22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 EKİM 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kemal Depviş'in, temaslan • WASHINGTON(AA) - Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 10. gözden geçirme çalışmalannın devamı niteliğindeki Washıngton ziyaretinde, Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn ile görüştü. Derviş, görüşmeye ilişkin bir açıklama yapmadı. Derviş, Türk-Amerikan Iş Konseyi üyeleriyle de kahvaltıda bir araya geldı. Derviş'inbugün Türkiye'nûı Washington Büyükelçiliği'nde basırı toplantısı düzenlemesi bekleniyor. DPT'nm kuruluş B m*m •• •• yddonumu • ANKARA (Cumhurryet Bürosu) - DPT'nin41. kuruluş yıldönümünde, ekonomik politikalar ve gelınen nokta irdelendi. DPT Müsteşan Akın Izmirlioğlu. ekonomik büyüklüklenn 11 Ekim'de YPK'de belırleneceğini bildirdi. Izmirlioğlu, savaş senaryolarının olumlu ya da olumsuz etkileri olabileceğini, her ûlke gibi Tûrkiye'nin savaş ekonomisi planı olduğunu söyledi. Tiirk, Çayka ile gorüştu • MOSKOVA(AA)-24. Avrupa Adalet Bakanlan Konferansı için dün Rusya'ya gıden Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Rusya Adalet Bakanı Yuri Çayka ile ikili görüşme yaptı. Türk, görûşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Çayka ile teröre karşı işbirliğine de değındiklerini belirterek "Iki ülke arasında bu konudazaten 1997 yılında imzalanmış bir memorandum var. Avrupa Konseyi çerçevesinde de genel olarak bir işbirliği üzerinde çalışılıyor. Bu konulara değindik, ancak başka aynntılara girmedik" dedi. DüzceVaSsi Güven'e dava • ANKARA (Cumburiyet Bürosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Dûzce Valisi Fikret Güven hakkında, görevıni kötüye kullandığı gerekçesiyle dava açtı. Kanadoğlu, Güven hakkında hazırladığı iddianameyi, yargılamanm yapılacağı Yargıtay 4. Ceza Dairesi'ne gönderdi. EngeRi başkamn mücadeiesi • İZMİT(AA)-Kocaeli Engelliler Derneği Başkanı Sinan Özer, 1999 seçimlerinde fotoğrafinı izinsız olarak afişlerde kullandığı gerekçesiyle FP'nın Büyükşehir Belediye Bbaşkan Adayı Necati Çelik hakkında açtıp davayı kazanmasuıa rağnen tazminatını bulauyor. Özer, "Dava sonunda 500 milyon lira tazcınat almaya hak k&zmdım. Bu rakam, faLzyle birlikte 1.5 milyar lirayı buluyor. Benim için oaarmücadelesi olan daAi parti kapatılmadan 1 h d a önce soi-çlanmıştı. Daha soan tazminatı alacak m«jiatap bulamadım" dead ANAP lideri Yılmaz'ın milletvekilleriyle görüşmesi de başansızlıkla sonuçlandı Muhalifler ikna edilemediANKARA (CumhuriyetBü- rosu)-ANAP yönetimını eleş- tıren muhaliflerin Abant top- lantısına katılmalan yönünde ikna edilemedikleri bildirildi. Deklarasyonda, muhaliflerin açıklamalan ve istifalar ile yıpranan ANAP'ın DYP ve di- ğer partilerden bazı milletve- killerini transfer etmek için gi- rişimde bulunmaya hazırlan- dığı savunuldu. ANAP'lı muhalifler eleştiri- lerini sürdürürken parti yöne- timinin sürdürdüğü ikna çalış- malannın başansız olduğu öğ- renildi. ANAP lideri Yılmaz ve kardeşi Turgut Yılmaz'ın görüştüğü bazı muhalif millet- • ANAP'lı muhalifler parti yönetimine ilişkin eleştirilerini sürdürüyor. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ile kardeşi Turgut Yılmaz'ın görüştüğü bazı muhalif milletvekilleri Abant'taki toplantıya katılmamakta kararlı olduklannı dile getirdiler. vekillerinin Abant toplantısı- hazırlık yaptığı savunuldu. Yılmaz'ın kendisiyle görüş- na gelmeleri yönünde olum- suz görüşlerini koruduklan bildirildi. Yılmaz'ın yalnızca bir grup muhalifle görüştüğü, partiden aynlmasında sakınca görmedikleriyle ise görüşme- yeceği öğrenildi. Deklarasyonda, muhalif mil- letvekillerinin açıklamalan ve isrıfalarla yıpranan ANAP kur- maylannın transfer atağı için ANAP'lı yöneticilerin DYP içindeki rahatsızlar, bağımsız- lar ve diğer bazı milletvekille- rinin katılımını sağlamak için çalıştıklan kaydedildı. Parti yönetimine eleştirile- rini sürdüren Kars Mılletveki- li Ühan Aküzüm, partiden ken- disine yöneltilen "Seçimler için kendisineyer anyor" açık- lamasına sert tepki gösterdi. mesinin anlamı olmadığmı da kaydeden Aküzüm, "Ben Der- viş gekügiııde bakanhk isteğün olmadığını söyledim" diye ko- nuştu. Aküzüm, Abant'taki toplantıya gitmeme karannın sürdüğünü da kaydetti. Hükümet değişıkliği isteyen Yüduım Akbulut ise "Mec- hs'ten tekrar bir hükümet çı- kar. Hükümet de çıkmıyorsa, seçime gidifir" diye konuştu. ANAP'tan aynlma konusunda henüz karar almadığını belir- ten Akbulut, şu açıklamayı yaptı: "Düşünün Id ANAP'ı kuran Özal bikpartisinden ay- nkh. Gerektiğinde ben de ay- nhrun." Diğer muhaliflerden Gire- sun Milletvekili Burhan Kara, seçim bölgesinde tabanı ile değerlendirme yapacağını, is- tifa konusunda bundan sonra karar vereceğini söyledi. ANAP Istanbul Milletvekili Mehmet An' İrtemçelik'in de bugün düzenJeyeceği basın toplantısıyla hükümete eleş- tiriler yönelteceği öğrenildi. \JRUPTA RAHATSIZLIK YARATI EyüpAşık DYP'ye geçti ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın "sağ kolu" olduğu dönemlerde Tansu Çiller ve eşi Özer Çiller'e karşı yo- ğun eleştırileriyle bili- nen Trabzon Milletve- kili EyüpAşık DYP'ye geçti. DYP kurmaylannın, muhaliflenn sesını yükselttiği ANAP'tan "her hafta bir milletve- kili transfer etmek iste- düderi" belirtilırken Aşık'ın katılımı grupta sıkıntıya neden oldu. Genel Başkan Tansu Çiller, merkez sağın birleşme adresınin DYP olduğu yönünde- ki iddiasını yineledi. Aşık ise DYP'ye katıl- mak için geleceğe dö- nük hiçbir pazarlık yap- madığmı ileri sürdü. Aşık'ın katılımmın parti içinde sıkıntıya neden olduğu ögrenil- di. Törenin yapıldığı grup toplantısına DYP'li milletvekılleri- nin yansının katılmadı- ğı gözlendi. Aşık, Tür- kiye'deki olumsuzluk- lann yanlış yönetimden kaynaklandığını, ANAP'ta yapabileceği bir şey kalmadığı için DYP'ye geldiğini söy- ledi. Aşık'ın, "Ben bu- raya geürken saym ge- nel başkan Ue görüş- tüm. Allah şahittir, hiç- bir pazarhkyapmadun. Ben buraya siyasi haya- ümı devam ettirmek, gelecek sene milletveki- lioimakiçin geünedûn." şeklindeki sözleri DYP içindeki rahatsızlara yönelik olduğu yorum- lan yapıldı. Malatya Bağımsız Milletvekili Ahmet Özal ile ANAP'lı muhalifler- den Burhan Kara'nın önümüzdeki bir iki gün içinde DYP'ye katüa- cağı iddia edildı. Ozal'ın katılımı du- rumunda bu ildeki ör- gütlenmenin kendısinin bilgisıne başvurularak gerçekleştirileceği bil- dirildi. Aşık'ın katılı- mıyla TBMM'deki mil- letvekili dağılımı şöyle oldu:DSP: 131, MHP: 126, ANAP: 84, DYP: 81, AKP: 52. SP: 48, Bağımsız: 19, Boş: 9 Aşık'ın partüerine geçmesinden rahatsızhk duyan milletvekilleri grup toplantısına kaolmadılar. (Fotoğraf: AA) Şimdiki genel başkanıyla ilgili rüşvet iddialannı ortaya çıkardı Çiller'.i araştırmıştıANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - DYP'ye ka- tılan Trabzon Milletveki- li Eyüp Aşık, REFAH- YOL hükümeti dönemin- de gerçekleştirilen Türk- bank ihalesinde DYP Ge- nel Başkanı Tansu Çil- ler'in eşi Özer ÇüTer'in 20 milyon dolar rüşvet istedi- ği iddialannı araştırdı. Eyüp Aşık, TBMMtu- tanaklanndaki ifadesin- de, "Rüşvet iddiasını beJ- geleyebiİsek kullanacak- bk, ama kanıtlayama- dık" dedi. ANAP'tan istifa ederek DYP'ye geçen Eyüp Aşık, REFAHYOL hükü- meti döneminde mafya elebaşısı Alaattin Çakı- cı'yı arayarak kendisıne yönelik operasyon yapıla- cağını bildirdiği telefon konuşmastnın basına yan- sıması üzerine 55. hükü-* rtıet döneminde Devlet Bakanlığı ve milletvekil- liğinden istifa etti. Istan- bul 6 No'lu DGM'de yar- gılanan Aşık, beraat etti. 6 No'lu DGM'nin başkanı Sedat Karagül, Aşık'ın davasının görülmesi sıra- sında baskı gördüğünü basına açıkladı. 55. hükümet dönemin- de Devlet Bakanı olan ' Aşık'ın "yeşü" kod adlı Mahmut Yıknnm'la ilgi- li açıklamalan üzerine DYP, gensoru önergesi vereceğini açıkladı. Aşık, bu ginşım üzerine, "DYP'lilerin yerinde ol- sanı böy k> bir şeye kaUoş- mazdım. Bu konuda sabı- kasıoian bir partinin böy- le bir şeye kalkışmasuu anlamakmümkün değü" dedi. Karakaş'ın Meclis'te bazı milletvekilleriyle görüşmesi partide huzursuzluk yarattı DSP'de 4 çengeF rahatsızbğı• Inönü önderliğindeki yeni sol parti çalışmalanna katılan Ercan Karakaş'ın bazı DSP'li milletvekilleriyle görüşmesinin basına yansıması tepki aldı. Karakaş, kimseyle yeni oluşum adına görüşerek çengel atmadığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Er- dallnönü önderliğindeki yeni sol parti ça- lışmalanna katılanlardan Ercan Kara- kaş'ın TBMM'de bazı DSP milletvekille- nyle görüşmesinin ardındanyapılan "çen- gel att" yorumlan rahatsızhk yaratü. Ka- rakaş, "Görüşmelerimin Idmseye çengel atmakla, davetetmeide ilgisiyok. Yeni olu- şum adına görüşmedim. zaten böyie bir .vetkim de yok" dedi. Karakaş, öncekı gün TBMM'de bazı DSP milletvekilleriyle görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerle ilgili olarak "Yeni olu- şum DSP'hTere çengel atn" yorumlannın yapdması tepkilere neden oldu. DSP An- kara Milletvekili Uluç Gürkan. "Benim- le görüşmekten yarar uman bir arkada- şundan beklerdim ki benimle görüşme>i talep etsin. Hem görüşme arzusu gösteril- meyip hem de Mechs bahçesinde karşıla- şıp merhabalaşmanın bir görüşme gibi yansrtılmasının nedeninialgdayabttmiş de- ' dedi. Bursa Milletvekili AKAraba- a da Karakaş'ın nezaket ziyaretinde bu- lunduğunu "sözü edilen amaçia ilgili bir görüşme" yapmadıklannı bildirdi. Karakaş da Uluç Gürkan'la TBMM'de yolda karşılaştığını, Ali Arabacı'ya SO- DEV'ın bazı yayınlannı verdiğını. Rıdvan Budak'la da her zaman görüştüklennı söyledi. Karakaş. "Tamamen kişisel ola- rak görüşmeler yapnm. Çengel atmayla falan ilgisi yok" dedi. IRMIKIAYDIN ENGİN aenginC« doruk.net.tr Elektronik postamdan çıkan mektuplardan birini dayanama- yıp yanıtladım. Herbirine ayn ay- n yetişmek olanaksız. O yüzden -kural olarak- elektronik postala- ra tek tek yanıt vermiyorum. Pek çok meslektaşımın da benim gi- bi yaptığını sanıyorum. Ama bunu nedense yanıtla- dım. Yazıda itiraz ettiği noktanın çok ciddi ve kendi mantık zinci- ri içinde vardığı sonucun çok teh- likeli olduğunu düşünmüştüm. Sonra da böyle düşünenlerin yaygın olabileceği kuşkusuna kapıldım. Yazdıklanm, gazeteci ile okuru arasında özel bir haber- leşme olarak kalmasındansa Cumhuriyet, en azından Tırmık okurlanyla bölüşülsün istedim. Umanm iyi etmişimdir. • • • Önce, düzetttiğim ufak tefek yazım kusurlan dışında, Cumhu- riyet okuru (iznini almadığım için açık adını yazmıyorum) Ç.B.'nın e-mektubunu aynen aktanyo- rum: "İyi günler, 02.10.2001 tarihli köşe yazısında Talebanın indıril- mesinin Afgan halkının ödevı ol- duğu düşüncenize katılmıyo- nım. Ûzgüriradeleriile kararveımiş olsalar idi düşüncenizde haklı Bir Okur Mektubıuıu Bölüşmek idiniz, ama Talebanın demokra- tikyollarla iktidara geldiğini san- mıyonım. Yanılıyorsam, bilgilen- dirirsenlz memnun olurum. Eğer özgür düşünce ve iradenin tüm uluslarda egemen olması ereği- miz ise Afgan halkının şimdikiik- tidardaki ve eğer var ise muha- lefetteki gerici ve oligarşik güç- lerden kurtulmasına yardım et- mek (güç vermek) insanlık bor- cumuz. Bu düşüncenizi Başba- kanımızın akıl sağlığına bağlama- nızın beni çok ûzdüğünü bildihr, saygılanmı sunanm" • • • Evet mektup bu. Ne dersıniz? Hayır Başbakanımızın (akıl) sağlığı ile ilgili bölüme değil. O konuda yazdıklanmın geçerliğin- den kuşkum yok. Ama Ç.B.'nin, "Afgan halkının şimdi iktidarda- ki. güçlerden kurtulmasına yardım etmekln bir insanlık bor- cumuz olduğuna ilişkin yargısına ne dersiniz? Örneğin Başbakanımız tam da Ç.B. gibi düşünmekte. Ta- leban'ın iktidardan uzaklaştırıl- ması için askeri bir müdahaleye yeşil ışık yaktı; hatta yardımcı ol- mamız gerektiğini bile söyledi. Ben de Başbakan'ın beni ür- küttüğünü söytedim. • • • Nasıl ürkmem? Başbakanımız ve okurum Ç.B. gibi düşündüğümüz anda "in- sanlık borçlanmız" dağlar gibi yı- ğılacak. Irak halkı da yıllardır başında- ki diktatörü demokratikyöntem- lerieseçmişfilan değil. Suriye'nin durumu da daha hallice değil. Durun, daha berbatlan da var. Talaban'a karşı "uygar dün- ya "nın safında yer alan (aimak zorunda kaian) Pakistan diktatö- rü Müşerref biladerimiz de bir darbe ile iktidar koltuğuna otur- du ve otururken Pakistan halkı- nın özgür iradesini hiç dert edin- medi. Bangladeş desen ha keza. Bildiğim kadanyla Tacikistan'da iktidan ele geçiren mollalar de- mokratik yöntemlerie filan işba- şına gelmiş değil. Aynı mantığı güdüp yol alırsak Sudan, übya gibi ülkelere de epey "insanlık borcumuz" birikti demektir. Hele Körfez emirliklerine, Abu Dabi'ye, Yemen'e, Suudi Arabis- tan'a filan geldik mi... Yok, yok, gelmeyelim daha iyi... ••• N'apacağız bu durumda? Si- laha sanlıp, olmadı hangi ülkele- rin "uygar dünya"nın parçası, hangilerinin "vahşi dünya "nın halkası olduğuna tek basına ka- rar veren ABD (büyük) biladerimi- zin kıçına takılıp bu ülkelere "in- sanlık borcumuzu" ödemeye mi gideceğiz? "Ama Taleban, Usame bin LadinV besliyor ve kendisi terör saçıyor" mu dediniz? Demeyin. Halepçe'de binlerce Kürt yurt- taşını hardal gazıyla öldüren te- röristin adı Usame bin Ladin de- ğil, Saddam'dır Şili'de binlerce yurtseveri yok eden terörist katilin adı Pinoc- het, baş destekçisinin adı Kis- singer'dir. Arjantin'de Mayıs Anneleri'nin oğullannı, kızlannı yok eden terö- rist katiiin adı General Videla'dır. Başdestekçisi de Brzezinsky denen soğuk savaşı sıcağa çe- virmek için çabalamış ABD poli- tikacısı. Halklannı, bu heriflerden kur- tarmak da insanlık borçlanmıza dahil değil mi? • • • Son söz: Taleban denen zifiri karanhk gerici güçten ölümüne tiksiniyo- rum. Afgan halkının başından defolup gıtmelerinin salt Afgan- lann değil insanlığın birkazanımı olacağına inanıyorum. Ama "hangi rejimin uygar dünya için tehlike, hangisinin dost olduğuna" ABD'nin karar vermesinden, örneğin Taleban'ı alaşağı ederek uygariık ödevi yaptığını söylerken, halkını so- yup soğana çeviren Kuveyt Emi- ri'ne, Saddam'ın aidığı koltuğu- nu geri vermek için savaşı göze aldığını anımsıyor ve bu terazinin nasıl bir terazi olduğunu sorma gereği duyuyorum. Yann aklına eser ya da çıkan- na denk düşer de Türkiye'deki iktidann "uygar dünya için bir tehlike yarattığını" ileri sürerse kım, nasıl ve kime itiraz edecek diye korkuyorum. Yangına benzin bidonuyla koşan Başbakanımız beni işte bu yüzden ürkütüyor. Hem de çok... POLTrtKA GLONLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA •••Şemdinli'de Bir Kadın Onlann öyküsünü anlatacağım bugün... Belki 'umuda ve isyana dair* bölük pörçük bir sevdanın, hüznün, yalnızlığın öyküsünü yineleyece- ğim!... Minnacık bir haber onlan anımsattı bana... Haber şöyleydi: "Hakkâri'nin Şemdinli ilçesindeyedi ay önce yet- miş yaşındaki Senan Can'/n tecavüzüne uğrayıp hamile kalan yirmi biryaşmdaki Sürme Eroğlu ad- lı genç kız, eşarpla boğularak öldüriJlmüş halde bulundu. Jandarma, cinayeti ortadan kaybolan ağabey Ramazan Eroğlu 'nun işlemiş olabileceği üzerinde duruyor. Katilzanlısı ağabey aranıyor." Şemdinli nere? Tûrkiye'nin en güneydoğu noktasında, 11 bin nü- fuslu bir ilçe... Şemdinli'nin içinden Tesan Çayı geçer... Karşısın- da Efkâr Tepesi bulunur... Ormanlık dokusu yakılarak yok olmuştur... Bir ilköğretim okulu, iki YİBO, bir lise var Şem- dinli'de... 1984 yılında Iran'la ticari ilişkilerin geliş- mesi için açık pazar açıldı, ancak iki yıl sonra ka- patıldı... Bugünlerde Irak'la ticari ilişkilerin gelişmesi için Derecik'te çalışmalar sürüyor... Halk yoksuldur Şemdinli'de!.. Iş yok, aş yok!.. 2001 Türkiyesi'nde yaşananlar, Güneydoğu'da- ki 'aşiret düzeni'mn Afganistan'dan pek de farklı ol- madığını gösteriyor... Neden mi? Çünkü yirmi bir yaşındaki Sürme Eroğlu aşiret ya- salanna göre infaz edildi!.. Yetmiş yaşındaki Senan Can, alnı açık dolaşı- yor!.. Torunu yaşındaki genç kıza tecavüz eden yetmiş- lik Senan Can'a törelere göre kimse dokunamaz!.. • • • öyküler hep birbirine benziyor... O yörede Lorca'nın dilinde aşk, açlığın hırpala- dığı bedenlerde kan oluyor... Türkülü çiçekler genç kızlann, kadınlann elle- rinde büyümüyor!.. AJevlerin alacakaranlığında, gizemli hüzünleri toplamış Sürme Eroğlu... Tıpkı Şanlıurfa'daki Sevda gibi, Batman'daki Ay- şe gibi!.. Sayılan bir değil, binlerce!.. Yine oralarda kıvılcım gibi, fırtına gibi, dalgalı de- niz gibi değil aşk!.. Aşk oralarda yasak!.. Onun ıçın yetmışlik Ramazan, Sürme'yi saçların- dan tuttuğu gibi yatağa atabilıyor!.. Sürme'nin düşleri neydi, bilen var mı? Peki gözleri ne renkti? Serin bir eylül akşamında Sürme'yi düşünürken Fırat'ın sulannda kaybolan Cemile'yi anımsadım... Yıl1993'tü... Üç çocuğunu alıp Birecik'ten Nizip'in Saraykö- yü'negelmişti... llk gün babası öğüt verdi: ' ' "Evine, kocanın yanına dön..." Cemile: "Beni çok dövüyori" Baba: "Kocalar hem döver, hem sever! Bizim töreleri- mize karşı koyma!" Yeniden Birecik'e dönmüştü Cemile... Ama aynı gün kocasından dayak yemiştiL O gece belki şu soruyu sormuştu kendi kendine: "Yaşam bu mudur?" Sabah erkenden üç çocuğunu yanına alıp Fırat'ın kıyısına geldi... Tacettin altı, Fevzettin dört, Rukiye iki yaşınday- dı... Kurtuluş ölümdü!.. Üç çocuğuyla birlikte Fırat'ın sulanna atladı Ce- mile!.. Bu sadece ve sadece yalnızlığın ve ezilmişliğin tek karelik birfotoğrafıydı... Fotoğraf, gazete sayfalanna bile yansımadı... • • • Birbirierine benzer onlann öyküleri... Kimi zaman bir silahla sokak ortasında öldürü- lürier, kimi zaman boğularak!.. Kimi zaman Fırat'ın, Dicle'nin sulannda kaybo- lurlar!... Onlar ölüme gideıierken bile kirpiklerinde güz sabahlannın beyazlığını koruriar!.. Kurumuş bir çiçek gibidir onlar, ölümün salınca- ğında sallanır gibidirier! Aşk yasak bir sözcüktür onlar için!.. Sürme'nin, Sevda'nın, Cemile'nin, Ayşe'nin göz- lerinde şafak hiçbir zaman sökmez!.. Oralar karanlıktır, hem de zifiri karanhk!.. hikmet.cetinkaya(fl cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 Hikmet ÇETİNKAYA TROYA'dan İYONYA'ya Mitolojik Aşklar Cografyası Bir ayda 2. Basım oe. G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k Tel: 0212-512 42 19 FakS: 512 11 72
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle