- malannı sürdüren Baraj tiyatro grubu, ilk projesini Roxy'de sergi- lemeye başladı. Çevirisini Esen Çamurdan'uı yaptığı Bernard- Marie Kohes'in 'PamukTarlalan- nın Yalnızağında' adh oyunundân uyarlanan 'PamukTarlalan'nın ta- sanm ve koreografısi Ceys Ko- çak'a ait. Projede ZeynepGünsür, Ahmet Ortaçdağ, Serkan Sonal. SemaOzgür veCeysKoçakrol alı- yor. Kostümlerini Petra'nm tasar- ladığı 'PamukTarlalan'nm müzik- lennde Baba Zula'nm yanı sıra L@N. BrianEno, HarokiBndd, A StormofDrones, Consoiegibi isim- ler dikkat çekiyor. tnsan ilişkilerindeki üstü örtülü alışverişler,pazarlıklar ve içhesap- laşmalar çevresinde gelişen "Pa- mukTarbuarTnda; metin, beden, mekân, müzik, ışık, görsel araçlar ve ses kullanınu birbiriyle bazen paralel gidiyor, bazende çaüşıyor. Aynca, eşzamanlı ılerleyen sahne- ler, önceden kaydedilmiş görüntü- ler, tekrarlanan meünler ve jestler yoluyla çok katmanlı, dairesel bir yapı sunuluyor. Bu yolla "Pamuk Tarialan" seyirciyi seçmeye ve kendi öyküsünü kurgulamaya da- vet ediyor. Yola çıkma, yolda ol- ma, yoldançıkma, durma,bekleme hahndeki durumlan resimleyen "PamukTarlaW, Koltes'in met- ninde de var olanyapıyauygun bir belirsizlik taşıyor. Metindeki her duruma, her konumauyarlanabile- cek alıcı ve satıcı ilişkısı "Pamuk Tarlalan"nın da çıkış noktasım oluşturuyor. Oyuncular sahnede kendileri olarak varoluyor, belirli bir öykü anlatmıyor; üstünde dur- madığımız, hızla uçup gidenkayıp anlara yeniden gözatıyor. "PamukTariabn", Roxy'de ha- ziran ayı sonuna dek her cumarte- si günü saat 21.00'de, pazar günü saat 19.30'da izlenebilir. Biletler oyundan bir saat önce kapıdan te- min edilebilir. Roxy, Sıraselviler, Arslan Yatağı Sokak No: 1-3, (0212/24912 83) DEFNEG(>XGE8t TURGAY FtŞERÇm Öğretmerin ftişü Son günlerde bir edebiy? caergisinin yönetim odasındaçalıştığımı unuttuğun aanlar oluyor. Gelen- lerin çoğu edebıyattan degil, <^r» <le buiundugumuz güç koşullardan sözediyor. Kcnı__ışmalannyönü dö- nüp dolaşıp bunalımageliyof. Geçen haftaytllarcaliseterde e^clebiyat ögretmen- liği yaptıktan sonra iKı yıl önce «emekli olan, kendi köşesinde yalnızcaşmyteuğRş^arakyaşayan Nlüs- lim Çelik ile konuşu^orduk. "Seni de etkiledi riı bu ytşaunanlar?" diye sor- dum. "Beni etkilermsi ön&mli değif-. Asıl köyüme yap- tırmayı tasariadığım rütüphane^yi etkiiedi. Ister i$- temez bir süre gecikecek" dedi _ Hep kendinden söz eden ns^miara o denli alış- mışım Wyadırgad!m.Sürdürcü İKonuşmasınr. "Emekli olduğumdz, elime3©<çpen ikramiyeyi ban- kaya yattrmıştım. Ûç aylıklar'rKzlan arttırdıklanmta da üstünü tamamlanaya çtiış^tyordum. Köyüme (ErzSncan'tn merkez Oğulcut K*öyü) bir kitaplık i(e bir okuma salonundan o/uşacafcr kütüphane yapttr- mak /stiyordum. Sekayüz kitattmmı da bu kütüpha- ne için ayırdım, öuruyor. Ancak: param bir gecede yüzde kırk azaldı. Tam sonura \sakla$ıyordum, ye- niden bir süre daha para biMir-rnem gerekecek.' Çoğunluk uzağmdayaşıyo- tnöyle özverili, toplu- ma yönelik çabalardan. Şaşırdım, biraz da utandırn. Emeklilerin yoksul- luk sıntnnın altındaki gelir düze'vleri ortadayken bir ögretmen, yıllar boyu ögrenolerine verdiği okuma, aydınlatma çabası yetmemtş, ı^zaktarda kalan kö- yüne de ışık götürecek tasartar peşindeydi. ••* Bu olay bana bir başka destsansı kütüphane öy- küsünü, anımsatti-, Faktr Bavkunt'un Eşekli Kütüp- haneci adlı son romaiında anlaattığt Ürgüplü Mus- tata Güzelgöz adiı kötüphanec^inin öyküsü. Mustafa Güzelgöz, 1944'te LJrgüp'e kitaplık gö- revlisiolarak atanmış.Biryandann da kasabanın fut- boltakımınıçalıştınyormuş.önc:efutbolculara kitap okutmaya başlamış. K.ttap oku>yan futboicular da- ha başanlı sonuçlar alır olmuşlaır. Ardından köylülere kitap ok_»utmayı aklına koy- muş. 1957'de sandıklar yaptımp içlerine Wtaplan doldurmuş. Sonra da onlan e%<eWere yükleyip köy köy dolasmış. Köylülere odünç kıtap dağıtıp onlar- da okuma alışkanlıgtnı gelıştırrr» iş. Ürgüp ve çevre- sindeki dokuz köye krtaptık açnruş, otuzartı köye de eşeklerie düzenlı olarak krtap vjlaştırmış. Kitap sa- yısınt, okur saytsını arttırmış. Okuyan köylüler ışlerini daha bilımsel yöntemler- legerçekleştirir, üretimlenni artt»nr olmuşlar. Koope- ratifler kurmuş, gelirlerini çoğsıltmışlar. Kitaplıklar köylüler için kültürel ve toplurrvsal merkezler duru- muna gelmiş. Mustafa Güzelgöz'ün bu çafc»alan emekli olduğu 1972'ye dek sürmuş. Şöyle diyor. "Kıtap sevgisi diye bir sevg/ vardır sanınm. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yar se\rgisi gibi bir sevgi... Kitap sevgisi de bütûn öbür ses/giier gibi doğuştan vardırama uyuyordur. Onunzatmanı gelince uyan- dıniması gerekir." Bu ikiotay "Insan tûkenmez" «diyenleri haklı çıkar- ryor mu? ınsan, içinde yasadığı koşullann iyiliğine kötülü- güne aldırmadan insan için, tojplurn için çabalayan değiise nedir? mryc fns Türkressamlap»Jauonya'da • Kühür Servis»- Dört Türk sanatçısı Feride Bimcıoğlu, Ayşegül tzer Draühşan, Ahmet Özel ve Mehmet Uygun'un yapıtlan Japonya'da Tonami Sanat Müzesı'nde sergılemyor. Tonami Plastik Sanatlar Derneği'nin daveti üzerine gerçekleş^n, toplam 32 yapıtın sergilendiği 'Türkiye ile Dostluk' başlıklı sergi 8 Nisan'a dek sürecek. Bu dostluğun temelleri Japon sanatçılar Kiyono Hayashi ve Scihichi Yoshikawa'nın ve bağlı bulunduklan Tonami. Plastik Sanatlar Derneği'nin düzenledikleri sergilerden elde edilen geliri "Yalova'da yıkılan itfaiye binasının yapunma katkı için Türkiye'ye göndertneleriyle atümıştı. CevreHtmteriFestn/a» • Kültür Servisi - TÜRSAK. Vakfı, Garanti' Bankası'nm ana sponsorluğunda '5. Uluslararası Çevre Fimıleri Festivali'ni 8-15 Haziran tarihleri arasmda gerçekleştiriyor. Festival çerçevesinde TÜRSAK Vakfi-Bilgi Oniversitesi Sinema TV Bölümü ve WWF Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfi işbirliğiyle 'Halikarnas Balıkçısı Kısa Fiha Maratonu' adlı bir yanşma düzenliyor. Türr üniversite öğrencilerine açık olan maratonuı teması ise 'Doğadaki Ayak Izlenmiz' olaca! Son başvurunun 2 Mayıs olduğu yanşmanu değerlendirme kurulu; Can Candan, Hüsey! Kuzu, Paul McMillen, Işıl Özgentürk. Tayf Talipoğlu ve Engin Yiğitgil'den oluşuyor. (TÜRSAK Vakfi Tel: 244 52 51) K Ü L T Ü R Ç t Z 1 K AM İL M A S U A r
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle