25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2001 CUMA 12 JVLJJLil U i i . kultur@cumhuriyet.com.tr Cottbus Film FestivalPnde eski Doğu Bloku'nu yansıtanfilmlerağırlıktaydı Büyük Ödül 'Sloganlar'ınGÖNÜL DÖNMEZ- COLİN Eski Doğu Almanya'da kültürel etkinlikle- rinden çok futbol takımıyla tanınan Cottbus kentinde Doğu sineması adına on bir yıldır kararh bir savaşım vermeye çalışan Cottbus Film Festivali, yine o nostalji dolu sinemala- n, rahatsız koltuklan, zaman kavTamını unut- turan programı ile özel bir film şenliği sun- du kasımın ilk haftasında. Ünlü yazar ve düşünür CengizAytmatov'un büyük desteği ve değerli Macar yönetmen Istvan Szabo'nun başkanhğı altında eski Do- ğu Bloku'ndan on bir uzun konulu ve on kı- sa filmin yanştığı, diğer ilginç filmlerin de değişik bölümlerde yerini aldığı festıval, ge- çen vıl Kırgizistan, Türkmenıstan ve Özbe- kistan sineması ile başladıklan Orta Asya bölümünü de bu yıl Kazakistan ve Tacikis- tan sinemalanndan örneklerle devam ettirdi. Yanşan fimlerin birçoğu Balkan Savaşı'- nın ardından bölgeyi derinden sarsan bu fa- ciaya yeni yorumlar getırme cabalanydı. Ko- nular ne denli benzer olsa da değişik ülke yönetmenlerinin değişik bir anlatım dili kul- lanmış olmalan özellikle dikkati çekti. DanisTanoviç'in Cannes'da ödül alan "No Man's Land" filmı. Boşnak-Sırp sınınnda savaşın birbirine düşman ettiği sıradan iki adamın dramını yansıtırken Birleşmiş Millet- ler'in hiçbir işe yaramayan "arabulucu" ro- lünü kara hicivle sergiliyor ve bu arada med- yanrn bencil ve insanlıktan uzak davranışla- rını da açıkça suçluyordu. Büyük ödül 20.000 markı kazanan ise bir Arnavut- Fransız ortak yapımı "Slogans" (Sloganlar) filmiydı. 1970'lerde geçen bu filmde yönetmen GjergiXhuvaniDoğu Blo- ku'nun en karanlık günlerinde öğrencilerine dağ yamaçlarına taşlarla slogan yazdıran bir öğretmenın öyküsüyle absurd'e kaçan hiciv- li bir dille anlatmıştı. Ünlü Rus yönetmen Sergei Bodrov'un (Kaf- kas Mahkûmlan) oğlu ve oyuncusu Sergei Bodrov Jr. ise "Sestry" (Kızkardeşler) fil- minde, ülkesinde gittikçe tehlikeli bir hale gelen mafya dalgasına iki kız çocuğunun açı- G'jergi Xhuvani 1970'lerde geçen 'Sloganlar' adlı filminde Doğu Bloku'nun en karanlık günlerinde öğrencilerine dağ yamaçlarına taşlarla slogan yazdıran bir öğretmenin öyküsünü 'absurd'e kaçan hicivli bir dille anlatmış. sından bakarken özellikle genç oyunculan yönetim yöntemı çok başanlıydı. "Sestn" filmi gibi Macar Agnes Ineze'nin "I Love Budapest" (Budapeşte'yı Seviyo- rum) filmı de ağlanacak bir durumda güle- cek öğeler bulmayı başaran enerji dolu bir ya- pıtö. Ufak kasabalardan büyük umutlaria baş- kente gelen iki genç kızın yeni dünya gerçek- leri ile uyansız karşı karşıya geldıği bu film, yine de peri masallanna olan kör inancımızı yitirmememizi öneriyordu sonunda. Açıhş filmi u JoF (Yol), Kazakistan'ın Ro- bert BressonusayılanDarejanOmerbayev'in bir yönetmen olarak kariyerini ve bir baba ve koca olarak sorumluluklannı sorguladığı, ki- milerine göre buz gibi soğuk, bence bir gü- nah çıkarma kadar intim bir filmdi. Başrolü Tacik yönetmen Jamshed Usmanov'un üst- lenmesi filmi olumlu etkilemiştı. So\yet ertesi Kazak sinemasından örnek- lerle TalgatTemenovun "KasnPosleSmert" (Ölümden Sonra İdam) filmi, Kazak yeni dalga akımmın öncülennden Rashid Nug- manov, Serik Aprimov. Amir Karakulov, Ar- dak Amirkulov gibi yönetmenlerin ilk film- leri, Orta Asya'nrn sınema açısından en ve- rimli ülkesındeki gelişmelen gözlemleme- mize yardımcı oldu. Festival 'Asiler' fümiyie kapandı On yıldır hiçbir uzun konulu film yapıla- mayan, eski Sovyetler Bırlıği 'nın yaşam ko- şullan bakımından en fakir ülkesi Tacikis- tan'dan izlediğimız, biri belgesel iki video ise gelecek konusunda çok karamsar bir gö- rüş açısı sergiledi. 2000 yılında bir terörist sal- dında yaşamını yitiren Saif Rachimzod'un tek uzun konulu filmi" Ve Y ıkhzlarTanur Üs- tünde Parhyor" yapıtı, duygulu öyküsü gibi titiz kamera çalışmayla da dikkati çekti. Afganistan'a bombalar yağdığı, Pakistan'ın çok zor bir durumda bırakıldığı ve Tacikis- tan gibi komşu ülkelerin ister istemez bu kor- kunç olaylann içine düştüğü şu sıralarda, Ka- zak ve Tacik filmlerinden bir retrospektif yapmak yiğıtçe bir karardı festival yönetme- ni Roland Rust için. Nitekim tüm tartışma- lar eninde sonunda bu konuda odaklaşıyor- du. Örneğin Istvan Szabo kapanışkonuşma- sında, medyayı çok dikkatli olması için uyar- dı. Türkiye'den de Mimar Sinan Üniversitesi profesörlerinden Tefik İsmailov'un katıldığı tartışmada Cengiz Aytmatov, medyanın son yıllarda gittikçe artan tehlikeli gücünün üs- tünde durarak geçmiş ve gelecek üzerine çok iyi düşünmeniz gereken bir dönem geçirdi- ğimizi ve insanlığın kalıcı olabilmesi için gö- rüş açımızı mutlak değiştirmemiz gerektıği- ni vurguladı. Değişik Doğu Avnıpa ülkelerinden keyif- li konserlerin canlılık kattığı festival. 4 Ka- sım akşamı Cek yönetmen FIHp Renc'ın nos- talji filmi "Rebetove'nin (Asiler) deli dolu alt- mışlı yıllar melodileriyle son buldu. 3 Pf | Eski Kartpostallarda Gözyaşı ve Tebessüm Yıllan' başlıklı sergl Osmanlı Imparatorluğu'na ışık tutuyor arihe posta kartlarından bakışNENA ÇAIİDİS Eski kartpostallar tarihin en bü- yük tanıklan. Çoğu sararmış. ucu kıvnbnış veya arkasında siyah mü- rekkeple yazılmış ufak ve sıcacık bir temenni ne çok şey anlatır. Bir dö- nem iletişimin vazgeçiuTiez araçla- rından biri olan posta kartlan artık günümüzde popülaritesini yitirdi. Galata Schneıdertempel Sanat Mer- kezı 25 Kasım'a dek Osmanlı Im- paratorluğu'nun bir özeti olan 'Es- kiKartpostaDarda Gözyaşı ve Tebes- süm YıDan' başlıklı sergiye ev sa- hiplığı >'apıyor. Koleksıyoner Dr. Seyhun Binzetın 300'e yakın kart- postalından derlenen bu sergi ki- taplarda yer almayan bir tarih sunu- yor izleyiciye. Beş bölümden oluşan sergi 'Sıü- taoAbdülhamitve ILMeşnıtrver ten başlayıp su-asıyla '31 Mart Vakası ve Hareket Ordusu', 'Balkan Sava- şı ve Çanakkale'. 'L Dünya Savaşı*, 'İstanburun işgali ve İstanbul'un Kartuluşu1 ile "İnsaaJar ve Araç- lar' bölümünde son buluyor. 1908-1923 yıllannı ele alan ser- gi. çağının etkili ve düriist medya- sı posta kartlan ile Osmanlı împa- ratorluğu'nun son üç padişahı kimi kez saygı, kimi kez kın ve mizahla farklı bir yer buluyor. Osmanlı'nın savaşa girişini, ilk seçimlerin oy sandıklan, haUc tara- firdan seçilen milletvekillerini de kapsayan bu kartlar o dönemin or- dusuna, savaşlanna, siyasi durumu- na ve harp gemilerine kadar varan BELGE NtTELtĞtVDE - Dr. Seyhun Binzet'in 300'e yakın karrpostalından oluşan ve 1908-1923 Mİlanru ele alan sergi, Osmano'nın ordusuna, savaşlanna, siyasi durumuna ve harp gemilerine kadar geniş bir perspektif sunuyor. geniş bir perspektif içinde sunulan sergi büyük bir Atatürk portresi ve İstanbul'un kurtuluşu ile bitiyor. Daha önce aynı mekânda 'Osman- h Kadmlan1 başlıklı bir sergi açan Binzet üçüncü sergisi olan 'Anzak Gölünde Çanakkale'yi, 24 Nisan'da Çanakkale'de açmayı düşünüyor. Çanakkale hakkında geniş bir gör- sel arşivin olmadığını söyieyen Bin- zet, amacının 300"e yaİan Çanak- kale kartpostalını sergiledikten son- ra reprodüksiyonlannı satışa sunup turistlerin ülkelerine vollavabile- cekleri farklı birşeyleri olmasını is- tiyor. Yaklaşık 10 bine yakın posta kartına sahip olan Seyhun Binzet bu tutkusunu şöyle tanımlıyor "Ailem- den bana kalan bazı kartlar vardı. Önce büyüdüğüm yer olan Kadı- köy'le ilgi kartlar toplamaya başla- dını, ardından istanbuL Osmanlı, Yemen derken Bosna va kadar uza- nan geniş bir kart koleksrvonu elde ertim. Uzun yülar bu kartlarun ev- de duruyordu. Izel Rosental ve Tan Oral'm teş>ik ve desteği>1e sergile- meye karar verdim. Tüm bu kart- lan 20 yılbk bir zaman zarfi içinde Fransa'dan topladım." Geçen yüz- yılda yollanan kartlarda gözümüze ilışen bir başka aynntı da insanla- rın birbirine duyduklan sevgi ve dostluklan. Savaşın korkunç yüzü posta kart- lanna olabıldığince objektif yansı- dığı gibi dostluklara da yansıyor. Binzet, 1923 yılına kadar yer alan serginin devamını sergilemeyi dü- şünmüyor. çünkü o dönemden son- ra artık telefonla birlikte kartların da 'aJün çağı'nın bittiğini düşünü- yor. Posta kartlannın sergilenmesinin ıyi bir belge olduğunu düşündüğü- nü belirten Binzet. bu belgelerin ta- raflı olmadığı kanısrnda. Onun için de kartlannı sergilerken onlan isim- siz ve yorumsuz bırakmayı tercih et- miş. Tarihi objektif bir şekilde belge- leyen bu posta kartlannın bir diğer özelliği de insanlann bakış açılan- nı olabildiğince yansıtmak. Ö>'le ki aşk sözcükleri ile bezenmiş bir kar- tın ön yüzünde batan birgemi ve kur- tuknaya çalışan insanlar yer alabi- liyor. Çalışmasını kitaplaştırmayı çok isteyen Seyhun Binzet, bupro- jenin gerçekleşmemesine engel ola- rak ışlerini görüyor. Genç kalemler Cumhuriyet'te... O r h a n K e m a l SEATTLE RUHU Yaşlı bir Kızılderilinin özgürlük ateşi yanıyor Uyanıyor çocuklar sokaklara Kızıl ve siyah dumanlarda Uyanıyor tümdengelmiş bir kuşağın çocuklan Tümevaracak bir kuşağa Bağırıp fikirlerini meydanlarda Her ne düşünüyorlarsa, onlar artık birer Dev(rim) Oev(letsizlik) Dev(rim)... oluyor. Uyanıyor yeni Amerika uyanıyor Yeni Dünya'ya Uyanıyorlar, siz de uyanın artık diyorlar sanki Siz de uyanın Taşıyın Seattle'ın ruhunu New York'a Paris'e Istanbul'a... METE GÜRKAN SENİ... Resmetmek seni ellerimle masmavi bir gökyüzüne sonra da bir şiir gibi anlatabilmek isterdim oysa yüreğime kazıdım ben seni! DEĞİŞİMİN AYNASINDA duygusallığımı soyundum da geldim artık ya ben ben değilim ya da bu insanlar insan değil çünkü tükürdükçe insanlann suratlarına adı konmamış bir tanrı oluyorum! aşk mı? aşksa her daim vardı... CÜRSELKARACA Kültür Servisi - Geçtiğimiz çarşamba gü- nü TÜYAP'ta çarşamba günü edebiyata yön veren Orhan Kemal'in gerçeği üzeri- ne bir panel düzenlendi. Tekin Yayıne- vi 'nin düzenlediği 'EdebKarjrrnzda Orhan Kemal Gerçeği' başlıklı paneli eski diplo- mat yazar Yıldınm Keskin yönetti. Türkel Minibaş, Feridun Andaç, fahsin Yücel ve Adnan Özyalçmer'in konuşmacı olarak katıldıklan etkinlıkte Orhan Kemal'in top- lumsal, bireysel ve tarihsel boyutta eleşti- rel ve gerçek edebiyat alanında getirdiği tazelıkler kimi zaman anekdotlarla. kimi zaman da somut örneklerle anlatıldı. Fuarda edebiyat dünyası ile ilgili düzen- lenen bir diğer panelın konusu 'Yaratma Serûveninde Edebrvatçının Yaşı Belirieyi- ci midir'dı. Dünya Yayınevi'nin düzenle- diği panelin konuşmacılan Ayla Kutlu, Tahsin Yücel, Seüm 1leri ve EBf Şafak'tı. Panelde yazarlar kendi yazarlık serüven- lennden örnekler vererek yazann yapıtla- nnı oluşturma sürecinde yaşın pek belir- leyici bir faktör olmadığı kanısına vardı- lar. Aynca Çocuk Vakfı tarafından düzenle- nen 'Çocuk Haklan Sözteşmesi Açısından ÇocukYavınlannm Durumu" konulu panel- de Mustafa Ruhi Şirin, A>tüJ AkaL Necdet Ne\dim, Nur fçözû, Yalvaç Ural yer aldı. Cumhuriyet Kitap Kulübü (CKK) tara- fından yapılan bir diğer etkinlik de 'Ana- dolu'dan Balkanlar'a Halk Türküleri" baş- lığını taşıyordu. CKK'nın düzenlediği söy- leşi ve dinletiye ise Muammer Ketencoğ- lu ile Rahmi Göçmen katıldı. YAZIODASI SELİM İLERİ 'Objektifimdeki Edebiyatçılan' "Bu çalışmanın öyküsü yaklaşık altı yediyıl ön- cesine gider. 1994 yılından ben Istanbul, Ankara, Izmir ve Adana 'daki kitap fuaıiarında karşılaştığım, birço- ğu arkadaşım olan edebiyatçılanmızın fotoğrafla- nnı çektim." Böyle diyen Mahmut Turgut'u ben de Istan- bul'dakı Tüyap Fuan'nda tanımıştım. Herhalde üç dört yıl oldu. Imza günlennden uzak duralı da epey yıllar geçmışti. Hangi durtüyleyse, yeniden imzagü- nündeydim, haylı tedirgin. hayli acemi. Mahmut Turgut o sırada geldi. Bir iki fotoğrafı- mı çekti. Ertesi yıl yine geldi. Işte üç yıl olmalı ki, sonraki yıl gözlerim bu alçakgönüllü, sessiz, ınce- liklerini gönlünde saklı tutan kişiyi arayıp durdu. Kültür Bakanlığı Yayınlan arasında çıkan Objek- tifimdeki Edebiyatçılar'da diyor ki: "Birde 'objektıfimi tutamadığım' için çokhayıf- landığım Ceyhun Atuf Kansu, Muzaffer Hacıha- sanoğlu, Hasan Hüseyin, Cemal Süreya ve Bed- rettin Cömert'/' burada saygıyla anıyonjm." Ankara, TDK yıllan, Ceyhun Atuf Kansu: öğret- menine "Dünyanın Bütün Çiçekleh"n\ yazan iyilık ve ıçtenlik şairi. Sonra Muzaffer Hacınasanoğlu: Mil- lıyet'te tefrika halınde kalmış Evlerde Sevgi Yok- tu romanı, yalnızca adı bıle derin hüzün veren. Kimbilır ne zaman, Bılgi Yayınevi'nde söyleştıği- miz Hasan Hüseyin, son gecesini bildiğim Bedret- tin Cömert, bende emeğı büyük Cemal Süreya... Burukluk hepsi, koskoca bir burukluk. Ama Objektifimdekı Edebıyatçılar'ın sayfa/annı çevirirken başka aynlıklar da karşıma çıkıyor: Sa- lâh Birsel, Cahit Külebi, Necati Cumalı... Dize- ler birbirini kovalıyor. Kâh Salâh Bey'le Jale Ha- nım'ın Ankara'daki evlerindeyim, kâh Necati Cu- malı'ya rastlıyorum Teşvikıye Camii'nin orda, An- kara'da adını unuttuğum lokantada Cahit Bey'in gözlerinden yaşlar akıyor... Bir zaman gelip çatınca anılar hep kınk. Mahmut Turgut'un objektifî edebiyatçılarımızı sevgi süzgecinden geçirmış. Sanatçının onlan il- le güzel görmek ıstediğini hemen algılıyorsunuz. Benim fotoğrafım, Ankara'da çekilen. Istan- bul'daki, fuar günlerindekı fotoğraflan seçmemiş sanatçı. Ankara'daki ilkyaz gününü anımsıyorum. Daha bu yıl, 2001'in Mayıs'ı. Hepı topu-hepi topu beş altı ay; bana yıllar kadar uzak geliyor. Gülümserni- şim, yemyeşil yapraklanyla bir ağaç önünde du- ruyordum. Az sonra yağmur yağacaktı. O günün duygula- nyla, kara düşünceleriyle nasıl olup da gülümse- mişım, şimdi bırtürlü çözemiyorum. Edebiyatçılar objektif önünde, ustalar, dostlar, ki- mi benim gibi gülümsüyor, kimi dalgın, kiminin yü- zünde neredeyse acı. O yüzlere baktıkça bir dö- nemın hikâyesinı okur gıbı oluyorum. Mahmut Turgut'u böylesi bir albüme alıp götü- ren neydi diye sordum. Gerçı yazısında edebiyat adamlarına sevgisinden, eserlerine saygısından söz açıyor. Ama çabası mıhnetli bir çabaydı, her yıl fuar fuar dolaşmak kolay o)masa gerek. Bu yıl, fuarın ilk günü, bir panelden sonra Mah- mut Bey, Ahmet Oktay a. Doğan Hızlan'a ve ba- na Objektifimdeki Edebiyatçılar'ı armağan etti. Bu kez de üşenmemış, Ankara'dan gelmiş, yaprtını biz- lere getırmişti. Ve işte yine sessiz bir incelikti... Takvimde lz Bırakan: "Dört bıryana saçılmış kanatlar üstündejken- di geleceğinin yıkıntısı üstünde/ insanı görüyor- sun." Sait Maden, "öngörü", Objektifimdeki Ede- biyatçılar, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınlan, 2001. BUGUN • İŞ SANAT'ta saat 19.30'da AlDiMeola'nın konseri izlenebilir. (0 216 454 15 55) • BABYLON'da saat 23.00'te Aziza A. konsen dinlenebilir. (292 73 68) ÇUKUROVA DEVLET SENFONİ ORKESTRASI • Bugün ve yann saat 20.00'de şef Marek Pijarowski'nın yöneteceğı orkesrranm 'Atatürk'ü Anma Konseri'ne solist olarak keman sanatçısı Zuhra Dundjersky (keman) katılacak. (0 322 454 50 18) K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle