15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 MART 2001 ÇARŞAJVBA HABERLER Kıhç'tan Savaş'a dava • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç'ın eşi Gönül Kılıç'ın, kişilik haklanna saldında bulunduğu iddiasıyla eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş ile Kanal 6 aleyhine açtığı manevi tazminat davasına başlandı. Savaş'ın avukatı Veli Devecioğlu yanıt dilekçesinde, müvekkilinin Kılıç ile hiçbir kişisel sorunu olmadığını belirterek Kılıç'ın yüksek mahkeme başkanvekili oluşu nedeniyle olayın "sırf kamu yaran amacıyla gündeme" getirildiğini vurguladı. Alternatif • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emek Platformu'nun alternatif ekonomik programı, teknik komitenin uzayan toplantısı nedeniyle bugüne ertelendi. Teknik komitenin dün sabahın ilk saatlerine kadar süren toplantısında son şekli belirlenen ve platformu oluşturan demokratik khie örgütü başkanlanna ulaştınlan program, bugün saat 11 .OO'de düzenlenecek bir basın toplantısıyla kamuoyuna tanıtılacak. HADB» davası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - HADEP'in 2. Olağan Kongresi'nde, Türk bayrağının indirilerek yerine PKK bayrağı ve Abdullah Öcalan'ın posterinin asılmasına ilişkin davanın görülmesine devam edildi. Sanıklan arasında HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak'ın da bulunduğu davanın dünkü oturumuna, tutuksuz 1 sanık ve 2 avukat katıldı. Sanık avukatı Yusuf Alataş, iddia edilen olaylann, Türk Ce2a Yasası'nın af kapsamındaki "yardım yataklık" suçunu düzenleyen 169. madde kapsamında kalma olasıhğı nedeniyle davanın ertelenmesi gerektiğini söyledi. Mahkeme, duruşmayı erteledi. Hcbulah'tan yenl yöntemler • ANKARA (AA)- Ankara Emniyet Müdürlüğü, tüm birimlerine bir yazı göndererek terör örgütü Hizbullah'ın çocuk kaçırma eylemleri gerçekleştirmeye çalışacağına ilişkin duyumlar ahndığını ve bunun istihbari bilgilerle teyit edildiğini belirtti. Çarşamba Toplantılan • Haber Merkea - Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya anısına 10 yıldır sürdürülen Çarşamba Toplantılan'nın bu ayki konusu 'Parlamenter Dokunul(a)mazlığı'. Bugün saat 17.30'da, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde başlayacak toplantıya Bilgi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Uğur Alacakaptan konuşmacı olarak katılacak. Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ve 14 meclis üyesi partiden istifa etti CHP'de kopmalar durmuyorİstanbul Haber Servisi - Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ve Esenyurt Belediyesi'nin 14 meclis üye- si, CHP'den istifa etti. Çapan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve kılavuzlannın izle- dikleri politikalann, Türki- ye'nin ihtiyaçlannı değil, if- las eden bugünkü düzenin egemenlerinin isteklerini kar- şıladığını belirtti. Çapan, "CHP, Baykal tarafindan 'gö- revden alındı' ve dağümaya bırakıldı. Baykal'uı Ldediği pofitikanm kendisine ve onu izJevenlere vaat ettiği tek siya- sal gefecek, yok ohıştur" dedi. Esenyurt Belediye Başkan- lığı'nda 14 meclis üyesiyle turlikte CHP'den istifasmı açıklayan Başkan Gürbüz Ça- pan, Baykal'uı çocuk gibi ol- duğunu, kolay etkilenip ko- lay değiştiğini vurgulayarak Sendikacılarla toplantı Baykal: Biz atmıyoruz ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-CHP Genel Başkanı De- niz Baykal, her geçen gün yo- ğunlaşan partiden istifalarla il- gili olarak, "Biz Idmsenin git- mesmitstemeyiz. Biz atmıyoruz, onfau-kendflerigidiyotiar" açık- lamasını yaptı. Baykal, partide disiplini sağlayacağını yinele- di. CHP lideri Baykal'uı dün 60 sendika temsilcisiyle yaptığı görüşme yaklaşık 4 saat sürdü. Partinin ve ülkenin içinde bu- lunduğu durumun değerlendi- rildiği toplantıda, sendikacılar CHP'den beklentilerini anlattı- lar. Çalışma yaşamına ve sendi- kalara hiçbir siyasi partinin sa- hip çıkmadığını aktaran temsil- ciler, CHP'den bunu bekledik- lerini dile getirdiler. Sendika- larla CHP'nin ilişkilerini sürek- li tutabilmek amacıyla bu top- lantılann sürdürülmesi karar- laştınldı. Baykal'uı, partiden istifalann nedeninin sorulması üzerine, "Biz Idmseıün ghmesini isteme- yiz. Biz atnuvoruz. Onlar kendi- leri gkfiyorlar" dediğı öğrenil- di. Parti içinde disiplini sağla- maya kararlı olduklannı vurgu- layan Baykal, daha önce sık sık dile getirdiği "Kavgah eve laz vermezler, kavgah partiye oy vennezler'' sözünü anımsattı. Gürbüz Çapan, CHP'nin Baykal tarafindan "görevden ahndığuu" ve dağümaya bırakıldığuıı söyleyerek "Bajkalm izlediği poBtikanın kendisine ve onu izleyenlere vaat ettiği tek siyasal gelecek, yok ohıstur" dedL (Fotoğraf: UĞUR DEMÎR) şöyle devam etti: "Türkrve'nin geleceği solda. Sorun sahiplerini sürece ka- tarsak mevcut çöküntüden kurtulabihnz. Ama CHP, ge- nel başkanhk tarbşması yap- maktan bıkmadı. Baykal, 40 ih'görevden aldı,geriye kalan- larada 'Git' dhor.Rakibikal- madı, ama yine de herkesi te- mizliyor." Türkiye'de her kriz anında umut ışığı olan CHP'nin, ge- linen noktada kendi genel başkanı tarafindan dağıtıldı- ğını belirten Çapan, şimdi "Anadolu'da solculuk yap- mak" gerektiğini, Anadolu tĞNELİ F1RÇA ZAFER TEMOÇÎN T/Wfflli:macİMEWJ MEIflft CÜMHURM solu diye bir şeyin olmadığı- nı söyledi. Çapan, Türki- ye'nin içinde çırpındığı borç batağuıdan kurtuhnasuun yo- lunun, gerçekten de "ucuz devfcften geçtiğinin altını çizdi. ödünsüz özgürlükçü demokrasl Çapan. "Ancak bu 'ucuz devlet', sabibinin sesi neolibe- raBprin çtgırfkanhğını yııphğt, vergi ahnayan, sosyal görevle- rini ortada bırakan devlet de- ğiktir. thtiyaç duyduğumuz u- cuz devlet, daha az asker ve poKs besfcyen, daha az silah alan, halkm siyasal kaühmmı güçlendirerek bürokrasinin devlet üzerindeki yükûnû azaltan, banşçı ve demokratik devlettir. Bugünün dünyasm- da ülkcmizdeki devleti 'ucuza mal etmenin' yo- lu, tavizsiz bir banşçıhk- tan ve özgürlükçü, kaü- lımcı bir demokrasiden gecer" diye konuştu. Fazflet 6 sine-i millet'i tarbşıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP, Anayasa Mahkemesi'ndeki kapatılma da- vasının sonucuna göre u sine-i milktedön- meyPtartışıyor. "TepemizdeDemokles'm kıba saüaıuyor" diyen Genel Başkan Re- cai Kutan, iktidan yüksek mahkemeye müdahale etmekle suçlarken Genel Baş- kan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, baş- savcuun istediği yönde karar alınırsa çok sayıda miUetvekilinin istifa edeceğini söy- ledi. Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğ- lu. esas hakkındaki görüşünde yalnız iki FP'linin milletvekilliğinin sona ermesini istemişti. Kutan. ara ya da erken seçim olasılığı- nı zayıflatan bu formülde iktidar partile- rinin etkili olduğunu ima etti. FP yöneticileri, davanın kapatılma ka- ranyla sonuçlanmasına karşı izleyecekle- ri yöntemlerin değerlendirmesini de yap- tılar. FP kurmaylan, ilk aşamada Meclis'i ara seçime zorlayacak kadar milletvekili- ni istifa ettireceklerini belirttıler. Milletvekillerinin istifasmm kabulü için 276 çoğunluk gerektiğine ve büyük olası- lıkla bu başvurudan sonuç alamayacakla- nna dikkat çeken FP'liler, ileriki aşama- da tüm grubun istifasının gündeme geleceğini, böylece hükümet çogun- luğunu istifaya zorlayacaklannı belirttiler. Kaynaktar pe$ke$ çekillyor Çapan, Türkiye'nin, neoliberallerin anladığı gibi, devletin üretimden elini çekip bankacılık sis- temi ve diğer "besleme" kanallanyla tüm parasal kaynaklan ayncalıklı bir azınlığa peşkeş çekerek ve bu sistemi pahalı ulus- lararası kredılerle sürek- li takviye ederek krizden çıkamayacağını söyledi. " Krizdençıkmamnyo- lu, ulusal kaynaklan top- hımsal eşitüğe dayah özendirtcibirsisteınlede- ğeriendirebikn, Türkiye halkının dinamizmini güçlü bir ekonomik gefiş- me manivelası olarak kul- lanabikn, kendi öz gücü- müzü temel alan yeni bir üretim altyapısmm ohış- turahnasındangecer" di- yen Çapan, Baykal'uı iz- lediği politikanın, CHP'yi, ülkenin bugün- kü koşullannda emekçi ve yoksul halk için seçe- nek olmaktan çıkarmayı amaçladığinı, halkımızın son umudunu da elınden almak isteyenlerin değir- menine su taşıdığmı an- lattı. Yenl parti tekke olmayacak Çapan, "Baykal, Tür- kiye halkuun, köklerini bu topraklann derinük- lerine satmış güçlü ve üretken bir halk olduğu- nu bilmefidir" dedi ve kurulacak olan sol parti- nin, tekke değil, farİdı fi- kirleri olan kişilerin as- gari müştereklerde bir- leştikleri, tabandan ör- gûtlenen bir sol parti ola- cagını söyledi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Semiha Koç bir anne. Kızı Çtğdem Diren Koç ölüm oru- cunda olduğu için ve cezaev- lerinde yaşananlar nedeniyle bir çare arayan analardandı. Şimdi cezaevinde. Eşini de tutukladıklan için arhk kızlannı ziyarete de gide- miyoriar. Cezaevinden yazıyor Semiha Koç: "Size uzun za- mandır yazmayı istiyordum, fakat tecride karşı mûcadele yûrûttûğûmûz, akşamlan da dinlenmeye vakit ayırdığımız için dışandayken vakit bula- mamıştım. Şimdi tutukluluğu- mun ikincigûnü. Birpazargü- nü size Bakırköy Kadın ve Ço- cuk Tutukevi'nden yazıyonım. Yasalarda varolan hakkımızı, aynı zamanda analık hakkımı- zı kullanarak 17 Mart Cumar- tesi günü çocuklanmızın içer- deki sesini duyurmak için ba- sın açıklaması yapmaya gittik. Galatasaray Lisesi'nin önün- de biz beş ana gözaltına alın- dık ve tutuklandık. Görüşme- leıin başlatılıp ölüm ooıcu ey- leminin bitmesini isterken ben de sürece dahil oldum ve sü- resiz açlık grevine başladım." Semiha Koç, daha sonra ölüm orucundaki kızı Çiğdem'i anlatıyor "Kızım 16 yaşında Cezaevinden însani Öyküler tutuklandı. Operasyon sürdü- ğü günlerde 8.5 yıl olan ceza- sı Yargıtay'ca onaylandı. ön- ce açlık grevindeydi, şimdi ölüm omcunda. Dunımu gi- derek ağıhaşıyor. 63 kilodan 46 kiloya düştü... Kızım birkaç gün sonra ölebilir. Ben ve eşim şu anda cezaevindeyiz. İki buçuk senedir çiçeğime dokunamadım, saçlannı ok- şayamadım. Son günlehnde hapiste olacağımdan görme hakkından da yoksunum. Yıl- lardır yoksullukla, yoksunluk- la, haksızlıklarla mûcadele ederken, çocuklanma çocuk- luklannı yaşatamadım, ağız dolusu gülemedim onlaha. Hele içerdeki kızım çocukken tutuklandığı için onunla hiçbir şey yaşayamadım. Kızım ölü- yor, ben onun ölmesini iste- mediğim için haksız yere tu- tuklandım. Beni kahreden de bu." Bir başka mektup ise Iz- mir'de bir avukattan. Avukat Öztem Durmaz ölüm orucun- daki Berna'yı anlatıyor: "Ber- na Ünsal Saygılı'yla Yeşilyurt Devlet Hastahanesi'nde avu- kat görüş odasında tanıştım. Dimdik bakan gözlerindeki sevgi dolu pınltıdan etkilen- memek mümkün değildi. Anadolu lisesi ve fen lisesin- den mezun olduktan sonra ODTÛ'de Endüstri Mühendis- liği'nde okumuştu Bema. Çok iyi derecede Ingilizce, Fran- sızca biliyor. Daha nelermibi- liyor, neler bilmiyor ki: Hayatı, dünyayı, en çok da insanlan tanıyor. Sevmeyi biliyor. 'Siz- leri çok seviyorum' derken sımsıcak koyuyor yüreğini masanın üstüne, hiç hesap- sız. Gözlerindeki sevecen par- laklık içini ısıtıyor insanın. To- kalaşırken sevgiyle tutuyoreli- mizi. Bazen moralimiz bozuk oluyor, bin türlü üzüntüden. Hemen anlıyor, başlıyor bize moral vermeye... Aylardır de- vam eden ölüm orucuna artık zohukla dayanıyor bedeni. Zorlukla geliyor görüş odası- na, masaya dayanmadan ko- nuşamıyor bizimle. Biryandan yudum yudum ıslatıyor boğa- zını pipetten damlacıklarla. Kuruyor konuşurken dili, ko- nuşmakta zorlanıyor... Ben, içim acıyarak uğurluyorum bu güzel gözleri. Dayanmakta zohanıyorum artık bu acıya. Oysa kaybetmek istemiyorum bu hayatın anlamını avuçlann- da taşıyan genç ve güzel ka- dını. Nefes almaktazortanıyo- nım." MetJn Turan'ı Bayrampa- şa'da 19 Aralık öncesi tutuklu ve mahkûmlarla görüşürken tanımıştım. Görüşmelerde ne söytendiğinin notlannıtutuyor- du. O zaman kısa kısa konuş- malanmız olmuştu. Operas- yon sonrası Edirne F Tıpi'ne nakledildiğini okumuştum. Metin, gözlerini kaybetmek üzere olduğunu yazıyor mek- tubunda: "Henüz Bayrampa- şa Cezaevi'ndeyken sürdür- düğüm açlık grevinde gözle- rimde kararma başlamıştı. lle- ri derecede bozuk olan gözle- rimde bu nedenle başlayan si- niryırtılması giderek ağırtaştı." Metin ameliyat edilmesi ge reken gözleri için dilekçeler vermiş. Hastaneye ameliyat için sevk edilmiş ama ameliya- tı yapılmamış, soruyor: "Ne- den sevkim çıkanldığı halde ameliyatım yaptınlmıyor? Sol gözüm ameliyatla kurtanlabi- lecekken sağ gözümde henüz başlamış kanamanın, körieş- menin önüne geçebilecekken neden hiçbir adım aülmıyor?" önümde mektuplar_ yığılı duruyor. ömegin Ufuk Ostûn, şeker hastası. Birtürlü diyet yiyeceklerini ve gerekli ilaçlan vermedikleri için ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Daha önce de babası gelip aynı dertleri an- latmıştı. Doğru dürüst bir adım atılmadığı anlaşılıyor. Kemal Şen, Merdan Özçetik,Yetiz Törkmen, Bülent Yıldınm, Şerife Anöz, Ahmet Özde- mir, Ali Nazik, Meiiha Yıklız, Deniz YaBı, Muharrem Genç, Naciye Önder çeşitlı cezaev- terinden yolladıklan mektuplar- da uygulamalan eleştiriyoriar, yaşadıklannı anlatıyoriar. Bu ülkenin gençlerinin bir kısmı cezaevlerinde ölüme doğru yol alıyorlar. ölümün çö- züm olduğunu kim söyleyebi- lirki! Ancak, bu işin çözümü de devletin yetkililerine ait. ölüm- leri seyrederek bir ülke yöneti- lebilir mi! GLOBALPOLİTtKÜLTlTl ERGtN YILDIZOĞLU Gündemde Yeni Bip Balkan Savaşı mı Var? - 1 • "Makedonya'daki Amavutlann ulusal haklaniçin mûcadele eden Ulusal Kurtuluş Ordusu, (UKO) ve UÇK savaşçılannın bölgedeki hareketlerine göz yuman (Tîme magazine) Sırp ordusunu silahtan anndınlmış, tampon bölgeye, güvenlik sağlamak üzere geri çağıran NATO, bölgede acaba neyap- mak istiyor?" diye soranlann kafasını kanştıracak başka veriler de var. The Observer'a göre ABD, UKO savaşçılannın, kontrolü altındaki silahtan anndınlmış bölgeden gelip geçmelerine göz yumuyor (18/03). The Ob- server yazısında dikkatli bir dil kullanıyor, ama baş- ka gözlemciler durumun NATO biriiklerinin, özel- likle ABD birliğinin tutumunun göz yummaktan öte özellikleri sergilediğine dikkat çektiler. Reuters, KFOR ABD bölümü sözcüsünün ağzın- dan özetle şunlan aktardı: "Siyah üniformalı adam- lann geldiğini gördük, binaya girip elbiselerini çı- kardılar, sitahlannıbıraktılar... Makineli tüfekleri ve roketatarian vardı... Sonra kente geldiler. Burada Debelde'de (ABD birliğinin üslendiği, Makedon- yaJKosova sının yakınlannda bir kasaba) biz sivil- lehe konuşuyor ve adamlan silahlan teslim etme- leri için ikna etmeye çalışıyonjz" (4 Mart). Diğer bir deyişle ABD güçleri UKO savaşçılannın nereden geldiğini, silahlan nereye bıraktığını ve nerede sak- landıklannı biliyor. Ama tutuklayıp etkisiz hale ge- tinniyor (adeta, yapmayın çocuklar ayıptır fılan de- mekle yetiniyor). Boşuna Makedonya Başbakanı Batı'yı "bölgede yeni bir Taliban yaratmakla" suç- lamadı (VVashington Post 19/03). Putin'e göre de "Amavut aynlıkçılan silahlandıranlar şimdi onlan denetleyemiyorlar" (The Guardian 20/03). SAS-CIA-UÇK-UKO UÇK-UKO ortak eylemleri başladığında sırada BBC'nin aktardıklan daha da ilginç: "Batı devlet- lerinin özel timleri, Yugoslavya 'da hükümet değiş- meden önce alınmış bir karar gereğince UÇK'yi hâlâ eğitmeye devam ediyorlardı" (29/01) (Sanı- nm, birilen Miloseviç'in gittiğini duymamış!). Yine BBC'ye göre Kimi KFOR personeli, UKO'nun si- lahtan anndınlmış bölgeye silah sokmasına göz yumuyordu (Aktaran: Emperors - clothes.com/ar- ticles) Londra'da çıkan Sunday Times'ın 18 Mart tarihli bir yazısına göre, UÇK savaşçılannı bizzat Ingiliz özel Timleri (SAS) eğitmiş. Sunday Tımes: 'Kosova savaşı sırasında UÇK ile bihikte olan Av- rupa özel timlerinden bir görevlinin söylediğine göre, halen Makedonya'ya silah ve insan akışını örgütleyen Bilal kod adlı şahıs eski bir UÇK ko- mutanı. Tetovo'ya saldınlann düzenlenmesineyar- dımcı olan şahıs da Adem Bayrami isimli eski bir UÇK görevlisi. Her ikisi de 1998-99 döneminde Ingiliz gizli servisi tarafindan kamplarda eğitilmiş" diyor. Sunday Tımes "Kedi torban kaçtı, Koso- va 'da ne olup bittiğini araştırma misyonu meğer- se gizli bir operasyonmuş" diye yazıyor. Benzer bir haberi, bu kez CIA ile ilgili olarak, The Observer aktardı. The Observer'a göre, görüşme yaptığı, KFOR bünyesindeki birçok Avrupalı aske- ri görevli, KFOR içindeki Amerikan güçlerini Ko- sova sınırian üzerinden gerçekleşen büyük bir in- san ve silah trafîğine bilerek göz yummakla suç- luyoriar. Bu suçlamalar ABD ve Avrupalı güçter arasında gerginliğe yol açıyormuş. Bir KFOR bö- lük komutanı The Observer'a şunlan söylemiş: "Miloseviç'i devirmek için, CIA'nın bölgede ken- di özel ordusuyla başıboş at koşturmasına izin ve- rildi. Miloseviç gitti, ama şimdi CIA kendi piç or- dusunu denetleyemiyor" ve ekliyor: "ABD'ninpo- litikası NATO bağlaşıklanyla hâlâ uyum halinde değil" (11/03). Ufak ve homojen devletier Peki ABD'nin, yukanda aktardığım gibi davran- masına hangi politik yaklaşım yol açabilir? Aslın- da çok kesin olarak ileri sürmek mümkün olmasa da bu konuda kimi ipuçlan, Dayton anlaşması ve Kosova düzenlemelerinin çözüm getirmediği için değiştirilmesi gerektiğini savunan bir eğilimin var- lığına işaret ediyor. Bu yeni durumun ilk işaretteri Thomas Friedman'ın 23 ve 26 Ocak New York Tımes yazılannda görüldü. Friedman karma etnik yapılı bir Bosna'da demokrasinin gelışmediğini, bölgedeki sınırlann "yumuşak" bir biçimde değiş- tirilmesi gerektiğini savundu. Daha sonra Institue of War and Peace Repor- ting, 223 sayılı (2/03/01) raporunda, Columbia Üni- versitesi'nde yapılan bir sempozyumda, katılan askeri görevliler ve politik bilimcilerin, Balkan ha- ritasının etnik olarak homojen devletier yaratacak biçimde yeniden çizilmesi gerektiğinde hemfikirol- duklannı aktardı. 25 Mart'ta New Yor< Times'ın yorum sayfasında çıkan VVolfgang Petritsch im- zalı "Bosna'yı terketmeyin" başlıklı yazı da bu ye- ni duruma ilişkin oluşmaya başlayan endişeleri di- le getiriyordu. Petritsch önce Bosna Savaşı stra- sında banş görüşmelerine katılan Lord Owen'ın "Bugün gerekli olan, 1878 Behin Kongresi'ne benzer bir biçimde, büyük güçler tarafırdan onay- lanmış ve desteklenen bir Balkanlar çapında bir çözümdür" sözlerini aktardı, sonra da dikkati IW- PR'nin raporunda adı geçen Columbia Üniversi- tesi sempozyumunun daha küçük ve te<-etnik kö- kene dayalı devletler kurma önerisine çekti. Büyük Kosova projesi ve bu kurulurken bölgerin yeniden bir kanşttnlması bu yaklaşımın ilk adıman olabilir mi? Olağanüstü kongre hazrlığı Kıytloy'da mııhıiefet yorgıyaguüyor * ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Ankara 12. Sulh Hukuk Mah- kemesi 'nin olaganüs- tü kongre yapmakla görevlendirdiği Kızı- lay Kayseri Şube Baş- kanı Alemdar Gûn- gör, Kızılay Genel Merkezi'nin 1 Ni- san'da yapacagını du- yurduğu olağan kong- reyi mahkemeye baş- vurarak iptal ettirecek- lerini söylec. Göngör, 14Nisan'da3. kez ola- ğanüstü korçreyi top- layacaklanr belirtti. Güngör, Fızılay "Yö- netim Kırulu'murı "yangmdanmal lcaç> n r groi" olaan kong- reyi toplamya çalaştı- ğmı öne sürrek KJZI- lay Genel Mrkezi ' n i r tamamen yöetimi ek geçirmek stedigin anlattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle