Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 EKİM 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
Httteskr yoku
teatieyecekmiş...
Eynh... Bmm somıaşk
dnyete
Takım ruhu
Türk ve Japon şirketle-
rinin kürek takımlan ara-
sında bir yarışma dü-
zenlenmiş; Japonlarya-
rışı açık farkla kazan-
mış... Türk şirketi-
nin yöneticileri
gelecek yılki ya-
rışmada rövanşı
almak üzere he-
rnen kolları sıvamış...
Önce, kaybedilen yarı-
şın anaiizini yapması için
bir danışmanlık şirke-
tiyle anlaşılmış... Danış-
man şirket, Japon takı-
mında sekiz kişinin kü-
rek çektiğini, bir kişinin
dümeni idare ettiğini,
Türk takımında ise bir
kişinin kürek çektiğini,
sekiz kişinin dürneni kul-
landığını saptamış... Ra-
por geldikten sonra Türk
şirketi takımı yeniden
oluşturmuş: üç dümen
müdürü, üç müdür yar-
dımcısı, kürekçiyi teş-
vik etmek için perfor-
mans gözden geçirme
sistemi şefi, şef yardım-
cısı... Fakat, beklenen
gün geldiğinde Türk şir-
ketinin takımı rövanşı
da açık farkla kaybet-
miş... Şirket yöneticile-
ri toplanıp gereken ka-
rarı almış: Kürekçiyi
kovmuşlar, müdürlere
de sorunun çözümüne
katkılarından dolayı ik-
ramiye vermişler!
Elektronik posta: dentzsom@cumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Okullar karanlıkta kalmış.,
"Eğrtimin karanlık yüzü
ortava cıktı!"
dapazan'nda bir şirket; Adnan Menderes
Caddesi Atagün Iş Merkezi'nde faaliyet gös-
teriyor; kişi ve kurumların elektronik posta
adreslerini toplayıp satıyor... Adreslerinin
başkalanna ticari amaçla satılmasından rahatsız olan-
lara da şirket adına Abdullah Güçlü imzasıyla şu
mesaj gönderiliyor:
"Adresinizin reklam iletileri gönderimi amaçlı ola-
rak kullanılmasına ve satılmasına taraftar olmadığı-
nız şeklindeki kanaatiniz bizi bağlayıcı değildir. Bu ko-
nuda sizden müsaade istememiz gerektiğini düşün-
mediğimiz için, müsaade etmiyor oluşunuzu da dik-
kate almıyoruz. Yıllarımı bu projeye adamış ve şim-
dilerde de bu projenin ticari getirilerinden azımsana-
mayacak kârlar elde eden bir kimse olarak ben, top-
lu e-mail iletilerine karşı çıkan ve kızan insanlann bağ-
nazlığı ile, dün bisiklete 'cin arabası' diye karşı çıkan
insanlann bağnazlığı arasında içerik bakımından çok
fazla fark görmüyorum desem sadece birazcık abar-
Fütursuzcatı yapmış olurum, kanaatindeyim.
Çalışmalarımıza olan muhalefetiniz nedeniyle ya-
saJ yollan denemek isterseniz, TC mahkemelerinin ye
Cumhuriyet Savcılıklannın kapılan size kapalı değil-
dir... Böyle bir başvuru yaparsanız öncelikle size ba-
şanlar diler, bu vesileyle haddinizi bilmeyi öğrenme-
niz açısından sizi teşvik bile ederim. Bu anlamda bir
başvuruda bulunduğunuz takdirde, adli makamlar
tarafından başvurunuzun mutlaka değeriendirilece-
ğinden de hiç kuşkum yok! Açmış olduğunuz dava
yıllar sürse ve gecikmeli olarak sonuçlansa bile... El-
bette bu arada dava dosyanızın arşivlerde kaybolma
ihtimali de sizin açınızdan önemli birrisk!Başvuru son-
rası dava dilekçeniz için kabul numarası almayı ih-
mal etmeyiniz ki, daha sonra bu numara ile şikâyet
dilekçenizi kolaylıkla takip etmeniz mümkün olsun.
Başvurunuz sonrası hazırianan dosyayı ve müte-
akip safhaları ise birlikte takip ederiz. Dosyanızın
aleyhinize sonuçlanması -bence- sizin için kaçınılmaz
bir kader olduğundan, mahkeme ve eğer tutarsanız
avukat masraflan için şimdiden tasarruf yapar, teda-
rikli olursanız, önümüzdeki ilk 5-8 yıllık bir süreç içe-
risinde dava dosyanız aleyhinize sonuçlanıp, mahke-
me masraflannı ödemek zorunda kaldığınızda nakit
sıkıntısı ile karşılaşmamış olursunuz. Her şeye rağ-
men o gün nakit sıkıntınız olursa, -insanlık gereği- sağ-
lam/güvenilir bir kefil, ipotek ve yakın tarihte batma
ihtimali olmayan bir bankanın teminat mektubu kar-
şılığı size kısa sürelj ama döviz bazında borç verebi-
lirim.
Ben ise, bu şikâyetinizden dolayı mahkûm edilmek
ya da cezaya çarptırılmak gibi bir ihtimal hesabı yap-
madığımdan ve yapmayacağımdan dolayı herhangi
bir hazırlık ve tedarikte bulunmuyorum."
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku(« yahoo.com
Hayatımtn birkaç yılı eksik çıktı,
yenisiyle değiştirebilir miyim?
MHtetvekfltertfcerra birkaç saptama
Birinci saptama: Milletvekilleri, ana-
yasadaki son değişiklikleri Avrupa Bir-
liği istediği için yaptı...
Ikinci saptama: Avrupa Birliği'nin is-
tediği değişiklikler arasında milletve-
killerinin maaşına zam yapmak yoktu!
Üçüncü saptama: Avrupa Birliği'nin
anayasada yapılmasını istediği deği-
şiklikler içine milletvekillerinin maaş
zammını sokuşturmak siyasi ahlak
açısından hoş olmadı...
Dördüncü saptama: Halkı temsil
eden milletvekillerinin, halkın siyasal,
sosyal, ekonomik, kültürel gereksi-
nimlerini karşılamak için değil Avrupa
Biriiği istediği için anayasada deği-
şiklik yapması zaten hoş değildi!
Beşinci saptama: Türkiye'de halkın
büyük çoğuniuğu Uluslararası Para Fo-
nu ve Dünya Bankası talimatla-^
rı doğrultusunda yoksulluğa
mahkûm edilirken milletvekil-
lerinin maaşlanna 800 milyon li-
ra birden zam yapması vatandaş-
la alay etmekten ve halkın sofrasında-
ki kuru ekmeği çalmaktan farksızdır...
Altıncı saptama: Milletvekillerini kim-
se zoria seçmedi; onlar milletin önün-
de kırk takla atarak oy istedi; aldıkla-
n birkaç milyar lira ile geçinemiyoriar-
sa bazı lükslerinden vazgeçerien ya-
şam standartlarını düşüremiyorlarsa
görevlerinden istifa ederier, halk da
yenilerini seçer.
Yedinci saptama: İlk seçimde, bu-
günkü milletvekillerinin ve dolayısıy-
la temsil ettikleri partilerin Meclis dı-
şında kalma olasılığı çok yüksektir...
ÇED KÖŞESt
OKTAY EKİNCİ
İstanbuPuıı 6
Bayramı\..
Dün tstanbul'un "Kurtuluş
Bayramı"nı kutladık...
Kentin bugünkü "halini" bü-
tün bir cumhuriyet dönemine
bağlayıp "modernizmin sonu-
cu" cliyen kimi sözde "ay-
dın"(!) kesirrüer He keırtin yi-
ne bugünkü halini "bahane"
ederek "OsmanlTyı dışlama-
nın sonucu" diyen kimi sözde
"tarihe duyarlf'(!) gerici ke-
simler, bu kutlamaya "uzak-
tan bakmayı" sürdürdüler.
Ne var ki 6 Ekim 1923 te Is-
tanbul'u işgal kuvvetlerinden
devTalan "ulusal ordunun" bu
kent için nasıl "uygarca" bir dö-
nemi de başlattığını unutma-
yanlar; hatta kente Osmanlı 'yla
eklenen kültür ve mimarlık zen-
ginliklerinin de yıne ancak 6
Ekim 1923'den sonra "yasal
gfivencelerte*' korunmaya baş-
minden sonra buluşabildi...
Bugün "planlama tarihi-
mizle" ilgilenenler, Avrupa'da-
ki 150 yıllık geçmişine rağmen
bizde henüz "70 yülık" oldu-
ğunubilirler...
=*. Çog» "UgUinin'
1
pek bilme-
diği buna koşut diğer gerçek de
Fransa'da 170 yıla uzanan "ko-
ruma kurulları" geçmişinin
bizde öncelikle "İstanbul" için
ve daha 1924 yılı haziran ayın-
da oluşturulan "tstanbul da
Müteşekkil Muhafazai Asarı
Atika EncümenP'yle başladı-
ğıdır.
Yani, tstanbul'un "kurtan-
lışından" ve dahası Cumhuri-
yet'in kuruluşundan henüz bir
yıl bilegeçmeden...
Üstelik. Atatürk'ün de ts-
tanbul'un ve tstanbullu aydın-
lann Ulusal Kurtuluş Savaşı'na
6 Ekim 1923... Ulusal Ordu
"tarihi kentî" devrabvor.
landığını iyi bUenler, dünkü kut-
lamaların gerçekten bir "bay-
ram" olduğunu yüreklerinde
duvdular ve o "umutlu" gün-
leri coşkuyla andılar...
' •••
tstanbul 77 yıl önce emper-
yalizmin elinden alınıp yeni-
den bu ülkeye kazandırıldığın-
da, sadece 1918-1923 arasın-
daki "işgal" yüzünden değil,
doğrudan Osmanlı yönetimi-
nin "kentin kültürel değerle-
rine" duyarsız ve "planlama
anlayışmdan yoksun" bilim
dışı dünya görüşü altında da
"sürekfi bir tahribah" yaşıyor-
du...
Mimar Sinan'ın camilerinin
bile bakımsıziıktan "harap"
hatta "metruk" duruma düştü-
ğü bu "imarsızhğın" temel ne-
deni ise özellikle "çöküş döne-
mindeki"yönetimlerin aydın-
lanma yerine "kaderciliğe"
bağlı gerici politikalarıydı...
O kadar ki örneğin Avrupa
ülkelerinde daha 1830"lardan
itibaren oluşturulan "Anıtları
Koruma Kurullan"nın Os-
manlı'da Cumhuriyet'e kadar
adı bile arulmazken, yine Batı'da
19. yy'ın ikinci yansında nere-
deyse tüm kentlerde başlatılan
"imar planlanıası" kavramı
da lstanbul \e diğer kentlen-
mizleancak Cumhuriyet devri-
olan "yetersizilgilerine" kın-
larak. kente "gelmediği" 1927
yılına kadarki "küskün" dö-
neminde...
• • •
Evet.. Mustafa Kemal o ilk
yıllarda bile özellikle tarih ve
kültür değerlerinin korunması
ve "daha da güzelleşmesi"
için cumhuriyetin hemen tüm
olanaklarını tstanbul için sefer-
beretri..
Çoğuniuğu "Osmanlı döne-
mi mirası" olan mimarlık ya-
pıtlannın "restorasyonu" için
de yine o "kıt bütçeÛ" dar gün-
lerde inanılmaz paralar aynl-
masını sağladı...
...Ve bıliyorsunuz. temelinde
">Tirt sevgisi" \e "aydınlan-
ma kültürü" yatan bu politi-
ka, 1950'lerdeki "karşı-dev-
rimden" sonra yerıni "rant
sevgisi" ve "yağma kültürü-
ne" bırakınca, bugün hem ge-
ricilerin, hem de liboşlann umar-
sızca Cumhuriyet'e yükledikle-
ri "talan ve yıpranma süre-
ci" tstanbul'un yakasına yapış-
tı ve hâlâ bırakmıyor...
Bu nedenle tstanbul'u ger-
çekten sevebilmek için de 6
Ekim 1923'ü "bayram" kılan
değerlerle yeniden buluşmak
gerekiyor...
Oekincife cumhuriyet.com.tr.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakîo turk.net
HARBİ SEMtH POROY semihporvy(âyahoo.com
KEDİ LEVO APTÜÜKA e-posta aptulikaelcioğluta hot.mail.com.
B)R MİU£T£
8ün/k ve Güçw s//e ÛI&YLS eöns BteSÂÜ KUAAH TAHF y*
TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 7 Ekim
INEBAHP DENI'Z SAVAŞI
1S7f'DE 8UGÛN, ÎHE8AHT) DetJfz
PEI/LETı 'fJ' f*' &J
Li'££?•,OSUAAJU
Ğ KABŞI &?- mÇU DOtJAktUASf t<uGJJLA*W İÇıN
A. SOMUUCA, İSfl'VJ'/Ot-AMleAU OON ftlAN
A Q' i £ A&UD g f / S MA KVRULDU.
KiYIStNDAld l-£PANt>O(j>Je8AHrİ) AÇIt!.-
U\(UNDA,İKJ POMflUMA KABŞILAŞTI. DOMANMA-
MÜEZZİMZAPE /)U PAŞA BüUlHUYO/ZPü- SAG VE
SOL KAMATLAKPA İSE.MEHMBT ŞHtOKKG VE
ULUÇ AU PHÇA YAüpi. SAVAÇ, HAÇU DOAJAAJMA-
SlNIN ÜSTÛMLÜĞÜ İLE SOMUÇLAAIACAK, OSMAAJ-
Ll DONAHMASf et-e GeÇİK/l£C£*rr/.
İLAN
TC
KÜÇÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN
DosyaNo: 2000/136
Davacı Mustafa Yurtalan tarafindan davalı Mehtap Yurtalan aleyhine ikame olunan boşanma davasında: Yapıian tebiigata rağmen da-
valının gelmediği %e zabıta tahkikatına rağmen de adresi tespit edilemediğinden davalı Mehtap Yurtalan'a duruşma günü olan 18.10.2001
günü saat 09.00'da bİ2zat duruşmaya gelmesi veya kendisini bir vekil ile temsil ettirip diyeceklerinin ve delillerini ibraz etmesi aksi tak-
dirde HUMK'mo değişik 377. ve müt. maddeleri gereğince dunışmanın yokluğunda yapılacağı ve sonuçlandınlacağı iJan olunur.
Basın: 56786
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Bir Bedel Ödemek
Anayasa oylamalannda milletin vekillerinin bir
punduna getirip, kendilerine 800 milyonluk bir
"çıkma" yaptıklarının duyulmasından sonra ka-
muoyunda başlayan yoğun eteştirilerŞenns-i Fer
Teyze'yi getirmişti aklıma. Şems-i Fer Teyze,
babamın Yüksek Denizcilik Okulu'ndan bir ar-
kadaşının annesiydi. Bembeyaz saçlı, güleryüz-
lü, sevecen bir insandı. Evimize gelir, birkaç gün
kalır, gitmek istediğinde iki kardeş ellerine etek-
lerine yapışır, "Ne olur, birazdaha kal..."diye yal-
varırdık. Bize masallar anlatır, dağarcığı boşaJ-
dığında da yenilerini uydururdu yaşlı teyzemiz.
Tatlı dilli bir kadındı. Düşüncelerini "vecizeler",
"atasözleri", "özdeyişler", "tekertemeler" ile di-
le getirirdi. İlk kez ondan duyduğum, "Bokunu
yiyen çanağını taşır", "Bizim oğlanyılan tutar, ya-
nsınıyalan tutar"', "Puştun sonu hacılık, orospu-
nun sonu bacılık", "Arsıza söz, kokmuş ete tuz
kâr etmez" gibi atasözleri hâlâ belleğimdedir.
Şems-i Fer Teyze, dünyaya, insanlara, olay-
lara hep iyi gözle bakar, en büyük kötülükler
karşısında bile bakışını değiştirmez, "Herşer'de
bir hayır vardır" derdi. Ama ne yalan söyleye-
yim, kimi zaman onu anlamakta güçlük çeker-
dim. Okul karnemdeki "zayıf'ta, babamdan ye-
diğim "sopa"da nasıl bir "hayır" bulacağımı bi-
lemezdim. Fakat bu bilge kadının temelde hak-
lı olduğu bir yan vardı. Her kötülüğün mutlaka
bir iyilik içerdiğine inanmak insanı en azından
rahatlatıyordu...
Milletin vekillerinin "çıkma" işine ben de ilk duy-
duğumda bozulmuş, ama Şems-i FerTeyze'nin
sözü aklıma gelince durulmuştum. Insan eğer
"iyi niyetini" koruyabiliyorsa, en olmadık "şer"de
bile bir "hayır" bulabiliyordu. Milletin vekilleri de
aslında sizin, benim gibi insanlardı. Kendilerine
meslek olarak milletvekilliğini seçmişlerdi. Bu-
nun için özel bir eğitim, özel bir diploma ya da
bir lisans gerekmiyordu. Insanın, önce kendisi-
ni milletin vekâletine layık görmesi, sonra da bu
iş için herhangi bir parti liderini "kafaya alması"
yeterliydi. Ön harcamalar için biraz para gere-
kiyordu... Gerisi kolaydı... Milletvekilliği halk ta-
rafından çok önemsenen bir meslekti. özellik-
le işkembe salonlannda, kebap saraylannda,
kasaba kahvelerinde; tüp gazcı, beyaz eşyacı,
yedek parçacı çevrelerinde; sanayi mahallele-
rindeki tesis açılışlarında büyük saygı görüyor-
lardı milletvekilleri... Insanlarda, "ille debirinesay-
gı göstermek" hissini uyandırmak, sonra da bu
hissi sürekli canlı tutmak pek kolay değildi. On-
lar bunu başarıyortar, bunun karşılığında da bel-
li bir maaşı hak ediyorlardı.
Genelde ekonomiden, maliyeden, hukuktan,
uluslararası siyasal ilişkilerden, toplumsal bi-
limlerden, edebiyattan, müzikten, tiyatrodan,
plastik sanatlardan pek bir şey anfadıklan yok-
tu. Fakat anlamadıklan konularda yasalar çı-
kartıyorlar, toplumun siyasal, sosyal, kültürel
yaşamını beliriiyorlardı. Ülke de batağa gömü-
lüyordu tabii... Ama onlan bu nedenle suçlamak
haksızlık olurdu. Çünkü bizden oy istederken "Biz
her şeyi biliriz!" dememişlerdi... Bizi kandırma-
mışlardı yani... Ülkede her şey tıkınnda yürüse,
kimsenin "mesele etmeyeceği", ama hiçbir şey
yolunda gitmediği için şimdi herkesin tepesini
attırdığı 800 milyonluk "çıkma" işinin "hayır" ya-
ni da bu "kandınlmamış olmak" durumu olma-
lıydı. Kendi kendimizi kandırmıştık, sözün kısa-
sı. Ama "çıkma" işi ateşlemişti bizi. Çünkü bi-
raz düşününce, "Bu vekillerhiçbir şeybilmiyor-
lar, üstelik 'çok para' atıyoriar, öyleyse niye seç-
tik bunları?" sorusuna gelmiştik. Sahi, biz sor-
madan, etmeden niye seçmiştik bu vekilleri?
Bu soruyu "nihayet" sorabilmek bile tek başı-
na adam başı 800 milyona değerdi bence. Ah-
maklıktan kurtuluşun da bir bedeli vardı... Bu be-
deli ödüyorduk biz... Şems-i Fer Teyzem nur
içinde yatsın, şer'deki "hayınn" bedelini ödüyor-
duk yani...
dkavukcuoglu@superonline.com
Faks:0212-72384 97
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAH
SOLD.\NSAĞA:
1/ XIX. yüz-
yılın ikinci ya-
nsından son-
raAvrupalısi- 3
yaset adamla- 4
nnın»Osman-
lı devleti için
kullandıklan 6
deyim.2/Saf- 7
ran, amberve g
misk kanştın-
larak yapıian "
güzel birkoku... Le-
tonya'nın başkenti.
3/ Olağandışı olay- 2
ları anlatan öykü... 3
Yeterince aydınlık ol- 4
mayan. 4/Akarsuya- 5
tağı, mecra... Eski
Mısır'da güneş tan-
nsı. 5/ Kuşbaşı doğ- '
9
ranmış koyun eti ve
yufkayla yapıian bir
tür kebap. 6/ Hollanda'nın plaka işareti... Bağ bu-
damaya ya da ağaç kesmeye yarayan eğri bir bı-
çak. II Yapma, etme... Derinliği az yemek kabı..
8/ Yaldızlı... Düzgün biçilmiş uzun ve ensiz tah-
ta. 91 Elli yaşma doğru başlayan yaşlılık öncesi
bunama hastalığı.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Olgun olmayan... Ünlem. 2/ Çoban, deveci ya
da göçerlerin giydiği uzun ve yakasız üstlük... Da-
mıtma yöntemiyle elde edilen her tür içki. 3/ Tro-
pikal bölgelerde yetişen ve yapraklanndan değ«-
İi bir tekstil elyafı elde edilen bitki... Yeryüzü. 4/
Yanardağ kayalıklan arasında bulunan bir tür fel-
dispat... Yan memnunluk belirten bir ünlem. 5/
Hayvanlann bağlandığı gölgelik. 6/ Utanç duy-
ma... Pakistan'ın en büyük kenti. II Lisan... Iç-
yağı. 8/Eski Yunankentlerindepazaryeri... Tan-
ntanımaz. 9/ Kızgın bir şeyi tutmaya yarayan
araç... "Türkiye bir sıcak ülke / Güneşi kocaman
bir — " (Tahsin Saraç).