19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ARALIK 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA IX I J I 11 U J t ı . kulturf/cumhuriyet.com.tr 13 VECDİ SAYAR rantastik bir yolculuk Epeydir tüm medyada yer bulan tantanah bir tanıtımpazarlama kampanyasının ardından bütün dünyayla birlikte bugün bizde de gösterime gıren "Yüzüklerin Efendisi" kısa sürede, "yüzyılın romanından MillenniunTun filmTne dönüşecek bir sincma olayı haline gelecek sanınz. Şimdiye dek sinemaya aktarüması hemen hemen olanaksız sayılan J . R . R Tolkien'in, yaklaşık yanm yüzyıldır birkaç kuşağı etkilemiş, ünlü üçleme romanından, katıksız bir Tolkien hayranı olan Yeni Zelandalı, yetenekli, işbitirici yönetmcn Peter Jackson'ın becerisiyle uyarlanan bu olayfilm, bize 24 yıl öncesinin "YıldızSavaşlarTnı arumsattı. 20. yüzyıl lngiliz kültürünün yüzakı sayılan ve 'en çok okunan' bu devasa romandan yapılan, bütün zamanlann en büyük bütçeli üstünyapımlanndan biri ve gerçekten anıtsal bir görsel şölen niteliğindcki "Yüzüklerin Efendisi"nın, büyük olasılıkla büyük hasılat getireceği, fantastik sinemada bir dönemeç olarak sinema tarihine geçeceği şımdıden söylenebilir. Disııey etkisindcn pek kurtulamamış canlandırma ustası Ralph Bakshi'nin, 1979'da Tolkien'in başyapıtını bölük pörçük yağmaladığı, karmakarışık ama iddialı çizgi filmi "The Lord of the Rings"den nice sonra, 7 yıldır bu zorlu uyarlamaya hazırlanan Jackson sayesinde, kitabın büyüsünü içeren, sürükleyici bir epiğe dönüşüyor ünlü roman. Yönetmen Jackson eliyle, kesinlikle ilgisiz kalınamayan, görkcmli bir destan halinde karşımıza geliyor, Tolkien'in son derece zengin, aynntılı • ^ Tolkien uyarlaması 'Yüzüklerin Efendisi'nin ilk bölümü bugün gösterimde KEDİGÖZÜ İnsani Gelişme Endeksi The Lord of the Rlngs: The Fellowshlp of the DEV KADROLU ÜSTIJNYAPIM Liv Tyler, Viggo Mortensen, Elijah VVood, lan McKellen, Cate Blanchett, Dominic Monaghan, yönctmcn Peter Jackson'ın başanlı Tolkien uyarlamasında öne çıkan oyunculardan bazılan. yazılmış başyapıtı. Oxford'da 35 yıl lngiliz edebiyatı profesörlüğü yapmış Tolkien' in (18921973), eskı Kelt mitolojisinden, Iskandinav destanlarından Kral Arthur'la yuvarlak masa şövalyelenne, bilgeşaman Merlin'e, kötü büyücülerden canavanmsı, tuhaf yaratıklara, doğaüstü olaylara, kılıç ve büyü scrüvenlerinc dek çeşıtli kaynaklardan esinlcncrck yazıp 1954'teyayımladığı "The Lord of the Rings", kabaca özetle, ınsan, hobbit, elf, cüce, ork'lar vb. gıbi çeşıtli ırklann yaşadığı, yazarın hayalinden çıkma, (Avrupa'yı çağrıştıran) OrtaDünya denen topraklarda, çok sayıda karakter arasında geçen ve büyülü bir yüzügü ele geçirmek isteyen ıyı ıle kötü arasındaki mücadeleyi anlatıyor, dostluğun ağır bastığı, tehlikelerle dolu bir yolculuk çerçevesindc. 9 arkadaşıyla birlikte, amcasının (lan Holm) verdiği büyülü yüzüğün şer güçlerin cline geçmemesi için, yapıldığıMordor(Balkanlar)bölgesine götürüp yok etme yolculuğuna çıkan genç Frodo'nun (Elijah Wood) peşine takıldığımız film, alışılagelen I lollyvvood yapımı standart 'kahramanlık fantezisi' serüvenlerinden kesinkes ayrılıyor. Yönetmen Jackson, romanın derinliğine erişemese de baştan sona inandırıcı olmanın, seyircide güçlü bir etkı yaratmanın üstesinden geliyor genelde. Klasik anlatıınından takım oyunculuğuna, dekorkostüm tasanmlanndan özelgörsel efektlerine, müziğindenmontajına dek Tolkien'in dünyasına bağlı kalmaya özen gösteren Jackson, karnıaşık görünen, şaşılası basit bir yapıda kurduğu filminde, seyırciye reddedilemeyecek cinsten, renkli bir kaçış fırsatı sunuyor. Sineması, karakterlen, mekân kullanımı Rlng / Yönetmen: Peter Jackson / Senaryo: Fran Walsh, Philippa Boyens, P. Jackson,J. R. R. Tolkien'in aynı adlı romanından / Kamera: Andre Lesnie / Müzik: Hovvard Shore / Oyuncular: Elijah VVood, lan McKellen, Viggo Mortensen, lan Holm, Christopher Lee, Sean Bean, Liv Tyler, Hugo VVeaving, Cate Blanchett, Sean Astin, John RhysDavies, Billy Boyd, Dominic Monaghan, Orlando Bloom / ABD 2001 (Umut SanatWB) Birleşmiş Mılletler Kalkınma örgütü, her yıl yayımladığı "İnsani Kalkınma Raporu"nda, ülkelerin "İnsani Gelişme Endeksi"ri\ üç ölçüte dayandırıyor: Doğum sonrası hayatta kalma oranı, halkın eğitim düzeyi ve kişi başına düşen "gayri safi milli hasıla" ile ölçülen yaşam standardı. 2001 yılı ölçümlerine göre, insani gelişme endeksinde ilk beş sıra, Kocaelı, Yalova, Istanbul, Bursa ve Izmir'e aitmiş. Ankara'nın ilk beşe girememesine şaşırdınız mı yoksa? Kedilere kalsa, Ankara altıncılığı bile alamazdı. Neden mı? Çünkü biz kediler, "insani gelişme"y\, yalnızca nicel ölçütlere dayandırmanın yetersizliğine inanırız. Insanların kedilere yaklaşımı, onların gelişmişlik endeksini belirleyen temel ölçütlerden biridir. Ifade özgürlüğünü kabullenmekte zorlananların, sanatçıyı "olumlu mesaj" vermekle yükümlü bir "kapıkulu" sananların eğitim katsayısı yüksek çıksaneyazar. İnsani gelişme açısından notları 'kırık'hr, bize göre. Sinema alanındakı meslek kuruluşlarının, geçen hafta yayımladıklan bildiri, tüm kedilerin yüzünü güldürdü. Oh be, dedık, nıhayet suskunluğun kara örtüsünü yırttı birileri. "Salkım Hanım'ın Taneleri" ve "Büyük Adam Küçük Aşk" filmlerine yönelik 'linç' kampanyasına karşı çıkmak gereğini duyan sinema kuruluşları, devletin koruyuculuğuna soyunan gazeteciyazar arkadaşlarımıza şu acı gerçeği, tatlı bir dille anımsattılar: Ifade özgürlüğü bir gun size de lazım olabilir... • •• "Salkım Hanım" tartışmaları MHP'nin ve medyanın gündemine neden bu kadar geç düştü diye meraklananlarınız varsa, merakınızı giderelim: Yönetmen Tomris Giritlioğlu, yazar Yılmaz Karakoyunlu'nun bir başka yapıtını sinemaya aktarmak için hazırlanıyor bir süredir. "Güz Sancısı" romanında, Istanbul tarihinin en kara günleri arasında yer alan 67 Eylül olaylarını anlatıyor Karakoyunlu. Bazı yazarların, daha film yapılmadan telaşa kapılmalarının nedeni, devletin politikasını eleştirme ihtımalı bulunan bu film için, Tomris Giritlioğlu'na Kültür Bakanlığı'nın komisyonundan parasal destek kararı çıkması... "Salkım Hanım'ın Taneleri" konusunda görüşlerini kamuoyuna açıklayan politikacı ve yazarlarımızın hepsi de aynı şeyi söylüyordu: "Biz, bu filmin yapılmasına, seyredilmesıne karşı değiliz. Devlet parası ile yapılmasına karşıyız!" Eğer, "Devletin, bir ıdeolojisı vardır ve devlet ancak bu ideoloji doğrultusundakisanatyapıtlarınıdestekleyebilir!" denmek isteniyorsa, vah halimize. Siyasal erk'in kültürsanat alanına müdahalesini savunan kaç devlet kaldı günümüzde? Sanat kurumlarının özerkliğı, tüm uygar ülkelerin kültür politikalarının temel ilkesıni oluşturadursun, ülkemizde MHP çizgisi ile Kemalistsol çizginin "Devlet, kendi görüşlerine uygun olmayan sanatı destekleyemez " anafikrinde buluşmasını ben çok hüzün verici buluyorum. Ve kendılerinı solda 'hisseden' tüm politikacılarımıza, yazarlarımıza, çağdaş sosyal demokrat kültür politikalarını incelemelerini tavsiye ediyorum. Yoksa, "Devletin kültür sanata ayıracak parası yoktur. Bırakın bu alanda da piyasa kuralları hükmünü icra etsin" diyen ultraliberal politikalarla, "Devlet, parayı veriyorsa düdüğü de çalar!" diye düşünen devletçisol politikalar arasında sıkışıp kalacağız. Ve bu politikaların, sonuçta aynı hedefe hizmet ettiğini göreceğiz hep birlikte. İnsani Gelişme Endeksi'nde en üst sıralarda yer alan Avrupa ülkelerinin kültür ve sanata, devlet bütçelerinin "yüzde bir"'me yaklaşan oranlarda pay ayırdığını bılıyoruz. Bu bütçenin kullanımında, siyasal müdahalenin olmaması, sanat kurumlarının tam bir özerklik içinde tercihlerini oluşturmaları temel ilke olarak kabul edilir. Türkiye Cumhuriyeti'nde ise son çıkan bütçe kanununda kültürsanata ayrılan oran "bınde üç"tür. Ve bu binde üçün çok küçük bir parçasını oluşturur, bağımsız yapımlara sağlanan finansman. Yani, üzerinde fırtınalar kopan 'devlet desteği'l Umarım bir gün, ülkemizde de "linç" kampanyalarının yerini, sanata ayrılan kamu desteğinin çok daha artmasını ve sanatçının bağımsızlığını savunan kampanyalar alır! • *• ve fantastik atmosferiyle zengin bir imgelemin, hüner, beceri ve teknolojinin ürünü bu 'Yüzüklerin Efendisi' bizce haftanın, hatta ayın filmi kuşkusuz. Ikinciüçüncü bölümlerini merak eden, kitabı okumamışlara Metis Yayınlan'ndan yayımlanmış çevirilerini (Yüzük Kardeşliği, tki Kule, Kralın Dönüşü) salık verebiliriz. Bi/ce "Yıldız Savaşlan"ndan çok daha başarılı bu 'kahramanhk fantezisi'yle "Star Wars"ı ya da Frodo Baggins'le Luke Skywalker'ı kıyaslamak başka bir yazının konusu. Pop renkler ve şarkılarla bezell, sabun köpüğü glbi hafif, yenl bir romantlk komedi 'Cosmo Kızı 'mız Harvard'da Tüm arkadaşlannın gözdesi olan Kalifomiyalı sanşın fıstık Elle Woods (Reese Witherspoon), kızlar kulübü başkanı, şirinlik timsali, neşeli, canh, popüler bir genç kız. Saf görünüşünün tersine kül yııtmayan, akıllı, hatta cin gibi, hep süslüpüslü bir zamane çitın. Beyaz atlı prensi Warner Huntington III (Matthew Davis) ise Doğu'dan, zengin, namlı bir ailenin üstüne titrenen oğlu, yüklü bir servetin vârisi. Geleceği, ailesince vali ya da senatör olarak programlanmış Warner'dan evlilik önerisı beklerken "Bana bir Jackie gerek, Marilyn değil" diyen sevgilisince yüzüstü bırakıhyor Barbıe bebek kılıklı Elle. Terk edilmenin şokunu atlatıp aznıederek Harvard'ın hukuk fakültesine giriyor, tekrar Warner'ı elde etmek amaciyla. Farklı giyimiyle alay edildiği Harvard'da, önyargılarla mücadele cderek sınıfının en başanlı ve gözalıcı öğrencilerinden biri oluyor... Avukatyazar Amanda Brown'ın aynı adlı, otobiyografik kitabından perdeye uyarlanan "Legally BlondeBu Nasıl Sanşın", Alkia Silverstone'u öne çıkararak yeniyetme Amerikan gençliğinin baş tacı yaptığı, 1996 yapımı "CluLegally Blonde / Yönetmen: Robert Luketic / Senaryo: Karen McCullah Lutz, Kirsten Smith / Kamera: Anthony B. Richmond / Müzik: Rorfe Kent / Oyuncular: Reese VVitherspoon, Luke VVilson, Selma Blair, Matthevv Davis, Jennifer Coolidge, Raquel VVelch, Victor Garbor / 2001 ABD (özen Film) elessFırlama Kızlar"ı çağrıştıran, tipik Hollywood işi, yeni bir romantik komedi, sabun köpüğü cinsinden. Meraklısının yakın tarihli "PlesantviUe", "Cruel Intention" gibı fılmlerden hatırlayacağı, I976 Nashville doğurnlu, Güneyli kız Reese Witherspoon, biblo gibi, çıtı pıtı şirinliğinin yanı sıra, komedyen yetenekleriyle filmi sürüklüyor. Yüzü, mimikleri ve taşkın halleriyle bize melez Rosie Prez'i ("Feariess") de hatırlatan Witherspoon, Alicia Silverstone gibi gelıp geçici bir şöhret olmayacağa benzer. Beklenmedik gişe başansıyla u Bu Nasıl Sarışın", onu yeni kuşak Hollywood oyunculan arasında iddialı bir konuma getirdi şimdiden. Aptal, şımank sanşın klişesini tersyüz ederek gençlik kesımine ve özellikle kadın seyirciye yönelik tezgâhlanmış izlenimi vcren bu romantik komedi, Avustralyalı yönetmen Robert Luketic'ın ilk filmi. Küçük bütçesine, basit konusuna karşın, ABD'de 2001 yazının gışesı en parlak filmlerinden biri olagelen "Bu Nasıl Sanşın?" fazla önemserrneden ufak ufak gülümsemeler eşliğinde tüketilen, espnli, pop renklerle ve şarkılarla bezeli, modern bir masal sonuçta. "Cosmo Kıa"mızın Harvard'a gı rişi, ikinci yandaki mahkeme bölümü gibi hiç de inandıncı olmayan yanları görmezden gelinirse yer yer hoşça vakit geçırttiği bile söylenebilir. • •• L vecdisayar(" yahoo.com KALtFORNtYALI SAR1ŞIN Filmde Barbic bebek rolündeki Reese Witherspoon'un Holly w(Mxrda gelcceği partak. Goya Sinema Ödülleri • MADRİD (Al'P) Alejandro Amenabar'ın yönetmenliğini yaptığı 'The Others' adlı film, Ispanya'nın Goya Sinema ödülleri için en kuvvetli adaylar arasında sayılıyor. 28 yaşındaki lspanyol yönetmen Amenabar'ın 'Abre los Ojos' adlı filminın ikinci versıyonu Tom Cruise tarafından çekilmiş ve ' Vanilla Sky' adıyla gösterime girmişti. Nıcole Kıdman'ın başrolde olduğu 'The Others' en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi aktris ödüllerinin güçlü adayları arasında. Geçen salı günü açıklanan listede yer alan fılmlerden bazılan 'Juana la Luca', 'Sex and Lucia' ve 'VVithout News of God'. En İyi Avrupa Filmi ödülleri'ne aday gösterilen fılmler arasında ise 'Chocolat', 'Bridget Jone's Diary' ve 'Amelie' dikkat çekiyor. İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK Kandahar'da, güneş tutulmasından önce... "Kandahar", Iranlı yönetmen Mohsen Makhmalbaf ın filmi. Yönetmen kendisiyle yapılan bir görüşmede Pascal'ın sözünü anımsatıyor: "Yürcgin istediğuii çogu kez akıl fark etmez." Kandahar'da bir film çekmeyi de Makhmalbaf'ın yüreği istemiş. Çeşitli güçlüklerle çekmiş, ama sonunda çekmiş ve insanın yüreğine giden yolu bulmuş. "Kandahar" bir yol filmi. Kanada'da göçmen olarak yaşayan Nefes, Afganistan'da hapishanede olan kı/ kardeşinden bir mektup alıyor. Kız kardeşi, bu mektupta Kandahar'da güneş tutulmadan önce kendisıni öldürcceğini yazıyor. Nefes, güneş tutulmasından önce Kandahar'a ulaşmayı, kız kardeşine yaşama nedenleri sunmayı görev bilmiş. Her zorluğu yenecek ve güneş tutulmadan önce kız kardeşine erişecek. Zanıanla yarışan bir yolculuk bu. Filmin başından sonuna kadar Afganıstan gerçeğiyle karşılaşıyorsunuz. Kadınlar bütünüyle örtünmüş, yüzleri kalın bir kafesın arkasına saklanmış, "burka"ları içinde gezmek zorunda. Nefes, bir aileyle birlikte Kandahar'a gitmenin yolunu anyor, adamın dördüncü karısı olarak bu yolculuğa katılabilir. Kız çocuklarına öğütler veriliyor: "Sakın yerde gördüğünüz oyuncak bebeklere dokunmayuı, çünkü onlarda bombalar saklannu$ür, dokunursaıuz patlar." Atganıstan roplu sular yüzünden hastahklar yaygın. Nefes yolda hastalanıyor ve bir doktora gitmek zorunda kalıyor. Doktor Sahip, bir göz deliği açılmış perdeden hastalannın gözünü, kulağını, dilini görebiliyor ve böylece hastalığa tanı koyuyor. Ama Sahip doktor da değildır, Afganistan'da. O bir Amerikalı; buraya Allah'ı bulmak için geldiğini söylüyor ve Nefes'i kendi at arabasıyla Kandahar'a götürmeyi kabul ediyor. Yolda mayınlara basarak bacaklannı yitiren sakatlanmış insanlara takma bacak yardımı yapan kuruluşun sağlık istasyonuna uğruyorlar. Savaşpek çok insanın sakatlanmasına yol açmış, insanlar takma bacakların peşinde koşuyor. Her şeyin, her hizmetin ticareti yapıhyor. "Kandahar" filmi bir destan. Aslında her ülkenin kendi Afganistan'ı var. Bu öyküyü izlerken Batman'da canına kıyan kadınlan düşünüyorsunuz, Urfa'nın töre cinayetlerini düşünüyorsunuz. Yoksulluğun, çaresizliğin, kör inançlann zincirleri için yaşayan ne çok insan var. Faili meçhul cinayetler aklınıza geliyor. Dünyada ne çok Afganıstan var. Mohsen Makhmalbaf'ın filmi ödüller almış. Ama belki de aldığı en büyük ödül, insanların yüreğine giden yolu bulmuş olması. "Kandanar", yüreklerden yüreklere giden bir yol filmi. BUGÜN • PERPA ELEKİRÜKENT KONGRE MERKEZİ'nde saat 19.00'da Selahattin Akarsu'nun 10. sanat yılı için düzenlenen gece kapsamında Arif Sağ bir konser verecek. (0 212 222 27 27) • BABYLON'da 'Beyoğlu Beat II' Festivali kapsamında saat 23.00'tc Replikas ve Kurban konser verecek. (0 212 292 73 68) • BEKSAV'da saat 13.00'te Kristian Levring'in 'Kral Yaşıyor', saat 16.00'da Harmony Korine'in 'Julien DonkeyBoy', saat 19.00'da Stanley Kubrıck'in 'Otomatik 1 Portakal adlı filmleri izlenebılir. (0 216 349 91 55) • ATATt'JRK KİTAPLIĞl'nda saat 19.00'da 1 Robert Bresson'un yönettiği 'Yankesici adlı filmin gösteriminin ardından Ihsan KabU'in düzenledıği bir tartışma düzenlenecek. (ö 212 249 09 45) çocukları savaşın içinde doğmuşlar, yoksullar ve çocukluklarını yaşayamıyorlar. Erkek çocuklarını mollaların yanında yetiştirmek isteyen anneler onların karnını doyuracak bir yerleri olduğu için seviniyorlar. Molla, onlara Kuran okumayı öğretıyor ve çocyklar da molla olacakları için seviniyor. Bir düğün alayında arama yapan Taleban nöbetçileri, şiir defteri ve müzik aleti bulduklan zaman ceza vermek zorundalar. Bu dağlık coğrafyada insanlar en kötü koşullarda yaşamak zorundalar. Yollarda mik
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle