22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 2001 PAZAR 6 DİZİ Bugün 'devrim' deyince ne anlaşılmalı? Hangi Devrimi KimlerYapacak^ SERVER T A N İ L L İ 2 u doğrulann altını yeniden çiz- meli: Yeni liberalizme karşı mü- ^ cadeleye "yeni bir toplum" için mücadele eşlık etmeli; bu tasan ise, in- sanlann anlayacağı bir dilde olmalı! Her sosyal fikir ve tasanda, kaçınılmaz ola- rak bir "ütopik bo>ut" vardır. Bununla beraber, ütopik düşlerin yerini gitgide pratik değişiklikler almalı; idealizmle siyasal gerçekçüik iç içe olmalı! Sosya- list düşüncenin bilimle temasının kurul- duğu nokta ise pratik değişiklik deneyi- midir. Sonra, sosyalizme karşı yeni li- beral saldınnın "ûtopya karşıü" bayrak- la sürdürüldüğü unutulmamalı! Sol, bir yüzyıltn aynı ihtiyacıyla yeniden karşı karşıyadır! Ütopyadan kurama, hayal- lerden gerçekliğe geçmektir bu. Solun kendl gelenefli ÇTolunzayıflığı, 90'hyıllannvegünü- i 3 müz siyasal yaşammın en göze çar- pan olgulanndan biridir. Böyle olunca, antikapitalist politika ister istemez sa- vunmacı bir niteliktedir. Sermayenin saldırısına direniş: Güncel mesaj budur! Ancak, bu direniş de güçlü olmalı, ses getirmelidir. Özellikle ideolojik ödûnler direnişi zayıflatır. Politikada açık ve bel- li amaçlarla, kendi davasının doğruluğu- na inanç, zaferin en gerekJi koşullandır. Aynca, ödünler ilerlemek için yeni im- kânlar da hazırlamıyor: Bugünkü güç ilişkilerinde, "yeni bir uztaşnuT ya da "yeni bir sosyal uzlaşma için emekçilere uygun koşullar" elde edilemez. Böyle- ce, reform düşleyen herkes, önce bu güç ilişkilerini değişrirmek için mücadele etmeli; bu ise, devrimci olmak ve radi- kal olmak anlamına gelir. Ancak şunu da itiraf etmeli: Bütün bu gelişmeler içinde Marksizm de -deyim yerindeyse- "tarihsel bir yenilgrye uğ- radı. Arna bu, ilk kez 198Ö'li yıllann so- nunda ve Berlin Duvan'nın yıkılışıyla olmuş değil. Daha önceye, Doğu'da Sta- linci "Marksizm Leminizm"in kurulu- şuna, Batı'da da 30'lu yıllardan başlaya- rak üniversite çevrelerinde sığışıp kal- rhaya ve kimi komünist partilerin söyle- minde -genel formüller halinde- donup dogmarikleşmeye kadar gider çözülme- nin başlangıcı. Bir bakıma, kuramın ha- reketten kopuşudur bu! Marksizmi göz- den geçirmek, en başta işte bu küf ve yosunlardan temizlemek anlammadır. Sonra da "geleneğe". başta da "Marx'a dönmek"tir. Ama hemen ha- tırlatmak da gerekir: Solun kendi "gele- neğine dönme"si, geçmişteki bir "aitm çağ"a duyulan bir özlem anlamına aün- mamalı; elbette diyaloğu reddedip içi- ne kapanmak da değildir. Bu bir yerde, solun, baş görevi olan kapitalizme kar- şı daha etkin bir mücadelede "kendi kendisine sadık" olabilmesidir; böyle bir sol siyasal girişinıinde başanya ula- şabilir. Aynca toplum ve insanlar da, hem de aynı yoğunlukla, yeni fikirler ve güçlü geleneklerin ihtiyacı içindedir. Yeni liberalizm, onlardan hiçbirini sağ- layamaz. Sol için mümkündür bu; yeter ki onu yapacak iradeyi göstersin! Sınıf flkri; emefc-sermaye uyuymazlıfr da söylemeli: Marksizme dö- nüş. özellikle sıruf fikrinin, solun yasal düşüncesinin merkezine yeni- den oturtulması anlammadır. Marx ve Engels, şunun -ve pek de doğru olarak- altını çizmişlerdir: Kapitalist düzende emek ve sermaye çelişmesi başta gelir; onu çözmeden hiçbir sorun ve çelişme çözülemez. Ama bu, "ikinci derecede- kP çelişmeleri düşünmekten bizi alı- koymamalı. "Temel" ve "ildnci derece- dekT tüm çelişmeler bir büründür, biri olmadan öteki anlaşılamaz. Yoksa, işbir şematizme dökülür ve böylesi baİuşla- rın Marksizme de büyük zaran olmuş- tur. Öte yandan, sosyal yaşamın zengin- lik ve çeşitliliğinin bilincinde kimseler olarak unutmamalıyız ki, toplumda önemli değişiklikler oldu ve oluyor: Ba- tı'da birçok sosyoloğun gözlemi o ki sı- nıflar, ne toplumda ne de insanlann ya- şamında vaktiyle oynadıklan folü oy- namıyorlar. insanJann, kendi sosyaJ du- rumlanm, üretime değil tüketimine gö- re tanımladıklan da bir gerçek. Emek- çiler katında pek yaygın bir "suuf dışın- da gönne" ve kitlelerde bir "atomîaş- ma" olgusu açık. Bununla beraber, tü- ketim üretim olmadan; sınıf dışına çık- da yüz yüzeler! • Her şeyden önce bir program buna- lımı görülüyor: Kaynağı da, genişliğine kabul gören, inandırıcı, gerçekleşebilir, yeni liberalizmle, onun serbest piyasa dogmalanyla boy ölçüşebilir birtoplum görüşü ortaya koyamayışı; • tkinci olarak, bir örgütleniş bunalı- mı söz konusu. Kaynağı da şu: Modern sanayi toplumlan sistemli olarak politi- kadan anndmldılar; ve kitle tüketimi, vaktiyle sosyal demokrasinin dayandı- ğı dayanışmacı topluluklan yıktı. Bu- güne değin, hiçbir sosyal demokrat par- ti ya da sol parti, örgütleyebileceği bir başka kitle tabanı da bulamadı. Sınıf, kültür ve politik yönden çeşitlilik gös- teren gönüllü örgütler ve militan grup- lann yardımı ise, bir noktaya kadar olu- y° r ;_ • Oçüncü olarak, bir bunalm, şu so- rudan kaynaklanıyor: Gitgide küreselle- şen bir ekonomide, bir tek ülke için ba- ğımsız bir program ve strateji nasıl ge- liştirilebilir? Böyle birprogramyapabil- mek için, örneğin Avrupa Birliğı gibi en azından bölgesel bir temel gerekmez ma da sınıflar olmadan mümkün değil. Emekle sermaye zıtlığı temel olmayı sürdürüyor; ama yığınla yeni sorun da karşımızda. Sonra, emekle sermaye uyuşmazlığı, sadece bir çıkarlar çatışması değil; on- da, bir değerler, ilkeler ve davramşlar zıtlığı da var. Yalnız sosyalist ahlak, aya- ğını sağlam bir temele bastığı için bu ko- nuda inandıncı olabilir. Aynca, kimler- den yana olduğumuzu bilmek ihtiyacın- dayız da... İşte, modern sol hareketin üzerinde durması ve çözüme ulaştırması gereken temel sorunlar! Sosyal demokrat partilerin yerl Ounu da belirtmek gerekir: Bütün ek- jk3 sikliklerine karşın, sosyal demok- rat partiler yaşadılar ve açıhp serpildi- ler; bu partiler, bugün, ilerlemiş sanayi ülkelerinde reformcu solun en önemli dalıdır. Ancak bu partiler, dünyanın her yerinde, üç konuda ciddi bir bunalımla mi? Tek başına bir kitle demokratik ha- reketi ise, çevreden soyutlanmaz mı dünyamız koşullannda? Ancak, ne olursa olsun, sosyal de- mokratlann demokrasi için önemi hiç- bir zaman gözardı edilmemeli; herhal- de liberal tutucular ya da Hıristiyan de- mokratlardan çok onlaragüvenmeli. Ta- rihten bir örneği de getirip hahrlatmak- ta yarar var: Avrupa'da 20-30'lu yıllar- da, Almanya'da ve Avusturya'da yığın- la insan Nazileri sosyal demokratlara yeğlemişlerdi; 1940'ta Alman işgalini izleyen günlerde, Vichy'nin işbirlikçi re- jiminin ardından giden pek çok kişi gö- rüldü. Sloganlan da ilginçti: "Leon *Bhım ve Halk Cephesi'ndense HMerev- ladu-!" Ama bu yanlışlık pek pahalıya mal oldu... Öte yandan, bugün, moda olmayı ara- yan kimi yorumcular vardır ve şunutek- rarlayıp duruyorlar: "Eşitçüîk, demok- rasi ve sosyalizm, XIX. yüzyıhn başla- nndan berigerçekti; ama şirndiyeni şey- ler bulup söylemenin zamanıdır!" Ne NAZİLLİ SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1998/1050 Davacı Osman Çakırlı vekili tarafmdan davalı Nail Özgürlü (Çelebioğlu) ve arkadaş- lan aleyhlerine mahkememize ikame edilen izaleyi şüyu davasının yapılan açık duruş- masında verilen ara karan gereğince; Davalı Nail Özgür (Çelebioğlu)'nun açık adresi tespit edilemediğinden davalı adına tebliğ yerine kaün olmak üzere ılanen tebliğ yapılmasına karar verilmiştir. Dava basit usule tabi olup HUMK'nun 509 ve 510 maddeleri gereğince duruşma gü- nü olan 24.10.2001 günü saat 9'da hâkimliğiınizde hazır bulunmanız, delillerinizi ibraz etmeniz, aksi takdirde davanın yokluğunuzda karar verileceği tebliğ olunur. 17.7.2001 Basın:56119 SARIOĞLAN SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/226 Davacı Haydar Avcu ile davalılar Sedef Taşyürek ve aıkadaşlannın aralannda mahke- memizde göriilmekte olan tapu iptali ve tescil davasında verilen ara karan gereğince; Davacı Haydar Avcu vekili tarafından davalılar Sedef Taşyürek ve arkadaşlan aleyhi- ne Sanoğlan ilçesi Karaözü kasabası, Mustafa Kemal Paşa Mahallesi, Duduoğlu mevki- inde kain 186 ada 27 parsel sayılı taşınmazın 1500 metrekarelik bölümünün tapu kaydı- nın iptali ile müvekkili Haydar Avcu adına tescili talebiyle açtığı davada tebligat yapıla- mayan davalılar Hüseyin kızı Senem Taşyürek, Hüseyin oğlu Bekir Taşyürek, Ali kızı Nurgül Taşyürek'e ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla adı geçen davalı- lann duruşma günü olan 24.10.2001 tarih, saat 09.55'te mahkememızde hazır bulunma- lan veya kendılerini bir vekille temsil ettirmelen, aksi takdirde duruşmaya yokluklann- da devam edileceği ve karar verileceği hususu HUMK'nun 213 ve 337. maddeleri gere- gi ilanen, duruşma günü ve dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur. Basın: 56139 var ki, bu "yeni 5eyler"in çoğu, mevcut kapitalist toplumlann temelini tehdit et- miyor; bu temel ise, mülkiyetin, gelirin, ayncalıklann ve boylece "siyasal ikti- dar"ın -alabildığine kabaca- dağılırrudır ve sürüyor o! Solun tt tasan"sı, unutul- mamalı, politikayı ve ekonomiyi, gide- rekbütün toplumu bir demokratik dene- time bağlamayı hedef tutan uzun süreli bir politik girişimdir; demokrasi için mücadele de bizatihi bir amaçtır. Bu koşularda, bugün "devrim" de- yince ne anlaşılmalıdır? "Devrim" deyince ne anlastlmalı? u içinde bulunduğumuz yıllarda tt devrim"den söz etmek, bahse gi- nşmek, olanaksız birşeyden bahsetmek, olmayacak bir duaya amin demek gibi bir şey! Sovyet sisteminin çöküşü, Oçüncü Dünya'da ulusal kurtuluş dev- rimlerinin başansızlığı, bir buçuk yüz- yıldan beri ortaya konmuş devrimci ütopyalann sona erdiklerinin işareri de- ğil midir bir bakıma? Ama tarihte pek az değişiklik, XX. yüzyılın ikinci yan- sına damgasını vuranlar kadar "devrim- d" olmuştur: Sanayi devriminden ileti- şim devrimine geçişi simgeleyen alrüst oluşlar; onlar kadar önemli olan, özel- likle kültürel alrüst oluşlar, uygarlık de- ğişiklikleri... Bunlardan hiçbir kuşku yok! Ancak zihni bulandıran bir şey varsa, o da belki şu: Devrime, sadece anaya- sal, sadece hukuksal bir anlam mı ver- meli. Modern devrim, her şeyden önce, tıpkı Amerikan ve Fransız devrimlerin- de olduğu gibi, herkes için özgürlük ve insan haklanrun kazanılması mı olacak- tır? Öyle olursa, yoksullann mutluluğu elde etmesi, yani "sosyal sorun"un çö- zümü nasıl gerçekleşecek? Ne olursa olsun, bilişim ve iletişim devriminin yeni olanaklan, bir aydın ön- cüler grubunun başını çektiği -şiddete dayanan- bir siyasal devrim anlayışmı da yeniden tartışılır duruma getirmiştir; "Kjşhk Saray'ın zapt", ne denli saygı duyarsak duyalım, sadece bir tarihsel amdır şimdi. iletişim devrimi, yeni tar- tışma ve fikir alışverişi kültürii gibi, yal- nız Sovyet modeli değil, Blanquist mo- dele dayalı devrimlerin yapısıyla zıtla- şıyor: Bir kopuş düşüncesi yerine, fikir- lerin -gitgide ilerleyen bir süreç içinde- demokratik fethi, çok daha gerçekçi gö- rünüyor artık; düşüncelerin karşılaşma- sı ise birbirine zıt iki kamptaki karşılaş- mayı, bir tür savaş durumunu giderip yok edebilir. Bu anlamda, fılozof Ha- bermas'm, "tarüşmanın kamusal me- kâm" diye adlandırdığı ütopya, demok- rasinin ve banşçı yoldan bir devrimci değişimin modern biçimine dönüşebiür pekâlâ. Ancak unuftümasın, böylesi bir sü- reçte bile, filozof DanielBensaid'ın de- digi gibi, siyasal coşkunun payı önemi- ni her zaman koruyacaktır. Hele günü- müzde, zamanın soğuk havasının korku- tup kaçuitığı bir ortamda, siyasal tutku- yu canlı tutacak cesaret ve atakhğm uza- ğmda kahnamalıdır. Politika, ne denli tehdit karşısında olursa olsun, sosyal eşitsizliklerin grafiğini indirmek ve dünyayı değiştinnek konusunda yapabi- leceklerimize bağh kalacaktır bir yerde. Bütün sosyal hareketler, siyasal eylemi yenilemede birer dayanak noktasıdırlar. Gitgide hareketlenen dünyamn öğret- tiklerini yakmdan izlemeİı ve "zama- nın havası' 1 na da direniş içinde olmalı. Sosyal sorumluluğun günümüzdeki en yüce biçimi budur! Yarin: SOSYAL HAREKET OLMADAN SOSYAL POLİTİKA OLMAZ! mDEHGtSt EKİM 2001 •'SAYl 210 DENİZCILİKTE INANILMAZ OLAYLAR TARİHTE TÜRK âflv DÎ2ELERDE KORSANLARI Şyf DENİZLER ELEKTRONIK ALETLER NEDEN ETKİLENİRLER? Demirciler Site$i, 8. Codde, No. 71 Zeytinbumu- ISTANBUL Tel: (0212) 664 16 94 - 510 28 71 Fokı: (0212) 558 67 85 ÜSKÜDAR1. ASIİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN Dosya No: 2000/503 Davacı Ebru Ayhan tarafından davalı Mesut Ayban aleyhine açüan boşanma davasın- da, Davamızın davalısı olan ve Ahmet Çelebi Mahallesi, Davutoğlu Sok. No:8 Blok:2, Daire:2 Üsküdar adresinde ikamet ettiği bildirilen Mesut Ayhan'ın belirtilen adresin- den bahisle tebligat yapılamamış ve yapılan tebligatlar bila tebliğ iade edilmiş, tebligat- ta sarih açık adresi de zabıtaca tespit edilememiş olduğundan, adı geçene ilanen tebh- gat yapılmasına karar verilmiştir. Davalı Mesut Ayhan'ın tebligata sarih açık adresi tes- pit edilemediğinden duruşma günü olan 20.11.2001 günü saat 10.10'da mahkememiz duruşma salonunda yapılacak duruşmada bizzat hazu- bulunması gerektığı veya kendi- sini bir vekil ile temsil ettirmesi, duruşmada hazır bulunmadığı veya kendisini de bir vekille temsil ettirmediğı takdirde duruşmalann gıyabında devam edeceği ve yine yok- luğunda karar verileceği hususu tebliğ olunur. 19.9.2001 Basın: 57018 BİR YOL HİKÂYESİ TAYFUN TALtPOĞLU Keşke Kitapları Yakmasaydınız... Bir şey var şu eylül ayında Eskiden şiirlerie, şarkılarla anılırdı. "Eylülde giderdik okul yoluna " me- sela... Umutlarla sevdalar, bu ayda çakışır- dı. Zor yıllarda bile... Yaşama dair bir "durvşu" vardı in- sanlann. El ele dolaşırken sevgiliyle, Ankara'nın uzun sonbahannın konfeti gibi yapraklan yağdıracağı- nı düşünüyorduk ki, bir sabah telefon çaldı. 12 Eylül saat 05 sulannda. "Tanksesleri var, kitaplan saklayın!" diyordu bir dost. Doğru bilmişti, darbe olmuştu. Ve ne yazık ki sakJanacak veya yok edilecek tek şey "kitaplar"dı. Kıyamadık hiçbirine. Babam Y. Yalçın Talipoğlu, "tek sayfa yaprağına bile zarargelsin" istemezdi. Kıymetliydi bizim kitaplanmız... Bir çuvala özenle yerleştirip -sanki aransa bulunmayacakmış gi- bi- bodruma sakladık aklımızca. Miladı olmuştu 12 Eylül, ülkenin. "Yolda, sokakta yüz yüz, bin bin adam toplanmakta"ydı. Okuyanlar, düşünenlercezalandınl- dı. Ekonomik suçlardan cezalandınla- nını ben hiç duymadım o zaman. Ama biz kitaplanmızı saklamıştık. Bir tek tesellimiz vardı: Toplumsal cinnet hali en azından mola vermişti. "Hapishaneler tıklım tıklım'dı. Işkence vardı ama sokak ortasında gencecik insanlar katledilmiyordu... Toplumsal banş, koğuşlarda sağ ve sol görüşlerin zorunlu "yan yana" getirilmesiyle sağlanmıştı. Plan, uzun vadeliydi, "düşünmezlerse birbirterini öldür- mezler"d\. Oysa kitaplar toplatılmıştı. Düşündükleri için öldürdüklerini, onlan içeri atanlar olmasa bile, içerdekiler anladı. Aynı sınrfın insanlan birbirterine düşman olmamalıydı. Ve yeni gençlik yaratıldı. Depolitizasyon politikası meyvelerini kısa sürede verdi. 12 Eylül partileri "yeni Türkiye düze- nine" ayak uydurdu. Çünkü artık yeni nesil okumasa bi- le, okumuş ve dünya görüşü olan bir kadro vardı. Hapishaneler yavaş yavaş boşaltıl- dı. Öğrendiklerinden hiç pişman olma- yan o kuşak, devlet ve özel yaşamda öyle ya da böyle bir şekilde yerini al- dı. Ve yirmi bir yıl sonra dünyanın miladı degişti. Yine eylül ama bu kez 11 'iydi ayın. Dünya Tıcaret Merkezi saldınya uğ- ramıştı. Binlerce masum insan hayatını kaybetti. Bu katliamı en çok biz hissettik. Ama en az dehşete biz kapıldık. Çünkü alıştınlmıştık. Yirmi yıl boyunca, bu ülkenin dağ- lannda fidanlar yitirmiştik. Yirmi yıl boyunca suskunduk. Çünkü bizim kitaplanmız yakılmıştı. Birbirimizin canına okuyorduk yine. Dünya "Bu nasıl bir din anlayışıdır? Okutacaksın, mühendis yapacak- sın, sonra 'git' ve 'öldür' diyeceksin..." diye düşünürüken söylemesek de, içimizden "Biz nelergördük, bu da bir şey mi" dedik. Çünkü bizim kitaplanmız daha önce yakılmıştı. Ve bizim miladımızdan sonra uygu- lanan "bazılanna hoşgörü" politikası, Tıcaret Merkezi'ni vuranlardan daha canilerini yaratmıştı. Belki dünyada bu kadar yankı uyan- dınnadı ama daha vahimdi. Ticaret Merkezi'ne vuranlar içerdekileri tanımıyorlardı, şartlan- mışlardı. Ama bizde yaratılan Hizbullah deh- şeti yanında anlaşılabilir kalıyordu. Düşünsenize, yıllardır beraber oldu- ğunuz bir arkadaşınızı, "emir geldi" diye, domuz bagı ile öldürüp bahçenize gömeceksiniz... Bunu anlamak, mümkün mü? Anlatacak kelime yok bu vahşeti. Belki ABD, Afganistan'ı vurur ya da intikamını zamana bırakır ve teröristleri cezalandınr. Peki, biz ne yapacağız? j#|^- -! Ne içeride ne dışanda yeni dünyaya ayak uyduracak adam da bırakmadınız. Keşke, kitaplan cezalandırmasay- dınız! [email protected] Faks:0312 467 09 05 www.bamteli.tv DEGERLI GENÇLER, ÇAĞIN GERİSİNDE KALMAYIN !.. Nasıl olsa kullanacaksınız veya kullanıyorsunuz şu BİlgİSayari 1-2 PARMAKLA DEĞİL; BAKARAK DEĞİL; Onpaimakla + Bakmadan kullanmayı öğrenin !.. Bilınçlı öğrenmezseniz; Zamanınızın ve gözlerinizin de değeri yoksa; 5 dakikahk işi 25 dakıkada yaparsınız; YaşaminiZ boyunca •mt 14 Dümym R»fcor« h ivwvw sampıyon-kurslari com.tr - sampiyon@superonline corr ONPARMAKLA + BAKMADAN BILGISAYAR KULLANIMI İŞLETMENLİK + MUHASEBE DAKTİLO + YABANCIDİL E S K İ F İ Y A T L A R L A ! Beyazıt 517 92 57 Kadıköy.336 11 50 Şışir 230 90 37 Bakırkoy 56129 06 ! 517 92 58 (216) 338 08 42 234 30 49 5/13131 BEYKOZ 2. ASLtYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas: 2001/121 Davacı Ayşe Dönmez davalı Alişan Dönmez ile resmi nıkâhlı olarak evli olduklannı, da- valının kendisine bakmadığını bu nedenle kendisine mahkememizce 1996/144 esash dosya ile 15.000 000 TL. nafaka bağlandığını. bu miktann günün ekonomik şartlanna uygun olma- dığını. bu nedenle nafakanın 75.000. 000 TL. olarak arttınlmasını talep ve dava etmiştir. E>avah Alişan Dönmez'e Yalova Fatih Cad. Deniz Sok. Selamet Apt. No: 2/1 'de oturan ağa- beysı Ismaıl Dönmez yanında kaldığından bahisle çıkanlan tebligat tebliğ olunamadığından yapılan zabıta araşnnnasında da adresi tespit edilemediğinden duruşmanın atılı bulunduğu 19.11. 2001 günü saat 10.15'te mahkememızde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde duruşmanın yokluğunda yapılarak karar verileceği hususu ila- nen tebliğ olunur. 02.10.2001 Basın: 56804 İZMİR1. SULH HUKUKMAHKEMESİ'NDEN Dosya No. 2001/548 Esas Davacı Pamukbank TAŞ vekili Av. Nizamettin Altınova tarafından davalılar Tahsin Ko- maç, Nilüfer Komaç, Ersin Komaç ve Hülya Komaç aleyhine açılmış bulunan izaleyi şüyu davasının devam eden açık yargılaması sırasuıda; Davalılardan Tahsin Komaç, Nilüfer Ko- maç ve Ersın Komaç'ın Inönü Cad. No: 589/1 Amerikan Kolejı/tzmır olarak bildirilen ad- reslerine tebligatın yapılamadıgı, adres araştınnası ve tüm aramalara rağmen açık adresının tespit edileıîıemesı nedeni ile bu davalılara ilanen tebligat yapılmasına karar verılmiştir. Da- vacı vekili dava dılekçesınde, müvekkili banka ile dava dışı Atılım Gıda Hizm. Ith. Ihr. Ltd. Şti arasında döviz kredı sözleşmesı düzenlendığını, davalılardan Tahsin Komaç'ın kredı söz- leşmesıne kefıl olduğunu, kredı borcu zamanında ödenmemesı üzehne icra takibı yaptıkla- nnı ve alacağın tahsıh ıçuı davalılann ıştirak halinde malık olduklan taşınmazın satılarak or- taklığın gıderiünesine karar venhnesini talep ve beyan etmiştir. Davalılardan Tahsin Komaç, Nilüfer Komaç ve Ersın Komaç'ın duruşma günü olan 30.10.2001 tarihınde saat 09.00'da mahkememizde hazu^ bulunmalan ya da bu" vekıl tarafından kendisini temsil ettirmeleri, ak- si takdirde duruşmalann yokluğunda devam edeceği dava dilekçesi ve tebligat yenne kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 20.09.2001 Basın: 55797
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle