25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Curnhuriyettmtivaz Sahibi: Yeni Gün Haber Ajansı Basın \e Yayimcılık A.Ş'yı Cemsılen Cumhuri\et Vakfı adma tLHAN SELÇL K GeneJYayınYönetmenr İbrahim Yıldız # Yazıışlen Müdürü: Sal- im MpasJan •SorumJu Mıidür: Fikret tlkiz • Haber Merkezı Müdürü: Hakan kara Istıhbaral Cengiz ^ ıldırım 0 Ekonomı Özlem Yü- zak • Kültur Egemen Berköz • Spor: Abdülkadir Yücelman # Makaleler Sami Karaören 0 Dü- zeltme Abdullah Yazıcı 0 Bılgı-Belge' Edibe Buğ- ra 0 Yurt Haberleri. Mehmet Faraç 0 AvrupaTem- sılcısı. Gürav Öz Yayın Kurulu: tlhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Danış- man), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkava, Şükran Soner, tb- rahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbav Ataturk Bulvan No 125, Kat:4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 p hat). Faks 41950270 îzmırTemsılcısı. Serdar Kızık. H. Zı>aBl\ 1352 S 2 3Tel. 4411220, Faks. 4419117 0 Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu, tnönü Cd. 119 S No 1 Katrl.Tel 363 12 11. Faks. 363 12 15 Muessese Müduru- Erol Erkut # Koordınatör Aiımet Korulsan # Mu- hasebe Bülent Yener 0 Idare Hüsevin Gürer # Satış Fazilet Kuza REKLA-M: P.M. Ltd. Şti. • Gene Müdur Gülbin Erduran # Koordınatör Reha Işıtman#GendMudürYrd Sev da Çoban 9 Fınansman Muduru Çetin Erduran Tel 0212 514 (T 53 - 513 8-f 60-61, Faks 0212 513 84 63 >s>ımlfl>*â: Venı Gün Haber Aıansı Basuı \e Ya\ıncılık A Ş, Baskı: Sabah Ya> ıflcılık \ Ş , Turicocajı fad 39 41 Cağaloğiu WU fsranbuî PK 246 - Sırkecı 344^5 Istanbui Tel (0212)51205 05 (20 hat) Faks (O212I5P 85 95 25KASIM2001 tmsak: 5.23 Güneş: 6.56 Ögle: 11.58 lkındı: 14.24 Akşam: 16.47 Yatsı: 18.13 G U 1 V C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada bile dayanamayan bir başbakan yönetımde. Dün Oğretrnenler Günü'ydü. Türk-Eğitim Sen'in 36 ilde yaptığı anket, Türkiye'nin geleceği çocuk- lan yetıştiren öğretmenlerin perişan durumunu göz- lerönüneserdi. Eğıtim neferlerirıi yedi yıl içinde nereden nereye getirdik, anket gösteriyor. 1993'te 570 dolar maaş alan bir öğretmen, şu anda 283 dolarla geçinmek zorunda. Pek çoğu gazete okumuyor, internet kullanamı- yor, yabancıdilöğrenemiyorve...Ankete göre yüz- de 23'ü ek iş yapıyor. Garsonluk, taksicilik ve ben- zeri işler. Öğretmen örnegini toplumun hemen her kesimi- ne uygulamak olanaklı. Toplumu derinden sarsan yoksulluğun bütün ülkeyi bu denli sarıp sarmala- dığı Cumhuriyet'irı hiçbir döneminde görülmedi, yaşanmadı. Siyaset efendileri bu noktaya varmamıza neden olan bir sorumlu arayan toplum karşısında bırbiri- ni suçluyor, Kemal Derviş'le başladı, Başbakan'la sürüyor. Iki hükümet adamının savına göre; ekonomi bugün çökme noktasına geldiyse ıki kriz yaşadıysak; bu vahim tablodan son on yıldır iktidar olanlar ve ta- bii, uyguladıkları politıkalar sorumlu! Sanki son 10 yıldır Ecevit'ler, Mesut Yılmaz'lar, Çiller'ler gelip geçen hükümetlerde bulunmamış- lar gibi... Bugünküler "geçmişı karalayarak günü kurtarmak" kuralını işleterek temize çıkmaya çaba- lıyorlar. Siyasal alanda yüzsüzlük kol gezdiği için bugün- kü siyasal kadrolar yüzlerine çarpan bu ve benze- ri gerçekleri duyumsamıyor, üzerlerine almıyorlar. Başbakan da söyledi, yardımcılarından Bahçe- li de. Bu hükümetin 2004 yılındaki seçime kadar "büyük hizmetleryapmaya" kararlı olduğunu açık- ladı. Dayatmaya vızzz Oysa, 2002-2003, Türkiye için "kaderyılı". Bu i- ki yılda: fstikrarlı, halka umut veren bir yönetimle insan haklarına saygılı bir demokrasıye sahip olmayı... Enflasyonu aşağılara çekerek büyüme sürecine girmeyi... AB'ye üye olmanın önemli adımlannı ata- bilmeyi başarabılecek miyiz? 78 yıllık Cumhuriyet tarihinde 57 hükümet kurul- muş, ne ki tam 50 kez (gelen giden iktidarların ha- vasına ve hevesine göre) Seçim Yasası değişmiş. Bu gerçeğe karşın; Seçim ve Siyasal Partiler Ya- sası'nı değiştirerek ilk genel seçimde halkın güve- nini kazanacak bir parlamento ve onun içinden hal- ka umut verecek bir hükümet kurabilecek miyiz? Daha önemlisi halk indinde bugün yüzde 3-4 oranında destek gören "siyasetçi profilini" değiş- tirebilecek miyiz? 2004 yılında AB'ye tam üyelik müzakereleri baş- layabilecek mi, yoksa AB'den gelen örneğin Kıb- ns'ı gozden çıkarmamızı isteyen dayatmalara, bas- kılara boyun mu eğeceğiz? AB Komisyon Başkanı Romano Prodi ve Avru- pa Partamentosu Başkanı Nicole Fontaine'in Gü- ney Kıbrıs'ı okşayan acayip yaklaşımlanndan son- ra; AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen baskı ve dayatmayı sollayan, tehdit ve şantaj kokan ifadelerle karşımıza çıktı. Verheugen, yıllardır Ankara koşutunda politika- larta müzakere masasına oturan Rauf Denktaş ı "Türkiye'nin ödediği çok yüksek bir bedel" diye ni- teliyor. Bu, en azından Denktaş'a, 40-45 yıllık siya- sal çizgimize terbiyesizliktir. Dışışleri Bakanı Ismail Cem'in; Verheugen'e ver- diği yanıt hem seviyeli hem de gerçeği yansıtıyor: "AB 'ye girmek için Kıbrıs 'ın peşkeş çekilmesi veya dışlanması gibi birpolitika uygulanması söz konu- su olamaz." Türkiye'nin kararlılığını yineliyor Cem: "Rum AB'ye girerse... Türkiye'nin elinde ilhak dahil, kul- lanacağı kozlar vardır." Durum ve tutumumuz bu kadar açık. Yani? Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zur- naaz! AL GÖZÜM SEYREYLE / IŞIL ÖZGENTÜRK Ay Çölün Saflığını Bozdu Doğrusu izin yapmayı pekbirbenimsedim. Canım yasemin kokulu avludan çıkmak iste- miyor. Ama her güzel şey gibi iznım de biti- yor. Bugün son, arkama yaslanıp size güzel bir çöl hikâyesi anlatmaya başlıyonım: Ay çölün saflığını bozdu. Bedeviler, her zaman kendilerine aykın olan her şeye başkaldıran, bu ehlileşmeyen çöl sürgünleri, orada, çölün saflığında değiş- meyen yüzlerce yıllık töreleri ve başeğmeyen onurlanyla bizi konuk ettiler. Çölün ortasında bir Bedevi köyündeydım. Ay bu düs kenrinde beyaz evleri ve bir an ön- ce evlerine varmak isteyen ve bir isyan kele- beğini andıran beyaz giysiler içinde yalnızca parlak ve vahşi gözlerini seçebildiğim Bede- vi kadınlannı aydınlatıyordu. Erkekler ses- sizdiler, çöl gecesine hazırlanıyorlardı. Önce usul usul davul sesleri duyuldu, ardın- dan yüzyıllık acılardan, sevinçlerden süzülüp gelmiş, saflığını ve boyun eğmezliğini hiç yi- tirmemiş bir müzik. ardından tuhaf, etkileyi- ci, sanki çöle ve aya adanmış bir dans başla- dı. Fildişi Sahilleri'nden, Yukan Volta'dan ve her yerden, ezilen, köleleştirilen, açlığa, yok- sulluğa mahkûm edilen bir halkın saf, bozul- mamış dansı başladı. Sevinci bile acılar olan bir dans. Çöl buydu. tşte o zaman gördüm. Mavi, ışıltılı bir de- niz kabuğuydu. Mavi ışıJtısı öyle göz alıcıy- dı ki büyülenmiş gibi üerledim, yanına gittim, elime aldım. O anda seslendı. O Bedevi dedesi kaç ya- şındaydı? Yüzyıl kadar yaşlıydı bence, sö- mürge ordulannı, koloni şapkah yahıız ken- di inançlan için iyi yürekli, elleri kitaplı mis- yonerleri, kıyımlan ve çölün kanla bozulan saflığını görmüştü. Gülümsedi. Mavi ışıltılı deniz kabuğunun hikâyesini güzel bir türkü söyler gibi baştan sona anlattı. Gün gelmiş çöl ölmüş. O zaman en genç, en yiğit olanlar yollara düşmüşler. Gitmişler, gitmişler denize ulaşmışlar. Deniz yeni yurt- lan olmuş. Deniz ekmek istemiş, deniz can is- temiş, deniz yeni sevdalar istemiş, yeni şarkı- lar istemiş, hep vermişler. Gün gelmiş yaşlı- lık düşmüş bedenlerine, ozaman bu mavi ışıl- tılı deniz kabuğunu çöle yollamışlar, ne paha- sına olursa olsun, çöle yollamışlar. Çölde bir mezar taşını süslesin diye. Çöl onlan unutma- sın diye. Sessizce anlattığı hikâyeyi dinledim. Son- ra mavi ışıltılı deniz kabuğunu çölün ince kumlanna bıraktım. Ay ışığında öylece dur- du, ışığı göz aldı. O eğıldı, çöl kumlanna bı- rakrığun deniz kabuğunu aldı yenıden bana uzattı. Bir töre varmış hangi yabancı onu se- çerse artık deniz kabuğu onun olmalıymış. Davııllar çaldı ve çöl gecesi sürüp gitti. Ay battı, güneş doğdu. Çöl sürgünü Bedeviler ye- ni bir güne başladılar. Ve ben yeniden kentte döndüm. Bir de baktım kucağimda mavi ışıl- tılı bir deniz kabuğu. Onu masamın üstüne koydum. Şimdi ışıldayıp duruyor; bir davul sesi, bir kadın çığlığı, kara AfrÜca'nın kara kaderinin yanıbaşında akıp gıden bir sevinç ırmağı gi- bi, ışıldayıp duruyor. ••• Izindeyim ya, içim giderek bazı şeyleri iz- leyip, görüp ah bunlan bir anlatsam diyorum. Hele birkaç gece önce gördüğüm birfilmvar, onu mutlaka anlatmalıyım. Adı bile pek çok şeyi çağnştınyor. "Biri Bizi Oldürüyor!" Evet, filmın konusu bir yanşma. Yanşma- cılar, ortaya konulan parayı ahnak için birbir- lerini öldürmek zorundalar. Bu konuda her şey, her türlü aşagılık oyun kabul ediliyor. Ye- ter ki, yanşmacılar birbirlerini teker teker öl- dürsün ve geriye tek bir yanşmacı kalsın. Salı günü anlatacağım bu fikn, damarlan- mızdaki kanı donduracak. Şimdi sadece bir- kaç ipucu veriyorum: Yanşmacılardan biri karnı burnunda birgebe, biri hemşire, biri an- laşıhnamış bir ressam, biri kendi halinde kırk yaşlannda bir çiftçi, biri on beşinde bir kız. Bir... Evet, gerisi salı gününe. seyreyle2002@yahoo.com Eğitim yoksuluyuz • Baştarafı 1. Sayfada nistan ve Bulgaristan gibi ülkelerin bile son derece gerisinde kaldığı sap- tandı. Öğretmenler Günü kutlamalan, Türkiye'nin egitim açısından dünya ülkeleri arasında bulunduğu yerin yeniden gündeme getirilmesine ne- den oldu. Dünya Bankası'nın eğitim alanında hazırladığı ve çeşitli ülke- lerin incelendiği raporda, Türkiye nüfusunun yüzde 15'inin okuma yazrna bilmediği ortaya kondu. Pa- kistan'da 15 yaşın üzerindeki nüfu- sun yansından fazlasının okuma yazma bilmediği, bu oranla Pakis- tan'm araştırma yapılan ülkeler ara- sındaki en "cahü" ülke olduğu kay- dedildi. Raporda, Pakistan'ı yüzde 40 okuma yazma bilmeyen oranıyla Mısır ve Hindistan'ın izlediği belir- tildi. Türkiye ise yüzde 15'lik oran ile Suudi Arabistan ve Çin gibi ülkele- rin ardından listenin dokuzuncu sı- rasında yer alıyor. 15 yaşın üzerinde okuma yazma bilmeyenlerin oranı- nın en yüksek olduğu bölgenin Afri- ka oldugunun ortaya konduğu rapo- ra göre, gelir düzeyinin arrması eği- tim düzeyini iyileşrirmiyor. UNFPA'nm raporu da Dünya Ban- kası 'nın raporu iîe benzer verileri or- taya koydu. Rapora göre, Türkiye devlet bütçesinden yaptığı harcama- lar açısından eğitimde Yunanistan, Bulgaristan, Israil, Yemen ve Ürdün gibi ülkelerden geride kalıyor. Tür- kiye, eğitime yalnızca yüzde 2.2 ora- nında pay ayınrken Yunanistan yüz- de 3, Bulgaristan'ın da yüzde 3.4 oranında pay ayınyor. "Batı Asya" başlığı altında Türkiye ile aynı coğ- rafi grupta gösterilen Ürdün, Yemen ve Israil gibi ülkelerin de eğitim har- camalanna yüzde 7'den fazla, yani Türkiye'nin en az 3 katı pay ayırdı- ğı ortaya çıktı. Sayısal'ı 3 kişi tutturdu Haber Merkezi - Sayısal Loto'nun bu haftaki çekili- şinde kuponlannda 1,4,16,39,43 ve 47 rakamlannı işa- retleyen 3 kişi, 173 milyar 408'er milyon lira ikramiye kazandı. Çekilişte 5 bilenler 1 milyar 541 milyon 621 'er bin, 4 bilenler 12 milyon 15O'şer bin, 3 bilenler ise 1 mil- yon 170'şer bin lira kazandılar. Büyük ikramiyeyi pay- İaşan talihlüerin, kuponlannı Istanbul Bakırköy, Ankara Keçiören ve Denizli'den yatırdıklan bildirildi. 49 yasında kalbine yenildi Gazeteci Celal Yılmazf ıyitirdik İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Gazeteci Celal Yılmaz, dün geçir- diği kalp krizi sonucu ha- yatım kaybetti. CHP Iz- mir îl Başkanı Alaattin Yüksel'in basın damşma- nıolarakdüngöre- ve başlayan Yıl- maz, Oğretmenler Günü dolayısıyla CHP İl Örgü- tü'nün Cumhuri- yet Meydam'nda düzenlediği törene katıldı. Konuşma metinlerinin ço- ğaltılması amacıy- la tören yerinden aynlan Yılmaz, son çalıştığı ga- zetemizin bürosuna gel- di. Buradan Cumhuriyet Meydanı'na girmek üze- re aynlan Yılmaz, Yaşar Holding binası önünde kalp krizi geçirerek yaşa- mınıyitirdi. Balıkesir' in Manyas il- çesinde 1952 yılında do- ğan YıJmaz, Ege Üniver- sitesi Iktisadi Ticari Ilim- ler Akademisi'nde öğre- nim gördükten sonra, Ye- ni Asır gazetesinde foto muhabiri olarak göreve başladı. Çeşitli gazetelerde çalı- şan Yılmaz, uzmı yıllar Anadolu Ajansı IzmirBöl- ge Müdürlüğü'- nde foto muhabiri olarak görev yap- tı. Buradan emek- li olduktan sonra gazetemizin Izmir Bürosu'nda çahşmaya başlayanYılmaz, birsüre de Ege-Koop basın mü- şavirliği görevini yürüttü. Foto Muhabirleri Der- neği'nin kuruculan ara- sında yer alan ve sürekli basın kartı taşıyan Yıl- maz, evli ve 2 çocuk ba- basıydı. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada - Aydınlar... Çok perdeli bir acıklı güldürü! Bu tabloya baktığımızda Kıbrıs, yukarıdaki ta- raflar arasında çözümlenmesi çok güç bir so- run... Kıbrıslılar, Türkiye'den gelenlere bozulu- yor: "Adada huzuru bozdunuz. Biz Rumlarla birlik- te yaşarken gece evlerin kapısı kapanmazdı. Şimdi hırsızlık, soygun arttı..." Oraya yerleşen Türkler karşı çıkıyor: "Ne demek? Türkiye'nin müdahalesi olma- saydı, bugün belkide yaşamıyorolacaktınız. Bu- nu nasıl göz ardı edersiniz?" MHP, ANAP'a yükleniyor: "Herşeyi verelim, yeter ki AB 'ye girelim man- tığı ihanettir." ANAP, karşı çıkıyor: "Hâlâ bu mantıkta mısınız?AB'ye girip de ulu- sal değerleri bitmiş ülke mi var?" Türkiye'deki AB komiserleri, tüm sorunun içi- mizde olduğunu söylerken, karşı çıkanlar ipin ucunu kaçırıp, "Bizi zaten almayacaklar, verdi- ğimiz ödünle kalacağız, bunu göremeyecek ka- dar aptal mısınız" diye çıkışıyor... Koroya katılan aydınlarımız da paramparça yukarıdaki taraflar arasında serpilmiş gidiyor... Bu oyunu izleyen Yunanistan, sirtaki oyna- masın da ne yapsın? Kıbrıs'a taşıdıklarımız Haklı-haksız taraf mant/ğıyla degil de, bir haf- tadıryoğunlaşan tartışmalardan dikkatimizi çe- kenleri sıralayalım: 1- Türkiye'nin içindeki tüm sorunları adaya taşıdık. Orada bünye daha zayıf olduğu için has- talıklar daha ağır hissediliyor. Buna bizdeki has- talıklı siyasi yapıyı da ekledık. 2- Meclis'te önceki gün yapılan gizli oturum- da bile konunun bir ulusal sorun olduğu hava- sı hissedilmiyordu. Oturum sonrasında Mec- lis'ten ortak bir ses çıkabilirdi. Demek ki, böyle bir omurga yok ya da kireçlenmiş. 3- Kıbrıs Rum kesimi silahlanmaya günde 2.8 milyon dolar harctyor. Rumların bütçe dışı har- camaları bütçenin 4 katı. Yunanistan satın aldı- ğı silahlann bir bölümünü adaya aktarıyor. fçi- mizde birbirimize bağırmaktan bu unsurları di- le getirenlerin sesi de duyulmuyor. 4- Ankara'da Kıbrıs'la ilgili katlarda bir rapor dolaşıyor. özeti şu: Yakın geçmişe kadar Kıbrıs'taki gelişmelere Türkiye'nin ulusal sorunu gözüyle bakan kişiler ve kurumlarda tavır değişikliği dikkati çekiyor. AB'nin bakışı öne çıkıyor. Bunun 3 nedeni var; iyi niyetle bu görüşü savunmaya başlayanlar, Türkiye'nin artık bu noktadan kaçamayacağını düşünenler, değişik çıkarlar karşılığı çok inan- masa da bu görüşü dillendirenler! Raporda, AB'nin sadece KKTC'deki propa- ganda faaliyetleri için 30 milyon dolar ayırdığı- na da dikkat çekiliyor. 5- Türkiye, 1959, 60 anlaşmalarıyla Ingiltere ve Yunanistan'la birlikte Kıbrıs'ta garantör ülke. Bu anlaşmalara göre Kıbrıs, Türkiye ve Yuna- nistan'ın üye olmadığı uluslararası kuruluşlara üye olamıyor. Ancak bu haklılığı anlatmakta bi- le zorlanıyoruz ya da karşımızda bunu dinleye- cek kişiler yok. Verheugen bile, "Denktaş'ı sa- tın, karşılığında AB umudu verelim" havasına girmişse, bizim de takkeyi önümüze koyup, Kıb- rıslıları ve Türkiye'yi kucaklayacak, gerçekçi, yeni bir yaklaşım üretmemiz gerekiyor. Elimiz- de bir reçete yok ama, şu yaklaşım pusula ola- maz mı: - Sürekli savunmada olma ve AB üyeliğini tek varlık nedeni sayma mantığını bırakmak! ankcum@ttnet.net.tr KÜLTÜR • SANAT Enojuu» oaaen sHgmmaa mnmn \aanBM 'İCMM uuunna KLMBIU ımmngncmı nmmam ı i i i»mnunu«n!aiB«<' •«»-jm»umK-jı naa \ın*'tfu,-ı at< um*-»iMiotıa3M ı t 1 •ıtns*''frîK:s a » -ıa-üt«rı.C"i:«>a ••• 1 ««»»«ıitt'ESauı nncıı jnanMinaB anav ;«£«« nW*HEBM «»«•nn «HMHMI •HMiaiMC HMVCB6VCIBIEI uunmaam n m n «rnmmm *ÛWBE«D HP-P ı«ttj».ıııs.iıe;iA aj» '••>-ı*»it*r 1 an î»n»r»ıusrı Î!SλK ıünrsı*nj»rjx^s3iıı 5i1 'JI! 13-lîStUHİ^SJICCTS^S «It« UIİ»W1UI« li DC "33* r 11 ' JMMSUİMCCBUU «:« uurjıiESKDtrı ISTANBUL ANKARA ANKARA İZMİR İZMİR BEYOGLUPERA MEITOPOL KdURMAK SEMA KİPACINECfTY (0-212)2513240 (0-312)4257478 (0-312)4255393 (0-232)4839100 (0-232)3865888 12.00-15.00-18.00-21.00 12.15-14.30-17.00-19.15-2130 12.00-14.15-16.30-18.45-21.00 1215-1430-16.45-19.0O-21.15 11.0O-13.3O-16.0O-18.30-210O Usta yönetmen Zeki Demirkubuz, "Yazgı'yla Karanlık Üstüne Öyküler'ine başlıyor. Varoluşçu edebiyatın en büyük isimlerinden Albert Camus'nün eşsiz romanı "Yabancı'dan serbest bir uyarlama olan "Yazgı", hayata karşı kayıtsız genç muhasebeci Musa için annesinin ölmesiyle ölmemesi arasındaki fark karanlıktadır. Zeynep Tokuş'u çok farklı bir oyunculukla izlediğimiz film, Serdar Orçin'in yoğun oyunculuğuyla da dikkat çekiyor Isabelle Benoit t I Huppert Magimel bizi yine şaşırtıvor... ve cinselliğin keşfedilineaûş alanlannda bir yokaloga sörökJûyor...' PIYANISTA FİLM BY MICHEAL HANEKE 30 KASIM'DA SINEMALARDA «mrw.perarekhim.cmn.lr - www.sinemafilnı.c*m - (O 2121 293 «9 78 . ULÜSURARASIMİLANO FİLM FESTİVAU "EN İYİ FİLM" J2. ARIBÜ8NU ÛDüLİERl, "Jt'RI ÛZEL ÖDÜLJT- ISTAMBUL/UmDEM 249689711.30-13.0O-14.30-1600-17.30-19.00-20.15-21.30 MYARBJUUR GALERIA 22160671100-12.30-14 0O-15.3O-1700-t8.3O-20.0O-21.30 UHFHEMEK 217131312.45-15 30-1815-20.30 (Sadece 1 hafta) VAN EMEK 216151513.3JM6.45-19.00-21.00I 1 Film Mûzik CD ve Kasetlen Pek Yakında Müzik Marketlerde MKM İRTİBAT. 0.212.2518506 - 07 'Bu bir sinemayı kurtarma hareketidir!" Dogma 95 Filmleri gm 92ion-.l^z» von Tner Gerizekalılar n 1 . 9 . O O BIJM EĞtüM ESTE1TK KIUITIS «AT y^ŞTUüHUİU V«fl Osmanağa Mh Kırtasıyea Sk No 21 Kadıköy Tel 0216 349 91 55-56
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle