Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 MART 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Matrak
ûnce gazetelere sızdınldı:
"Beyaz Enerji operasyonunu
yürüten savcı, AB, IMF ve
Dûnya Bankası'ndan bilgi
istedi. Bu bir skandaldır."
Hemen sonra Başbakan
açıklama yaptı:
"Savcının IMF ve
Dûnya Bankası'ndan
bilgi istemesi ülkenin
saygınlığına gölge
düşürdü."
Ardından Adalet Bakanlığı
müfettişleri görevlendirildi,
savcı hakkında soruşturma
açıldı. Sonuç:
"Müfettişler, IMF ve Dûnya
Bankası'ndan bilgi isteyen
savcı hakkında disiplin
cezası verilmesini istediler."
Aynı günlerde, Dünya
Bankası Başkan Yardımcısı,
Devlet Bakanı yapıldı ve tam
yetkiyle donatılıp ülke
ekonomisinin başına
getirildi.
Kim ne derse desin, Türkiye
matrak bir ülke.
ISIK KANSl
Yollar yeni siyasi partide kesişiyorErdal Inönü, CHP'den istifa edip
çağdaşlığı ve cumhuriyetçiliği savunan
demeklerin toplantılanna katılmak üze-
re Almanya'ya uçtu. Gende birçok so-
ru işareti de bırakarak... Inönü'nün is-
tifası, yeni bir siyasi hareketin başlan-
gıcı olacak mı? CHP'ye yakın kaynak-
lar, bu konuda farklı yorumlar, senar-
yolar üretiyorlar. Bunlardan bir bölü-
münü özetleyelim:
- Inönü'nün istifası ile CHP'de kan
kaybı sürecek. Bu durumda, partiden
aynlmayı ıçlerine sındiremeyenler, son
gelişmelerden "vicdan azabı" duyarak
CHP içinde, lider olmasa bile parti yö-
netim kurullannı değiştirebilecek bir
muhalefet hareketi yaratabilirter belki.
Inönü'nün istifası bir meşale olabilir.
Eğer meşale tutuşturulamazsa, CHP
tümüyle "Baykal'ı tutanlarpartisi' olur
ve ilk virajda taklayı atar.
- Inönü, istifası ile CHP'nin önder
kadrosuna son bir uyanda bulundu,
avans verdi. Ders alınmazsa, CHP'nin
özlenen kitle partisi olma konumun-
dan uzaklaşacağına değindi. CHP üst
yönetimi, "Inönû de gitti, kurtulduk"
tavnnı sürdürdüğü an, yeni siyasi ha-
reket gündeme girecektir.
- Inönü'nün istifa mektubunda yer
alan "yeni bir siyasi harekete öncülük
yapmayacağı" yönündeki iletisinden,
CHP dışında bir partinin kurulmasına
sıcak bakmadığı anlamı çıkanlmama-
lı. Inönü'ye bu yöndeki baskılann sü-
receği yadsınmaz bir gerçek. Inönü,
Baykal ekibınden darbe yemiş ve bir öl-
çüde de adlan yıpranmış kimi isim ve
grupçuklan geri planda tutmayı hedef-
liyor olabilir.
Kendi alanlannda sola emek verme-
yi sürdüren, kamuoyunda tutulan, an-
cak günlük siyasetin harmanında ora-
dan oraya savrulmamış insanlan bir
kadro halinde işaret ederek "Işte, yo-
lunuza bunlarla devam edebilirsiniz" di-
yebilir. Böyle bir senaryoda Inönü, lider
değil, yol göstericidir.
- Son 6 aydır, gerek büyük kentler-
de, gerekse Anadolu'da yeni bir sol
oluşumu gerçekleştırmek amacıyia çe-
şitli gruplann bırbııiennden ayn ayn ça-
lışmayürüttüğü biliniyor. Inönü'nün is-
tifası, bu gruplann halkla iletişim kura-
bilen kitle partisinın temelinı atmak üze-
re tek bir çatı altında toplanmasına ze-
min hazırtayabilir, bunun ateşleyicisi
olabilir.
TBMM'deki partilerin, bugünkü yö-
netimi ile CHP'nin ve liderlerınin ka-
muoyunda destekyitirmesi; halkın "gü-
ven" duygusunu tazeleyecek seçeniek-
ler üretilmesi zorunluluğunu ortaya ko-
yuyor. 'CHP'li küskünleri" bir araya ge-
tirmekten çok; gerek CHP'den, gerek
DSP'den -ömeğın Zekeriya Temizet'in
adından da sıkça söz ediliyor-, gerek-
se ekonomik bunalımla birlikte hareket-
lenmiş kitle örgütlerinden gelecek olan-
laria pekiştırilmiş bir siyasi güç odağı-
nın oluşturulması kaçınılmaz bir süreç
gibi gözüküyor. ,
Kemal Derviş'in adı İlk kez ne
zaman duyuldu? Başbakan Bütent
Ecevit ve eşi ABD Büyükekptsi ile ye-
mek yedikten sonra...
Kemal Derviş, ne zaman bakan
atandı? Yıllardır yaşadığı ABD'den
döndükten sonra... Kemal Derviş,
"ulusal" diye tanıtılmak istenen, hal-
kın çıkarlarına aykırı programı ne
zaman açıkladı? ABD'ye gidip bu ül-
kenin yetkiliteri ile görüş alışverişi
yaptıktan sonra...
Bu verileri üst üste koyunca, ABD
Desteksiz destek
Büyükelçisi Pearson'ın, iktidar or-
taklanndan Kemal Derviş'e destek
verip vermediklerini öğrenmeye ça-
lışmasına tepki göstermek ne kadar
anlamsızsa, Kemal Derviş için dile
getirilen "sömürgevalisigibi" yak\ş-
tırmasına iktidardakilerin alınganlık
göstermesi de o kadar yersiz.
Hem yönetim yeteneğini yitirmiş-
ler, Derviş programına "destek" ver-
se ne olacak, vermese ne olacak?
Aslolan halkın destek verip verme-
diöi değil mi?
önceki gün Türk-lş salonu tıklım
tıklımdı. Anadolu'nun tütün ekiten yö-
relerinden gelen binlerce kişinin
temsilcisi muhtar, köylü ve işçiler
TEKEL'in özelleştirilmesi"r\e karşı
çıktılar. Sındırgı'dan, Savaştepe'den,
Bafra'dan, Menderes'ten, Izmir'den,
Adıyaman'dan, Köprübaşı'ndan, Kı-
nık'tan, Akhisar'dan gelen çrftçile-
rin öfkeleri burnundaydı, düşünce-
leri de taşıdıklan pankartlarda:
"IMF, bizi bize bırak!"
Derviş'in programında ifk sıralar-
da yer alan öneri ise TEKEL'in öze/-
leştirilmesi."
Toplantıya katılan milletvekilleri
de tanık oldu ki halk tersini düşü-
nüyor. Halk, desteksiz atışlara ku-
lak asmıyor, Derviş'in programına
destek vermiyor.
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Sosyal güvenlik kunımları ve
en yüksek aylıkları
5 Temmuz 2000 günlü Resmi Gazete'nin "mükerrer"
sayısında yayımlanan Hükümet Programı'nda yer alan
"Sosyal Sigorta Programlarının Kapsadığı Nüfus"
başhklı Tablo 22'dekı (sayfa 131) 1999 yılı verilerine gö-
re, Tûrkiye'de sosyal gûvenlik kurumlanna prim ya da
kesenek ödeyenler (aktif sigortalılar, isteğe bağlı sigorta-
hlar) 12 milyon 215 bin, sosyal gûvenlik kurumlanndan
aylık alaıilar (rrtaiullük; yaşhlık, emeklilik, dul ve yetim
aylığı) 5 milyon 645 bin, aktif sigortalılarla, aylık alanla-
ra bağımlı olanlann (eş, çocuk, ana ve baba) sayısı ise 41
milyon 152 bin kişidir.
Bu verilere göre, her prim ödeyen sigortalıya 4 (3.83)
bağımlı kişi düşmektedir.
Emekli aylıklan çeşitli sosyal gûvenlik kurumlannca
ödenmektedir. Bu kurumlar (1) T.C. Emekli Sandığı, (2)
Sosyal Sigortalar Kurumu, (3) Bağ-Kur ve (4) Özel San-
dıklardır (Sosyal Sigortalar Yasası'nın geçici 20. madde-
sine göre kurulmuş).
1999 YILI SOSYAL GÛVENLİK
KURUMLARININ KAPSADIĞI NÜFUS
Kurumlar
Aktif Sıgortalar
Aylık Alanlar
Bağımlılar
Toplam
Emekli
Sancfağı
2.118.000
1.257.000
5.059.000
8.434.000
SSK
6.953.000
3.149.000
26266.000
36.368.000
Bağ-Kur
3.065.000
1.180.000
9.632 000
11877.000
Ozel
Sandık
79.000
59.000
195.000
333.000
Toptam
12.215.000
5.645.000
41152.000
59.011000
Sosyal gûvenlik kurumlannca ödenen en yüksek
emekli aylıklan bugun için 445 milyon lira ile 242 mil-
yon lira arasındadır. (1) T.C. Emekli Sandığı: Bu kurum-
da genel statüde yer alanlara ödenen en yüksek emekli
aylığı yüzde 100 aylık oranı üzerinden, 445 milyon lira-
dır. Bu aylık, Sağlık Hizmetleri Sınıfından Hekim, Ecza-
cı, Biyologlar ile, Teknik Hizmetlerden Mühendis ve Mi-
marlara, 50 yıl çalıştıktan sonra 1. derece 4. kademeden
emekli olabilenlere verilmektedir.
(2) SSK: Bu kurumca ödenen en yüksek emekli aylığı
yüzde 85 oran üzerinden, 242 milyon 562 bin liradır. Bu
aylık en az 38 yıl çalıştıktan sonra, en yüksek dereceden
(Ust Gösterge tablosu 1. derece 10. kademe) emekli
olanlara ödenmektedir.
(3) Bağ-Kur: Bağ-Kur'un ödediği en yüksek aylık
yüzde 90 aylık oranı üzerinden 362 milyon liradır. Bu ay-
lığı alabilmek için, 45 yıl çalışıp 24. basamaktan emekli
olmak gerekmektedir. <• . - -$ --. . . - . _ . -
ARAUK1999 - MART 2001 DÖNEMİ
EN YÜKSEK EMEKÜ AYUKLARI
Aytar
Aral* 1999
Ocak2000
Şubat2000
Mart2000
Nısvi2000
Mayis20O0
Haaran2000
Temmuz 2000
Ağustos2000
Eylül 2000
Ekım 2000
Kasım2000
Aralık2000
Ocak2001
Şubat2001
Mart2001
(1) EMEKÜ SANDtĞJ
Artş
%0.00
%15.00
%0.00
%0.00
%0.00
%0.00
%0.00
%14.20
%0.00
%0.00
%0.00
%0.00
%0.00
%15.80
%0.00
%0.00
AyWt(Tl)
292.400.000
336.389.500
336.389.500
336.389.500
336.389.500
336.389.500
336.389.500
384.292.000
384.292.000
384.292.000
384.292.000
384.292.000
384.292.000
445.008.000
445.008.000
445.008.000
B
Artş
%0.00
%5.90
%4.90
%3.70
%2.90
%2.30
%2.20
%0.70
%220
%22Q
%3.10
%3.t0
%3.70
%2.50
%2.50
%1.80
SSK
AyMcfTL)
159.475.000
168.607.315
176.639263
183.001.386
188.172.416
192.392.612
196.521.967
197.864.791
202.114.636
206.457.978
212.712.786
219.161.492
227.095.937
232.657.111
238.356.288
242.562282
(3) BAĞ-KUR
Artş
%0.00
%5.90
%4.90
%3.70
%2.90
%2.30
%2.20
%0.70
%220
%2.20
%3.10
%3.10
%3.70
%2.50
%2.50
961.80
AyttfTl)
237.348.000
251.086.032
263.168.748
272.739.491
280.518.436
286.866.861
293.078.931
295.098.984
301.492.162
308.025.989
317.435.295
327.136.289
339.073.832
347.443.773
356.017.368
362.344.680
Bugün ödenen en yüksek emekli aylıkları 240 ile 440
ABD Dolan düzeyindedir. x
Türkiye toprakları
nereye?
Kurtuluş bulundu: Hazine arazile-
ri satışa çıkanlacak.
Harita ve Kadastro Mühendisleri
Odası Genel Başkanı Hüseyin Ülkû,
Hazine arazılerinın başına gelecekle-
ri sıralıyor:
- Köylünün borçlannı ödeyemedi-
ği için elindeki arazinin haczedildiği
bir dönemde, kentlinin yiyecek ekmek
aradığı bu ekonomik krizde Hazine
arazilerinin satışa çıkanlmasının an-
lamı çok açık ve arazileri kimin ala-
cağı da belli.
- 34 ülkede 3 bin 550 oftsi ve 57
bin çalışanı ile faaliyet gösteren
"Re/max" adlı şirket, 1997 sonunda
geldiği Tûrkiye'de franchise ofıs sa-
yısını 64'e yükseltti. Re/max Türkiye
Ofisi'nin gösterdiği bu hızlı büyüme-
yi kutlamak üzere düzenlenen basın
toplantısı için Türkiye'ye gelen Jes-
person, Tûrkiye'de gayrimenkul sek-
törünün geleceğinin çok parlak ve
"Türkiye'dekigayrimenkulün diğerül-
kelerie karşılaştmldığında kelepir" ol-
duğunu belirtti.
- Maliye Bakanlığı Hesap Uzman-
lan Kurutu'nun raporunda, 1991 'de sa-
dece iki daire ve bir dükkânı bulunan
kumarhaneler kralı Ömer Lütfi To-
pal'ın, 1996 yılına kadar geçen süre-
de 1000 gayrimenkule sahip olduğu
belirlenmişti. Kara paranın başta gay-
rimenkulle uğraşan şırketler olmak
üzere, çeşitli ön şirkeöer kurularak, fon-
lann bu legal şırketlerin kazançlann-
dan elde edildiğı gibi gösterilmesi so-
nucu aklandığını sadece biz değil,
eski Merkez Bankası Başkanı Yaman
Törüner de söylüyor. Hüseyin Ülkü,
sözünü şöyle bağlıyor: "Hazine ara-
zilerinin satışını; hortumcu, vurguncu,
soyguncu kesimin lehine yapılan bir
işlem oiarak değerlendirmekgerekiyor.
Art, Türkiye topraklannınyabancı ser-
mayeye teslımı diye..."
HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ igulgec@yahoo.com
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behhak@turk.net
e ı- ; . ,,
BULUT BEBEK NURAYÇİFTÇI bulutbebek@hotmail.com
Karamız
kûcûlünce
% • . • - • • • \ *
H A R B İ SEMtH POROY semlhporoy@yahoo.com
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 19Mart
LMNGSTONEİIN AFRİKA'DAKİ KESİFLERİ..
1913'TB 8U6İİU, ÛMLÜ KAÇİf VE HEKİM CMV/P UV*l6STOHe (LIVIM6-
STrN), İSKOÇYA'DA PO6MUÇTU.28 VAÇIH&A, MİCyONER OUUtAK.
6İTTİĞİ ATKtKA'PA BteÇOie SEZİ yHPAN LtvrNISSrOAtC, KE?İFC£-
BU KtTANIN COĞMPYAStMA YEKIİ ADLAIZ
HZ&IGACAtenR. GENEL OLARAK EKvAVDKuN
GÜNEYIN&& KAUAN BÎLİNMEYEN YEKLBKİ;
vtcroeı* ÇAVLAUIW, ZAASBSZİ MEn&i'M^Nm-
SA SÖLÜ VE ÇEtfKESİNİ İLK GÖREN AVÜUPA-
UYPf. BAT( DÜhlYASt, &İR A&* HAShR ALAMA-
P/Ğf LIVfNGSTONE't 8ULMA ÇAgASf GÖSreg-
MiÇ, AMERİKALt BfK GAZETECİ OLAN
THNLEYCSTAMLiyNİN UZUN
187i YILtMPA SDMUC VEGMlÇTİ. S7MMLEY
İLE LtVINGSTOHE'rN k &
GÖRÜŞ
DOGAN HASOL
Kavgaların Suçlusu Bulundu
Geçen ay yurtiçinde siyasal alanda pek çok çal-
kantılı olay vardı; en önemlileri de kavgaya daya-
nıyordu. Birinci kavga, Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi'nde oldu ve sonucunda bir milletvekili Meclis
çatısı altında yaşamını yitirdi. Ikinci olay ise Çan-
kaya'da Cumhurbaşkanhğı Köşkü'nde düzenle-
nen Milli Gûvenlik Kurulu toplantısında Cumhur-
başkanı ile hükümet üyeleri arasında oldu. Bu ikin-
ci olayın yalnızca siyasal çalkantılara değil, fakat
ülke çapında ne denli büyük ekonomik sarsıntıla-
ra neden olduğunu hep birlikte yaşadık.
TBMM'deki kavga olayından sonra kimi millet-
vekilleri, Meclis ana salonunun mimarisinin olay-
ların gelişmesinde etkin olduğunu ileri sürdüler.
Örneğin, Başbakan Bülent Ecevit'in söyledikleri
çok ilginçti: "Olay gecesi, TBMM Başkanı'nın da-
vetlisi oiarakevdeydik, gözümüzde Meclis TV'dey-
di. Baktık ki hava gergin, erken aynldık. DYP ve kıs-
men FP'liler kürsüyü, başkanlık divanını muhasara
altına alıyordu. Meclis'e gittiğimde durum daha da
vahim hale gelmişti. Muhalefet kürsüyü kullanıla-
maz hale getirmişti. Bu beni çok kaygılandırdı. Keş-
ke bu genel kurul salonu böyle yapılmasaydı diye
düşündûm. Çünkü, eski halinde genel kurulda kür-
süye dokunulamazdı, başkanlık divanına erişile-
mezdi. Fakat şimdi her şey ayak altında. Çokyan-
lış bir mimari oldu." (1)
Salonun mimarisine ilişkin başka iddialarda var-
dı. Koltuklann kırmızı renginin milletvekillerini tah-
rik ettiği ve kavgalann buradan kaynaklandığı. yi-
ne Meclis çevrelerinde dile getirildi. Meclis salonun-
daki düzenlemeyi yapmış olan mimarlardan llha-
mi Ural'ın bunlara yanıtı da ilginçti. Ural, "Koltuk-
lar kırmızı diyohar. Ansikpoledilerde bu renk turun-
cu diye tanımlanmıştır. Kırmızı Türk bayrağında var,
MHP'nin bayrağında var. Boğa güreşi mi yapıyo-
ruz? Kırmızı renk saldırganlıkyapıyonvuş. O zaman
MHP de bayrağından çıkarsın" diyordu. Vekillerin
kavgacı olduğunu, kavgalann da buradan kaynak-
landığını öne süren Ural'a göre "Kürsüyü yukan
çekseniz, bu seferde merdivenleri tırmanır, başka-
nı yumruklar, uzaktan silahla ateş ederler d\. (2)
Tartışmalar gerçekten ilginçti. Meclis'teki olay
sonrasında "mimariık" gündeme geliyordu, amayi-
ne suçlanarak. Vekillere göre, kavga eden millet-
vekilleri belki biraz kusuriuydular ama asıl suçlu bu-
lunmuştu(l): Başkanlık divanı ve konuşmacı kürsü-
lerini, milletvekillerinin kolay erişemeyecekleri bir
yükseklikte düzenlemeyen, koltuklann rengini tu-
runcu oiarak seçen mimarlar...
Daha sonraki günlerde meydana gelen Milli Gû-
venlik Kurulu toplantısındaki kavga, daha çok söz-
de kalmıştı; eylem yalnızca, bir anayasa kitapçığı-
nın atılması vetoplantı salonunun Başbakan ve ba-
kanlarca terk edilmesiyle sınırlı kalmıştı. Olayda
eylem sınırlı kaldığı için bu kez mimarlar pek akla
gelmedi; böylece de suçlanmaktan kurtuldular.
Binalann işlevlerinin tanımlanmasında, kapsa-
mının belirienmesinde mimarlar kadar, hatta onlar-
dan çok. mal sahiplerine, işverenlere görev düşer.
Işveren oiarak TBMM Başkanlığı, salonun yeniden
düzenlenmesine esas olacak yanşma şartname-
sinde, sonra da birinciliği kazanan mimarlarla ya-
pılan sözleşmede ve ihtiyaç programlannda işlev-
sel gereksinmeleri tam oiarak belirlemeliydi. Örne-
ğin, "Milletvekillerimiz kolay öfkeleniher, renkler
ona göre seçilmeli, kürsü kavgalardan etkilenme-
yecek biryere yerieştirilmeli" gibi. Haa bir de silah
konusu var. Vekillerimiz TBMM Genel Kurul Salo-
nu'nda bile silah taşımaktan vazgeçmiyorlarmış. Hal
böyleyken, zamanın ABD Başkanı Clinton'ın An-
kara ziyaretinde Meclis'te konuştuğu oturuma,
Clinton'ın ABD'lı koruma görevlileri silahlı milletve-
killerini sokmamışlar. Demek ki mimarlann, olası si-
lahlı eylemlere karşı da tasanmlannda önlem alma-
lan gerekiyor. Görevleri ülkede demokrasiyi, ban-
şı, huzuru sağlamak olan yöneticilerimiz, siyasile-
rimiz, öfkelerini ve çatışma kültürünü bir yana bı-
rakamadıklanna göre acaba ileriye dönük oiarak,
Meclis'in yanı sıra Çankaya'da MGK'nin toplandı-
ğı salonda da bu anlamda mimari önlemler alın-
ması gerekecek mi?
Bizim artık yaşımız geçiyor, ama bütün bu olup
bitenler, genç mimarlara bir tasanmın nasıl ele alı-
nacağı konusunda ders oluşturmalı(!).
(1) Ecevit'le röportaj, Cumhuriyetgazetesi, 3 Şubat
2001
(2) Miliiyet gazetesi, 13 Şubat 2001
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8
1/Osmanlısa- H
rayınm sınır-
lan içinde yal- ^
nız padişahla 3
yakınlanna 4
aynlmış bah- _
çe ve bostan-
lar. 2/ Piyan- 6
godaenküçük 7
ikramiye... 11- g
gi eki. 3/ Ser-
gen... Zekâ ^
geriliğinin ileri şekli.
4/Bir duvann başmı 1
ya da iki duvann kö- 2
şesini oluşturan göm- 3
meayak... Ender, sey- 4
rek. 5/ Sümerlerde 5
sağlık tannçası... g
Türk müziğinde bir 7
makam. 6/Yapılarda g
dolgu maddesi ola- g
rak kullanılan delik-
li tuğla. II Gelir... Bir nota. 8/ Eskiden lise dere-
cesindeki okullara verilen ad... Sazı kurmaya ya-
rayan burgu. 9/ Asıl, esas, doğru.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Maddi şeylere değer vermediği için giyim ku-
şamına özen göstermeyen derbeder kimse. II Gü-
ney Anadolu'da bir dağ... Bir nota. 3/ Pornogra-
fi filmlerinden daha erotik filmler için kullanı-
lan sözcük... Kullanma süresi. 4/ Brezilya'nm
plaka işareti... Bir denız teknesinin başka bir tek-
neye ya da iskeleye yanını vererek yanaşması. 5/
Gelecek... " — Delon": Fransız aktör. 6/ Doğru
yolu arama, doğru yola girme. II Anlama yete-
neği... Bir bağlaç. 8/ Yankı... Bir tür erkek deve.
9/ Anlaşma, uyuşma.