18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 EKİM 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Eektromk posta: denfesomdcumhtıriyeLcomJr Tei: O212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Cephedeki ülkeymişiz.. "Cepteki ülke olmak vetmedi mi!" Anavatan'ın kardeşliği Anavatan Partisi, hükümet ortağı olduğu, iktidann nimetlerinden yararlandığı halde fena karıştı... Istifalar birbirini izliyor... Bir yandan Genel Başkan Mesut Yılmaz muhaltf milletvekillerini toplantılaria ikna etmeye çalışıyor, bir yandan da kardeşi Turgut Yılmaz, Meclis koridoruna kadar giderek milletvekillerinin koluna giriyor... Anlaşılan Anavatan'ın geleceği "Yılmaz kardeşler"in çabasına kaldı... Ne demeli?.. Anavatan'ın mayası böyle yoğrulmuş... Kuruluşunda her ne kadar Turgut Özal öndeyse de kardeşlerinin, yeğenierinin ve kardeş kadar yakın bildiklerinin imzası vardı... Sonra kardeşlik yetmedi... Kardeşler bile Anavatan'dan aynldı... Şimdi ikinci kuşak "kardeşler" paıüyi kurtarmak için çabalıyor... imya Mühendisleri Odası Antalya ll Temsil- cisi Yüksek Mühendis Yılmaz Dikbaş'ı ziya- ret eden bir meslektaşı Sıvas'taki Cumhuri- yet Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okuyan ço- cuğunun Antalya'daki Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakül- tesi'ne yatay geçiş için başvurduğunu ve sonucunu öğrenmeye çalıştığını anlatıyor... Dikbaş da meslek- taşına yardımcı olabileceğini söylüyor ve Antalya'da- ki Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Baykara'ya başına "Sayın" sıfatı ekleyerek bir faks çekiyor: "Fa- kültenize bu yıl, yatay-geçiş için yapılmış başvurula- nn hangi tarihte değerlendirilip sonuçlandıntmış ddu- ğunu bildirmenizi rica ederim. Saygılanmla" Sonrasını Dikbaş'tan dinliyoruz: "Faksı gönderdiği- min ertesi günü telefon çaldı, sekreter, 'Sayın Dekan Prof. Dr. Mehmet Baykara sizinle görüşmek istiyor' de- di. Bu ne nezaket, telefonla arayıp bilgi vermek isti- yor, diye düşünürken bağlantı kuruldu. Prof. Bayka- ra, üst üste ve bence gereksiz yere, 'Çok özür dilerim' Baykara'ya rica dedikten sonra 'Elimde, Kimya Mühendisleri Antalya ll Temsilciliği'nden gönderilmiş bir yazı var. Altında si- zin adınız yazılı ve bir imza var. Acaba, bu yazı sizin yazınız mı, bu imza sizin imzanız mı?' diye sordu. Şa- şırmıştım. 'Evet, yazı da, imza da benim, Sayın Dekan' diye yanrtladım. Ancak, Dekan tatmin olmamıştı... Ya- zıyı bir daha baştan aşağı okudu ve aynı soruyu yine sordu: 'Gerçekten bu yazı sizin yazınız mı, imza sizin mi?' Şaşkınlığın yerini sıkıntı almaya başlamıştı. 'Sa- yın Dekan, yazımı tekrar tekrar okumanın bir anlamı yok! Yazı da imzada benim! Peki, sorun nedir* dedim... Prof. Baykara, bir soru daha sordu: 'Öyleyse, bu ya- zı bir şaka mı?' Aramızdaki konuşma, çok garip bir ka- nala girmişti. 'Sayın Profesör, dünyada şaka anlayışı çok değişik kişiler olabilir ama, fakültenizden bir bilgi rica etmenin şakayla ilgisi nedir1 diye sordum. Dekan, konuşmanın bu aşamasından sonra 'Siz bu yazıyı yaz- mamış olun, ben de almamış olayım' dedi. Içimden ya sabır çekerek, ama saygılı, 'Hangi gerekçeyle böy- le bir yazının yazılmamış olmasını istiyorsunuz' diye sordum. Baştan gösterdiği yapay nezaketi biranda bı- rakarak, 'Ben bir Dekanım! Sen kim oluyorsun da ben- den bilgiricaediyorsun!' diye telefonda bağırmaya baş- ladı. Değil bir meslek odası temsilcisine, sıradan bir vatandaşa bile böyle konuşamayacağını söylediysem de Dekan, giderek tizleşen sesiyle, 'Ben Dekanım! Benden bilgi rica edemezsin, sen kim oluyorsun, ben Dekanım, ben, ben...' derken telefonu kapattım." Sa- yın Dekan Prof. Dr. Mehmet Baykara'dan özellikle ri- ca ediyorum... Yılmaz Dikbaş'ın anlattıklannda biryan- lışlık varsa bir zahmet beni arasın... Kendisinden bu konuda bilgi rica ediyorum ve ricamı geri çevirmeye- ceğini umuyorum... Kamuoyuna doğrulan yansıtmak görevimiz; rica ederim... SESSÎZSEDASIZ(Î) Yüksek Yerilim Hattı [email protected] Altın Portakal: Amerikan sıneması nezlesine karşı ulusal sinemamızın C vitamini! Amerika'daki lokanta: Usame'nin Yeri Engin Aşkın, yerel televizyon kanallanndan Toronto TV'den aldığı bir haberi aktanyor: "ABD'nin North Caroline eyaletinde Fort Bragg askeri üssünün bulunduğu kasabada Ürdün asıllı Amerikan vatandaşı Usame Yusuf'un 1997'de açtığı ve iki yıl sonra hemşehrisi Hasan Mustafa'ya devrettiği lokanta son günlerde zor durumda... Arapça "aslan" anlamında "Usame" adını taşıyan lokantanın müdavimleri bile Usame bin Ladin'e mal edilen ve ikiz kulelerle Pentagon'a yönelik terör saldırılanndan sonra lokantaya uğramaz oldu ve herkes "Usame'nin Yeri" adının değiştirilmesini istiyor... Lokantasını "aslan" resimleriyle dekore eden Hasan Mustafa ise bu öneriyi kabul etmiyor... Dükkânının ön camına dev bir Amerikan bayrağı ve "Ben Amerikalılığımla gurur duyuyorum" pankartı astığı halde müşterilerini giderek kaybeden lokantacı şöyle diyor: "San saçlı, mavi gözlü Timothy McVeigh, Oklahama'da yüzlerce insanın öldüğü bombalama olayından yargılandı ve suçlu bulunarak cezalandırıldığı halde Amerika'da sayısı binleri geçen ve 'Timothy' adını taşıyan mağazalar adlarını değiştirmedi... Ben niye adımı değiştireyim?.." Terör ve Amerika Hayranlığı Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMtR "Büyük Amerika ulusu çok haklı olarak bugüne dek kendi- sine yapılmış hiçbir saldınyı af- fetmedi, eninde sonunda düş- manı mutlaka cezalandırdı. Dev hemen toparlanacaktır, silkin- diğinde sillesi pek yaman ola- caktır. ABDsavaş meydanında öyte birdaıte vuracaktırkiyan- dım Allah ne kaideden ne te- melden ne de bodrumdan taş üstünde taş kalmayacağı ke- sindir." Sevgili Cumhuriyet okurlan, bu yukandaki satıriar kime ait olabilir? Büyük olasılıkla fana- tik şoven bir Amerikan milli- yetçisi diye düşünebilirsiniz. Oyle değil mi? Ama yanıldınız, bu çarpıcı ifadelerin sahibi bi- zim basınımızdan bir köşe ya- zarıdır. Birzamanlarsol dünya görüşünü yürekten benimseyen böyle bir insanın, bugün nasıl bir psikoloji içinde olduğunu tahmın edebiliyor musunuz? Şimdi bir ikinci yazardan alın- tı yapacağım, bakalım onu ta- nıyabilecek misiniz? "Amerika dünyanın en açık, en demokrat, hukuk kuralları en net işleyen ülkesidir. Açık- çası Amerika kendi demokra- sisinin kurbanı oldu bir bakı- ma. Peki böyle diye Amerika açık toplum, hür toplum olma özellığinden taviz verecek mi? Hayırvermeyecek. ÇünkûAme- rika rûyasını tanımlayan özelli- ğidir hür olmak, özgür olmak. Terör vurdu diye Amerika ken- disin tanımlayan özelliklerin- den \azgeçmeyecek. Bir Ame- rikan ideali vardır, o süregele- cek.' "Bsn olaydan önce sporya parken, yürüyüşte sık sık New Yorku hayal ederdim. Şimdi oradı olsam neler yapardım, günCm nasıl geçerdi filan diye düşüTûp içimi neşelendirirdim. Yanlş habriamıyorsam tıpta bir phartom organ sendromu var- mış. Yani hayalet organ, ayağı kesiten hastalarda olurmuş bu. HasQ kendine geldiğinde aya- ğı hââ oradaymış gibi hisleral- may- devam edermiş. Ben de A/evv York için bunu yaşıyor- durr.olaydan sonra. Nezaman haıyâ kurmaya çalışsam hep aynı bildiğim, alıştığım silueti ile geliyor aklıma şehir..." "Canımın çektiği kadar göz- yaşı döktüm, ağladıkça içim açıldı, orayı ne kadar sevmek- te olduğumu tekrar anladım, içim yine umutla doldu." Ne dersiniz, kim ola ki bu büyük Amerika ve New York hayranı? Bu köşe yazanndan alıntılar okudunuz Cumhuri- yet'te. Türkiye'nin içinde bu- lunduğu bunalım ile ilgili çok il- ginç yazılar yazdı ve gerçekçi saptamalaryaptı bu kişi. llhan Selçuk ondan satıriar aldı ya- zısına. Ben son yazılanmdan birinde geniş bir altntı yaptım. Peki nasıl olur diyeceksiniz, dünyanın bugünkü gerçekleri ortada dururken ve Amerika'nın tüm olumsuzluklarda nasıl bir rol oynadığı bu kadar açık se- çik bilinirken, dehşet verici bir olayı kınamanın, üzüntü belirt- menin çok ötesine geçen bu kayıtsız şartsız Amerika, bu New York hayranlığı neyin ne- sidir? Nedir o Amerikan ide- ali? Türlü çeşitli ülkelerde dar- be düzenlemek mi? Haksız, gerekçesiz saldınlaria binlere in- sanın ölümüne yol açmak mı?.. Bunların hiçbiri kayıtlı değil mi bu insanların anılarında? Ama bakın, ikinci yazar phan- tom limb sendromundan söz ediyor. Gerçekten böyle bir şey var. Biz nörolojide buna tanık oluyoruz. Ama bir de dissosi- asyon sendromu var. Nasıl olur bu çelişkili davranışlar, bu akıl ve mantıkla bağdaşmaz tavır ve tutumlar nasıl açıklanır diye sorgularsınız, onun yanıtı bu olmalı. Yalnız ruh hastalıklan, ruh hastaları için değil, normal insanlar için de geçerli bu ve benzeri mekanizmalar. Disso- siasyon, bölünme - ayrışma olarak isimlendirilebilir. Belli durumlarda düşünce sistemi- nin bütünlüğü bozulabilir. Akıl- da, bilincimizde mantık geç- mez kompartımanlar oluşabi- lir. Böylece birbiri ile çelişen görüşler, düşünceler, duyuşlar aynı kişilikte barınabilir. Kör inançlar, itikatlaryollannı man- tık geçmez kompartımanlarda bulurtar.. Akıl almaz, inanılmaz diye tanımladığımız davranış- lann tek açıklaması beynin ışı- ğını satmak değildir. Bu konu- ya sonraki yazılanmda devam etmek istiyorum. İZMİR 9. İÇRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI DosyaNo: 2001/3457 3ır borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve taymetlen yazılı mıiJar satışa çıkanlmıştır 3mncı aıtınna23.10 2001 günü saat 10.15 ile 10.20'de 1202 sokak No. 3:Bozkurt Emüa E)eposu Yenışehır- Izmir adresınde yapılacak ve o gü- mkıymetleruun % 75'ıne ısteklı bulunmadığı takdırde 24 10.2001 günü ayu yer \ e saatte 2. artırma yapılarak % 40 ve satış masraflannı verene sa- tılcâgı ve satış şartnamesmın ıcra dosyasından göriilebileceğı, masraf ve- niıja takdirde şartnamenin bir ömeğinın ısteyene gönderilebıleceğı faz- laıılgı almak ısteyenlenn yukanda yazılı dosya numarasıyla ıcra memur- luuna başvurmalan ılan olunur. 28.09.2001 Muhammen Kıymeti: 8. 000.000.000.-TL. \dedı. Bir Ctnsı (Mahiyeti veönemlı nıtelikleri) Lira. 35 YK 803 Plaka no'lu, Pe- uprt marka 2Ö00 model, 106 Quıcksılver 1.4 tıpı, M Quartz Gn metalık reklı. VT31CKFXEYM002607 şase no, 1OFS9D288O547 motor no'lu H. Cbmobıl, (Radyoteyp var.) Basın- 55770 KlM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakuı turk.net ÇtZGİLlK KÂMİL MASARACI Çizerimiz Kâmil Masaracı yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerine ara vermiştir. HAKBİ SEMİHPOROY tes/ lletişim semihporoy(a yahoo.com i öğmctlerttıe... BULUT BEBEK NURAYÇİFTÇI bulutbebektiı hotmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 4 Ekim JANIS JOPLIN.JIMI HENDRüCtN Dİ$İ BENZERİ 8ueÛN,ÛNLÜ ^MeHİKV.1 HOC* ÇAOHCffl JMA/IS Ştei OOZDA uyUÇTVGUCUDA*J,27 /AŞrNPA ÖLMÜçrÜ. ĞE, gOĞUK SEStYL£ 'gLUES'"\?ÖyL£y£££K 71EK/4S'7M f , İ966 DA HİPPlL£RİU tcUOÜS'Ü SAYfLŞIN SAN ÇALIÇMIÇ, SK>S PyLAM 'W MEMACEieİ pM4N'r/V KENOİSrNİ KEÇFI/VO£ YÜKSELMİŞT7. Sİ/ÇKAÇ *!. /ÇfM&E, M ÇA&UC**: P4&O4YIP YOte OL/tA/ <tOf*ltA/, ÇU-6/MG4 yAŞAM/jrrr. sot- tç/c/, uyafrzj/euCu Ki/ccA^/A^ ŞAKKICt, AUÇ/LMAPtK G/Y£/L£/Zt, KüeüGLÜ KO- NUÇMAST ıSS S£KS-£ £>ÜŞKÛMLUGÜY£.£ 7T4AJ/M'- / Ü BİLE PEĞfLCH.. /, ÖLÜMÜ KARŞIYAKA BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NDAN Karşıyaka-Şemikler mahallesi 25L-lb pafta 32158 ada 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12- 13-14-15-17-18-19 no'lu parsellere uy- gulanan 1264 no'lu parselasyon planı ve dağıtım cetveli Belediye Encümeninin 11/09/2001 gün ve 2092 sayılı karan ile onan- mıştrr. Planın bir nüshası 17/09/ 2001 tarihinden itibaren bir ay süre ile Karşıyaka Belediyesi Harita Müdürlüp'nde ilgililerin tetki- ki için askıya asılmıştır. Bu sürenin bitiminde 1264 no'lu parselasyon planı tescil için ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü'ne gönderi- lecektir. 3194 sayılı yasanın 19. maddesine istinaden duyurulur. Basın: 55773 DÜZÇİZGİ UMİT ZİLELİ Ölümcül Nefret! Ağızlanndan çıkan ne "gaf" ne de "dilsürçmesi..." Önce ABD Başkanı Bush'un, ardından Italya'nın pat- ron Başbakanı Berlusconi'nin ve son olarak da yine Italya'nın dünyaca ünlü gazeteci-yazan Oriana Fal- laci'nin söyledikleri birbirini, hem de çok güzel tamam- lıyor!.. Hatıriayacaksınız; ilk "gaf"\ Bush yapmış, kendi ulusuna ve dünyaya yaptığı "savaş" açıklamasında ken- dini tutamayıp "crusade" kelimesıni kullanmıştı. Bu, dünyadaki bütun sözlüklerde aynı karşılığa sahipti: Haç- lıSeferiL Eminim, dünyanın en güçlü başkanı için özenle, kı- lı kırk yararak hazırianan konuşma metninde bu keli- me yoktu. Ama Bush, konuşmanın şehvetine kapılıp aklından geçeni ağzından kaçırıverdi!.. Ardından sahneye Berlusconi çıktı. Italya Başba- kanı'nın söyledikleri düşünülmüş, planlanmış, soğuk- kanlılıkla söylenen sözlerdi. Faşizmin anavatanında, Mussolini'den yanm yüzyıl sonra iktidara sahip olan aynı kafadaki milyarder Beriusconi, gazetecilere içi- ni dökmüştü. - Bizim uygariığımız ortaçağda kalan Islam uy- gariığından üstün... Halklan fethederek Batılılaş- tırmak Batı için bir kader... Kafa yapısı aynı olan her iki lider de büyük tepkiler karşısında geri adım atmak, yanlış anlaşıldıklannı açık- lamakzorunda kaldılar. Oriana Fallaci ise gazeteci ol- manın, yazar olmanın, kanser olmanın ve hayatının elin- den kayıp gittiğine tanık olmanın olanca açıklığı, olan- ca nefretiyle dehşet üçlemesine son noktayı koydu: - İkiz kulelerin yıkıldığı an cihat başladı, siz uyu- yorsunuz... Islam eşittir Usame bin Ladın... Cihada dhatla karşılık vermek, üstün Batı medeniyetini ko- rumak için Islamı Avrupa'dan kovmak şarttır... Işte medeniyetier savaşının fitilini ateşleyecek olan düşünce bu!.. • • • Üstelik, Fallaci'nin yazısının çağnştırdığı reddedi- lemeyecek doğrular var... Batı uygariığının Rönesans ve reformlarla yüzyıllar önce öne geçtiği ve arayı giderek açtığı doğru... Bi- lim, teknoloji, kültür, sanat ve sporda üstünlük kur- dugu, dünyayı avucunun içine aldığı ve bu ustünlü- ğü korumak adına inanılmaz silahlar ürettiği de doğ- ru... Buna karşılık Islam ülkelerinin (ve de insanlannın) yüzyıllardır müthiş bir gerileme içinde olduğu, bağ- nazlık ve ilkelliğin toplumlara egemen olduğu doğru... Dinci yönetimlerin ülkeleri bir felakete mahkûm etti- ği, en büyük petrol gelirierinin bile bu tür ülkeleri bi- rinci ligeçıkaımayayetmediği, Islam kendi Rönesan- sını yaratmadan bu geri kalmışlığın süreceği de doğ- ru... Ama Fallaci'nin büyük bir ikiyüzlülükle göz ardı et- tiği, hatta sakladığı gerçekler var. Islam coğrafyasın- da yer alan tüm rejimlerin aslında çağdaş Batı'nın eseri olduğu, bu ülkelerde rejime başkaldıran, orta- çağ zihniyetine karşı çıkan tüm aydınlann, politikacı- lann, bilim insanlannın Batı'nın desteğiyle ve de acı- masızca yok edildiği de doğru!.. Petrol uğruna dün olduğu gibı bugün de çağdışı yönetimlere arka çıktı- ğı da doğru!.. Eğer Batı geçen yüzyılın başlanndan itibaren sörrtür- gecilik ruhuyla affedilmeyecek vahşi suçlann altına im- za atmasaydı, bugün çok farklı bir dünyada yaşıyor olabilirdik... - Bu da çok doğru!.. • • • Geçmişi görmezden gelen, "üstün insan", "üstün uygariık" hülyasına kendini kaptıran Batılı aydın ve politikacılar, aslında kendi sonlarını da hazırladıklan- nın farkındalar mı acaba?!.. Doğuda nasıl milyonlarca Usame bin Ladin varsa, Batı'da da on milyonlarca Fallaci, Beriusconi ve Bush var!.. Batılı, yaşanabilir, banş içinde bir dünyanın üstün- lükten değil, eşitlikten geçtiğini kavramadan, dini fa- natizmi ve despotluğu açlık ve yoksulluğun doğurdu- ğunu kabul etmeden, karşılıklı nefreti yok etmeden bu kaos bitmez... Bir milyan aşkın Müslümanı bir çırpı- da ortadan kaldırmak mümkün olmadığına göre, otu- rup düşünmek gerek: - Sıradan bir insan, bir uçakla ikiz kulelere dalıp pa- ramparça olmayı, ama binlerce masum sivili de pe- şinden sürüklemeyi göze alabilecek denli nefret do- lu bir intihar komandosuna nasıl dönüşür?.. - Batı'ya karşı bu ölümcül nefret neden?.. - Günde bir dolann altında gelirie yaşayan, çocu- ğunun gözü önünde dizanteriden, tifodan, ilaçsızlık- tan ölup gittiğine tanık olan insanın nefreti nasıl bir nef- rettir?.. - Afganistan'ı dize getirmek, Taleban'ı çökertmek, Ladin'i yakalamak, Irak'ı, Libya'yı vurmak sorunu çöz- meye yeter mi?.. - Önce insan demeden bu nefret biter mi?.. e-posta:uzileli ı superonline.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAM 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDA-N SAĞA: 1/ Bir organiz- marun oluştur- duğu, onaözel 2 rengini veren 3 kimyasal mad- . de. 2/ Büyük deliklikalbur... 5 Evin bölümü. g 3/ Kaz Da- ğı'nın antik dönemlerdeki 8 adı... Dönü- g mün dörtte bi- ri kadar olan alan öl- çüsü. 4/ Akdeniz hav- zasında yetişen ve to- 2 murcuklanndan turşu 3 yapılanbirbitki...Bir 4 renk. 5/ Yabancı... 5 Emile Zola'nın bir ro- manı. 6/ Roma ve Kar- taca'yı karşı karşıya getiren üç savaşın or- tak adı... Doğu Anado- lu'da kullanılan bir tür küçük zurna. II Isim... Bir cins iri at. 8/ Bir burç adı... İki tarla arasındaki sı- nır. 9/ Mozambik'in para birimi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ruh hastası. 2/ Alınmış bir şeyi geri verme... Ki- rni hastalıklarda yüzde, ellerde, ayaklarda görülen yangısız şiş. 3/ Tektonik çukur... Bir nota. 4/ Ana- dolu halklarının en eski ana tanrıçası... Bir organı- mız... Tabaka. 5/ Lokmanruhu... "Ati çıkınca orta- ya — silinmeli" (Tevfik Fikret). 6/ ttalya'da bir kent. 7/ Yayla ya da bahçe kulübesi... Avuç içi. 8/ "James —": ABD'li sinema oyuncıısu... Hizmet hay- vanlannın ayağına çakılan demir. 9/ Şen, şakacı ve güldürücü kimse.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle