Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 2001 PAZAR
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Yine Yaşama Daip
Sevgili,
Geçen hafta sana yazdığım, Nâzım Hikmet'in
hayatınadilolmadığınıanlatan,"Ö/üme£)a/r"şiiriy-
le başlayan, yaşamın bu yanının gerçek olduğunu
soyledıkten sonra, "Evet hayat adıl değil, ama yok-
sula da zengine de yine de nıce olanaklar sunu-
yor, onlann ne kadanndan yararianabildiğimiz ise
bizım sorunumuz" diyen ve bu konuda, 30. yaşını
kutlayan bir yakınımı örnek gösteren yazımı kimi
okurlanm yadırgadı.
Bir yazı yadırgandığında, kuşkusuz yazann ilk
bakması gereken kendisi.
Ben de meramımı iyi anlatamamışım; belki bir
de, örnek göstenlen kişinın yaşamın olanak ve ye-
tenek bakımından cömert davrandığı bir kişi olma-
sı da, bazı yanlış anlamalara yol açıyor.
Ama hemen bir noktayı vurgulamak gerek.
Aynı olanaklara sahip ınsanlann hepsi yaşamın
kendilerine sunduklannın en fazlasını kucaklama
konusunda aynı gayret ve titizliği göstemniyorlar.
Aynca yaşamın sunduklannı kucaklamak, onlara
sahip çikıp benimsemek, onlan özümsemekten söz
ederken, bir okurum da, bu yaşamın önümüze ser-
diğı olanaklan özümseme ginşımını, elden gelen en
büyük servetı edınme olarak yorumlamış ki, böyle
bir şeyı kastetmediğim açık. Ne var ki, toplumda
egemen olan görüş, zenginliği yalnızca ekonomik
varlığa indirgemeye o kadar yatkın ki, ne zaman
zenginlikten söz edilse, mali varlık geliyor akla
•••
Ekonomik koşullann iyiliğinin özgürleştirici yönü-
nü yadsımak mümkün değil. Günümüz dünyasın-
da, "birlokma, birhırka" düşüncesini savunan gö-
rüş kalmadı.
Hatta, 20. yüzyılın kazanımlan, değil sosyalist gö-
rüştekı, ama kapitalist devletiere bile bireyi özgür-
leştincı ekonomik gelin sağlayacak koşullan herkes
için eşit yanşmaya açacak biçımde sağlama yü-
kümlülüğünü de getırdı, yanı sosyal devlet kavra-
mını yaşama geçirdı.
Şimdılerde küreselleşmenin bugünkü biçimiyle,
bu kazanımın yrtirilmesi tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Ama, benım sözünü ettığım zenginlık, aslında ki-
şioğlunun, yaşamın kendısine sunduklannın azamı-
sini elde etmesıyle oluşan kişisel birikimdir ki her za-
man maddı olanaklarla at başı gitmez.
Kımi zaman ekonomik koşullan daha az olan bir
kişi, kendisinden paraca çok üstün olan kişiden da-
ha zengın olabıliyor.
Istanbul'da oturan ınsanlann yüzde kaçı, bir gün
balık tutmayı denemiştir?
Oysa bir olta parası (ki tutulacak balığın değeri,
oltanın maliyetini çoktan çıkarır) ile erişilecek bir ka-
zanımdır bu.
Bir otobuse atlayıp, kıyıya inip Boğaz kıyısında
koşmak ya da yürümek, guneşin batışını izlemek,
yaşamın herkese sunduğu bir olanak ve de beda-
va.
• • •
Belki de bu konudaki en güzel ömek, Aziz Ne-
sin'dir.
Aziz Bey, ne yazık ki, yalnızca iki cildini yazabil-
diği başyapıtı "Böyle Gelmiş Böyle Gitmez"de ço-
cukluğunu anlatır. Dız boyu yoksulluk ve yoksunluk
ve de körpecik yaşta anasını yitirmenin de acısıyla
dolu bir çocukluk yaşamıdır söz konusu olan. Üs-
telik de, namuslu ama son derecede sınırlı görüş-
lü, tutucu bir baba ile geçer bu yıllar. Ama Galip Am-
ca'nın açtığı ufuk ve de, yaşamın bu çocuğa yete-
nek açısından cömert davranmış olması, onu da-
ha ilk yıllardan öğrenmeye, yaşamın bütün sunduk-
lannı kucaklamaya itmiştir.
Toplumumuzda kaç kişi, Aziz Bey'inki kadar zen-
gin bir yaşama sahip olabilmiştir. Büyük yazanmızı
görüp tanımış olanlar, onun her anını nasıl değer-
lendirme çabası içinde olduğunu görmüşlerdir.
Yaşamın adıl davranmadığı kişilerden biri, onu en
iyi değerlendırenlerin başında gelenleri arasında y-
er almayı becermiştir.
Ama dersen ki Sevgili, "Yaşam ona yetenek açı-
sından çok elı açık davranmıştır da ondan Aziz Ne-
sin böyle olmuştur", doğrusu buna verecek yanı-
tım yok. -
AÇIKLAMA
25Temmuz2001gün-
lü nüshasında 4. sayfada
"Verkaya için bûtçe taü-
matı deİindi" başlıkla ve-
rüen haberde yer alan id-
dia gerçeğe aykın olup,
gerçek durum aşağıda or-
taya konulmaktadır.
Haberde adı geçen
Mehmet Verkaya Erciyes
Ünıversıtesı Mühendislik
_ Fakültesi Makina Bölü-
< mü mezunu olup, tstan-
* bul Eminönü Merkez îlçe
Beledıye Başkanlığında
Fen Işlen Müdûrlüğü gö-
revı yapmakta ıken, Bele-
dıyelenn alt ve üst yapı
yatınnüannı gerçekleşti-
ren Bankamızın yoğun iş
hacmı bulunan 1 Bölge
.(Istanbul) Müdürlüğün-
dekı boş kadroya, sahip
, olduğu ruteİLk, lıyakat ve
kanyer dıkkate alınarak,
, kendısınden ıstıfade ede-
bilmek üzere ve aynı za-
manda kamu yaran göze-
tilerek, hizmetin gereği
olarak atanmıştır
2000 Yüı Bütçe Uygu-
lama Talımatına açıklık
getıren Başbakanlık Dev-
let Personel Daıresı Baş-
kanlığının 30.03.2000 ta-
rih ve 3524 sayılı yazısın-
da Kamu hizmetlerinde
aksamaya yol açacak ıve-
di ve zorunlu hallerde ata-
ma yapılabilmesi için
Başbakanlıktan izin alm-
masi ve aynca Belediye-
lerden, kamu kurum ve
kuruluşlanna yapılacak
naklen atamalarda da
Başbakanlıktan izin ahn-
ması gerektiği açıkça ifa-
de edilmektedk Buna gö-
re adı geçen Başbakanh-
ğın 18.9.2000 tarih ve
1664 sayılı müsaade yaa-
lan, Yönetim Kurulumu-
zun 13.10. 2000 tarih ve
41/1450 sayılı karan, Ba-
kanlık Makamının
25.10.2000 tarih ve 8526
sayılı olurlan ile 657 sa-
yılı Kanunun 68/B ve 74.
maddelerine istinaden
Bankamız 1. Bölge (Is-
tanbul) Müdürlüğüne
Bölge Müdür Yardımcısı
kadrosuna, bılahare
3.5.2001 tarih ve
2O0L1677 sayılı Karar-
name ile de 1. Bölge (Is-
tanbul) Müdürlüğüne
naklen atanmış olup 2000
yılı Mali Bütçe Uygula-
ma Talımatına aykın bir
durum bulunmamaktadır.
Aynca yapılan atama
ışlemi, Devlet Memurla-
nnın Yer Değiştirme Su-
retı ile Atanmalanna Iliş-
kın Yönetmeliğin Ek. 1
maddesine uygun olarak
tesis edılmiştir.
Gerçekler saptınhnak
suretiyle haber gerçek
durumu yansıtmamakta-
dır
Kamuoyununbilgileri-
ne sunulur.
tller Bankası Genel
Müdür Yardımcısı
Genel Müdür Vekili
M. Tuğrul Müftüoğlu
Yeni kredileri değil, Türkiye'nin borcunu ertelemesini de pazarlık unsuru olarak kullanıyor
IMF'ninkoşullanbitmiyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Devlet Bakanı Kemal Derviş'in,
Türkiye'nin 2002 yıhnda IMF'ye
ödeme yükümlülüğü bulunan 5-5.5
milyar dolann esnekliğe sahip ol-
duğunu belirterek "Ödeme yararh
olursa ödeyeceğiz, yararh olmazsa
ertetenecek" açıklaması, gelecek yıl
her dilim ödemenin pazarlıklara
sahne olacağını ortaya koydu.
IMF'nin, 5.5 milyar dolarlıkborcun
her diliminin geri ödemesini erteler-
ken yeni koşullan gündeme getire-
bileceğine dikkat çekildi. Washing-
ton'da yapılan görüşmeler, Türki-
ye'nin daha sert kemer sıkma poli-
tikası uygulaması karşılığında pa-
rasal desteklemenin olacağını orta-
ya koydu. 1MF ve Dünya Banka-
sı'ndan ek kaynak sağlanması duru-
lcimize sindiremeyiz
1
Baro'dan
Sezer'e
mektup
HATAY/İSTANBUL- Anayasa
paketi değişikliğiyle milletvekili
maaşlanna yapılan artışa
tepkiler sürerken Hatay Barosu
Baskanı Nabi inaL
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer'e mektup gönderdı. Inal,
mektupta, "Yurttaşlanmızı
derinden yaralayan,
güvensizliğin daha da artmasına
neden olacak olan bu anayasa
değişiküğini sizin de içinize
sindiremeyeceğiniz
inancındayız" dedi.
Cumhurbaşkanı Sezer'i
anayasanın 175. maddesinin
vermiş olduğu yetkiyi
kullanarak yeniden görüşülmek
üzere Meclis'e göndermeye ya
da halkoyuna sunmaya çağıran
Hatay Barosu Başkanı Inal,
mektupta şu ifadelere yer verdi:
"Emeklinin, asgari ücredinin,
işçinin, memurun yaşam $avaşı
venüği, ekonominin dibc
vurduğu, piyasalarda yaprağın
kıpırdamadığu yurttaşlanmızın
yüzierinin gülmediği,
umutsuzJuğun ileri boyutlara
ulaşbğı mahununuzdur. Tûm bu
ohunsuzJukJarın üstesinden
gelebilmek için güven içinde
bulunulması, güven verici
adımlann atüması, örnek
davranış içinde bulunulması,
güvensizük ortamımn en ktsa
sûrede güven ortamına
dönüştürülmesi zonınluluğu
ortada iken bunun tamamen
tersi bir yol izienmesinin kabul
edileböir bir yanı obnasa gerek."
ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr.
Türkan Saylan da yaptığı
açıklamada, "TBMM'den
çağdaş Türkiye'nin
geleceğine büyûk katkısı olacak
anayasa değişikükleri
beklerken mÛJervekilDeri
ûlke koşullanm hiçe
sayarak dokunulmazlık
nrhlannı korumalan ve
ücrederini kaüamalanyla
mfllet karşısındaki
sorumluluklannı hiçe
saymışlardır'" dedi.
tzmir Büyükşehir Belediyesi
lzelman ve Izyay çalışanlan da
imza toplayarak milletvekili
maaşlanna artışa tepki gösterdi.
• IMF'nin, 5.5 milyar dolarlık borcun her diliminin geri ödemesini ertelerken yeni koşullan
gündeme getirebileceğine dikkat çekildi. Washington'da yapılan görüşmeler, Türkiye'nin
daha sert kemer sıkma politikası uygulaması karşılığında parasal desteklemenin
gerçekleşeceğini ortaya koydu.
munda da bu kaynağın 5.5 milyar
dolarlık ödemenin üstünde olma-
ması ve ödemelerde ertelemeye gi-
dilmemesı durumunda Türkiye'ye
nakit bir gıriş olmayacak.
Derviş, yabancı gazetecilere, IMF
Icra Kurulu'nun, Türkiye'ye 3 mil-
yar dolarlık kaynak dılimıni serbest
bırakıp bırakmamay ı görüşeceği 10.
gözden geçirmeye ihşkin toplantısı-
nın ekim sonuna kalabıleceğini
açıkladı. Ancak IMF Sözcüsü David
Hawley, "Planlandığı gibi ekim or-
tasmda Icra Direktörleri Kuru-
lu'nun toplanmasını umuyoruz"
açıklamasını yaptı. Hawley'in, "Şu
ana kadar Tûrk yetküileriyle görüş-
meler, programı yolunda tufmaya
yönelik siyasi tedbirler üzerinde yo-
ğunlaşn" açıklaması da dikkat çek-
ti.
EV1F: Kemer sıkmaya devam
Derviş'in dönüşünde 2002 bütçe-
siyle ilgili çalışmalarhız kazanacak.
Yüksek Planlama Kurulu, 11
Ekim'de toplanarak 2002 bütçe bü-
yüklükJerini kesinleştirecek. Bütçe-
nin, anayasa gereği 17 Ekim Çar-
şamba günü TBMM'ye sunulması
gerekiyor. IMF'nin bütçe dışında,
özellikJe bankacılık sektörüyle ilgi-
li koşullan gündeme getirdiği belir-
tiliyor. Fondaki bankalann çözüme
kavuşturulmasından, kamu banka-
lannm yeniden yapılanma stratejisi
çerçevesinde personel ve şube azal-
tımına, kamuda emekliliği gelenle-
rin emekliye aynlarak personel sa-
yısmın azaltılmasına, finans kesi-
mine yönelik farklı denetleme kuru-
luşlarmın birleştirilmesine kadar
uzanan istekJeri olduğu kaydedili-
yor.
Derviş'in, Washington'da mevcut
vergi oranlannı artırmanın doğru ol-
mayacağını belirtirken "Vergi alma-
cakzümre var; ödemeyenler" sözle-
ri de yeni vergiler geleceği beklen-
tisi yarattı. IMF'nin, harcamalann
kısıhnası istemi çerçevesinde kamu-
nun daha da küçültülmesı gündeme
getirilirken, halen kamuda enflas-
yon farklannın ödenmesi uygula-
masından vazgeçilmesinden yatı-
nmlann durdurulmasına kadar uza-
nan kısıtlayıcı taleplerde direndiği
belirtiliyor. IMF'ningelirlerin arttı-
nlması talebi karşısında da "birke-
reye mahsus" adı altında yeni ver-
gilerin gelebileceği belirtiliyor. An-
cak bu vergilerin yine ödemeyen ke-
simleri değil, en kolay yol olarak za-
ten vergi sistemi içerisinde yer alan
kesimleri kapsayacağı kaydediliyor.
IĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN
H 6 N
Kemal DervişTürkiyeyedondü
Dövize müdohole
doğru bir korardı
Anayasa paketindeki yeni düzenleme kaygı yarattı
Ekonomiksuçcıhapisyök
Ekonomi Servisi -
ABD'de IMF, Dünya
Bankası ve ABD yöne-
timleriyle görüşmeler
yapan Devlet Bakanı Ke-
mal Derviş Türkiye'ye
döndü. 11 Eylül saldınla-
nnın dünya ekonomısıne
yansımalannın yeni ön-
lemler alınması gerektir-
diğini belirten Derviş,
Merkez Bankası'nın dö-
viz kuruna yaptığı müda-
halenin doğru olduğunu
bildirdi.
Bakan Derviş akşam
saatlerinde geldiği Istan-
bul Atatürk Havalıma-
nı'nda gazetecilerin so-
rulanm yanıtladı. Derviş,
Merkez Bankası'nın ön-
cekı gün dolara yaptığı
müdahaleyle ilgili bir so-
ruyu, "Çok aşın bir yük-
sehne karşısında Merkez
Bankasrnın müdahale
etnıesi doğrudur ve ser-
best kur potftikasına ay-
kui bir davranış değildir.
Serbest kur demek, aşın
derecede dalgalanan kur
anlamına gelmez" şek-
linde yanıtladı.
ABD'deki temaslann-
da Türkiye'nin durumu-
nu aynntılı olarak anlat-
ma fırsatı bulduklannı
söyleyen Derviş. Türki-
ye'nin koşullannın 11
Eylül saldınsından önce
de kolay olmadığını be-
lirterek, dün yapılan G-7
maliye bakanlan toplan-
tısı için bir rapor hazır-
landığını bildirdi. Der\ iş,
"Sanıyorunı rapor yarar-
lı olacak. Çabşmalannu-
zın neticesini sanıyorum
önünümzdeki günlerde
göreceğiz" dıye konuştu.
llerleyen günlerde
2002 bütçesıne yönelik
yoğun bırçalışmayagiri-
leceğinı ıfade eden Der-
viş, "Bütün bu çabalan-
mızın sonuçlannı hafta
sonunda alabilirsek, o za-
man 2002 yılındaki he-
defler, fınansman iç vedış
dengeler bu konuda daha
bir açıkuğa ka%uşmuş
olacak. Bu açıkuğa ka-
Mişturma, ekonomiye gü-
ven gelmesi bakımından
çokönemir şeklinde ko-
nuştu.
BANUSALMAN
ANKARA - Anayasa deği-
şikliği paketinde yer aîan
"Hiç künse, yahuzca sözkş-
meden doğan bir yükümlülü-
ğü yerine getiranemesinden
dolayı Ö2gürlüğünden akko-
nuiamaz*
1
hükmü kaygı ya-
rattı. Bu düzenle- ^ _ —
menin "ekonomik
suça ekonomik ce-
za" kapsammda,
çek ve kredi kartı
borcunu ödeyeme-
yenlerin dışında
daha geniş olarak
yorumlanabüeceği belirtili-
yor. Kişiler arasmdaki söz-
leşmeler dışında, devletin şir-
ketlerle yaptığı sözleşmeleri,
Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurulu'nun batık
bankalann eski saüipleriyle
yaptığı geri ödeme planlan-
na ilişkin sözleşmeleri, çalış-
ma yaşamında işverenle ya-
pılan iş akitleri ve toplusöz-
Ieşmeleri kapsayıp kapsama-
dığı tartışma yarattı. Temel
olarak anayasa değişikliği
paketindeki düzenlemenin
"fflçknnse" ifadesini kullan-
ması nedeniyle tüzel kişilik-
• Bu düzenlemenin "ekonomik suça
ekonomik ceza" kapsamında, çek ve
kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin
• dışında daha geniş olarak
yorumlanabileceği belirtiliyor.
leri kapsamaması gerektiği
belirtiliyor. Ancak, tüzel ki-
şiliğin yükümlülüğünü yeri-
ne getirmemesi durumunda
sahibinin sorumluluğu dik-
kate alındığında, sözleşme
yükümlülüğünün yerine geti-
rilmemesinden dolayı hapis
cezasınm uygulanmasının
ortadan kalkabileceği de ifa-
de ediliyor.
Eski Anayasa Mahkemesi
Başkanı Yekta Güngör Öz-
den, bu maddeyi, "Ekono-
mik suçiarda,Turgut Özal za-
manmdan gelen, ceza yapün-
mı y^pılmasın, ekonomik
yapünm uygulansm
diyorlar. Peki adamm
varnğıyoksa,varlığını
yurtdışmakaçnııuşsa
neyapacaksuıız
n
diye
değerlendirdi. Özden,
^ _ _ _ bu düzenlemeBİn
""^~~ devletin idari sözleş-
melerini kapsayıp kapsama-
dığına ilişkin soru üzerine de,
"Şirkettemsidsiyiikümlülu-
ğtoü yerine grtiremezse dedi-
ğiniz otur.O zaman hapsegir-
meyecek. Ekonomik suçhrfaı
ilişkin \aptınmlarda hapb
kalkacak" dedi.
Hukumet tartısmayı erken buldu
Sandafyesayısı
MecUs'iböldü
ANKARA (AA)-Mil-
letvekili sayısının azalnl-
ması konusunda DSP
Grup Başkanvekili Ay-
dın Tümen, böyle bir dü-
zenlemeden rahatsız ol-
mayacaklannı bildirir-
ken MHP Grup Başkan-
vekili Mehmet Şandır ile
ANAP Grup Başkanve-
kili Yaşar Dedelek
tartışmanın "henüz er-
ken" olduğunu savundu.
Değişik çevrelerden
gelen, milletvekili sayı-
smın 550'den daha az ol-
ması konusundaki görüş-
ler, iktidar ve muhalefet
partileri tarafindan fark-
lı değerlendirildi.
DSP'li Aydın Tümen,
DSP'nin milletvekili sa-
yısı 450'den 550'ye çı-
kartılırken karşı çıktığını
anımsatarak, "Biz DSP
olarak sayuun düşürül-
mesinden rahatsız olma-
yız" dedi.
" MHP'li Mehmet Şan-
dır "Meclis'in yapısının
ve milletvekili sayısuun
tarnşılması için erken"
dedi.
ANAP'Iı Yaşar Dede-
lek ise, DYP Genel Baş-
kanı Tansu Çiller'in, mil-
letvekili sayısının azaltıl-
ması önerisini "popülist
bir yaklaşım" olarak ni-
telendırdı.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Süheyla Şalizi, "Çok acı ama,
New York'taki ikiz kulelere ve Was-
hington'a yapılan saldmlardan son-
ra dikkatlerAfganistan'ayöneldi. Biz
de dikkatlerin ülkemize yönelmesin-
den memnunuz, çünkü düne kadar
bizim çektiğimiz acılara kimse ilgi
göstermiyordu. Şimdi herkes bizim-
le ilgileniyor. Kanal 7'de Ahmet Ha-
kan'ın "/s/ce/eSancaA'"programında
konuşan Afganlı işkadını Süheyla
Şalizi, pek de bilmediğımiz Afgan
gerçegine dikkat çekiyordu.
Program aralannda konuşma fır-
satı bulduğumuz Afganlılar, eskiden
Afganistan'da kız erkek, açık kapalı
hep biraradaeğitim gördüklerini an-
lattılar. Şimdi ise kızlann okumasının
yasaklandığını belirttiler. Süheyla'nın
hemcinsleri işkadını olmak bir yana
sokağa bile çıkamıyorlardı. Bu ko-
nuşmalarsırasında bir başka gerçek
daha ortaya çıktı. Afganistan'da
Usame bin Ladin'in yaşadığını ve
terörün ondan kaynaklandığını dü-
şünen ABD istihbarat kaynaklan, 11
Eylül saldınsına kadar birçok ülkeyi
Afganlılan Tanımadan Konuşmak
"terörist ülkeler" sınıflandırmasına
aldığı halde Afganistan'ı bu ülkeler
içinde saymamıştı.
Afganlı Süheyla'nın sözleri işte bu
olgular içinde bir anlam kazanıyordu.
Sovyet yanlısı yönetime karşı müca-
dele eden Afganlılar, Sovyet yanlısı
yönetimleri Batı'nın ve özellikle de
ABD'nin desteğiyle devirdiler. Ancak
birlikte iktidar kurma şansı olan bu
gruplar arasında iktidar savaşı baş-
ladı. Yine Afganlıların anlattıklanna
göre, çevre ülkeler ve Batılılar, ken-
dilerine yakın hissettikleri grupları
desteklediler ve Afganistan'daki iç
savaşı bu yönüyle ateşlediler. işte bu
sürecin sonunda bunlar arasında dı-
şanya en bağımlı olduğu söylenen
talebanlar yönetimi ele geçirdi.
• • •
Taleban'ın, biröğrenci hareketi ol-
duğunu biliyoruz. Bu öğrenci hareke-
ti, asıl olarak Pakistan medreselerin-
de eğitim gören gruplardan oluşu-
yor. Pakistan yönetimi, "Kuzey Ittifa-
kı"m yıkmak ve daha sonra da onla-
n tamamen yok edebilmek için Tale-
ban'a sonsuz bir destek verdi. Bin-
lerce Pakistanlı subay, Taleban güç-
lerini eğitti. Binlerce Pakistanlı öğ-
renci halen Taleban saflannda sava-
şıyor. Afganlı muhalifler bu nedenle,
Taleban'ın yabancı bir güç olduğunu
söyiüyoriar.
Taleban, yabancı bir güç müdür?
Afgan kültürünün, Afgan doğasının
birparçası mıdır? Bunlan datam ola-
rak bilmemiz mümkün değil. Prog-
ram sırasında Afgan ulusunun ka-
rakteri üzerine yapılan genellemele-
re de Afganlılar haklı olarak tepki
gösterdiler. Afgan gerçeğini bilme-
den herkesin ileri geri konuştuğunu
söylediler.
• • •
Bu arada Afganistan'daki Tale-
ban'ın islamla ilişkisi konusunda da
ilginç bilgiler öğrendik. Afganlıların
çoğunluğunu oluşturan Peştunlann
Sünni-Hanefi mezhebinden olduğu,
yani Türklerin büyük çoğunluğuyla
aynı mezhepten olduğu belirtildi. Bu
nedenle Taleban'ın Islamın içinde ol-
duğu vurgulandı. Islami bakış açısıy-
la ele alındığında Taleban, bir Islami
akımdı ve Islam içinde kabul edilme-
si gerekiyordu.
Burada da başından beri yapılan
bir tartışma gündeme geldi. "Tale-
banın yaptıklan Islama sığarmı?" Is-
lam araştırmacılanna göre, Taleban
Islami katı bir yorumla ele alıyor ve
uyguluyordu. Ancak sonuç olarak
yaptıklan Islami kültür içinde kabul
edilmeliydi. Buna Afganlı muhalifler
itiraz ettiler, bu kadar acımasız ve
vahşi bir uygulamanın Islam içinde
sayıîamayacağını söylediler.
Burada yeniden Afgan gerçeği ve
Islam gerçeği tartışması gündeme
geldi. Islamın şiddete uygun bir ey-
leme yatkın eğilimler içerip içerme-
diği konusunda da bir ortak görüş
oluşamadı. Kimilerine göre Islami-
yet, bir banş diniydi. Kimilerine göre
ise isteyen, katı bir yorumla şiddeti
dinin kurallan içinden bulup çıkara-
bilirdi.
•••
Ancak bütün gece yaptığımız tar-
tışmadan, en azından şöyle bir ger-
çeği kavradık; Afganistan üzerine ya-
pılan birçok yorum, Afgan gerçeğini
anlamadan yapılıyordu. Afgan halkı
üzerine yapılan genellemeler son de-
rece haksız ve yanlış sonuçlar yara-
tıyordu. TV programına katılan mo-
dern görünüşlü, çağdaş düşünceli
Afganlı kadınlar ve erkekler Afganis-
tan'ın Taleban'dan ibaret olmadığını
bize gösterdiler. Orada bizim bilme-
diğimiz başka gerçekler olduğunu
anlattılar.
Afgan muhaliflerini, Afganlı kadın-
ları dinledikten sonra, bir ülke için
uzaktan genellemeler yapmanın ne
kadar yanlış olduğunu oğrendim. Yıl-
lardır acı çeken Afgan halkına olan
sevgim ve ilgim arttı.