Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA. CUMHURİYET 9 KASIM 2001 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Atatürk'ün Vasiyetine Saygısızlık...
Çetin AŞÇIOĞLU Yargıtn
-^» ^r~ ustafa KemaTin,
1 ^ M 19Mayısl919'da
j ^ k /M Anadolu'ya ayak
I ^ ^ I I basarken, yıllarca
I ^M I vicdanındabırsır
-Â^ T . ^ L . gıbi sakladığı dü-
şünce ve inançlannın özü: Gücünü
soydan \ e dinden alan Osmanlı'nın
egemenlik ve kulluk (teba) anlayışı
yenne ulusal (nulli) bilincın ve özgür
bireylerin egemen olduğu çağdaş bır
devlet yaratmakn.
tşte bu nedenle, kurtuluşu ve kuru-
luşu izleyen yıllarda gerçekleştirdiği
de\Tİırüeri güçlendırecek Halkevleri,
Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Ku-
rumu gibi örgütlenmelere önayak ol-
mustur. Atatürk, düzenledıği vasiyet-
nameyle, Iş Bankası'nda bulunan pay-
lannın kuru mülkiyetinı Cumhuriyet
Halk Partısı'ne, gelirini de yan yanya
Türk Dil Kurumu ile Türk Tarıh Ku-
rumu'na bırakü. CHP'nin. Iş Banka-
sı Yönetim Kurulu'na yüzde 28.1 pay
karşılığında dört yönetim kurulu üye-
si atamarun dışında, akçalı bır hakkı söz
konusu değildir. Yazımızın amacı, ka-
patılan Türk Dil ve Tarih Kurumla-
n'nın başanlan ya da başansızlıklan-
nı tartışmak değildir; bu ayn bir yazı
konusu olabılır. Ancak Atatürk'ün, ge-
rek her ıki kurumun kurulmasına öna-
yak olurken gerekse mal varlığının ge-
lirini bu kurumlara bağışlarken ama-
cının bilinmesi gerekir: O, Türk dıh ve
tarihinin siyasal güçlenn; katı ve ağır
bir bürokratik yapının dışında bağım-
sız kunımlarca ıncelenmesıne inan-
mıştı. Isteseydı bu kurumlan şımdıki
gibi kamu kurumu olarak devlet için-
de yapüandınrdı. 1983 yılına gehnce-
ye kadar birer dernek olarak özel tü-
zelkişilıklerini sürdüren ve zaman za-
man eleştırilse bile yararh çalışmalar
yapmış bu kurumlar; 11 Hazıran 1983
gün ve 2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil
'ay Onursal L'vesi
ve Tarıh Yüksek Kurumu Yasası ile
kapatıldılar.
Anayasanın 134. maddesıninbuyru-
ğuyla çıkanlan 2876 sayıh yasa; Da-
nışma Meclısi'nde görüşülürken za-
man zaman sert tartışmalara neden ol-
muştur. Geçenlerde kaybettiğimiz rah-
metli hocam Prof. Dr. Necip Bilgebaş-
ta olmak üzere gerçek Atatürkçü bir
avuç ülkücü (idealist) insan, tüm ça-
balara karşın, hukukun temel ılkeleri
çığnenerek Atatürk'e karşı yapılan say-
gısızlığa engel olamamışlardır. Işin
düşündürücü bir yanı da Atatürk'ü,
devrimlerini içine sindirememiş olan-
lann (ve de karşıdevrimcılerin) yapa-
madıklarını, 12Eylülyönetimibirçır-
pıda gerçekleştirmesidir. Hem de Ata-
türk dıye dıye... "Şimdi ne yapüabi-
Kr" sorusuna, "Anayasa, yasa buynı-
ğu karşısında ve duyarsız bir siyasal
ortamda ne yapılabüir ki" dıye yanıt
verebiürsınız. Ancak hukukta çare tü-
kenmez; hele hukuksuzluk diz boyu ıse.
Gelin ilk önce yasayla oluşturulan ay-
kınhğı saptayalun; sonra da hukukun
cömertlığıne bilım ile us (akıl) ile sı-
ğrnalım. Hukukne söylerse doğru söy-
ler:
1 - Özel hukuk alanında tüzelkişilik
kazanmış bır topluluk (dernek-vakıf-
şirket-siyasal partüer); ancak yargı ka-
ran ile tüzelkişiliğine son venlerek ka-
patılabilir. 0>r
sa özel hukuk hükümle-
nne göre kurulmuş dernek nıtehğın-
deki Türk Dil ve Tarih Kurumlan ya-
sa gücü ile kapatılmışlardır. Kuvvet-
ler aynlığı ilkesine ve örgütlenme öz-
gürlüğüne aykın olan bu yasal düzen-
leme tam bır yetki gaspıdır. Gerekçe-
si ne olursa olsun, hukuk devleti ve hu-
kukun üstünlüğü ilkesi çiğnenerek
"ben yaptim okhT inançlannın ürünü-
dür; keyfıdir.
2 - Kışinin sağlığında yaptığı ve öl-
dükten sonra mal varlığı üzennde ger-
çek ve tüzelkişî yararına sonuç doğu-
racak ıstekleri (vasiyetname) sözleşme
özgürlüğünün güvencesı altındadır.
Yasalara, ahlaka aykın olmadıkça; hiç-
bir güç ve kişi bu isteğinı (ırade) de-
ğiştiremez, yok sayamaz. Öte yandan;
vasıyet yoluyla kendısine bağışta bu-
lunulan kışı, hukuksal işlemi yapmış
kişinin ölümüyle, öngörülen haklann
sahibi olur. Bu yolla elde edilen her tür-
lü mal ve haklar mülkıyet hakkının
güvencesi altındadır.
Bu nedenle, Atatürk'ün sağlığında
gerçekleştirdıği vasiyetnamedeki ya-
zılı isteğıni yok sayarak; Iş Banka-
sı'ndaki payının gelirinin, kamu kuru-
mu mteliğinde oluşturulan kurumlara
aktanknası mülkiyet hakkına, sözleş-
me özgürlüğüne aykındır; hukuk dev-
leti ve hukukun üstünlüğü Jkeleri açık-
ça çiğnenmıştır. Atatürk Kültür, Dil
ve Tarih Yüksek Kurumu'nun kurul-
masını öngören anayasanın 134. mad-
desı ve buna dayalı olarak çıkanlan
2876 sayılı yasa, hukuka aykınlığı or-
tadan kaldırmaz. Çünkü mülkiyet hak-
kı ve sözleşme yapma özgürlüğü, özü-
nü her zaman ve her yerde var olan de-
ğışmez doğa yasalanndan alan ınsan-
lık haklanndandır. Bu nedenledir kı
tnsan Haklan A\Tupa Sözleşmesi'nın
(ÎHAS) bır numaralı ek protokolü ile
mülkiyet hakkının dokunulmazhğı ka-
bul edilmıştir. Türkiye Cumhuriyeti
de sözleşmeyi imzalayarak uluslarara-
sı yükümlülük altuıa girmiştir.
Kaldı ki Atatürk'ün vasiyetinın ve
kapatılan Türk Dil ve Tanh Kurumla-
n'nın başına gelenler, anayasamızın
"Türkrje Cumhuriyetibir hukukdev-
letir (m. 2);". "Derneklerin kapaülma-
gyargı karanyla olur (m. 33)"; "Her-
kes mülldyet ve miras haklanna sahip-
tir (m. 35)" ilkelenyle de bağdaşır nı-
telikte değildir. Hukuk, çelişkili dav-
ranışlan "yasa buynığu bfleofea" doğ-
ruluk ve dürüstlük kurallanna da ay-
kın sayar. Artık şu soruya yanıt araya-
biüriz: Böylesine açık hukuka aykın-
lık nasıl giderilebilır?
tlk usumuza gelen, hukuka aykın-
kk nasıl yasama yoluyla oluşturulmuş
ıse aynı yolla doğru olanı geri getirmek-
tir; ancak bugün siyasal alanda egemen
olan güçlerin bu konuda duyarlılık
göstermelerini beklemek düştür. Bu-
nunla bırlikte kamuoyu oluşturularak
etkin girişimler de denenmelidir.
Yargı yoluna baş\r
urmak da usa ge-
lebilir. Ancak anayasanın 134. madde-
si ve özellikle 12 Eylül yönetimının çı-
kardığı yasalara karşı anayasaya aykı-
nlık savmda bulunulamayacağı yolun-
daki anayasanın geçici 15. maddesi
karşısında; böyle bir girişim hıçbrr so-
nuç doğurmayacakur.
Insan Haklan Avrupa Mahkeme-
si'ne (ÎHAM), tHAS'nin örgütlenme
özgürlüğünü düzenleyen 11 ve mülki-
yet hakkıyla ilgili EK (1) Protokol'ün
1. maddesinin çiğnendıği savıyla baş-
vurmak en etkın yoldur. Bu bağlamda
ikı önemli usul sonınu tarnşılmahdın
Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Ku-
rumu adlı özel tüzelkişiliğe sahıp der-
nekler kapahldığına göre; iHAM'ye
baş\'uru>r
u kım yapacaktır? CHP'nin
Atatürk'ün tş Barîkasrndakı paylan
üzerindeki kuru mülkiyet hakkı, 4 yö-
netim kurulu üyesini atayarak Iş Ban-
kasrnın denetım ve yönetünıne kaül-
makla sınrrlı değildir: Paylann geliri-
nin Atatürk'ün isteği doğnıltusunda
ve gerçek sahiplenne gidip gitmediği
konusunda yetki ve görevlennın de
söz konusu olduğu kabul edılmelidır.
Mülkiyet hakkının özündekı değerler-
den yola çıkarak ve geniş bir yorum-
la; CHP'nin, ÎHAM'ye başvurması-
nın olanaklı olduğu kabul edılebilır.
CHP, bu görevi üstlenır mi? Ata-
türk'ün kurduğu bir partinin bu konu-
da bir duraksama göstermemesi bek-
lenir. Aslında CHP, bu hukuka aykrn
işlemlerin ve oluşumlann çoktan kar-
şısında olmalı ve çözüm yollan arama-
lıydı; sessız kalmanın da Ata'ya say-
gısızlık olduğunun bilıncıyle... Öte
yandan kapatılan Türk Dil ve Tarih
Kurumlan üyelennın \e bu üyelerin
kurduğu derneklenn (Dil Denıeği) de
başvuru hakkı olduğu da göz ardı edil-
memelıdır: Kuşkusuz CHP ile birlik-
te yapılacak bir başvuru daha yararlı
ve etİan olacaktır.
lldnci soruna gehnce: İHAM'ye baş-
\ uru içın "alü ayhk bir hak düşüriicü"
süre söz konusudur. Hukuka aykın el
koyma on yüa yakın süredir devam et-
mektedir. Yahn manüksal bır yaklaşım-
la; hak düşürücü sürenın dolduğu söy-
lenebilir. Ancak, mülkiyet hakkına el
atma, son verilinceye kadar, her gün yi-
nelenen eylem nıtelığındedır. Bu ne-
denle hak düşürücü sürenın gerçek-
leştiği söylenemez. Türk hukuk uygu-
lanmasında olduğu kadar, iHAM'nin
kararlan (Kıbns karan) da bu doğrul-
tudadır. Kuşkusuz her ıkı konuda da son
söz ÎHAM'nın olacaktır.
Sonuç
Son olarak; Türkiye Cumhuriye-
ti'nin yönetimınde söz sahibi seçılmiş
ve atanmış sKil ve asker görevhlere bir
çift sözüm olacak: Atamıza, ıyı nıyet-
le olsa bıle, yapılan bu saygısızlığı gi-
dermek bü>r
ük ölçüde sızlenn elınde
Bılıniz kı bu brr onur sorunudur. Son
çare olarak sorun tHAM önüne götü-
rüldüğünde: "Nasıl bir uhıstur ki ken-
disini yokolmaktan kurtarnuş, çağdaş
bir devlet kurmuş, Atatürk soyadını
v^rerekölümsüzleştirdikleri böylesine
diye düşünmeleri doğaldrr. Bunun so-
nımluluğunun sizlere ilışkin olacağı-
nı bu günden bilınız ve hukuka uygun
çözüm yolunu arayınız. Atatürk'ü say-
manın, sevmenin, onun inançlanna ve
devnmlerine sahip çıkmanın yahuz
gösterişlı törenlerle, söylemlerle, hey-
kellerinı dikmekle olmayacağının uma-
nm bılincinde olursunuz.
ARADABİR
AYŞE İLHAN
Minnet ve Şiikran Sana!
1954 yılında olmalı, çalıştığım lısenin müduru 10
Kasım'da bir konuşma yapmamı istemişti. Geçen-
lerde, kitaplarımın arasında bu konuşma metnini
buldum; çok duygulandım. Kısaltarak, içindeki es-
ki sözcükleri özleşen Türkçemize çevırerek gaze-
teme göndemek geldi ıçimden.
"O aziz varlığı iki kez yakından görmek mutlulu-
ğuna erdim" diye başlamışım söze.
1931-32 ders yılında, Beyazıt 'taki tarihsel Darûl-
fünun binasında öğrenci olarak bulunuyordum. Bir
gün öğleye doğru dersten çıktığımızda, Atatürk'ün
binamızda bulunduğunu, hukuk fakültesinin ders-
lerine girip çıktığını ve gitmek üzere olduğunu öğ-
rendik. Sınıfarkadaşım Ruhsar Samih 'te bihikte onu
uğuriamak ıçin kapı girişınde sıralanmış olan hoca
ve yöneticilerin arasına kanştık. Kalabalık arttı; kal-
bim, fırlayacak gibi çarpıyordu. Biz sıkışıp kalmış-
tık, ama o, bizim titreyen ellerimizi de sıktı. Mutlu-
luktan şaşkına dönmüştük. Karar verdiğimiz halde
yüzüne, gözlerine bakamamıştık. Bu eşsız deha
mücevheri, göz kamaştıran ışıltılar saçıyordu; Ib-
rahim Aleattin 'in dediği gibi, mütekasif (yoğun) bir
alevdı. Ne varki, elleri unutulacak gibi değildi. Cep-
heden cepheye koşan, vatanı kurtarmak ıçin didi-
nen bir askerin elleri miydi bunlar? Yok. Bir milleti
dirilten, devletimizi kuran, dünyayı şaşırtan eserie-
ri yaratan sanatçı elleri
29 Ekim 1933: Cumhuriyetın onuncu yıldönümü
törenlerini görmek üzere Ânkara 'dayım. Ünlü mar-
şın yarattığı coşku ve mutluluk her yanı dolduru-
yor. Hipodromu çevreleyen tribünler tıklım tıktım.
Atatürk ünlü Nutuk'una başlıyor. O sıcak, inandın-
cı ve kudretli sesi hiç unutamadım: 'Milletımizi çağ-
daş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağız!' Sevinç
gözyaşları çoğalıyor. Otomobilin içinde, yanında
Fevzi Çakmak, trıbünlerin önünden geçiyor. Gel-
miş geçmış tüm destan kahramanlarının en güze-
li, en görkemlisi; her zamanki gibi o ışıltılı hale ile
donanmış; dinç ve sağlıklı görünüyor. Kim derdi ki
onu beş yıl sonra kaybedeceğiz.
Meydan daha dün çağlayıp inlerdi sesınden I
Meydanda kalan ruhum onun aksine daldı I Düş-
müş gibi bir levha geniş çerçevesinden / Aynldığı
gün yeryüzü karşımda boşaldı."
Onun 'fani variığını' yitirdik, ama yalnız bizim de-
ğil, dünyanın kurtuluş ve uygarlık sembolü olarak
variığını sonsuza dek sürdürecektir."
Konuşmamın bundan sonrasında bir tarih ögret-
meninın söylemeden edemeyeceği tarihsel gerçek-
leri anlartım. Salondan hıçkırıklaryükseliyordu. Öğ-
rencilerim, veliler, arkadaşlarım ve ben ağlıyorduk.
Şeriat batağı içinde debelenen, kanayan Islam âle-
mine, bugün en taze örnek olarak sen gösteriliyor-
sun Atam! Sen hiç eskimeyeceksin: çünkü, yolun
akıl-bilim yoludur.
Dünyalar dolusu minnet ve şükran!
BERÎNNADİ'nin anısına..
Şu Varyag uçak gemisi, 2. Dün-
ya Savaşı'ndan kalma. Halatlar-
la römorkörlere bağlı olarak, dü-
mensız, kaptansız, tayfasız bi-
zim boğazlardan geçtiydi Ege'ye
bır süre önce. Orada fırtına ha-
latlanru kopardı, serseri mayın
gibi hangi Yunan adasına çarpa-
cak dıye, merakla bekleşti bız ve
bütündünya...
Içimiz sızlasa da Anadolusu
ve Trakyası ile Türkiye'yi Var-
Yeniden ve Yüreklice...
Aydemir CEYLAN VaH,
yag'a benzetebılıriz. Gerçekten,
jeopolitık anlamda, Türkiye'yi;
başı Balkanlar'da, kıç tarafı Kaf-
kaslar'da, bordosunda "Cumhu-
ri>
r
et" yazılı 78 yülık bır strate-
jık uçak gemısı olarak değerlen-
dirmek yanlış olmaz. Varyag'dan
farb, kimıldayamıyor ne yazık
ki... IMF, Dünya Bankası ve
AB'nin halatlan ile Karadenız,
ADD Yönetim Kurulu Üyesi
Ege ve Akdeniz'e bordalanarak,
kıyılanna sımsıkı bağlanmış yıl-
lar önce. Kemalist rengi solmuş,
yoz siyaset rüzgârlan ile Altıok-
lu bayrağı lime lime... Ambarla-
nnda uluslararası sermaye, çete-
ler, şeriat ve 2. Cumhuriyet öz-
lemcıleri, siyaset cambazlan, bö-
lücüler, her çeşidiyle mafya cirit
atıyor. Geminin gerçek sahiple-
Slovenya - Romanya
Hagi'nin teknik direktörlüğünü yaptığı Romanya,
Slovenya engelini geçip 2002 Dünya Kupası
finallerine gidebilecek mi?
tv8 de nefesleri kesecek bir maç daha...
Bu heyecanı SAKIN KAÇIRMAYIN!
NÂZIM HlKMET KÜLTÜR
VE SANAT VAKFI
NURİ KURTCEBE İMZA GÜNÜ
Nuri Kurtcebe, "Nâzım
Hikmet/Kuvayi Milliye"
çizgi romanını
10 Kasım Cumartesi
günü, saat 14.00'den
itibaren TÜYAP
20. Istanbul
Kitap Fuan'nda
Nâzım Hikmet Vakfı
standında imzalıyor.
-4
rın
n, kaptanlan, tayfalan ıse kara-
ya atlamış, çömelıp kıyıda öyle-
ce (!) bakıp gemının geleceğı
üzerıne tartışıyor, çözüm öneri-
leri üretmeye çalışıyor. Parçala-
yalım, çeliğindenjılet yapıp sa-
tanz, böylece kazanınz ve de kal-
kınınz dıyenlenn sesi haylı gür
ve etkın. Bır kısmı da çırptnıyor:
"Gemhi onanrsak. çağın gerek-
leri ile donaürsak yüzer duruma
gedrebüîriz, G-7 ve AB uçak ge-
mileri ile \ anşabilmenin. eşit ko-
numa gelebilmenin önkoşulu bu-
dur" dıyorlar.
Özünde doğru da olsa,
bu görüşü savunanlar, bu
işe kim ya da kimlerle
başlanıp amaca ulaşılaca-
ğı konusunda ikılem ıçe-
risinde...
Bir kısmı, Godo'yu
bekler gibi, bir önderin, bir
ıkinci Atatûrk'ün ortaya
çıkması ıçin ellenni hava-
ya açmış, özlemle bekle-
şiyor, elini taşın alûna sok-
madan, sadece eleştiri-
yor... Oysa, tngiltere Baş-
bakanı D. L'Loyd George
"YüzyıUar, nadir olarak
öke (dâhi) vetiştirir. Şu ta-
lihsizliğimize bakın ki o
büyük öke, çağunızda
Türk ulusuna nasip oldu"
derken böylesine bır bek-
lentünn ne kadar hayalci
olduğunu daha o yıllarda
bizden önce görmüştü.
Bir kısmı ise, kişileri par-
ti kurmaya zorlayarak li-
der yaratmaya çalışıyor.
Lider kımdir, liderlik ne-
dir? Bilim ve teknoloji-
nin olağanüstü gelışme-
ler gösterdiği çağunızda
toplumsal ve örgütsel so-
runlann çözümü için ille
de karizmatik bir lidere
(öndere), başka bır deyış-
le bir kurtancıya gereksi-
nim var mıdır? Konuyla il-
gili herkesin bu sorulann
yanıtını araştınp bulması,
ulasacağı sonuçlara göre
Türkiye içın çözüm öne-
rileri geliştirmesi gereken
bir dönemeçten geçiyo-
ruz.
Aslında, Cumhuriyet'in
halatlanndan kurtanhp
yüzdürülebılmesı için,
Türk devrımı ve Atatürk
ilkelerine yeniden ve yü-
reklice sanlmak, ehmizi
taşm altrna sokarak kor-
kunun üstüne gitmek, bu-
nun için de bedel ödeme-
ye hazır ohnak, zor ama
en geçerlı yol olsa gerek.
Görev; yurtsever, devrim-
lerin kararlı savunucusu,
laik, demokrat, çağdaş
herkesin omuzlan üzerin-
dedir.
Bu görevin başarıya
ulaştmhnası Cumhuriyet
kuşaklannın namus bor-
cudur. Tıpkı Berin Na-
di'nın yaptığı gibi... Işık-
lar içinde yatsın.
PENCERE
Medeniyetler
Savaşı Fısfıs..
Evimizde sedef kakmalı kıvrık bir Arap hançeri
vardı: duvarda asılı dururdu.
Birinci Dünya Savaşı'nda o cepheden bu cep-
heye koşuşturan babamın eline Cebellübnan'da
geçmişti...
Babam ve arkadaşlan Arapları hiç sevmezlerdi:
"- Ingilizlerle işbirliğı yaptılar, Türkleri arkadan
vurdular."
•
Amerikalının biri çıkıp "21'inci yüzyılda Mede-
niyetler Savaşı yaşanacak" dedi...
Peki. tarıh ve hayat ne dıyor?..
Irak ile Iran'ın savaşında Müslüman Müslüman'ı
boğazlamadı mı?..
Kuveyt'i ışgal eden Müslüman değil miydi?..
Güney Anadolu'daki "düşükyoğunluklu savaş"\
yıllarca Müslümanlardestekleyip fışteklemedi mi?..
Ya Taleban ile General Dostum?..
Pakistan'daABDeliyleyetiştirilenMüslümanlar,
Afganistan'da Müslümanın canınaokumadı mı?..
Peki, şimdi ne oluyor?..
Islam dünyasında herkes birbirine diş bilıyor; el-
lenndengelsetüm Müslümanlarbırbirlerinibirka-
şık suda boğacaklar...
•
Haçlı seferlerı tarihin derinliklerinde yüzlerce yıl
süren bir kanlı serüven...
Papaz Pier L'Hermit eşeğine binip Islam dün-
yasına karşı seferberliğı körukledi...
O yıllarda Avrupa millet değil 'ümmet' çağını ya-
şıyordu; ne var ki 1789 Devrımi ile 'uluslaşma' sü-
recine giren Batı'da Hırıstıyanlar, hele 20'nci yüz-
yılda, ortalığı mezbahaya çevirdiler; iki Dünya Sa-
vaşı çıkardılar; yerküresını paylaşmak hırsıyta 50
milyon Hıristiyan ötekı dünyayı boyladı, ınsanlıkbu
çapta kasaplığı tarihte yaşamamıştı.
Bugun Amerıka'nın Afganistan'daki ve Suudi
Arabıstan'dakı konumu bır mı?..
Hıristıyanla Müslüman, bıryerde kanlı btçaklı, öte-
ki yerde al takke ver kulah, cancığer kuzu sarma-
sıL
Din savaşı dediğımiz bu mu?..
•
Israil'de yaşanan din savaşı mı?..
öyleyse yeryüzündeki Müslümanlar neden bu yol-
da birleşemiyorlar?..
Yahudıler ve Filıstinliler arasındaki çatışma kut-
sal kökenlerden gelen bir ıçerik de taşıyor; ama,
temel güdülenme toprak kavgasından kaynakla-
nıyor...
Günümüzde toprak nedir?..
Vatan!..
Eskiden 'vatan' dıye bir şey yoktu; 1789 Devri-
mi'nin sözlüğünde ortaya çıkü; 'Aydınlanma 'nın üret-
tiği dönüşüm sürecinde başka neler var?..
Uluslaşma..
Laiklik..
Insan Haklan..
Cumhuriyet..
Demokrasi..
Yurttaşlık...
Islam coğrafyasında bu kavramlar kimi halkin to-
pografyasında tohumlandı, kimi yerde adı bile
yok!.. Yine de Müslümanlann bilinçsizliğınde bir-
birinı boğazlamak gudusü ağır basıyor...
Afganıstan en çarpıcı örnek!..
•
Müslümanlan biryana bırakın..
Araplar bile birbirlenyle birleşemiyorlar; birbiıie-
rinin gözlerini oyacaklar!.. Isiam Konferansı örgü-
tü fısfıs!.. Suudi Arabıstan ve Körfez şeyhliklerinin
ellerindeki petrol zenginlikleri, Batı'daki yatınmlar-
la prenslerin hovardalığına gıdıyor...
Türkiye, Müslümanlık dünyasında tek ve seçe-
neksizörnektir...
Peki, kime borçluyuz bunu?..
İnsanlar
dokunmak
istiyorum size.
Sizde
dokunmak
ı-terseniz
> ureğime,
çıkarttım,
bırakıyorum
avuçlannıza.
Birazcık uzanın,
yeter...
^ı ıcın
:ıar(2cınaryayın com
îmza Günü10 Kasım, Cumartesi • Saat: 15" • Stand No: B 43
İfUnM Serfl Sanr> TeptbaftİSTAHBVL
Dündar Soyer
Cumhuriyede Adım Adım
Olaylar, Anılar...
(1920-1940)
AYDINLANMA DONEM1
(1940-1960)
SANCIL1YILLAR
(1960-19801
YOZLAŞMANIN BAŞLANGia
(1980 ve Sonran)
TOPYEXUN YOZLASMA
DÖNEMİ
1 0 1 1 T U I K C I L I I
KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR,
KİTAP SEVGİSİNİÖLDÜRÜR,
OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOKEDER!
Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
(BESAM)