Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM 2001 SAU
12 UJA kulturvacumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Sen seyredilmek içinvarsın"Vaşasm, yarm yine oynuyoruz." Bır zafer
çığlığı! Yıldız Kenter'in kendi yazdığı ve oy-
nadığı "Hep Aşk VardTda attığı "oyuncu* çığ-
lığı! "Oynama" edimiyle "yaşama" edimini "eş-
değerli" ve *çok değerti" kılan...
Ingiliz asıllı ama çoğumuzdan daha Türk an-
ne OlgaCynthianın, "Senseyredilmekiçinvar-
sın" diye özetleyiverdiği bir baskın tiyatro sa-
natçısı kimliği, uzun bir sanat yaşamı içinde, ev-
Iat, ana, eş, kardeş. abla, hoca ve tiyatro sahibi
kimlıklerim de yüklenmişse. yaşam elbette
renkli ama açmazlarla dolu olacaktır. "Hep Aşk
Vanh"da olduğu gibı..
Sahnede sergilenenle, gerçekten yaşananın bir-
birini hem çelmelediği hem zenginleştirdiği, ama
sürekli bir hesaplaşmayı tutan bir yaşantılar
karmaşası "anı" niteliğinde bir yapıta dönüş-
türülebilirdi. Yıldız Kenter gelecekte belki anı-
lannı da yazacaktır.
Ama sanatçı, deneyim ve birikim bağlamın-
da çok daha baskın olan "tiyat-
rocu" kişilığini "yazar'lık edi-
mi karşısında öncelikli sayarak
-ve çok doğru bir seçim yaparak-
bir anı metniyle değil, kurucu
bir u
perfonnans"la karşımıza
çıkmıştır.
En güçlü. en hünerli, en bîri-
kimli biranı yazannın bile "di'B
geçmiş"te sıradanlaştıracağını,
"yaşaıunış" olanı "şimdi"de ve
"burada", tam da kendi tiyatro sanatçısı duyar-
Iılığının gerektirdiğı gibi yaşamaktadır ve oy-
namaktadır. "Yaşamak" ve "oynamak" ara-
smdaki ipince çizgide, yaman bir ip cambazı
gibi yol alarak.
Yıldız Kenter'in "Hep Aşk VardTda ortaya
koyduğuoyunculuğunüstûnlügü, "gerçektenya-
şanan" ile "teatral sunuş" arasındaki duyarlı
dengeyi. gerçek yaşantılann tüm çarpıcılığına
ve tiyatro oyunculuğu hünerlerinin tüm çeki-
ciliğine karşın, birinin ötekine ağır basmasına
bır an bile izin vermeyerek sağlamış olmasıdır.
Yıldız Kenter'in oyun metninin temel ekse-
ni, anne Olga Cynthia - evlat, oyuncu. anne
Yıldız Kenter - Fatma Leyla'nm (ailenin üç
kuşaktan üç kadınının) oluşturduğu ilişkiler
kümesinin "dramatik" noktalanna yerleştiril-
miş. Ama oyunun "yıldız Idşisi" anne Olga
Cynthia.
Bu nedenle de oyun, Yıldız Kenter'in çok kim-
likli yaşamının izdüşümlerinin, "yaşam"la
"öüim" arasındakı "dramatik" bir "geçifte, "za-
man"dan süzülerek bilınce yemden ulaşması-
nı ve yeniden yaşanmasını dile getiriyorsa da,
sahne olayının denetleyici öğesi, çok özel kı-
şiliğiyle ve çok özel Türkçe konuşmasıyla Ol-
ga Cynthia oluyor. Cünkü oyun aynı zamanda,
yürekte derin izler bırakmış "anne"ye, abartı-
sızca ödenen bir gönül borcu.
Kenter, üç kadını, Olga Cyntiha'yı herhalde
-tüm doğal teatralliği içinde- tıpatıp yansılaya-
• 2000 baharında 12. tstanbul Uluslararası Tiyatro
Festivali'nde açılışı yapılan ve o gün bugündür süren 'Hep
Aşk Vardı'yı kaçırmayın. Yeni tiyatro dönemini, geçen
yıldan süren 'Huysuz Ihtiyar' ve yeni oyun 'Çözüm'le
birlikte, 17 Kasım'da açacak olan Harbiye Kenter
Tiyatrosu'nda yeniden seyirciyle buluşacak. Tiyatronun
bulunduğu, kaç zamandır inşaat alanına dönen bölge eski
konumuna kavuşmak üzere.
rak, kendisini gerçek yaşamında olduğu gibi,
Fatma Leyla'nın çocukluğunu ve genç kızlığı-
nı "naif" bir oyunculukla yansıtırken, metin ve
sözlü canlandırma düzeyinde, ıncelikli bir "giU-
mece" duygusunu. abartısızca dile gelen "hü-
zün"le birleştiriyor. Oyunu, yazarlık ve oyun-
culuk ustalığının buluştuğu bu anlar taşıyor. Bi-
lince ulaşan başka ilişkiler ve başka anlar ise
çoğu zaman sağlamca bütünleniyor temel ek-
sendeki yaşantilarla. Kimileri ise "bütiuTe pa-
muk ipliğiyle iliştirilmiş izlenımı \ enyor. Ya-
oyunlan kendi oyununa eklemlerken bile yeni
bir oyunculuk söylemi oluşturuyor.
Yorulrnadan yoruluyor. emek yorgu-
nu, ama sahne yorgunu değil...
Onlarca yılm tiyatroculuk serü-
veninin ardmdan, "Yaşasm, ya-
nn yine oynuyoruz" çığlığından
taşan yaşama ve oynama sevin-
cine ulaştığı anda doruğa yük-
seliyor, karşınızdaki gencecik,
belki de çocuk Yıldız Kenter.
tşte bu sevinç, insanı ağ-
latabilen bır sevinç.
şantilann
bireysel ve
toplumsal tüm
koordinatlanyla "per-
fonnans'' sınırlan içi-
ne sığdınlması do-
ğal ki zor.
Yıldız Kenter,
özellikle benim
gibi kırkı aşkın
yıldır seyircisi
olanlar için göz
kamaştıncı bir
oyunculuk sergilı-
yor. Oynadığı onca başrolün
hiçbirinden belirgin
bir iz taşımayan.
ama o oyunla-
rın yüklediği
ve güçlendir-
diği enerjiyi dı-
şa\*uran özgün
bir yorum ser-
gıliyor. Eskiden
oynamış olduğu
'Hep Aşk VardT 17 Kasım'da yeniden
Harbiye Kenter Tiyatrosıfnda
Festival, izleyiciye ticari amaçlı olmayan 170 sıradışı, özgün, bağımsız çalışma sunuyor
Selanik'tefilmmaratonu 2001...ASLISELÇUK
SELANtK- Selanik'teki Oympion
Sinema Kompleksi'ndeki iki, üman ke-
nanndaki Provlita multimedya kültür
merkezindeki dört sinema salonu, fes-
tival izleyicilerine ticari amaçlı olma-
yan 170 sıra dışı, özgün, bağımsız ça-
üşmadan oluşan bir film maratonu
yaşahyor.
Selanık Konser Salonu, FritzLang ın
1925-26 yapımı. ekspresyonist, unu-
tuhnaz bir sinema klasiği olan "Met-
ropotis"i restore edibniş 147 dakika-
lık yeni kopyasıyla ağırlıyor. Bemd
Schulthds' ın füm için özel olarak bes-
telediği müziği, Yunanh şef İNikosAt-
hinaiosyönetiminde Sofya Radyo Sen-
foni Orkestrası seslendırecek. Aynca
bu etkinliğın bir devamı olarak da Al-
man sinemasının en parlak yıllannda
çevrilmış olan filmlerın afiş sergisi
var. Tanınmış Japon yönetmen Sho-
heiImamura'nın son çahşması "\Varm
YVater Under A Red Bridge / Kızü
Köprüden Akan Sıcak Su", David
Lynch'in çok tartışma açan ABD-
Fransa ortak yapımı "Mulholland Dri-
ve / Mulholland Yohı", John Boor-
man'ın John Le Carr'e uyarlaması.
"TheTaflorOfPanama/PanamaTer-
a s " gösterinın ağır toplan. Sıra dışı
Tayvanh sinemacı TsaiSfing-Liang ın
"A Conversation VVrth God / Tann ile
Sohbet" ve "What Time Is It There?
/OradaSaatKaç?" belleklerde yeni
açılunlar. sorular oluşturan çalışma-
lar. "NîghtVTskMrda (Gece Hayali) ise
sinemanın ve Eros'un sınırlannı keş-
feden, altüst eden, çiğneyen 1994-
2001 yapım tarihli öncü kısa fılmler
var. Özel gösterimler içinde yer alan
"Dijhal Sinema"da, Kore'den çok il-
ginç 3 yapun yer alıyor. Yeni Uftık-
lar'da, uzun yıllar Wim VVenders'ın
asistanlığını yapan, ülkemizde de viz-
yona girecek olan Claire Denis'nın
BeatriceDafle lı "TroubleEverv Day"i
izlenecek.
Los Angeles'tan ünlü konuklar
Festival bu yıl, Amerikan sinema-
sının kalbi Los Angeles'tan birçok
ünlü sinema insanını konuk ediyor.
"Bonnie ve Clyde", "Chinatownw
,
"Arizona Dream", "Three Dav^ Of
The Condor / Akbabanm Üç Günü"
fümlerinin stan FaveDunawsıv'e Ame-
nkalı meslektaşı yönetmen Jerry
Schatzberg eşlik ediyor. Ilk filmi
"PiE2JeOfADownfaDChDd/1970''da
Faye Dunavvay'ı yöneten Schatzberg'i
"The Scarecrow / Korkuhık", "Panic
In Needfc Park/ Esrar Bttti" ve "Re-
umoo" filmlerinden tanıyoruz. Moda
fotoğrafçısı olarak sanat dünyasına
giren Jerry Schatzberg'in 6O'lı yıllar-
da çektiği fotoğraflanndan oluşan ser-
gi büyük ılgi topluyor. Los Ange-
les'tan festivale katılacak diğer bir ko-
nuk da geçen yılın uluslararası jüri
başkanı. toplu gösterimi yapılan Po-
lonya asülı Amerikalı yönetmen Jerzy
"Paintings 2001 / Tablolar 2001"
adını taşıyan tablolannı Selanik Mo-
dern Sanatlar Müzesi'nde sanatsever-
lerin izlenimine sunuyor. Yunan film-
lerinin gösteriminde de uluslararası
kimliklere rastlıyoruz. Jeanine Me-
erapfel'ın Alman-Yunan ortak yapı-
mı "Anna's Sununer / Anna'nın Ya-
a"nın başrol oyuncusu Angeia MoB-
na fihninin ilk gösterimine kahlıyor
ve kapanış törenınde de sunuculuk
göre\ini üstlendi. Ispanyol oyuncu
Molına, Lıris Bunuel'in "CetObscur
Objet du D'esir / İsteğin Şu Karanhk
NesnesT fılmındeki güçlü performan-
sı ile dikkatleri çekmişti.
Andreas Pantds'in "Word Of Ho-
nor / Şeref Sözü" fihninde rol alan
uluslararası oyuncular V'aleriaGofino
ile George Corraface da etkınliğe ka-
tilan dığer ünlüler. Italyan oyuncu Go-
fino'yu "RainMan/Yağmur Adam"
ve "Hamam"da, Yunanlı George Cor-
raface ı ise "PasionTurca/TürkTut-
kusu"\e "EscapeFromLos Angeles
/ Los Angeles'tan Kaçış" fılmlennde
ızlemiştik.
Zengin ve özgün bir program
The Times gazetesi sinema eleştir-
menı David Robinsonbaşkanlığında-
kı FIPRESCI (Uluslararası Sinema
Eleştirmenleri) jürisi programın tüm
fihnlerinin içinden bir seçki yaparak
değerlendirmede bulunacak. Bacardi
Hellas-Devvars fırması ise "HalkOdü-
Ki"nü verecek. Uzun metraj, belgesel,
ortak yapımlardan oluşan Ulusal Pa-
norama'daki 36 yapıt, Yunan sinema
çalışanlan tarafindan değerlendirile-
cek. Tören gecesinin kapanış fümi,
"Full Mont> / Anadan Doğma"nın
başanh yönetmeni PtterCattaneo'nun
son çalışması
u
Lucky Break / Hayır-
hAynhk"
1960'ta Yunan Sinema Haftası ola-
rak başlayan festival, 1970'e kadar
geniş bir seyirci kitlesine ka\-uştu.
1992 'de de uluslararası kimliğini ka-
zandı. Yunanistan'ın en büyük üni-
versıtesinin Selanik'te ohnası, şehrin
öğrencilerle dolu olmasına da yol açı-
yor. 1992 'den 1995'e dek festival dü-
zenleyicileri bu genç kitlenin başlar-
da bir Macar, bir Tayvan fdminin gös-
tenmıne pek fazla ilgi duymadıklan-
nı saptadıiar. Seyirciler ya Yunan film-
lerini veya Holry\vood'un şatafath ya-
pımlarını yeğhyorlardı. Fakat Selanik
festivalinin zengin ve özgün progra-
mı sonucundabugün bu ahşkanlık tü-
müyle kınlmış durumda. Selanikli-
ler, artık bu festivalde yeni bir şey öğ-
reneceklerine değil, değişik bir şey
göreceklerine inanmaya başladılar.
Göreceklerinin kimi zaman yabancı
veya karmaşık, izlenmesi güç olaca-
ğını, fakat sonuçta onlara yepyeni bir
dünya getireceğini, daha önce hıç bil-
medikleri, tanımadıklan bır yaşama
pencere açacağını fark ettiler.
,<*&**>
Tanınmış Japon yönetmen Shohei Imamura'nm son çahşması "\Varm VV'ater Under
A Red Bridge / Kızü Köprüden Akan Sıcak Su", David LviKh'in çok tarnşma açan
ABD-Fransaortakyapımı "Mulhofland Drive/Mulholland Yolu",John Boorman'ın
John Le Carr'e uyarİanıası. "The Tailor Of Panama / Panama Terasi" gösterinin
ağır toplan. 1960'ta başlayan Selanik Festivah''nde seyirciler başlangıçta ya \\ınan
fümlerini veya HoDywood'un şatafath yapunlannı yeğlivorlann. Fakat Selanik festi-
vaüııin zengin ve özgün programı sonucunda bugün bu ahşkanhk tümüyle kuıhnış
durumda. Setanikhier, arük bu festivalde yeni bir şey öğrenecekkrinedeğfl, değişik
bir şey göreceklerine inanmaya başladılar.
DUNDEN YARINA
NURİ İYEM
ARŞIV VE BELGELEME
19-27 Kasım 2001
RETROSPEKTİF SERGİ
29 Kasım-13 Aralık 2001, saat 10.00-20.00
Türkiye'de ilk kez büyük bir arşiv çahşması başlatılıyor.
Amaç; sanatta 68. yılını dolduran büyük usta
Nuri İyem'in eserlerini biraraya getirmek,
digital ortamda arşivlemek, resim sahiplerine
Nuri Iyem tarafindan onaylanan sertifika vermek ve
bu resimlerden büyük bir retrospektif sergi oluşturmak.
Nuri İyem resmine sahip olanların
(özel koleksiyon sahipleri ve kamu kurulu^lan)
Evin Sanat Galerisi'ne başvurulannı bekliyoruz.
Nuri İyem resimleri, daha sonra
bir kitapta sanat dostlarıyla buluşturulacaktır.
NURİ IYEM RESIMLERI
ARŞİV/BELGELEME PROJESİ
RETROSPEKTİF SERGİ
Arşiv ve belgeleme projesi için
resim toplama çalışması
Tepebaşı TÜYAP İstanbul Sergi Sarayuıda,
19-27 Kasım 2001 tanhierinde
saat 10.00-16.00 arasında yapılacakör.
Tel: 0212 251 02 28-29
PROJE VE SERGÎ ORGANÎZASYONU
EVİN SANAT GALERİSİ
| Hamam Sokak Ertalay ApL 12y 1 Bebek 8O810 istanbul
Tel. (0212) 265 81 58 Fax: (0212) 257 76 75
http:/ www.evui-art.com galeri@evın-art com
Resimlerin tümü Koç Allianz
tarafindan sigortalanacaktır.
Alllanz®
«AppleiBiJtom
Y O R U M
Katkılarından dolayı
teşekkürlerımızı sunuyoruz
YAZIODASI
SELtM tLERİ
Yalnızlığı Kabul
Edemedin mi?'
7 Kasım 2001 tarihli Radikal gazetesinde Ha-
san Bülent Kahraman "önce edebiyat çürür
sonra her şey..." diyordu. Bu önemli yazısında
Kahraman. Latife Tekin'le başlayan yazar-yapıt-
reklam tartışmasına değiniyor, yazann reklam uğ-
runa küçük düşürülüşünü sorguluyor, şöyle nok-
talıyor:
"Ama edebiyat bu değil elbette.
Edebiyatın bir içe dönüş ve etik olduğunu da
bilmek gerek. O nedenle olacak, son dönemde
yazılan kitaplarda, örneğin Selim lleri 'nin ve La-
tife Tekin 'in romanlannda yeni, uzak ve zor bir dil
var.
Bu doğal; çünkü, ancak içine, içinize çekilip, o
zor, uzak hatta yabancılaştıran dili kavramaya ça-
Iıştığınızda annma yani eleştiri ve muhalefet baş-
layacaktır.
Bu yapılmazsa edebiyat çürür; onun çürüdüğü
toplumdaysa hiçbir şey ayakta kalmaz..."
Yeni... Uzak... Zor...
Latife Tekin'in romanını henüz okumadım.
Bu Yaz Aynlığın İlk Yazı Olacak'ı yazarken dil-
de, anlatımda tek kılavuzum, beni sarsıp duran bir
hiçlik duygusuydu. Hasan Bülent Kahraman'ın
kaygılarını duyuyor, edebiyatın çürüdü çürüyecek
bir yerde kalakaldığını düşünüyordum.
Bazı günler bu romanı niye yazdığımı da düşü-
nüyordum. Romanda vurguladığım gibi, günün
yaygın değerlerinden, yani degersizliklerinden el-
den geldiğince uzak kalmayı başanp başarama-
yacağımı araştınyordum belki. Böyle düşününce
biraz rahatlıyor, birkaç sayfa daha götürebiliyor-
dum.
Sonuna kadar içten ve sonuna kadar uzak ol-
mak istiyordum. Ikisinin bir aradalığı zor geliyor-
du.
Bu Yaz Aynlığın İlk Yazı Olacak'ı bitirdiğimde yi-
ne o 'mektup'saplantısıyla baş başaydım. Roman
kılığında bir mektup yazıyordum, adresini bilme-
diğim okura. Bunu yıllar önce Oğuz Atay'dan
okumuştum; Korkuyu Beklerken'in yeni basımla-
nna alınmış son hikâyesi: Hikâyeci, burada, tren
istasyonunda olduğunu söyler, ya sen nerdesin!
diye sorar okuruna. Ylrrni yıldır etkisinden kurtu-
lamadım...
"önce edebiyat çürür sonra her şey... "\ okudu-
ğum gün, Leylâ Erbil'in yeni anlatısı Cüce'yi oku-
maya başladım. 25. sayfada vurulup kaldım:
"Bekliyorsun. Ruhun enerjiyi bir yere akıtarak
dirilmek istiyor; olası mı bu?Neye, kime akıtacak-
sın onu, kimi ortak edeceksin duygulanna? Sa-
na, senin eziyetine kim katlanabilir? Yalnızlığı ka-
bul edemedin mi? Dostun kimdi senin? Bekli-
yorsun, sürekli bekleyişleri art arda ekliyorsun;
seni seyrediyorum ve ses etmiyorum çünkü bek-
leyişin süslü bir imparatohuğu vardır. Umut sili-
nene kadar güçlü bir direnişle dikilirsin tahtında.
Sonra düşüş başlar. Başladığın yere dönüş. Ka-
ra anaforu bulma isteğiyle delice labirentlerinde
acının dört dönmektir dönüş, yeniden başlamak
üzere düşüşe. Bir ömrün bekleyiş eziyeti içinde
kıvranabilmek uğruna başa dönüşün bekleyişi ile
geçmesini düşünebiliyor musun? Bu acı arayış-
tan kim kurtarabilir insanı? Sevgili mi? Dost mu?
Kardeş mi? Boş inanç mı? Ülkü mü?"
Bana öyle geliyor ki, Kahraman'ın saptayımıy-
la, "hiçbir şey ayakta kalmaz" noktasında, içsel
sorgulama doruğa ulaşıyor; "uzak hatta yabancı-
laştıran dil" direnmek için son olanak özelliğı edi-
niyor.
Ben inanıyorum, Çehov'un oyunundaki gibi,
uzak dilin ardındaki yalnız kişinin mektubunu, o mek-
tubu hiç okumayanlar, en çok onlar bır gün anla-
yacak; Inna öyle söylüyor:
"Bir gün gelecek... herkes, bütün bunlann, bu
acıların nedenlerini öğrenmiş olacak. Gizlikapak-
lı hiçbir şey kalmayacak. Şimdilikyaşamak gerek...
Çalışmak gerek. Yalnız çalışmak..."
Takvimde İz Bırakan:
"Hayatımıza yeniden başlamak için yalnız kalı-
yoruz." Anton Çehov, Üç Kızkardeş, Hasan Âli
Ediz'in çevırisi. Bilgi Yayınevi, 1970.
Yıldız Çittçi'nin resim sergisi
• Kültür Servisi - Yıldız Çiftçi 'nin resim
sergisi 22 Kasım'a dek Kadıköy Kültür ve
Sanat Merkezi'nde yer alacak.
Yapıtlannda giderek artan kontrastlı
sentezler zinciri ile yaşamın,
doğanın, evrenin zengin çeşitliliğini,
sonsuzluğunu anlatmayı amaçlayan Çiftçi,
çalışmalanna ilk önce her bakımdan birbirine
zıt 'Ekspresif Soyut' ve 'Geometrik
Soyuf akımınjn sentezi
ile başladı. 1991 'den itibaren dikip
boyayarak resimlerirıin formunda soft,
giyilince fonksiyonel, dolaştıkça kinetik heykel
- resim giysilerini oluşturan sanatçı
çalışmalannda, aldığı dekor-kostüm
derslerinin etkisini taşıyor.
BUGUN
• BİLGİ ÜNtVERSfTESİ KUŞTEPE
KAMPUSU'nda saat 19.00'da 'BirUstanm
Anısına: RW. Fassbinder' başhğı altında R.W.
Fassbinder'in yönettiği 'Veronika Voss' adlı
film izlenebilir. (0 212 293 50 10)
• CEMAL REŞİT REY KONSER
SALONU'nda saat 19.30'da Cenevre
Soöstieri'nin konseri dinlenebilir. (0 212 232
98 30)
• OSMANLIBANKASIGÜNCEL SANAT
MERKEZİ'nde saat 18.30'da 'Bir Program:
S«rgilerin Siyaseti Üzerine' konulu konferans
gerçekleşecek. (0 212 293 23 61)
• BABYLON'da saat 21.30 da Açık Radyo 6.
Yaş Partisi yer alıyor. (0 212 73 68)
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
19.00'da Gaye Petek-Şalom'un Fransa Anılan'
konulu konferans yapılacak. (0 212 244 44 95)
• VEIİ BAR'da saat 20.30'da küçük lskender,
Enver Ercan'ı ve Metin Cengiz'i konuk
edecek. (0212 25118 93)