Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 2001 PAZAR
6 DİZİ
Bugün 'devrim' deyince
ne anlaşılmalı?
Hangi Devrimi
KimlerYapacak^
SERVER T A N İ L L İ 2
u doğrulann altını yeniden çiz-
meli: Yeni liberalizme karşı mü-
^ cadeleye "yeni bir toplum" için
mücadele eşlık etmeli; bu tasan ise, in-
sanlann anlayacağı bir dilde olmalı! Her
sosyal fikir ve tasanda, kaçınılmaz ola-
rak bir "ütopik bo>ut" vardır. Bununla
beraber, ütopik düşlerin yerini gitgide
pratik değişiklikler almalı; idealizmle
siyasal gerçekçüik iç içe olmalı! Sosya-
list düşüncenin bilimle temasının kurul-
duğu nokta ise pratik değişiklik deneyi-
midir. Sonra, sosyalizme karşı yeni li-
beral saldınnın "ûtopya karşıü" bayrak-
la sürdürüldüğü unutulmamalı! Sol, bir
yüzyıltn aynı ihtiyacıyla yeniden karşı
karşıyadır! Ütopyadan kurama, hayal-
lerden gerçekliğe geçmektir bu.
Solun kendl gelenefli
ÇTolunzayıflığı, 90'hyıllannvegünü-
i 3 müz siyasal yaşammın en göze çar-
pan olgulanndan biridir. Böyle olunca,
antikapitalist politika ister istemez sa-
vunmacı bir niteliktedir. Sermayenin
saldırısına direniş: Güncel mesaj budur!
Ancak, bu direniş de güçlü olmalı, ses
getirmelidir. Özellikle ideolojik ödûnler
direnişi zayıflatır. Politikada açık ve bel-
li amaçlarla, kendi davasının doğruluğu-
na inanç, zaferin en gerekJi koşullandır.
Aynca, ödünler ilerlemek için yeni im-
kânlar da hazırlamıyor: Bugünkü güç
ilişkilerinde, "yeni bir uztaşnuT ya da
"yeni bir sosyal uzlaşma için emekçilere
uygun koşullar" elde edilemez. Böyle-
ce, reform düşleyen herkes, önce bu güç
ilişkilerini değişrirmek için mücadele
etmeli; bu ise, devrimci olmak ve radi-
kal olmak anlamına gelir.
Ancak şunu da itiraf etmeli: Bütün bu
gelişmeler içinde Marksizm de -deyim
yerindeyse- "tarihsel bir yenilgrye uğ-
radı. Arna bu, ilk kez 198Ö'li yıllann so-
nunda ve Berlin Duvan'nın yıkılışıyla
olmuş değil. Daha önceye, Doğu'da Sta-
linci "Marksizm Leminizm"in kurulu-
şuna, Batı'da da 30'lu yıllardan başlaya-
rak üniversite çevrelerinde sığışıp kal-
rhaya ve kimi komünist partilerin söyle-
minde -genel formüller halinde- donup
dogmarikleşmeye kadar gider çözülme-
nin başlangıcı. Bir bakıma, kuramın ha-
reketten kopuşudur bu! Marksizmi göz-
den geçirmek, en başta işte bu küf ve
yosunlardan temizlemek anlammadır.
Sonra da "geleneğe". başta da
"Marx'a dönmek"tir. Ama hemen ha-
tırlatmak da gerekir: Solun kendi "gele-
neğine dönme"si, geçmişteki bir "aitm
çağ"a duyulan bir özlem anlamına aün-
mamalı; elbette diyaloğu reddedip içi-
ne kapanmak da değildir. Bu bir yerde,
solun, baş görevi olan kapitalizme kar-
şı daha etkin bir mücadelede "kendi
kendisine sadık" olabilmesidir; böyle
bir sol siyasal girişinıinde başanya ula-
şabilir. Aynca toplum ve insanlar da,
hem de aynı yoğunlukla, yeni fikirler
ve güçlü geleneklerin ihtiyacı içindedir.
Yeni liberalizm, onlardan hiçbirini sağ-
layamaz. Sol için mümkündür bu; yeter
ki onu yapacak iradeyi göstersin!
Sınıf flkri;
emefc-sermaye uyuymazlıfr
da söylemeli: Marksizme dö-
nüş. özellikle sıruf fikrinin, solun
yasal düşüncesinin merkezine yeni-
den oturtulması anlammadır. Marx ve
Engels, şunun -ve pek de doğru olarak-
altını çizmişlerdir: Kapitalist düzende
emek ve sermaye çelişmesi başta gelir;
onu çözmeden hiçbir sorun ve çelişme
çözülemez. Ama bu, "ikinci derecede-
kP çelişmeleri düşünmekten bizi alı-
koymamalı. "Temel" ve "ildnci derece-
dekT tüm çelişmeler bir büründür, biri
olmadan öteki anlaşılamaz. Yoksa, işbir
şematizme dökülür ve böylesi baİuşla-
rın Marksizme de büyük zaran olmuş-
tur.
Öte yandan, sosyal yaşamın zengin-
lik ve çeşitliliğinin bilincinde kimseler
olarak unutmamalıyız ki, toplumda
önemli değişiklikler oldu ve oluyor: Ba-
tı'da birçok sosyoloğun gözlemi o ki sı-
nıflar, ne toplumda ne de insanlann ya-
şamında vaktiyle oynadıklan folü oy-
namıyorlar. insanJann, kendi sosyaJ du-
rumlanm, üretime değil tüketimine gö-
re tanımladıklan da bir gerçek. Emek-
çiler katında pek yaygın bir "suuf dışın-
da gönne" ve kitlelerde bir "atomîaş-
ma" olgusu açık. Bununla beraber, tü-
ketim üretim olmadan; sınıf dışına çık-
da yüz yüzeler!
• Her şeyden önce bir program buna-
lımı görülüyor: Kaynağı da, genişliğine
kabul gören, inandırıcı, gerçekleşebilir,
yeni liberalizmle, onun serbest piyasa
dogmalanyla boy ölçüşebilir birtoplum
görüşü ortaya koyamayışı;
• tkinci olarak, bir örgütleniş bunalı-
mı söz konusu. Kaynağı da şu: Modern
sanayi toplumlan sistemli olarak politi-
kadan anndmldılar; ve kitle tüketimi,
vaktiyle sosyal demokrasinin dayandı-
ğı dayanışmacı topluluklan yıktı. Bu-
güne değin, hiçbir sosyal demokrat par-
ti ya da sol parti, örgütleyebileceği bir
başka kitle tabanı da bulamadı. Sınıf,
kültür ve politik yönden çeşitlilik gös-
teren gönüllü örgütler ve militan grup-
lann yardımı ise, bir noktaya kadar olu-
y°
r
;_
• Oçüncü olarak, bir bunalm, şu so-
rudan kaynaklanıyor: Gitgide küreselle-
şen bir ekonomide, bir tek ülke için ba-
ğımsız bir program ve strateji nasıl ge-
liştirilebilir? Böyle birprogramyapabil-
mek için, örneğin Avrupa Birliğı gibi
en azından bölgesel bir temel gerekmez
ma da sınıflar olmadan mümkün değil.
Emekle sermaye zıtlığı temel olmayı
sürdürüyor; ama yığınla yeni sorun da
karşımızda.
Sonra, emekle sermaye uyuşmazlığı,
sadece bir çıkarlar çatışması değil; on-
da, bir değerler, ilkeler ve davramşlar
zıtlığı da var. Yalnız sosyalist ahlak, aya-
ğını sağlam bir temele bastığı için bu ko-
nuda inandıncı olabilir. Aynca, kimler-
den yana olduğumuzu bilmek ihtiyacın-
dayız da...
İşte, modern sol hareketin üzerinde
durması ve çözüme ulaştırması gereken
temel sorunlar!
Sosyal demokrat
partilerin yerl
Ounu da belirtmek gerekir: Bütün ek-
jk3 sikliklerine karşın, sosyal demok-
rat partiler yaşadılar ve açıhp serpildi-
ler; bu partiler, bugün, ilerlemiş sanayi
ülkelerinde reformcu solun en önemli
dalıdır. Ancak bu partiler, dünyanın her
yerinde, üç konuda ciddi bir bunalımla
mi? Tek başına bir kitle demokratik ha-
reketi ise, çevreden soyutlanmaz mı
dünyamız koşullannda?
Ancak, ne olursa olsun, sosyal de-
mokratlann demokrasi için önemi hiç-
bir zaman gözardı edilmemeli; herhal-
de liberal tutucular ya da Hıristiyan de-
mokratlardan çok onlaragüvenmeli. Ta-
rihten bir örneği de getirip hahrlatmak-
ta yarar var: Avrupa'da 20-30'lu yıllar-
da, Almanya'da ve Avusturya'da yığın-
la insan Nazileri sosyal demokratlara
yeğlemişlerdi; 1940'ta Alman işgalini
izleyen günlerde, Vichy'nin işbirlikçi re-
jiminin ardından giden pek çok kişi gö-
rüldü. Sloganlan da ilginçti: "Leon
*Bhım ve Halk Cephesi'ndense HMerev-
ladu-!"
Ama bu yanlışlık pek pahalıya mal
oldu...
Öte yandan, bugün, moda olmayı ara-
yan kimi yorumcular vardır ve şunutek-
rarlayıp duruyorlar: "Eşitçüîk, demok-
rasi ve sosyalizm, XIX. yüzyıhn başla-
nndan berigerçekti; ama şirndiyeni şey-
ler bulup söylemenin zamanıdır!" Ne
NAZİLLİ SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1998/1050
Davacı Osman Çakırlı vekili tarafmdan davalı Nail Özgürlü (Çelebioğlu) ve arkadaş-
lan aleyhlerine mahkememize ikame edilen izaleyi şüyu davasının yapılan açık duruş-
masında verilen ara karan gereğince;
Davalı Nail Özgür (Çelebioğlu)'nun açık adresi tespit edilemediğinden davalı adına
tebliğ yerine kaün olmak üzere ılanen tebliğ yapılmasına karar verilmiştir.
Dava basit usule tabi olup HUMK'nun 509 ve 510 maddeleri gereğince duruşma gü-
nü olan 24.10.2001 günü saat 9'da hâkimliğiınizde hazır bulunmanız, delillerinizi ibraz
etmeniz, aksi takdirde davanın yokluğunuzda karar verileceği tebliğ olunur. 17.7.2001
Basın:56119
SARIOĞLAN SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/226
Davacı Haydar Avcu ile davalılar Sedef Taşyürek ve aıkadaşlannın aralannda mahke-
memizde göriilmekte olan tapu iptali ve tescil davasında verilen ara karan gereğince;
Davacı Haydar Avcu vekili tarafından davalılar Sedef Taşyürek ve arkadaşlan aleyhi-
ne Sanoğlan ilçesi Karaözü kasabası, Mustafa Kemal Paşa Mahallesi, Duduoğlu mevki-
inde kain 186 ada 27 parsel sayılı taşınmazın 1500 metrekarelik bölümünün tapu kaydı-
nın iptali ile müvekkili Haydar Avcu adına tescili talebiyle açtığı davada tebligat yapıla-
mayan davalılar Hüseyin kızı Senem Taşyürek, Hüseyin oğlu Bekir Taşyürek, Ali kızı
Nurgül Taşyürek'e ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla adı geçen davalı-
lann duruşma günü olan 24.10.2001 tarih, saat 09.55'te mahkememızde hazır bulunma-
lan veya kendılerini bir vekille temsil ettirmelen, aksi takdirde duruşmaya yokluklann-
da devam edileceği ve karar verileceği hususu HUMK'nun 213 ve 337. maddeleri gere-
gi ilanen, duruşma günü ve dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur.
Basın: 56139
var ki, bu "yeni 5eyler"in çoğu, mevcut
kapitalist toplumlann temelini tehdit et-
miyor; bu temel ise, mülkiyetin, gelirin,
ayncalıklann ve boylece "siyasal ikti-
dar"ın -alabildığine kabaca- dağılırrudır
ve sürüyor o! Solun
tt
tasan"sı, unutul-
mamalı, politikayı ve ekonomiyi, gide-
rekbütün toplumu bir demokratik dene-
time bağlamayı hedef tutan uzun süreli
bir politik girişimdir; demokrasi için
mücadele de bizatihi bir amaçtır.
Bu koşularda, bugün "devrim" de-
yince ne anlaşılmalıdır?
"Devrim" deyince
ne anlastlmalı?
u içinde bulunduğumuz yıllarda
tt
devrim"den söz etmek, bahse gi-
nşmek, olanaksız birşeyden bahsetmek,
olmayacak bir duaya amin demek gibi
bir şey! Sovyet sisteminin çöküşü,
Oçüncü Dünya'da ulusal kurtuluş dev-
rimlerinin başansızlığı, bir buçuk yüz-
yıldan beri ortaya konmuş devrimci
ütopyalann sona erdiklerinin işareri de-
ğil midir bir bakıma? Ama tarihte pek
az değişiklik, XX. yüzyılın ikinci yan-
sına damgasını vuranlar kadar "devrim-
d" olmuştur: Sanayi devriminden ileti-
şim devrimine geçişi simgeleyen alrüst
oluşlar; onlar kadar önemli olan, özel-
likle kültürel alrüst oluşlar, uygarlık de-
ğişiklikleri...
Bunlardan hiçbir kuşku yok!
Ancak zihni bulandıran bir şey varsa,
o da belki şu: Devrime, sadece anaya-
sal, sadece hukuksal bir anlam mı ver-
meli. Modern devrim, her şeyden önce,
tıpkı Amerikan ve Fransız devrimlerin-
de olduğu gibi, herkes için özgürlük ve
insan haklanrun kazanılması mı olacak-
tır? Öyle olursa, yoksullann mutluluğu
elde etmesi, yani "sosyal sorun"un çö-
zümü nasıl gerçekleşecek?
Ne olursa olsun, bilişim ve iletişim
devriminin yeni olanaklan, bir aydın ön-
cüler grubunun başını çektiği -şiddete
dayanan- bir siyasal devrim anlayışmı
da yeniden tartışılır duruma getirmiştir;
"Kjşhk Saray'ın zapt", ne denli saygı
duyarsak duyalım, sadece bir tarihsel
amdır şimdi. iletişim devrimi, yeni tar-
tışma ve fikir alışverişi kültürii gibi, yal-
nız Sovyet modeli değil, Blanquist mo-
dele dayalı devrimlerin yapısıyla zıtla-
şıyor: Bir kopuş düşüncesi yerine, fikir-
lerin -gitgide ilerleyen bir süreç içinde-
demokratik fethi, çok daha gerçekçi gö-
rünüyor artık; düşüncelerin karşılaşma-
sı ise birbirine zıt iki kamptaki karşılaş-
mayı, bir tür savaş durumunu giderip
yok edebilir. Bu anlamda, fılozof Ha-
bermas'm, "tarüşmanın kamusal me-
kâm" diye adlandırdığı ütopya, demok-
rasinin ve banşçı yoldan bir devrimci
değişimin modern biçimine dönüşebiür
pekâlâ.
Ancak unuftümasın, böylesi bir sü-
reçte bile, filozof DanielBensaid'ın de-
digi gibi, siyasal coşkunun payı önemi-
ni her zaman koruyacaktır. Hele günü-
müzde, zamanın soğuk havasının korku-
tup kaçuitığı bir ortamda, siyasal tutku-
yu canlı tutacak cesaret ve atakhğm uza-
ğmda kahnamalıdır. Politika, ne denli
tehdit karşısında olursa olsun, sosyal
eşitsizliklerin grafiğini indirmek ve
dünyayı değiştinnek konusunda yapabi-
leceklerimize bağh kalacaktır bir yerde.
Bütün sosyal hareketler, siyasal eylemi
yenilemede birer dayanak noktasıdırlar.
Gitgide hareketlenen dünyamn öğret-
tiklerini yakmdan izlemeİı ve "zama-
nın havası'
1
na da direniş içinde olmalı.
Sosyal sorumluluğun günümüzdeki en
yüce biçimi budur!
Yarin: SOSYAL HAREKET
OLMADAN SOSYAL
POLİTİKA OLMAZ!
mDEHGtSt
EKİM 2001 •'SAYl 210
DENİZCILİKTE INANILMAZ OLAYLAR
TARİHTE TÜRK âflv DÎ2ELERDE
KORSANLARI Şyf DENİZLER
ELEKTRONIK ALETLER NEDEN ETKİLENİRLER?
Demirciler Site$i, 8. Codde, No. 71 Zeytinbumu- ISTANBUL
Tel: (0212) 664 16 94 - 510 28 71 Fokı: (0212) 558 67 85
ÜSKÜDAR1. ASIİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN
Dosya No: 2000/503
Davacı Ebru Ayhan tarafından davalı Mesut Ayban aleyhine açüan boşanma davasın-
da, Davamızın davalısı olan ve Ahmet Çelebi Mahallesi, Davutoğlu Sok. No:8 Blok:2,
Daire:2 Üsküdar adresinde ikamet ettiği bildirilen Mesut Ayhan'ın belirtilen adresin-
den bahisle tebligat yapılamamış ve yapılan tebligatlar bila tebliğ iade edilmiş, tebligat-
ta sarih açık adresi de zabıtaca tespit edilememiş olduğundan, adı geçene ilanen tebh-
gat yapılmasına karar verilmiştir. Davalı Mesut Ayhan'ın tebligata sarih açık adresi tes-
pit edilemediğinden duruşma günü olan 20.11.2001 günü saat 10.10'da mahkememiz
duruşma salonunda yapılacak duruşmada bizzat hazu- bulunması gerektığı veya kendi-
sini bir vekil ile temsil ettirmesi, duruşmada hazır bulunmadığı veya kendisini de bir
vekille temsil ettirmediğı takdirde duruşmalann gıyabında devam edeceği ve yine yok-
luğunda karar verileceği hususu tebliğ olunur. 19.9.2001 Basın: 57018
BİR YOL HİKÂYESİ
TAYFUN TALtPOĞLU
Keşke Kitapları Yakmasaydınız...
Bir şey var şu eylül ayında
Eskiden şiirlerie, şarkılarla anılırdı.
"Eylülde giderdik okul yoluna " me-
sela...
Umutlarla sevdalar, bu ayda çakışır-
dı.
Zor yıllarda bile...
Yaşama dair bir "durvşu" vardı in-
sanlann.
El ele dolaşırken sevgiliyle,
Ankara'nın uzun sonbahannın
konfeti gibi yapraklan yağdıracağı-
nı düşünüyorduk ki,
bir sabah telefon çaldı.
12 Eylül saat 05 sulannda.
"Tanksesleri var, kitaplan saklayın!"
diyordu bir dost.
Doğru bilmişti, darbe olmuştu.
Ve ne yazık ki
sakJanacak veya yok edilecek tek
şey "kitaplar"dı.
Kıyamadık hiçbirine.
Babam Y. Yalçın Talipoğlu,
"tek sayfa yaprağına bile
zarargelsin" istemezdi.
Kıymetliydi bizim kitaplanmız...
Bir çuvala özenle yerleştirip
-sanki aransa bulunmayacakmış gi-
bi-
bodruma sakladık aklımızca.
Miladı olmuştu 12 Eylül, ülkenin.
"Yolda, sokakta yüz yüz,
bin bin adam toplanmakta"ydı.
Okuyanlar, düşünenlercezalandınl-
dı.
Ekonomik suçlardan cezalandınla-
nını
ben hiç duymadım o zaman.
Ama biz kitaplanmızı saklamıştık.
Bir tek tesellimiz vardı:
Toplumsal cinnet hali
en azından mola vermişti.
"Hapishaneler tıklım tıklım'dı.
Işkence vardı ama
sokak ortasında gencecik insanlar
katledilmiyordu...
Toplumsal banş, koğuşlarda
sağ ve sol görüşlerin
zorunlu "yan yana" getirilmesiyle
sağlanmıştı.
Plan, uzun vadeliydi,
"düşünmezlerse birbirterini öldür-
mezler"d\.
Oysa kitaplar toplatılmıştı.
Düşündükleri için öldürdüklerini,
onlan içeri atanlar olmasa bile,
içerdekiler anladı.
Aynı sınrfın insanlan
birbirterine düşman olmamalıydı.
Ve yeni gençlik yaratıldı.
Depolitizasyon politikası
meyvelerini kısa sürede verdi.
12 Eylül partileri "yeni Türkiye düze-
nine"
ayak uydurdu.
Çünkü artık yeni nesil okumasa bi-
le,
okumuş ve dünya görüşü olan
bir kadro vardı.
Hapishaneler yavaş yavaş boşaltıl-
dı.
Öğrendiklerinden hiç pişman olma-
yan o kuşak,
devlet ve özel yaşamda
öyle ya da böyle bir şekilde yerini al-
dı.
Ve yirmi bir yıl sonra
dünyanın miladı degişti.
Yine eylül ama bu kez 11 'iydi ayın.
Dünya Tıcaret Merkezi saldınya uğ-
ramıştı.
Binlerce masum insan
hayatını kaybetti.
Bu katliamı en çok
biz hissettik.
Ama en az dehşete
biz kapıldık.
Çünkü alıştınlmıştık.
Yirmi yıl boyunca, bu ülkenin dağ-
lannda
fidanlar yitirmiştik.
Yirmi yıl boyunca suskunduk.
Çünkü bizim kitaplanmız yakılmıştı.
Birbirimizin canına okuyorduk yine.
Dünya "Bu nasıl bir din anlayışıdır?
Okutacaksın, mühendis yapacak-
sın,
sonra 'git' ve 'öldür' diyeceksin..."
diye düşünürüken
söylemesek de, içimizden
"Biz nelergördük, bu da bir şey mi"
dedik.
Çünkü bizim kitaplanmız
daha önce yakılmıştı.
Ve bizim miladımızdan sonra uygu-
lanan
"bazılanna hoşgörü" politikası,
Tıcaret Merkezi'ni vuranlardan
daha canilerini yaratmıştı.
Belki dünyada bu kadar yankı uyan-
dınnadı ama
daha vahimdi.
Ticaret Merkezi'ne vuranlar
içerdekileri tanımıyorlardı, şartlan-
mışlardı.
Ama bizde yaratılan Hizbullah deh-
şeti yanında
anlaşılabilir kalıyordu.
Düşünsenize, yıllardır beraber oldu-
ğunuz
bir arkadaşınızı, "emir geldi" diye,
domuz bagı ile öldürüp
bahçenize gömeceksiniz...
Bunu anlamak, mümkün mü?
Anlatacak kelime yok bu vahşeti.
Belki ABD, Afganistan'ı vurur ya da
intikamını zamana bırakır
ve teröristleri cezalandınr.
Peki, biz ne yapacağız? j#|^- -!
Ne içeride ne dışanda
yeni dünyaya ayak uyduracak
adam da bırakmadınız.
Keşke, kitaplan cezalandırmasay-
dınız!
ttalipoglu@ixir.com
Faks:0312 467 09 05
www.bamteli.tv
DEGERLI GENÇLER,
ÇAĞIN GERİSİNDE KALMAYIN !..
Nasıl olsa kullanacaksınız veya kullanıyorsunuz şu BİlgİSayari
1-2 PARMAKLA DEĞİL; BAKARAK DEĞİL;
Onpaimakla + Bakmadan kullanmayı öğrenin !..
Bilınçlı öğrenmezseniz; Zamanınızın ve gözlerinizin de değeri yoksa;
5 dakikahk işi 25 dakıkada yaparsınız; YaşaminiZ boyunca
•mt
14 Dümym R»fcor«
h
ivwvw sampıyon-kurslari com.tr - sampiyon@superonline corr
ONPARMAKLA + BAKMADAN
BILGISAYAR KULLANIMI
İŞLETMENLİK + MUHASEBE
DAKTİLO + YABANCIDİL
E S K İ F İ Y A T L A R L A
! Beyazıt 517 92 57 Kadıköy.336 11 50 Şışir 230 90 37 Bakırkoy 56129 06
! 517 92 58 (216) 338 08 42 234 30 49 5/13131
BEYKOZ 2. ASLtYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN
Esas: 2001/121
Davacı Ayşe Dönmez davalı Alişan Dönmez ile resmi nıkâhlı olarak evli olduklannı, da-
valının kendisine bakmadığını bu nedenle kendisine mahkememizce 1996/144 esash dosya
ile 15.000 000 TL. nafaka bağlandığını. bu miktann günün ekonomik şartlanna uygun olma-
dığını. bu nedenle nafakanın 75.000. 000 TL. olarak arttınlmasını talep ve dava etmiştir.
E>avah Alişan Dönmez'e Yalova Fatih Cad. Deniz Sok. Selamet Apt. No: 2/1 'de oturan ağa-
beysı Ismaıl Dönmez yanında kaldığından bahisle çıkanlan tebligat tebliğ olunamadığından
yapılan zabıta araşnnnasında da adresi tespit edilemediğinden duruşmanın atılı bulunduğu
19.11. 2001 günü saat 10.15'te mahkememızde hazır bulunması veya kendisini bir vekille
temsil ettirmesi, aksi takdirde duruşmanın yokluğunda yapılarak karar verileceği hususu ila-
nen tebliğ olunur. 02.10.2001 Basın: 56804
İZMİR1. SULH HUKUKMAHKEMESİ'NDEN
Dosya No. 2001/548 Esas
Davacı Pamukbank TAŞ vekili Av. Nizamettin Altınova tarafından davalılar Tahsin Ko-
maç, Nilüfer Komaç, Ersin Komaç ve Hülya Komaç aleyhine açılmış bulunan izaleyi şüyu
davasının devam eden açık yargılaması sırasuıda; Davalılardan Tahsin Komaç, Nilüfer Ko-
maç ve Ersın Komaç'ın Inönü Cad. No: 589/1 Amerikan Kolejı/tzmır olarak bildirilen ad-
reslerine tebligatın yapılamadıgı, adres araştınnası ve tüm aramalara rağmen açık adresının
tespit edileıîıemesı nedeni ile bu davalılara ilanen tebligat yapılmasına karar verılmiştir. Da-
vacı vekili dava dılekçesınde, müvekkili banka ile dava dışı Atılım Gıda Hizm. Ith. Ihr. Ltd.
Şti arasında döviz kredı sözleşmesı düzenlendığını, davalılardan Tahsin Komaç'ın kredı söz-
leşmesıne kefıl olduğunu, kredı borcu zamanında ödenmemesı üzehne icra takibı yaptıkla-
nnı ve alacağın tahsıh ıçuı davalılann ıştirak halinde malık olduklan taşınmazın satılarak or-
taklığın gıderiünesine karar venhnesini talep ve beyan etmiştir. Davalılardan Tahsin Komaç,
Nilüfer Komaç ve Ersın Komaç'ın duruşma günü olan 30.10.2001 tarihınde saat 09.00'da
mahkememizde hazu^ bulunmalan ya da bu" vekıl tarafından kendisini temsil ettirmeleri, ak-
si takdirde duruşmalann yokluğunda devam edeceği dava dilekçesi ve tebligat yenne kaim
olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 20.09.2001 Basın: 55797