23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA. CUMHURİYET 9 KASIM 2001 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Atatürk'ün Vasiyetine Saygısızlık... Çetin AŞÇIOĞLU Yargıtn -^» ^r~ ustafa KemaTin, 1 ^ M 19Mayısl919'da j ^ k /M Anadolu'ya ayak I ^ ^ I I basarken, yıllarca I ^M I vicdanındabırsır -Â^ T . ^ L . gıbi sakladığı dü- şünce ve inançlannın özü: Gücünü soydan \ e dinden alan Osmanlı'nın egemenlik ve kulluk (teba) anlayışı yenne ulusal (nulli) bilincın ve özgür bireylerin egemen olduğu çağdaş bır devlet yaratmakn. tşte bu nedenle, kurtuluşu ve kuru- luşu izleyen yıllarda gerçekleştirdiği de\Tİırüeri güçlendırecek Halkevleri, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Ku- rumu gibi örgütlenmelere önayak ol- mustur. Atatürk, düzenledıği vasiyet- nameyle, Iş Bankası'nda bulunan pay- lannın kuru mülkiyetinı Cumhuriyet Halk Partısı'ne, gelirini de yan yanya Türk Dil Kurumu ile Türk Tarıh Ku- rumu'na bırakü. CHP'nin. Iş Banka- sı Yönetim Kurulu'na yüzde 28.1 pay karşılığında dört yönetim kurulu üye- si atamarun dışında, akçalı bır hakkı söz konusu değildir. Yazımızın amacı, ka- patılan Türk Dil ve Tarih Kurumla- n'nın başanlan ya da başansızlıklan- nı tartışmak değildir; bu ayn bir yazı konusu olabılır. Ancak Atatürk'ün, ge- rek her ıki kurumun kurulmasına öna- yak olurken gerekse mal varlığının ge- lirini bu kurumlara bağışlarken ama- cının bilinmesi gerekir: O, Türk dıh ve tarihinin siyasal güçlenn; katı ve ağır bir bürokratik yapının dışında bağım- sız kunımlarca ıncelenmesıne inan- mıştı. Isteseydı bu kurumlan şımdıki gibi kamu kurumu olarak devlet için- de yapüandınrdı. 1983 yılına gehnce- ye kadar birer dernek olarak özel tü- zelkişilıklerini sürdüren ve zaman za- man eleştırilse bile yararh çalışmalar yapmış bu kurumlar; 11 Hazıran 1983 gün ve 2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil 'ay Onursal L'vesi ve Tarıh Yüksek Kurumu Yasası ile kapatıldılar. Anayasanın 134. maddesıninbuyru- ğuyla çıkanlan 2876 sayıh yasa; Da- nışma Meclısi'nde görüşülürken za- man zaman sert tartışmalara neden ol- muştur. Geçenlerde kaybettiğimiz rah- metli hocam Prof. Dr. Necip Bilgebaş- ta olmak üzere gerçek Atatürkçü bir avuç ülkücü (idealist) insan, tüm ça- balara karşın, hukukun temel ılkeleri çığnenerek Atatürk'e karşı yapılan say- gısızlığa engel olamamışlardır. Işin düşündürücü bir yanı da Atatürk'ü, devrimlerini içine sindirememiş olan- lann (ve de karşıdevrimcılerin) yapa- madıklarını, 12Eylülyönetimibirçır- pıda gerçekleştirmesidir. Hem de Ata- türk dıye dıye... "Şimdi ne yapüabi- Kr" sorusuna, "Anayasa, yasa buynı- ğu karşısında ve duyarsız bir siyasal ortamda ne yapılabüir ki" dıye yanıt verebiürsınız. Ancak hukukta çare tü- kenmez; hele hukuksuzluk diz boyu ıse. Gelin ilk önce yasayla oluşturulan ay- kınhğı saptayalun; sonra da hukukun cömertlığıne bilım ile us (akıl) ile sı- ğrnalım. Hukukne söylerse doğru söy- ler: 1 - Özel hukuk alanında tüzelkişilik kazanmış bır topluluk (dernek-vakıf- şirket-siyasal partüer); ancak yargı ka- ran ile tüzelkişiliğine son venlerek ka- patılabilir. 0>r sa özel hukuk hükümle- nne göre kurulmuş dernek nıtehğın- deki Türk Dil ve Tarih Kurumlan ya- sa gücü ile kapatılmışlardır. Kuvvet- ler aynlığı ilkesine ve örgütlenme öz- gürlüğüne aykın olan bu yasal düzen- leme tam bır yetki gaspıdır. Gerekçe- si ne olursa olsun, hukuk devleti ve hu- kukun üstünlüğü ilkesi çiğnenerek "ben yaptim okhT inançlannın ürünü- dür; keyfıdir. 2 - Kışinin sağlığında yaptığı ve öl- dükten sonra mal varlığı üzennde ger- çek ve tüzelkişî yararına sonuç doğu- racak ıstekleri (vasiyetname) sözleşme özgürlüğünün güvencesı altındadır. Yasalara, ahlaka aykın olmadıkça; hiç- bir güç ve kişi bu isteğinı (ırade) de- ğiştiremez, yok sayamaz. Öte yandan; vasıyet yoluyla kendısine bağışta bu- lunulan kışı, hukuksal işlemi yapmış kişinin ölümüyle, öngörülen haklann sahibi olur. Bu yolla elde edilen her tür- lü mal ve haklar mülkıyet hakkının güvencesi altındadır. Bu nedenle, Atatürk'ün sağlığında gerçekleştirdıği vasiyetnamedeki ya- zılı isteğıni yok sayarak; Iş Banka- sı'ndaki payının gelirinin, kamu kuru- mu mteliğinde oluşturulan kurumlara aktanknası mülkiyet hakkına, sözleş- me özgürlüğüne aykındır; hukuk dev- leti ve hukukun üstünlüğü Jkeleri açık- ça çiğnenmıştır. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun kurul- masını öngören anayasanın 134. mad- desı ve buna dayalı olarak çıkanlan 2876 sayılı yasa, hukuka aykınlığı or- tadan kaldırmaz. Çünkü mülkiyet hak- kı ve sözleşme yapma özgürlüğü, özü- nü her zaman ve her yerde var olan de- ğışmez doğa yasalanndan alan ınsan- lık haklanndandır. Bu nedenledir kı tnsan Haklan A\Tupa Sözleşmesi'nın (ÎHAS) bır numaralı ek protokolü ile mülkiyet hakkının dokunulmazhğı ka- bul edilmıştir. Türkiye Cumhuriyeti de sözleşmeyi imzalayarak uluslarara- sı yükümlülük altuıa girmiştir. Kaldı ki Atatürk'ün vasiyetinın ve kapatılan Türk Dil ve Tanh Kurumla- n'nın başına gelenler, anayasamızın "Türkrje Cumhuriyetibir hukukdev- letir (m. 2);". "Derneklerin kapaülma- gyargı karanyla olur (m. 33)"; "Her- kes mülldyet ve miras haklanna sahip- tir (m. 35)" ilkelenyle de bağdaşır nı- telikte değildir. Hukuk, çelişkili dav- ranışlan "yasa buynığu bfleofea" doğ- ruluk ve dürüstlük kurallanna da ay- kın sayar. Artık şu soruya yanıt araya- biüriz: Böylesine açık hukuka aykın- lık nasıl giderilebilır? tlk usumuza gelen, hukuka aykın- kk nasıl yasama yoluyla oluşturulmuş ıse aynı yolla doğru olanı geri getirmek- tir; ancak bugün siyasal alanda egemen olan güçlerin bu konuda duyarlılık göstermelerini beklemek düştür. Bu- nunla bırlikte kamuoyu oluşturularak etkin girişimler de denenmelidir. Yargı yoluna baş\r urmak da usa ge- lebilir. Ancak anayasanın 134. madde- si ve özellikle 12 Eylül yönetimının çı- kardığı yasalara karşı anayasaya aykı- nlık savmda bulunulamayacağı yolun- daki anayasanın geçici 15. maddesi karşısında; böyle bir girişim hıçbrr so- nuç doğurmayacakur. Insan Haklan Avrupa Mahkeme- si'ne (ÎHAM), tHAS'nin örgütlenme özgürlüğünü düzenleyen 11 ve mülki- yet hakkıyla ilgili EK (1) Protokol'ün 1. maddesinin çiğnendıği savıyla baş- vurmak en etkın yoldur. Bu bağlamda ikı önemli usul sonınu tarnşılmahdın Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Ku- rumu adlı özel tüzelkişiliğe sahıp der- nekler kapahldığına göre; iHAM'ye baş\'uru>r u kım yapacaktır? CHP'nin Atatürk'ün tş Barîkasrndakı paylan üzerindeki kuru mülkiyet hakkı, 4 yö- netim kurulu üyesini atayarak Iş Ban- kasrnın denetım ve yönetünıne kaül- makla sınrrlı değildir: Paylann geliri- nin Atatürk'ün isteği doğnıltusunda ve gerçek sahiplenne gidip gitmediği konusunda yetki ve görevlennın de söz konusu olduğu kabul edılmelidır. Mülkiyet hakkının özündekı değerler- den yola çıkarak ve geniş bir yorum- la; CHP'nin, ÎHAM'ye başvurması- nın olanaklı olduğu kabul edılebilır. CHP, bu görevi üstlenır mi? Ata- türk'ün kurduğu bir partinin bu konu- da bir duraksama göstermemesi bek- lenir. Aslında CHP, bu hukuka aykrn işlemlerin ve oluşumlann çoktan kar- şısında olmalı ve çözüm yollan arama- lıydı; sessız kalmanın da Ata'ya say- gısızlık olduğunun bilıncıyle... Öte yandan kapatılan Türk Dil ve Tarih Kurumlan üyelennın \e bu üyelerin kurduğu derneklenn (Dil Denıeği) de başvuru hakkı olduğu da göz ardı edil- memelıdır: Kuşkusuz CHP ile birlik- te yapılacak bir başvuru daha yararlı ve etİan olacaktır. lldnci soruna gehnce: İHAM'ye baş- \ uru içın "alü ayhk bir hak düşüriicü" süre söz konusudur. Hukuka aykın el koyma on yüa yakın süredir devam et- mektedir. Yahn manüksal bır yaklaşım- la; hak düşürücü sürenın dolduğu söy- lenebilir. Ancak, mülkiyet hakkına el atma, son verilinceye kadar, her gün yi- nelenen eylem nıtelığındedır. Bu ne- denle hak düşürücü sürenın gerçek- leştiği söylenemez. Türk hukuk uygu- lanmasında olduğu kadar, iHAM'nin kararlan (Kıbns karan) da bu doğrul- tudadır. Kuşkusuz her ıkı konuda da son söz ÎHAM'nın olacaktır. Sonuç Son olarak; Türkiye Cumhuriye- ti'nin yönetimınde söz sahibi seçılmiş ve atanmış sKil ve asker görevhlere bir çift sözüm olacak: Atamıza, ıyı nıyet- le olsa bıle, yapılan bu saygısızlığı gi- dermek bü>r ük ölçüde sızlenn elınde Bılıniz kı bu brr onur sorunudur. Son çare olarak sorun tHAM önüne götü- rüldüğünde: "Nasıl bir uhıstur ki ken- disini yokolmaktan kurtarnuş, çağdaş bir devlet kurmuş, Atatürk soyadını v^rerekölümsüzleştirdikleri böylesine diye düşünmeleri doğaldrr. Bunun so- nımluluğunun sizlere ilışkin olacağı- nı bu günden bilınız ve hukuka uygun çözüm yolunu arayınız. Atatürk'ü say- manın, sevmenin, onun inançlanna ve devnmlerine sahip çıkmanın yahuz gösterişlı törenlerle, söylemlerle, hey- kellerinı dikmekle olmayacağının uma- nm bılincinde olursunuz. ARADABİR AYŞE İLHAN Minnet ve Şiikran Sana! 1954 yılında olmalı, çalıştığım lısenin müduru 10 Kasım'da bir konuşma yapmamı istemişti. Geçen- lerde, kitaplarımın arasında bu konuşma metnini buldum; çok duygulandım. Kısaltarak, içindeki es- ki sözcükleri özleşen Türkçemize çevırerek gaze- teme göndemek geldi ıçimden. "O aziz varlığı iki kez yakından görmek mutlulu- ğuna erdim" diye başlamışım söze. 1931-32 ders yılında, Beyazıt 'taki tarihsel Darûl- fünun binasında öğrenci olarak bulunuyordum. Bir gün öğleye doğru dersten çıktığımızda, Atatürk'ün binamızda bulunduğunu, hukuk fakültesinin ders- lerine girip çıktığını ve gitmek üzere olduğunu öğ- rendik. Sınıfarkadaşım Ruhsar Samih 'te bihikte onu uğuriamak ıçin kapı girişınde sıralanmış olan hoca ve yöneticilerin arasına kanştık. Kalabalık arttı; kal- bim, fırlayacak gibi çarpıyordu. Biz sıkışıp kalmış- tık, ama o, bizim titreyen ellerimizi de sıktı. Mutlu- luktan şaşkına dönmüştük. Karar verdiğimiz halde yüzüne, gözlerine bakamamıştık. Bu eşsız deha mücevheri, göz kamaştıran ışıltılar saçıyordu; Ib- rahim Aleattin 'in dediği gibi, mütekasif (yoğun) bir alevdı. Ne varki, elleri unutulacak gibi değildi. Cep- heden cepheye koşan, vatanı kurtarmak ıçin didi- nen bir askerin elleri miydi bunlar? Yok. Bir milleti dirilten, devletimizi kuran, dünyayı şaşırtan eserie- ri yaratan sanatçı elleri 29 Ekim 1933: Cumhuriyetın onuncu yıldönümü törenlerini görmek üzere Ânkara 'dayım. Ünlü mar- şın yarattığı coşku ve mutluluk her yanı dolduru- yor. Hipodromu çevreleyen tribünler tıklım tıktım. Atatürk ünlü Nutuk'una başlıyor. O sıcak, inandın- cı ve kudretli sesi hiç unutamadım: 'Milletımizi çağ- daş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağız!' Sevinç gözyaşları çoğalıyor. Otomobilin içinde, yanında Fevzi Çakmak, trıbünlerin önünden geçiyor. Gel- miş geçmış tüm destan kahramanlarının en güze- li, en görkemlisi; her zamanki gibi o ışıltılı hale ile donanmış; dinç ve sağlıklı görünüyor. Kim derdi ki onu beş yıl sonra kaybedeceğiz. Meydan daha dün çağlayıp inlerdi sesınden I Meydanda kalan ruhum onun aksine daldı I Düş- müş gibi bir levha geniş çerçevesinden / Aynldığı gün yeryüzü karşımda boşaldı." Onun 'fani variığını' yitirdik, ama yalnız bizim de- ğil, dünyanın kurtuluş ve uygarlık sembolü olarak variığını sonsuza dek sürdürecektir." Konuşmamın bundan sonrasında bir tarih ögret- meninın söylemeden edemeyeceği tarihsel gerçek- leri anlartım. Salondan hıçkırıklaryükseliyordu. Öğ- rencilerim, veliler, arkadaşlarım ve ben ağlıyorduk. Şeriat batağı içinde debelenen, kanayan Islam âle- mine, bugün en taze örnek olarak sen gösteriliyor- sun Atam! Sen hiç eskimeyeceksin: çünkü, yolun akıl-bilim yoludur. Dünyalar dolusu minnet ve şükran! BERÎNNADİ'nin anısına.. Şu Varyag uçak gemisi, 2. Dün- ya Savaşı'ndan kalma. Halatlar- la römorkörlere bağlı olarak, dü- mensız, kaptansız, tayfasız bi- zim boğazlardan geçtiydi Ege'ye bır süre önce. Orada fırtına ha- latlanru kopardı, serseri mayın gibi hangi Yunan adasına çarpa- cak dıye, merakla bekleşti bız ve bütündünya... Içimiz sızlasa da Anadolusu ve Trakyası ile Türkiye'yi Var- Yeniden ve Yüreklice... Aydemir CEYLAN VaH, yag'a benzetebılıriz. Gerçekten, jeopolitık anlamda, Türkiye'yi; başı Balkanlar'da, kıç tarafı Kaf- kaslar'da, bordosunda "Cumhu- ri> r et" yazılı 78 yülık bır strate- jık uçak gemısı olarak değerlen- dirmek yanlış olmaz. Varyag'dan farb, kimıldayamıyor ne yazık ki... IMF, Dünya Bankası ve AB'nin halatlan ile Karadenız, ADD Yönetim Kurulu Üyesi Ege ve Akdeniz'e bordalanarak, kıyılanna sımsıkı bağlanmış yıl- lar önce. Kemalist rengi solmuş, yoz siyaset rüzgârlan ile Altıok- lu bayrağı lime lime... Ambarla- nnda uluslararası sermaye, çete- ler, şeriat ve 2. Cumhuriyet öz- lemcıleri, siyaset cambazlan, bö- lücüler, her çeşidiyle mafya cirit atıyor. Geminin gerçek sahiple- Slovenya - Romanya Hagi'nin teknik direktörlüğünü yaptığı Romanya, Slovenya engelini geçip 2002 Dünya Kupası finallerine gidebilecek mi? tv8 de nefesleri kesecek bir maç daha... Bu heyecanı SAKIN KAÇIRMAYIN! NÂZIM HlKMET KÜLTÜR VE SANAT VAKFI NURİ KURTCEBE İMZA GÜNÜ Nuri Kurtcebe, "Nâzım Hikmet/Kuvayi Milliye" çizgi romanını 10 Kasım Cumartesi günü, saat 14.00'den itibaren TÜYAP 20. Istanbul Kitap Fuan'nda Nâzım Hikmet Vakfı standında imzalıyor. -4 rın n, kaptanlan, tayfalan ıse kara- ya atlamış, çömelıp kıyıda öyle- ce (!) bakıp gemının geleceğı üzerıne tartışıyor, çözüm öneri- leri üretmeye çalışıyor. Parçala- yalım, çeliğindenjılet yapıp sa- tanz, böylece kazanınz ve de kal- kınınz dıyenlenn sesi haylı gür ve etkın. Bır kısmı da çırptnıyor: "Gemhi onanrsak. çağın gerek- leri ile donaürsak yüzer duruma gedrebüîriz, G-7 ve AB uçak ge- mileri ile \ anşabilmenin. eşit ko- numa gelebilmenin önkoşulu bu- dur" dıyorlar. Özünde doğru da olsa, bu görüşü savunanlar, bu işe kim ya da kimlerle başlanıp amaca ulaşılaca- ğı konusunda ikılem ıçe- risinde... Bir kısmı, Godo'yu bekler gibi, bir önderin, bir ıkinci Atatûrk'ün ortaya çıkması ıçin ellenni hava- ya açmış, özlemle bekle- şiyor, elini taşın alûna sok- madan, sadece eleştiri- yor... Oysa, tngiltere Baş- bakanı D. L'Loyd George "YüzyıUar, nadir olarak öke (dâhi) vetiştirir. Şu ta- lihsizliğimize bakın ki o büyük öke, çağunızda Türk ulusuna nasip oldu" derken böylesine bır bek- lentünn ne kadar hayalci olduğunu daha o yıllarda bizden önce görmüştü. Bir kısmı ise, kişileri par- ti kurmaya zorlayarak li- der yaratmaya çalışıyor. Lider kımdir, liderlik ne- dir? Bilim ve teknoloji- nin olağanüstü gelışme- ler gösterdiği çağunızda toplumsal ve örgütsel so- runlann çözümü için ille de karizmatik bir lidere (öndere), başka bır deyış- le bir kurtancıya gereksi- nim var mıdır? Konuyla il- gili herkesin bu sorulann yanıtını araştınp bulması, ulasacağı sonuçlara göre Türkiye içın çözüm öne- rileri geliştirmesi gereken bir dönemeçten geçiyo- ruz. Aslında, Cumhuriyet'in halatlanndan kurtanhp yüzdürülebılmesı için, Türk devrımı ve Atatürk ilkelerine yeniden ve yü- reklice sanlmak, ehmizi taşm altrna sokarak kor- kunun üstüne gitmek, bu- nun için de bedel ödeme- ye hazır ohnak, zor ama en geçerlı yol olsa gerek. Görev; yurtsever, devrim- lerin kararlı savunucusu, laik, demokrat, çağdaş herkesin omuzlan üzerin- dedir. Bu görevin başarıya ulaştmhnası Cumhuriyet kuşaklannın namus bor- cudur. Tıpkı Berin Na- di'nın yaptığı gibi... Işık- lar içinde yatsın. PENCERE Medeniyetler Savaşı Fısfıs.. Evimizde sedef kakmalı kıvrık bir Arap hançeri vardı: duvarda asılı dururdu. Birinci Dünya Savaşı'nda o cepheden bu cep- heye koşuşturan babamın eline Cebellübnan'da geçmişti... Babam ve arkadaşlan Arapları hiç sevmezlerdi: "- Ingilizlerle işbirliğı yaptılar, Türkleri arkadan vurdular." • Amerikalının biri çıkıp "21'inci yüzyılda Mede- niyetler Savaşı yaşanacak" dedi... Peki. tarıh ve hayat ne dıyor?.. Irak ile Iran'ın savaşında Müslüman Müslüman'ı boğazlamadı mı?.. Kuveyt'i ışgal eden Müslüman değil miydi?.. Güney Anadolu'daki "düşükyoğunluklu savaş"\ yıllarca Müslümanlardestekleyip fışteklemedi mi?.. Ya Taleban ile General Dostum?.. Pakistan'daABDeliyleyetiştirilenMüslümanlar, Afganistan'da Müslümanın canınaokumadı mı?.. Peki, şimdi ne oluyor?.. Islam dünyasında herkes birbirine diş bilıyor; el- lenndengelsetüm Müslümanlarbırbirlerinibirka- şık suda boğacaklar... • Haçlı seferlerı tarihin derinliklerinde yüzlerce yıl süren bir kanlı serüven... Papaz Pier L'Hermit eşeğine binip Islam dün- yasına karşı seferberliğı körukledi... O yıllarda Avrupa millet değil 'ümmet' çağını ya- şıyordu; ne var ki 1789 Devrımi ile 'uluslaşma' sü- recine giren Batı'da Hırıstıyanlar, hele 20'nci yüz- yılda, ortalığı mezbahaya çevirdiler; iki Dünya Sa- vaşı çıkardılar; yerküresını paylaşmak hırsıyta 50 milyon Hıristiyan ötekı dünyayı boyladı, ınsanlıkbu çapta kasaplığı tarihte yaşamamıştı. Bugun Amerıka'nın Afganistan'daki ve Suudi Arabıstan'dakı konumu bır mı?.. Hıristıyanla Müslüman, bıryerde kanlı btçaklı, öte- ki yerde al takke ver kulah, cancığer kuzu sarma- sıL Din savaşı dediğımiz bu mu?.. • Israil'de yaşanan din savaşı mı?.. öyleyse yeryüzündeki Müslümanlar neden bu yol- da birleşemiyorlar?.. Yahudıler ve Filıstinliler arasındaki çatışma kut- sal kökenlerden gelen bir ıçerik de taşıyor; ama, temel güdülenme toprak kavgasından kaynakla- nıyor... Günümüzde toprak nedir?.. Vatan!.. Eskiden 'vatan' dıye bir şey yoktu; 1789 Devri- mi'nin sözlüğünde ortaya çıkü; 'Aydınlanma 'nın üret- tiği dönüşüm sürecinde başka neler var?.. Uluslaşma.. Laiklik.. Insan Haklan.. Cumhuriyet.. Demokrasi.. Yurttaşlık... Islam coğrafyasında bu kavramlar kimi halkin to- pografyasında tohumlandı, kimi yerde adı bile yok!.. Yine de Müslümanlann bilinçsizliğınde bir- birinı boğazlamak gudusü ağır basıyor... Afganıstan en çarpıcı örnek!.. • Müslümanlan biryana bırakın.. Araplar bile birbirlenyle birleşemiyorlar; birbiıie- rinin gözlerini oyacaklar!.. Isiam Konferansı örgü- tü fısfıs!.. Suudi Arabıstan ve Körfez şeyhliklerinin ellerindeki petrol zenginlikleri, Batı'daki yatınmlar- la prenslerin hovardalığına gıdıyor... Türkiye, Müslümanlık dünyasında tek ve seçe- neksizörnektir... Peki, kime borçluyuz bunu?.. İnsanlar dokunmak istiyorum size. Sizde dokunmak ı-terseniz > ureğime, çıkarttım, bırakıyorum avuçlannıza. Birazcık uzanın, yeter... ^ı ıcın :ıar(2cınaryayın com îmza Günü10 Kasım, Cumartesi • Saat: 15" • Stand No: B 43 İfUnM Serfl Sanr> TeptbaftİSTAHBVL Dündar Soyer Cumhuriyede Adım Adım Olaylar, Anılar... (1920-1940) AYDINLANMA DONEM1 (1940-1960) SANCIL1YILLAR (1960-19801 YOZLAŞMANIN BAŞLANGia (1980 ve Sonran) TOPYEXUN YOZLASMA DÖNEMİ 1 0 1 1 T U I K C I L I I KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR, KİTAP SEVGİSİNİÖLDÜRÜR, OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOKEDER! Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle