Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 ŞUBAT 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMÎDE KRİZ /ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
Geçen hafta 'dalgalarla' boğuşan para piyasasına bu hafta 'sükûnet' aşılanması bekleniyor
Yaraları samıa döııeıııiEkonomi Servisi - Hükümet ve
ekonomi kurmaylan, geçen hafta
krizle dalgalanan piyasada bu hafta
istikrann egemen olabilmesi için
bankalann likidite sorununu çözüm-
leme ve böylece ilk günlerde 1 mil-
yon liranın üstüne sıçrayan dolan
800'lü rakamlara indirme yönünde
girişimlerde bulunacak.
Önceki gûn yapılan banka-
cılık zirvesinde ahnan karar-
lar doğrultusunda, mali kriz
nedeniyle yükümlülükJerini
yerine getiremeyen bankala-
nn gereksinim duyduğu liki-
ditenin Merkez Bankası'mn
Açık Piyasa Işlemleri ve
'swap' yöntemiyle satış yapı-
larak dövizdeki çıkış önlen-
meye çalışılacak.
Bu toplantıda, bankalann
dövizde kotasyonlannı yani
kaç liradan ahm-satım yapa-
caklannı belirlemeleri isten-
mişti. Merkez Bankası bu-
gün, bu kotasyonlar doğrultusunda,
döviz fiyatlannı oturtup piyasanın
gereksinimi olan Türk Lirası gerek-
sinimini karşılamaya çalışacak.
Merkez Bankası cuma günü, bu-
gün de geçerli olan dolar satış ku-
runu 1 milyon 79 bin lira olarak
belirlemişti. Alınan önlemler doğ-
rultusunda, resmi ve serbest piya-
sadaki dolar kurunun 800-850 bin
lira aralığına getirilmesi hedefle-
niyor.
Gazi Erçel'den boşalacak Merkez
Bankası Başkanhğı'na kimin geti-
rileceği ve Hazine Müsteşan Selçuk
Demiratp'in değiştirilip değiştiril-
meyeceğinin de netlik kazanması
bekleniyor.
Toskay: 850 bin Hra makul
Devlet Bakanı Tunca Toskay da
makro dengeler oturana kadar dö-
vizdeki dalgalanmanın süreceğini
belırterek "Dolar için 850 bin Hra
Deutsche Bank: Ek kaynak şartEkonomi Servisi - Deutsche Bank ta-
raftndan yayımlanan 'Gdişmekte Olan
Piyasalar' raporunda, yeni programla
birlikte, özelleştirme alanında yeni he-
deflerin belirlenmesi gerektiği kaydedi-
lirken programla özellikle bankacıhk
sektörünûn iyileştirilmesi için güçlü ön-
lemler almması ve sıkı para politikasının
devarhının söz konusu olacağı belirtüdi.
ABD ve G-7 ûlkelerinin gerekli pa-
rasal kaynağın sağlanması alanında bir
miktar tereddüt edebileceği kaydedi-
len raporda, yeni programın ek fon des-
teği olmadan başanh olmasımn gûç
olacağı öngörüldû.
Özel sektörie yfik payiaşunı
Bankacıhk sistemine destek olmak
amacıyla parasal desteğin geleceği de
öngörûlen raporda, IMF'yle yapılan
anlaşma paralelinde özel sektörden
mali yûklerin paylaşımının istenebile-
ceği de ifade edildi.
Kurun serbest bırakıldığı ve enflas-
yon hedeflemesine geçilen Brezilya ve
diğer ülkelerdeki gelişmelerden hare-
ketle yapılan değerlendirmede, Türki-
ye'nin programına sadık kalması ha-
linde 6 ila 12 aylık sürede ekonomisi-
ni dûzelteceği öngörüldû. Türkiye'de
yapılan devalüasyonun, paralel bir
program uygulayan Arjantin'de bir et-
ki yaratmayacağı da kaydedildi.
makul bir rakanT dedi. Bolu Büyük
Abant Otel'de düzenlenen 'İnşaat
Sektöründeki Kriz' konulu toplantı-
ya katılan Devlet Bakanı Toskay, sa-
nayi sektörûnün bankacılık sektö-
ründeki yüksek faizler ve fınansman
sıkıntısı yüzünden zorda olduğunu,
bu yüzden sanayi sektörünün rahat-
latılması gerektiğini söyledi.
Dövizdeki dalgalanmanın bir
ay kadar sürebileceğinı kay-
deden Devlet Bakanı Tunca
Toskay, Merkez Bankası Baş-
kanı Gazi Erçel'in istifasına
yönelik haberlerin hatırlatıl-
ması üzerine de "Çabşkanbir
insandL Bu konuda yorum
yapmak istemiyonım" diye
konuştu.
Öte yandan Hazine'yi bu haf-
ta yine yüklü bir dış borç öde-
mesi bekliyor. Bu haftaki
ödemelerin 74.6 milyon do-
larla en yüklü bölümü bugün
gerçekleştirilecek.
Ö g e r T u r s a h i b i V u r a l Ö g e r , T ü r k i y e ' d e y a ş a n a n e k o n o m i k k r i z e k a r ş ı ö n e r i l e r d e b u l u n d u
'Herkes turizme yatırnn yapsın• Türkiye'yi ekonomik
krizden turizmin
kurtaracağını söyleyen
Vural Öger, "Parası
olanlar otel yapsın.
Yastık altında bekleyen
altınlann yatınma
dönüşmesinin zamanı
geldi. Bu sezon için
öneriyorum, çiftçi daha
çok eksin, yatınm
yaparak tavuk çiftlikleri
kursun. Bunlara ihtiyaç
olacak" dedi.
Ekonomi Servisi - Türki-
ye'yi ekonomik krizden tu-
rizmin kurtaracağını söy'le-""
yen Öger Tur Yönetim Kuru-
lu Başkanı VuralÖger, "Her-
kes turizme yaürun yapsın.
Parası olanlarm otele yatmm
yapmalannı öneriyorum.
Her otel bir fabrika gibi istih-
dam yaratır, döviz getirir. Di-
ğer sektörleri de hareketlen-
dirir'' dedi.
Merkezi Almanya'dabulu-
nan ve Türkiye 'ye en fazla tu-
rist ^etiren Oger Tur'un sahi-
bi Öger, Hindistan'dan sonra
en fazla yastık altındaki altı-
nı olan ülkenin Türkiye oldu-
Türkiye'de yaşanan ekonomik krize agfaırtıanın gereksiz olduğunu sövteyen turizmciler, bu yıl yüzde yüz doluhık beküyoriar.
ğunu vurgularken "Bu artın-
lar boşuna bekliyor. Bunlann
yatınrria dönüşmesi zamanı
geldi. Bu sezon için öneriyo-
rum, çiftçi daha çok eksin, ya-
ünm yaparak tavuk çiftlikle-
ri kursun. Bunlara ihtiyaç
olacak" diye konuştu.
Türkıye'nin geçirmekte ol-
duğu ekonomik krizi, Ital-
ya'nın, Ispanya'nın, Yuna-
nistan'nın ve Avrupa'nın bir-
çok ülkesinin de geçirdiğini
anlatan Öger, "Oturup ağla-
manın, hûkümetin başuıda-
kileri telkin etmenin bir anla-
mıyok. Yani karamsarbğa ge-
rek yok. Türldye'de oteller
yüzde yüzdolulukla sezon ge-
çirecekler" dedi.
Türkiye'nin geçirdiği kri-
zin benzerini Avrupa'nın bol
turist çeken ûlkelerinin de ge-
çirdiğini anlatan Öger, "Is-
panya'nın, tkinci Dünya Sa-
vaşı'nda büyük enflasyon ge-
çiren İtarya'nın hatta Yuna-
nistan'uı ekonomileri,turizm
sayesinde düze çıknuşür. Bi-
zimpotanshdimizİHinlardan
daha büyük Dolayısıyla bir
turizmci olarak çok çok ümit-
liyim. Bunu bir geçiş devresi
olarak görüyoruz. Bu yaz bü-
yük ferahhk gelecektir" şek-
linde umut verdi.
Bu sezon 12 milyon turis-
tin Türkiye'ye gelmesinin
beklendiğini söyleyen Vural
Öger, "Türkiye'nin ümidi,
kurtancısı turizmdir. Ülke,
hammadde parası ödenme-
den geür elde ediyor. Antal-
ya'nm, bütün Türkiye'nin ya-
tağa gereksinimi var" şeklin-
de konuştu.
Bugüne kadar gerçekleştir-
dikleri rezervasyonun 500 bi-
ni aştığını anlatan Vural
Öger, uçak fılosu kuracakla-
nnı ve yaptıklan bağlantılar-
la da bu sezon uçak sıkıntısı
yaşanmayacağını söyledi.
'Garantiti rezervasyon'
Dolar ve markın Türk Lira-
sı karşısında değer kazanma-
sının Türkiye'nin turizmde
rekabet gücünü arttıracağını
söyleyen Akdeniz Turistik
Otelciler Birliği Başkan Yar-
dımcısı Osman Ayık şöyle
konuştu: "Başta Ahnanya ol-
mak üzere, bütün Avrupa ül-
kelerinden gelen rezervasyon
sayılan çok iyi. Kesinleşen re-
zervasyonlar inanümaz bo-
yutta. Bu yıl Türkiye'ye 12
milyon, Antalya'ya ise 5 mü-
yonu aşkm turist beklryoruz."
D Ü N Y A E K O N O M I S I N E B A K I Ş / ERGİN Y I L D I Z O Ğ L U LONDRA ergin.yildizog.u@btlnternet.com
Geçen hafta, Güngör Uras'ın işaret ettiği gi-
bi, "IMF sorumlulan, hükümet yetkilileri, Mer-
kez Bankası çevreteri de devalüasyon kara-
nnın ne sonuç vereceğini bilmiyoriar. Açık
anlatmryla Türkiye ekonomisi deney tahta-
sı, Türk halkı kobay durumuna düştü". Özet-
le IMF modeli ıflas ettı. Ustelik ülkeyı yönetenler
kendılenni uluslararası mali sermayenin gö-
züyie görmeye devam ettıkleri surece, bu müf-
lis modelin yerine koyacak bir başka modeli dü-
şünmeleri de olanakJı değil. Önce yönetenlerin
kendilerini gördükleri bakışı değiştirmeleri,
kendilerini ülke içinde yaşayanlann çoğunluğu-
nun gözünden görmeye başlamalan gerekiyor. O
zaman, başka bir "modeli" konuşmayı belki de-
neyebilirier.
İklsoru
Bu müflis model, 1980'lerden beri uygulanı-
yor. Her zaman, en önemli amacının ya da temel
amacının enflasyonu düşürmek olduğu söylen-
di. Ancak enflasyon düşmedi. Sakın, enflasyo-
nu düşürme vaadi aslında bir başka gerçeği
gizliyor olmasın? Sonra, neden, bankalann
döviz açık-pozisyonlannın bu kadar tehlike-
li bir düzeye ulaşmasına göz yumuldu? Uy-
gırianan düşük kur ve çekici TL faiz oranıyla
oluşan saadet zinciri mekanizmasıyla ekono-
mi fonlanırken kimsenin aklına bu işin sonu-
nun neye varacağı gelmedi mi?
Cevaplamayaçalışalım. Önce enflasyon. Bilin-
diği gibi, olgusal düzeyde, enflasyon arz (büyü-
me) ve talep (para arzı) arasındaki bir ilişkiden
kaynaklanıyor. Burada arz, talepten düşükse
mallann fıyatlan yükselmeye başlıyor. Enflasyo-
nun çesitli türleri olduğu rivayet edilir ama eğer
sorunu temelden çözmek istiyorsanız, öncelikle
mal arzını (büyüme) artbrmanız, aynı anda ve-
rimliliği arttırarak mallann maliyetini düşürmeniz
gerekir. Bu da yetmez, ortaya bir fazla kapasite
(aştn üretim) sorunu çıkmaması için "halk sınıf-
lannın "tüketim kapasitesinin belli bir yükseklik-
te olmasına dikkat edilmesi gerekir. Bu denk-
lemde anahtar parametreler, üretmek ve verim-
liliktir (Bu tartışma düzeyinde, değerter ve fiyat-
lar ilişkisinden hareketle daha hassas bir enflas-
yon tartışmasına henüz gerek yok). Ancak, bu-
güne kadar, ne zaman enflasyonla mücadele et-
meye kalksalar, ülkeyi yönetenlerin aklına, ne hik-
metse ilk önce sattn alma gücü üzerinden, iç ta-
lebi kısmak (büyümeyi yavaşlatmak) geldi. Bu
bağlamda, enflasyonla mücadele ediyoruz di-
Müflis Modelin Yerine...
yerek maliye, para ve kur polrb'kalanyla bir
şeyler yapıyorlar, teşviksiz/desteksiz ihracat
yapmak zorlaşıyor. Ama daha ilginci, uğruna her
şey feda ediien serbestleşme/liberalizasyon si-
hirii formülüne rağmen, bizim "serbest liberaller"
dış pazarda dolaşamazken dışandakiler iç pazar-
da at koşturuyorlar, hatta dayattıklan yasal de-
ğişikliklerte yaşamımızı organize ediyoriar. Bu sı-
rada, içtalebin kısılmasıyia, ülkenin üretim kapa-
sitesinin bir kısmı atıl ha-
le gelirken arzın önemli
bir kısmının, kolaylaşan
ithalat yoluyla dış piyasa-
daki kapasite fazlası emi-
lerek karşılandığını görü-
yoruz. Böylece hükü-
met ülke içinde büyü-
meyi frenlerken başka
ülkelerdeki büyümeyi
desteklemiş oluyori
Şimdi, ekonominin dö-
viz pozisyonlanna geçe-
biliriz. Maliyet, uluslara-
rası kotalarvb. nedenler-
le belli bir ölçekte ve sür-
dürülebilir ihracat yapa-
mıyorsanız, katma değer
oranı düşük mallar ihraç
edip KDO yüksek mallar
ithal ediyorsanız, ithalatı-
nızı sürdürmenize olanak
veren kaynaklannız kısa
sürede tükenir. Böylece,
çarkın dönebilmesi için
dış kaynak/yabancı
sermaye girişi yaşam-
sal bir önem kazanır. Böylece, enflasyonla mü-
cadele ediyoruz diye devreye sokulan maliye,
para ve kur politikalannın ve de özelleştirme sap-
iantısının aslında neye hizmet ettiği de anlaşılır
Uluslararası mali sermayenin ülkeye gelme-
si için çekici koşullar yaratmak. Ancak, kro-
nikleşmiş dış ticaret açığınızdan dolayı dış borç-
lanma faizleriniz, ülke risk priminiz hep yüksek
olacaktır. Böylece ülkeniz dış âlem için, mal ih-
raç ediien bir pazar olmanın yani sıra uluslarara-
sı mali sermaye için süper getiri sağlayan bir
değerlenme alanı haline gelir. Bu bağlamda ku-
rulan denklem içinde bankalann dövizle borçla-
nıp bunu içerde kamu finansmanıyia da bağlan-
tılı olarak değeriendirmesi, diğer bir deyişle dö-
viz açık pozisyonlan adeta yabancı sermayenin
ülkeye sokulmuş ve sürekli değer emen hortum-
lannın vanalan gibi işler. Bu süreçte, ekonominin
zemin mekaniği tehlikeli bir hale gelmeye, ulusal
paranın "aşın değerii olduğu" sıntmaya başlar.
Uluslararası spekülatif sermaye, bu tehlikeli or-
tamı artık terk etmeye başlar. Geride ülkenin an-
cak ulusal servetinin ha-
raç mezat satılmasıyla
ödenebilecek borçtar ve
çöken bir sistem kalır.
Üstelik, bir devalüasyo-
nun arkasından, daha
önce, Gümrük Birliği,
Tahkim, Dünya Ticaret
Örgütü Yasalan vb. çı-
kanlmış olması koşuluy-
la, bu bankalaristeyenin
ağzına düşecek olgun
meyvelere dönüşürler.
Bu noktada, model iflas
etmiş; artık ülkenin yal-
nızca üretim sektörü
çökmemiş, mali sektörü
de el değiştirmeye, işçi-
si de yok pahasına çalış-
maya hazır hale gelmiş
durumdadır.
Eğer, bu "müflis mode-
lin " mantığında ısrar edi-
lirse, bundan sonra, ül-
kenin şimdi son derece-
de ucuzlaşmış, mali ya-
pısı bozulduğu için ba-
tan geminin mallanna dönüşmüş bankalan ve
sanayi işletmelerini, yabancı yatınmcılar yok pa-
hasına satın aiabilecekler. lyice yoksullaşmış ve
"esnekleştirilmiş bir emek piyasasında son de-
ricede ucuz emek kullanma olanağına kavuşa-
caklar. Bu arada ülkenin sosyal dokusu htzia da-
ğılacak" (Bkz: Yugoslavya, Endonezya).
Bu yüzden altematif model "müflis model-
den", paradigma düzeyinde farklı olmak zorun-
da. Bu bağlamda, yeni bir model ararken "Asya
krizinden" sonra yaşanan tartışmalan ve dene-
yimleri de göz önüne aJarak işe üç stratejik yak-
laşımla başlanabilir. Öncelikie iş işten geçme-
den, acilen ülkenin üretken ve finansal yapılan-
na batan geminin mallan gibi el konulmasının
engellenmesi gerekir. Ikincisi, ülkenin dünya eko-
nomisiyle bütünleşme biçimleri (ticari, mali iliş-
kiler, yasaO, ulusal ekonominin büyümesine, ül-
kenin gelişmesine öncelik verecek biçimde ye-
niden düzenlenmelidir. Üçüncüsü, üretimi ve ve-
rimliliği arttıracak bir anti-enflasyonist politikay-
la, bunu destekleyecek politikalar gereklidir.
Moratoryum tehdidl
Aslında, birinci ve ikinci yaklaşım bağlamında,
bir süre için döviz ve sermaye giriş çıkışı dene-
tim altına alınır, paranın konvertibilitesine geçici
olarak son verilir, spekülatif sermayenin giriş çı-
kışı caydınlır, yalnızca doğrudan dış yatınmlara
izin verilir. Ülkenin dış borçlan gerekirse morator-
yum tehdidi kullanılarak bir süre için ertelenir. Ek
olarak, Türkiye'de dış ekonomik ilişkilerin hukuk-
sal altyapısının (Tahkim, DTÖ Yasalan, Gümrük
Birliği vb.), ülkenin doğa, insan kaynaklan, tek-
noloji gereksinimi, doğal çevresinin ve kimi top-
lumsal öneme sahip sanayilerinin korunması gö-
zetilerek/öncelikverilerek, yeniden düzenlenme-
si gerekir. Birinci ve ikinci adımlar, sorunu çöz-
mez, krizi ortadan kaldıımaz ama, krizi ariat-
maya yardımcı olabilecek tedbirieri almaya ola-
nak sağlar.
Örneğin Çin ama daha çok Malezya deneyi-
nin de gösterdiği gibi döviz ve sermaye kontrol-
leri sayesinde, kemer sıkma politikalan gevşe-
tilebilir, ani sermaye kaçışı önlenir, iç talep güç-
lendirilebilir, faizleri düşürerek işletmelerin borç-
lan ve kamu borçlan hafifletilebilir, hatta ihracat
teşvik edilebilir. Bu ortamda, eğitim, sağlık ve
altyapı gibi verimliliğe olumlu katkıda bulunan
alanlarda kamu harcamaları ve yatırımlanyla,
üretimi arttırmaya, teknolojik yenilenmeye yöne-
lik yatınmlar teşvik edilebilir. Şili, Malezya ve Çin
deneylerinin de gösterdiği gibi sermaye hareket-
lerinin denetlenmesi sanılandan daha kolaydır.
Türkiye koşullannda, yolsuzluklan temizlemek,
kayrt dışı ekonomiyi sistem içine sokarak kay-
nak yaratmak özellikle önemlidir. Kamu işletme-
lerinin verimliliği arttınlarak toplumsal ücretler
desteklenebiür, kamuya ek kaynak sağlanması-
nın dayolu açılır. Bu bağlamda, yeni birvergi sis-
teminin oluşturulması da göz önüne alınmalıdır.
Görüldüğü gibi "müflis model" tek seçenek de-
ğil. Ama şu soru hâlâ ortada duruyor: Altematif
bir modeli hangi siyasi irade, kimin desteğiyle
uygulayacak?
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Hûkümetin 'Maliyeti'
Geçen hafta MGK toplantısından sonra hûkümetin
Cumhurbaşkanı Sezer'e açtığı savaşın ekonomiye yan-
sıması, sonu beiirsiz, çok ağır bir bunalım oldu. Biryılı aş-
kın bir süredir uygulanan IMF dayatmalı ye denetimli
Ekonomik tstikrar Programı'nın sonu geldi. Hemen her
şeyin fiyatının dolara göre saptandığı bir ortamda dalga-
lı kura geçilmesiyle fiyat artışlan yaygınlaşıyor ve prog-
ramın uygulanması sırasında da yüzleri gülmeyen dar ve
sabit gelirlilerin yoksullaşması daha da derinleşiyor.
Şu ortamda hükümet, çelişkili bir tutumla, programın
öbür önlemlerini tam bir karariılıkla sürdüreceğıni açık-
lıyor. Ömeğin, maliye politikasında bir değişıklık yapılma-
yacağı vurgulanryor. Bunun anlamı, kamu çalışanlannın
maaşve ücretlerinde bir iyileştirmenin beklenmemesıdir.
Bu durumda, dar ve sabit gelirlileri enflasyona ezdirme-
yeceğiz sözü, her zaman olduğu gibi, içi boş bir söz ola-
caktr. Kemer sıkma sürecek, ancak faızlenn yukselme-
siyle, 2001 Bütçesi'nde öngörûlen 16.68 katrilyon lira-
lık faiz ödeneği yeteıii olmayacaktır. Sonra, özelleştir-
me, Telekom ve THY'nin satışıyla hızlandınlacaktır. Tür-
kiye, bu çok olumsuz iç ve dış koşullarda, büyük ka-
mu girişimlerini, büyük yanlış yaparak sudan ucuza sa-
tacâktır. Güvenilirliğini ve inandıncılığını tümüyle yitirmiş
bulunan hûkümetin ve ortağı IMF'nın, yapmalan gereken
ilk iş, ekonominin yönetimini güvenilir ellere vermektir.
Geçmişte ekonomiyi yönetmış ve başansız olmuş olan-
lann yeniden denenmesi, yalnızca yeni başansızlıklara
neden olur. Yapılması gereken ikinci, ancak kesinlikle ikin-
cil olmayan bir iş de, bundan sonra hazırlanıp uygulana-
cak enflasyonla savaşım programının yükünün ekono-
mik güce göre hakça dağrtılmasını sağlamaktır.
Üçüncüsü, halk, Cumhurbaşkanı'nı destekliyor. Hürri-
yet gazetesinin elektronik sayfa anketine göre halkın yüz-
de 78.7'si "Cumhurbaşkanı 'nın yetkilen kısılmasın" diyor.
Bunalım, dar ve sabit gelirlileri nasıl olsa daha da yoksul-
laştıracaktır; hiçolmazsa yolsuzluk denetimleri sürdü-
rülmelidir. Hûkümetin ekonomiye maliyeti çokyüksek-
tir ve her gün daha da artmaktadır. Hükümet, toplum için
çekiimez bir yük olmuştur.
•••
Yolsuzluklaria savaşım konusundaki tutumuyla kamu-
oyunda haklı sayılabilecek bir destek bulan Içışlen Baka-
nı Sadettin Tantan. geçen haftanın tartışmalan sırasın-
da Cumhurbaşkanı'nı, "1402'likolanlangörevegetiri-
yor" diye suçladı.
Bilindiği gibi, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında
değiştirilen 1402 sayılı Sıkjyönetim Yasası, kamu çalışan-
lannın hiçbir soruşturmaya gerek olmaksızın ışlerine
son verilmesinin yolunu açıyordu. Bınlerce kamu çalışa-
nı bu yolla, bir gerekçe ya da neden göstenlmeden işle-
rinden oldu; mesleklerinden kovuldu. Bu nedenle yük-
seköğretim de ağır bir yara aldı; yüzlerce öğretim üyesi
haklı olarak 1402 ortamında çalışamayacağı anlayışıyla
gorevinden istifa etti. 1402'liklerin kamuda çalışma, şikâ-
yet ve yargı yoluna başvurma haftlan yoktu. Işlennden atıl-
ma nedenlerini, ne çevrelerine ne çocuklanna ne de ken-
dilerine anlatabilirlerdi. Sonuçlan kalıcı olan işkence ve
ölümün dışında, bundan daha korkunç ne yapılabilir?
Içişleri Bakanı Tantan, 20 yıl sonra, insan haklannı
çiğnemenin bu en ağır biçimlerinden birini sahipleniyor;
1402'likleri suçlu görüyor; böylebiranlayışı simgeliyorol-
malı ki kendilerine görev veriyor diye Cumhurbaşkanı'nı
halkın gözünde karalamaya çalışıyor. Bakan Tantan, ön-
ce 1402'liklerden, onlann ailelerinden ve çevrelerinden
kendladına açıkçaözür dilemelidir. Sonra, 1402'likle-
rin, toplam sayılannı, mesleklerinın dağılımını ve kaçının
görevlerine dönebildiğini kamuoyuna açıktamalı ve on-
lardan aynca devlet adına özür dilemelidir.
Tantan'a biri genel, biri de özel ikı iletimiz var. Birinctsi,
1402'liklerle uğraşacağına, Uğur Mumcu cinayeti gibi,
tşleyeni yani faili bilinen ancak kamuoyuna açıklanma-
yan tüm siyasal cinayetleri sonuçlandırsın. Bu konuda
birA)irkaç tetikçi ile yetınilmesin, dosyalann gösterdiği ne
ıse onun gereğı yapılsın ve kamuoyuna açıklansın.
Ikincisi, bu satıriann yazan, Şubat 1978'de, yani bun-
dan tam 23 yıl önce, Türkiye Odalar ve Borsalar Biriiği'nin
konferans salonundan bütçe üzerine yaptığı bir konuş-
madan çıkışında kurşunlandı. Kursun sıkan ve ikı ortağı-
nın toptantı salonunda çekilen fotoğraflan o günlerde po-
lise iletildi. Bugüne dek hıçbır sonuç alınamadı. Bir nok-
ta daha, o günlerde başbâkan yine Sayın Ecevrt'ti.
Ne dersıniz Sayın Bakan; eğer eski defterter açılacak
ve bızler suçlanacaksak, bu ve benzeri olaylara da bakıl-
malı, değil mi?
e-posta: yakup@rnetu.edu.tr
BATI
SİGORTA
BATI SİCORTA A.Ş.
YÖNETİM KURULU
BAŞKANLIĞI'NDAN
Şirketimizın 2000 Yılı Olağan Genel Kuıul Toplantısı
aşağıdakı gündemı görüşmek üzere 30.03.2001 Cuma günü,
saat 14.00'de Voyvoda (Bankalar) Cad Tütün (Ünyon) Han
No: 14 Kat:4 Karaköy-îstanbul adresınde aktedılecelcür.
Pay Sahıplerinin veya Vekillennın toplantıya katılma-
lan ılan olunur
Kendilerini vekıl vasıtasıyla temsıl ettıreceklenn tan-
zım edeceklen Vekâletname şekli aşağıda gösterilmiştır
Ştrketımızın 2000 yılı Bılânço, Kâr-Zarar Hesabı ıle
Yönetim Kunılu Denetçı Raporlan 02.03.2001 tarıhınden
ıhbaren Şirketımız Metkezınde Pay Sahiplennın tetkıkıne
hazır bulunduıulacaktu".
Sayın Pay Sahiplennın bılgı edınmelen, belırtilen gün
ve saatte toplantıya teşnfleri rica olunur.
GÜNDEM
1- Açılış ve Başkanhk Dıvanmın teşkil edilmesı,
2- Toplantı Tutanağuun unzalanması için Başkanhk Di-
vanına yetkı venlmesı,
3- 2000 Hesap Yılına ait Bılânço, Kâr ve Zarar Hesabı ile
Yönetim Kunılu ve Denetçı Raporlannın okunması ve
Müzakeresı ıle Bılânço ve Kâr-Zarar hesabının kabu-
tü konusunda karar alınması,
4- Yönetun Kunılu Üyelen ıle Denetçilenn ıbrası,
5- 2000 yılı Kâr'ı hakkında karar alınması,
6- Yıl içensınde ıstıfa ıle boşalan Yönetim Kunılu Üye-
sinin yerine seçılen üyenm, üyeliğının tasvibı ve tüm
üyelenn sürelennın tesbıtı,
7- Yönetim Kunılu üye sayısının tesbıtı ıle, anasözleşme-
nin 11. maddesı uyannca 2 üyenın kura yolu ıle değış-
örilerek yerlenne yeniden seçim yapılması.
S- Anasözleşmenın 21. maddesı uyannca denetçı adedi-
nın tesbıtı, seçımı ve ücretlenıun tesbıtı,
9- Dilek ve temennıler.
VEKÂLETNAME ÖRNEĞt:
Hissedarı bulunduğum Batı Sıgorta A Ş "nın
30.03.2001 tarihınde Voyvoda (Bankalar) Cad Tütün
(Ünyon) Han No: 14 Kaf 4 Karaköy-lstanbul adresınde.
saat 14.00'de yapılacak 2000 yılına aıt Olağan Genel Ku-
rul Toplantısı'nda beni temsil etmeye ve gündemdekı
maddelenn karara bağlanması ıçın oy kullanmaya
vekıl tayin ettım
VEKALETİ VEREN
tsim/lmza/Tanh
VEKALETİ VERENtN
Sermaye Miktan:
Hısse Adedi:
Oy Miktan:
Adresi'
NM: Vekâletnamenin noter tasdiksiz olması halmde. vekâlelı
verenm noter lasdiklı ımza sırküleri vekâletnameye ekleneceknr