23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 EKİM 2001 ÇARŞAMBA O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr 0 nsan nasü kimi zaman hastala- I nırsa, kolayca çüdırabilir de. Çün- kü her insandainsanlığın tüm hal- len vardır. Çılgınlık da bir çeşit hastahktır. Çok eskiden çıldıran- lan, okuyupûfleyerek iyüeştirme- ye çalışırlardı. Daha sonra tımarhanele- re kapatarak, dayak atarak sağaltma (te- davi) yoluna başvurdular. Bilımin iler- lemesi sonucunda ılaçla sağaltun ve psi- kolojik yöntem benimsendi. Bu suretle de binlerce, milyonlarca insan sağlığı- na kavuştu ve kavuşmaktadır. Insanın çıldırması durumunda ıyileş- mesi bugünkü koşullarda zor bir şey de- ğildir. Ne var ki insanlığın çıldjrması karşısında henüz bır sağaltjm yöntemibu- lunamamıştır. Çünkü ınsanlık, tüm insan- lan içine alan, tüm insanlann oluşturdu- ğu bır topluluk, bir bıleşimdir. Bu kadar çok sayıda insanı sağaltmak ise kolay bir şey değildir. Erasmusun "Defiliğe Övgü" adlı ya- pıtıru anımsayınız: 16. yüzyüın başlann- da yazılan bu yapıt, "her kişmin kendi- ne özgfi bir defititği okhığunu" vurgula- maktadır "Gözfcrinisa\aşhırsıbûrümüş prensler, birbirlerini yiyip bitirmekte- dirter.EgemensuufceniMHteymişgibiy*- şamakta, halk kesimi ise inim inim inte- İnsanlık, Çıldırmış Olabilir mi? M. tskender OZTURAMJ Hukukçu mektedir. Kifiseyoziaşınış, devietkokuş- muştur." tşte Erasmus, bu çürümüş toplum dü- zenini eleştirmek amacıyla deliliğe sığın- mış, delilıği konuşturmuştur. Bu yönte- mi seçmesınin nedeni, baskıcının (oto- ntenin) yıldınmlanna karşı kendini sa- vunabılmek. "birdettninsözierinickkü- ye ahnayuuz" diyebilmek ıçındır. Bilindiği gıbi Erasmus'un çağında ne top vardı, ne tûfek... Ama ınsanlar bir- birini yine de yiyip tüketiyordu. Günü- müzün insanıysa füzelere, atom bom- balanna, nükleer silahlara sahiptir. O günlerde eline kılıcı alan bir kişi, ancak bırkaç kışiyı öldürebilırdı. Şimdıyse bır füze, bir atom bombası binlerce, on bin- lerce insanın yaşamına son verebilmek- te, kentleri yakıp yıkabılmektedir. Ve bu silahlan gereksiz yere kullanmak ısteye- cek çılgınlann içimizde bulunmadığını söylemek de olanaksızdır. Bu nedenle, yeryüzünde bu gibi çılgınlann çoğal- ması, nükleer bir savaşın başlaması ve dünyanın sonu demektir. Camus, 17. yüzyüın "matematikça- ğı" olduğunu söyler yapıtlanndan bırin- de. 18. yüzyüı ise "fidkçağı'' olarak ni- teler. 20. yüzyıla gelince, bu yüzyılın da "koriaıçağı" olduğunu belirtir. Hiç kuş- kusuz bu yargısında yerden göğe kadar haklıdır. Çünkü 20. yüzyıl, insanı kor- kutan bır çağdır. Bu çağda insanoğlu at- mosfen delmış, aya ulaşmıştır Yıldız- lar dünyasında yolculuğa çıknuştır. Dün- yanınher yanını ateş, savaş, kan ve göz- yaşı kaplainışnr. Bu yüzyılda insanlık ıkı dünya savaşı yaşamış, uluslar uluslan, devletler devetleri yok etmeye kalkış- mıştır. Çok eskiden olduğu gibi insan, ınsannı kurdu konumuna gelmıştir. İn- san insan olmaktan çıkmış, düşmanlık duygusu dünyanın her yanını sarmıştu-. Uygulayımbilimin (teknolojinm) ılen aşamalara ulaştığı bir dünyada aktöre yerinde saymış, üstelik gerilemiştir. Bu- nun başlıca nedeni insanın aşın tutkusu ve açgözlülüğüdür. Ünlü düşünür Russefl, 20. yüzyılın or- talannda "tnsan insanın en büyük düs- mamdır" demişti. Yüzyılın sonunda Russell'ın da haklı olduğu anlaşıldı. Çünkü o yıllarda dövüş ve savaş dünya- nın her yöresine sıçramıştı. Kişiler ara- suıdaki ilişkilerde olduğu gibi uluslara- rası ilişkilerde de korku, kuşku ve dûş- manlık egemen olmustu. Bu karmaşa ıçinde dünya barışım sağlamak için ku- rulan Birleşmış Milletler örgütü, göre- vini yapamadı ve silahlanma yanşını durduramadı. Büyük devletlerin küçük devletlere saldırmasına "dnr" diyeme- di. Bu yüzden ınsanlar arasında banş ve sevgi bir türlü gerçekleşemedi. Üstelik silahlanma için harcanan paralann bü- yük bir bölümü azgelişmış ve gelişmek- te olan ülkelerin sırtına bindirildi. Bu- nun sonucunda varsıl devletler ve varsıl insanlar daha varsıl, yoksullarsa daha yoksul oldu. Şimdi insanlık 20. yüzyıh geride bı- rakmış,21 yüzyıla adımını atmışnr. Kor- ku çağını aşmış, ne var ki bu kez ürkü- tü, yılgı ve çılgınlık çagı başlamışnr. Bu- nun başhca nedeni sılah endüsthsinin doymak bihnez kapitahzmı ve yeni sö- mürgecilik adı verilen kılık değıştirmiş emperyalizmdır. Bu aymazlığın sonu- cunda 11 Eylül 2001'de büyük bir dev- letle, bilinmeyen bir düşmanın savaşı başlamıştır. Bu düşman, emperyalizmin yıllarca beslediği uluslararası terorizm- dir. Bu düşmanı bulup cezalandırmak da insanlığın görevidir. Çünkü terör bir insanlık suçudur. Onlan eğitmek varken... Azgeüşmiş ülkelerde azgelişmış ka- falar yetişir. Gelişmiş ülkeler yıllar yıh onlara silah satıp bu zavallılan birbırle- rine düşüreceklerine, onlan eğiterek, on- lara yardım ederek insanlık görevlerini yapabilirlerdi. Yapmadılar. Bunubaşar- mak içm silahlanma yarışını durdurma- lan yeterhydi. Çıkarlan zedelenecek di- ye durdurmadılar. Silahlar için harca- nan dolarlar bır fonda biriktirilip bu yol- da kullanılsaydı, bugün dünyamızda aç insan kalmaz, eğitimsiz ve konutsuz in- san bulunmazdı. Sonunda olan ohnuş- MArkasıl9.Sayfada " T Ü R K İ Y E C U M H U R İ Y E T İ ' N İ N T E M E L İ K Ü L T 0 R D 0 R " SORUMLULUĞUMUZUN BİLİNCİNDEYİZ! İ Ü ĞİİPARK GRUBU, MİLÜ EĞİTİM BAKANLIĞI VE HALKIMIZIN HİZMETİNE SUNDUĞU 3'ÜNCÜ EĞİTİM ESERİ İLE ONUR DUYUYOR. TURGAY CİNER ÖİLKÖĞRETİM OKULU/BURSA Ç0CUKLARIM1ZA ARMAĞAN OLSUN Anastnıfı Fen Laboratuvarı Bilgısayar Sınıfı Yabancı Dil Laboratuvarı Hopa-Artvin ve Martepe-İstanbul'daki okullarından sonra Yıldınm-Bursa Turgay Ciner İlköğretim Okulu da hizmete açıldı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın Tip Projesi'ne uygun olarak, 4 katlı ve 32 derslikte, 960 öğrenciye eğitim verebilecek kapasitededir. 7000 m 2 kapalı alanı olan bu ilköğretim okulunda son teknolojiyle donatılmış; 2 adet Fen Laboratuvarı, 1 adet Bilgısayar Sınıfı, 1 adet Müzik Odası, Zengin bir Kütüphane, Yabancı Dil Laboratuvarı, Kapalı Spof Salonu, Açık Spor Alanları ve ayrıca Revir ve 3 adet Ana Sınıfı bulunmaktadır. KÛ4TİM KUMUMU A PARK GRUBU PENCERE İkinci Tanzhnat Anayasası... Tanzimat'ta, Ingiliz Büyükelçisi Lord Stratford Canning Babıâli yokuşunda bastonunu kaldırdı- ğı zaman yüksek memuriarı bir korku alırdı... Baston kimin tepesine inecek, diye... Kim nazır (bakan) olacak?.. Dışanya sor!.. Tanzimat birbakıma 'Batılılaşma'du; ama, gö- nülsüzdür, zorakidir. Tanzimat için Atatürk ne söyler: "- Sultan Abdülmecit zamanında, belki Reşit Paşa/ann onayıyla, daha doğrusu ülke içinde is- yan ocağını körüklemekte olan gayrimüslim un- surian memnun etmekzonınluluğundan, (...)Av- rvpa'nın ve Batı'nın karşısında bir şey yapmak lazım geldi, Gülhane Hattı Hümayunu meydana çıktı." Yoksa halk tabanından yukarıya doğru bir öz- güriük istemi söz konusu degildi. Osmanlı, Batı'ya mahkûmdu... 'Bakan' olmak istiyorsan, yabancı bir devlete dayanarak 'kaıiyer' yapacaksın!.. Eh, şimdi de dışarda IMF var, Dünya Bankası var, Ankara'nın yolu VVashington'dan geçiyor, Turgut Özal ile Kemal Derviş'i bizim politika dünyamızapazarlayan Dünya Bankası değil mi!.. • Ankara'da anayasa değişimi yaşanıyor... Nasıl?.. Tanzimat'taki gibi Avrupa'nın dayatmasıyia bi- zimkiler girişime geçtiler; anayasamızın otuz ye- di maddesi albaştan yazılıyor... Oh ne güzel!.. Bizimkiler zoraki demokrat oluyortar, istemeye istemeye özgürlük türküleri söyiüyorlar, nota ön- lerine konmuş, kafasını gözünü yara yara çalıyor- lar... Osmanlı'nın son dörvemlerine benzer hali pür melalimiz sürüyor... Anayasa hukuku mu?.. Metazori.. Diş borç mu?.. Gırtlağadek.. Ekonomi mi?.. Eloğlu'nun elinde.. Halkmı?.. Gündemdeyok!.. • Anayasa değişimi kimseyi heyecanlandırmıyor, coşkuyu ara ki bulasın... özgüriükler sorunu değil mi bu?.. Kime ne?.. ölü denizde yelken açmış çürük tekne rüzgâr- sız havada dümeni Avrupa'ya çevirmiş... Soru: - Avrupa dayatmasaydı, anayasadaki otuzye- di maddeyi Meclis değiştirecek miydi?.. Kim buna evet diyebilir?.. Bu utanç da hepimize yeter. Oysa bundan tam kırk yıl önce, bu ülke, Avru- pa'nın en ileri anayasalanndan birini 1961 'de ha- yata geçimnemiş miydi?.. Bugün Batı'nın dayat- masıyla anayasa degişimine razı olan tutucu ve gericiler, o güzelim anayasaya savaş açmışlardı: "- Bu anayasayla ülke idare edilemez.." "- Bu anayasa lükstür.." * 21 'inci yüzyıla girerken Cumhuriyet Türkiyesi 'İkinci Tanzimat'\ yaşıyor... Hayırtı olsun!.. ıtnz BODRUM YeşÜ ve Huzurlu BÎTEZ'de HOTEL NATUR • * • Ekim Tam Pansiyon 20.000.000 TL. Odalarda klima, minibar, TV, saç kurutma, balkon, sauna, fitness, tenis, bisiklet, yüzme havuzu, kapalı açık restaurant, bar, snack bar. Tel: 0252-3637774 (5 Hat) Fax: 0252-3637783 tSTANBUL 2005 DÜNY\ MÎMARLAR KONGRESİORGANİZASYON HİZMETLERİ İÇÎN ÖN TEKLİF ALINACAKTIR Uluslararası Mimarlar Bırliğı (UIA)'nın 2005 yılında Istanbul'da yapılacak olan Dünya Mimariık Kongresi ve Genel Kurulu, Mimarlar Odası tarafından düzenlen- mektedrr. Kongre, Genel Kurul ve bunlann kapsamın- daki diğer etkinliklere ilişkin organizasyon hizmetlerini yüklenecek fırma veya firmalan belirlemek üzere bir ön değerlendirme yapılacaktır. Ön değerlendirme ıçın teklif vermek ısteyen kongre organızasyonu konusunda deneyimli firmalar veya fır- ma gruplan, teklif ısteme dosyalannı, dosya bedeli olan 250.000.000 TL'nin, Mimarlar Odası'nın Iş Bankası Ankara Meşrutiyet Şubesi'ndeki 666060 No.'lu hesa- bına yatınldığuu gösteren belge karşılığında aşağıdakı adreslerden alabilirler • Mimariar Odası Genel Merkezi: Konur Sokak, 4/2 Kmlay - ANKARA • Mimarlar Odası tstanbul Büyükkent Şubesi: Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası Barbaros Bulvan Yıl- dız - Beşiktaş - ISTANBUL Ön değerlendirme için son başvuru tarihi 1 Kasım 2001'dir. Bundan sonra yapılacak başvurular dikkate alınmayacaktır. TMMOB MİMARLAR ODASI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle