Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 2001 PAZARTESİ
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected]
ARADAftİR
GÖR ÖZDEN
ii denetlemelidir.
ödevler ve sorumlulukla-
nn dençjNçndiğirti; çoğulcu, katılımcı, kurallar ve
kurumlar düzeni olan demokrasinin belirgin ni-
teliklerinden biri, öğesi sayılacak özelliği dene-
timle saydamlığın ve uygunluğun sağlanmasıdır.
Yürütme erkinin ilgili her alanda yönetim işlevi ola-
rak karşımıza çıkan işlem ve eylemleri, geniş an-
lamda ülke sorunlannı çözme yükümlülüğü, "s/-
yasa" dediğimiz yol, yöntem kurumunda topla-
nır. Demokrasilerde siyasal partilerin seçimlerie
giriştikleri yanş, birtür beceri ustalığıdır. Bunu sa-
nat türünde algılayarak kotaımaya çaltşanlar, du-
yarlık, özen ve özveriyle başarıya koşariar. Kişi-
sel ya da partizan amaçla davrananlar sonunda
aldandıklannı, bağışlanmadıklannı, kınandıklan-
nı görürier.
Demokrasi, birahlak disiplinidir, terbiyedir, öğ-
retidir. Baştboşluk, sınırsızlık ve ölçüsüzlük de-
ğildir. Herkesin aklına estiği gibi konuşup yazma-
sı sanılarak hak ve özgüriükleri kötüye kullanma
ortamı bilinmemelidir. Halkın yaranna haJk yöne-
timi her kurumun ve her göreviinin görev ve yet-
kilerini gereğince kullanıp kullanmadığını denet-
lemekle gerçekleşir. Demokrasi eğitimi ve bilin-
ci, biryaşam biçimi olan insanca yaşam ortamı-
nın korunmasını ve güçlendirilmesini gefektirir. Bu-
nu sağlamanın hukuksal yolu da denetimdir. De-
netim, demokrasinin güvencesidir.
Ülkemizde değişik denetim organları vardır.
Nerdeyse her yasal birimin denetimle görevli ki-
şi ve kurullan bulunmaktadır. Müfettişler, denet-
çiler, teftiş kurullan, denetleme kurullan. Yerelve
genel yönetimin bu olanaklannın üst düzeyini, ba-
kanlıklann teftiş kurullan ile Başbakanlık Teftiş Ku-
rulu, belli görevleri olan Başbakanlık Yüksek De-
netleme Kurulu, daha sonra da Devlet Denetle-
me Kurulu oluşturur. Askerlerin, polislerin, yar-
gıç ve cumhuriyet savcılarının denetimi de ge-
nel düzen içerisindedir. Bankalaıia ilgili denetim
de özel kurulunca yerine getirilmektedir. Yasala-
nn verdiği görevi asker, sivil kim yerine getirirse
getirsin, alınmadan, gocunmadan, hepsinin dev-
let (ülke ve ulus) adtna yapıldığı bilinerek yarar-
lanmak, kolaylık sağlayıp yardım ederek.katkı-
da bulunmak gerekir. TBMM'nin özgün denetim
yollan ayndır, mahkemeler ve Yüce Divan yargı-
sı'sondur. Denetim, halka hesap vermedir, öbür
dünyaya bırakmak değil.
Eğitimi Yücelten Bakan: Hasan Âli Yücel
MllStafa G A Z A L C I Eğit-Der Genel Başkanı CHP PM Üyesi
1
938-1946 yıllan arasında
Milli Eğitim Bakanlığı ya-
pan, bu dönemde eğitim-
de, özekinde (kûltürde) ge-
tirdiği atılımlarla Türk ulu-
suna bir aydınlanma yaşa-
tan Hasan Âli Yücel, aramızdan ay-
nlalı 40 yıl oldu.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim
ve Kûltür Örgütü (UNESCO), bu bü-
yük aydınlanmacının doğumunun
100. yıb nedeniyle 1997 yılını Hasan
Âli Yücel Yılı olarak duyurmuştu.
Bu nedenle daha önceki yıllarda yal-
nız öğretmen kuruluşlan Yücel'i anar-
ken o yıl kimi üniversiteler ve Milli
Eğitim Bakanlığı da anmalara katıl-
dı. Kültür Bakanlığı, TBMM, Yü-
cel'in konuşmalannı kitaplaştırdı.
Bu yıl da çeşitli etkinlikler yapılı-
yor. Bildiğimiz kadanyla Köy Ensti-
tüsü ve Çağdaş Eğitim Vakfi yöneti-
cileri, Yücel'in memleketi Giresun'da
Milli Eğitim Müdürlüğü ile işbirliği
içinde üç yerde toplantı yaptı. Ayn-
ca Ankara'da MEB ve ODTÜ birer
toplantı yapıyor. Yine aynca bugün,
Yücel mezan başında anıhyor.
Devlet içinde çetelerin kuruldu-
ğunun mahkeme karanyla saptan-
dığı, tarikatlann cirit attığı, eğiti-
min ticarete döndüğü günümüzde ya-
zar, düşünür, devlet adamı Yücel, da-
ha geniş kesimlere, genç kuşaklara
anlatılmahdır.
Balkan Savaşı acısı. Çanakkale,
Ulusal Kıırtuluş Savaşı utkusu, laik
Cumhunyetin kuruluşu, Atatürk'ün
önderliğinde çağdaş bir ülke olmak
için yapılan devrimler, Hasan Âli
Yücel'in çocukluğunda, gençliğin-
de, öğretmenlik ve yöneticilik döne-
mınde geçen büyük toplumsal olay-
lardır. Aslında onun yaşamöyküsü
Osmanlı'dan Cumhuriyete geçişin
öyküsüdür. Milli Eğitim Bakanlığı
dönemindeki unutulmaz atılımlar
da Atatürk'ten sonra Cumhunyetin
en parlak dönemidir. Onun, bakan-
lıktan aynlmasıyla başlayan laiklik-
ten ve ögretim birlığinden verilen
ödünler, Köy Enstitülerinin kapanı-
şı, ırkçı ve dinci saldınlar ise bir kar-
şıdevrimin öyküsüdür.
Yaşamından kesitier: 17 Arahk
1897 doğum, 1901 ne okuduğunu
anlamadan Arapça metinlerin ezber-
letildiği Yolgeçen Mahalle Mektebi.
1906 Mekteb-i Osmaniye (Şimdiki il-
köğretim okulu). 1912 Vefa Idadisi
(lise, ortaöğretim) tarihleri. Aynı yıl-
lar Balkan Savaşı, Çanakkale Sava-
şı. Lise sondayken çıkan Birinci Dün-
ya Savaşı ve üç buçuk yıl askerlik ve
öğrenime ara verme. 1918 önce hu-
kuk fakühesi öğrenciliği, orada bir öğ-
retim üyesiyle tartışmadan sonra ede-
biyat fakültesınin felsefe bölümü öğ-
renciliği (Darülmuallimin-i Âliye.
Üniversite) Yahya Kemal, Ahmet
Hamdi Tanpınar gibi dönemin ünlü
sanatçılanyla dostluk... 23 Aralık
1919 Sultanahmet Mitingi'ne katıl-
ma. 16 Mart 1920 Istanbul'un ışgal
edilmesi. 1922 Refıka (Hannn) ile
evlilik. Aym yıl Izmir Erkek Mual-
lim Mektebi'nde Türkçe ve edebi-
yat öğretmenliği. 3 Şubat 1923 îz-
mir'de Gazi Mustafa Kemal'le ilk
karşılaşma. Ona eğitimde ikilik, med-
reseler ne olacak diye sorması, 1924-
27 çeşitli okullarda edebiyat ve fel-
sefe öğretmenliği. 1923 Felsefe Elif-
bası kitabının yazılması. 3 Mart 1924
Öğretim Birliği Yasası'nın çıkanl-
ması, 1926-29 Hasan Âli'nin çok
sevdığı Mustafa Necati'nin Milli Eği-
tim Bakanlığı. 1927 müfettişliğe yük-
selme. 1930 Mustafa Kemal'le bir-
likte ülke gezisi. Mustafa Kemal'in
Hasan Âli'yi görür görmez bana lz-
mir'de medreseleri soran eğitimci de-
ğil misin diye sorması. 1932 Türk
Dili Tetkik Cemiyeti Etimoloji Ko-
lu Başkanlığı. Aynı yılın sonuna doğ-
ru Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlü-
ğü'ne, 1933 Ortaöğretim Genel Mü-
dürlüğü'neatanma. 1 Mart 1935 CHP
lzmir Milletvekilliği.
28 Aralık 1938'de 7 yıl, 7 ay, 7 gün
sürecek Milli Eğitim Bakanlığı 'na
başlaması. 1939 On Yılhk Yayrnı Ser-
gisi, Birinci Milli Eğitim Şûrası, Bi-
rinci Devlet Resim ve Heykel Sergi-
si. 1940 NuruDah Ataç, Sabahattin
Eyuboğlu, Vedat GünyoL, Sabahattin
Ali, Enver Ziya Karal gibi ünlülerin
çalıştığı 496 dünya başyapıtını Türk-
çeye kazandıran Tercüme Bürosu'nun
çalışmalara başlaması. 1941 ansik-
lopedi ve dergi çıkarma seferberliği.
17 Nisan 1940 Köy Enstitüleri Yasa-
sı'nın TBMM'den çıkanbnası. Bü-
yük eğitimci, tlköğretim Genel Mü-
dürü lsmail Hakkı Tonguç'la birlikte
1946'ya kadar 16 bin 400 öğretmen,
7 bin 300 sağlık memuru, 87 bin 756
eğitmen yetiştiren dünyaya örnek Köy
Enstitüleri uygulaması. Yine 1949
Ankara Devlet Konservatuvan'nın
kurulması. 1941 Birinci Coğrafya
Kongresi'nitoplama,Mesleki ve Tek-
nik Öğretim Müsteşarhğı'nın kurul-
ması. Dilde özleştirme çalışmalan.
1944 Eski Eserler ve Müzeler Genel
Müdürlüğü'nün kurulması. 1945
Londra'da yapılan UNESCO toplan-
nsında Türİriye'yi temsü etmesi. 1946
Beden Eğitimi ve Spor Şûrası'nın
toplanması. Yine aynı yıl Üniversite-
ler Yasası'nın çıkanlması. 5 Ağustos
1946 Milli Eğitim Bakanlığı'ndan
aynlması...
1946-50 Ulus'ta, 1952 Cumhuri-
yet'teyazarhğı, 1947KenanÖner'le
davalaşma. Irkçılann dava nedeniy-
le Yücel'e saldınlan. Birkaç kişi dı-"
şında yalnız bırakılma, çekilen mad-
di ve manevi acılar, 1949'da davayı
kazanma. Yeni yapıtlann yayımı.
1956 Iş Bankası yaym işleri yöneti-
ciliği. 27 Mayıs 1960 devrimiyle ye-
şeren umut. 27 Mayıs Devrimi'nden
bir ay sonra çok sevdiği arkadaşı
Tonguç'un ölümü... Kurucu Meclis
listesinde adının çıkmaması, 25 Şu-
bat 1961 UNESCO Yönetim Kuru-
lu toplantısına katıhnası. Rönesans
ve Hümanizma konulu bir toplantı
için hazırhk yapmaktayken 26 Şu-
bat 1961 'de gelen ölüm (1).
Sonuç: Büyük eğitimci, M. Rauf
İnan, 1995'te Eğit-Der Yayınla-
n'ndan çıkardığı Hasan Âli Yücel'le
ilgili kitabın adını "Atatürkçü Des-
tansal Milli Eğitim Bakaru" koy-
muştu. Gerçekten de yukanda yap-
tığı işlerin yahıızca bir bölümünün
başlıklannı yazdığmıız bu büyük in-
san. destansal işler yapmıştır.
Elbette bu işleri yalnız başına yap-
mamıştır. Siyasal ortam ve siyasal
destek (Ismet Inönü) kendinden ön-
ce yapılanlar, arkadaşlan, kurduğu
kadrolar, öğretmenler, yöneticiler, bi-
lim ve yazın adamlan büyük başan-
daki etmenlerdir. Zaten onun büyük-
lüğü de orada değil mi? Işi yapan ki-
şileri, gerçek ustalan bulması, onlar-
la çalışması. Kendinden önce yapılan
iyi işlere sahip çıkması, iyi kişileri
görevde tutması.
îlköğretim Genel Müdüriüğü'nde
lsmail Hakkı Tonguç'u, Teknik Öğ-
retim Müsteşarhğı'nda RüştüUzeTi,
Talim Terbıye Kurulu'nda seçkın egı-
timcileri, Tercüme Bürosu'nda ünlü
yazarlan bulup onlarla çahşması, onun
büyüklüğü değil mi?
Kültür Bakanı Sayın tstemihan
Taby'ın girişmi ile NâznnHikmet'ın
yurttaşlıktan çıkanlmasına ilişkin
1951 tarihli Bakanlar Kurulu kara-
nnm geri alınmasına ilişkin hazır-
lanan kararnameyi MHP'li bakan-
lar imzalamadı. tki bakan kamu-
oyuna Nâzım'ı, sanatını kötüleyen
açıklamalaryaptılar. Bunlar yaşanır-
ken Hasan Âli Yücel'in Nâzım Hik-
met'le ve işin ustasmı bulmakla il-
gili iki davranışını düşündüm.
Birini Yücel'in sevgili kızı Canaı
Yücel Eronat anlattı: Tosca'nın ope-
rası çevrilecektir. Bu işi cezaevinde
yatan Nâzun Hikmet'in yapabilece-
ğini söylerler. En iyinin peşinde olan
Yücel, Ferit Alnar'ı da araya soka-
rak Nâzım'a bu çeviriyi yaptınr.
tkınci olaya arkadaşım KemalAn*-
dol'un babası Zihni Anadol tanık ol-
muştur: Yıl 1944. Tobtoy'un Savaş ve
Banş adlı romam Ruscadan çevrile-
cektir. Çeviri Ankara Soğukkuyu As-
keri Cezaevi'nde yatan Zdd Başti-
mar'a verilir. Zihni Anadol, hücre ar-
kadaşı olarak düzeltmelere yardıma
olur. Ancak romanın daha iyi çevril-
mesi için Nâzım Hikmet'in de gör-
mesinin iyi olacağı söylenir. Hasan ÂK
Yücel'in araya girmesiyle Zeki Baş-
tımar'a üç günlük özel izin alınır. Bur-
sa'da yatan Nâzım Hikmet'in yanına
gönderilir. Orada romanın çevirisi
üzerine birlikte çahşırlar (2).
Hasan Âli Yücel, bakanlık yaptığı
dönemde kadrosuyla birlikte eğitim,
özekin hizmetlerini ikiye katladı. Eği-
timin niteliğini yüceltti. 0,18 Ağus-
tos 1944 tarihli 'Ülkümüzün Yolca-
luğu' adlı yazıda şöyle demişti:
tt
Ne için yaşadığmnzı bilmek. Ne
aManmak, ne aldatmak. Gözû pek,
yüreğiyıımıışak olmak. Doğruyu ku-
şun ötmesi gibi sıkmüsız söytey^bfl-
mek. tnanmayardan inandnmak.
Her zaman içimden hecdediğiın
bu gerçek kurallan yinelemek" (3).
Evet, 'doğruyu kuşun ötmesi gibi
sıkınüsız söyleyebilen, gözü pek, yö-
reğiyumuşak' devlet adamı, sanat-
çı, düşünür Hasan Âli Yücel'i ölü-
münün 40. yılında saygıyla anıyoruz.
Onu ve onun gibileri anyoruz.
(1) Mustafa Çıkar, Hasan Âli Yücel ve
Türk Kültür Reformu, TİB Kültür Yayın-
lan.
(2) Zihni Anadol, Tnıva AUnda Ilk Ak-
şam, Milliyet Yayınlan.
(3) Köy Enstıtüleri Dergisı, Cilt 1, Sa-
yı l.Sayfa 11.
Yurttaş Olmanın Acısı
TaüpAPAYDIN
G
eçenlerde gazeteci EminÇö-
laşan köşe yazısının başlığı-
nı "Ne Biçim Çalıyoriar
Ama" koymuş. Âdamlann
böylesine gözü kara cesaretine, arsız-
lığına nerdeyse bravo çekecek. Kerhen
alkışlayacak. Gerçekten günlerdir üst
üste okuduğumuz Fırtina, Kasırga. Sis,
Paraşüt, Baüna, Ahtapot, Kartal, Ser-
hat, Hasat, Beyaz Enerji, KirM Perde™
(Daha çok var, nerdeyse sözlükler ya-
nlandı) operasyonlannı gördükçe insa-
nın ağzı açık kalıyor. Ulaşılan rakam-
lar dört katrilyonu aşmış. Yani dört bin
tane trilyon... Üstelik bu suyun yüzü-
ne çıkan aysbergin görünen bölümü
imiş. Ulaşılamayan. bilinmeyen kim
bilir daha ne rakamlar varmış! Türki-
ye böylesine insafsızca soyuluyormuş.
Şu ülkenın yurttaşı olmak nasıl bir duy-
gu veriyor insana? Aynaya bakarken,
ne düşüneceğiz? Doğnısu ben çok in-
ciniyorum. Derin bir acı duyuyorum.
Hakaret ediliyor, küçük düşürülü-
yorum. Ulusal gelirden bana düşenin
azlığı bir yana, göz göre göre enayi ye-
rine konuyorum. Yanlış doğruyu te-
peliyor. Namussuz dürüstü yeniyor.
Üste çıkıyor. Içimdeki tartı buna isyan
ediyor.
Türkiye hâlâ yoksul bir ülke. Bunca
çabalara karşın halkın yanya yakmı
sefalet çizgisinde yaşıyor. Yannmlar
durdu. Işsizlik çığ gibi büyüyor. Dev-
let sağlığa, eğitime doğnı dürüst para
ayıramıyor. Işçisı memuru profesörü
yan aç yan tok. Durum bu iken bir de
üstelik insafsızca soyuhıyor. Gün geç-
miyor ki yolsuzluk hırsızhk, hayali ih-
racat haberleri duymayalım. Hem "ne
biçim" çalıyorlar? Trilyonlar, katril-
yonlar. Yurttaş olarak kahrolmazsınız
da ne yaparsınız? "Biz bana laytk nn-
yn* diye bagırmadandurabilır misınız?
Seçilip gelmiş, yetki yerlerine otur-
muş politikacılar ve yüksek bürokrat-
lar... Elbet onlar da nice eleklerden geç-
miş, tercih edilmiş kişiler. Nasıl bu pis-
liklere bulaşıyorlar?
Nasıl bir düşünce yanıltıyor onlan.
Namuslu olmak. dürüst kalmak erde-
mini nasıl gözden yitiriyorlar? Ne gü-
zel gelmişsiniz oralara, şunu doğru dü-
rüst değerlendirsenize? Topluma, ge-
lecek kuşaklara iyi adla anılmayı, ne-
den istemiyorsunuz?
Bunca hırsızlıklara, yolsuzluklara
bulaşan adamlar nasıl yetiştiler, hangi
okullarda ne okudular? Eski bir öğret-
men olarak çok tedirginim. Bir köylü-
nün dediği gibi "Hepsideyükseköğre-
nimden geçmiş, üniversiteler bitinniş
adamlar, bu hünerterini okullarda mı
öğreniyortar?" Eğer öyfe ise, nasıl bir
eğitim bu? Üstelik bilindiği gibi
1950'den sonra okullara din ve ahlak
dersi kondu. Din ve ahlak dersi de oku-
du bunlar. Ne oldu şımdi? Onca nutuk-
lar, onca sözler nereye gitti?
Biliyorum, bozuk düzenin sonucu
bunlar! tnsanı bozan bu yabanıl (vah-
şi) kapitalizm tüm değerlerimizi altüst
etti. Kişilik yapısı zayıf insanlan eğip
büktü. Yukanlardan başlayan bozul-
ma tüm tsplumu etkiledi. Armıp te-
mizlenmek de kolay olmayacak. Yıl-
lar sürecek etkin bir eğitimle başanla-
bilecek. Ufukta öyle bir şey de görün-
müyor. Bizi kendimize getirecek bir
silkınme gerekli. Bakalun ne zaman?
Açlıkla Tokluk Arasında...
K
ırk yıl önce
bıröğretmeni
Hakkâri'den
sürmüşler, ya-
na yakıla dolaşıyormuş:
"Ne yapanm ben şimdi
Çoluk cocuk perişan ola-
cağız. Oldûm, bitnm._"
Deneyimli bir arkada-
şı dayanamamış, "Ulan
senisördülerse tran'a sür-
mediler > a... Ne mtarda-
nıp duruyorsun? Mutia-
ka daha iyi bir yere gi-
dersm" demiş.
Hakkâri'deki öğretme-
nin ya birkaç kovanı ya
da üç-beş tavuğu vxır. Bel-
ki oranın yerlisi. toprak-
fiyâtna
r
varan| .nakit
ımkanı. ıskontosu
tan da yararlanıyor; çalı-
şıp dıdinerek bir yandao_
geçimini sağlarken bir
yandan da htfflana, yur-
duna karşı görevini yeri-
ne getirmeye çalışıyor.
Tıpkı şimdi tstanbul'da
işinden artakalan zaman-
larda pazarcılık yapan
öğretmen gibi... Beklen-
medik bir yer değiştir-
menin onun düzenini yı-
kacağım; yeniden bir dü-
zen kurmanm güçlükle-
rini kim yadsıyabilir? Ya-
kınması bundandır.
Elli yıldır -görece- so-
luk alabildiği kısa dö-
nemler olsa da öğretmen
açlıkla tokluk arasmdaki
sınırda tutuluyor. Devlet,
öğretmenini açlıkla 'ter-
biye' ediyor.
Böylelikle bir yandan
sindirilmiş, uysal, kendi
çıkarlannı savunamayan
bir öğretmen tipi; bir yan-
dan da dogrulannı esen
yele göre değiştiren, tü-
ketime kilitlenmiş, kişi-
liksiz insan tipi yetiştiri-
liyor.
"Yeninesflöğretmenle-
rin eseri olacak" ya; işte
böyle olmalı ki yeni ku-
şaklar sermayenin çıkar-
lannı canla başla savu-
nabilsinler, yobazlığa alet
olsunlar, sınıf atlama düş-
leriyle ömürlerini rüket-
sinler... Böyle olmalı ki
bütçemizi CottarelH'ye
yaptıranlar, eğitime büt-
çeden pay ayırmayanlar
yaptıklanndan utanç du-
yacaklanna, dışandan üç
kuruş borç bulabildikle-
rinde se\Tnç çığlıklan ata-
bilsinler.
23 Ocak tarihli Cum-
huriyet gazetesinde Eb-
ru Toktar'ın sorulannı
yanıtlayan Sayın Bostan-
cıoğlu şöyle konuşüyor.
"Yetki yasası kapsanun-
da öğretmenlerin maaş-
lannda i>ileşürme yap-
mayı pJanbyoruz. Bu kap-
samda_ ekders ücretieri-
ve eğirim ödeneklerinin
arttmlması için önerileri-
mizvar."
Öncelikle Saym Bakan
doğru söylemıyor. Çün-
kü sözünü ettiği iyileş-
tirme maaşlarda değil,
yan ödemeterde! Ikinci-
si, kurnazlık yapıyor.
Çünkü yan ödemelerde-
ki artış emekliye yansı-
mıyor. lyileştirme maaş-
larda yapılmış olsaydı
bundan emekliler de ya-
rarlanacaktı.
Doğrusunu isterseniz
bu yaklaşım şaşırticı de-
ğil. Neden derseniz, Ca-
vH Çağlar'lardan, Setim
Edes'lerden, Engin Ci-
van'lardan Yanya Demi-
rel'lerden, Hayyam'lar-
dan ve daha nicelerinden
kalmıyor ki bize de ver-
sinler.
Kaldı ki küreselleşen
dünyada emekli ögret-
meni 'besleme'nin de bir
mantığı yoktur. En yük-
sek dereceden emekli ol-
muş bir öğretmen olarak,
benim geçen ay aldığun
emekli aylığı 220 milyon
lira dolayuıdadır. Acaba
Saym Bakan, (bakanlan-
mız, milletvekillerimiz)
ne kadar emekli aylığı
alacaklar? Sekiz kat mı,
on sekiz kat mı? Ben on-
lann yerinde olsam hiz-
metlerimi daha pahalıya
satardım!..
sevgiyle. 1 M 4 * Mana (0322 457 38 00 Ariaa (0312) 353 94 50-351 60 60 Mafci (0242) 340 47 64-340 47 55 B*esr (02ea 249 71 44 Bab Kaaderiz (0212) M6 79 78
fttsa (0224) 211 37 70 360 15 07 Denri (0258) 265 77 44 D*aba*r (0412) 236 91 24 E r a m (0442) 233 37 49 Esfcşdr (0222) 231 71 37 HatıJ (0213482 11 25-
551 08 11 558 61 53 bkereteun (0326) 344 13 15 bnw (0232) 462 70 44462 70 45 Konya (0332) 233 46 02 Mafctya (0422) 321 36 34 Sanaıı (0362)266 78 71
TrabzDfi (0462) 223 45 82 Az«rtwycmBak) (009941129881 82 MCICLritoşe (0392 228 4017) mirajdat.com.tr w n * [email protected]*
Bu Kampanya TC Sanayı ve Tcaret Bakanhgı'nın 25 Mayıs 1994 tartı ve 21940 sayılı tebtıg hukumlenne uygun olarak yapılmalctadır Pıyatlara KDV dafukJır Verj
oranlannda olabılecek de9ış*iıM« fıyatlara aynen yansıtılacaktır Bu kampanyada yer alan <ıyatlar tavaye edHen fıyaliardır Fıyatlarımız TL'dtr Bu kampanya
1501 2001-31 03 2001 lanhler arasmda aevam edecek o4up, uretnn ve slok ımkanlan ile sınıriıdır Bu kampanyadakı üretıcı larafından ongörûlen tıyatiar. Turkrye
sınıriarı dahılnde geçerMır Lıslelerde bebrtılen rakamlaıa (+000 ) ılave edilecektır Idaş gerekh gorûlnıesi hlmde urunlet uzennde degeşıklık yapma hakkını saklı lutat
ılan karsılasılabriecsk npogral* halalardan Idaş sorumhj tuiulamaz Modûler mobHya monlaı hızmeb He ıtgılı detaytı bıkjlen IDAŞ Yetkilr Satıcıtarrndan alabılırsrız
Mimar Sinan Üniversitesi
Fotoğraf Bölümü
2001 Kültür Sanat
Etkinlikleri
Konferans ve İmza Günü
"Küreselleşme ve Türkiye"
Prof. Dr. EMRE KONGAR
27 Şubat 2001
Saat 14.00
MSÜ Oditoryumu